[]
Çok acayip sorularla geldim. fuları olan koşarak gelsin.
ayaküstü cevaplanabilecek bir soru değil bu. önce bunu belirteyim.
direk aldığım notlardan başlıyorum. dünyanın oluşumundan sonra meydana gelen atmosferde, yavaş yavaş yaşam habitatının oluşmasına elverişli bir ortam meydana geldiği zamanlarda inorganik maddeler nasıl organik maddeye dönüştü? ilk önce enzimler mi yoksa bakteriler mi yoksa virüsler mi çıktı? hücre olarak nasıl bir hücre yapısı vardı? bitkiler hayvanlardan sonra mı hayvanlar mı bitkiden sonra çıktı? internette yaptığım bazı araştırmalarda bu ilk "kıpırdanmaların" yıldırım yoluyla aniden oluşan protein zincirleriyle meydana geldiğini söylüyor. böylelikle dna'lar oluşmuş. fakat bu dna'ların yaşam için gerekli olan "savaşma dürtüsü"nü nasıl elde ettiğini anlamış değilim. ve üreme olayı da bambaşka bir konu zaten. memelilerde bile üremeyi adam akıllı incelediğiniz zaman işin kökünde "bölünerek çoğalma" var.
(ingilizcesi olanlar alttaki soru cevap sayfasını okuyabilir)
answers.yahoo.com
(bakteriler birbirini yiyor)
www.youtube.com
yani buradan da şu konuya gelmek istiyorum; bir şekilde oluşan organik madde nasıl bilinç kazandı? sinir sistemlerinin bir şekilde karmaşık bir "elektrik tesisatı" olduğunu anlıyorum; bu da beni gerçekten vücudun biyoelektrik kullandığını doğrular nitelikte ki; bu hemen hemen yıldırımla oluşan protein zincirlerini getiriyor aklıma. fakat bilinç çok acayip birşey. artık doğal seleksiyon mu dersiniz, survival of the fittest mi dersiniz; bu organik maddelerin taa buraya kadar gelişmiş olmaları kaotik kuramlara çok ters.
kaotik kuramı da şöyle açıkamama müsaade edin; evrende kaotik olarak süregelen fraktal motif (büyük patlama (ki hala sicim teorisi gibi teoriler bu olayı farklı yorumlamakta)) bizim gibi karmaşık ve oluşması belki hiç olası olmayan varlıkların nasıl meydana gelmesine izin verdi? insanlığın evrende ancak bir an için varolabildiklerini düşününce (zamana göre orantılıyorum) bir an içinde de yokolma eşiğinde olabiliriz. adeta uzakta biryerde bir anlığına parlayan ve sönen bir ışık gibiyiz evrende.
konuyu şöyle örneklendirmek istiyorum; sayısal lotoda çıkabilecek rakamların motifsel olma olasılığı, yani mantıklı bir dizilim oluşturma olasılığı, her zaman oluşturmama olasılığından az gibi gelir bize.
mesela ben size desem ki ben bu gece oynanacak lotonun sonucunu biliyorum fakat bir kez oynama şansınız var. ve ben size iki seçenek veriyorum.
birisi 2-4-6-8-10-12
diğeri de 2-3-4-6-8-10
hangisini oynardınız? içgüdüsel olarak kaotik dizilime yönelmez miydiniz? halbuki iki dizilimin oluşma olasılığı aynı oranda. ama kaotik dizilimler neden motiflerden ağır basar?
bu sorulardan sonra şuna geliyorum; en can alıcı soruya;
evrenin bir kere var olması, tekrar varolacağı anlamına gelir mi? yani sonsuz olasılık hesaplamalarından sonra birden (sicim teorisine göre birçok evren balonunun birbirine sürtmesiyle oluşan elektriklenmeyle yaratılan yeni bir evren) veya klasik big-bang teorisine göre tekrar büzülme yaşamak ve tekrar patlamak suretiyle oluşan yeni bir evren; içinde tekrar insanoğlunu ihtiva edecek mi? belki de milyon kez oluşmuş olan evrenlerde milyon kez insan (veya başka bir bilinçli varlık) oldu ve olacak. fakat bizim şu an şu konuşmayı bilinçli olarak yaptığımızı hatırlatırım. şu an biz varız. bu kadar imkansızlıklardan çıkıp geldik ve şu an konuşuyoruz. bu olasılığa x diyelim.
öldükten sonra bilincin yokolduğunu kabul edersek, evrenin ve fiziğin kurallarına bağlı yaşayan bilincin zamandan da soyutlanmasının gayet mantıklı olduğunu düşünüyorum. yani öldükten sonra bizim için zaman duracak.
ta ki;
birden bizim varolmamızı sağlayan x'in olma olasılığı meydana gelene kadar. bu şekilde zamanın bilinç öldükten sonra durmasının; bizim tekrar x'in oluşana kadar donmasına ve biz tekrar x gerçekleşince bir bilinç kazanıp dünyaya dönmemize neden olacağına inanıyorum.
yani öldükten sonra aniden tekrar bilinç kazanıp canlanacağız. bu iki "an" arasında milyarlarca evren varolup yok olacak fakat biz bir bilince sahip olmadığımız için o an bize yokmuş gibi geçecek.
ama tabi yine aynı bilinçli homo sapiens olarak mı uyanırız, yoksa bambaşka formda birşey olarak mı uyanırız onu bilemem. varolma x olasılığı çok değişkenlik gösterebilir.
bu düşüncelerimde bir yamukluk var mı? eğer varsa nereleri atlıyorum? bilinç ve kaotik dizilimler konusunda bana hak vereniniz var mı? ya da nasıl bir fikriniz var?
not: agnostiğim. her ne kadar bütün dinlere saygı duysam da onların inandığı argümanları kanıt olarak kabul edemem. bir yaratıcı olabilir; fakat o kitapları göndermemiş de olabilir. işte bunlar hep agnostiklik.
not: işbu fikir oluşumları ve teorilerin birleşmeleri, bir zaman önce bir içki masasında fena sarhoşken meydana geldi ve hatırlayabildiklerimi sabah bir yere not ettim.
direk aldığım notlardan başlıyorum. dünyanın oluşumundan sonra meydana gelen atmosferde, yavaş yavaş yaşam habitatının oluşmasına elverişli bir ortam meydana geldiği zamanlarda inorganik maddeler nasıl organik maddeye dönüştü? ilk önce enzimler mi yoksa bakteriler mi yoksa virüsler mi çıktı? hücre olarak nasıl bir hücre yapısı vardı? bitkiler hayvanlardan sonra mı hayvanlar mı bitkiden sonra çıktı? internette yaptığım bazı araştırmalarda bu ilk "kıpırdanmaların" yıldırım yoluyla aniden oluşan protein zincirleriyle meydana geldiğini söylüyor. böylelikle dna'lar oluşmuş. fakat bu dna'ların yaşam için gerekli olan "savaşma dürtüsü"nü nasıl elde ettiğini anlamış değilim. ve üreme olayı da bambaşka bir konu zaten. memelilerde bile üremeyi adam akıllı incelediğiniz zaman işin kökünde "bölünerek çoğalma" var.
(ingilizcesi olanlar alttaki soru cevap sayfasını okuyabilir)
answers.yahoo.com
(bakteriler birbirini yiyor)
www.youtube.com
yani buradan da şu konuya gelmek istiyorum; bir şekilde oluşan organik madde nasıl bilinç kazandı? sinir sistemlerinin bir şekilde karmaşık bir "elektrik tesisatı" olduğunu anlıyorum; bu da beni gerçekten vücudun biyoelektrik kullandığını doğrular nitelikte ki; bu hemen hemen yıldırımla oluşan protein zincirlerini getiriyor aklıma. fakat bilinç çok acayip birşey. artık doğal seleksiyon mu dersiniz, survival of the fittest mi dersiniz; bu organik maddelerin taa buraya kadar gelişmiş olmaları kaotik kuramlara çok ters.
kaotik kuramı da şöyle açıkamama müsaade edin; evrende kaotik olarak süregelen fraktal motif (büyük patlama (ki hala sicim teorisi gibi teoriler bu olayı farklı yorumlamakta)) bizim gibi karmaşık ve oluşması belki hiç olası olmayan varlıkların nasıl meydana gelmesine izin verdi? insanlığın evrende ancak bir an için varolabildiklerini düşününce (zamana göre orantılıyorum) bir an içinde de yokolma eşiğinde olabiliriz. adeta uzakta biryerde bir anlığına parlayan ve sönen bir ışık gibiyiz evrende.
konuyu şöyle örneklendirmek istiyorum; sayısal lotoda çıkabilecek rakamların motifsel olma olasılığı, yani mantıklı bir dizilim oluşturma olasılığı, her zaman oluşturmama olasılığından az gibi gelir bize.
mesela ben size desem ki ben bu gece oynanacak lotonun sonucunu biliyorum fakat bir kez oynama şansınız var. ve ben size iki seçenek veriyorum.
birisi 2-4-6-8-10-12
diğeri de 2-3-4-6-8-10
hangisini oynardınız? içgüdüsel olarak kaotik dizilime yönelmez miydiniz? halbuki iki dizilimin oluşma olasılığı aynı oranda. ama kaotik dizilimler neden motiflerden ağır basar?
bu sorulardan sonra şuna geliyorum; en can alıcı soruya;
evrenin bir kere var olması, tekrar varolacağı anlamına gelir mi? yani sonsuz olasılık hesaplamalarından sonra birden (sicim teorisine göre birçok evren balonunun birbirine sürtmesiyle oluşan elektriklenmeyle yaratılan yeni bir evren) veya klasik big-bang teorisine göre tekrar büzülme yaşamak ve tekrar patlamak suretiyle oluşan yeni bir evren; içinde tekrar insanoğlunu ihtiva edecek mi? belki de milyon kez oluşmuş olan evrenlerde milyon kez insan (veya başka bir bilinçli varlık) oldu ve olacak. fakat bizim şu an şu konuşmayı bilinçli olarak yaptığımızı hatırlatırım. şu an biz varız. bu kadar imkansızlıklardan çıkıp geldik ve şu an konuşuyoruz. bu olasılığa x diyelim.
öldükten sonra bilincin yokolduğunu kabul edersek, evrenin ve fiziğin kurallarına bağlı yaşayan bilincin zamandan da soyutlanmasının gayet mantıklı olduğunu düşünüyorum. yani öldükten sonra bizim için zaman duracak.
ta ki;
birden bizim varolmamızı sağlayan x'in olma olasılığı meydana gelene kadar. bu şekilde zamanın bilinç öldükten sonra durmasının; bizim tekrar x'in oluşana kadar donmasına ve biz tekrar x gerçekleşince bir bilinç kazanıp dünyaya dönmemize neden olacağına inanıyorum.
yani öldükten sonra aniden tekrar bilinç kazanıp canlanacağız. bu iki "an" arasında milyarlarca evren varolup yok olacak fakat biz bir bilince sahip olmadığımız için o an bize yokmuş gibi geçecek.
ama tabi yine aynı bilinçli homo sapiens olarak mı uyanırız, yoksa bambaşka formda birşey olarak mı uyanırız onu bilemem. varolma x olasılığı çok değişkenlik gösterebilir.
bu düşüncelerimde bir yamukluk var mı? eğer varsa nereleri atlıyorum? bilinç ve kaotik dizilimler konusunda bana hak vereniniz var mı? ya da nasıl bir fikriniz var?
not: agnostiğim. her ne kadar bütün dinlere saygı duysam da onların inandığı argümanları kanıt olarak kabul edemem. bir yaratıcı olabilir; fakat o kitapları göndermemiş de olabilir. işte bunlar hep agnostiklik.
not: işbu fikir oluşumları ve teorilerin birleşmeleri, bir zaman önce bir içki masasında fena sarhoşken meydana geldi ve hatırlayabildiklerimi sabah bir yere not ettim.
neredeyse 100 defa okunmuş kimse yanıtlamamış (zokondor hariç).
yok mu hiç aranızda matematikçi, biyolog, kimyager, fizikçi, filozof, ne bileyim bakkal, kasap falan? kafanıza nasıl takılmıyor bu sorular?
yok mu hiç aranızda matematikçi, biyolog, kimyager, fizikçi, filozof, ne bileyim bakkal, kasap falan? kafanıza nasıl takılmıyor bu sorular?
- thracian (07.02.14 09:27:22)
Yazıyı okuyup anlamaya çalıştım, pek de güzel gidiyordu, ta ki "yani öldükten sonra bizim için zaman duracak. ta ki; birden bizim varolmamızı sağlayan x'in olma olasılığı meydana gelene kadar. bu şekilde zamanın bilinç öldükten sonra durmasının; bizim tekrar x'in oluşana kadar donmasına ve biz tekrar x gerçekleşince bir bilinç kazanıp dünyaya dönmemize neden olacağına inanıyorum. yani öldükten sonra aniden tekrar bilinç kazanıp canlanacağız. bu iki "an" arasında milyarlarca evren varolup yok olacak fakat biz bir bilince sahip olmadığımız için o an bize yokmuş gibi geçecek. " kısmına kadar. Neden böyle olacağına dair yazıda pek bir şey bulamadım.
Bunun dışında evrenin tarihinde gerçekten de çok küçük bir zaman kaplamamıza rağmen evrimsel sürecin bizi buraya getirmesi neden imkansız gibi, o kısmı da anlamadım.
Benim yanıtım cevaptan ziyade daha çok soru oldu, kusura bakma.
Bunun dışında evrenin tarihinde gerçekten de çok küçük bir zaman kaplamamıza rağmen evrimsel sürecin bizi buraya getirmesi neden imkansız gibi, o kısmı da anlamadım.
Benim yanıtım cevaptan ziyade daha çok soru oldu, kusura bakma.
- whoosie (07.02.14 09:43:32 ~ 09:43:57)
whoosie soyle ozetleyeyim. bilinc, insanin bedenine baglidir. yani bayildigimizda bile bilincimiz gidiyorsa oldugunde nasil acik kalsin? mekan ve bilinc kaybolunca, zaman o bilinc icin anlamini yitirecek. yani farkinda olmadigin birseyi nasil olceceksin? nasil olunce bu dunyada ne olup bittigini goremeyeceksek zamanin aktigini da goremeyecegiz cunku evrenin icinde bulundugu dogrusal zamanli uzayda bulunmayacagiz. zaman zaten cok goreceli ve tam olarak anlasilabilmis birsey degil
- thracian (07.02.14 09:49:56)
hocam sabahladığım için kafam şunu okuyacak halde değil ama uyanınca bakacağım, kafam basarsa bir şeyler yazacağım. silme nolur. şimdilik üç kitap yazayım, okumadıysan internette araştır sen.
orhan hançerlioğlu - düşünce tarihi
bir sürü sovyet yazar - diyalektik ve tarihsel materyalizmin abecesi
lawrence krauss - hiç yoktan bir evren
orhan hançerlioğlu - düşünce tarihi
bir sürü sovyet yazar - diyalektik ve tarihsel materyalizmin abecesi
lawrence krauss - hiç yoktan bir evren
- kül (07.02.14 09:51:13)
evrimsel surec cok inanilmaz. eger ben dindar biri olsaydim evrime karsi savas acmayi birak bunu bir mucize olarak kabul ederdim ve dort kolla bu teoriye sarilirdim. hic sekteye ugramamis bicimde buraya uzanan bir surec nasil boyle evrenin sirlarina odaklanabilen bir organizma meydana getirdi cok sasirtici degil mi? yani abiyogenez'i de gectim, bu habitata sahip bir gezegeni barindiran bir evren olusmasi bile cok supersonik bir olay degil mi? cok yukaridan buyuk resme bakiyorum da bu evrenlerin birbiriyle carpismasindan meydana gelebilecek yeni evrenlerin icinde olusan akilli formlarin bir gun evrenin kendisine mudahale edebilecek varliklara donusmesi bile iaten degil, acaba biz gibi evrenler de evrim geciriyor olmasin? boylelikle bizi arac olarak kullanip kendi surekliliklerini saglamak icin primat bir taktik izlemediklerini nereden bilelim :)
- thracian (07.02.14 09:57:11)
Bilincin yok olacağını anladım da sonra neden bir anda aynı x olduğunda ölmüş gitmiş bilinci kazanıp dünyaya döneceğiz, orasını anlamadım. Bilinç metafizik bir şey değildir zira, beyindedir, ölürsün biter. Ondan sonra herhangi bir durumda aynı bilinçle nasıl var olacağız ki?
- whoosie (07.02.14 09:58:09)
whoosie su an bilincli bir varlik olma olasiliginin gerceklesmis halini yasiyoruz. yani sonsuz olasilikta bir ihtimal olan sans gerceklesmis. ve bu da tekrar bu sansin gerceklesebilme ihtimalini meydana getiriyor. cunku sonsuzda sifir olan olasilik sonsuzda bir'e donusmus durumda. bu yuzden sonsuz zamanda sonauzda bir ihtimalin gelecegi bir an tekrar yasanabilir. bence bu boyle :)
- thracian (07.02.14 10:01:58)
Ayakustu cevapliycam su an cok vaktim yok ama sonra daha derin aciklayabilirim.
Oncelikle ilk olusan dna degil rna. Rna protein iliskisini bildigini varsayiyorum. Basit aminoasitler laboratuarda da ilkel dunya sartlarina benzer ortamlarda olusturulabiliyo (bu kisimlari sonra kaynak link vs ile destekleyebilirim)
Sonra bakteriler var aerobikler anerobikler bi de mavi yesil algler var, bunlar cok hucreli canlilari, klorofilli bitkileri ve mitokondrili hayvanlari olusturuyo (bu kisim daha ayrintili aciklanmali tabi)
Evrenin de paralel evrenlerin yaklasip carpisip surekli yeniden basladigi bir teori vardi senin dedigine benzeyen ama su an bulmam imkansiz.
Biyolojiyle ilgili soru olursa aciklamaya calisirim.
Oncelikle ilk olusan dna degil rna. Rna protein iliskisini bildigini varsayiyorum. Basit aminoasitler laboratuarda da ilkel dunya sartlarina benzer ortamlarda olusturulabiliyo (bu kisimlari sonra kaynak link vs ile destekleyebilirim)
Sonra bakteriler var aerobikler anerobikler bi de mavi yesil algler var, bunlar cok hucreli canlilari, klorofilli bitkileri ve mitokondrili hayvanlari olusturuyo (bu kisim daha ayrintili aciklanmali tabi)
Evrenin de paralel evrenlerin yaklasip carpisip surekli yeniden basladigi bir teori vardi senin dedigine benzeyen ama su an bulmam imkansiz.
Biyolojiyle ilgili soru olursa aciklamaya calisirim.
- passive aggressive (07.02.14 11:39:25)
abi ben yanlışlıkla yularımı alıp gelmişim, soruyuda anlamamıştım zaten.
genede adetten cevap vereyim;
sorunun cevabı: 3
genede adetten cevap vereyim;
sorunun cevabı: 3
- hasmetizm (07.02.14 11:42:58)
passive aggressive bu konuyu uzun uzun konusalim
- thracian (07.02.14 11:47:02)
42 diyeydin bari :) 3 cok muallak bir rakam :)
- thracian (07.02.14 11:48:04)
Bakteri ve alglerden once koaservatlar var tabi bi de unutmusum yszmayi.
- passive aggressive (07.02.14 11:48:07)
ilk sorulara yanıt vereyim, sonrasına başkaları bakar zaten, okuyamadım şimdi hepsini.
virüsler sonradan ortaya çıktılar. ilk olarak kendi besinini üretemeyen canlılar ortaya çıktı, ardından kendi besinini üretebilen canlılar ortaya çıktı. ardından olanlar için zaten yanıt yazılmış.
virüsler sonradan ortaya çıktılar. ilk olarak kendi besinini üretemeyen canlılar ortaya çıktı, ardından kendi besinini üretebilen canlılar ortaya çıktı. ardından olanlar için zaten yanıt yazılmış.
- kulkke (07.02.14 11:48:43)
biyolojiyle ilgili açıklama yapılmış ufaktan, fizik kısmında da sonsuz evrenler teorisi yani sicim'le bağlantılı olan kısmı ve klasik big bang'den bahsetmişsin o da tamam. ama şu var, fiziğin bu kısmı gavurun teorik fizik dediğinden. yani burada aslında matematiksel sistemler yaratma kısmı daha ağır basıyor. ve o kısımlarda da bilinç geçişleri ya da evrenin alacağı yeni formla ilgili falan herhangi bir yorum doğal olarak yok, çünkü neredeyse bilimin konusu bile değil şu imkan sınırlarında.
bilinç olmayınca zaman olmaz konusu çok standart aynen öyle. doğmadan önce zaman senin için ne ifade ediyorsa, öldükten sonra da onu ifade edecektir muhtemelen. ondan sonra tekrar o olasılıkların birleştiği nokta, canlılığın başlangıcı noktası için herkesin bilinci geri döner canlanırız falan demişsin burada inanılmaz metafizik parçalamışsın. ha kurgulanırsa güzel bilimkurgu çıkar mı bundan çıkar o ayrı. bunu da öyle hakaret diye söylemiyorum, bilimkurgu güzel bir şeydir temeli varken böyle okutuyor işte gece gece.
bilinç olmayınca zaman olmaz konusu çok standart aynen öyle. doğmadan önce zaman senin için ne ifade ediyorsa, öldükten sonra da onu ifade edecektir muhtemelen. ondan sonra tekrar o olasılıkların birleştiği nokta, canlılığın başlangıcı noktası için herkesin bilinci geri döner canlanırız falan demişsin burada inanılmaz metafizik parçalamışsın. ha kurgulanırsa güzel bilimkurgu çıkar mı bundan çıkar o ayrı. bunu da öyle hakaret diye söylemiyorum, bilimkurgu güzel bir şeydir temeli varken böyle okutuyor işte gece gece.
- rubenanyukov (08.02.14 01:06:36)
- Beckwith (08.02.14 01:10:29)
(bkz: at fav'a bekle)
kamon beyler bayanlar, evrenin sırrını çözücez beraber işalla!
çok düşündüm konuya ait bir fikrim olsa da yazsam diye ama cıks, "aağbi akıl almıyor resmen ya" demekten öteye gidemedim. yine de ayıp olmasın diye yazıyım bişiler.
herkes gibi ben de en basit yerden gireyim konuya o halde, heheh. öldükten sonra canlanan şey teknik olarak "biz" olacaksak da dediğin bilincin şimdiki gibi olacağını bilemeyiz, belki de bilinçdışı hareket eden organik "makineler" ortaya çıkar. demek istediğini anladım ama cümlelerinden "a kişisi ölecek, 6901232374198 ışık yılı sonra canlanıp algılamaya devam edecek" gibi bir şey çıkıyor, ondan buraya takılındı sanırım.
allahını seven bu duyurunun üzerine bilim atsın!
kamon beyler bayanlar, evrenin sırrını çözücez beraber işalla!
çok düşündüm konuya ait bir fikrim olsa da yazsam diye ama cıks, "aağbi akıl almıyor resmen ya" demekten öteye gidemedim. yine de ayıp olmasın diye yazıyım bişiler.
herkes gibi ben de en basit yerden gireyim konuya o halde, heheh. öldükten sonra canlanan şey teknik olarak "biz" olacaksak da dediğin bilincin şimdiki gibi olacağını bilemeyiz, belki de bilinçdışı hareket eden organik "makineler" ortaya çıkar. demek istediğini anladım ama cümlelerinden "a kişisi ölecek, 6901232374198 ışık yılı sonra canlanıp algılamaya devam edecek" gibi bir şey çıkıyor, ondan buraya takılındı sanırım.
allahını seven bu duyurunun üzerine bilim atsın!
- baba jo (08.02.14 01:27:25)
@rubenanyakov
cevabın için çok teşekkür ederim. teorik fizik yakıştırman çok doğru. şu anda şu sınırlı bilgimiz dahilinde ancak olasılıklardan bahsedebiliriz. fakat olasılık hesapları her ne kadar hep olumsuzluğa yatkın sonuçlar çıkarsa da ben biz öldükten sonra bu olasılığın bir şekilde gerçekleşeceğini düşünüyorum. çünkü bilinç yokken gerçekleşen olasılıklar zaman kavramı olmadığı için sıfır zamanda sonsuz kere hesaplanacak.
şöyle diyeyim; 6 milyar tane köşesi olan dev bir zar hayal et. ve sana denilen sayı 222 numaralı sayıyı atıp tutturman. olasılığın altı milyarda birdir. ve 222 numaralı sayı bu ömrün boyunca hep zar atsan da gelmeyebilir; böyle birşey de var.
fakat öldükten sonra o zar sonsuz kere atılacak. çünkü sonsuzlukta oluşabilecek olumsuz olasılıklar bizi ilgilendirmiyor. jackpot olana kadar atılacak; çünkü sadece jackpot atılırsa zaman bizim için başlayacak.
ben zaten tekrar bilinçlenmenin bu evrende tekrar homosapiens olarak yaşanacağını iddia etmiyorum. belki de bambaşka fizik kuralları olan bir evrende bambaşka varlıklar olarak oluşacağız.
buna inanmamın sebebi, şu an var olmamızdır. yani imkansız gibi gözüken şey gerçekleşmiş. şu an yaşıyoruz ve bilinçliyiz. dünyanın en büyük fenomeni bu bence. big bang öncesi, evrenin başlangıcı falan hiç önemli değil. biz varız. varolmak en büyük şaşılası şey.
ve bir kere var olduysak, tekrar varolma şansımız var. çünkü biz öldükten sonra o sonsuzlukta tekrar o zarlar atılacak. ve 222 numaralı talihli hiçbirşey olmamış gibi tekrar bilinçlenecek. ama dediğim şey reenkarnasyonla falan karıştırılmasın lütfen. bu dediklerim sadece olasılıklar üzerinden ilerleyen ve daha önce de belirttiğim gibi bir içki masasında kafamda birleştirdiğim şeyler.
tekrar senin cümlene dönelim;
"ondan sonra tekrar o olasılıkların birleştiği nokta, canlılığın başlangıcı noktası için herkesin bilinci geri döner canlanırız falan demişsin burada inanılmaz metafizik parçalamışsın."
ben burada metafizikten çok olasılık parçaladım :) bir kere olmuş olan birşeyin tekrar olma olasılığının sonsuzda tekrar olası olduğunu söylemek istiyorum sadece. mesela transformers'daki optimus prime. gerçekte yok. ve bunun olma olasılığı yok. fakat optimus prime eğer bir kere evrenin kendi akışkanlığı içinde homosapiens'ler gibi evrimleşip bugünkü haline gelseydi; derdim ki bu optimus prime tekrar sonsuz zamanda oluşma olasılığına sahiptir. bunun gibi düşün :) biz ölüp tekrar bilince sahip olamadan bilemeyiz; hatta ölüp tekrar bilince sahip olsak bile bilemeyiz; aradaki bağlantı hep noksan kalacak çünkü.
cevabın için çok teşekkür ederim. teorik fizik yakıştırman çok doğru. şu anda şu sınırlı bilgimiz dahilinde ancak olasılıklardan bahsedebiliriz. fakat olasılık hesapları her ne kadar hep olumsuzluğa yatkın sonuçlar çıkarsa da ben biz öldükten sonra bu olasılığın bir şekilde gerçekleşeceğini düşünüyorum. çünkü bilinç yokken gerçekleşen olasılıklar zaman kavramı olmadığı için sıfır zamanda sonsuz kere hesaplanacak.
şöyle diyeyim; 6 milyar tane köşesi olan dev bir zar hayal et. ve sana denilen sayı 222 numaralı sayıyı atıp tutturman. olasılığın altı milyarda birdir. ve 222 numaralı sayı bu ömrün boyunca hep zar atsan da gelmeyebilir; böyle birşey de var.
fakat öldükten sonra o zar sonsuz kere atılacak. çünkü sonsuzlukta oluşabilecek olumsuz olasılıklar bizi ilgilendirmiyor. jackpot olana kadar atılacak; çünkü sadece jackpot atılırsa zaman bizim için başlayacak.
ben zaten tekrar bilinçlenmenin bu evrende tekrar homosapiens olarak yaşanacağını iddia etmiyorum. belki de bambaşka fizik kuralları olan bir evrende bambaşka varlıklar olarak oluşacağız.
buna inanmamın sebebi, şu an var olmamızdır. yani imkansız gibi gözüken şey gerçekleşmiş. şu an yaşıyoruz ve bilinçliyiz. dünyanın en büyük fenomeni bu bence. big bang öncesi, evrenin başlangıcı falan hiç önemli değil. biz varız. varolmak en büyük şaşılası şey.
ve bir kere var olduysak, tekrar varolma şansımız var. çünkü biz öldükten sonra o sonsuzlukta tekrar o zarlar atılacak. ve 222 numaralı talihli hiçbirşey olmamış gibi tekrar bilinçlenecek. ama dediğim şey reenkarnasyonla falan karıştırılmasın lütfen. bu dediklerim sadece olasılıklar üzerinden ilerleyen ve daha önce de belirttiğim gibi bir içki masasında kafamda birleştirdiğim şeyler.
tekrar senin cümlene dönelim;
"ondan sonra tekrar o olasılıkların birleştiği nokta, canlılığın başlangıcı noktası için herkesin bilinci geri döner canlanırız falan demişsin burada inanılmaz metafizik parçalamışsın."
ben burada metafizikten çok olasılık parçaladım :) bir kere olmuş olan birşeyin tekrar olma olasılığının sonsuzda tekrar olası olduğunu söylemek istiyorum sadece. mesela transformers'daki optimus prime. gerçekte yok. ve bunun olma olasılığı yok. fakat optimus prime eğer bir kere evrenin kendi akışkanlığı içinde homosapiens'ler gibi evrimleşip bugünkü haline gelseydi; derdim ki bu optimus prime tekrar sonsuz zamanda oluşma olasılığına sahiptir. bunun gibi düşün :) biz ölüp tekrar bilince sahip olamadan bilemeyiz; hatta ölüp tekrar bilince sahip olsak bile bilemeyiz; aradaki bağlantı hep noksan kalacak çünkü.
- thracian (08.02.14 08:55:06)
tekrar okudum, biraz ikinci mesaja biraz ilk kurguya cevap verdik dağınık oldu.
şimdi şöyle, ben yanlış anlamışım gece okurken biz derken sen tekrar bilinci olan canlıların oluşmasından bahsediyormuşsun, ben olayın reenkarnasyon tarafı için metafizik parçalamışsın dedim o "döneceğiz, biz" kısmını.
evrenin yokluğu sırasında olan şey nedir o da tahayyülümüzün dışında bir konu ama, sonsuz kez tekrar edeceği ön kabulü çok saçma değil tabii ki olabilir. ben sadece o varolma şansını döneceğiz gibi bir ifade okumuştum sanırım, tekrar bizim bilinçlerimizin de geri döneceği gibi kurguladım gece gece. bilinç tekrar tabii ki dönebilir mümkün.
bu illa insan ya da günümüz kurgusu olur mu? bunun cevabı işte evrim teorisiyle bağlantılı. evrim teorisi dallanmalarına tepeden bakarsan bir dallanmayla tüm canlılığı gördüğün doğru ama o yolların çizilmesinin tek sebebi şartların onu gerektirmesi. aralarından geleceğe yönelik planlama yapma özelliğini en gelişen canlının insan olması bir dahaki kurguda mutlaka beklenecek bir şey değil.
organik madde-evrim konusu hakkında şu da var, genler arası KOPYALANMA SAVAŞI falan diyordu richard dawkins bu senin bahsettiğin duruma. tabii meslekten bilim-kurgu yapmakla suçladılar yine adamı haklı olarak ama şuna oturtmuştu söylerken mantığı. ilk protein tiplerinden bazıları kendilerini organizmaya girdikten sonra tekrar ettirmeye başladılar, delidana hastalığına sebep olan protein buna örnekti sanırım. ilk rekabetin, survival of the fittest'ın sebebinin bu başlangıç olduğunu söylerdi mesela dawkins. kör saatçi ve cennetten akan ırmak özelliklere bu konulara yoğunlaşan iki güzel kitabı tavsiye ederim.
kaotik konusunda da şu var bence,
"sayısal lotoda çıkabilecek rakamların motifsel olma olasılığı, yani mantıklı bir dizilim oluşturma olasılığı, her zaman oluşturmama olasılığından az gibi gelir bize."
bu zaten daha az. motifsel olanlar ve olmayanlar diye tüm olası sonuçlardan iki küme çıkarsak motifsel olanlar kümesinde daha az eleman olur, dolayısıyla olasılığı daha az olur vs.
fakat ikinci kısımda açıkladığın örnek doğru, aralarında fark yok. hem loto örneği, hem de evrenin oluşması örneği için de bunun açıklaması şu, neden kaotik'i seçmek zorunda değiliz kısmında, bu argümanı da zamanında ekşi'deki brick top'tan görmüştüm anmış olayım; geçmişe olasılık hesabı uygulanmaz. yani şöyle, dünyanın başlangıç koşulları söylediğiniz kurguya göre çok düşük ihtimal olmuş olamaz demek bakın benim olasılık biliminden haberim yok demek gibi bir şey. olasılık geleceğe yönelik öngörme bilimi olduğundan geçmişe uygulamanın mantığı yok.
www.youtube.com
bu videoyu sana anlattığımda, sonra da bak gel euroleague'in resmi sitesine bakalım sonuç hakikaten böyle dediğimde, sen hala bana ABİ OLMA İHTİMALİ ÇOK ZOR ONDAN OLMAMIŞTIR dersen senin denyoluğun olur mesela. loto sonucunun motifselliğine de, evrim konusuna da, evrenin oluşması konusuna da böyle bakmak lazım, aslında sen de böyle bakıyorsun da argüman olarak sevmiştim ben bunu açıklamak için yazayım dedim.
çok uzattım, çok güzel şeyler düşünmüşsün, düşüncelerinin çoğunda bence yamukluk yok.
şimdi şöyle, ben yanlış anlamışım gece okurken biz derken sen tekrar bilinci olan canlıların oluşmasından bahsediyormuşsun, ben olayın reenkarnasyon tarafı için metafizik parçalamışsın dedim o "döneceğiz, biz" kısmını.
evrenin yokluğu sırasında olan şey nedir o da tahayyülümüzün dışında bir konu ama, sonsuz kez tekrar edeceği ön kabulü çok saçma değil tabii ki olabilir. ben sadece o varolma şansını döneceğiz gibi bir ifade okumuştum sanırım, tekrar bizim bilinçlerimizin de geri döneceği gibi kurguladım gece gece. bilinç tekrar tabii ki dönebilir mümkün.
bu illa insan ya da günümüz kurgusu olur mu? bunun cevabı işte evrim teorisiyle bağlantılı. evrim teorisi dallanmalarına tepeden bakarsan bir dallanmayla tüm canlılığı gördüğün doğru ama o yolların çizilmesinin tek sebebi şartların onu gerektirmesi. aralarından geleceğe yönelik planlama yapma özelliğini en gelişen canlının insan olması bir dahaki kurguda mutlaka beklenecek bir şey değil.
organik madde-evrim konusu hakkında şu da var, genler arası KOPYALANMA SAVAŞI falan diyordu richard dawkins bu senin bahsettiğin duruma. tabii meslekten bilim-kurgu yapmakla suçladılar yine adamı haklı olarak ama şuna oturtmuştu söylerken mantığı. ilk protein tiplerinden bazıları kendilerini organizmaya girdikten sonra tekrar ettirmeye başladılar, delidana hastalığına sebep olan protein buna örnekti sanırım. ilk rekabetin, survival of the fittest'ın sebebinin bu başlangıç olduğunu söylerdi mesela dawkins. kör saatçi ve cennetten akan ırmak özelliklere bu konulara yoğunlaşan iki güzel kitabı tavsiye ederim.
kaotik konusunda da şu var bence,
"sayısal lotoda çıkabilecek rakamların motifsel olma olasılığı, yani mantıklı bir dizilim oluşturma olasılığı, her zaman oluşturmama olasılığından az gibi gelir bize."
bu zaten daha az. motifsel olanlar ve olmayanlar diye tüm olası sonuçlardan iki küme çıkarsak motifsel olanlar kümesinde daha az eleman olur, dolayısıyla olasılığı daha az olur vs.
fakat ikinci kısımda açıkladığın örnek doğru, aralarında fark yok. hem loto örneği, hem de evrenin oluşması örneği için de bunun açıklaması şu, neden kaotik'i seçmek zorunda değiliz kısmında, bu argümanı da zamanında ekşi'deki brick top'tan görmüştüm anmış olayım; geçmişe olasılık hesabı uygulanmaz. yani şöyle, dünyanın başlangıç koşulları söylediğiniz kurguya göre çok düşük ihtimal olmuş olamaz demek bakın benim olasılık biliminden haberim yok demek gibi bir şey. olasılık geleceğe yönelik öngörme bilimi olduğundan geçmişe uygulamanın mantığı yok.
www.youtube.com
bu videoyu sana anlattığımda, sonra da bak gel euroleague'in resmi sitesine bakalım sonuç hakikaten böyle dediğimde, sen hala bana ABİ OLMA İHTİMALİ ÇOK ZOR ONDAN OLMAMIŞTIR dersen senin denyoluğun olur mesela. loto sonucunun motifselliğine de, evrim konusuna da, evrenin oluşması konusuna da böyle bakmak lazım, aslında sen de böyle bakıyorsun da argüman olarak sevmiştim ben bunu açıklamak için yazayım dedim.
çok uzattım, çok güzel şeyler düşünmüşsün, düşüncelerinin çoğunda bence yamukluk yok.
- rubenanyukov (08.02.14 11:20:37)
1