[]
rus klasikleri sizce de biraz abartılıyor mu?
ağustos 2007'de başlayan "rus klasikleri" dönemim, geçen ay itibariyle sona erdi. bu süre zarfında, akla gelebilecek tüm rus klasiklerini okudum. dostoyevski'nin bütün romanları(hikayeler de dahil), puşkin, tolstoy, gogol, turganyev'in neredeyse tüm kitaplarını okudum. kitapları basan yayınevleri de en iyileri, iletişim, iş bankası vs. çevirmenleri de ergin altay, nihal yalaza...
bazen arkadaşlar arasında muhabbeti geçiyor, dostoyevski diyorsun, illa biri atlıyor, "evet, suç ve ceza inanılmaz. raskolnikov'un çelişkilerini şöyle, aman böyle", "savaş ve barış müthiş, hele o savaş tasvirleri".... bu hep böyle gidiyor. herkes bayılıyor rus klasiklerine. bunlar hakkında, inanın bir kişinin bile "eh işte fena değil" dediğini duymadım. kendi adıma konuşuyorum, kürk mantolu madonna'yı, kuyucaklı yusuf'u, 9. hariciye koğuşu'nu, yalnızız'ı okurken aldığım tadı, klasiklerin hiçbirinden almadım.
sadede gelirsek, ben sizi tanımam, siz beni tanımazsınız, lütfen gerçek düşüncelerinizi yazın. sizce de rus klasikleri biraz abartılmıyor mu?
bazen arkadaşlar arasında muhabbeti geçiyor, dostoyevski diyorsun, illa biri atlıyor, "evet, suç ve ceza inanılmaz. raskolnikov'un çelişkilerini şöyle, aman böyle", "savaş ve barış müthiş, hele o savaş tasvirleri".... bu hep böyle gidiyor. herkes bayılıyor rus klasiklerine. bunlar hakkında, inanın bir kişinin bile "eh işte fena değil" dediğini duymadım. kendi adıma konuşuyorum, kürk mantolu madonna'yı, kuyucaklı yusuf'u, 9. hariciye koğuşu'nu, yalnızız'ı okurken aldığım tadı, klasiklerin hiçbirinden almadım.
sadede gelirsek, ben sizi tanımam, siz beni tanımazsınız, lütfen gerçek düşüncelerinizi yazın. sizce de rus klasikleri biraz abartılmıyor mu?
savaş ve barışı okumuştum beğenmemiştim. çok karışık bir roman. bir tutarlılık yok. demek ki yalnız değilmişim.
- wessago (11.11.10 21:25:51)
abartılmıyor. mesela anna karenina'daki batılı mı olsak rus mu kalsak çelişkisini anlaman için o yüzyılın politik ve sosyal durumlarını bilmen, rus köylüsünün sıkıntısı nedendir, levin bir şeyler anlatıyor ama neler diyor diyerek kafa yorman gerek. dostoyevski'nin tüm kitaplar kişisel psikozlar dışında bu doğu-batı meselesine, hıristiyanlığa, inanca kafa yorar. yani bunlarla ilgili bir arkaplanın yoksa çok zevk alamazsın okuduğundan. çünkü roman dediğin yalnızca plot'tan oluşan bir yapı değil.
- peterpanic (11.11.10 21:26:22)
rus edebiyatini akademik duzeyde inceleyen biri olarak, hayir abartilmiyor. ama bahsettigin klasikleden 'yararlanabilmek' icin eserle hatta yazarla ilgili bir altyapin olmasi gerekir. gozumun onune hadi su klasikleri okuyayim diyip eline suc ve ceza almissin gibi geliyor. eger oyleyse sorun basli basina bu bile olabilir. dostoyevski cok derin sudur.
keske rus edebiyatina giris yapmak icin gogol ve puskinin oykulerini deneseydin daha sonra birkac kisa romaniyla gecis yapsaydin.
rus edebiyatina bir sans daha vermen icin sana usta ve margarita, biz, on iki sandalye gibi 20. yuzyil eserlerini tavsiye ederim. insan ruhunun derinlerine uzuun sıkıcı seyahatler yerine yaratıcılığın ve hicivin doruklarına çıkabilirsin :) ozellikle yevgeni zamyatin bu dunyadan olmayan bir adam.
ayrıca suc ve ceza'ya eh iste diyenin kabini kirarim.
keske rus edebiyatina giris yapmak icin gogol ve puskinin oykulerini deneseydin daha sonra birkac kisa romaniyla gecis yapsaydin.
rus edebiyatina bir sans daha vermen icin sana usta ve margarita, biz, on iki sandalye gibi 20. yuzyil eserlerini tavsiye ederim. insan ruhunun derinlerine uzuun sıkıcı seyahatler yerine yaratıcılığın ve hicivin doruklarına çıkabilirsin :) ozellikle yevgeni zamyatin bu dunyadan olmayan bir adam.
ayrıca suc ve ceza'ya eh iste diyenin kabini kirarim.
- cadillac (11.11.10 22:12:37)
hepsini kaldırın atın, rus tarihinde sadece yeraltından notlar yazılmış olsaydı bile, karşılaştırılabilecekleri karşısında yine bu halde dururdu.
tat almamanıza gelince de fikrim, onu sevecek insan olmamanız. doğamız gereği ki çeşit çeşitiz. illa ki başka şeyleri sevicez.
çok kereler bilirim dostoyevski okurken kitabı elimden fırlatıp küfürler eşliğinde "lan bunu nası yazdın" dediğimi.
insanoğlu çeşit çeşit azizim.
tat almamanıza gelince de fikrim, onu sevecek insan olmamanız. doğamız gereği ki çeşit çeşitiz. illa ki başka şeyleri sevicez.
çok kereler bilirim dostoyevski okurken kitabı elimden fırlatıp küfürler eşliğinde "lan bunu nası yazdın" dediğimi.
insanoğlu çeşit çeşit azizim.
- dorian greyfurt (11.11.10 22:44:53)
rus edebiyatından ne zaman bir şey okumaya kalktıysam 50. sayfadandan sonrasını göremedim; hiçbir şekilde sevemedim ve beğenmedim. herkes her şeyi sevmek zorunda değil, herkes okuyor diye beğenmediğim bir şeyi okumak zorunda da değilim diye düşünüyorum. zorlamanın alemi yok.
- kalimotxo (11.11.10 22:56:07)
nedense bende sevemedim ya hepsinden birer ikişer okumuşluğum var ama bir türlü sevemedim sanki gereksiz yere uzatmışlar gibi geliyor bıkıyorum bazen sarıyor gibi oluyor sonra tekrar rolantide gidiyor tasvirler betimlemeler ölecek gibi oluyorum.
kendi adıma sevmiyorum.
alman fransız edebiyatı daha zevkli geliyo banaç
kendi adıma sevmiyorum.
alman fransız edebiyatı daha zevkli geliyo banaç
- seyduna6687 (11.11.10 23:05:27)
Her sanat yapıtını herkes sevmez ki. Kabul edelim, Rus klasikleri gerçekten "sanatlı" kitaplar. Sevmediği (veya okumadığı) halde "of müthiştir onlar" diyenleri geçersek, beğenmek veya beğenmemek tamamen kişisel görüşlerdir.
Mesela ben Matrix'i sevmedim, şişirilmiş buldum. Bu onun iyi bir film olma özelliğini değiştirir mi? Hayır. Matrix iyi bir yapıttır, iyi işlenmiştir ama bana hitap etmemektedir.
Mesela ben Matrix'i sevmedim, şişirilmiş buldum. Bu onun iyi bir film olma özelliğini değiştirir mi? Hayır. Matrix iyi bir yapıttır, iyi işlenmiştir ama bana hitap etmemektedir.
- sourlemonade (11.11.10 23:12:28)
@wessago, yalnız değilsin ben varım:)
@peterpanic, "bir eseri tam olarak anlayabilmek için, kitabın yazıldığı dönemin sosyal ve ekonomik durumu hakkında bilgi sahibi olmak gerektiği" fikri doğru olabilir. fakat şöyle de bir durum var, intibah'ın veya araba sevdası'nın yazıldığı dönem hakkında da öyle etraflı bir bilgim yok ama o kitaplar bile daha samimi geliyor. hmmm, belki kendimi rus köylüleriyle özdeşleştirememe gibi bir problemim olabilir, bunu biraz düşüneyim. bu arada, rus köylüsünün sıkıntısı demişsin. bir sıkıntıları yok, ver eline 3 kapik, sırtına eski bir mont, yanına da bir tas lahana çorbası. yaşatıp gitsinler.
@divit, " e tabi şimdi godfather'ı izlesen yavan gelir " demişsin. tamam doğrudur, yavan gelebilir, zaten benim derdim, insanların "yavan geldiğini" itiraf etmemeleri. yoksa ben de metropolis'i izlediğimde "bu ne lan" demedim "adam zamanında yapmış" diye düşünmüştüm. ama şimdi birisi çıkıp "metropolis muazzam bir film, dekorlar süper" derse komik olur.
@cadillac, "rus edebiyatina bir sans daha vermen icin (...)" demişsin, vallahi bir şans daha veremiycem, olan 3 yılıma oldu:)
@dorian greyfurt, doğrudur.
@kalimotxo, sen ben ve wessago, ettik 3. dbdevletbahceli'ye selam olsun.
@peterpanic, "bir eseri tam olarak anlayabilmek için, kitabın yazıldığı dönemin sosyal ve ekonomik durumu hakkında bilgi sahibi olmak gerektiği" fikri doğru olabilir. fakat şöyle de bir durum var, intibah'ın veya araba sevdası'nın yazıldığı dönem hakkında da öyle etraflı bir bilgim yok ama o kitaplar bile daha samimi geliyor. hmmm, belki kendimi rus köylüleriyle özdeşleştirememe gibi bir problemim olabilir, bunu biraz düşüneyim. bu arada, rus köylüsünün sıkıntısı demişsin. bir sıkıntıları yok, ver eline 3 kapik, sırtına eski bir mont, yanına da bir tas lahana çorbası. yaşatıp gitsinler.
@divit, " e tabi şimdi godfather'ı izlesen yavan gelir " demişsin. tamam doğrudur, yavan gelebilir, zaten benim derdim, insanların "yavan geldiğini" itiraf etmemeleri. yoksa ben de metropolis'i izlediğimde "bu ne lan" demedim "adam zamanında yapmış" diye düşünmüştüm. ama şimdi birisi çıkıp "metropolis muazzam bir film, dekorlar süper" derse komik olur.
@cadillac, "rus edebiyatina bir sans daha vermen icin (...)" demişsin, vallahi bir şans daha veremiycem, olan 3 yılıma oldu:)
@dorian greyfurt, doğrudur.
@kalimotxo, sen ben ve wessago, ettik 3. dbdevletbahceli'ye selam olsun.
- marcelorios (11.11.10 23:29:04 ~ 23:30:49)
dönemin şartlarına göre herhangi bir eserin değerlendirilmesi vandallıktır, kralıdır. nolur yapmayın.
- dorian greyfurt (12.11.10 00:16:39)
rus klasikleri denilen eserlerin neredeyse hepsi 19.yy da yazılmış eserlerdir. bir arkadaş o dönemin sosyo-politik koşullarını bilmek gerekiyor demiş, doğru demiş. karşı çıkanlarda da şöyle bir izlenim oluşmuş gördüğüm kadarıyla "bir eseri okurken ille de araştırmaya gerek yok". evet haklısınız, gerek yok. ancak rus edebiyatı dediğiniz zaman zaten zalatoy vek yani altın çağ denilen kısım 19.yy
peki nasıl gireriz rus edebiyatına? kronolojik olarak gitmek çok büyük haz verir. çünkü resmen bir etki tepki mevcuttur. biri alır bayrağı taşır, diğer arkadaşı ya da hayranı olan yazar da onun yazdığını geliştirir, böylece bir kaynak oluşturulur.
aslında her şey puşkin ile başlar. puşkin'in byelkin'in öyküleri diye bir kitabı var. onu okumanızı tavsiye ederim. yıl 1800lerin başı, rusların en önem verdiği şeyler manevi değerleri, şerefleri ve onurları. www.insanokur.org bu linkte bulacağınız öykülerden ilki olan atış'ı okumanızı tavsiye ederim, iki bölümden oluşur kısadır.
gene bu kitaptaki menzil bekçisinde, küçük insan teması işlenir. rütbeli birinin bir çaresizi nasıl ezdiği işlenir. bunu sonra gogol ilham olarak alır ve paltoyu yazar, onlardan alarak dostoyevski insancıkları yazar.
çeviri de çok, çok önemlidir. ataol behramoğlu çevirmiştir misal linkteki öyküleri. puşkin, ondan okunur.
elbette ki rusça öğrenip okumanın hazzı da hiçbir şeyde yoktur. rusça'nın bir özelliği var, cümlede kelime sırası kuralı yoktur, istediğin gibi koyarsın fiili özneyi istediğin yere çekersin. tolstoy, bunu öyle bir yapar ki, en uzun paragrafları bile şiirsel şekildedir asıl metinde.
14 Aralık 1825 yılından sonra örneğin, tüm edebiyat değişir. büyük bir isyan çıkar ve bu isyancılar öldürülür, dekabristler yani aralıkçılar da subaylar olmasına rağmen yazardırlar ve o dönemin çoğu yazarının yakın dostudurlar. bu olaydan sonra rus edebiyatındaki eserlerde iyice realizm görülmeye başlar. misal puşkin azılı bir romantiktir. adam gerçek hayatta da öyledir yahu. bir generalin üç kızına da yazar mı insan, üçüyle de birlikte olur mu? öyle bir durdurulamaz(!) insan evladı. kadınına sarkıntılık yapılıyor diye düelloya davet ettiği adam tarafından öldürülür. vurulduktan sonraki sözleri "bu kadının, hayatımın kadını olduğunu düşünüyordum. oysa ki ölümümün sebebi olacakmış" der. bir değişiktir 19.yy rusya'sı, rus edebiyatı. farklı açılardan yaklaşırsanız beğeneceğinizi düşünüyorum.
misal, siz siz derler hep. küçükken okurdum ne bu yahu derdim, yavan gelirdi. ama hakikaten öyle o zamanki dönem. adam en aşık olduğu kadına bile, seni seviyorum değil, sizi seviyorum diyor. bir değişik saygı haleti ruhiyesi var. bakmayın antalya'ya gelen öküz ruslara, aslında çok saygılı edepli insanlardır bunlar özünde. özellikle konuşma dilinde.
ve en önemlisi, rus edebiyatı, insan edebiyatıdır. karakterler ve onların iç dünyalarının yaratılması önemlidir. okuduğunuz eserlerin "tam" olmaları önemlidir. suç ve ceza'nın 200 sayfalık ve 800 sayfalık iki versiyonu bile mevcut şu anda piyasada(:
saygılar dilerim.
bir rus dili ve edebiyatı öğrencisi
peki nasıl gireriz rus edebiyatına? kronolojik olarak gitmek çok büyük haz verir. çünkü resmen bir etki tepki mevcuttur. biri alır bayrağı taşır, diğer arkadaşı ya da hayranı olan yazar da onun yazdığını geliştirir, böylece bir kaynak oluşturulur.
aslında her şey puşkin ile başlar. puşkin'in byelkin'in öyküleri diye bir kitabı var. onu okumanızı tavsiye ederim. yıl 1800lerin başı, rusların en önem verdiği şeyler manevi değerleri, şerefleri ve onurları. www.insanokur.org bu linkte bulacağınız öykülerden ilki olan atış'ı okumanızı tavsiye ederim, iki bölümden oluşur kısadır.
gene bu kitaptaki menzil bekçisinde, küçük insan teması işlenir. rütbeli birinin bir çaresizi nasıl ezdiği işlenir. bunu sonra gogol ilham olarak alır ve paltoyu yazar, onlardan alarak dostoyevski insancıkları yazar.
çeviri de çok, çok önemlidir. ataol behramoğlu çevirmiştir misal linkteki öyküleri. puşkin, ondan okunur.
elbette ki rusça öğrenip okumanın hazzı da hiçbir şeyde yoktur. rusça'nın bir özelliği var, cümlede kelime sırası kuralı yoktur, istediğin gibi koyarsın fiili özneyi istediğin yere çekersin. tolstoy, bunu öyle bir yapar ki, en uzun paragrafları bile şiirsel şekildedir asıl metinde.
14 Aralık 1825 yılından sonra örneğin, tüm edebiyat değişir. büyük bir isyan çıkar ve bu isyancılar öldürülür, dekabristler yani aralıkçılar da subaylar olmasına rağmen yazardırlar ve o dönemin çoğu yazarının yakın dostudurlar. bu olaydan sonra rus edebiyatındaki eserlerde iyice realizm görülmeye başlar. misal puşkin azılı bir romantiktir. adam gerçek hayatta da öyledir yahu. bir generalin üç kızına da yazar mı insan, üçüyle de birlikte olur mu? öyle bir durdurulamaz(!) insan evladı. kadınına sarkıntılık yapılıyor diye düelloya davet ettiği adam tarafından öldürülür. vurulduktan sonraki sözleri "bu kadının, hayatımın kadını olduğunu düşünüyordum. oysa ki ölümümün sebebi olacakmış" der. bir değişiktir 19.yy rusya'sı, rus edebiyatı. farklı açılardan yaklaşırsanız beğeneceğinizi düşünüyorum.
misal, siz siz derler hep. küçükken okurdum ne bu yahu derdim, yavan gelirdi. ama hakikaten öyle o zamanki dönem. adam en aşık olduğu kadına bile, seni seviyorum değil, sizi seviyorum diyor. bir değişik saygı haleti ruhiyesi var. bakmayın antalya'ya gelen öküz ruslara, aslında çok saygılı edepli insanlardır bunlar özünde. özellikle konuşma dilinde.
ve en önemlisi, rus edebiyatı, insan edebiyatıdır. karakterler ve onların iç dünyalarının yaratılması önemlidir. okuduğunuz eserlerin "tam" olmaları önemlidir. suç ve ceza'nın 200 sayfalık ve 800 sayfalık iki versiyonu bile mevcut şu anda piyasada(:
saygılar dilerim.
bir rus dili ve edebiyatı öğrencisi
- erobur (12.11.10 00:36:26)
1