[]
özgürlüğün çok muğlak ifade olması ya da benim gereksiz hassasiyetim...
selamlar.
gün geçmiyor ki insan ve toplum arasındaki ilişkileri irdelemeden kafayı yemeyeyim.
bir insanı bizi/diğerlerini rahatsız edecek seviyede sesli konuşunca uyarabiliyoruz da neden gürültülü şekilde yemek yediğinde, cak cak sakız çiğnediğinde, kulaklık olmadan video izlediğinde uyaramıyoruz?
misal yanımda kahvaltı eden bir eleman var, bildiğin biberi çatır çutur yiyor, o biberi her çatırdatışında kafama silahla ateş eder gibi hissediyorum. çayını içmiyor, hüpletiyor. o her hüüüppğppp edişinde beynim ikiye ayrılıyor sanki.
yan tarafta da temizlikten sorumlu kadın cak cak sakız çiğniyor, aynı şekilde metroda da denk geliyorum. adam hiçbir rahatsızlık duymuyor ve sakızı ağzında havai fişek gibi patlatıyor veya cak cak geviş getiriyor.
başka bir adam hiçbir şekilde etrafı önemsemeden kulaklıksız bir şekilde video izliyor, hiçbir rahatsızlık da duymuyor.
ofiste beni zerre ilgilendirmeyen, hatta nazik bir şekilde "bu konu hakkında pek bir bilgim veya alakam yok, bu yüzden yorum getiremiyorum" dememe rağmen yarım saat boyunca bana hiçbir katkı sağlamayacak veya karşı tarafa yararım dokunmayacak bir konunun muhatabı oluyorum.
metrobüste kadın yanına kimse oturmasın ve diğer koltuklar boş diye yanına çanta koyuyor, siz oturmak isteyince of puf ediyor.
atm'de sıra bekliyorum, önümdeki kişi işini bitirmiş ama hala kenara geçmiyor, çektiği parayı orada sayıyor ve bu süreçte de küçük çocuğunun atm'nin düğmelerine rastgele basmasına göz yumarak atm'nin donmasına sebep oluyor.
asansörde de çocuklarının her düğmeye basmasına ses etmeyen ve asansörün her katta durmasına sebep olan tipler de aynı şekilde.
ya bu toplum içinde yaşamaya uyum sağlayamamış tipler, anladık da bu şeyler özgürlüğün minimal örnekleri mi yoksa uyarmak en olağan ve doğal bir eylem midir? kafayı mı sıyırıyorum? çok mu takıyorum?
gün geçmiyor ki insan ve toplum arasındaki ilişkileri irdelemeden kafayı yemeyeyim.
bir insanı bizi/diğerlerini rahatsız edecek seviyede sesli konuşunca uyarabiliyoruz da neden gürültülü şekilde yemek yediğinde, cak cak sakız çiğnediğinde, kulaklık olmadan video izlediğinde uyaramıyoruz?
misal yanımda kahvaltı eden bir eleman var, bildiğin biberi çatır çutur yiyor, o biberi her çatırdatışında kafama silahla ateş eder gibi hissediyorum. çayını içmiyor, hüpletiyor. o her hüüüppğppp edişinde beynim ikiye ayrılıyor sanki.
yan tarafta da temizlikten sorumlu kadın cak cak sakız çiğniyor, aynı şekilde metroda da denk geliyorum. adam hiçbir rahatsızlık duymuyor ve sakızı ağzında havai fişek gibi patlatıyor veya cak cak geviş getiriyor.
başka bir adam hiçbir şekilde etrafı önemsemeden kulaklıksız bir şekilde video izliyor, hiçbir rahatsızlık da duymuyor.
ofiste beni zerre ilgilendirmeyen, hatta nazik bir şekilde "bu konu hakkında pek bir bilgim veya alakam yok, bu yüzden yorum getiremiyorum" dememe rağmen yarım saat boyunca bana hiçbir katkı sağlamayacak veya karşı tarafa yararım dokunmayacak bir konunun muhatabı oluyorum.
metrobüste kadın yanına kimse oturmasın ve diğer koltuklar boş diye yanına çanta koyuyor, siz oturmak isteyince of puf ediyor.
atm'de sıra bekliyorum, önümdeki kişi işini bitirmiş ama hala kenara geçmiyor, çektiği parayı orada sayıyor ve bu süreçte de küçük çocuğunun atm'nin düğmelerine rastgele basmasına göz yumarak atm'nin donmasına sebep oluyor.
asansörde de çocuklarının her düğmeye basmasına ses etmeyen ve asansörün her katta durmasına sebep olan tipler de aynı şekilde.
ya bu toplum içinde yaşamaya uyum sağlayamamış tipler, anladık da bu şeyler özgürlüğün minimal örnekleri mi yoksa uyarmak en olağan ve doğal bir eylem midir? kafayı mı sıyırıyorum? çok mu takıyorum?
bi cinnet her seyi halleder.
- banach (12.12.24 11:18:42)
bu durum ülkemizin bir anda köylüyken şehire geçmesiyle oluşmuş bir durum. bu durumun seni rahatsız ettiğini karşı taraf düşünmüyor. ben de senin gibi aynı şeylerden rahatsızım.
dolmuşta ayakta gitmemek için dolmuşu durdurup inen kadına dolmuşta oturan ve ayakta duranlar tepki gösterdi. söylemleri şuydu: biz her gün böyle gidip geliyoruz.
olay kabullenmek...
önemli olan kabullenmeyip bu insanları uyara uyara adam edeceğiz ya skt.r olup gideceğiz.
dolmuşta ayakta gitmemek için dolmuşu durdurup inen kadına dolmuşta oturan ve ayakta duranlar tepki gösterdi. söylemleri şuydu: biz her gün böyle gidip geliyoruz.
olay kabullenmek...
önemli olan kabullenmeyip bu insanları uyara uyara adam edeceğiz ya skt.r olup gideceğiz.
- mikahakkinen (12.12.24 11:48:49)
Öncelikle çok rahatsız olursanız insanları uyarırsınız da, insanları uyararak bir yere varamazsınız. Bahsettiğiniz şeyler, ki ne kadar büyük problemler oldukları tartışılır, bir insanın yetişkinliğinde sizin uyarınızla ya da bir başka sebeple "Toplu taşıma araçlarında yüksek sesle müzik dinlememeliyim" diye bir aydınlanmayla değişecek bir davranış kalıbı değil.
İnsanlar bu tür şeyleri yapmayı ya bu tür şeyler artık normal karşılanmadığında bırakıyorlar, bunun için de bu tür şeylerin görece nadir şeyler olması lazım ki yapanlar üzerinde belli bir toplum baskısı olsun. Ya da en başından bunları yapmamak üzerine eğitilmeleri gerekiyor.
İnsanlar bu tür şeyleri yapmayı ya bu tür şeyler artık normal karşılanmadığında bırakıyorlar, bunun için de bu tür şeylerin görece nadir şeyler olması lazım ki yapanlar üzerinde belli bir toplum baskısı olsun. Ya da en başından bunları yapmamak üzerine eğitilmeleri gerekiyor.
- salihdt (12.12.24 11:51:42)
özgürlük çok da muğlak bi ifade değil aslında. zaten saydıklarınızın da özgürlükle alakası yok. saygısızlık diyebiliriz daha çok.
- elorelia (12.12.24 11:58:36)
benim kriterim su. bir yerde azinliksam sesimi cikarmam. cunku kabul gormus ve normali bu. ama cogunluksam ilk ses cikaran ben olurum.
yani zurih'te bir metroda boyle bisey olsa hakkimi ararim; ama istanbulda metrobuste sadece rica ile yetinirim. diger turlu basina bela, stres almak disinda hic bir fayda gelmez.
yani zurih'te bir metroda boyle bisey olsa hakkimi ararim; ama istanbulda metrobuste sadece rica ile yetinirim. diger turlu basina bela, stres almak disinda hic bir fayda gelmez.
- buenosdias (12.12.24 12:12:04)
Maruz kalmamak için kulaklık şart. Bu insanları siz değiştiremezsiniz. Uyarsanız ya kabahatli çıkarsınız ya da etkisi olmaz.
- auroraaurora (12.12.24 12:32:03)
yazdıklarında haklısın, ben de çok rahatsız oluyorum bunlardan. ilk defa cevapların neredeyse tamamına katıldım.
cinnet ne alaka onu anlamadım
"bu durum ülkemizin bir anda köylüyken şehire geçmesiyle oluşmuş bir durum."
"özgürlük çok da muğlak bi ifade değil aslında. zaten saydıklarınızın da özgürlükle alakası yok. saygısızlık diyebiliriz daha çok."
"İnsanlar bu tür şeyleri yapmayı ya bu tür şeyler artık normal karşılanmadığında bırakıyorlar, bunun için de bu tür şeylerin görece nadir şeyler olması lazım ki yapanlar üzerinde belli bir toplum baskısı olsun."
"benim kriterim su. bir yerde azinliksam sesimi cikarmam. cunku kabul gormus ve normali bu. ama cogunluksam ilk ses cikaran ben olurum."
cinnet ne alaka onu anlamadım
"bu durum ülkemizin bir anda köylüyken şehire geçmesiyle oluşmuş bir durum."
"özgürlük çok da muğlak bi ifade değil aslında. zaten saydıklarınızın da özgürlükle alakası yok. saygısızlık diyebiliriz daha çok."
"İnsanlar bu tür şeyleri yapmayı ya bu tür şeyler artık normal karşılanmadığında bırakıyorlar, bunun için de bu tür şeylerin görece nadir şeyler olması lazım ki yapanlar üzerinde belli bir toplum baskısı olsun."
"benim kriterim su. bir yerde azinliksam sesimi cikarmam. cunku kabul gormus ve normali bu. ama cogunluksam ilk ses cikaran ben olurum."
- abelardo (12.12.24 13:34:45)
Hepsini okudum. Muğlak olan neresi? Bunların hiçbiri özgürlükler içinde değil. Hepsi toplum içinde yaşama kurallarına uymama. Evet çay dahil.
Belki biber hariç. Onda da kahvaltı yeri önemli. Yemekhane, restoran, cafe falan ise biber ses çıkarabilir. Ofis içinde çalışma alanında ise o da özgürlük değil. Yani sen rahatsız oluyorsan değil. Olmuyorsan çayınızı beraber hüpletirsiniz
Belki biber hariç. Onda da kahvaltı yeri önemli. Yemekhane, restoran, cafe falan ise biber ses çıkarabilir. Ofis içinde çalışma alanında ise o da özgürlük değil. Yani sen rahatsız oluyorsan değil. Olmuyorsan çayınızı beraber hüpletirsiniz
- nawar (12.12.24 14:35:37)
Saydıklarınızın hepsi, %100 oranında beni de rahatsız ediyor. Bir tanesi bile istisna değil.
Ancak yanındaki boş koltuğu parselleyen kişinin yaptığı şey dışında bunlar "özgürlüğün minimal örnekleri"
İnsanlar kaba olmak konusunda özgür. Saçmalamak konusunda da özgür. Her saygısızlık, toplumun her genel geçer kuralına aykırılık özgürlük sınırları dışında tutulamaz.
Özgürlüğün sınırı bir şeyin sizi veya bir grubu rahatsız etmesi üzerine çizilemez. Eğer birisi kendi doğruları üzerine, sizin o ortamdaki davranışınızı aktif şekilde kısıtlamıyorsa (örneğin ezan vakti diye kulaklığınızı çekip almıyorsa) ve yaptığı şey yasalarca özellikle kısıtlanmamışsa (çıplak dolaşmak vs.) o kişi o yaptığı şeyi yapmakta özgür. En genel geçer tanım bu. Yasaları işin içine kattığımız için felsefik anlamdan ziyade pratik anlamda özgürlüğün tanımı bu.
Özgürlüğün tanımı içine başka ne giriyor peki? Siz de bunlar hakkında rahatsızlığınızı dile getirmekte özgürsünüz. İnsanlar özgürlüğü hep tek taraflı düşünüyor. Ancak yapılan davranışların sonuçları olur. Bir şeyi yapmakta özgürsünüz diye onu yaptığınızda tepki görmeyeceğiniz anlamına gelmez.
Siz de bu kişilerin alanını kısıtlamadan kendi rahatsızlığınızı dile getirebilirsiniz. Siz de bunu yapmakta özgürsünüz.
Toplumsal denge bu şekilde teraziye geliyor. Bu işler böyle yani. Çok karışık değil aslında. Her şeyin bir kuralı, formülü olamaz, bazı şeyler uzlaşıyla hallolur.
Birisi sesli sakız çiğniyor diye ona kabahatler kanunundan ceza kesildiği bir ortam düşünün, sizce de bu absürt olmaz mı?
Ancak yanındaki boş koltuğu parselleyen kişinin yaptığı şey dışında bunlar "özgürlüğün minimal örnekleri"
İnsanlar kaba olmak konusunda özgür. Saçmalamak konusunda da özgür. Her saygısızlık, toplumun her genel geçer kuralına aykırılık özgürlük sınırları dışında tutulamaz.
Özgürlüğün sınırı bir şeyin sizi veya bir grubu rahatsız etmesi üzerine çizilemez. Eğer birisi kendi doğruları üzerine, sizin o ortamdaki davranışınızı aktif şekilde kısıtlamıyorsa (örneğin ezan vakti diye kulaklığınızı çekip almıyorsa) ve yaptığı şey yasalarca özellikle kısıtlanmamışsa (çıplak dolaşmak vs.) o kişi o yaptığı şeyi yapmakta özgür. En genel geçer tanım bu. Yasaları işin içine kattığımız için felsefik anlamdan ziyade pratik anlamda özgürlüğün tanımı bu.
Özgürlüğün tanımı içine başka ne giriyor peki? Siz de bunlar hakkında rahatsızlığınızı dile getirmekte özgürsünüz. İnsanlar özgürlüğü hep tek taraflı düşünüyor. Ancak yapılan davranışların sonuçları olur. Bir şeyi yapmakta özgürsünüz diye onu yaptığınızda tepki görmeyeceğiniz anlamına gelmez.
Siz de bu kişilerin alanını kısıtlamadan kendi rahatsızlığınızı dile getirebilirsiniz. Siz de bunu yapmakta özgürsünüz.
Toplumsal denge bu şekilde teraziye geliyor. Bu işler böyle yani. Çok karışık değil aslında. Her şeyin bir kuralı, formülü olamaz, bazı şeyler uzlaşıyla hallolur.
Birisi sesli sakız çiğniyor diye ona kabahatler kanunundan ceza kesildiği bir ortam düşünün, sizce de bu absürt olmaz mı?
- akhenaten (12.12.24 15:57:14 ~ 16:02:08)
Hocam askere gittiniz mi ?
6 aylik mi ?
Merak ettim.
6 aylik mi ?
Merak ettim.
- WithWorth (12.12.24 19:22:41)
@WithWorth: hayır, askerlikten muafım.
- m e b (13.12.24 11:53:24)
skerler eşiğine gelip insanların suratına içinden geçenleri dan dan konuşmaya başlayana kadar böyle gidecek. fakat sen erkek olduğun için olayın alevlenip yaralamalı kavgaya dönüşme olasılığı yüksek. karşındakini ölçüp biçip ona göre içindekileri söylemeye başla derim. işin zor meb kardeşim.
- titanyum22 (13.12.24 13:53:31)
1