[]
Aileye duyulan nefret, öfke, kırgınlık
İç dökmeli soru.
Çocukluk ve gençliğimde bana karşı her anlamda korkunç olan, bin küsur travmaya sebep olmuş, hastalıklı ama hastalığının farkında olmayan aile bireyleri artık yaşlanıp elden ayaktan düşmüş halde. Ben ilgileniyorum, açıkçası çok gönüllü olduğumdan değil de ekonomik olarak yanlarında kalmaya biraz mecbur bir haldeyim. Yakınlarda uzaklaşma gibi bir umudum da yok doğrusu, katlanma fikrine alıştım.
İçimde onlara karşı öfke ve nefret var, genelde acıma veya sevgiden ziyade bunlar ağır basıyor. En ufak cümlelerine, eskiden yaptıklarına benzettiğim en normal davranışlarına bile bazen patlıyorum. Çoğunda hak etmiyorlar belki ama tahammül eşiğim dibi gördü herhalde ve dayanamıyorum. Bir dünya laf sayıyorum, bağırıp çağırıyorum. Sonra üzülüyorum, kendime kızıyorum. Üzülüyorlar, ağlıyorlar, beddua ediyorlar.
Mesela geçmişte giydiklerime öyle çok karışıp hakaret eder hatta döverlerdi ki. Şimdi annem, o pantolon yerine şunu giymek ister misin, diye sorsa sinir krizi geçiriyorum. İşte ağlamalar, "ne var ki, sadece normal bir soru sordum, seni düşündüğüm içindi, tek cümle ettim" demeler, beddua etmeler falan filan derken iki saat sonra tekrar benzer konu... O kazağın rengi berbatmış, bunu ne düşünerek aldın? Paranı da boşa harcamışsın, zaten diğer aldıkların da bir şeye benzemiyor. Bu ve benzeri cümleler...
Sonra tekrar benim sinir krizim, onların "yüzümüzü hiç güldürmedin, hiç bizim istediğimizi yapmadın, hep burnunun dikine gittin de ne oldu, bak Semra teyzenin kızı Pınar annesinin sözünden hiç çıkmadı da hayırlı kısmetini buldu evlendi, bizi her gün el aleme rezil ediyorsun, senin yüzünden başımız yerden kalkmıyor..." cümleleri.
Bir de arayıp bütün akrabalara anlatırlar beni. Kendi yaptıklarını söylemek yok ama. Durup dururken geldi bana bağırdı, valla hiç anlamadım neden kızdığını, evlat evlat diye inledik de Allah bunu verdi, biliyorsun Pınar'ın sesi hiç çıkmaz, e hanım hanımcık kız, ah ah ne şanslı bizim Semra...
Babam da, bana neden hakarete varacak laflar söylüyorsun dedi mesela geçen gün. Sen bana o..dan hayvan isimlerine kadar her gün ayrı bir hakaret ettin ya yıllarca dedim. Artık söylemiyorum ama dedi. Haklı.
Ben neden onları affetmeyi de geçtim, alttan bile alamıyorum peki? Maddi anlamda elimden geleni yapıyorum kendimi bu ortamdan sıyırmak için ama tam anlamıyla başarılı olana kadar nasıl tahammül edebilirim?
Öfke, nefret çok yorucu duygular. Ve onlar asla susmuyor, asla. En azından sık sık patlamasam, sinir krizine girmesem o da yeter bana. Onların değişmesi imkansız, eskiden kendilerini fark edip değişsinler diye bile uğraşırdım. Bu arada yıllardır terapiye de gidiyorum, önceden daha kötüydüm. Bence asıl onların gitmesi gerekiyor da mümkün değil.
Tavsiyeler, yorumlar, deneyimler varsa okumak isterim.
Çocukluk ve gençliğimde bana karşı her anlamda korkunç olan, bin küsur travmaya sebep olmuş, hastalıklı ama hastalığının farkında olmayan aile bireyleri artık yaşlanıp elden ayaktan düşmüş halde. Ben ilgileniyorum, açıkçası çok gönüllü olduğumdan değil de ekonomik olarak yanlarında kalmaya biraz mecbur bir haldeyim. Yakınlarda uzaklaşma gibi bir umudum da yok doğrusu, katlanma fikrine alıştım.
İçimde onlara karşı öfke ve nefret var, genelde acıma veya sevgiden ziyade bunlar ağır basıyor. En ufak cümlelerine, eskiden yaptıklarına benzettiğim en normal davranışlarına bile bazen patlıyorum. Çoğunda hak etmiyorlar belki ama tahammül eşiğim dibi gördü herhalde ve dayanamıyorum. Bir dünya laf sayıyorum, bağırıp çağırıyorum. Sonra üzülüyorum, kendime kızıyorum. Üzülüyorlar, ağlıyorlar, beddua ediyorlar.
Mesela geçmişte giydiklerime öyle çok karışıp hakaret eder hatta döverlerdi ki. Şimdi annem, o pantolon yerine şunu giymek ister misin, diye sorsa sinir krizi geçiriyorum. İşte ağlamalar, "ne var ki, sadece normal bir soru sordum, seni düşündüğüm içindi, tek cümle ettim" demeler, beddua etmeler falan filan derken iki saat sonra tekrar benzer konu... O kazağın rengi berbatmış, bunu ne düşünerek aldın? Paranı da boşa harcamışsın, zaten diğer aldıkların da bir şeye benzemiyor. Bu ve benzeri cümleler...
Sonra tekrar benim sinir krizim, onların "yüzümüzü hiç güldürmedin, hiç bizim istediğimizi yapmadın, hep burnunun dikine gittin de ne oldu, bak Semra teyzenin kızı Pınar annesinin sözünden hiç çıkmadı da hayırlı kısmetini buldu evlendi, bizi her gün el aleme rezil ediyorsun, senin yüzünden başımız yerden kalkmıyor..." cümleleri.
Bir de arayıp bütün akrabalara anlatırlar beni. Kendi yaptıklarını söylemek yok ama. Durup dururken geldi bana bağırdı, valla hiç anlamadım neden kızdığını, evlat evlat diye inledik de Allah bunu verdi, biliyorsun Pınar'ın sesi hiç çıkmaz, e hanım hanımcık kız, ah ah ne şanslı bizim Semra...
Babam da, bana neden hakarete varacak laflar söylüyorsun dedi mesela geçen gün. Sen bana o..dan hayvan isimlerine kadar her gün ayrı bir hakaret ettin ya yıllarca dedim. Artık söylemiyorum ama dedi. Haklı.
Ben neden onları affetmeyi de geçtim, alttan bile alamıyorum peki? Maddi anlamda elimden geleni yapıyorum kendimi bu ortamdan sıyırmak için ama tam anlamıyla başarılı olana kadar nasıl tahammül edebilirim?
Öfke, nefret çok yorucu duygular. Ve onlar asla susmuyor, asla. En azından sık sık patlamasam, sinir krizine girmesem o da yeter bana. Onların değişmesi imkansız, eskiden kendilerini fark edip değişsinler diye bile uğraşırdım. Bu arada yıllardır terapiye de gidiyorum, önceden daha kötüydüm. Bence asıl onların gitmesi gerekiyor da mümkün değil.
Tavsiyeler, yorumlar, deneyimler varsa okumak isterim.
Kaçmak dışında yapabileceğin hiçbir şey yok. ya öyle kabul edeceksin ya da kaçacaksın. aslında türkiye'de insanların çocuk sahibi olmak isteme takıtılarının bir nedeni de böyle zehirlerini akıtacak bir arayış.
Önce kendi çocuğuna sonra evlilikle onun ailesine bu tip sarma durumları Türk kültürünün parçası
Önce kendi çocuğuna sonra evlilikle onun ailesine bu tip sarma durumları Türk kültürünün parçası
- wd40 (28.01.25 19:07:14)
bence ne yap et evden cikmaya bak.
tek basina eve cikmak zorunda degilsin. paylasimli evde kalabilirsin.
tek basina eve cikmak zorunda degilsin. paylasimli evde kalabilirsin.
- sonsuz (28.01.25 19:12:50)
reenkarnasyona inanıyorsan onlar senin düşmanın olabilir.
astrolojiye inanıyorsan plüto ay/güneş karen vardır veya belki bunları yapman haktır. bunu haritalarınız söyler. mars yengeçte retroda ve bu yaşadıkların biraz da bununla alakalı.
kadere inanıyorsan ebeveyn bedduası tutar ve çok can acıtır. senden çıkmasa bile evlattan çıkar. çocuk istemiyorum dersen senden çıkar.
tavsiye olarak da ayrıl diyebilirim ama demesi kolay. daha zor olanı ise duygularınla yüzleşmek. mesela öfke hissettiğinde onlara yansıtmak yerine "ben neden bunu hissediyorum?" diye otur öfkenle yüzleş. cevap değersizlik mi geldi, devam et. "ben neden değersizlik duygusu hissediyorum?"
böyle en az 5 neden sorusu ile yüzleşebilirsen muhteşem olur.
öfke için basit yöntemler var 10'a kadar saymak gibi. hemen o ortamdan uzaklaşıp, odana kaçıp bunları yapabilirsin.
zor bir süreç umarım farkındalık ve kolaylıkla geçer.
astrolojiye inanıyorsan plüto ay/güneş karen vardır veya belki bunları yapman haktır. bunu haritalarınız söyler. mars yengeçte retroda ve bu yaşadıkların biraz da bununla alakalı.
kadere inanıyorsan ebeveyn bedduası tutar ve çok can acıtır. senden çıkmasa bile evlattan çıkar. çocuk istemiyorum dersen senden çıkar.
tavsiye olarak da ayrıl diyebilirim ama demesi kolay. daha zor olanı ise duygularınla yüzleşmek. mesela öfke hissettiğinde onlara yansıtmak yerine "ben neden bunu hissediyorum?" diye otur öfkenle yüzleş. cevap değersizlik mi geldi, devam et. "ben neden değersizlik duygusu hissediyorum?"
böyle en az 5 neden sorusu ile yüzleşebilirsen muhteşem olur.
öfke için basit yöntemler var 10'a kadar saymak gibi. hemen o ortamdan uzaklaşıp, odana kaçıp bunları yapabilirsin.
zor bir süreç umarım farkındalık ve kolaylıkla geçer.
- mathilda.may (28.01.25 19:16:25)
Paraları karşılığı, nefret ettiğim iki ihtiyara bakıyorum. Ama onlara katlanamıyorum.
- Mirket (28.01.25 19:21:33)
evi terkedemiyorsan evde harcadığın süreyi azalt.
terapiye gidemiyorsan kendini iyileştirecek şeyler yap (sevgili, arkadaş; farkındalık, nefes egzersizleri vs..)
terapiye gidemiyorsan kendini iyileştirecek şeyler yap (sevgili, arkadaş; farkındalık, nefes egzersizleri vs..)
- buenosdias (28.01.25 19:44:29)
Devlet hastanesine gidin, antidepresan vs bişey verirler. Biraz rahatlatır. İçinde bulunduğunuz ortam sağlıklı değil, tabii ki alttan alamazsınız artık. Çünkü anormal durumlara anormal tepkiler vermek normaldir.
Yukarıda dedikleri gibi, paylaşımlı da olsa ayrı eve çıkmaya çalışın. Şehir değiştirin. Radikal bir şeyler yapın. Madem yüzlerini düşürüyormuşsunuz, iyice helak olsunlar.
Yukarıda dedikleri gibi, paylaşımlı da olsa ayrı eve çıkmaya çalışın. Şehir değiştirin. Radikal bir şeyler yapın. Madem yüzlerini düşürüyormuşsunuz, iyice helak olsunlar.
- inawen (28.01.25 19:53:57)
O kadar iyi anlıyorum ki...
Uzaklaşmak durumu çooook iyileştirir ama kesin çözüm olmaz. Telefon görüşmeleri de huzur kaçırmaya yetiyor. Tamamen iletişimini kesersen belki huzurunun bozulması, öfke krizlerin azalır, ama içindeki o söylediğin olumsuz duygular kalır, üstüne bir de üzüntü ve suçluluk eklenir yanlarına. Bu uzaklaşma demek değil, ne yap ne et uzaklaş.
Yanlarındayken de duyma, dinleme, cevap verme. Bu konuda kendini geliştirirsen daha rahat edersin.
Kendimden biliyorum.
Uzaklaşmak durumu çooook iyileştirir ama kesin çözüm olmaz. Telefon görüşmeleri de huzur kaçırmaya yetiyor. Tamamen iletişimini kesersen belki huzurunun bozulması, öfke krizlerin azalır, ama içindeki o söylediğin olumsuz duygular kalır, üstüne bir de üzüntü ve suçluluk eklenir yanlarına. Bu uzaklaşma demek değil, ne yap ne et uzaklaş.
Yanlarındayken de duyma, dinleme, cevap verme. Bu konuda kendini geliştirirsen daha rahat edersin.
Kendimden biliyorum.
- cilacı ökkeş usta (28.01.25 19:58:37)
ne olursa olsun oradan uzaklaşman lazım. maddi olarak da bir iş bulup ev arkadaşı vs. minimum şartlarda da olsa o evden çıkmalısın. yazın tatil bölgelerinde kalacak yer de veren dönemlik işler olur. evden çıkmayı kafana koy, bir yol her zaman vadır.
bensiz ne yaparlar vs. bunlar senin sorunun değil.
bensiz ne yaparlar vs. bunlar senin sorunun değil.
- orpheus (28.01.25 20:21:13 ~ 20:22:29)
ailenizle zamanında kötü şeyler yaşamışsınız, fakat o anları yaşarken neler yaşadığınız da çok önemli. yani size kızmışlar diyelim, hakaret etmişler. siz de karşılık verdiniz muhtemelen. beyin geçmişte yaşanan anılarda kendini mağdur görmeye daha meyilli oluyor. asla yanlış anlamayın, aileniz anlattıklarınıza göre suçlu. bir çocuğa nasıl davranılacağını bilmiyorlarmış ve bu çok ağır. demek istediğim, gençlik dönemlerinizde sizden bekleneni vermemiş, kendi yolunuzda ilerlerken de kısıtlanmış ve kötü muamele görmüşsünüz. ama bu esnada dört yaşında olmadığınızı hatırlatın kendinize. siz de bazen cevap verdiniz, bazen kavga ettiniz, bir iletişim biçimindeydi ilişkiniz. küçük yaşlarda iken uğradığınız şiddet varsa bu daha kötü. büyüdükçe ailenizin beklentilerinin dışında kalmış ve onlarla çatışmışsanız bu da kötü, ama karşılıklı ve anlaşılabilir duruyor.
bu yüzden öncelikle bu sıkıntıların ne zaman başladığını düşünüp, eğer ergenlik sonrası ise asıl sorunun ailenizin sizden beklentilerinin karşılık bulamadığı için saldırganlaşmaya başlaması olduğunu düşünebilirsiniz. şimdi de size eskisi gibi kızmamaları, hakaret etmemeleri de bu denklemde mantıklı görünüyor, çünkü artık beklentileri daha az. ve size laf geçirebilme ihtimalleri de az, artık yaşlılar.
bunun dışında, size tavsiyem "affetme" akımına kapılmamanız. Nişantaşı tayfası oturup, ruhunu esnetip, tütsüler falan yakıp "hayatımdaki bütün negatifliği affettim, tüy kadar hafifim" falan diye diye, hayatlarını zindana çevirmiş olan kişileri affediyorlar. bu saçma. herkesi affetmek iyi değildir.
önceki dönemlerinizde yaşadığınız sorunların nedenleri muhtemelen ailenizin ebeveynlik rolündeki hatalarına, belki biraz da ergenlik/gençlik sırasındaki isyanlara bağlanabilir belki. ama şu an onlar yaşlı ve siz de belirli bir yaşın üstündeyseniz, asıl sorun ailenizle aynı evde yaşamanız olabilir. başka ev tutmak çok zor. maddi olarak artık sıfırdan ev açmak inanılmaz sıkıntılı. sizin şartlarınızı bilmediğim için bunu yapmaya çalışmanızı tavsiye etmeyeceğim, zaten evde kalma durumunuz olduğundan bahsetmişsiniz. ama şunu düşünün, aileniz değil de, iki arkadaşınızla beraber kalıyor olsaydınız da bir yaştan sonra anlaşamıyor ve çekemiyorsunuz evde bir başkasını. banyo-tuvaleti istediğiniz zaman kullanmamak zor geliyor. siz öğün atlamak isterken karşı taraf sofra kuruyor, siz son ses müzik dinleyip evde dolanmak isterken karşı taraf uyumayı planlıyor. hasılı, önceyi bilemem, ama şimdiki problemlerinizin bir kısmı bu yüzden olabilir.
kendinize ev içerisinde bir alan oluşturup, ortak alanlara girdiğinizde otobüsteki yaşlı amca ve teyze ile karşılaşmış gibi mesafeyi korumak ve sonuca ulaşmayacağını bildiğiniz tartışmalardan kaçmak, karşı tarafa hatalarını söylememek iyi olabilir. tam tersi bir yol izleyip de ailecek terapiye gitmenizi de önereceğim ama gerçekçi olmaz sanırım. bir yaştan sonra bu durumu normal karşılamayabilirler.
bu yüzden öncelikle bu sıkıntıların ne zaman başladığını düşünüp, eğer ergenlik sonrası ise asıl sorunun ailenizin sizden beklentilerinin karşılık bulamadığı için saldırganlaşmaya başlaması olduğunu düşünebilirsiniz. şimdi de size eskisi gibi kızmamaları, hakaret etmemeleri de bu denklemde mantıklı görünüyor, çünkü artık beklentileri daha az. ve size laf geçirebilme ihtimalleri de az, artık yaşlılar.
bunun dışında, size tavsiyem "affetme" akımına kapılmamanız. Nişantaşı tayfası oturup, ruhunu esnetip, tütsüler falan yakıp "hayatımdaki bütün negatifliği affettim, tüy kadar hafifim" falan diye diye, hayatlarını zindana çevirmiş olan kişileri affediyorlar. bu saçma. herkesi affetmek iyi değildir.
önceki dönemlerinizde yaşadığınız sorunların nedenleri muhtemelen ailenizin ebeveynlik rolündeki hatalarına, belki biraz da ergenlik/gençlik sırasındaki isyanlara bağlanabilir belki. ama şu an onlar yaşlı ve siz de belirli bir yaşın üstündeyseniz, asıl sorun ailenizle aynı evde yaşamanız olabilir. başka ev tutmak çok zor. maddi olarak artık sıfırdan ev açmak inanılmaz sıkıntılı. sizin şartlarınızı bilmediğim için bunu yapmaya çalışmanızı tavsiye etmeyeceğim, zaten evde kalma durumunuz olduğundan bahsetmişsiniz. ama şunu düşünün, aileniz değil de, iki arkadaşınızla beraber kalıyor olsaydınız da bir yaştan sonra anlaşamıyor ve çekemiyorsunuz evde bir başkasını. banyo-tuvaleti istediğiniz zaman kullanmamak zor geliyor. siz öğün atlamak isterken karşı taraf sofra kuruyor, siz son ses müzik dinleyip evde dolanmak isterken karşı taraf uyumayı planlıyor. hasılı, önceyi bilemem, ama şimdiki problemlerinizin bir kısmı bu yüzden olabilir.
kendinize ev içerisinde bir alan oluşturup, ortak alanlara girdiğinizde otobüsteki yaşlı amca ve teyze ile karşılaşmış gibi mesafeyi korumak ve sonuca ulaşmayacağını bildiğiniz tartışmalardan kaçmak, karşı tarafa hatalarını söylememek iyi olabilir. tam tersi bir yol izleyip de ailecek terapiye gitmenizi de önereceğim ama gerçekçi olmaz sanırım. bir yaştan sonra bu durumu normal karşılamayabilirler.
- lovemyself (28.01.25 20:35:01)
Ailenizle yaşadıklarınız diğer insanlarla ilişkilerinize sızmıyorsa ortam değişikliği çözüm olur tabii; ama pek ihtimal vermiyorum açıkçası. Nereye gitseniz kendinizi de götüreceksiniz nihayetinde. Psikoterapi tavsiye ederim ben.
- auroraaurora (29.01.25 08:24:44)
Hocam biliyorum zor ama geçmişle barışmak en doğrusu.
Barışmak da demeyelim de orada bırakmak.
Bunu kendi başına yapamıyorsan bir terapiyle yap bir şekilde. Ki gidiyorsun. Ama düzene oturtmak önemli. Bütçen yoksa bile belediyelerin ücretsiz terapistleri var. Birkaç tane app vardı daha uygun fiyatlı online terapi sunan.
Sen istediğin kadar evden uzaklaş, istersen memleketi terk et, istersen yurtdışına taşın, kafanın içinde bunları aşamadığın sürece o ev seninle gelecek.
Benim bir tanıdığımda da var yaşı da büyük. Annesiyle yıldızı hiç barışmamış. Annesi ölmüş gitmiş, kendi artık neredeyse toruna karışmış. Hala annem de şöyle derdi, annem bize destek olmadı diye geçmişi yaşıyor... Ben onu anlıyorum o yüzden kabahat de bulmuyorum. Bir de o jenerasyonun bunları aşması daha zor duygularını daha kapalı yaşıyorlar. Ama bak aşmayınca böyle bir noktaya takılıp kalıyorsun.
Belki anne baban da seni nasıl büyüteceğini bilmiyordu. Belki onlar da öyle büyüdü. Belki onların da travmaları vardı. Aslında onlar da mağdurdur belki öyle düşün.
Yukarda da yazılmış insan kendini mağdur görmeye çok meğilli. Yani bazen bu aile içi durumlar karşılıklı tırmanıyor. Sizin de onları kışkırttığınız anlar da olmuş olabilir.
Eski ilişkilerde çok yaşanır bu. Ayrılmış çiftlere sorun ikisi de kendi mağduriyetlerini hatırlar, diğerlerini hatırlamaz. Kendi öfke patlamalarını, kışkırtmalarını...
Bir de öyle bakın.
Ama aşın bunu.
Aşmanın yolu da kendinize hayat amaçları belirlemek. Kendinizi öyle bir meşgul edin ki, kafanız bunları umursamasın.
Bu spor olabilir, kendinize bir iş kurmak onu büyütmek olabilir, bir sanat alanında hobi düzeyinde de olsa çalışmak olabilir, bir dernekte hayır işlerine adanmak olabilir.
Elbette bir psikolog size daha iyi yardım eder. Ben sadece kendi deneyimlerimi paylaşıyorum.
Bir de anneyi babayı son dönemlerinde yalnız bırakmak, ilerde bir vicdan yüküne dönebiliyor.
Bir tanıdığım vardı baba anne ve kızına biraz eziyet ediyordu.
kızı cenazesine bile gelmek istemedi. Zar zor götürdük. Ama şimdi diyor ki iyi ki gittim, çünkü muhtemelen vicdan yapacaktım.
Barışmak da demeyelim de orada bırakmak.
Bunu kendi başına yapamıyorsan bir terapiyle yap bir şekilde. Ki gidiyorsun. Ama düzene oturtmak önemli. Bütçen yoksa bile belediyelerin ücretsiz terapistleri var. Birkaç tane app vardı daha uygun fiyatlı online terapi sunan.
Sen istediğin kadar evden uzaklaş, istersen memleketi terk et, istersen yurtdışına taşın, kafanın içinde bunları aşamadığın sürece o ev seninle gelecek.
Benim bir tanıdığımda da var yaşı da büyük. Annesiyle yıldızı hiç barışmamış. Annesi ölmüş gitmiş, kendi artık neredeyse toruna karışmış. Hala annem de şöyle derdi, annem bize destek olmadı diye geçmişi yaşıyor... Ben onu anlıyorum o yüzden kabahat de bulmuyorum. Bir de o jenerasyonun bunları aşması daha zor duygularını daha kapalı yaşıyorlar. Ama bak aşmayınca böyle bir noktaya takılıp kalıyorsun.
Belki anne baban da seni nasıl büyüteceğini bilmiyordu. Belki onlar da öyle büyüdü. Belki onların da travmaları vardı. Aslında onlar da mağdurdur belki öyle düşün.
Yukarda da yazılmış insan kendini mağdur görmeye çok meğilli. Yani bazen bu aile içi durumlar karşılıklı tırmanıyor. Sizin de onları kışkırttığınız anlar da olmuş olabilir.
Eski ilişkilerde çok yaşanır bu. Ayrılmış çiftlere sorun ikisi de kendi mağduriyetlerini hatırlar, diğerlerini hatırlamaz. Kendi öfke patlamalarını, kışkırtmalarını...
Bir de öyle bakın.
Ama aşın bunu.
Aşmanın yolu da kendinize hayat amaçları belirlemek. Kendinizi öyle bir meşgul edin ki, kafanız bunları umursamasın.
Bu spor olabilir, kendinize bir iş kurmak onu büyütmek olabilir, bir sanat alanında hobi düzeyinde de olsa çalışmak olabilir, bir dernekte hayır işlerine adanmak olabilir.
Elbette bir psikolog size daha iyi yardım eder. Ben sadece kendi deneyimlerimi paylaşıyorum.
Bir de anneyi babayı son dönemlerinde yalnız bırakmak, ilerde bir vicdan yüküne dönebiliyor.
Bir tanıdığım vardı baba anne ve kızına biraz eziyet ediyordu.
kızı cenazesine bile gelmek istemedi. Zar zor götürdük. Ama şimdi diyor ki iyi ki gittim, çünkü muhtemelen vicdan yapacaktım.
- anten (29.01.25 11:32:53)
en doğrusu bu kadar anlaşamadığın insanlarla, anne baba olsa bile, beraber yaşamak zorunda değilsin.
ekonomik olarak onların yanında kalmaya mecbursan onların kahrını çekmeye de mecbursun.
aynısı onlar için de geçerli, onlar elden ayaktan düştükleri için sana muhtaçlarsa senin kahrını çekmeye mecburlar.
bu dünyada güç her şeydir.
annen baban kavga dövüş ortamında büyümüşler, kavga hakaret şikayet onlar için çok normal ve bunlar olmasa rahatsız olurlar. sen çocukken, daha acizken senin üzerine çok gelmişler, çünkü bildikleri tek iletişim yöntemi bu.
böyle insanlar laftan anlamıyorlar, aynı yöntemin daha fazlasını uygularsan anlıyorlar. deli deliyi görünce kuyrugunu kıstırırmış veya dinsizin hakkından imansız gelirmiş.
ama tabi sen de öyle davranırsa onlardan farkın kalmaz. en doğrusu en başa dönüyorum ayrı yaşamak. ama sen onlara onlar sana mecbur. bu durumda ne desek boş
ekonomik olarak onların yanında kalmaya mecbursan onların kahrını çekmeye de mecbursun.
aynısı onlar için de geçerli, onlar elden ayaktan düştükleri için sana muhtaçlarsa senin kahrını çekmeye mecburlar.
bu dünyada güç her şeydir.
annen baban kavga dövüş ortamında büyümüşler, kavga hakaret şikayet onlar için çok normal ve bunlar olmasa rahatsız olurlar. sen çocukken, daha acizken senin üzerine çok gelmişler, çünkü bildikleri tek iletişim yöntemi bu.
böyle insanlar laftan anlamıyorlar, aynı yöntemin daha fazlasını uygularsan anlıyorlar. deli deliyi görünce kuyrugunu kıstırırmış veya dinsizin hakkından imansız gelirmiş.
ama tabi sen de öyle davranırsa onlardan farkın kalmaz. en doğrusu en başa dönüyorum ayrı yaşamak. ama sen onlara onlar sana mecbur. bu durumda ne desek boş
- abelardo (29.01.25 14:50:40)
hayatımın bu yöne gideceğini tahmin ettiğim için yıllar önce evden kaçtım. ara ara iletişim kuruyoruz da ama elden ayaktan düştüklerinde bakmayı falan kesinlikle düşünmüyorum.
- nolmus yani (29.01.25 16:23:15)
Bazi insanlar hic degismezler kabule gecmek ve ileriye bakmak lazim yoksa hep yipranirsin
-tecrubeli bir dost
-tecrubeli bir dost
- Zetnikov (29.01.25 16:49:47)
1