[]
Matrak Gerçekte Nedir?
aşağıdaki duyuruya cevaben yazılmış, yorumların alınabilmesi için soru olarak açılmıştır
"bir gemicilik terimidir. bacak kalınlığında bir halatın ucuna, 10 tonluk bir gemiyi tutacak ilmek yapmada kullanılır. neredeyse 1000 yıldır kulanılan bir denizcilik aletidir matrak. ve gemicilikte halat var oldukça da yaşayacaktır. artık kimse ona matrak demiyor ama kulanıyor... matrak, şişe şeklinde sert tahtadan yapılma bir lobut. ince ucu iyice sivri. halat aslında dört ayrı ipin, bir arada saç örgüsü gibi örülmüş halidir. işte matrağın sivri ucunu, ilmek yapacağın kadarlık bir yerinden, bu örgülerin içine sokuyorsun ve halatı bedene yeniden örüyorsun ve daha sonra gerdiriyorsun. bu alet özelikle ip ve yelken sistemleriyle çalışan eski kalyonlarda vazgeçilmez birşeydi. çoğunluk topuzlarına demir kabaralar da çakarlar ve yakın dövüşte bir silah olarak kulanırlardı. "matrak geçmek" lafına gelince, işte bu aletin sivri ucunu iterek halat örgülerinin arasından arasından sokmak oluyor. yani aslı, "matrağı geçirmek". anlamı da "bana matrağı geçirme, beni gevşetme, sinirimi bozma."
lobut şeklindeki matraklar ile aynı gemide bulunan "palavra atmak" için kullanılan ahşap bilyelerden de "bowling" oyununun nasıl ortaya çıktığı için bkz. burçay anger/tuhaf şeylerin kökeni.
(çaylaklık entarilerim arasında bu ve benzer ilginç bilgiler var. sadece 19 bin kişi kaldı önümde. sözlüğün "kutsal bilgi kaynağı" olması için moderasyon moderasyon duy sesimiizii...)
"bir gemicilik terimidir. bacak kalınlığında bir halatın ucuna, 10 tonluk bir gemiyi tutacak ilmek yapmada kullanılır. neredeyse 1000 yıldır kulanılan bir denizcilik aletidir matrak. ve gemicilikte halat var oldukça da yaşayacaktır. artık kimse ona matrak demiyor ama kulanıyor... matrak, şişe şeklinde sert tahtadan yapılma bir lobut. ince ucu iyice sivri. halat aslında dört ayrı ipin, bir arada saç örgüsü gibi örülmüş halidir. işte matrağın sivri ucunu, ilmek yapacağın kadarlık bir yerinden, bu örgülerin içine sokuyorsun ve halatı bedene yeniden örüyorsun ve daha sonra gerdiriyorsun. bu alet özelikle ip ve yelken sistemleriyle çalışan eski kalyonlarda vazgeçilmez birşeydi. çoğunluk topuzlarına demir kabaralar da çakarlar ve yakın dövüşte bir silah olarak kulanırlardı. "matrak geçmek" lafına gelince, işte bu aletin sivri ucunu iterek halat örgülerinin arasından arasından sokmak oluyor. yani aslı, "matrağı geçirmek". anlamı da "bana matrağı geçirme, beni gevşetme, sinirimi bozma."
lobut şeklindeki matraklar ile aynı gemide bulunan "palavra atmak" için kullanılan ahşap bilyelerden de "bowling" oyununun nasıl ortaya çıktığı için bkz. burçay anger/tuhaf şeylerin kökeni.
(çaylaklık entarilerim arasında bu ve benzer ilginç bilgiler var. sadece 19 bin kişi kaldı önümde. sözlüğün "kutsal bilgi kaynağı" olması için moderasyon moderasyon duy sesimiizii...)
zombikani katılıyorum, ben de onu merak ediyorum her çaylak gibi. (bak şimdi de çaylak kelimesinin bu anlama nasıl geldiğini yazasım geldi ama tutuyom kendimi..)
- kabablanka (19.03.09 17:15:34)
@beccaria:
verdiğin link kelimenin kökenini veriyor ve arapça "t r k" kökünden olduğunu açıklıyor. ben ise matrak geçmek deyimini verdim. teşekkürler...
verdiğin link kelimenin kökenini veriyor ve arapça "t r k" kökünden olduğunu açıklıyor. ben ise matrak geçmek deyimini verdim. teşekkürler...
- kabablanka (19.03.09 18:59:15)
(Mıtrak ve Mıtraka. C.)= Matrak: Mızraklar. Tokmaklar. Çekiçler. Değnekler, sopalar.
- Atabey (19.03.09 19:02:53)
Kamus-ı Türkî’de matrak "değnek, sopa, talimci şişi" karşılıklarıyla anılmış ve matrakçı için de "döğmeli şişle talim öğreten adam, talimci" denilmiştir.* Talimci matrakı ise, üzerine deri kaplanmış başı yuvarlakça ve kalın bir değnek, yahut lobut cinsinden bir tür uzunca tokmaktır.
Peki o hâlde, kelime nasıl olmuş da bir tür eğlence ve alay manasına bürünmüş? Bunun için kültür tarihimizin matrak oyununa bir göz atmamız kâfidir: Eskiden cirit gibi, kuy u çevgân gibi bir tür spora matrak oyunu adı verilmekteymiş. Evliya Çelebi´yi dinleyelim:
Evliya´ya göre matrak genellikle şimşir ağacından yapılır, cilalanır, dışına sahtiyan (keçi derisi) sarılır ve ucundaki topuzu yumuşak bırakılacak şekilde bağlanırdı. İki takım hâlinde ve bir tür askerî talim kabilinden oynanan matrak oyununda rakipler ellerine birer matrak alarak meydana atılıp çarpışırlar; matrakları birbirlerinin kafalarına, sırtlarına vurmaya gayret ederlermiş. Müsabakada amaç, rakibin kafasına vurabilmek ve kendisini de darbeden korumaktır. Usta matrakbazlar hiç darbe almadan rakiplerini pes ettirirler ve oyunu kazanmış olurlar.
Anlaşılan, matrakbazların karşılıklı olarak meydana çıkıp birbirlerine vurmaları ile bu arada düşenler, sendeleyenler ve yuvarlananların hâlleri, hayli ilginç ve komik olurmuş. Yoksa matrak kelimesinin bugünkü anlamı türeyemezdi.
Matrak oynayanlara, matrakbaz denir. Bu kelime de daha sonra madrabaz şekline dönüşüp mecaz yoluyla, başkasına hile yapan ve onun aleyhine oyunlar çeviren kişileri tanımlamada kullanılmıştır. Elbette ki bunun şimdiki askerî talim hocaları ile bir alâkası yoktur.
Evliya´ya göre matrak oyununun 160 çeşidinden en meşhurları "kesme, bağla, sani, kulak, bağlatop, topkafa" gibi adlarla anılır ve askerî bir talim olmak üzere, yeniçeri ortaların-ca oynanırmış. Elbette bu oyuncuların, onları seyreden asker ve siviller içinde taraftarları bulunuyordu. En azından, matrakbazların ocaklı ayaktaşları arasında, kıran kırana lâf düellosuna dönüşen bir rekabet hissinin mevcut olduğu tahmin edilebilir. Hatta belki de vaktiyle onlar bugünkü futbol, basketbol, buz hokeyi, polo, hentbol, vs. maçları gibi seyirci topluyorlardı. Kim bilir eski madrabazlar, şimdiki bazı futbolcuların pir-i sanileri bile olabilirler. Bu durumda, ara nesil için tulumbacıları ve onların tulumba takımlarını hatırlamak yerinde olur.
Kaynak : İki Direm Bir Çekirdek, Kapı Yayınları
Peki o hâlde, kelime nasıl olmuş da bir tür eğlence ve alay manasına bürünmüş? Bunun için kültür tarihimizin matrak oyununa bir göz atmamız kâfidir: Eskiden cirit gibi, kuy u çevgân gibi bir tür spora matrak oyunu adı verilmekteymiş. Evliya Çelebi´yi dinleyelim:
Evliya´ya göre matrak genellikle şimşir ağacından yapılır, cilalanır, dışına sahtiyan (keçi derisi) sarılır ve ucundaki topuzu yumuşak bırakılacak şekilde bağlanırdı. İki takım hâlinde ve bir tür askerî talim kabilinden oynanan matrak oyununda rakipler ellerine birer matrak alarak meydana atılıp çarpışırlar; matrakları birbirlerinin kafalarına, sırtlarına vurmaya gayret ederlermiş. Müsabakada amaç, rakibin kafasına vurabilmek ve kendisini de darbeden korumaktır. Usta matrakbazlar hiç darbe almadan rakiplerini pes ettirirler ve oyunu kazanmış olurlar.
Anlaşılan, matrakbazların karşılıklı olarak meydana çıkıp birbirlerine vurmaları ile bu arada düşenler, sendeleyenler ve yuvarlananların hâlleri, hayli ilginç ve komik olurmuş. Yoksa matrak kelimesinin bugünkü anlamı türeyemezdi.
Matrak oynayanlara, matrakbaz denir. Bu kelime de daha sonra madrabaz şekline dönüşüp mecaz yoluyla, başkasına hile yapan ve onun aleyhine oyunlar çeviren kişileri tanımlamada kullanılmıştır. Elbette ki bunun şimdiki askerî talim hocaları ile bir alâkası yoktur.
Evliya´ya göre matrak oyununun 160 çeşidinden en meşhurları "kesme, bağla, sani, kulak, bağlatop, topkafa" gibi adlarla anılır ve askerî bir talim olmak üzere, yeniçeri ortaların-ca oynanırmış. Elbette bu oyuncuların, onları seyreden asker ve siviller içinde taraftarları bulunuyordu. En azından, matrakbazların ocaklı ayaktaşları arasında, kıran kırana lâf düellosuna dönüşen bir rekabet hissinin mevcut olduğu tahmin edilebilir. Hatta belki de vaktiyle onlar bugünkü futbol, basketbol, buz hokeyi, polo, hentbol, vs. maçları gibi seyirci topluyorlardı. Kim bilir eski madrabazlar, şimdiki bazı futbolcuların pir-i sanileri bile olabilirler. Bu durumda, ara nesil için tulumbacıları ve onların tulumba takımlarını hatırlamak yerinde olur.
Kaynak : İki Direm Bir Çekirdek, Kapı Yayınları
- Atabey (19.03.09 19:05:19)
@atabey:
iyi ettin de gönderdin. anlaşılıyor ki, kelimenin kökeni "t r k" ve bu kökten çıkan şey, "bambam moloztaş" adlı taş devri çizgi filminin kahramanının elinde görüldüğü gibi, en eski dönemlerden bu yana kullanılmış bir dövüş aleti.
benim alıntıladığım yzar bu sopaların denizcilikte de kullanıldığını ve bowling labutlarının da burdan çıktığını söylerek iddiasını destekliyor. ancak bu, senin verdiğin örnekteki gibi bir savaş aleti olarak kullanılmasına engel değil. asıl sorun "matrak geçmek" deyiminin nerden gelmiş olabileceği, iki farklı görüş var, kim kazandııı, buna varış hakemleri karar verecek...
iyi ettin de gönderdin. anlaşılıyor ki, kelimenin kökeni "t r k" ve bu kökten çıkan şey, "bambam moloztaş" adlı taş devri çizgi filminin kahramanının elinde görüldüğü gibi, en eski dönemlerden bu yana kullanılmış bir dövüş aleti.
benim alıntıladığım yzar bu sopaların denizcilikte de kullanıldığını ve bowling labutlarının da burdan çıktığını söylerek iddiasını destekliyor. ancak bu, senin verdiğin örnekteki gibi bir savaş aleti olarak kullanılmasına engel değil. asıl sorun "matrak geçmek" deyiminin nerden gelmiş olabileceği, iki farklı görüş var, kim kazandııı, buna varış hakemleri karar verecek...
- kabablanka (19.03.09 19:20:47)
kaynak kitabın adını yazarsanız edinelim. kazanan halk olur ne siz nede ben:) teşekkürler.
- Atabey (19.03.09 22:25:49)
@atabey:
yazmıştım: "lobut şeklindeki matraklar ile aynı gemide bulunan "palavra atmak" için kullanılan ahşap bilyelerden de "bowling" oyununun nasıl ortaya çıktığı için bkz. burçay anger/tuhaf şeylerin kökeni."
yeni bir deyim tartışmasında görüşmek üzere, o zamana dek sağlıcakla kalın, mutlu olun...
yazmıştım: "lobut şeklindeki matraklar ile aynı gemide bulunan "palavra atmak" için kullanılan ahşap bilyelerden de "bowling" oyununun nasıl ortaya çıktığı için bkz. burçay anger/tuhaf şeylerin kökeni."
yeni bir deyim tartışmasında görüşmek üzere, o zamana dek sağlıcakla kalın, mutlu olun...
- kabablanka (20.03.09 08:33:13)
1