[]
Darağacı - çingene eli ilişkisi
Merhaba Romalılar,
Gerek Nazım'ın dizelerinde, gerek Şafak Türküsünde çingeneler ve darağacı ilişkisi geçiyor. Aslı nedir? İdam işi çingenelere mi yaptırılıyordu?
Gerek Nazım'ın dizelerinde, gerek Şafak Türküsünde çingeneler ve darağacı ilişkisi geçiyor. Aslı nedir? İdam işi çingenelere mi yaptırılıyordu?
Araştırdım öğrendim, belki merak edersiniz:
Daha önce çingenelerin dünyanın her ülkesinde en kötü meslekleri yapmaya mahkûm edildiğini yazmıştım. Bunlardan birisi de cellatlık. Evet, hemen tüm idamlarda, cellat olarak çingeneler kullanılmıştır. Bunu ilk fark eden Nazım Hikmet'tir.
Nazım, 1933 yılında cezaevindeyken eşi Piraye hanıma yazdığı Karıma Mektup adlı şiirinde, hakkında istenen idam cezası karşısında şöyle seslenir:
(...)
Ölüm
Bir ipte sallanan ölü
Bu ölüme bir türlü razı olmuyor gönlüm
Fakat emin ol ki sevgilim
Zavallı bir çingenenin
Kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli
Geçirecekse eğer ipi boğazıma
Mavi gözlerimde korkuyu görmek için
Boşuna bakacaklar Nazım'a!
Nazım'ın 1933 yıllarında fark ettiği gerçeklik, hem 1960'da hem de 12 Eylül 1980'deki idamlarda da hayata geçti. Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun boynuna ipi geçiren Kemal Aysan isimli bir çingeneydi.
12 Eylül askeri darbesi sırasında da Hüseyin Yalçın adlı çingene cellat olarak görev yaptı.
17 yaşındaki idamlık Erdal Eren başta olmak üzere o dönemde asılanların celladı Yalçın olmuştur. Hatta Yalçın, Ermeni terörist Ekmekçiyan'ın da celladıdır.
Şimdi tam da Ahmet Kaya'nın bu ne yaman çelişki annem türküsünü mırıldanma zamanı; çünkü doğru dürüst vatandaş görmediğiniz çingeneler, vatandaşlarınızın idam edilmesinde cellat olarak kullanılıyor.
Bu durumun, çingenelerde yol açtığı duygusal-dramatik travmanın, bilinç ve bilinç altlarına yerleşmesini hayal edin. Bu ne acılı, acıklı şey anne diye haykırdığınızı duyuyorum.
Daha önce çingenelerin dünyanın her ülkesinde en kötü meslekleri yapmaya mahkûm edildiğini yazmıştım. Bunlardan birisi de cellatlık. Evet, hemen tüm idamlarda, cellat olarak çingeneler kullanılmıştır. Bunu ilk fark eden Nazım Hikmet'tir.
Nazım, 1933 yılında cezaevindeyken eşi Piraye hanıma yazdığı Karıma Mektup adlı şiirinde, hakkında istenen idam cezası karşısında şöyle seslenir:
(...)
Ölüm
Bir ipte sallanan ölü
Bu ölüme bir türlü razı olmuyor gönlüm
Fakat emin ol ki sevgilim
Zavallı bir çingenenin
Kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli
Geçirecekse eğer ipi boğazıma
Mavi gözlerimde korkuyu görmek için
Boşuna bakacaklar Nazım'a!
Nazım'ın 1933 yıllarında fark ettiği gerçeklik, hem 1960'da hem de 12 Eylül 1980'deki idamlarda da hayata geçti. Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun boynuna ipi geçiren Kemal Aysan isimli bir çingeneydi.
12 Eylül askeri darbesi sırasında da Hüseyin Yalçın adlı çingene cellat olarak görev yaptı.
17 yaşındaki idamlık Erdal Eren başta olmak üzere o dönemde asılanların celladı Yalçın olmuştur. Hatta Yalçın, Ermeni terörist Ekmekçiyan'ın da celladıdır.
Şimdi tam da Ahmet Kaya'nın bu ne yaman çelişki annem türküsünü mırıldanma zamanı; çünkü doğru dürüst vatandaş görmediğiniz çingeneler, vatandaşlarınızın idam edilmesinde cellat olarak kullanılıyor.
Bu durumun, çingenelerde yol açtığı duygusal-dramatik travmanın, bilinç ve bilinç altlarına yerleşmesini hayal edin. Bu ne acılı, acıklı şey anne diye haykırdığınızı duyuyorum.
- anlergl (25.11.10 00:38:35)
bir de şu var belki alakalıdır.
isa'yı çarmıha gererken kullanılan çivileri de çingeneler çakmış da lanetlenmişler sonra, buna inanlar var galiba.
sonra da şunu buldum:
(bkz: #18866809)
isa'yı çarmıha gererken kullanılan çivileri de çingeneler çakmış da lanetlenmişler sonra, buna inanlar var galiba.
sonra da şunu buldum:
(bkz: #18866809)
- marido (25.11.10 08:05:03)
1