[]

Babannem

Ben size babaannemden bahsetmek istiyorum. Çünkü onu hep anmak istiyorum. Arkadaşlarıma anlatmak yetmiyor. Bu da benim için bir gönül işi, gönül meselesi.

Babaannem, ki ben ona babanne ya da bebelikten kalma deyişimle babali derdim, 2010 yılında 1 Mart'ta bizi bırakıp gitti. Aniden, beyin kanaması mı kalp krizi mi hala tam aklımda yer etmeyen bir yolla. O, o sırada yemek yiyordu, bense başka bir evde mantı pişiriyordum. Sonra bir daha hiç mantı pişirmedim.

Babannem melek değildi. Anneme bazen azap çektirirdi, annemi ve yakınları, komşuları çekiştirmeyi çok severdi. Babam 50 yaşındayken bile ona çocuk gibi davranırdı. Ama babannem 4 tane çocuk yetiştirmişti tek başına yabancı olduğu bu memlekette. Balkanlarda dağlarda, tarlalarda çalışırken gelip tütün sarmaya başlamıştı burda, sonra eşini kaybetmişti.

Benim adımı da babannem koymuştu, çok sevdiği memleketinin dağlarındaki bir çiçekten alıp. Babannem gülmeyi ve sevmeyi çok iyi bilirdi. Çiçekleri sevdiği gibi beni de severdi. Sanki annemden ve babamdan çok o severdi beni. Sokaktan eve dönmediğimde bana (h)ınzırın kızı diye bağırırdı evet, kardeşime de gavur askeri derdi. Kuzenime de sicim Ali. Ya da evdeki büyük dikdörtgen masanın etrafında bizi terlikle kovalardı. Ama bilirdim severdi, göstere göstere, söyleye söyleye severdi çünkü, sakınmadan.

Babannem kendini de severdi, yaşamı da. Kulağının kenarına daima bir fesleğen takardı, ellerine daima arko sürerdi, aynası ve cımbızı hep camın önünde dururdu. Çenesindeki beyaz tüyleri 80 yaşında bile bana aldırırdı. Seve seve alırdım. Bu yüzden de yüzünün her kıvrımını bilirdim babaannemin ben. Durmadan türkü söyler, göremediğimiz dedemi anlatırdı. Unutmaya yüz tuttuğu Balkan dillerinde zor tekerlemeler öğretirdi. Her gece yatmadan dua etmemi tembihlerdi, göz kapaklarına da salatalık kabuğu koyardı. Ve bol yoğurt yerdi, severdi.

Biz bol bol birbirimizi gıdıklardık, o benim ellerimi çok sever, değiş tokuş etmek isterdi, çünkü onunkiler damarlı ve buruşuktu, ben de onun göbeğine inmiş memelerini sever, onlara kafamı dayar öyle sanki bebek kokusuna benzeyen, ekşi temiz ter, fesleğen ve arko kokusunu burnuma çekerdim.

Ha bir de pencereye bir yastık koyar, ordan bütün mahalleyi izlerdi. Ağaca, duvara çıkmışsak bize kızardı. Bahçeyi süpürmemizi isterdi sık sık, bizse koşmak oynamak.

Babannemi toprağa vereceğimiz gün çok yağmur yağdı. Ayakkabılarını ayakları olmadan sokakta görmek ve onun da evden ilk kez ayakkabısız çıktığını görmek bana çok koydu. Ve ayakkabıları yağmur suyuyla dolup kimse onları almadığında ben gizliden sevindim. Ama bunu kimseye söylemedim.

 
okudum başın sağolsun.


  • zlatanibrahimovic11  (03.09.13 01:11:57) 
çok duygulu bir hikaye.


  • sarhosken alinan hesap  (03.09.13 01:12:23) 
yerım babaanneni. ısmını beybın mı koymus?


  • sen uyurken  (03.09.13 01:13:03) 
hepsini okudum, ama cevap verebileceğim bi soru yok ki?

başın sağolsun diyebilirim sadece.
  • icim urperiyor  (03.09.13 01:13:36) 
dede, babanne candır.. şükür, ikisi de hayatta. bir de erkek torun olunca, daha değerli oluyorsun onların gözünde..

memlekete gidip sıra istanbul'a dönmeye gelince, içim burkulur.. "ya bir daha onları göremezsem" diye aklımdan kötü senaryolar geçer.. bir gün ben de kaybedicem onları.. acılarına nasıl katlanacağım bilmiyorum...
  • bilmemkacincinick  (03.09.13 01:15:47) 
babannenin hikayesini bilen(artik) bir kişi daha oldum diyebilirim sadece


  • panthera onca  (03.09.13 01:18:50) 
'bebek kokusuna benzeyen, ekşi temiz ter, fesleğen ve arko kokusu'. güzel tarif etmişsin.

hemen hemen benim babaannem. şunu kimse düşünmüyor, bu kadınlar neden huysuz? eğer bir kadın eşini genç yaşta kaybedip çocuklarını tek başına büyütüp okutmuşsa, ileride çocuklar büyüyüp kendi ayakları üzerinde durmaya başlayınca haliyle hakimiyet elden gidiyor. ama bu kadın ömrünün yarısından fazlasında hakimiyeti tek başına elinde bulundurmuş. onu elinden birden alırsan illaki tezatlar ortaya çıkar. bunu düşünemeyenler içinde o kadın huysuz ihtiyar olarak kalır her zaman. işte bunu anlatamıyorum bizimkilere.

kuzenim başka bir yaşlı kadını örnek gösterdi geçenlerde. hiç bir huysuzluğu yokmuş. ulan götlek, o kadının kocası öleli daha 2-3 sene olmuş. kadın ömrünü kocasının kanatları altında geçirmiş. senin babaannenin kocası öldüğünde, senin sikinden çıktığın baban daha 3 yaşındaymış.

özetle onlarınki büyük başarı ve kolay kolay kimse yapamaz. ayrıca hüzünlendirdin. yakın zamanda benimde yaşayacağım şeyler bunlar. başın saolsun...
  • eyyor  (03.09.13 01:21:57) 
gerçekten çok duygulandım. ama ani ölüm her zaman iyidir. acımasız gelecek belki tak diye bunu söylemem ancak yaşlanmak insanın başına gelebilecek en kötü şey. fiziksel acılardan bahsetmiyorum. belki onlar da eklenirse daha çekilmez olur ama yılların yorgunluğuyla artık belli bir yerden sonra yaşama sevinçlerinin sönüşünü görmek çok acı verici. benim babaannem 84 yaşında. o da arko sürer ellerine:) ama artık mutlu değil. kireçlenme, siyatik, bir günde içmesi gereken onlarca hap artık azap geliyor bu kadına farkındayım. geçenlerde arabaya bindiğinde emniyet kemerini takmadı. nedenini sordum ben yaşamışım kızım yaşayacağım kadar dedi. birkaç senedir bu modda. onu hayata bağlayan şeyler biz bikaç torunu ve iki oğlu. başka hiçbirşey yok. biz hayatlarımızı yoğun bir şekilde yaşarken gün içinde kafamızda binlerce şey dolaşırken o sadece oturup torunlarını ve oğullarını düşünüyor. başka hiçbir meşgalesi yok. bu da beni kahrediyor. kulağının kenarına fesleğen takmış babaannen, yüzü gülmüş, güzel zamanlar geçirmişsiniz beraberce, ne mutlu ona, sana:)


  • giulietta  (03.09.13 01:29:52) 
yaşlılarımızı hayattayken hatırlamak umidiyle-gocup gittiklerinde cok gec kalınmış oluyor.


  • jamswety  (03.09.13 01:47:21) 
başın sağolsun.

anneanne, babanne, dede çok başka oluyor. hakkı ile yaşayan bilir.

geçirdiğiniz güzel zamanlar aklından hiç silinmez umarım ..
  • sabirstone  (03.09.13 01:48:37) 
Paylaşmak ve bunu hissetmek -verdiğiniz seslerle- güzeldi, teşekkür ederim.


  • kompos  (03.09.13 01:51:53) 
babanne dedin benim de yaramı deştin. ben de anlatayım benzer hikayemi

annesi, babası memur olan bir bebektim ben. küçük bir ilçede yaşadığımızdan annemi öğlen işten eve yemek geldiğinde gören ve babannesi tarafından büyütülen bir çocuk. tüm çocukluğum veya bebeklik demek daha doğru olur babanemle birlikte geçti. şu an oturmuş kişiliğimin mimarı, insanların en kibarı babanem.

hep aklıma o günlerden sahneler geliyor. acıktığımda bir çırpıda hazırladığı dünyanın en lezzetli köfteleri mesela. veya nohut yaptığında nohutu haşlamadan önüme bir tabak koymasını. bak sana tweety yaptım demesini. evet nohut benim için o şirin ve akıllı çizgi film kahramanı tweety idi o zamanlar.

hayatımda 3 kişi oldu hayatıma daha doğrusu kişiliğime yön veren. bunlardan birisi beni büyüten babanem, ikincisi o beni büyütürken benimle ilgilenen, gittiği her yere beni de götüren, grup vitamin kasetleri dinletirken bana dans etmeyi öğreten, rap yapmak diye bir kavramı hayatıma sokan marjinal halam yani babanemin kızı.(sene 90-93 arası bu arada. marjinalliği oradan pay biçin) ve dayım.

95 yılında kötü birşey geldi ailemizin ve benim başına. o benim üzerime düşen, bana modern dünyayı gösteren halamı yine gezmekten geldiğimiz bir akşamüstü şohben zehirlenmesiyle kaybettik. bu aslında babanemi de kaybetmek demekti. henüz 30lu yaşlarının sonunda olan halamın vefatı babanemi bitirdi. 2 yıl boyunca her gün babanemin ağlayışlarıyla bölündü uykular, günler. tabii o kibar kadının sağlığı da bozuldu, yaşama enerjisi gitti. o zamanlar henüz yaşını doldurmamış kardeşimin bakıcılığı ise babanemin yapabileceği bir iş olmaktan çıktı. o yüzden belki de babanemin son eseri olarak ben kaldım.

aynı babanen gibi benim babanem de kusursuz değildi. hatta kibirli bile denilebilir. tabii bunu o yaşlarda farketmek mümkün değil ama sonraları duyduğumuz şeyler. mesela annemi pek kabullenememesi, gelinliğinin ilk yıllarında tam olarak kaynanalık görevini yerine getirmesi. veya o çok sevdiği kızını yani halamı sevdiği adamı aileye veya kızına layık görmediği için evlendirmemesi. tabii bu olay halamı erken yaşta kaybedince bak allah aldı işte kızını baabında komşu dedikodularına neden olması. ama öğrendiğim en acı olay ise halamı defnetmemizden kısa bir süre sonra sevdiği adamın halamın mezarının başında ağlayarak oturmasını görmemiz. işte o da başka birinin iç burkan hikayesi.
işte 95ten sonra babanem yavaş yavaş ağlamalarını azalttı ama tabii eskisi kadar kuvvetli değildi. bu arada çok anlatılacak birşey yok. sonra ben üniversitedeyken bir gün haber geldi. babanem aynı senin babanen gibi beyin kanaması geçirmiş. yıl 2011. tabii hemen apar topar gittim yanına. tam kapıdan girdiğim anda beni yüzünde bir mutluluk belirdi. bu anlatılmaz arkadaşlar ben böyle bir bakış görmedim hiç gözümün içine içine. inanırmısınız hastanedeki iki gün boyunca devlet hastanesinde odasını paylaştığı hastalara hep beni anlatmış. girer girmez onlar da gökhan bu galiba dediler. ama içeri girmemden bir yarım saat sonra bir epilepsi nöbeti başladı. ama nasıl birşey. kadın oturuyor oturtun beni diyor. kendinde değil. elini tutuyorum.buradayım babane diyorum. seviyorum, okşuyorum. bir yandan gözyaşları. durum o kadar kötü ki odadaki diğer hastalar şehadet falan getiriyor gidiyor kadın diye. en son onlara ana avrat sövdüğümü hatırlıyorum, bir de benim ömrümden al, onu bize bağışla diye dua ettiğimi.

babanem o beyin kanamasını atlatıyor. daha ona sevinemeden iki ay sonra hayatımda bana en çok değer veren 3. kişiyi hiç bir şey yokken ortada 5 gün içinde hem de kollarımda kaybediyorum. evet dayımı. sapasağlam adam 5 gün içerisinde göz göre göre, hiç bir şey yapamadan kayıyor gidiyor elimden. işte o günden sonra ben bir daha hiç eskisi gibi olamıyorum. eskisi kadar dindar, eskisi kadar kaderci, eskisi kadar kollektif olamıyorum. her neyse bu başka bir mevzu.
şimdi babanem hala yaşıyor. biraz zor anlıyor şimdilerde, biraz daha temel içgüdüleri ortaya çıkmış durumda. biraz geçinilmesi zor biri. zorla yürüyor ve yeme içme gibi aktiviteler dışında hiç birşey yapamıyor. bense ona zaman zaman kızan babamı annemi dengeleyici unsur olarak ortada bulunuyorum.(burada bir gariplik yok çünkü kızılmayacak gibi değil dedikleri laflar :).
yaklaşık 1,5 yıldır eğitim dolayısıyla yurtdışındayım ve haftaya ülkeme dönüyorum. yine onun yanına, onun muhabbetine, onun pamuk ellerine.
  • bizatihizururi  (03.09.13 02:02:50) 
Hepiniz ne güzel anlatmışsınız. Bana da anneannemi hatirlattiniz.

eksisozluk.com


Zaman ne cabuk geciyor... yazının ustunden nerdeyse 10 sene gecicek..
  • la traviata  (03.09.13 02:44:44 ~ 02:46:49) 
basin sagolsun. ne guzel yazmissin okumaya doyamadim...


  • mrz breezy  (03.09.13 03:47:27) 
Başın sağolsun... O kadar güzel yazmışsın ki kalbime dokundun, çok duygulandım.


  • evridiki  (03.09.13 04:40:22) 
  • spatzle  (03.09.13 14:01:23) 
Başınız sağolsun. Babaanne sevilmez mi. Onlar gidince anılar kalıyor işte bazende söyleyemiyorsunuz en yakınınız bile. Onu çok sevdiğiniz çok belli yoksa yazmazdınız buralara. Tekrardan başınız sağolsun.


  • gil estel  (04.09.13 15:06:55) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.