[]
İkili iletişimlerde (sosyal, duygusal vs) diğergâm olanlara soru
Selam
Her türlü ikili iletişimde diğergâmlık (muhataba kendinden daha öncelikli davranmak) yönü daha ağır basan insanlar varsa onlara sormak istiyorum,
Herkes ben odaklı iken sen odaklı yaşamak çok yormuyor mu? Nasıl başa çıkıyorsunuz? Nasıl var hissedebiliyorsunuz, nasıl ait hissedebiliyorsunuz, o kişiyle aranızdaki iletişimde nasıl bir yerinizin olduğuna ikna olabiliyorsunuz? Bir türlü yer kaplayamamak, bir türlü bir parçası olamamak gibi duygularınız var mı?
Bunun çözümü nedir?
Her türlü ikili iletişimde diğergâmlık (muhataba kendinden daha öncelikli davranmak) yönü daha ağır basan insanlar varsa onlara sormak istiyorum,
Herkes ben odaklı iken sen odaklı yaşamak çok yormuyor mu? Nasıl başa çıkıyorsunuz? Nasıl var hissedebiliyorsunuz, nasıl ait hissedebiliyorsunuz, o kişiyle aranızdaki iletişimde nasıl bir yerinizin olduğuna ikna olabiliyorsunuz? Bir türlü yer kaplayamamak, bir türlü bir parçası olamamak gibi duygularınız var mı?
Bunun çözümü nedir?
Denge çok önemli bence her türlü ilişkide. Neden bu kadar fedakarım diye derinlemesine düşünmek lazım belki de.
Ben, çok fedakar insanların sevilme, beğenilme ve onaylanma ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. Hayatı Yeniden Keşfedin diye bir kitap var, o kitapta anlatıyor.
Ben, çok fedakar insanların sevilme, beğenilme ve onaylanma ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. Hayatı Yeniden Keşfedin diye bir kitap var, o kitapta anlatıyor.
- rock n roll (24.08.24 15:39:53)
Merhaba, güzel bir soru. Benim hikayem şöyle; 15 yıl kadar hak savunulucuğu üzerine STÖ' lerde gönüllülük esasıyla çalıştım. Aile içi ilişkilerimde, romantik ilişkimde ve arkadaşlıklarımda dikkat ettiğim mevzu; duygu ve ihtiyaçlar. O an soylenen söz, yapılan hareket her neyse; kişisel almamaya gayret ediyorum. Karşı tarafın kendisiyle ilgili diyorum. Ha bazen bunlar bana konforlu, bazen de konforsuz duygular hissettiriyor. Yine sebep aynı: kendiyle ilgili. Ben karşımdakini duygu ve ihtiyaçlar yönünden dinlerken, yargısız, etketsiz yani düşüncelere teslim olmadan dinlemeye bakıyorum. Düşüncelere teslim olduğum anlar oluyor elbette, o zaman da sempatiye düşmüş oluyorum. Bunlar da benimle ilgili şeyler diye yaklaşıyorum olaya. Gönülden vermek diye bir tabir var. Burada beni kaç kişinin okuyacağı ya da okumayacağı umrumda değil. Belki bunları değerlendirmeye hazır olan bir kişi yararlanır, hayata bakışına bir katkım olur motivasyonuyla yazıyorum. Gönlünden geçerse sorar, teşekkür eder, kurcalar ya da hiç tepki vermez. Böyle bir karşılık beklemiyorum.
Romantik ilişkimde fark olarak sevgi dilimi öğrensin, geri bildirim versin, saygıyı yitirmesin ve beni de gelişmeye teşvik etsin. Bunlar zaman istiyor. İnsanların duygu ve ihtiyaçlarını öğrendikten sonra kızgın kalamıyorum. Klinik psk. Marshall Rosenberg diyor ki; her türlü öfkenin temelinde, karşılanmamış bir ihtiyaç yatar. Bunu bildikten sonra, öfkeden önce, aidiyet ihtiyacımı belirtmek kalıyor geriye. İhtiyaçlar değil, bizi bu ihtiyaçlara ulaşmak için seçtiğimiz stratejiler çarpışıyor. Bir adım geri atıp o insanda neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorum, tahminlerde bulunurum ya da onu dinlerim. Zaten bu aşamada bağ kuruyor ve yer kaplayamamak ya da parçası olamamak diye bir süşünce geçerli olmuyor.
Bu arada; yer kaplayamamak, parçası olmamak gibi duygular demişsiniz; bunlar duygu değil. Duygu sanılan düşüncelerdir.
Romantik ilişkimde fark olarak sevgi dilimi öğrensin, geri bildirim versin, saygıyı yitirmesin ve beni de gelişmeye teşvik etsin. Bunlar zaman istiyor. İnsanların duygu ve ihtiyaçlarını öğrendikten sonra kızgın kalamıyorum. Klinik psk. Marshall Rosenberg diyor ki; her türlü öfkenin temelinde, karşılanmamış bir ihtiyaç yatar. Bunu bildikten sonra, öfkeden önce, aidiyet ihtiyacımı belirtmek kalıyor geriye. İhtiyaçlar değil, bizi bu ihtiyaçlara ulaşmak için seçtiğimiz stratejiler çarpışıyor. Bir adım geri atıp o insanda neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorum, tahminlerde bulunurum ya da onu dinlerim. Zaten bu aşamada bağ kuruyor ve yer kaplayamamak ya da parçası olamamak diye bir süşünce geçerli olmuyor.
Bu arada; yer kaplayamamak, parçası olmamak gibi duygular demişsiniz; bunlar duygu değil. Duygu sanılan düşüncelerdir.
- from where i ride (24.08.24 16:41:20)
Empati eğitimi alırken ilk öğrettikleri şey karşıdaki insanın gözlerinin içine bakmak ve bakarken başka şey düşünmemek, anlatılanlara yorum/değerlendirme yapmamak, sadece mevcudiyeti vermek karşıdakine. Empati seviyenizi ölçmek isterseniz sessiz empati diye küçük bir oyun vardır. Karşınıza birini alın, bir kaç dakika boyunca sadece birbirinizin yüzünü inceleyin ve hiç yorum değerlendirme yapmayın bu sırada, gözlem yapabilirsiniz elbette. Örneğin dudakları güzel demek değerlendirme oluyor, burnu büyük yorum oluyor, kaşları İnce vb hepsi yorum yapmak olur. Gözlem kısmı kesin şeylerdir, siyah gözleri var, çenesi sivrie, saçları düz, cilt rengi beyaz vb. İsterseniz oyun sonrası iltifat eder yorumları sunarsınız.
Empati örneğini niye verdim derseniz, birini dinlemek sizi sıkıyorsa/üzüyorsa/sinirlendiriyorsa ve bu konuda sessiz kalıyorsanız, bahsettiğiniz gibi kafanızdan düşünceler geçer ve gerçek anlamda dinlememiş olursunuz. Önceden kalma soru işaretleri bile anlık dinleme yetinizi kötü etkiler. Dinlemek ile duymak arasında çok fark vardır emin olun. Karşıdakine öncelik veriyor olmak iletişimde biraz zorunlu bir olay aslında maalesef, haklılık yanılgısından kaynaklı l, önemlilik algısından kaynaklı. Çoğu insan içindeki canlılığı atmadan karşı tarafı duymaktan çok uzak oluyor. Sizin durumunuzda dur bu sefer ben anlatacağım önce deseniz, karşı taraf sadece anlatmak için sırasını bekler, sizi pek dinlemez, ama siz dinler ve benim de paylaşmak istediğim bir şey var ve dikkatli dinlemeni istiyorum derseniz örneğin, tüm dikkatini size verecektir eminim. Sonuç odaklanma / konsantrasyona geliyor her zamanki gibi.
Empati örneğini niye verdim derseniz, birini dinlemek sizi sıkıyorsa/üzüyorsa/sinirlendiriyorsa ve bu konuda sessiz kalıyorsanız, bahsettiğiniz gibi kafanızdan düşünceler geçer ve gerçek anlamda dinlememiş olursunuz. Önceden kalma soru işaretleri bile anlık dinleme yetinizi kötü etkiler. Dinlemek ile duymak arasında çok fark vardır emin olun. Karşıdakine öncelik veriyor olmak iletişimde biraz zorunlu bir olay aslında maalesef, haklılık yanılgısından kaynaklı l, önemlilik algısından kaynaklı. Çoğu insan içindeki canlılığı atmadan karşı tarafı duymaktan çok uzak oluyor. Sizin durumunuzda dur bu sefer ben anlatacağım önce deseniz, karşı taraf sadece anlatmak için sırasını bekler, sizi pek dinlemez, ama siz dinler ve benim de paylaşmak istediğim bir şey var ve dikkatli dinlemeni istiyorum derseniz örneğin, tüm dikkatini size verecektir eminim. Sonuç odaklanma / konsantrasyona geliyor her zamanki gibi.
- hasmetizm 2046 (24.08.24 16:59:14)
hayatında az insan vardır. değerin bilinmez. bir anda ortamdan kayboldukları gün anlarsınız. herkesin gıpta ile baktıkları bir şans gününe bakıyor herşey. biraz değeri hak ediyorlar bence.
ben değilim ama çevremde bir iki tane var, değerlerini bilmeye çalışıyorum.
ben değilim ama çevremde bir iki tane var, değerlerini bilmeye çalışıyorum.
- baldan kaymak (24.08.24 20:53:55)
@from where i ride
Marshall Rosenberg'e katılıyorum, ben de aynı şeyi hissediyorum. Yer kaplayamamak ve parçası gibi hissedememek bende bir içgüdü, her türlü iletişimde böyle hissediyorum. Düşünce halinde değiller, içgüdüleştiler bende.
Marshall Rosenberg'e katılıyorum, ben de aynı şeyi hissediyorum. Yer kaplayamamak ve parçası gibi hissedememek bende bir içgüdü, her türlü iletişimde böyle hissediyorum. Düşünce halinde değiller, içgüdüleştiler bende.
- muhayyer divan (24.08.24 21:47:50)
@hasmetizm2046
Benim meselem sadece dinlemek dinlenmek değil, ki çok sağlam çok iyi bir dinleyiciyimdir, beni dinlemeler genelde zaten. Empati konusunda da birkaç farklı profesyonelden ayrı ayrı "aşırı empatsın" teşhisi almış insanım, maalesef.
Problem bunlar değil. Ben başkalarıyla iletişim kurarken kimseye güvenip de kendim olamıyorum, sürekli onun rahatı benim gündemin, benim rahatımdan önce onun rahatı, her konuda. Çok rahatsız oluyorum artık, 40'ı geçtiğimden ber fark ettim bunun böyle olduğunu. Çözmeye çalışıyorum, bazı şeyler var bulduğum ama çözümü bulamıyorum. Çünkü kendimi merkeze aldığımda hoyratlaşmaktan, insanları hiç istemediğim halde ezmekten, yıpratıcı olmaktan deli gibi korkuyorum, bilmiyorum neden korkuyorum. Enteresan bir ortada kalmışlık var üstümde.
Benim meselem sadece dinlemek dinlenmek değil, ki çok sağlam çok iyi bir dinleyiciyimdir, beni dinlemeler genelde zaten. Empati konusunda da birkaç farklı profesyonelden ayrı ayrı "aşırı empatsın" teşhisi almış insanım, maalesef.
Problem bunlar değil. Ben başkalarıyla iletişim kurarken kimseye güvenip de kendim olamıyorum, sürekli onun rahatı benim gündemin, benim rahatımdan önce onun rahatı, her konuda. Çok rahatsız oluyorum artık, 40'ı geçtiğimden ber fark ettim bunun böyle olduğunu. Çözmeye çalışıyorum, bazı şeyler var bulduğum ama çözümü bulamıyorum. Çünkü kendimi merkeze aldığımda hoyratlaşmaktan, insanları hiç istemediğim halde ezmekten, yıpratıcı olmaktan deli gibi korkuyorum, bilmiyorum neden korkuyorum. Enteresan bir ortada kalmışlık var üstümde.
- muhayyer divan (24.08.24 22:34:00)
@baldan kaymak
Tam olarak anlayamadım ne demek istediğini.
Tam olarak anlayamadım ne demek istediğini.
- muhayyer divan (24.08.24 22:35:31)
geçmişteki travmalarının yasını tutmadığın sürece kurtulman zor. güvenmiyorsun çünkü korkuyorsun.
iyi davranıyorsun çünkü dışlanmak istemiyorsun.
sevileceğini düşünmüyorsun çünkü kendini sevmiyorsun vb sorularla araştırman lazım kendini ama bilen birinin yönlendirmesi sağlıklı olur elbette. kibar olma gerçek ol diye bir kitap var. tavsiye ederim güzel keşifler yaparsın o kitaptan.
iyi davranıyorsun çünkü dışlanmak istemiyorsun.
sevileceğini düşünmüyorsun çünkü kendini sevmiyorsun vb sorularla araştırman lazım kendini ama bilen birinin yönlendirmesi sağlıklı olur elbette. kibar olma gerçek ol diye bir kitap var. tavsiye ederim güzel keşifler yaparsın o kitaptan.
- hasmetizm 2046 (27.08.24 08:55:30)
1