[]
National geographic'teki belgesel sorusu (Önemli)!!
Sanırım bndan 1-2 sene evel bir belgesel yayınlanmıştı.Belgeselde üniversitenin birisine hasta bir adam cesedini bağışlamıştı. Cesedin nasıl çürüdüğünü gün gün kameraya kayıt edip çürüme hakkında bilgi topluyorlardı. Açıkta kalan vücudun sıcaklığı hangi şartlarda ne gibi bozulmalar yaşadığı gösteriliyordu. Aklımda kalan türkçe ismi "ölüm tarlaları" olabilir ama emin değilim.
Hatta adam iyice çürüyünce kafasını kaynar kazana atıp derisini ayırıp ineceleme yapıyorlardı. Bir sahnesinde de adam öleli 2 gün olmuşken kulak ve burnuna hangi canlıların girdiğini gösteriyorlardı. fena halde kafama takıldı. Arkadaşla iddalaştık yok öyle birşey göstermezler dedi bende var izledim yalan borcummu var diyorum. nasıl buluruz naparız?
Hatta adam iyice çürüyünce kafasını kaynar kazana atıp derisini ayırıp ineceleme yapıyorlardı. Bir sahnesinde de adam öleli 2 gün olmuşken kulak ve burnuna hangi canlıların girdiğini gösteriyorlardı. fena halde kafama takıldı. Arkadaşla iddalaştık yok öyle birşey göstermezler dedi bende var izledim yalan borcummu var diyorum. nasıl buluruz naparız?
yok yanlis hatirlamiyor, curumeyi ele alan bir belgeseldi ve survivorman'in belirttigi seylerin tamami yapiliyordu.
en berbati da; ormana salinan adamin kulak delikleri, burnu, agzi vs her yerinde milyonlarca beyaz kurtcukun kaynamasiydi. boghh
en berbati da; ormana salinan adamin kulak delikleri, burnu, agzi vs her yerinde milyonlarca beyaz kurtcukun kaynamasiydi. boghh
- no christ requiress (08.05.10 23:58:28)
Ben izledim o programı.
Bir araştırma kurumuydu galiba. Kocaman bir bahçesi vardı, bahçenin çeşitli yerlerinde de çürümekte olan cesetler. Her ceset için değişik şartlar hazırlamışlardı. Tam katırlamıyorum ama kimi nemli toprakta kimi ağaç yapraklarının üzerinde filan. Özellikle adli tıp uzmanları faydalanıyordu. Bir ceset hangi şartlarda ve ne kadar zamanda ne değişikliklere uğrar diye. Ölüm zamanının tespit edilmesi için. Genellikle kimsesiz kişilerin cesetlerini kullanıyorlardı. Aslında cesetleri fazla detaylı göstermiyorlardı. Bir tanesi hariç. O cesedin sahibi ölmeden önce vücudunu bu kuruma bağışlamış ve her türlü kullanım için izin vermişti. Tüm çürümeyi tüm detaylarıyla göstermişlerdi. Hatta işleri bittikten sonra iskeletin kafasını ayırıp (ki bu sahne çok bence çok acıklıydı, bir kadın geri kalan dokuları kesiyordu unutmak mümkün değil) aynen anlattığınız gibi kaynatmışlardı(üzerindeki doku kalıntıları temizlensin diye). Sonra o kafatası merhumun isteğine uygun olarak bir tıp fakültesine öğrenciler faydalansın diye hediye(!) edilmişti.
Ölüm tarlaları değil de ceset tarlaları diye hatırlıyorum.
Öff! Amma çok ceset dedim bir paragraf yazıda.
Bir araştırma kurumuydu galiba. Kocaman bir bahçesi vardı, bahçenin çeşitli yerlerinde de çürümekte olan cesetler. Her ceset için değişik şartlar hazırlamışlardı. Tam katırlamıyorum ama kimi nemli toprakta kimi ağaç yapraklarının üzerinde filan. Özellikle adli tıp uzmanları faydalanıyordu. Bir ceset hangi şartlarda ve ne kadar zamanda ne değişikliklere uğrar diye. Ölüm zamanının tespit edilmesi için. Genellikle kimsesiz kişilerin cesetlerini kullanıyorlardı. Aslında cesetleri fazla detaylı göstermiyorlardı. Bir tanesi hariç. O cesedin sahibi ölmeden önce vücudunu bu kuruma bağışlamış ve her türlü kullanım için izin vermişti. Tüm çürümeyi tüm detaylarıyla göstermişlerdi. Hatta işleri bittikten sonra iskeletin kafasını ayırıp (ki bu sahne çok bence çok acıklıydı, bir kadın geri kalan dokuları kesiyordu unutmak mümkün değil) aynen anlattığınız gibi kaynatmışlardı(üzerindeki doku kalıntıları temizlensin diye). Sonra o kafatası merhumun isteğine uygun olarak bir tıp fakültesine öğrenciler faydalansın diye hediye(!) edilmişti.
Ölüm tarlaları değil de ceset tarlaları diye hatırlıyorum.
Öff! Amma çok ceset dedim bir paragraf yazıda.
- o midas (09.05.10 00:01:21)
1