[]
Arkadaşlar Ben İyi Değilim!
Arkadaşlar ben iyi değilim.
Depremden kötü etkilendim. Biliyorum benim gibi pek çok kişi var. Direk tanıdığım bir depremzede arkadaşım, akrabam vs yok. Sağdan soldan duyduklarım dışında neredeyse hiç deprem yayını izlemedim. Sosyal medya hesaplarım da provakosyandan, trajediden, dezenformasyondan epey uzak aslında. Dolayısıyla sıkıntım, endişem, korkum çoğunlukla içsel.
Bugüne kadar ölümden hiç korkmadım. Hala da korkmuyorum, Ahiret inancım var, Tanrıyı düşünürüm ve korkum yoktur. Huzur veren, rahatlatan, sakinleştiren tamamen bireysel bir inancım var.
Ölümden hala korkmuyorum ama depremden, daha doğrusu ne zaman olacağı bilinmez bir deprem ihtimalinden çok korkuyorum. Ölüm fena bir şey değil ama her an depremi bekleyerek yaşamak eskiden beri zor gelirdi. Son depremden beri, çok korkmaya başladım. Gece yattığımda kalbimin üzerindeki sıkıntıyı fiziksel olarak da hissediyorum. Tuvalete banyoya girmekten uzun kalmaktan korkuyorum.
Deprem aklıma gelince tek düşündüğüm ailem kızlarım, özellikle de küçük kızım. Dünyaya mutlu olmak için gelmiş sürekli gülümseyen, hiçbir olumsuz durumdan etkilenmeyen, değişen durumlara kendini hemen adapte edip kırk yaş büyük bana nasıl mutlu olunacağını, nasıl düşünülmesi gerektiğini öğreten küçücük bir kız çocuğu. Onun yaşaması gerekiyor, o yaşamayı çevremde tanıdığım hemen herkesten daha çok hakediyor gibi geliyor. Sadece o değil tabi, çekirdek ailem için çok endişeleniyorum.
Deprem korkumdan daha çok olarak hissetiğim şey aslında depreme ayrı ayrı yakalanmak. Ayrı odalarda yatıyor olmak bile beni endişelendiriyor. Depreme nerede yakalanacağımı bilmemek beni endişelendiriyor. İmkanım olsa tüm ailemi cebime koyup işe getirmek, yedi gün yirmidört saat birlikte olmak isterdim.
Oturduğumuz ev son derece güvensiz. Depreme bile gerek kalmadan yıkılması çok olası. Yatak baş ucumdaki kolon çatlak ve içi çıplak gözle görülebiliyor. Kırkbeş yıllık bir bina. Fatih'te. Eskiden kendimi teselli edecek şeyler bulurdum. En üst kattayım, bina yıkılsa bile bir şekilde çıkabilirim. Beton, tavan o kadar yıpranış ve eskimiş ki, kafama tavan bile düşse, tavan kırılır kafama bir şey olmaz diyordum ama artık zaten boş olduğunu bildiğim bu teselliler de işe yaramıyor.
Bir kaç gündür, farklı semtlerden kiralık evlere bakmaya başladım. Fiyat konusuna girmeyeceğim ama hangi semtin güvenli olduğu, yeni binaların beni depremden koruyup koruyamacağı, depreme nerede yakalanacağımın asıl önemlisi ailemin geri kalanının o an yanımda olup olamayacağını bile bilmiyorum.
EYT ile emekli olup İstanbul'dan gitmek de seçeneklerden biri ancak en azından bir iki yıl içinde zor görünüyor. İstanbul'dan gitmek de bir çözüm gibi görünmüyor zaten. Ülkenin neredeyse tamamı deprem bölgesi, deprem bölgesi olmayan yerlerde de muhtemelen binalar çok kötü.
Kendimi sıkışmış hissediyorum. Bu ülkeye, herhangi bir şehre, bir eve sığamıyorum. Bu berbat durumdan kaçış yok gibi görünüyor. Kendimi ve ailemi korumak için yapabileceğim hiçbir şey yokmuş gibi geliyor. Bu ülkenin vatandaşı olduğum için hiçbir yerde, hiçbir zaman kurtuluş yada rahat bir yaşam süremeyeceğimi düşünüyorum.
Bir çıkış yolu bulup hemen harekete geçmek istiyorum. Ancak o çıkış yolunu bir türlü bulamıyorum. Ekonomik olarak tam bir özgürlüğe sahip olmadığımızdan, karadeniz kıyılarında güvenlikli villalar da yaşamadıkça, çocukları seneliği yüzbin+ TL olan okullara gönderemedikçe deprem yada başka bir felakette çok kötü bir şekilde yara alacağımızın neredeyse garanti olduğunu düşünüyorum.
Çok üzgünüm sözlük, günlerdir tek başıma düşünüyordum, paylaşmak istedim. Buraya kadar okuyup, sdağlıklı ruh halini kötü etkilediğim biri varsa çok çok özür diliyorum. Benim gibi düşünenler varsa onların da okuması en az benim yazmam kadar iyi gelir diye umuyorum.
Sevgiler.
Depremden kötü etkilendim. Biliyorum benim gibi pek çok kişi var. Direk tanıdığım bir depremzede arkadaşım, akrabam vs yok. Sağdan soldan duyduklarım dışında neredeyse hiç deprem yayını izlemedim. Sosyal medya hesaplarım da provakosyandan, trajediden, dezenformasyondan epey uzak aslında. Dolayısıyla sıkıntım, endişem, korkum çoğunlukla içsel.
Bugüne kadar ölümden hiç korkmadım. Hala da korkmuyorum, Ahiret inancım var, Tanrıyı düşünürüm ve korkum yoktur. Huzur veren, rahatlatan, sakinleştiren tamamen bireysel bir inancım var.
Ölümden hala korkmuyorum ama depremden, daha doğrusu ne zaman olacağı bilinmez bir deprem ihtimalinden çok korkuyorum. Ölüm fena bir şey değil ama her an depremi bekleyerek yaşamak eskiden beri zor gelirdi. Son depremden beri, çok korkmaya başladım. Gece yattığımda kalbimin üzerindeki sıkıntıyı fiziksel olarak da hissediyorum. Tuvalete banyoya girmekten uzun kalmaktan korkuyorum.
Deprem aklıma gelince tek düşündüğüm ailem kızlarım, özellikle de küçük kızım. Dünyaya mutlu olmak için gelmiş sürekli gülümseyen, hiçbir olumsuz durumdan etkilenmeyen, değişen durumlara kendini hemen adapte edip kırk yaş büyük bana nasıl mutlu olunacağını, nasıl düşünülmesi gerektiğini öğreten küçücük bir kız çocuğu. Onun yaşaması gerekiyor, o yaşamayı çevremde tanıdığım hemen herkesten daha çok hakediyor gibi geliyor. Sadece o değil tabi, çekirdek ailem için çok endişeleniyorum.
Deprem korkumdan daha çok olarak hissetiğim şey aslında depreme ayrı ayrı yakalanmak. Ayrı odalarda yatıyor olmak bile beni endişelendiriyor. Depreme nerede yakalanacağımı bilmemek beni endişelendiriyor. İmkanım olsa tüm ailemi cebime koyup işe getirmek, yedi gün yirmidört saat birlikte olmak isterdim.
Oturduğumuz ev son derece güvensiz. Depreme bile gerek kalmadan yıkılması çok olası. Yatak baş ucumdaki kolon çatlak ve içi çıplak gözle görülebiliyor. Kırkbeş yıllık bir bina. Fatih'te. Eskiden kendimi teselli edecek şeyler bulurdum. En üst kattayım, bina yıkılsa bile bir şekilde çıkabilirim. Beton, tavan o kadar yıpranış ve eskimiş ki, kafama tavan bile düşse, tavan kırılır kafama bir şey olmaz diyordum ama artık zaten boş olduğunu bildiğim bu teselliler de işe yaramıyor.
Bir kaç gündür, farklı semtlerden kiralık evlere bakmaya başladım. Fiyat konusuna girmeyeceğim ama hangi semtin güvenli olduğu, yeni binaların beni depremden koruyup koruyamacağı, depreme nerede yakalanacağımın asıl önemlisi ailemin geri kalanının o an yanımda olup olamayacağını bile bilmiyorum.
EYT ile emekli olup İstanbul'dan gitmek de seçeneklerden biri ancak en azından bir iki yıl içinde zor görünüyor. İstanbul'dan gitmek de bir çözüm gibi görünmüyor zaten. Ülkenin neredeyse tamamı deprem bölgesi, deprem bölgesi olmayan yerlerde de muhtemelen binalar çok kötü.
Kendimi sıkışmış hissediyorum. Bu ülkeye, herhangi bir şehre, bir eve sığamıyorum. Bu berbat durumdan kaçış yok gibi görünüyor. Kendimi ve ailemi korumak için yapabileceğim hiçbir şey yokmuş gibi geliyor. Bu ülkenin vatandaşı olduğum için hiçbir yerde, hiçbir zaman kurtuluş yada rahat bir yaşam süremeyeceğimi düşünüyorum.
Bir çıkış yolu bulup hemen harekete geçmek istiyorum. Ancak o çıkış yolunu bir türlü bulamıyorum. Ekonomik olarak tam bir özgürlüğe sahip olmadığımızdan, karadeniz kıyılarında güvenlikli villalar da yaşamadıkça, çocukları seneliği yüzbin+ TL olan okullara gönderemedikçe deprem yada başka bir felakette çok kötü bir şekilde yara alacağımızın neredeyse garanti olduğunu düşünüyorum.
Çok üzgünüm sözlük, günlerdir tek başıma düşünüyordum, paylaşmak istedim. Buraya kadar okuyup, sdağlıklı ruh halini kötü etkilediğim biri varsa çok çok özür diliyorum. Benim gibi düşünenler varsa onların da okuması en az benim yazmam kadar iyi gelir diye umuyorum.
Sevgiler.
Aynı durumdayım
Delirsem kurtulur muyum
Delirsem kurtulur muyum
- photo85 (15.02.23 11:57:38)
Aynı durumdayım. Çocuğum yada eşim yok ama korkularınızı herkes taşıyor. Umarım İstanbul'dan ayrılabiliriz.
- baldan kaymak (15.02.23 12:03:34)
Psikoloji eğitimi almadım ancak depremden bizzat veya dolaylı olarak etkilenen herkesin psikolojik destek alması kanaatindeyim. Büyük olasılıkla yaygın anksiyete bozukluğuyla ya da travma sonrası stres bozukluğuyla mücadele etmektesiniz. İkisinin de tedavisi bulunmaktadır.
Çok geçmiş olsun.
Çok geçmiş olsun.
- simderun (15.02.23 12:06:03)
selamlar tcyx, sıkışmış hissetmek normal bir psikoloji ama her zaman bir çare vardır. benzer bir süreçten biz de 99 depreminden sonra geçtik. eyüpte anneannemin, dayımın, bizim bir katında beraber yaşadığımız 5 katlı apartmanda test yaptırdık. sonuçlar çok kötü çıktı, evi kentsel dönüşüme sokamadık, komşularla kavgalı olduk. en sonunda bir şekilde daha kötü bir semte, ama sağlam sayılabilecek binalara taşındık. o zaman o ekonomik imkanımız çok zorlansak da vardı, eğer olmasaydı da başka şehre giderdik. yani muhtemelen alacağınız en kötü karar bile, 40-50 yaşında bir binada yaşamaktan daha doğru bir karar olacaktır. ev bakıp bir an önce daha yeni bir yere geçmeniz alınabilecek en doğru önlem. doğal afet riski bizim yeni değil yani, asıl sormanız gereken soru 1999'da yaşanan afete rağmen ben nasıl böyle bir hayat düzeni kurdum olmalıydı bu da işin özeleştiri kısmı olsun.
ha diyeceksin ki yeni ev çok mu sağlam? bunu bilemiyoruz. zeminin durumu da malum. daha da garanti olmak zorunda dersek o zaman iç anadolunun fay hattı geçmeyen konya, kayseri gibi şehirleşmenin düzgün olduğu şehirlerine göçmek lazım. yapılır mı yapılır, kişinin kendi risk iştahına bağlı bir konu. ama "deprem bölgesi olmayan yerlerde binalar çok kötü" gibi altı boş genellemeler yaparsanız, durum psikolojik olarak içinden çıkılmaz bir hal alır zira bilimsellikten uzaklaştıkça bu duruma bir açıklama bulmak zorlaşıyor.
kendinizi çaresiz, yapacak hiç bir şey yok psikolojisine sokarsanız, sadece psikolojinizi bozmakla kalacaksınız sayın hocam. aile babası olarak böyle bir lüksünüz yok. bir çıkış yolu mutlaka var, ne olacağına siz karar vereceksiniz.
ha diyeceksin ki yeni ev çok mu sağlam? bunu bilemiyoruz. zeminin durumu da malum. daha da garanti olmak zorunda dersek o zaman iç anadolunun fay hattı geçmeyen konya, kayseri gibi şehirleşmenin düzgün olduğu şehirlerine göçmek lazım. yapılır mı yapılır, kişinin kendi risk iştahına bağlı bir konu. ama "deprem bölgesi olmayan yerlerde binalar çok kötü" gibi altı boş genellemeler yaparsanız, durum psikolojik olarak içinden çıkılmaz bir hal alır zira bilimsellikten uzaklaştıkça bu duruma bir açıklama bulmak zorlaşıyor.
kendinizi çaresiz, yapacak hiç bir şey yok psikolojisine sokarsanız, sadece psikolojinizi bozmakla kalacaksınız sayın hocam. aile babası olarak böyle bir lüksünüz yok. bir çıkış yolu mutlaka var, ne olacağına siz karar vereceksiniz.
- roket adam (15.02.23 12:08:44 ~ 12:13:18)
1