[]
güçlü bir stoacılık eleştirisi
vardı neydi o? insanlar değiştiremeyeceği şeyleri kabul etseydi dünyada hiç değişim olmazdı. onlar kabul etmedikleri için dünyadaki birçok gelişimin önü açıldı falan diyordu sanki?
Stoacılar değişime karşı değil. Kendi etkilerinin olduğu değişimlere odaklanıyorlar. Etkilerinin olmayacağı değişimler için uğraşmıyorlar. Yani gereksiz vakit kaybı ve efor harcamıyorlar.
Marcus Aurelius'un (imparator, sezar) hatıralarını okuyun. İpucu orada vardır. Özellikle duygularını kontrol etmek ile ilgili. Mesela emrindeki generalin ahlaksız ve kötü adam olduğunu bilmesine karşın durumu idare eder filan.
Marcus Aurelius'un (imparator, sezar) hatıralarını okuyun. İpucu orada vardır. Özellikle duygularını kontrol etmek ile ilgili. Mesela emrindeki generalin ahlaksız ve kötü adam olduğunu bilmesine karşın durumu idare eder filan.
- alfired (11.12.24 12:25:48)
işte ben de etkilerinin olmayacağı değişimler için uğraşmamaya yöneltilmiş bir eleştiri metni arıyorum
- tabii lan manyak mısın (11.12.24 12:50:34)
Soruyu anladım ama bu güçlü eleştiriyi hiç bilmiyorum lakin aklıma ilk önce şu geldi: bunu eleştirse eleştirse irade karşıtı biri olarak st. Augustine eleştirmiştir (bcsmn.edu) sonra senin ek açıklaman aklıma abartılı bir iradci olarak sartre'ı getirdi.
- prole (11.12.24 13:14:34)
bahsettiğiniz sorunun cevabını bilmiyorum ama yapay zekaya sorduğumda şöyle bir yanıt aldım, teyide muhtaç. bir kontrol edin:
----
Bu düşünce postkolonyal teoride ve eleştirel teoride yaygın olarak görülür, ancak spesifik olarak stoacılığı bu açıdan eleştiren tek bir düşünür ya da akım hatırlamıyorum. Marksist düşünürler ve Frankfurt Okulu teorisyenleri benzer eleştirileri genel olarak "kadercilik" ve "pasif kabullenme" felsefelerine yöneltmişlerdi.
Örneğin Max Horkheimer ve Theodor Adorno'nun çalışmalarında buna benzer eleştiriler bulunur - onlar özellikle insanların mevcut durumu "doğal" veya "değiştirilemez" olarak kabul etmelerinin tehlikelerine dikkat çekmişlerdir. Ancak bu eleştiriler doğrudan stoacılığı hedef almaktan çok, genel olarak pasif kabullenmeyi eleştiriyordu.
Herbert Marcuse'un "tek boyutlu insan" kavramı da benzer bir eleştiriyi içerir - insanların mevcut sistemi sorgulamadan kabul etmelerini eleştirir.
Ancak spesifik olarak stoacılığa yönelik bu eleştirinin tek bir kaynağını veya akımını belirtmem doğru olmaz, çünkü bu konuda kesin bir bilgim yok ve yanlış bilgi vermek istemem.
----
Bu düşünce postkolonyal teoride ve eleştirel teoride yaygın olarak görülür, ancak spesifik olarak stoacılığı bu açıdan eleştiren tek bir düşünür ya da akım hatırlamıyorum. Marksist düşünürler ve Frankfurt Okulu teorisyenleri benzer eleştirileri genel olarak "kadercilik" ve "pasif kabullenme" felsefelerine yöneltmişlerdi.
Örneğin Max Horkheimer ve Theodor Adorno'nun çalışmalarında buna benzer eleştiriler bulunur - onlar özellikle insanların mevcut durumu "doğal" veya "değiştirilemez" olarak kabul etmelerinin tehlikelerine dikkat çekmişlerdir. Ancak bu eleştiriler doğrudan stoacılığı hedef almaktan çok, genel olarak pasif kabullenmeyi eleştiriyordu.
Herbert Marcuse'un "tek boyutlu insan" kavramı da benzer bir eleştiriyi içerir - insanların mevcut sistemi sorgulamadan kabul etmelerini eleştirir.
Ancak spesifik olarak stoacılığa yönelik bu eleştirinin tek bir kaynağını veya akımını belirtmem doğru olmaz, çünkü bu konuda kesin bir bilgim yok ve yanlış bilgi vermek istemem.
- biseysorcaktim (11.12.24 13:34:24)
1