[]
Köyüme dönüp tarım/hayvancılık yapmak istiyorum diyelim?
Devlet ne gibi destekler veriyor? Ne gibi handikapları var? Şöyle 8-10 dönüm ekip işletsek, aracı komisyoncu gibi kan emicilere emeğimizi yedirmeden ayakta kalma imkanı var mı?
tarım hayvancılığın bittiğinden, tarladaki ürünün değersizleştiğinden, yem masraflarının vs yüksekliğinden şikayet ediyor memleketteki tüm tarım hayvancılık işi yapanlar.
haliyle pek mantıklı değil.
haliyle pek mantıklı değil.
- reanarchy (23.09.21 17:50:40)
tıbbi ve aromatik bitkileri araştırın.
lavanta için milli emlaktan arazi isteyebiliyorsunuz köydekilerden. yıllık olarak rayiç bedelin binde biri kira ödüyorsunuz, en cazip tekliflerden biri bu kiralamada.
ben de konuyu araştırıyorum. birkaç site:
www.lavanta.site
www.saflavanta.com
son ürün satışı için:
www.lavandemor.com
lavanta için milli emlaktan arazi isteyebiliyorsunuz köydekilerden. yıllık olarak rayiç bedelin binde biri kira ödüyorsunuz, en cazip tekliflerden biri bu kiralamada.
ben de konuyu araştırıyorum. birkaç site:
www.lavanta.site
www.saflavanta.com
son ürün satışı için:
www.lavandemor.com
- prodeq (23.09.21 17:52:01 ~ 17:52:52)
Türkiye'de tarım maalesef büyük şirketlerin tekelinde. Bunu aşmanın bir yolu var yazının sonunda söyleyeceğim. Teşvikler falan bir yere kadar sizi kurtarır. Önemli olan işi ve süreçleri öğrenmek.
İlk konuya gelelim.
Şöyle örnek vereyim. Şimdi çiğköfteci bayisi açmaya çok hevesleniyor birçok insan. Kendi işimin patronu olayım diye. Düşük sermayeyle kurulan bir iş çünkü.
Ama senin çiköfteni alacağın yer belli. Bunun dışında bir yerden alamıyorsun.
Alacağın fiyat belli.
Satacağın fiyat belli.
Dükkanının minimum metrekaresi belli.
İstediğin gibi ürün ekleyemiyorsun, fiyat belirleyemiyorsun.
Sen aslında firmanın satış temsilciğini yapıyorsun, maaş yerine sana satıştan pay ödüyorlar.
Sen de oley kendi işimi kurdum diye seviniyorsun:)
Çiftçilik de bu halde biraz.
Tohumu alacağın gübreyi alacağın yer belli.
Satacağın yer belli.
Satacağın fiyat belli.
Sen sadece işin angaryasını yapıyorsun:)
Tohum firmasından aldığın ürünü yetiştirip, meyve/sebze toptancısı firmaya götürüyorsun. İşin angaryası sana yükleniyor yani.
Ben kimseye muhtaç olmadan kendi tohumumu ekeyim dersen, bu da oldukça zorlu prosedürlere takılıyor.
Neredeyse her ürünün fiyatını belirleyen büyük bir firma var.
Bunu aşmanın en kolay yolu kooperatifleşme. Tarımda başarı öykülerinin hemen hepsi kooperatiflerle geliyor. İyi kooperatifler çiftçiye de bölgeye de kazandırıyor. Aracıyı ortadan kaldırıyor. Birlikten kuvet doğar demişler.
Tek başınaysan bunlarla başa çıkman zor çünkü.
Bir de seçtiğin ürün, ekim yaptığın bölge de başarı ya da başarısızlığını belirler.
Bölgedeki insan kalitesi ya da kalitesizliği yatırımına etki edecek.
Bir de yeni nesil tarım uygulamalarıyla fark yaratabilirsin. Nedir o? Topraksız tarım uygulamaları. Raflı sistemler vs.
Ama tarımda tecrübe ve bilgi çok önemli. Çünkü yatırımı yapıyorsun ve geri dönüş alamazsan toparlama şansın yok. Türkiye'de bu alanda yetkin firmalar olduğu gibi bu işten anlamayan hevesli insanların parasını alıp saçma sapan sistemler kuran firmalar da var.
Mesela bir arkadaşım topraksız tarım işine girdi. Çilek yetiştiriyor. Ciddi de paralar kazandı 2. üretim tesisini açtı. Ama aileden çiftçi olduğu için süreçleri iyi biliyor. Tarımı biliyor.
Aynı yatırımı deneyen bir sürü insan var mesela, beyaz yakalı adam heves ediyor çilek üretim tesisi kuruyor. İşi bilmediği için herkesten kazık yiyip batıyor.
İşin püf noktaları var çünkü. Atıyorum o ürünün o sistemle kar etmesi için minimum 10 dönüm alana kurulması lazım. Bu adam diyor ki 5 dönümle başlayayım, büyütürüm. Ama 5 dönümün getirisi, maliyeti karşılamıyor mesela. Bu hesabı iyi yapmadığı için düze çıkamıyor.
Ben olsam önce bu işi bilen birileriyle ortaklaşa girerdim bu işlere. En azından çevre edinirim biraz. Süreçleri öğrenirim. Hiçbir iş göründüğü kadar kolay değil.
Özellikle toprak işleri internetten araştırmayla olmuyor maalesef. İnternette o yazıları yazan, ürünleri tanıtanlar hevesli insanlara ürün / hizmet satmak için her şeyi çok kolay yapılır gibi anlatıyorlar ama deneyen arkadaşlarımdan biliyorum ciddi planlama ve tecrübe isteyen bir iş tarım.
siz köyüme döneceğim dediğinize göre zaten çevreniz var diye anlıyorum. ama dikkatli olun, köye döndüğünüzde oradaki insanlara bir anda rakip oluyorsunuz. Sonuçta o bölgede de bir pasta var ve her yeni oyuncu pazardan pay alınca diğerlerinin pastası küçülüyor. Bu da hoş karşılanmıyor haliyle. Özellikle daha verimli yöntemler kurar diğerlerinin işini geçerseniz.
İlk konuya gelelim.
Şöyle örnek vereyim. Şimdi çiğköfteci bayisi açmaya çok hevesleniyor birçok insan. Kendi işimin patronu olayım diye. Düşük sermayeyle kurulan bir iş çünkü.
Ama senin çiköfteni alacağın yer belli. Bunun dışında bir yerden alamıyorsun.
Alacağın fiyat belli.
Satacağın fiyat belli.
Dükkanının minimum metrekaresi belli.
İstediğin gibi ürün ekleyemiyorsun, fiyat belirleyemiyorsun.
Sen aslında firmanın satış temsilciğini yapıyorsun, maaş yerine sana satıştan pay ödüyorlar.
Sen de oley kendi işimi kurdum diye seviniyorsun:)
Çiftçilik de bu halde biraz.
Tohumu alacağın gübreyi alacağın yer belli.
Satacağın yer belli.
Satacağın fiyat belli.
Sen sadece işin angaryasını yapıyorsun:)
Tohum firmasından aldığın ürünü yetiştirip, meyve/sebze toptancısı firmaya götürüyorsun. İşin angaryası sana yükleniyor yani.
Ben kimseye muhtaç olmadan kendi tohumumu ekeyim dersen, bu da oldukça zorlu prosedürlere takılıyor.
Neredeyse her ürünün fiyatını belirleyen büyük bir firma var.
Bunu aşmanın en kolay yolu kooperatifleşme. Tarımda başarı öykülerinin hemen hepsi kooperatiflerle geliyor. İyi kooperatifler çiftçiye de bölgeye de kazandırıyor. Aracıyı ortadan kaldırıyor. Birlikten kuvet doğar demişler.
Tek başınaysan bunlarla başa çıkman zor çünkü.
Bir de seçtiğin ürün, ekim yaptığın bölge de başarı ya da başarısızlığını belirler.
Bölgedeki insan kalitesi ya da kalitesizliği yatırımına etki edecek.
Bir de yeni nesil tarım uygulamalarıyla fark yaratabilirsin. Nedir o? Topraksız tarım uygulamaları. Raflı sistemler vs.
Ama tarımda tecrübe ve bilgi çok önemli. Çünkü yatırımı yapıyorsun ve geri dönüş alamazsan toparlama şansın yok. Türkiye'de bu alanda yetkin firmalar olduğu gibi bu işten anlamayan hevesli insanların parasını alıp saçma sapan sistemler kuran firmalar da var.
Mesela bir arkadaşım topraksız tarım işine girdi. Çilek yetiştiriyor. Ciddi de paralar kazandı 2. üretim tesisini açtı. Ama aileden çiftçi olduğu için süreçleri iyi biliyor. Tarımı biliyor.
Aynı yatırımı deneyen bir sürü insan var mesela, beyaz yakalı adam heves ediyor çilek üretim tesisi kuruyor. İşi bilmediği için herkesten kazık yiyip batıyor.
İşin püf noktaları var çünkü. Atıyorum o ürünün o sistemle kar etmesi için minimum 10 dönüm alana kurulması lazım. Bu adam diyor ki 5 dönümle başlayayım, büyütürüm. Ama 5 dönümün getirisi, maliyeti karşılamıyor mesela. Bu hesabı iyi yapmadığı için düze çıkamıyor.
Ben olsam önce bu işi bilen birileriyle ortaklaşa girerdim bu işlere. En azından çevre edinirim biraz. Süreçleri öğrenirim. Hiçbir iş göründüğü kadar kolay değil.
Özellikle toprak işleri internetten araştırmayla olmuyor maalesef. İnternette o yazıları yazan, ürünleri tanıtanlar hevesli insanlara ürün / hizmet satmak için her şeyi çok kolay yapılır gibi anlatıyorlar ama deneyen arkadaşlarımdan biliyorum ciddi planlama ve tecrübe isteyen bir iş tarım.
siz köyüme döneceğim dediğinize göre zaten çevreniz var diye anlıyorum. ama dikkatli olun, köye döndüğünüzde oradaki insanlara bir anda rakip oluyorsunuz. Sonuçta o bölgede de bir pasta var ve her yeni oyuncu pazardan pay alınca diğerlerinin pastası küçülüyor. Bu da hoş karşılanmıyor haliyle. Özellikle daha verimli yöntemler kurar diğerlerinin işini geçerseniz.
- anten (23.09.21 18:19:44 ~ 18:28:45)
1