[]
millet olmak nedir?
genel bir soru olarak millet olmanın ne olduğunu soruyorum.
tanımı şu şekilde;
1 . Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan; aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus:
"Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklâl fikrinin lâyemut abidesidir."- Atatürk.
2 . halk ağzında Benzer özellikleri olan topluluk:
"Şu kadın milletinin kıskançlığının hiç sonu yok."- A. Mithat.
3 . Bir yerde bulunan kimselerin bütünü, herkes:
"Millet tütün paralarını alınca borcunu öder."- N. Cumalı.
---
şimdi türkiyeyi baz aldığımız zaman, belli şartlar dışında, birinci ve ikinci tanım neredeyse uymuyor bize.
aynı şehrin iki farklı köyünde bile gelenekler değişebiliyor. 70milyonluk bir ulusta aslında "72buçuk millet"in varlığından bahsediliyor etnik kalabalığın ne kadar fazla olduğunu belirtmek için.
bu durumda, millet olmak nedir, bu çağda?
--
ulaşımın bu denli yaygnlaştığı bir çağda dünyanın her yerinde her türlü insanla karşılaşabiliyoruz. italyada asyalı insanlar dükkanlarının -isimlerini ve camlarına astıklarını bile- tamamen kendi dillerinde yazıyorlardı. bi süredir fransada yaşıyorum ve "fransada fransız bulamadım" diyorum mübalağa ederek. sabah otobüse bindiğim zaman 4 farklı dilde konuşuyor insanlar. öyleyse millet olmak nedir? aynı topraklarda yaşayıp bir devlet himayesi altında olmak mı? kültür, din(?), dil, tarih ve duygu birliğinin millet olmak için bu devirde geçerli olmadığını söyleyebilir miyiz?
tanımı şu şekilde;
1 . Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan; aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus:
"Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklâl fikrinin lâyemut abidesidir."- Atatürk.
2 . halk ağzında Benzer özellikleri olan topluluk:
"Şu kadın milletinin kıskançlığının hiç sonu yok."- A. Mithat.
3 . Bir yerde bulunan kimselerin bütünü, herkes:
"Millet tütün paralarını alınca borcunu öder."- N. Cumalı.
---
şimdi türkiyeyi baz aldığımız zaman, belli şartlar dışında, birinci ve ikinci tanım neredeyse uymuyor bize.
aynı şehrin iki farklı köyünde bile gelenekler değişebiliyor. 70milyonluk bir ulusta aslında "72buçuk millet"in varlığından bahsediliyor etnik kalabalığın ne kadar fazla olduğunu belirtmek için.
bu durumda, millet olmak nedir, bu çağda?
--
ulaşımın bu denli yaygnlaştığı bir çağda dünyanın her yerinde her türlü insanla karşılaşabiliyoruz. italyada asyalı insanlar dükkanlarının -isimlerini ve camlarına astıklarını bile- tamamen kendi dillerinde yazıyorlardı. bi süredir fransada yaşıyorum ve "fransada fransız bulamadım" diyorum mübalağa ederek. sabah otobüse bindiğim zaman 4 farklı dilde konuşuyor insanlar. öyleyse millet olmak nedir? aynı topraklarda yaşayıp bir devlet himayesi altında olmak mı? kültür, din(?), dil, tarih ve duygu birliğinin millet olmak için bu devirde geçerli olmadığını söyleyebilir miyiz?
küreselleşme dersi final sınavı gibi soru sormuşsun. pek hoşuma gitti. çok sevdiğim bir hocamın stiliydi. önce kafa açar sonra bulandırır sonra soru sorardı. vallaha aynısı olmuş.
öncelikle;
ortalama bir türkçe ile herkes birbirini anlayabiliyor
100 yıllık ortak bir geçmişimiz iyi kötü var
ortak değerlerimiz, bayram seyran gibi, yaratıldı (bayraktır, marştır,..)
ülkü sahibiyiz elbette. devamlılığı amaçlıyoruz nihayetinde.
gelenek görenekte gayet ortak, kimse annesine adıyla seslenmez bu ülkede mesela hepimiz anne deriz. yani yok dediğin 1. anlam var.
etnik kökenden bahsetmiyor bizim millet anlayışımız. senin hissiyatınla daha fazla ilgili. sen kendini bu milletin parçası olarak görüyorsan olay biter.
---
sonrasında ise;
ulaştığın nokta küreselleşme. küreselleşen dünyada kaybolan sınırlardan bahsetmişsin. millet olmak zaten bir kavanoz olarak tarif edilmiyor fark ettinse. içeridekiler ve dışarıdakiler değil. dünya vatandaşı olursun, avrupa kıtası milletine dahil olursun, akdeniz milleti olursun. yani küreselleşme ile uzaklar yakın olur. bu devirde ve her devirde geçerli olacaktır bu aidiyet duygusu olgusu. elbette revize edilerek.
okurum dersen şu kitabı edin. makalelerden bir demet. ama bu konuda okunacak ilk kitaptır. www.kitapyurdu.com
öncelikle;
ortalama bir türkçe ile herkes birbirini anlayabiliyor
100 yıllık ortak bir geçmişimiz iyi kötü var
ortak değerlerimiz, bayram seyran gibi, yaratıldı (bayraktır, marştır,..)
ülkü sahibiyiz elbette. devamlılığı amaçlıyoruz nihayetinde.
gelenek görenekte gayet ortak, kimse annesine adıyla seslenmez bu ülkede mesela hepimiz anne deriz. yani yok dediğin 1. anlam var.
etnik kökenden bahsetmiyor bizim millet anlayışımız. senin hissiyatınla daha fazla ilgili. sen kendini bu milletin parçası olarak görüyorsan olay biter.
---
sonrasında ise;
ulaştığın nokta küreselleşme. küreselleşen dünyada kaybolan sınırlardan bahsetmişsin. millet olmak zaten bir kavanoz olarak tarif edilmiyor fark ettinse. içeridekiler ve dışarıdakiler değil. dünya vatandaşı olursun, avrupa kıtası milletine dahil olursun, akdeniz milleti olursun. yani küreselleşme ile uzaklar yakın olur. bu devirde ve her devirde geçerli olacaktır bu aidiyet duygusu olgusu. elbette revize edilerek.
okurum dersen şu kitabı edin. makalelerden bir demet. ama bu konuda okunacak ilk kitaptır. www.kitapyurdu.com
- cecilia (15.02.13 12:17:28 ~ 12:19:18)
1