[]

neyiz?

bizler duygu üreten makineleriz sadece. daha fazlası değil. kendi sınır koşullarımıza göre davranmaktan mes'ul fonksiyonlarız. belli, tanımlı uzaylarda anlamlıyız. tanım yetersiz ise, belki yokuz bile. kendi nefesimizin bir yıldızın çekirdeğinden kopan sıcaklıkla çalışan bir körüğün eseri olduğunu bilmeyiz çünkü döngülerin iki adım öncesini önemsemeyiz (sadece iki adım). diğer yıldızların güneşimiz gibi bir gök cismi olduğunu bilmeyenler var lan. heliyosentrizme takıldık o kadar şehin arasında. o galaksiler hep uçuşan tül perde ve kesif sigara dumanı zaten. di mi meraksız ibneler?
bir engerek hemen her birimiz için bir tavşandan daha az masumdur. oysa engerekler de acılar içinde ölürken ses çıkaramaz, tavşanlar da... ölümün sesini duyamadığımızdan bu kadar vahşiyiz, sıcağı soğuğa tercih ettiğimizden engerek'i zevk ve güvenlik hissi için, tavşanı doymak için katlederiz. kendi sesimiz kendi içimizde bastırılmaz hale geldiğinden bu kadar saldırganız. kendi sesimizi mevcut şartlarda dışarı çıkarmamız imkansız. bu sesle yaşamak mecburiyetindeyiz. bu sesi bastırmak zorundayız. hafif müzik, hafif atıştırmalıklar, hafif alkollü içkiler bu yüzden var.
duygularımız sapar. katlanamayız bazen yeni hallere. bazen de yeni haller sayesinde sanki hiçbir şey olmamış gibi mutlu görünürüz. mutlu değiliz. kısıtlı bir çevrede tüm dünyaya hakimiz sanırız. bir gölette kendini şişirip suda asılı kalacağı kadar hafifleyen kurbağa gibiyiz. yüzeyde kalmak istersek, biraz havayla doldurmalıyız içimizi. ilk taşta huzurumuz bozulacaktır, dibe dalmamız gerekecektir, taş aşağı giderken eski şişkin ve batmaz halimize kolayca dönmenin verdiği rahatlıkla geçiştiririz bu konforsuz hali. konforsuz hallerden konfor yaratırız.
sevdiğimizi düşünürüz. ihtiyacın şiddetli haline sevgi deriz. yoksunluğun şiddetli haline aşk. bazılarımız bunu bir şekilde aşar, ya doğuştan, ya sonradan ama bir şekilde geçer bu evreyi. tuhaf insanlardır bunlar. hala onları anlayabilmiş ya da onlardan biri olabilmiş değilim. bu kısmı kısa kesiyorum.
sürekli yozlaşırız. bu yozlaşmanın olumsuz etkileri, neden bir türlü görünmez? bilinmez. yozlaşanı sürekli özüne çeviren yaşamsal enerji nereden gelir? kimse gösteremez. ama vardır böyle bir düzenleyici güç. aslında bir bok yozlaşmaz, yozlaşacak her şey, icat edildikten kısa süre sonra kavram dağarcığımıza yazılıp soyutlaşmıştır. defalarca icat edilen bu kavramlar, aynı kere defalarca soyutlaştırılarak yaşamsal rollerinden koparılmıştır. her birimiz bunları zamanı gelince (eğer gelebilirse) keşfederiz ve sıkılınca kültür dağarcığımızın etkisiz elemanı yaparız.
yalan söyleriz, gerçeği gizleriz, gözümüzün önünde olmamış gibi davranırız ustaca, son anda müdahale ederiz acıyıp, yüreğimiz dayanmaz. neye? içimizdeki şeytanlara mı? yoksa ilahi kırıntılara mı? yoksa gerçeği desteklememizde ufak menfaat belirtilerinin katkısı mı var? nadiren adil oluruz. nadiren kendimiz işin içindeyken adil oluruz. iki nadirin skaler çarpımı, biraz fazla seyrek bir sıklık demektir.
birini severiz, bazıları için, bir kadını. nedenini anlatamayacağım. ya da neden anlatmayım? anlatıyorum, omuzlarından kollarına benzersiz bir kuvvet akışı vardır. incecikleri bile adamın sırtını ısıtıp kendine çekmeye yeter. çenelerinin boyunlarına değdiği yer saltanat öpücüklerinin birbirlerini devirip durduğu, monarşisi bir garip bir taht kavgasıdır. hiçbir öpücük vadinin son hakimi olamaz. hanedan bile değişir arada. ama boynun o kısmının asla mutlak bir hükümdarı yoktur. bir damla çikolata olur kimilerinin göbeğinde, hem de süzülerek akar. tombullaşır bazen ve belinde iki gamzesi belirginleşir tekrar zayıflayınca. her ay şişer, iştahlanır, acı çeker, kanar, rahatlar ve böyle gider. aralarda sever ve sevilmek ister. tek güzel parfümü, sabah uyandığında üzerindeki yorganı hafifçe aralayıp yamacına davet ederken o boyundan gelen kokusudur. kalan tüm parfümleri, zaman kaybıdır. iç bayar. tenine uymaz. teni parsel parsel ezberlendiği gün, ayrılıp gideceği güne kadar sürecek korku ve aymazlık başlar. teni tamamen unutulursa (ki zaman ister) yerini belki biri alabilir o saatte. belki alamaz. her, şey, hakkındaki, her, çizgi, her, ürpertisi, her, uykuda, sayıklaması, her, meşhur, "hıh"laması, :'), her, fırça, sürüklemesinde, elektriklenen, saçları. adamın terk edilirken bedeninde kalan arazdır. yaşatır ve yavaşça başında bekler son nefesini vermesini beklemeden kaçmak üzere. sonrası, adam şanslıysa, sıçtın mavisi. belki musluk suyunda haşlanmış hazır kahve. sabah sabah tıraş keyfi.
öğrendiğimiz şey bayağılaşır. bizi de bayağılaştırır. merak ölür, aşk ölür, şarkı söyleme eğilimi de bitince bitiyoruz. sabah oluyor ve işe gidiyoruz.

şunları dinlemeyi unutmuyoruz bir ara:
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

akıntı birden norveç usulü maelstroma dönüşünce paniklemiyoruz, mantık ve sağduyu iflas ettiğinde fındık faresini dinliyoruz, kafamızı besliyoruz, aklımız ipleri bırakıyor az, cennet var mı yok mu'ya takılmıyoruz, şişme sevgilimiz de önemsemiyor, tek yapmamız 6 gün köstebek gibi yer altında yaşamak. erzak, radyo, fener ve piller karyolanın altında. yedinci gün enkaza hoş geldiniz.

 
ozet gec


  • tomcat  (16.05.13 06:40:43) 
götüz. hepimiz götüz.


  • ermanen  (16.05.13 07:06:10) 
bilincin yan etkileri. işin komik yanı, çok bilinçli (baygın değiliz sonuçta) ve kararlı olduğumuzu zannederken bile robotiğiz. beynimizin aldığı kararların bilincimize ulaşması 7 sürüyor. yani kendi kararımızdan bile sonradan haberimiz oluyor. kumanda bizde değil, doğada.


  • kediebesi  (16.05.13 09:58:54 ~ 10:00:13) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.