Ekşi Duyuru

biraz karmaşık sanki ortalık. kimin eli kimin cebinde belli değil. yarına çıkacak paramız yok. yarın da yok gibi zaten bizde. ne zaman yarını düşünsek karanlıktan başka bir şey gelmiyor gözümüzün önüne. biraz da karamsarlık var herhalde. aşmak lazım ancak bunları bir şekilde, bir yolunu bulmalı ama önce biraz şarap içmeli. güzel bir kadınla, güzel bir sohbet eşliğinde, güzel bir şarap. şarap severim ben. kadınları da.

garip bir ritim tutturmuş istanbul. sanki dünyanın en büyük sahnesi kurulmuş da, 15 milyon insan dans ediyor gibi. her bir vücut ona göre hareket ediyor bu şehirde. en önde assolist, arkasında asıl dansçıları, en arkada daha kötü olanlar. ama mutlaka sahende bir yer var. her zaman, herkes için. bazen bir haber ajansı, bazen bir gazete köşesi, bazen ise şakaktaki tek kurşun. her zaman aklımızda istanbul. her daim sevdiğimiz en sevgilimiz gibi, her daim aklımızda. bizi biraz uzak tutan kendinden, aslında daha çok isteklendiren tek bir dokunuş için. küçük ve çılgın bir şey. istanbul olmak istiyorum ben. olmazsa olmazımsın sen, adalarım, süleymaniye'msin. istiklal'de tramvay sesi, perada birbirine çarpışan kadehler. mecidiyeköy'de biraz telaş, ortaköy'den boğaz manzarası. olmazsa olmazımsın benim. gel, olalım.

bir vapur yanaşırken iskeleye, hani telaşlanır ya yolcular içeride, biraz daha önce inebilmek için atlarlar vapurdan. hani bir buluşman vardır beyoğlu'nda, ve sen acele acele geçmişsin taksim'den. bir gün olmuş cihangir'de şarap içmemişsindir, asmalımescit'te iki bira bir votka, küçük beyoğlu'nda bi' tekilayı shot yapmamışsındır. bazen almış başını gitmişsindir şile taraflarına, bazen kalakalmşısındır istiklal'in ortasında. istanbul gibi kafan karışmıştır gecenin ortasında ışıl ışıl yanan ışıklardan gözlerini alamazken. sen senden geçmişsindir ama, hala seni isteyenler vardır. sen, sen değilsindir bazen. sadece, istanbulsundur.

en geçmişten gelen en büyük sevdamızdır bizim istanbul. en sevdiğimiz, en vazgeçilmezimizdir. bir de istanbul gibi kadınlar vardır.

[alıntıdır]