[]

böyle bir değişim yaşayan oldu mu?

Açıkçası çok planlayan, cok gelecek düşünen bir insandım. Anı yaşayan biri kesinlikle değildim. Hanım çok elestirirdi.
Sonra babamın hastalığı vefatı derken son zamanlarda kendimi hiç olmadığım bir halde buldum.

Geleceği düşünmeyi, hayal etmeyi bıraktım.
Hanımla geçirdiğim zamana çok daha fazla değer vermeye başladım. Daha çok dışarı cikmak, daha çok kutu oyunu oynamak vs.
Gene hanima, anneme, köpeğime bakarken onların belli özelliklerine kafa yormaya basladim. (Örnek; hanim konuşurken gözlerinin patlamasına bakmak falan. Ya da köpeğimin ayaklarini temizlemesine)
Bazen kendimi önceden hiç zaman harcamadigim şeyleri anlamaya çalışırken, üzerine düşünürken buluyorum. Misal son zamanlarda resimlere merak saldim. Bir şey yaparken ve izlerken telefonu bıraktım komple, izlediğim şeye konsantre oluyorum.
Kaç yıldır sürekli yıldızların çok güzel görüldüğü yüksek bir yerdeyim ve ilk defa bu sene zaman ayırıp akşamları yildiza, aya bakmaya başladım. Karşımda duran dağ gibi dağı izleyip "ulan bunun karşısında duran bilmem kaç milyonuncu adamim, hepimiz farklı dertlere sahiptik, hepimiz öldük gittik. Bu dağ hala burada, benim sap raporunun uzun süre alıp almamasi, çok işimin olmasi zerre umrunda değil" gibi kendi kendime düşünmeye başladım.

Bu heralde post traumatic dedikleri bir durum. Ama pozitif olanı gibi.
Galiba babam sayesinde etraftaki guzelliklere, anın önemine kafa yormaya başladım.

Geçen bir söz duydum, o bile hala aklımda kaç gündür ; if you always look for the next, one day the next is death.

neyse, bunu da galiba benim gibi aramizda anı yasamayan kişiler varsa diye yazdim galiba :(
Umarım hepinizin travmalari benimki gibi sizin için pozitif olur.

 
yok, aklimi yitirmedim daha.


  • sonsuz  (13.04.25 21:47:49) 
Başın sağolsun. Travmanla yüzleşme şeklin için de ayrıca tebrik ederim. Ben hala o kadar anı yaşayamıyorum benzer bir süreçten geçiyorum diyebilirim.


  • sekizdokuzon  (13.04.25 21:57:33) 
En son Volkan Konak'ın ölümü bu değişimi yaşattı bende. Öldüğünde yanında bir şey götüremiyorsun. Bu adamın evi, arabası, parası, koskoca bir hayatı var ama çorabını bile götüremiyor ya da artık bir parçamız olan telefonu bile götüremeyeceğiz. Okuyunca çok saçma gelen ama çok çarpıcı bir şey.

Normalde olması gereken bu.

Ama bu arada anda kalma kaygısı da seni strese sokacak ve aslında tadını kaçıracak bir şey.
  • arbre  (13.04.25 22:02:19 ~ 22:03:29) 
abi yaş ve tecrübe olarak çok farklı kulvarlardayız bunu sen de biliyorsun zaten ama şöyle söyleyeyim... annem ve babam ayrıldığından beri "aile kahvaltılarımız" benim için dünyanın en kıymetli şeylerinden biri. "ben annemle kahvaltı yapmayı planlıyodum" deyip iş bırakmışlığım var.

babam hayattayken herkes sürekli gergindi. onun ölümünden sonra anne, kız, iki oğlan olarak pazar kahvaltılarımızdan aldığım tadı dünyada hiçbir şeye değişmem. imkanımız el verdiği kadar güzel sofralar hazırlar, sonrasında çay-sigara-kahve eşliğinde yerine göre pazar günü ÜÇ SAAT sofrada otururduk. ben 30 yaşındayım, bunu hiçbir şeye hâlâ değişmem. erkek kardeşim 22 yaşında, aynı fikirde. kız kardeşim evlenip gitti, çocuğu oldu, hâlâ kahvaltılarımızı çok sever :)

bu biraz benim için "denk geliş" oldu ama dediğin gibi işte direkt aileyle, akrabalarla kaliteli iletişim vs. benim dünyamı değiştirdi diyebilirim. ergenliğimi "atayiz gomaniz" olarak onlardan kaçarak geçirdiğimi düşünürsek özellikle. benimsediler, sevdiler. o açıdan çok şanslıyım.

kendi adıma şunu söyleyebilirim: huzur içinde yatsın, her türlü üzerimde emeği büyüktür ama rahmetli babam çok gergin ve hiç "aile adamı" olmayan birisiydi... ben kendi ailemle, çevremle ondan sonra tanıştım diyebilirim. ondan sonra kendimi keşfettim, kendim olabildim, olduğum halimle kabul gördüm vs...

duyduğun söz bence kalite. hele ki halihazırda aile kurmuş bir adam için. gerçekten, sürekli bir sonrasına bakarsan varacağın yer ölüm oluyor, başka çıkar yol yok.

ben kendi adıma üç kuruşu olmayan eşşoleşşeğin teki olarak ailemle geçirdiğim her dakikayı çok kıymetli sayıyorum. yani tabii ki ben de yatlarım, katlarım olsun isterim ama hakikaten annem ve kardeşlerimle yaptığım bir pazar kahvaltısını ben hiçbir şeye değişmem. kendimce bu da benim zenginliğim diyorum.

herkesin aile ilişkisi ya da bakış açısı aynı değil elbette ama bence çoğu insanda yaşlandıkça aile veya "yakın grup" mefhumu güçleniyor. benim için böyleydi. daha demin başka bir duyuruda yazdım... 23 yaşındayken, "31 yaşında annenle yaşayacaksın" deseler kendimi asardım muhtemelen.

şimdi seviniyorum. kadın yaşlandı. ben yaşlanıyorum. herkes ya ölüyor ya farklı yerlere gidiyor... geçireceğimiz süre kısıtlı. ben ailesi olan bir adam da değilim. akşamları anamla çay içmekten, ara sıra kardeşimi görmekten neden gocunayım? babam zaten öldü gitti, istesem de göremem artık. bunlar çok kıymetli şeyler bence.

velhasıl bana sorarsan insan yaşlandıkça, hele ki ailesine biraz sempatisi varsa ister istemez oraya çekiliyor. onun her hareketi, her davranışı seni de etkilemeye başlıyor. ve naçizane, BENCE bunda utanılacak/sıkılınacak hiçbir şey yok.

hepimiz bir tane hayat yaşıyoruz. kimimiz 20 yaşında, kimimiz 80 yaşında ama sonuçta ölüp gidiyor... şahsen ben bu hayatı annem, kardeşlerim, sevdiğim birkaç akrabamla beraber yaşamayı tercih ederim. yine KOMÜNİZM VE SOSYAL MEDYA mevzuuna girmeyi hiç istemiyorum ama bunun etkili olduğunu düşünüyorum açıkçası. ben de "yakınlarımdan" nefret ederek, onlardan soyutlanarak büyüdüm... yav ne olursa olsun, neticede "ben geyim" desem de, "ben komünistim" desem de benim yanımda olanlar beni bebekliğimden beri tanıyan insanlar oldu. farkındayım herkes bu kadar şanslı değil ama ben öyleydim neyse ki. 30 yaşına geldim. anamın, bacımın, biraderimin, halamın, amcamın, yeğenimin vs. ne kadar yaşayacağının garantisi yok. benim hiç yok. ben onları kaybetmek istemiyorum.

resim ve dağlar konusuna hiç girmiyorum, o konuda kitap yazarım. sadece şöyle söyleyeyim, ben kırklareli'de bir dağ köyünde samanyolu'nu görünce ağlamıştım. bir ya da iki sene önce. "boşa yaşıyoz amk" diyorlar ya, hakikaten öyle... eğer sevdiklerimiz, buradaki varlığımızı anlamlı kılan birileri yoksa gerçekten öyle. istediğin kadar para biriktir, günlük zevk tat, neye yarar?
  • mark greg sputnik  (13.04.25 22:07:40 ~ 22:08:57) 
olur boyle hocam. ani yasamak da onemli ve degerlidir ama carpe diem moduna girip abartmamak lazim. hayat ve varolus sadece andan ibaret degil. ani yasayanlar on yil sonraki anlarini mahvediyorlar cogu zaman.

hayati hep planli yasarim. bugun bulundugum konumdaysam 10 sene onceki planlar sayesinde. o zamanlar ot, alkol, muhabbet pesinde kossaydim simdi burada olamazdim. denge onemli. ne ana cok kapilmak, ne de andan cok uzaklasmak.
  • antikadimag  (13.04.25 22:10:39) 
@antikadimag; abi ani yasamak, plan yapmıyorum derken saldım hayati bundan sonra umursamıyorum demiyorum. Ama önceden geleceği düşünürken hayat akıp gidiyordu.


  • logisticsmanager  (13.04.25 22:20:57) 
cok benzer bir durumu ben yasadim, hala da devam ediyor. insanin bu kafa yapisina gelmesi icin buyuk ihtimalle cok yakin oldugu birinin vefat etmesi gerekiyor (ki bende de boyle oldu). kendini hirpalamak istemiyorsun. ne kadar basit seylerin ne kadar onemli olabilecegini goruyorsun ve bunlarla ilgileniyorsun. su ayarda yasiyorum su an:

www.youtube.com

www.youtube.com
  • Sour  (14.04.25 22:40:15 ~ 22:42:27) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.