[]

Şehirden siz de sıkılıyor musunuz?

İzmir'de çok merkezi bi yerde oturuyorum. aslında görece şanslıyım, evimle işim çok yakın, toplu taşıma kullanmıyorum aracım var, normal günde maksimum trafikte kalma sürem 40 dk. ama çok sıkıldım. insanlardan, trafikten, herkesin önce kendini düşünmesinden, çöplerini yere atanlardan, sokağa tükürenlerden. hiç yakın zamanda mümkün görünmüyor ama en büyük hayalim sakin bir müstakilde yaşamaya başlamak ve olabildiğince az yabancıya maruz kalmak.

2. mesleğim gereği her pazar ormana gidiyorum. geçtiğimiz pazar çok yağmurluydu, deli ıslandık ekipçe ormanda, en son oturduğum ağacın dibinde yağmur sesinde meditasyon yaptım. (yağmurda bir 30 dakika beklemem gerekiyordu.) ormana gitmesem çoktan delirirdim gibi hissediyorum bazen.

siz nasıl yapıyorsunuz? güvenli alanınız var mı? hele istanbul... nasıl delirmediniz? yoksa seviyor musunuz?

 
ben de izmir'deyim. yoğun bir iş tempom vardı. plaza hayatı filan. 2 yıl önce künerde bir arazi aldım. duvardan temele, bir sürü inşaat işleri ile uğraştım. bir yaşam alanı oluşturdum.işi gücü bayağı bıraktım. bıraktım derken işverenim, işe 10 günde falan bir gelip kontrol ettim. köpeklerim var. ormanın içindeyim. kuşlar kurbağalar sincap ve tavşanlar daha neler neler. yazın fonda ağustos böcee sesi, sonbahar ve kış karadeniz gibi yağmur sesleri. mangallar mı dersin odun ateşinde yemekler, pizza fırını yaptım börekler çörekler. her neyse 1 ay önce birden bire inanılmaz derecede sıkıldım. şehri özledim. şimdi sadece cuma aklamları kalıyorum. c.tesi pazar sabah gidip 1-2 saat köpeklerle ilgilenip geri geliyorum.çalışmayı, şehri, kalabalığı trafiği özlemişim. demem o ki; ikisi de lazımmış.


  • ground  (03.12.24 14:52:18 ~ 14:57:45) 
Sehirden bunaldim. Sizin belirttiginiz herkesin kendini dusunmesi durumu yok fazla, bu buyuk arti, ama gene de patladim. Tabii sehir disina gecme durumunda da kendimi kirsala uygun ve uygun olmayan islere adamadiktan sonra muhtemelen bir sonra sehre donmek isterim diye dusunuyorum. Gene de denemek istiyorum.


  • mbond  (03.12.24 14:57:59) 
Evet, bunalıyorum. Doğa sporları külübüne üyeyim. Ayda en az 2 hafta sonu hiking, nadiren de olsa trekking yapıyorum.


  • auroraaurora  (03.12.24 15:03:14) 
Evden çok çıkmıyorum.
Sessiz sakin, şehrin az dışında, orman + göl yanında sevimli bi muhitte oturuyorum. Durumu iyi yaşlıca insanların tercih ettiği bir mahalle. Ofise de 10 dk arabayla.
Sessiz, tantanasının az olması yeterli benim için oturduğum yerin.
Hiç güvenli alan ihtiyacı hissetmedim açıkçası. Size göre çok içeri dönük bi insanım sanırım, o yüzden sıkıntı çekmiyorum.
  • norek  (03.12.24 15:14:12) 
Aşırı kalabalık, kaotik yerleri ben de pek sevmiyorum ama kırsal, orman, @ground'un anlattığı tarzı müstakil evleri daha da sevmiyorum o yüzden şehir <3 ben. İstanbul diye sormuşsun sonunda, İstanbul'da delirirdim ama muhtemelen. Nefret ediyorum İstanbul'dan, umarım orada yaşamak zorunda kalmam.

İzmirliyim, İzmir bile artık kalabalık geliyor bana. İki sene Denizli'de yaşadım, son iki senedir de Eskişehir'deyim (ondan önce ilk 7 yılım Urla'da sonra İzmir merkezde geçti 25 yaşına kadar) Denizli ve Eskişehir tarzı orta büyüklükteki şehirler ideal bence. İşe toplu taşıma ile gidiyorum, dışarı çıkmak istediğimde taksi çok tutmuyor çünkü her yer yakın ya da yine toplu taşıma ile her yere gidebiliyorum. Kalabalık bunaltıcı değil, evim de çok merkezi bir yerde ve konumunu çok seviyorum. O yüzden burda baya mutluyum yani. İzmir'deki hayatımı da seviyordum Balçova'da yaşıyordum ki çok severim Balçovayı. Ama en son gittiğimde o kalabalık falan bunaltıcı geldi artık. Bence ideal hayat 500 bin - 1 milyon arası insanın yaşadığı orta büyüklükteki şehirlerde (Hem Denizli, hem de Eskişehir şehir nüfusu olarak bu klasmanda)
  • nundu  (03.12.24 15:14:51) 
Beykoz'dayım. Çok seviyorum. Ön tarafta harika manzara. Arka bahçem göl. Lotus çiçekleri, ördekler, kaplumbağalar. Trafik yok.


  • gabe h coud  (03.12.24 15:19:23) 
Bursa'da doğdum kış mevsimini merkezde, yazları ise yine Bursa'nın küçük bir sahil kasabasında geçirirdik. Her haziran oh be dünya varmış, ağustos gibi de yeter artık be okullar açılsın derdim. 10 yaşına kadar çok sorun etmedim gerçi çoluk çocuk parkta bahçede oynuyorduk sonuçta ama ergenlikle beraber kasabada yapılacak bir şeyin olmaması bana batmaya başlamıştı ne bir avm, tiyatro, sinema. Göl, doğa, ağaç, bahçe falan da bir yere kadar. Bir de küçük yer insanını çok sevmem en azından bizim oradakiler insanın işine çok karışıp çok konuşuyordu.

O yüzden ben şehir sevdiğime karar verdim. Ufak yerlerde kısa süreli zaman geçirip kafa dinleyip dönmeyi tercih ediyorum. İstanbul'u seviyorum. Yaklaşık 10 sene metro metrobüs ün dibinde yaşadım. Ani bir tepe atması sonucu arabayla 20 30 dk da şehir merkezine inebileceğim ama aslında merkeze o kadar da yakın olmayan bir yerdeyim yani Göktürk'te. 5 dk da ormana gidiyorum. Şimdilik beni mutlu ediyor <3
  • kullanicadi  (03.12.24 15:47:05 ~ 17:28:59) 
İzmir'deyim salı günü öğleden sonra trafikte takılı kalınca bazen kafam ısınıyor bu nedir diye. Ama şehrin nimetleri de güzel kırsal iyi hoş 4. gün canım sıkılmaya başlıyor mütemadiyen orada da olmaz gibi geliyor. (Yaş 37 çok genç de sayılmam)

Genel değişiklik lazım bence insana şehirden değil de nerede bulunursak bulunalım belli bir süre tekrara düşünce batmaya başlıyor çoğu irili ufaklı şeyler. Genel bir değişiklik halinde olabilecek bir hayat tarzı çok güzel olurdu gibi geliyor bana.
  • hedep  (03.12.24 17:09:59) 
"Aşırı kalabalık, kaotik yerleri ben de pek sevmiyorum ama kırsal, orman, @ground'un anlattığı tarzı müstakil evleri daha da sevmiyorum o yüzden şehir <3 ben." +1
Doğayı uzaktan ve küçük dozlarda seviyorum. Hatta küçük şehir de sevmiyorum, kültürel ve sosyal hayatı, tiyatrosu konseri sergisi olan şehir seviyorum. Bunun için mesela Eskişehir şahane, Denizli Çanakkale falan hayır.

Eskişehir, Antalya, Ankara ve İstanbul'da yaşadıktan sonra İzmir'e taşındım, çok mutluyum. (İstanbul dışında diğer üç şehirde de gayet mutluydum.) Karı koca evden çalıştığımız için sabah akşam trafiğine çok nadir giriyoruz. Sürekli konser/tiyatro izliyoruz. Canımız isterse etraftaki küçük kasabalara köylere koylara gidebiliyoruz. Ben <3 deniz kenarında büyük şehir.

Edit: güvenli alanım = evim. Huzurlu bir aileyiz, kendimize konforlu ve hobilerimize yer ayırabildiğimiz bir ev yaptık. Şehrin kalabalığından yarım saat içinde eve dönmek bana yetiyor.
  • kobuzchu kiz  (03.12.24 17:40:25 ~ 17:49:19) 
Şehir iyidir. Ben köy kökenliyim ama köyü tavsiye etmem. Çünkü; küçük yerinin başka sıkıntıları var. Herkes biribirini gözetler, dedikodu çok olur, bazıları işine karışmaya kalkar.

Nundu'nun yazdığı gibi orta büyüklükte bir şehir olabilir ya da ekonomik durum iyiyse İzmir'in sessiz fazla gürültülü olmyan bir yerden müstakil ev alınabilir.
  • komando kani var bende  (03.12.24 17:43:30) 
30 yaşındayım, bütün hayatımı "şehir bebesi" olarak yaşadım ve gerçekten bunaldım. yaşadığımın hayat olmadığını özellikle dağ-taş-toprak görünce fark ediyorum. köy hayatı romantizmi filan yapmayacağım, büyük şehrin bana sunduğu fırsatların vs. farkındayım ama mental olarak klasik tabirle toprağa/çimene dokunabilsem çok daha iyi durumda olurdum diye düşünüyorum.

güvenli alan sayabileceğim tek yer teyzemlerin trakya'daki minnak arazisi. senede birkaç kez de olsa oraya giderim. genelde kalabalık grup oluyoruz zaten. en yakın köy bile araçla 10-15 dakika mesafede. ormanın dağın içinde. utanmasam yani çıblak koşup ağaçlara tırmanırım. öyle doğal, öyle güzel. orada geçirdiğim 3 gün şehirde geçirdiğim 50 güne bedel resmen yoğunluk ve yaşadığını hissetme açısından. şehirdeyken hep sağlıklı kalma takıntısıyla genç olmayı isterim mesela... oradayken "burda 90 yaşında olsam bile sorun değil" diye düşünüyorum. fiziksel ve ruhsal olarak kötü hissedemiyorum oradayken.

uzun vadede sorunu nasıl çözebilirim onu da bilemiyorum açıkçası. çok zengin olsam şehre araçla 30-40 dakika mesafede kırsalda bahçeli evde vs. yaşamak isterdim ama öyle bir şansım da yok. akıl sağlığımızı korumaya çalışıyoruz işte.
  • mark greg sputnik  (03.12.24 18:27:45) 
İsimle evim arası 5dk bile yoktur. Her gün parka yürüyüşe koşmaya gidiyorum. Dün gece koşu dönüşü bildiğin kömür dumanı soludum, üstüm başım hep is kokuyordu. Ağlamak istedim. Bu ve daha pekçok sebeple hayalim köye yerleşmek.


  • Amaranta ursula  (03.12.24 19:22:33 ~ 19:24:34) 
İstanbul Kadıköy since 1989.

Ara ara darlandığım oluyor tabii ama seviyorum yine de. Bu cuma Kadıköy'e bir restorana gideceğim, muhtemelen arkasından Standup gösterisine giderim.
  • put it in your appropriate place  (03.12.24 21:42:51) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.