[]
Kubrick'i anlamak...
çoğu filmini izledim. izlediklerimi biraz tahminle biraz ekşi'deki yorumlarla falan ucundan kıyısından bir mantığa oturtabildim. en azından "bu ne amk yeaa" durumunda değilim. detay hastası bir yönetmen olduğunu, gerçek ve gerçek olmayanı harmanlamayı sevdiğini biliyorum. filmde kullandığı müzikler dünya'nın gelmiş geçmiş en iyi müziklerinden seçmeler, çoğu klasik zaten.
vesaire...
peki Kubrick emmi nasıl bir kafada, bunları nasıl öğrenmek gerek? okuduğum bir entryde her eserinin açıklamasının yapılmasına gerek olmadığını söylediğini biliyorum. mesela a space odyssey için konuşursak final sahnesini izleyiciye bıraktığını ve her türlü spekülasyona açık olduğunu belirtmiş. ama biraz fazla açık bırakmış sanki. çok boşlukta kalıyor o son sahne.
öte yandan son filmi olan eyes wide shut'ta ise illuminati öğelerinin olduğuna dair sikkofield'in meşhur yazısı var. o yazıda anlatılan bir çok şey sağlam sayılabilecek bir temele oturtmak istenmiş. bunların doğruluk payı var mıdır, siz tüm bunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
son olarak bu farklı yönetmeni daha iyi anlayabilmek, eserlerini özümsemek için türkçe kaynak olarak nereleri okumak/izlemek gerekir?
vesaire...
peki Kubrick emmi nasıl bir kafada, bunları nasıl öğrenmek gerek? okuduğum bir entryde her eserinin açıklamasının yapılmasına gerek olmadığını söylediğini biliyorum. mesela a space odyssey için konuşursak final sahnesini izleyiciye bıraktığını ve her türlü spekülasyona açık olduğunu belirtmiş. ama biraz fazla açık bırakmış sanki. çok boşlukta kalıyor o son sahne.
öte yandan son filmi olan eyes wide shut'ta ise illuminati öğelerinin olduğuna dair sikkofield'in meşhur yazısı var. o yazıda anlatılan bir çok şey sağlam sayılabilecek bir temele oturtmak istenmiş. bunların doğruluk payı var mıdır, siz tüm bunlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
son olarak bu farklı yönetmeni daha iyi anlayabilmek, eserlerini özümsemek için türkçe kaynak olarak nereleri okumak/izlemek gerekir?
otomatik portakalda da illuminati olayları var sikkoya göre, ve çoğu eseri de gayet kaliteli...
daha iyi anlamaya ise pek gerek yok...
daha iyi anlamaya ise pek gerek yok...
- nucleon (21.03.12 23:13:54)
filmin her türlü yoruma açık olmasını söylemesi gayet normal. bildiğiniz gibi lolita'yı da uyarlamış biri. nabokov, bir sanat eserinin "estetik mutluluk" denen şeyin içermesi gerektiğini söyler, lolita'nın sonunda yazdığı "lolita adlı bir roman üzerin" adlı makalesinde.
bu vesileyle kubrick'in bu kitabı filme çekmesi, lolita'yı kendi yaşadığı dönemde özümsediğini, ardında kirli anlamlar araştırmak yerine üslubunu algıladığını gösteriyor. Yani Nabokovcu bir bakışaçısı bu, mesela Nabokov Kafka'nın Dönüşüm'ünü de öyle edebiyat öğretmenlerinin falan varoluşçu bakışaçısıyla açıklamaz. yani diyebiliriz ki, bir filminin ardında bilhassa bir içeriğin aranmasına mutlaka ihtiyaç yoktur. Mesela Paths of Glory ve The Killing bildiğin düz filmler, fakat burada Kubrick'in fotoğrafçılıktan geldiğini açıkça belli eden güzel sahneler var, izleyene görsel şölen yaşatıyor. Keza Barry Lyndon da öyle yine, bildiğiniz gibi burada doğal ışığı kullanmıştır mesela. Full Metal JAcket da yine ardında mutlaka altmetin çıkarılabilecek bir içeriğe sahip olması gerekmiyor.
Genellikle çok konuşulan A Clockworks Orange için, kitabın Türkçe çevirisini okumanızı tavsiye ederim, yine A Space Odyssey için de bunu tavsiye ederim, çünkü bu vesileyle Kubrick'in orijinal metni okurken nasıl bakışaçısıyla yaklaştığını fark edebilirsiniz bir nebze daha.
Sikkofield meselesi tamamen sefalet ona değinmek bile istemiyorum.
bu vesileyle kubrick'in bu kitabı filme çekmesi, lolita'yı kendi yaşadığı dönemde özümsediğini, ardında kirli anlamlar araştırmak yerine üslubunu algıladığını gösteriyor. Yani Nabokovcu bir bakışaçısı bu, mesela Nabokov Kafka'nın Dönüşüm'ünü de öyle edebiyat öğretmenlerinin falan varoluşçu bakışaçısıyla açıklamaz. yani diyebiliriz ki, bir filminin ardında bilhassa bir içeriğin aranmasına mutlaka ihtiyaç yoktur. Mesela Paths of Glory ve The Killing bildiğin düz filmler, fakat burada Kubrick'in fotoğrafçılıktan geldiğini açıkça belli eden güzel sahneler var, izleyene görsel şölen yaşatıyor. Keza Barry Lyndon da öyle yine, bildiğiniz gibi burada doğal ışığı kullanmıştır mesela. Full Metal JAcket da yine ardında mutlaka altmetin çıkarılabilecek bir içeriğe sahip olması gerekmiyor.
Genellikle çok konuşulan A Clockworks Orange için, kitabın Türkçe çevirisini okumanızı tavsiye ederim, yine A Space Odyssey için de bunu tavsiye ederim, çünkü bu vesileyle Kubrick'in orijinal metni okurken nasıl bakışaçısıyla yaklaştığını fark edebilirsiniz bir nebze daha.
Sikkofield meselesi tamamen sefalet ona değinmek bile istemiyorum.
- sanal hayvan (21.03.12 23:14:57 ~ 23:17:33)
izlemediklerim dr. strangelove ve lolita. bu ikisini de yakın zamanda izleyeceğim.
mesela sizler a space odyssey'in sonunu bilmek istemez miydiniz? [izlemeyenler devamını okumasın] mesela o bebek muhabbetinden ne anladınız, ya da o taş neydi, son sahne öldüğünü zannettiğimiz astronotun yaşlanıp tekrar gençleşmesi falan neyi ifade ediyordu? bu adam kendinin de bilmediği bir şey ortaya atıp agnostik tavırlar mı sergilemek istiyor acaba?
bu arada sikkofield neden sevilmiyor ve kendisi de ekşicileri sevmiyor hala çözemedim:) hoş yazılarının tamamını okumadım ama bir çatışma durumu var niyeyse.
bir de o yazısını belli ki okumuşsun, o gökkuşağı meselesi falan baya ilginç değil miydi? yani filmde defalarca karşımıza çıktı hakikaten. ya da ne bileyim bazı konularda çok enteresan tespitleri var sanki. bunların hepsini neden "sefalet"ten sayıyorsun?
tamamen bilmediğimden soruyorum.
mesela sizler a space odyssey'in sonunu bilmek istemez miydiniz? [izlemeyenler devamını okumasın] mesela o bebek muhabbetinden ne anladınız, ya da o taş neydi, son sahne öldüğünü zannettiğimiz astronotun yaşlanıp tekrar gençleşmesi falan neyi ifade ediyordu? bu adam kendinin de bilmediği bir şey ortaya atıp agnostik tavırlar mı sergilemek istiyor acaba?
bu arada sikkofield neden sevilmiyor ve kendisi de ekşicileri sevmiyor hala çözemedim:) hoş yazılarının tamamını okumadım ama bir çatışma durumu var niyeyse.
bir de o yazısını belli ki okumuşsun, o gökkuşağı meselesi falan baya ilginç değil miydi? yani filmde defalarca karşımıza çıktı hakikaten. ya da ne bileyim bazı konularda çok enteresan tespitleri var sanki. bunların hepsini neden "sefalet"ten sayıyorsun?
tamamen bilmediğimden soruyorum.
- jamiro (21.03.12 23:58:34 ~ 22.03.12 00:09:35)
şöyle bir site var evvela:
www.kubrick2001.com
ayrıca bir kubrick manyağı olarak henüz izlemedim ama şu da izlenmeli:
www.imdb.com
www.kubrick2001.com
ayrıca bir kubrick manyağı olarak henüz izlemedim ama şu da izlenmeli:
www.imdb.com
- mr rosebud (22.03.12 00:18:01)
Çünkü, göz görmek istediğini görür. Illuminati niyetiyle bakarsan illuminati niyetiyle görürsün, ben ekşici güruhundan saymıyorum ayrıca kendimi, şaşkınlıkla ve hevesle desteklenen popülerleşmiş kolektif cahilliğe tahamüllüm yok sadece.
The Killing'i ve Paths of Glory'i de izledin mi bilmiyorum ama öneririm. fear and Desire'dan falan uzak dur çok kötü.
Adam kendinin bilmediği bir şey ortaya atmıyor. Senaryo orada çok önemli değil zaten, önemli olan görsel varlık. Monolith'in masif varlığına ben şimdi çıkıp insanoğlunun köklü ortak hafızasının başlangıcını temsil ediyor desem bana kim ne deyecek? Siz de anlamı kendiniz doldurabilirsiniz.
Mesela, bir de Fellininin 8 1/2'uğunu izlemeyi dene. Oradaki simgelerden beyni patlar insanın. Bunu estetik bir bütünlüğün parçası olarak değerlendirmek ve keyif almak yeterli. Tabii buna karşı gelmiş akımlar da vardır, ben sadece bu yönden desteklediğim için böyle bakmak istiyorum. Ama tabii Fellini'yi yine söyleyeyim Otto e mezzo diyor italyan kardeşlerimiz 8 1/2'a
The Killing'i ve Paths of Glory'i de izledin mi bilmiyorum ama öneririm. fear and Desire'dan falan uzak dur çok kötü.
Adam kendinin bilmediği bir şey ortaya atmıyor. Senaryo orada çok önemli değil zaten, önemli olan görsel varlık. Monolith'in masif varlığına ben şimdi çıkıp insanoğlunun köklü ortak hafızasının başlangıcını temsil ediyor desem bana kim ne deyecek? Siz de anlamı kendiniz doldurabilirsiniz.
Mesela, bir de Fellininin 8 1/2'uğunu izlemeyi dene. Oradaki simgelerden beyni patlar insanın. Bunu estetik bir bütünlüğün parçası olarak değerlendirmek ve keyif almak yeterli. Tabii buna karşı gelmiş akımlar da vardır, ben sadece bu yönden desteklediğim için böyle bakmak istiyorum. Ama tabii Fellini'yi yine söyleyeyim Otto e mezzo diyor italyan kardeşlerimiz 8 1/2'a
- sanal hayvan (22.03.12 00:29:57 ~ 00:42:56)
ha bir de Şiddetin Mitolojisi diye bir kitap vardı www.pandora.com.tr
Orada, Kubrick'in klasik müziği A Clockwork Orange'ında nasıl şiddetle bağdaştırdığından falan bahsediyordu. ama benim arkadaşımda vardı ben okumadım.
Orada, Kubrick'in klasik müziği A Clockwork Orange'ında nasıl şiddetle bağdaştırdığından falan bahsediyordu. ama benim arkadaşımda vardı ben okumadım.
- sanal hayvan (22.03.12 00:42:12)
yorumların hepsini dikkatle okudum öncelikle teşekkürler.
2001'in sitesini biliyorum. özellikle o dil seçimi falan çok hoşuma gitmişti. ama film içeriği konusunda orda da bir çok şey belirsiz kalmış ne yazık ki.
sikkofield'e gelirsek, bu kadar arakçı olduğunu bilmiyordum vallahi. ama şu yönden faydası oldu; en azından benim gibi ingilizce özürlülere dünya'da bu tür komplo teorilerin de olduğunu göstermiş oldu. yoksa ben imbd'deki yorumları nerden bileyim:) kaynak belirtse iyiymiş ama tabi. bir de bu adam tamam araklamış da arak şeylerin de doğruluğu yok mu peki?
film denen bu sanata kafa yorabilmek, boşlukları doldurabilmek, filmi anlamlandırabilmek için hazırbulunuşluk düzeyimin iyi olması lazım anladığım kadarıyla. yani bir filme kendi yorumlarımı katabilmem için geniş bir vizyona ve bilgi birikimine ihtiyacım var. bunu salt film izleyerek ve ekşi yorumları okuyarak sağlayamayacağıma göre nasıl başarabilirim? bahsedilen kitaplara göz atmayı düşünüyorum, onlar dışında son önerilerinizi alıp sizleri de daha fazla yormayayım gayrı:)
filme film gözüyle bakmak isteyen bir adam şunları şunları muhakkak bilmelidir, bunlardan haberdar olmalıdır ve şunları da unutmamalıdır dedikleriniz...
2001'in sitesini biliyorum. özellikle o dil seçimi falan çok hoşuma gitmişti. ama film içeriği konusunda orda da bir çok şey belirsiz kalmış ne yazık ki.
sikkofield'e gelirsek, bu kadar arakçı olduğunu bilmiyordum vallahi. ama şu yönden faydası oldu; en azından benim gibi ingilizce özürlülere dünya'da bu tür komplo teorilerin de olduğunu göstermiş oldu. yoksa ben imbd'deki yorumları nerden bileyim:) kaynak belirtse iyiymiş ama tabi. bir de bu adam tamam araklamış da arak şeylerin de doğruluğu yok mu peki?
film denen bu sanata kafa yorabilmek, boşlukları doldurabilmek, filmi anlamlandırabilmek için hazırbulunuşluk düzeyimin iyi olması lazım anladığım kadarıyla. yani bir filme kendi yorumlarımı katabilmem için geniş bir vizyona ve bilgi birikimine ihtiyacım var. bunu salt film izleyerek ve ekşi yorumları okuyarak sağlayamayacağıma göre nasıl başarabilirim? bahsedilen kitaplara göz atmayı düşünüyorum, onlar dışında son önerilerinizi alıp sizleri de daha fazla yormayayım gayrı:)
filme film gözüyle bakmak isteyen bir adam şunları şunları muhakkak bilmelidir, bunlardan haberdar olmalıdır ve şunları da unutmamalıdır dedikleriniz...
- jamiro (22.03.12 06:43:42 ~ 10:37:27)
abi şöyle diyen bir adamı sen ciddiye alıyorsun dikkatini çekmek isterim:"Açık konuşayım Kubrick'in şu ana kadar hiçbi filmini beğenmedim. Kıytırık bi mesaj verecem, sikindirik bi gönderme yapacam diye uzatır da uzatır konuyu anasını satayım." ne kadar sallarsın bu cahilliği?
The Killing'in neresi sanat filmi neresi oraya buraya bakma filmi, Paths of Glory'nin neresinde ağır sanat var, Spartacus'un kendi döneminde çekilen epik savaş filmlerinden ne farkı var? Cahilliğiyle gurur duyan bunun üstüne bilgi veren adamı ciddiye almam ben.
Bunun üzerine, sinema ile ilgili okunacak nasıl kitaplar önerilir bilmiyorum, genel olarak sanat kuramlarıyla ilgili post-modernizmle ilgili falan okuyabilirsin. Hatta bu sikkofield'ın gerizekalıca saçmalamaları yerine Al Zizek'in bari Yamuk Bakmak'ını falan oku. En azından Sinemada psikanalizle ilgili fikrin olur.
Bir de, A perverts guide to Cinema diye bir belgesel var Zizek'in psikoanalitik olarak açıklıyor, ne kadar ciddiye alınır bilinmez ama, Sikkofield'ın cahillikle "obü bakın hörkösün robotloştuğu bü dünyo yorotmok üstüyorlor oyuk olun" ergenliğinden bin kat iyidir.
The Killing'in neresi sanat filmi neresi oraya buraya bakma filmi, Paths of Glory'nin neresinde ağır sanat var, Spartacus'un kendi döneminde çekilen epik savaş filmlerinden ne farkı var? Cahilliğiyle gurur duyan bunun üstüne bilgi veren adamı ciddiye almam ben.
Bunun üzerine, sinema ile ilgili okunacak nasıl kitaplar önerilir bilmiyorum, genel olarak sanat kuramlarıyla ilgili post-modernizmle ilgili falan okuyabilirsin. Hatta bu sikkofield'ın gerizekalıca saçmalamaları yerine Al Zizek'in bari Yamuk Bakmak'ını falan oku. En azından Sinemada psikanalizle ilgili fikrin olur.
Bir de, A perverts guide to Cinema diye bir belgesel var Zizek'in psikoanalitik olarak açıklıyor, ne kadar ciddiye alınır bilinmez ama, Sikkofield'ın cahillikle "obü bakın hörkösün robotloştuğu bü dünyo yorotmok üstüyorlor oyuk olun" ergenliğinden bin kat iyidir.
- sanal hayvan (22.03.12 14:58:37)
haha iyi güldüm:) bakarım dediklerine.
çok teşekkürler herkese:)
çok teşekkürler herkese:)
- jamiro (22.03.12 20:19:13)
1