[]
İstanbul fethedildiği dönemde önemini yitirmiş ufak bir kasaba halinde miydi?
Bizim hoca anlattı böyle bir şeyler.. Derste tuttuğum notu aynen aktarıyorum:
"İstanbul'un fethedildiği tarihte, İstanbul siyasi ve ekonomik niteliğini büyük ölçüde yitirmiş vaziyetteydi. Küçülmüş bir kasaba halindeydi fakat yine de Bizans'ın sınırlarında ve Bizans'ı temsil eder vaziyetteydi."
Resmi tarihe göre sormuyorum, gerçek tarihe göre; var mı böyle bir şey? Bana mantıklı geliyor açıkçası.
"İstanbul'un fethedildiği tarihte, İstanbul siyasi ve ekonomik niteliğini büyük ölçüde yitirmiş vaziyetteydi. Küçülmüş bir kasaba halindeydi fakat yine de Bizans'ın sınırlarında ve Bizans'ı temsil eder vaziyetteydi."
Resmi tarihe göre sormuyorum, gerçek tarihe göre; var mı böyle bir şey? Bana mantıklı geliyor açıkçası.
devlet küçüle küçüle rumeli hisarının falan içine sığmamış. rumeli hisarının içine devlet sığmaz çünkü.
istanbul dediğimiz yer eski su içi, haliç ve çevresinden edirnekapı'ya kadar olan yer o zamanlar. ama o zamanlar dünyadaki bütün büyük şehirler az çok öyle, çok fazla yer kaplamayan genellikle çevresi surlar ya da kaleler ile örtünmüş şehirlerdir. daha sonra rönesans hareketleri, merkantalist dönem, sömürüler ile surlar yıkılmış şehirler daha genişlemiş falan.
ama istanbul suriçi diye tabir edilen haliç'ten edirnekapı'ya kadar olan bölge olarak geçiyor ve o zaman komple surların içinde...
istanbul dediğimiz yer eski su içi, haliç ve çevresinden edirnekapı'ya kadar olan yer o zamanlar. ama o zamanlar dünyadaki bütün büyük şehirler az çok öyle, çok fazla yer kaplamayan genellikle çevresi surlar ya da kaleler ile örtünmüş şehirlerdir. daha sonra rönesans hareketleri, merkantalist dönem, sömürüler ile surlar yıkılmış şehirler daha genişlemiş falan.
ama istanbul suriçi diye tabir edilen haliç'ten edirnekapı'ya kadar olan bölge olarak geçiyor ve o zaman komple surların içinde...
- alkolikfedai (24.01.09 17:35:56)
Tamam da benim sorduğum soru başkaydı galiba :) Hala meraktayım!
- vita vinum est (24.01.09 17:50:24)
istanbul hiçbir zaman, hiçbir döneminde kasaba olarak görülmedi ve olmadı. görülseydi fethedilmesinde bu kadar kıyamet kopar mıydı? istanbul'a bırakın adıyla - konstantinopolis - diye hitap etmeyi, "şehir" yani "the city" diye hitap ediliyor o dönemde. şehir deyince insanların aklına istanbul geliyor çünkü. döneminin tek metropolü. içinde dünyanın en büyük tapınağını barındıran bir yer kasaba olur mu hiç? hocanın kastettiği konstantiniyye'nin II. mehmed döneminde sınırlarının ufacık bir alanı kapsaması demek olabilir ama zaten asıl istanbul dediğimiz yer de suriçi'nden müteşekkildir. yani asıl istanbul zaten o kasaba dediği suriçidir. eskiler suriçi dışına istanbul demezdi zaten. bence kesinlikle yanlış bir ifade. konuyla ilgili olarak philip mansel'in konstantiniyye adlı yapıtı ve ilber ortaylı'nın tarihte istanbul , istanbul'dan sayfalar adlı kitapları önerilebilir. fetih öncesi ve sonrası istanbulu'yla ilgili önemli bilgiler içermekte. bir de yine ilber hoca'nın osmanlı'yı yeniden keşfetmek dizisinde veya timaş'tan çıkma kitaplarının birinde istanbul'un metropol niteliğine dair önemli açıklamalar vardı. hangi kitaptaydı anımsamıyorum ama. kasaba ne demekmiş, ortaçağ'da şehir demek konstantiniyye demek zaten! :)
- beccaria (24.01.09 18:07:01 ~ 18:09:06)
Bu kaynakları araştıracağım, teşekkürler.
- vita vinum est (24.01.09 18:26:09)
notunuzdakiler, fethi ve fatih 'i küçümsemek için kullanılan ifadeler. istanbul fatih 'ten önce de kaç kere muhasaraya alındı? o zamankilerle fatih sultan mehmet in bizansı arasında uçurum mu vardı ki?
kaldı ki bizans imparatoru da şehri muhasarada küt diye teslim etmemiştir. devletini ve tahtını sonuna kadar savunmuştur. hatta ki, bizans imparatorunun bu savunması osmanlıda diğer padişahlara emsal bile teşkil etmiştir.
misalen ve yanılmıyorsam, ikinci abdülhamid tahttan indirilip gözhapsinde tutulduğu zamanlar, ittihatçılar ülkenin 10 senede a. koyup istanbul kuşatma altındayken abdülhamid hana yurtdışına çıkmasını salık veriyorlar. efendim şehir işgal altında can güvenliğiniz için yurt dışına çıkn dediklerinde "bizans sultanı kadar da mı olamayacağım. siz gidin ben silahımla vatanımı savunurum" diyor.
yani padişah isminde yanılmış olabilirim ama böyle bir diyaloğu okumuştum bi ara.
edit: isim ve diyalog doğruymuş. buyrun linkleri:
(bkz: #5667454)
www.enfal.de
kaldı ki bizans imparatoru da şehri muhasarada küt diye teslim etmemiştir. devletini ve tahtını sonuna kadar savunmuştur. hatta ki, bizans imparatorunun bu savunması osmanlıda diğer padişahlara emsal bile teşkil etmiştir.
misalen ve yanılmıyorsam, ikinci abdülhamid tahttan indirilip gözhapsinde tutulduğu zamanlar, ittihatçılar ülkenin 10 senede a. koyup istanbul kuşatma altındayken abdülhamid hana yurtdışına çıkmasını salık veriyorlar. efendim şehir işgal altında can güvenliğiniz için yurt dışına çıkn dediklerinde "bizans sultanı kadar da mı olamayacağım. siz gidin ben silahımla vatanımı savunurum" diyor.
yani padişah isminde yanılmış olabilirim ama böyle bir diyaloğu okumuştum bi ara.
edit: isim ve diyalog doğruymuş. buyrun linkleri:
(bkz: #5667454)
www.enfal.de
- fizikopat (25.01.09 01:03:58 ~ 01:15:55)
1