[]

Bebek mamasi

Iyi geceler,kendimi tamamen doğal beslenmeye vericem arkadaşlar.Kimyasallardan bıktım.Şu küçük kavanozlardaki bebek mamalarından yesem olur mu çeşitleri baya fazla.Tabi sürekli bunları yemicem.Ama kaç kavanoz yeterlı olur mesela yetıskın ıcın.Bebeklerdn için üretildiği için kimyasallarının az olduğunu düşünüyorum.Ne dersiniz haftada bir kaç öğünde olsa böle beslenenilebilir mi?




 
dogal derken dogaya karsi geliyosun.

kalin barsak kanseri olmaya davetiye cikarirsin o dedigini yaparsan.
  • compadrito  (19.05.10 01:11:53) 
Nasil bir iliskisi var anlayamadim??


  • rokoko  (19.05.10 01:13:38) 
Su ülkede ne doğal yahu markete gidiyorum sebze meyve hormonlu.Tavuk alıcam diyorum kimblir hangi maddeleri veriyorlar hayvancagizlara?Yogurt alcaz icinde ne var belli degil.Ne yicez biz dogal ne var??


  • rokoko  (19.05.10 01:15:43) 
doğal olarak yiyebileceğin çok az şey var :) hatta sanırım artık hiç yok.
kendin yetiştirmedikçe emin olman çok zor.
ayrıca doğaldan kastın nedir?
ayrıca bebek maması gerçekten çok kötü bi fikir çünkü onlar da kesinlikle doğal değil.
free range yetiştirilmiş tavuklardan (satmıyolar öyle bişi ama galiba) yumurtalardan yiyebilirsin paran varsa. amazon ormanlarını kesip yetiştirdikleri soyalarla besledikleri filan :)
ahahahha

köyde tanıdıkların varsa oralardan getirttir. ama tabi onlar da herbisit, pestisit, israil tohumları vs vs vs

araştır bi bak. hiç bişi yok. git ormandan topla daha iyi. valla bak. çöp yediriyolar bize. hiç birinin içinde can yok.

he yalnız bir süre sonra yeni yasalarla filan biraz daha iyileşecek ortalık. ama tabi tüm bu "doğal" ürünler en pahalısı olacak. sonra fiyatlar da düşecek.
geçenlerde tüm yiyecek maddeleri hakkında bilgisi olan, tüm piyasayı bilen bir kişinin tavsiyesini duyduk. yenilebilecek tek şey sanırım dana imiş, sebze meyve demiyorum bak. zaten onların da çoğu israilden geliyo. tavuk kesinlikle yemeyin demiş bi de. marketten alınanı yani.

yani yok öyle bişi :) sen besinini al, başka şansın yok, ölecek misin?
ya da şu yogi gibi yemeden içmeden dışkılamadan yaşamayı deneyebilirsin hehehe
bi de pazarlara gidebilirsin, halden gelmemiş, bahçe sebzesi diye satılan şeyler pek bozulmamış oluyor.(ancak tabi tarım alanlarına yakın yerlerde bulursun bunu) sanırım onlar çok kötü değil.
ha bir de "iyi tarım" diye bişi çıktı ya.
onu takip et. o ürünleri ye.

bence yine biz türkiye'de çok şanslıyız, pek çok "gelişmiş" yere göre.
  • kediebesi  (19.05.10 01:23:33 ~ 02:02:25) 
kalin barsagin calismasini saglayan sey nedir?

DISKI

diski nasil olusur? Aldigimiz lifli gidalarla.

Sen bebek kalin barsagi icin hazirlanmis, hazir sindirilmis gida tuketeceksin. Lif alamayacaksin. Kalin barsaklarin tembellesecek. Islemeyen demir isildamayacak, az kanlanacak, az bagisiklik hucresi gidecek gibi.

ABD'de bu kanserin daha fazla gorulmesinin sebebi liften fakir beslenme.

Dogal diyorsan hak-ket-ten dogal ol.

Yani badem ye. Badem ezmesi degil. yani portakal ye, portakal suyu icme. yani tam kepekli ekmek ve suzme yogurt ye. koyde benim ninemin ninesi bundan 100 sene once nasil besleniyo idiyse, onun yaptiklarini taklit et. gofret, biskuvi, kola, gazoz, ice tea IVIR ZIVIR, endustriyel hic bi sey tuketme. Bebek mamasi endustriyel degil mi? "Processed" degil mi? Sen dogal olmak istiyosan, non-processed seyler tuketecen.

Bazlama, yogurt veya cacik, kuru fasulye, bu liste uzar gider "basic food" yiyecen

Ahan da bu da bonus:

www.pandora.com.tr
  • compadrito  (19.05.10 01:28:46) 
en temizi köye yerleşmen.


  • clementine  (19.05.10 02:04:48) 
kediebesi ve compadrito ya katılıyorum
ayrıca
sozluk.sourtimes.org
www.westonaprice.org
linklerini incele, bunlara uysan nerdeyse mükemmel beslenirsin.
  • joepiscopo  (19.05.10 08:29:16) 
istanbul'daysan organik pazarlar kuruluyor haftasonları en bilindikleri cumartesi günü feriköyde pazar günü kartalda var.. ayrıca belediyeler kendi çaplarında bu işe de el attılar kadıköy'de var diye duydum mesela.. eminim başka şehirlerde de vardır bu girişimler..

yapacağın şey çok basit, organik üreticilerle bir şekil iletişime girecek ve ürünlerini onlardan satın alacaksın. küçük şehirlerde işin daha kolay büyük şehirlerde de organik pazarlara gidersin.

kavanozlardaki bebek mamaları kadar ANTI organik SAĞLIKSIZ bir besin maddesi daha olamaz. annelerin içgüdülerine ve cahilliklerine oynarlar, ah bir de sebzeyi püre haline getirmeye göre görece kolaylığı...

ayrıca kediebesine katılmıyorum, organik pazarlara ürün sunan veya köye dönüş yapmış kendi ürünlerini üretenler epey bilinçli.. yok eğer onlara ulaşamadım diyorsan herhangi bir pazarda kendi ürünün satan köylü amcaya teyzeye kendileri için ekip biçtiklerinden sorarsanız size halis bahçe ürünü getirirler büyük ihtimal.
  • süpermaninkızı  (19.05.10 09:54:39) 
bir de yoğurt demişsin.. yoğurt yapmak kadar kolay birşey yok. şu linke bak bi:
sineksekiz.wordpress.com
(pastörize sütle de yapılır)

tavuk için de büyük markaların tavuğunu almayacaksın. köy tavuğu arayacaksın..

tabii tüm bu çözümler şehir hayatının içinde temiz yaşayabilmek ile ilgili yoksa clementine'nin dediği gibi en temizi çekip gitmek köye yerleşmek.. bunu yapan çok var, ben planlama aşamasındayım misal..
  • süpermaninkızı  (19.05.10 09:58:46 ~ 10:08:22) 
ya bu köy olayıyla ilgili bir cevap yazdım, münasip bulmadım ve sildim. ama ikinci köy muhabbeti geldiği için kendimi tutamıyorum.
siz yakın zamanda köye gittiniz mi? izansızca atılan ilaçları, zehirlenen suları, izmaritle beslenen tavukları gördünüz mü? hangi temiz köyden bahsediyorsunuz? köyler şehirleri beslemekten tükenmiş vaziyette. çoğu zaten terk ediliyor. geriye sadece çocuklar ve yaşlılar kalıyor.
köye yerleşmek istiyorsanız da lütfen tüm pisliğinizi şehirde bırakın. çamaşır sularınızı, ıslak mendillerinizi, bebek bezlerinizi, orkidlerinizi, plastik poşetlerinizi bu pis şehrinizde bırakın da gidin. şehrinizin pisliğini zaten can çekişen köye taşımayın kardeşim. köyü aşmış, dağa kaçmış biri olarak bunları söylüyorum herkese. yeter artık! pisliğinizden dünya bunaldı artık. bırakın bari köyler biraz olsun nefes alabilsin. çocuklar toz toprak içinde otla böcekle oynayabilsin. televizyonunuzla, tüm iğrençliğinizle zaten zehirlenmiş vaziyetteler. herşeyinizi geride bırakmadan gitmeyin doğaya. bıktım huleyn! tutmayın beni!

hıı evet süpermeninkızı
o kadar bilinçliler ki bu ürünlerini fahiş fiyattan satmaya çekinmiyorlar mesela o dediklerin. kendi yağında kavrulmak şöyle dursun yeni dünyanın yeni düzeni, yeni ticaret yolu bu, açın gözünüzü de oynanan oyunları bir görün. doğal diye organik diye dünyayı kurtarıyoruz diye ahirete götüremeyecekleri parayı doğayı sömürmeye devam ederek hüpletip küpleyenlere yazıklar olsun. bu işi gerçekten yapan adam varsa, parasız eğitimler verir köylerde. fazla sulama nedeniyle gapı bitirdiler. bu dünyalılar üç adım sonrasını görmekten aciz. kendi çıkarından, rahatından ötesini düşünmekten aciz.
köye gideceksin keneler saldıracak, basacaksın ilacı gözlerine di mi?
akrep gelecek çıyan gelecek, basacaksın kafasına korkundan ezeceksin di mi?
çatına saka yuva yapacak, yarasa yuva yapacak, bokundan sıkılıp kapatacaksın deliklerini di mi? arı görünce ciyak ciyak kaçan insan gelmesin kardeşim köye. duramazsınız köyde. herşeye alerjiniz başlar. hijyeninizi de alın oturun şehirinizde paşa paşa. yılan görür kazmayı vurur. teheeeey!

orgaaaaaaanikmiş
israilden aldığı kısır tohum mu organik? sor bakalım o teyzelere amcalara, kendi tohumları var mıymış? yoksa her yıl yeni tohum mu almak zorundalarmış? sor bakalım çocukları ne işle uğraşırmış?
çok doluyum, bana bunlarla gelmeyin, patlıyorum işte böyle :)
güzel şeyler her zaman kabulüm. ama kör gözüm parmağına olunca benden pas kardeşim.
hiç bir art niyetim yoktur, herkese sevgiler, sağlıklı günler dilerim.
sağlıklı olmak istiyosak önce kafamızdaki, sonra hayatımızdaki pisliklerden arınmak zorundayız. bunun başka yolu yohtur.
tekrar ediyorum, doğaya giderken pisliğinizi geride bırakın. pis balıkçıların, piknikçilerin sağa sola attığı boklu ıslak mendillerden bıktım ben! doğaya sıçmayı bile bilmezken köye yerleşeceklermiş peeeeh görüyorum sizi ben her yerde. yaranız varsa gocunabilirsiniz, kabulümdür, ama bu laflarımı kişisel almayın. ben lafımı ortaya kodum, alan allıııır, beğenmeyen bırakır :)
sevgiler.
  • kediebesi  (19.05.10 10:13:42 ~ 10:26:09) 
kediebesi evladiyelik tohumlar hala mevcut, sadece kendileri için ayırdıkları.. evet çok karamsar bir tablo var ortada ama senin dediğin gibi şeirin pisliğini geride bırakıp gidenlerden bahsediyorum. pembedomates, permakültür türkiye dutlar ekoköyü imeceevi vb. oluşumlara bir bakmanı tavsiye ederim. özel olarak da meyvelitepe blogunu tavsiye ederim, sıfır kimyasal ile nasıl üretim yapıyorlar ve nekadar olumlu sonuç alıyorlar..

öte yandan endüstriyel tarım zaten dediğin gibi. makineli tarım yapmanın söylenegeldiği gibi verimli ve yararlı olmadığı artık daha geniş olarak konuşuluyor ve yeni öğretiler var..

burada şehir hayatından kendini soyutlama derdinde olan birinin attığı cevaba bu denli olumsuz bir yanıt bana ancak köyde yaşanmaz köydekiler aç diyenler kadar sağlıksız geliyor.

ingilizce biliyorsanız little homestead in the city diye arama yapın ve amerika'da şehrin ortasında ilaçsız yöntemlerle küçücük bahçede tonlarca üretim yapan Darveas ailesinin yaşamlarını görün. Ben bilinçli insanlar derken meyvelitepe, permakültür uygulayıcıları (bostanlı blogu, marmariç denemesi vs) ve irili ufaklı bilinçli üreticileri kastediyorum.

köyde yaşamın sürdürülebilir olup olmadığı ülkenin tarım politikaları ile alakalıdır ve politik çözümler gerektirir ve bilinçli insanların şehirhayatını ardlarında bırakıp sürdürülebilir yaşamı tercih etmeleri ile ancak uzaktan bağlantılıdır. yani sonuncusu birincisine yol açmaz birincisinin vahameti sonuncuyu getirmiştir..
  • süpermaninkızı  (19.05.10 12:03:21) 
saydığın döktüğün herşeyi biliyorum.
peki permakültürcü arkadaşların bu iyi tarım yolunun 7 milyar insanın midesini değil "gözünü" nasıl doyurabileceğini de çözmüş mü? geoff abi var dünyalara bedel. dünyanın ilk olarak tüketilmiş çölünü adam meyve bahçesi yaptı. ben bunların hepsinin farkındayım. bilinçli insanların doğru uygulamalarının da farkındayım sen hiç merak etme. ama sen de benim dediklerime bir kulak as. yeterince bilinç oluşturamamış adamlar tutup bize "tonla gübre atıyorum, toprak sarardı, sıfır bitki verimi alıyorum" diyebiliyor. kendi suyunu zehirliyor, aynı suyla sulanan başka toprağı zehirliyor.
sen bana bardak doluyor diyorsun ben de sana diyorum ki bardak hala boş. umarım bu çabalar bir gün sonuç verir, kova burcu çağını hep birlikte kutlarız.
he yalnız şu an bu işten trilyar dolarlar kazanan adamlar, permakültürden de trilyar dolarlar kazanmanın yolunu bulmadan bu durum yeterince "popüler" olamayacak bunu da belirteyim.

dediğim gibi
akrebine, çıyanına, kenesine, yılanına, zarar vermeyeceklerse, onlarla yaşayabileceklerse, ormanda ses yapmamayı, vakvakları ürkütmeden başka canlıya zarar etmeden var olmayı başaracaklarsa gelsinler benim kapım açık, başımın üstünde yerleri var. nasılsa bunların hepsi bir gün olacak. önemli olan zararın neresinden dönülse kâr olması ama bu heriflerin kârı maalesef zararın içine gömülü...

evet çok pesimistim bu ara :) optimist bir günümde tekrar konuşalım :)

he tarım politikası demişsin. tarım politikası boğazları doyurabilmek için vardır. hepimiz ne yiyeceğiz, ne içeceğiz bunun hesabını yapabilmek için vardır. sen "insanlar doysun ama benim cebim de doysun" dersen iş o noktada yaştır. bu kadar verimli topraklar üzerinde zaten bildiğimiz şeyler permakültür. bu arkadaşlar yüzyılın başında unuttuklarını nedense yeniden keşfediyor. bunlar bilinmeyen yeni bulunan şeyler değil. bu ülkeye ilaçlar ne zaman geldi? ilaç firmalarını ne yapacaksın, onlarla nasıl savaşacaksın? antalyadaki seralardan ekmek yiyen adamlara ne diyeceksin? sök herşeyi eski tip tarıma dönüyoruz mu diyeceksin?

bu sorularımı tabi ki sen cevaplamak zorunda değilsin. ben cevaplarımı kendim bulurum. kafamın içindeki durum budur sadece bunu anlatabilmek istedim. amacım bok atmak değil, gördüklerimi bildiklerimi paylaşmaktır.
dünyanın kaynaklarının tükendiğini zaten bilen adamlar bunlara çözüm aramış, bulmuştur. halihazırda köylü dedenin, ninenin bildiğini tutup ona tekrar mı öğreteceksin?
the secret olayı gibi bu da. ben kıllanıyorum. şehirden ormanıma gelip kapımın önüne onlarca bebek bezi fırlatan tipi nasıl eğiteceksin? hadi o çöpü oraya atmadı north atlantic gyre için ne tip çözümleri varmış permakültürcülerin?

ayrıca bu iş toprakta bitmez, okyanusta tarım başlayacak, bir kaç zaman içinde. daha neeeelerrr neler olacak :) daha bu dünyayı bitiricez, başkalarına yelken açıcaz. daha dur bu daha başlangıç tütütü evlere şenlik. :)
  • kediebesi  (19.05.10 15:04:00 ~ 15:09:03) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.