Ekşi Duyuru

1) gerekmiyor. ama bazı okullar istiyor. ankara çankaya'da formasyonsuz ücretli öğretmen alınmıyor mesela. çubuk, sincan gibi yerlerde sorun olmuyor.
2) (bkz: ücretli öğretmenlik) (bkz: sözleşmeli öğretmen)
3) tek tük de olsa açılıyor bazı kadrolar. başbakanlık arşivlerine giren bir arkadaşım oldu bu sene. turizm ve kültür bakanlığı da açmıştı bi kadro. takip etmek lazım.

1* formasyon yoksa öğretmenlik de yok. sanırım küçük bi torpille ya da ihtiyaç karşılanamaması durumunda ücretli olarak öğretmenlik yaptırırlar formasyonun olmasa bile.

2* aralarında çok büyük farklar var. kadrolu öğretmen 657 sayılı devlet memurluğu kanunun 4/a maddesine göre istihdam edilir. 657 nin sağladığı tüm haklardan faydalanır. sözleşmeli öğretmen ise 657 nin 4 b maddesine göre istihdam edilir sürekli sözleşmelidir. her yıl 31 aralıkta işten çıkarılır 1 ocakta yeniden işe alınır. en basitinden bu sebeple bile kıdem tazminatını hakedemez. ücretli öğretmenlik ise geçici işçilik gibidir. sadece girdiği dersinin ücretini alır. yani kabaca 600 ile 800 lira arası maaş alır. okul bittiği gün işten çıkarılır. sağlık primi çalıştığı gün üzerinden yatar yani aylık olarak prim ödemesi yapılmaz ücretli öğretmenin. dediğim gibi farklar buraya sığacak kadar az değil. ben birer örnek verdim sadece.

3* bunu boş bırakıyorum vizem iyi 60 alsam geçerim.

emraah, formasyon gerekmiyor demişsin ancak, devamında "çankayada formasyonsuz ücretli öğretmen alınmıyor" demişsin. benim asıl sorum "sözleşmeli" öğretmenlik, yani kpss ile atanan. bildiğim kadarıyla ücretli öğretmen için kpss falan gerekli değil.

yani en önemli soru şu: sözleşmeli öğretmenlik (kpss puanı ile alınan) için pedagojik formasyon şart mı?

kusura bakmayın ilk soruyu ücretli öğretmenlikle karıştırdım. sözleşmeli için şart.

hadi ya... bir an için umutlanmıştım. bir acayip oldum şimdi:(

1- sözleşmeli için formasyon şart. "yaptığı iş" açısından kadrolu öğremenlik ne demekse sözleşmeli öğretmenlik de aynısı. kpss puan üstünlüğüne göre puanı kadroya yetmeyen öğretmen adayları sözleşmeli olarak atanıyor.

2-En basitinden örnek vermek gerekirse devlet bütçesi hesaplanırken kadrolu öğretmenin maaşı da hesaplanır, sözleşmelininki o hesaba dahil edilmez. 4/a devlet kadrosundadır, alacağı maaş, özlük hakları devlet güvencesi altındadır, kapı gibi sağlamdır yani. sözleşmelide ise özlük haklarından tut aklına gelebilecek tüm şeyler sözleşmeyle her yılın başında (1 ocak) sana imzalatılır, kadro kadar sağlam değildir işin özünde. ancak sözleşmeli öğretmeni bakanlık istihdam ettiği için yılın başında sözleşmeyi yenilemeniz için sizi il milli eğitim'e çağırırlar, imza atarsınız hazırlanmış evraklara. acaba sözleşmemi yenilemezler mi diye bir tereddütünüz olmasın çünkü sözleşmeli öğretmeni görevden alabilmek kolay değildir. okul müdürü, ilçe milli eğitim müdürü ya da il milli eğitim müdürünün insiyatifinde değildir sözleşme feshetmek. onun için bakanlık müfettişi gerekir, bakanlık müfettişleri de genelde illerde olan durumları teftiş eder, gerekirse raporları doğrultusunda okullar kapanır, il milli eğitim müdürleri açığa alınır. ufak tefek şeylerle uğraşmazlar. sözleşmeli personelin işinden olabilmesi için büyük işlere bulaşması gerekir(yüz kızartıcı suçlar vs.) bu taraftan bakılırsa da oldukça bağlayıcıdır sözleşme. hadi seni kovduk diyemez kimse durduk yere...

ücretli öğretmenlik ise bunların arasında en garibidir. girdiği ders başına ücret alır. 12 ay maaş almaz, kadrolu ve sözleşmeli gibi. okullar kapandı mı para musluğu kapanır. 30 saat derse girse alacağı para 700 civarıdır. kadrolu ve sözleşmelilerin yaptığı işin aynısını, bazı okullarda ise fazlasını yaptırırlar, müdürüne göre değişir.

3- yüksek lisans ve doktora denenerek yök bünyesine geçilebilir.

aklınıza takılanlar olursa yardımcı olurum...

ee peki her yıl bu bölümlere giren öğrencilerin öğretmenlik, yüksek lisans dışında alternatifi yok mu? neden o zaman bu kadar çok türk dili edebiyatı bölümü açılıyor? neredeyse her üniversitede bir türk dili edebiyatı bölümü var. hiç mi düşünülmüyor? buradan mezun olanlar bizim ne işimize yarayacak diye? hadi öğretmen olacak deseniz o da yok. formasyonu da kaldırdılar. her öğrencinin yüksek lisans yapma şansı zaten yok... acayip canım sıkıldı...

Sorularınıza çok net cevaplar gelmiş bile. Ben de ''Niye bu kadar çok edebiyat fakültesi var?'' eklemenize yorum getirmek istiyorum.

2010 yılında ÖSS'ye Giren Aday Sayısı 1 451 973.

Ortaöğretimi bitiren bir gence ya iş bulacaksın ya da düzeni bozmadan 2-4 yıl bir okulda okutacaksın.

Balık baştan kokmuş.İhtiyaç varken hangi bölümden mezun olduğuna bakılmaksızın öğretmen olma hakkı verilmiş insanlara.Sonra o kapı tam anlamıyla kapatılamamış ya da kapatılmamış.

Bugün milli eğitimin açtığı her kadroya karşılık belki eğitim fakülteleri 3-4 mezun veriyor.Üstüne bir de fen edebiyat fakülteleri var.Durum böyleyken ''öğretmen olurum''düşüncesiyle fen-edebiyat fakültesine gitmek akıl kârı değil.

Maalesef ülkemizde politik çıkarlar akıl tutulmasına neden oluyor.Bugün okullardan stratejik plan isteyen milli eğitim maalesef düzgün bir stratejik planı kendisi ortaya koyamıyor.

bahsettiğiniz plansızlık bir çok meslek dalında var. elini sallasan makine mühendisine çarpıyor ama esas ihtiyaç olan alanlarda adam yok. bu kadar fazla işsizliğin sebeplerinden birisi de bu.

öğretmenler için iki seçenek veriyorlar:

1-kpss'de yüksek puan için sürünüp kadro bekle
2-özel okullarda, dersanelerde, sözleşmeli veya ücretli olarak sürün.

tabii sürünmeyen %3-5 vardır belki ama kaideyi bozmaz.