[]
insan istekleri ve yaşamak üzerine
az önce okan'ın programında karasal yayın antenlerinden bahsedilirken aklıma geldi. çıkardık çatıya sağa sola çevirir aynı anda evde tv yi kontrol eden kişiyle bağırarak iletişim kurmaya çalışırdık. 33k zamanlarında nete bağlanmak için 40 takla atardık, paso kopardı. kontör atım zamanlarını ezberleyip her sanineyi değerlendirirdik. sobayı yakmak için 40 saat uğraşırdık, külü, isi, duman tepmesi cabası. bu örnekler uzayıp gider.
zaman geçtikçe daha modern imkanlara sahip oluyoruz. artık yayınlar dijital, cam gibi izliyoruz. anten çevirme derdi yok. net desen sınırsız. kombi ile zahmetsizce ısınıyoruz.
sadede geleyim. bunca artan konfora rağmen neden hala çoğumuz mutsuz, dertli ve daha da konfor istiyoruz. doyumsuzluk dışındaki cevapları merak ediyorum.
zaman geçtikçe daha modern imkanlara sahip oluyoruz. artık yayınlar dijital, cam gibi izliyoruz. anten çevirme derdi yok. net desen sınırsız. kombi ile zahmetsizce ısınıyoruz.
sadede geleyim. bunca artan konfora rağmen neden hala çoğumuz mutsuz, dertli ve daha da konfor istiyoruz. doyumsuzluk dışındaki cevapları merak ediyorum.
aslında tek sorun, teknoloji geliştikçe insanlar arasındaki iletişimin kopması. iletişim teoride gelişiyor evet ama her yeni gelişme insanı yalnızlığa itiyor.
- dead and broken (25.03.12 00:25:48)
çünkü bir hedef kalmıyor. amaçsız insan boş insandır, mutsuz insandır. neyi elde etmek için kasacaksın ki, zaten her şey nerdeyse altın tepside sunuluyor, ötesi yok yani. doyumsuzluk dışındaki cevapları merak etmişsin ama başka cevap yok gibi belki varsa o da amaçsızlıktır.
- in vino veritas (25.03.12 00:27:57)
mutluluğun beklentiyle ters orantılı olduğunu düşünürsek normaldir..
- camasirsuyu (25.03.12 00:31:52)
amaçsızlık evet. bir şeyler biraz daha zor olmalı. para kazanmak bile kolay lan artık, bizden önceki nesiller bütün gün taş taşıyormuş, şimdi iki tuş darbesi bi aylık maaş.
- roket adam (25.03.12 00:35:17)
modernlestikce ihtiyaclarimizi daha kolay karsiliyor ve bircok konuda harcadigimiz zamanin daha da kisalmasini sagliyoruz. baska seyler icin daha cok vaktimiz kaliyor ve onemli olan bu zamanin nasil degerlendirildigi sanirim. artik kendimiz icin daha cok vaktimiz var ve kendimizi mutlu etmeyi pek ogrenemedigimizden bu zamanlari hep mutsuzluk icinde geciriyoruz.
- dengesiz pamuk (25.03.12 00:40:37)
Çoğu şey dejenere oluyor çünkü. Ayrıca gelişip, iyileşen şey teknoloji ama hayat şartları gelişip iyileşmiyor. Aksine daha beter oluyor.
Aklıma gelen ilk örneği veriyorum, bundan 30 sene önce lise mezunu adamlar (mesela benim halam, babam ve sülalenin büyük kısmı) Türkiye'nin en büyük şirketlerine, bankalarına girmiş ve müdür olmuş insanlar. Bugün lisenin kapısından çıktığı gün iş bulan adamı geçtim, üniversite mezunu üstüne master yapmış adam o şirketlerin kapısına yanaşmak için 5 farklı İK'cının elemesinden geçiyor.
Demem o ki, bıraksanız çatıya çıkıp anten çevirdiğimiz günlere geri dönerim.
Aklıma gelen ilk örneği veriyorum, bundan 30 sene önce lise mezunu adamlar (mesela benim halam, babam ve sülalenin büyük kısmı) Türkiye'nin en büyük şirketlerine, bankalarına girmiş ve müdür olmuş insanlar. Bugün lisenin kapısından çıktığı gün iş bulan adamı geçtim, üniversite mezunu üstüne master yapmış adam o şirketlerin kapısına yanaşmak için 5 farklı İK'cının elemesinden geçiyor.
Demem o ki, bıraksanız çatıya çıkıp anten çevirdiğimiz günlere geri dönerim.
- Alustriel (25.03.12 00:56:41)
ne istediğini bilmeyen insan, var olanın iyisine meylediyor olabilir.
- 9kuyruklukedi (25.03.12 04:17:56)
ne getirdiğinden çok ne götürdüğüne bakmak gerektiği için ki ona da hiç bakılmıyor, elinizi devreden çıkardıkça aranılan o bağları bulmanıza imkan yok, el önemlidir.
eliniz bir şeylere değsin.
eliniz bir şeylere değsin.
- rn (25.03.12 10:51:37)
seneca.nın bir sözü var bu konuya tam uygun; "zenginlik çok şeye sahip olmak değil az şeye ihtiyac duymaktır."
neyimiz olursa olsun sürekli daha iyisi olabilecek diye düşünüyoruz. çünkü tatmin olmuyoruz. çünkü aciz ve fakir yaratıklarız sürekli daha fazlasına ihtiyac duyuyoruz. çünkü ne kadar uyursak o kladar mutlu olacağımızı düşünüyoruz, ne kadar fazla yersek, ne kadar fazla kazanırsak, ne kadar fazla bilgisayar oyunu oynarsak. hayatımız fazlalık üzerine kurulmuş. ev arkadaşım eve gidiyor. bir çuval dolusu yemek getiriyor. kap kap, tencere tencere. ancak bir tenceresini yiyoruz geri kalanı bozup atılıyor. aç gözlülük ki bu. yetmeyeceğini düşünüp daha fazla getiriyor.
bir kızılderili hikayesi var bu konuyla ilgili yine: insan yaratıldığında ne istersin diye sormuş tanrı. ilk insan da kartal gibi gözlerim olsun demiş, kartal gözlerini ona vermiş. sonra kaplan gibi pençelerim olsun demiş, vermişler. ayı gibi güçlü olayım demiş, olmuş. tavşan gibi çevik olayım demiş, tavşan da çevikliğini vermiş. böyle böyle bütün hayvanlar onu yüceltmiş. ama bilge baykuş bu insanın asla mutlu olamayacağını söylemiş. diğer hayvanlar şaşırmış neden ki demişler. ve baykuş demiş ki, onun içinde büyük bir karadelik var. ne alırsa alsın dolduramayacak içindeki boşluğu. açgözlülük, herşeyi yutan bir karadelik gibi.
ayrıca insanlarla aramızda iletişim yok. pazar günleri tek katlı müstakil evimizin balkonunda gözleme yerdik. bahçesinde incirden eriğe, elmadan cevize bir sürü ağaç, çilekten bibere bir sürü meyve sebze vardı. ufacık bir bahçeydi üstelik ama hepsi sığıyordu. balkonda bir salıncak bile vardı ipini çatıya bağladığımız. babam bazwen derdi, çok şanslıyız biz. bu kahvalyıtı böyle bir ortamda yapabilmek için bir sürü para verecek insanlar var diye, şaşırdım. muhabbet ederdik. sıcacık bir ortamdı. eskiden herkes böyleydi. aile kavramı bile günümüzde yok olmak üzere. hatta microsoft.un bir tv reklamı vardı. sanrım ofis araçları tanıtımıydı. baba oğul ikisi de laptoplarını kullanıyor. sonra çocuk babasının bilgisayarında birşeyler yapıyor, babası şaşırıyor. ardından çocuk bilgisayarını alıp gidiyor. baba oğul arasında konuşma dahi yok. konforlu ve kolay herşey. ama mutsuz. ailece vakit geçirmenin en eğleceli yoluymuş, pehh. www.microsoft.com
bi de başarı kavramını irdelemek gerekiyor. başarı günümüzde bol para, kariyer, araba olarak nitelendiriliyor. oysaki başarı dediğimiz şey hayatta mutlu olmak, sevdiğin işi yapmak bundan keyif almak. bir başka deyişle teknolojinin ilerlemesi başarıyı arttırmıyor ki.
neyimiz olursa olsun sürekli daha iyisi olabilecek diye düşünüyoruz. çünkü tatmin olmuyoruz. çünkü aciz ve fakir yaratıklarız sürekli daha fazlasına ihtiyac duyuyoruz. çünkü ne kadar uyursak o kladar mutlu olacağımızı düşünüyoruz, ne kadar fazla yersek, ne kadar fazla kazanırsak, ne kadar fazla bilgisayar oyunu oynarsak. hayatımız fazlalık üzerine kurulmuş. ev arkadaşım eve gidiyor. bir çuval dolusu yemek getiriyor. kap kap, tencere tencere. ancak bir tenceresini yiyoruz geri kalanı bozup atılıyor. aç gözlülük ki bu. yetmeyeceğini düşünüp daha fazla getiriyor.
bir kızılderili hikayesi var bu konuyla ilgili yine: insan yaratıldığında ne istersin diye sormuş tanrı. ilk insan da kartal gibi gözlerim olsun demiş, kartal gözlerini ona vermiş. sonra kaplan gibi pençelerim olsun demiş, vermişler. ayı gibi güçlü olayım demiş, olmuş. tavşan gibi çevik olayım demiş, tavşan da çevikliğini vermiş. böyle böyle bütün hayvanlar onu yüceltmiş. ama bilge baykuş bu insanın asla mutlu olamayacağını söylemiş. diğer hayvanlar şaşırmış neden ki demişler. ve baykuş demiş ki, onun içinde büyük bir karadelik var. ne alırsa alsın dolduramayacak içindeki boşluğu. açgözlülük, herşeyi yutan bir karadelik gibi.
ayrıca insanlarla aramızda iletişim yok. pazar günleri tek katlı müstakil evimizin balkonunda gözleme yerdik. bahçesinde incirden eriğe, elmadan cevize bir sürü ağaç, çilekten bibere bir sürü meyve sebze vardı. ufacık bir bahçeydi üstelik ama hepsi sığıyordu. balkonda bir salıncak bile vardı ipini çatıya bağladığımız. babam bazwen derdi, çok şanslıyız biz. bu kahvalyıtı böyle bir ortamda yapabilmek için bir sürü para verecek insanlar var diye, şaşırdım. muhabbet ederdik. sıcacık bir ortamdı. eskiden herkes böyleydi. aile kavramı bile günümüzde yok olmak üzere. hatta microsoft.un bir tv reklamı vardı. sanrım ofis araçları tanıtımıydı. baba oğul ikisi de laptoplarını kullanıyor. sonra çocuk babasının bilgisayarında birşeyler yapıyor, babası şaşırıyor. ardından çocuk bilgisayarını alıp gidiyor. baba oğul arasında konuşma dahi yok. konforlu ve kolay herşey. ama mutsuz. ailece vakit geçirmenin en eğleceli yoluymuş, pehh. www.microsoft.com
bi de başarı kavramını irdelemek gerekiyor. başarı günümüzde bol para, kariyer, araba olarak nitelendiriliyor. oysaki başarı dediğimiz şey hayatta mutlu olmak, sevdiğin işi yapmak bundan keyif almak. bir başka deyişle teknolojinin ilerlemesi başarıyı arttırmıyor ki.
- dahinnotha (25.03.12 11:51:38 ~ 12:01:30)
1