[]
Türkiye'de neden aeroponik tarım benimsenmiyor?
Merhaba arkadaşlar,
Geçenlerde aeroponik tarım diye bir şey olduğunu öğrendim. Neymiş ne değilmiş diye incelerken bayağı hoşuma gitti. Neden geleneksel tarım bırakılıp bu sisteme geçilmiyor? Üstelik geleneksel tarım bu kadar sömürücü olmasına rağmen? Sağladığı diğer avantajları hadi boş verin, geleneksel tarıma giden suyun sadece 2 %' si ile sürdürülmesi bile başlı başına seçme sebebi. Bi ekipman maliyeti var çok para gerektiren, diğerinden çıkan uçuk maliyetlerin yanında esamesi bile okunmaz bence.
Birçok ürün de yetiştirilebiliyormuş. Sizce de normal tarıma göre avantajlı değil mi? Bu sistem benimsense daha iyi olmaz mı bence? Uzmanı olmadığım için belki kaçırdığım noktalar vardır ama bana avantajlı gibi geldi? Siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.
Geçenlerde aeroponik tarım diye bir şey olduğunu öğrendim. Neymiş ne değilmiş diye incelerken bayağı hoşuma gitti. Neden geleneksel tarım bırakılıp bu sisteme geçilmiyor? Üstelik geleneksel tarım bu kadar sömürücü olmasına rağmen? Sağladığı diğer avantajları hadi boş verin, geleneksel tarıma giden suyun sadece 2 %' si ile sürdürülmesi bile başlı başına seçme sebebi. Bi ekipman maliyeti var çok para gerektiren, diğerinden çıkan uçuk maliyetlerin yanında esamesi bile okunmaz bence.
Birçok ürün de yetiştirilebiliyormuş. Sizce de normal tarıma göre avantajlı değil mi? Bu sistem benimsense daha iyi olmaz mı bence? Uzmanı olmadığım için belki kaçırdığım noktalar vardır ama bana avantajlı gibi geldi? Siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim. Teşekkür ederim.
Benimsenmediğini kim söyledi.
Toprakta çilek yetiştiriciliği diye bir şey kaldı mı acaba?
Toprakta çilek yetiştiriciliği diye bir şey kaldı mı acaba?
- Mirket (16.01.22 19:59:49)
@mirket Tarla tapan ile uğraşanların mümkün olduğu kadar azalmasından bahsediyorum aslında. Ancak bunlar hala çoğunluğu oluşturuyor.
- İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi (16.01.22 20:16:22 ~ 21:01:22)
Para kazanılması için aeroponik sistemlerin (veya benzeri)düzenli ve titiz bir şekilde yapılması gerekiyor. Örneğin günde en az iki defa su kalitesini ölçmek gerek vs (14 mineral var aslında gereken).
İlk yatırım maliyeti de zaten yüksek. Saldım çayıra mevlam kayıra olmuyor. Kültürümüz bu disipline yatkın değil.
Kafa yapısı farklı olan ve sermayesi olanlar da çilek yetiştiriyor (yılda 3 mahsul). Derin su kültürü veya aquaponic sistemleri ise, bilen veya uygulayabilen 3-5 firma yoktur şu anda.
İlk yatırım maliyeti de zaten yüksek. Saldım çayıra mevlam kayıra olmuyor. Kültürümüz bu disipline yatkın değil.
Kafa yapısı farklı olan ve sermayesi olanlar da çilek yetiştiriyor (yılda 3 mahsul). Derin su kültürü veya aquaponic sistemleri ise, bilen veya uygulayabilen 3-5 firma yoktur şu anda.
- alfired (16.01.22 20:56:09)
Domatesin kilosuna 10 lira yerine 100 lira vermek istemediğimiz için.
Geçenlerde bi video görmüştüm, silikon vadisindeki bi kaç gerizekalı güneş paneliyle elektrik üretip, o elektrikle led kullanarak bitkilere ışık veriyorlardı. %3 verim artışı için ürettikleri plastiği, atığı, madenciliği falan geçtim, güneş henüz bedava abi, direkt onu kullanabiliyorsun??
Yani bozulan tarım arazilerini yeniden verimli hale getirmek (a.k.a. ağaç dikmek, permakültür vs), binlerce dolarlık yatırım yapıp, bir sürü plastik ve elektronik kullanarak kapalı alanlarda tarım yapmaya çalışmaktan daha mantıklı geliyor bana.
Geçenlerde bi video görmüştüm, silikon vadisindeki bi kaç gerizekalı güneş paneliyle elektrik üretip, o elektrikle led kullanarak bitkilere ışık veriyorlardı. %3 verim artışı için ürettikleri plastiği, atığı, madenciliği falan geçtim, güneş henüz bedava abi, direkt onu kullanabiliyorsun??
Yani bozulan tarım arazilerini yeniden verimli hale getirmek (a.k.a. ağaç dikmek, permakültür vs), binlerce dolarlık yatırım yapıp, bir sürü plastik ve elektronik kullanarak kapalı alanlarda tarım yapmaya çalışmaktan daha mantıklı geliyor bana.
- plutongezegendegilmi (16.01.22 21:33:29)
Ekilebilir topraklarımızın bile tamamını kullanmıyoruz ki, kaldı ki topraksız tarıma geçelim. Bizim ülkemiz için pek bir ihtiyaç değil şu an, ülkemizdeki sera sayısının bir misli kadar daha bile kurulacak alan vardır belki de.
- John Bloor (17.01.22 10:15:11)
Öncelikle birçok üründe Türkiye'de bu şekilde ciddi bir üretim görebilirsiniz. Eski bir sınıf arkadaşım çilek üretiyor mesleğini bıraktı bu işe girdi. Şu anda 2. tesisini açıyor.
Ama her çözüm bir ihtiyaçtan doğar. Bu tarz tarım faaliyetlerinin öncü ülkelerinin tamamı ihtiyaçtan buna yöneliyor.
İsrail, almanya, kore, gibi ya soğuk iklim ya da alan yetersizliği gibi sorunlar yaşıyor. Bu kriterlere uymayan tek ülke ABD. Onun da aşırı tüketici nüfusunu beslemek.
Bu yüzden ya iklim koşullarından bağımsız bir alan oluşturmak için,
ya da sınırlı tarım arazisini oldukça verimli kullanmak için faydalı o ülkeler için. Bu adamlar ithal edeceğime, nakliyeye saklamaya ödeyeceğime kendim üreteyim diyor mantıksız değil.
Türkiye'nin iklimi uygun (hala), tarım arazisi sorunu da yok. O yüzden direk tarlaya ekmek daha ekonomik. Elbette dezavantajları ve riskleri var. Birinci sebebi bu.
İkincisi kurulum maliyeti çok yüksek. Sistem iyi mühendislik istiyor. Yanlışlıklar, uzun vadede verimlilik düşüşü olarak dönüyor. Forumlarda, youtube'da bakın, sistemi kurulan ama %40 verimle çalıştığı için kar edemeyen adamlar var.
Kurulum maliyeti de oldukça yüksek diyorlar. Ben de araştırdım bu konuyu küçük bir arsamız vardı orayı değerlendirelim diye. Ama maliyetli geldi bize.
Anladığım kadarıyla da Türkiye'de bu uygulamaları kuran merdivenaltı firma çok ve çok insanın canı yanmış. O yüzden de bir ön yargı var çiftçide. Bu konuda bilgi birikimi de olmadığı için henüz, firmalar için bu işe niyetlenen her çiftçi bir deneme ve arge çalışmasına dönüyor.
Son olarak şu an ürün çeşitliliği az. Belli başlı ürünler dışında ürün yetiştirmek kolay değil sistemin ona uygun customize edilmesi gerekiyor vs.
Şu an için bu yüzden çok ilgi görmüyor bu sistemler. Ama başarıyla işletenler var. Tabii o başarılı örnekleri inceledim, oldukça iyi sermayeyle kurulmuş tesisler. Oldukça da büyükler. Büyüdükçe birim maliyetin düşüyor. Futbol sahası kadar alanda üretenle, 100 metre kare yerde üretenin 1kg çileği üretme maliyeti farklı. Büyük daha ucuza mal ediyor.
Bu yüzden çok rağbet yok. Tarımda sürümden kazanıyorsun sonuçta.
Ama orta vadede Türkiye'yi bekleyen bir su ve iklim krizi var. Bir noktadan sonra kaçınılmaz olarak bu sistemlere yönelmek zorunda kalacak birçok üretici.
Ama her çözüm bir ihtiyaçtan doğar. Bu tarz tarım faaliyetlerinin öncü ülkelerinin tamamı ihtiyaçtan buna yöneliyor.
İsrail, almanya, kore, gibi ya soğuk iklim ya da alan yetersizliği gibi sorunlar yaşıyor. Bu kriterlere uymayan tek ülke ABD. Onun da aşırı tüketici nüfusunu beslemek.
Bu yüzden ya iklim koşullarından bağımsız bir alan oluşturmak için,
ya da sınırlı tarım arazisini oldukça verimli kullanmak için faydalı o ülkeler için. Bu adamlar ithal edeceğime, nakliyeye saklamaya ödeyeceğime kendim üreteyim diyor mantıksız değil.
Türkiye'nin iklimi uygun (hala), tarım arazisi sorunu da yok. O yüzden direk tarlaya ekmek daha ekonomik. Elbette dezavantajları ve riskleri var. Birinci sebebi bu.
İkincisi kurulum maliyeti çok yüksek. Sistem iyi mühendislik istiyor. Yanlışlıklar, uzun vadede verimlilik düşüşü olarak dönüyor. Forumlarda, youtube'da bakın, sistemi kurulan ama %40 verimle çalıştığı için kar edemeyen adamlar var.
Kurulum maliyeti de oldukça yüksek diyorlar. Ben de araştırdım bu konuyu küçük bir arsamız vardı orayı değerlendirelim diye. Ama maliyetli geldi bize.
Anladığım kadarıyla da Türkiye'de bu uygulamaları kuran merdivenaltı firma çok ve çok insanın canı yanmış. O yüzden de bir ön yargı var çiftçide. Bu konuda bilgi birikimi de olmadığı için henüz, firmalar için bu işe niyetlenen her çiftçi bir deneme ve arge çalışmasına dönüyor.
Son olarak şu an ürün çeşitliliği az. Belli başlı ürünler dışında ürün yetiştirmek kolay değil sistemin ona uygun customize edilmesi gerekiyor vs.
Şu an için bu yüzden çok ilgi görmüyor bu sistemler. Ama başarıyla işletenler var. Tabii o başarılı örnekleri inceledim, oldukça iyi sermayeyle kurulmuş tesisler. Oldukça da büyükler. Büyüdükçe birim maliyetin düşüyor. Futbol sahası kadar alanda üretenle, 100 metre kare yerde üretenin 1kg çileği üretme maliyeti farklı. Büyük daha ucuza mal ediyor.
Bu yüzden çok rağbet yok. Tarımda sürümden kazanıyorsun sonuçta.
Ama orta vadede Türkiye'yi bekleyen bir su ve iklim krizi var. Bir noktadan sonra kaçınılmaz olarak bu sistemlere yönelmek zorunda kalacak birçok üretici.
- anten (17.01.22 18:45:51 ~ 18:50:25)
1