[]
Gonul iliskileri konusunda kurs verebilecek ???
Oncelikle merhabalar duyurunun guzide kullanicilari . Elimden geldigince kisa sekilde anlatmayi deneyeyim problemimi. Ergenlik ve univ donemlerimde bu islerle nerdeyse cok az hasir nesir oldum diyebilirim. Cunku hayatimin cogu kismini bilgisayar basinda veya halisaha maclarinda harcadim ve ne yalan soyleyeyim yoklugunu da hic hissetmedim. Ancak su son 2-3 senedir kendimi biraz bu ortamdan uzaklastirdim ve icimde yillardir kiprasmayan ya da bastirmis oldugum duygular saha kalkti . Ben de ’ ya hak’ diyerekten ortamlara hafiften girmeye basladim ama durust olmam gerekirse fazla saf kaldim diyebilirim . Soyle ki ; simdi etkilesimlerim genel olarak sosyal medya uzerinden ya da arkadas cevremden( cok genis degil genelde is ortamim) oldu ve ben kendimi ufacik birseyden bile cilginlar gibi kaptiriyorum . Su an icinde bulundugum durumdan ornek verirsem eger kizla 3 kere bulustuk . Hersey iyi guzel hos ben surekli mesajlasmalar samimi konusmalar derken ben acik olarak birseyler hissetmeye basladigimi soyledim. durust olmak istedim. Sonra hersey degisti bir anda araya mesafe koymaya basladi boyle olunca ben de yazmayi kestim, ugrasmak istemedim . Biraz uzerinden sure gecince bu sefer o bana yazdi . ‘ Ne oldu bir problem mi var? ‘ diye . Yani ben gercekten cozemiyorum problem bende mi ? Agalar bi el atin su kardesinize . Engin bilgilerinizden faydalandirin beni.
Bunun disinda da hemen birisine kapiliyorum kisacik bir suredir gorusuyor bile olsam. Nasil durdurabilirim bunu ??
Okudugunuz icin tesekkurler :)
youtu.be Sunu da suraya ekleyeyim :D
Bunun disinda da hemen birisine kapiliyorum kisacik bir suredir gorusuyor bile olsam. Nasil durdurabilirim bunu ??
Okudugunuz icin tesekkurler :)
youtu.be Sunu da suraya ekleyeyim :D
Bunun bi kitabi kurali yok. Biraz tecrübe biraz önsezi:).
- lata (07.06.18 23:33:05)
ekşi sözlükte sonsuzluk ve bir gun, lutfu tellioglu, karanlikruya isimli yazarların entryleri bu konuda bir bakış açısına sahip yapabilir seni.
bu bakış açısı ne kadar doğru dersen, ben tespitlerini genel anlamda doğru buluyorum fakat çözüm önerileri konusunda biraz sıkıntı var sanki.
bu bakış açısı ne kadar doğru dersen, ben tespitlerini genel anlamda doğru buluyorum fakat çözüm önerileri konusunda biraz sıkıntı var sanki.
- biravekahve (07.06.18 23:33:44)
@Lata onsezim zayıf:( galiba gec kaldım ben biraz
@biravekahve hangi baslik altında?
@biravekahve hangi baslik altında?
- orixim (07.06.18 23:47:22)
Şükela moduna alırsanız göreceksiniz. Bahsettiğim yazarlar çoğunlukla kadın-erkek ilişkileri hakkında yazıyorlar.
- biravekahve (07.06.18 23:51:04)
@biravekahve hangi baslik altında?
ben söyleyeyim the red pill başlığı altında. bu arkadaşlar kırmızı hapcılardan. skeptico'yu unutmuş yalnız. onu da ekleyelim de grup tamamlansın:D
ben söyleyeyim the red pill başlığı altında. bu arkadaşlar kırmızı hapcılardan. skeptico'yu unutmuş yalnız. onu da ekleyelim de grup tamamlansın:D
- ganbatte (07.06.18 23:57:10)
redpill başlıklarını aman diyeyim okumayın, sonsuzluk ve bir gün, skeptico gibi her şeyi anladığını sanan, kadına köpek çekmeyi ilişki dinamiği haline getirmeyi öneren, neckbeard ve 15 yaş sözlükçüleri klavye başında kadın düşmanı yapan insanların dediklerine özenmeyin hiç. özellikle sonsuzluk ve bir gün. skeptico yine bir derece okunabilir. bir derece.
redpill'cileri ciddiye almamakla başlayabilirsiniz skdkdk
redpill'cileri ciddiye almamakla başlayabilirsiniz skdkdk
- nice tnetennba (08.06.18 01:01:03)
nice tnetennba + 1
Vakti zamaninda, ben 16-17 yaslarindayken Ilhan Uckan vardi. Kadinlari Kullanma Kilavuzu, Erkekleri Kullanma Kilavuzu, Dogru Erkegi Bulma Kilavuzu gibi kitaplari vardi.
Ben de lise son, universitenin ilk yili gibi donemlerimdeydim. Bir erkek arkadasim olmustu, o da cok uzmustu. Ayrildigimizda uzun sure kendime gelemedim. Arkadaslarim da az cok benim gibiydi. Su an 16-17 yasinda olanlari cok kiskaniyorum. Internette gizli soru sorabiliyorlar, arastirabiliyorlar; kendi cevreleri ile yetinmek zorunda degiller. Ben o yastayken boyle bir secenek yoktu; cocukken guzel kadin denince Banu Alkan gelirdi aklimiza. Ayni donemin erkek-kadin iliskilerinde de cevreyle yetinmek zorundaydik.Acikcasi en buyuk derdimiz de ya universite sinavlari ya da sevgiliydi. Sevgili konusunda bayagi sinifta kalmistik.
Ilhan M Uckan ise tam bu donemde hizir gibi yetisti bize. Cok net tavsiyeleri vardi. Su an hatirladigim az sey var ama birini soyle yazayim. "Kavga mi ettiniz? Kadinlar! 5 gun aramayin. Birakin o sizi arasin. Telefonlari acmayin, acarsaniz da yuzune kapayin. Ilk anda size sinirlenir. Bir noktadan sonra sakinlesir. Dusunur, kendi yaptigi hatalari hatirlar. 'Tabii ki telefonumu acmaz' der, uzulur. Arar arar, acmayin. Ilk 3 gun ne yaparsa yapsin, acmayin. Sonra 5. gune kadar ozrunu kabul edermis gibi yapin ama etmeyin. Ilk 5 gunde aramamissa zaten size layik degildir o, sallayin gitsin. Elinizi sallasaniz ellisi. Erkek mi kalmadi" gibi tavsiyeleri olan biriydi. nice tnetennba'nin dedigi gibi erkege kopek cekmeyi iliski felsefesi haline getirmisti.
Hepimiz bu tavsiyeleri uygulamaya basladik (ki hala bu tavsiyeleri uygulayan, bu kurallarla yasayan arkadaslarim var). Ilk basta iyi gibi, kazaniyormusuz gibi gorunse de; bir erkek arkadasimda fark ettim ki, yanimdaki bir 'insan' ya da 'birey' degildi artik. Bildigin, sozumu dinlemek icin agzini acip bakan bir kisiliksize donmustu. Yaninda, ben yoksam ancak kendisi olabiliyordu.
Boyle tavsiyeler insana kisa vadede kazandirsa bile uzun vadede hem kendini hem sevgilini kaybettiriyor. Hatta, Ilhan Uckan'la direkt bir ilgisi olmasa da benzer bir entry var burada.
eksisozluk.com
sonsuzluk ve bir gun, skeptico, vb. redpill tayfasi da Ilhan Uckan'in erkek versiyonlari gibi. Iliskiyi guc oyunu olarak goren, belirli bir kalipta olmadikca insanlarin "ezilmeye mahkum", "kaybetmeye mahkum" oldugunu dusunen, 0-1 yasayan insanlar. Ilhan Uckan "Iliski bir savastir. Yorulan kaybeder" benzeri laflar ederdi; bu grupta da Serengeti Duzlugu'ndeymisiz misali bir av-avci, alfa-beta ayrimi; "ya loser'sindir, ya kazanirsin" anlayisi devam ediyor. Aralarinda cok guzel bir fark var. Ilhan Uckan'a soylediklerinizin kaynagini sorsaniz "Ay, ben hep boyle gordum" der; bu insanlar da kendine kaynak olarak evrimsel psikolojiyi seciyor. Ancak, hicbiri calisma sonuclarini olduklari gibi kullanmiyor. Hepsi bilimsel bir cumle secip onu dolandira dolandira kendi sonuclarina getiriyorlar.
"E bu kurs isi ne olacak? Kimden ogrenecegim" derseniz, kendinizden ve yasayarak ogrenebilirsiniz. Kendinizi taniyarak. Kendinize sadik kalarak. Bu kendiniz zaman icinde, tecrubeyle, geri donuslerle degisebilir. Hicbirimiz hep ayni kalmayacagiz. Kendinizi ve karsidakini tanimak, ne istediginizi bilmek icin ugras gosterebilirsiniz.
Kisa surede birine baglanmak veya asik olmak kotu bir sey degil. Siz kendi duygularinizi ortaya surmedikce, sakladikca, bastirdikca baskalarinin size karsi bir seyler hissetmesini beklemeyin. Belki ileride baskalarina hic baglanamayacaksiniz; bu da sorun degil. Oyle hissediyorsaniz oyledir.
Onemli olan karsidaki kisi ile uyumlu olmaniz. Bir milyon iliski sekli var, herkesin iliskisi kendine ozel. Burada bir duyuru acin; kimse ayni fikirde degil. Ornegin, "Sevgilinizin soyle soyle yapmasina izin verir misiniz" sorusuna bir ton "Hayatta olmaz oyle sey" ile bir ton "Ne var ki canim bunda" cevabini bir arada alirsiniz. Bu insanlari nasil erkekler-kadinlar diye ikiye bolup herkesin bir oldugunu iddia edebilecegimizi dusunmuyorum. Bunlarin da hicbiri yanlis degil; herkes kendine uyanla birlikte oluyor. "Hayatta olmaz" diyen "Ne var ki canim" diyenle bir olsa bile bazen yuruyebiliyor. Tamamen size kalmis.
Bir yerde bir yanlis yapiyorsunuzdur istemeden, olabilir. Olaylari arkadaslarinizla ya da yabancilarla paylasin. Herkes "Aaaa, sen de cok soyle soyle yapmissin. Ya o boyle boyle dusunduyse" derse en azindan durumu anlarsiniz. Belki de herkes "Oy, iyi ki olmamis" diyecek. Durumsal geri bildirimler alin; ozellikle sizi iyi taniyanlardan.
Tum bunlarin sonunda Red Pill'ci ya da Ilhan Uckan'ci olursaniz, olursunuz. Kimsenin de bir sey demeye hakki olmaz ama baskasinin aklini emanet gibi kullanmayin, yasadiginizi sindirin. Baska turlusu elin tasiyla elin kusunu tutmaya calismaya benziyor. Sindirerek ve kendiniz icin ogrenin, yasayin. Bu ogrenme hic bitmiyor ve asil onemli olan da bu yolculuk zaten.
Sorarsaniz; benim de kaynagim yok. Beni de dinlemeyin! Icinizden ne geliyorsa onu yapin ve iyisiyle, kotusuyle yasayin.
Ancak, psikologdan yardim alabilirsiniz. Onlar bilirler bu isleri :)
Vakti zamaninda, ben 16-17 yaslarindayken Ilhan Uckan vardi. Kadinlari Kullanma Kilavuzu, Erkekleri Kullanma Kilavuzu, Dogru Erkegi Bulma Kilavuzu gibi kitaplari vardi.
Ben de lise son, universitenin ilk yili gibi donemlerimdeydim. Bir erkek arkadasim olmustu, o da cok uzmustu. Ayrildigimizda uzun sure kendime gelemedim. Arkadaslarim da az cok benim gibiydi. Su an 16-17 yasinda olanlari cok kiskaniyorum. Internette gizli soru sorabiliyorlar, arastirabiliyorlar; kendi cevreleri ile yetinmek zorunda degiller. Ben o yastayken boyle bir secenek yoktu; cocukken guzel kadin denince Banu Alkan gelirdi aklimiza. Ayni donemin erkek-kadin iliskilerinde de cevreyle yetinmek zorundaydik.Acikcasi en buyuk derdimiz de ya universite sinavlari ya da sevgiliydi. Sevgili konusunda bayagi sinifta kalmistik.
Ilhan M Uckan ise tam bu donemde hizir gibi yetisti bize. Cok net tavsiyeleri vardi. Su an hatirladigim az sey var ama birini soyle yazayim. "Kavga mi ettiniz? Kadinlar! 5 gun aramayin. Birakin o sizi arasin. Telefonlari acmayin, acarsaniz da yuzune kapayin. Ilk anda size sinirlenir. Bir noktadan sonra sakinlesir. Dusunur, kendi yaptigi hatalari hatirlar. 'Tabii ki telefonumu acmaz' der, uzulur. Arar arar, acmayin. Ilk 3 gun ne yaparsa yapsin, acmayin. Sonra 5. gune kadar ozrunu kabul edermis gibi yapin ama etmeyin. Ilk 5 gunde aramamissa zaten size layik degildir o, sallayin gitsin. Elinizi sallasaniz ellisi. Erkek mi kalmadi" gibi tavsiyeleri olan biriydi. nice tnetennba'nin dedigi gibi erkege kopek cekmeyi iliski felsefesi haline getirmisti.
Hepimiz bu tavsiyeleri uygulamaya basladik (ki hala bu tavsiyeleri uygulayan, bu kurallarla yasayan arkadaslarim var). Ilk basta iyi gibi, kazaniyormusuz gibi gorunse de; bir erkek arkadasimda fark ettim ki, yanimdaki bir 'insan' ya da 'birey' degildi artik. Bildigin, sozumu dinlemek icin agzini acip bakan bir kisiliksize donmustu. Yaninda, ben yoksam ancak kendisi olabiliyordu.
Boyle tavsiyeler insana kisa vadede kazandirsa bile uzun vadede hem kendini hem sevgilini kaybettiriyor. Hatta, Ilhan Uckan'la direkt bir ilgisi olmasa da benzer bir entry var burada.
eksisozluk.com
sonsuzluk ve bir gun, skeptico, vb. redpill tayfasi da Ilhan Uckan'in erkek versiyonlari gibi. Iliskiyi guc oyunu olarak goren, belirli bir kalipta olmadikca insanlarin "ezilmeye mahkum", "kaybetmeye mahkum" oldugunu dusunen, 0-1 yasayan insanlar. Ilhan Uckan "Iliski bir savastir. Yorulan kaybeder" benzeri laflar ederdi; bu grupta da Serengeti Duzlugu'ndeymisiz misali bir av-avci, alfa-beta ayrimi; "ya loser'sindir, ya kazanirsin" anlayisi devam ediyor. Aralarinda cok guzel bir fark var. Ilhan Uckan'a soylediklerinizin kaynagini sorsaniz "Ay, ben hep boyle gordum" der; bu insanlar da kendine kaynak olarak evrimsel psikolojiyi seciyor. Ancak, hicbiri calisma sonuclarini olduklari gibi kullanmiyor. Hepsi bilimsel bir cumle secip onu dolandira dolandira kendi sonuclarina getiriyorlar.
"E bu kurs isi ne olacak? Kimden ogrenecegim" derseniz, kendinizden ve yasayarak ogrenebilirsiniz. Kendinizi taniyarak. Kendinize sadik kalarak. Bu kendiniz zaman icinde, tecrubeyle, geri donuslerle degisebilir. Hicbirimiz hep ayni kalmayacagiz. Kendinizi ve karsidakini tanimak, ne istediginizi bilmek icin ugras gosterebilirsiniz.
Kisa surede birine baglanmak veya asik olmak kotu bir sey degil. Siz kendi duygularinizi ortaya surmedikce, sakladikca, bastirdikca baskalarinin size karsi bir seyler hissetmesini beklemeyin. Belki ileride baskalarina hic baglanamayacaksiniz; bu da sorun degil. Oyle hissediyorsaniz oyledir.
Onemli olan karsidaki kisi ile uyumlu olmaniz. Bir milyon iliski sekli var, herkesin iliskisi kendine ozel. Burada bir duyuru acin; kimse ayni fikirde degil. Ornegin, "Sevgilinizin soyle soyle yapmasina izin verir misiniz" sorusuna bir ton "Hayatta olmaz oyle sey" ile bir ton "Ne var ki canim bunda" cevabini bir arada alirsiniz. Bu insanlari nasil erkekler-kadinlar diye ikiye bolup herkesin bir oldugunu iddia edebilecegimizi dusunmuyorum. Bunlarin da hicbiri yanlis degil; herkes kendine uyanla birlikte oluyor. "Hayatta olmaz" diyen "Ne var ki canim" diyenle bir olsa bile bazen yuruyebiliyor. Tamamen size kalmis.
Bir yerde bir yanlis yapiyorsunuzdur istemeden, olabilir. Olaylari arkadaslarinizla ya da yabancilarla paylasin. Herkes "Aaaa, sen de cok soyle soyle yapmissin. Ya o boyle boyle dusunduyse" derse en azindan durumu anlarsiniz. Belki de herkes "Oy, iyi ki olmamis" diyecek. Durumsal geri bildirimler alin; ozellikle sizi iyi taniyanlardan.
Tum bunlarin sonunda Red Pill'ci ya da Ilhan Uckan'ci olursaniz, olursunuz. Kimsenin de bir sey demeye hakki olmaz ama baskasinin aklini emanet gibi kullanmayin, yasadiginizi sindirin. Baska turlusu elin tasiyla elin kusunu tutmaya calismaya benziyor. Sindirerek ve kendiniz icin ogrenin, yasayin. Bu ogrenme hic bitmiyor ve asil onemli olan da bu yolculuk zaten.
Sorarsaniz; benim de kaynagim yok. Beni de dinlemeyin! Icinizden ne geliyorsa onu yapin ve iyisiyle, kotusuyle yasayin.
Ancak, psikologdan yardim alabilirsiniz. Onlar bilirler bu isleri :)
- aychovsky (08.06.18 01:32:17 ~ 01:58:41)
Sanırım kendimi tam olarak ifade edememişim. bilerek the red pill ismini zikretmedim.
dediğim gibi bunları okumak kadın-erkek ilişkilerini merak eden bir insana bakış açısı katacak, en azından belli bir çerçeveyi görecek ama doğru ama yanlış bunun sınırlarını zaten insan kafasında oluşturuyor.
zaten yukarıda bahsettiğim gibi benim açımdan red pill, ilişkilerde neden-sonuç kavramını kafamda oturtmamı sağlamıştı. mesela ben daha önce bu yazıları okumadan önce bazı şeyleri deneyimliyor, davranışlarımın sonuçlarında neler olacağını biliyordum fakat bunu temellendiremiyordum. neden böyle olduğuna anlam veremiyordum bazen. red pill'i okuduktan sonra ise demek ki benim düşündüğüm,deneyimlediğim şeyler gerçekten varmış,başka insanlarda yaşamış demiştim,ilginç gelmişti derli toplu bir biçimde okumak düşündüklerimi.
Bu okuduğum şeyler kafamda birçok şeyin netleşmesi açısından çok şey kattı bana fakat hiçbir zaman trp'nin dediği gibi ilişkileri bir oyun olarak gör(e)medim. cinsiyetçi davranışlarda bulunmadım. benim kişiliğime,hayata bakış açıma çok ters geldi ''yaparsan kazanırsın'' denenler. Fakat ilişkilerin dinamiği hakkında iyi bir kaynak olduğunu inkar etmedim hiçbir zaman, bunun sınırlarını belirleyecek kişi yine sizsiniz.
dediğim gibi bunları okumak kadın-erkek ilişkilerini merak eden bir insana bakış açısı katacak, en azından belli bir çerçeveyi görecek ama doğru ama yanlış bunun sınırlarını zaten insan kafasında oluşturuyor.
zaten yukarıda bahsettiğim gibi benim açımdan red pill, ilişkilerde neden-sonuç kavramını kafamda oturtmamı sağlamıştı. mesela ben daha önce bu yazıları okumadan önce bazı şeyleri deneyimliyor, davranışlarımın sonuçlarında neler olacağını biliyordum fakat bunu temellendiremiyordum. neden böyle olduğuna anlam veremiyordum bazen. red pill'i okuduktan sonra ise demek ki benim düşündüğüm,deneyimlediğim şeyler gerçekten varmış,başka insanlarda yaşamış demiştim,ilginç gelmişti derli toplu bir biçimde okumak düşündüklerimi.
Bu okuduğum şeyler kafamda birçok şeyin netleşmesi açısından çok şey kattı bana fakat hiçbir zaman trp'nin dediği gibi ilişkileri bir oyun olarak gör(e)medim. cinsiyetçi davranışlarda bulunmadım. benim kişiliğime,hayata bakış açıma çok ters geldi ''yaparsan kazanırsın'' denenler. Fakat ilişkilerin dinamiği hakkında iyi bir kaynak olduğunu inkar etmedim hiçbir zaman, bunun sınırlarını belirleyecek kişi yine sizsiniz.
- biravekahve (08.06.18 01:58:21 ~ 01:59:51)
Sözlük'te "okunmaz adam"ı, duyuru'da "acemi"yi takip et.
(git: eksisozluk.com)
"evlendiğiniz kezbanların eline verdiğiniz tasmanızla hayatınız böyle geçerken, ilgi toplamak için atraksiyon yapan iki maymun ergen mi tepkinizi çekiyor, gencolar?"
"peki hiç iki kadın arasında parasız kaldınız mı?
ben kaldım.
ikisi de terk etti.
kadınları değil, parayı seçin."
aha mgtow("kendi yoluna giden adamlar" olarak çevrilebilir)! bu abilerim evlilik düşünmeyen ya da başından kötü bir evlilik/ilişki geçtiği için artık kadınlardan umudunu kesen tayfa. mgtowcuları red pillcilerden daha samimi buluyorum. bunlar da kadın düşmanıdır, kadınları aşağılarlar ama red pillciler gibi aynı anda elde etmeye uğraşmazlar. felsefeleri "kadınsız hayat, kafam rahat"tır. niye bu akım öneri olarak geldi anlamadım:)
(git: eksisozluk.com)
"evlendiğiniz kezbanların eline verdiğiniz tasmanızla hayatınız böyle geçerken, ilgi toplamak için atraksiyon yapan iki maymun ergen mi tepkinizi çekiyor, gencolar?"
"peki hiç iki kadın arasında parasız kaldınız mı?
ben kaldım.
ikisi de terk etti.
kadınları değil, parayı seçin."
aha mgtow("kendi yoluna giden adamlar" olarak çevrilebilir)! bu abilerim evlilik düşünmeyen ya da başından kötü bir evlilik/ilişki geçtiği için artık kadınlardan umudunu kesen tayfa. mgtowcuları red pillcilerden daha samimi buluyorum. bunlar da kadın düşmanıdır, kadınları aşağılarlar ama red pillciler gibi aynı anda elde etmeye uğraşmazlar. felsefeleri "kadınsız hayat, kafam rahat"tır. niye bu akım öneri olarak geldi anlamadım:)
- ganbatte (08.06.18 02:22:01)
Baştan belirteyim Shopenhauer'in yaşamıyla ilgili alıntılar Cartwright'ın Schopenhauer biyografisinden.
"eğer bütün kadın cinsinin en seçkinlerinin güzel sanatlarda hiçbir zaman gerçekten büyük, hakiki, özgün ve sahici olan hiçbir şey başaramadıkları ya da hangi türden olursa olsun dünyaya kalıcı değere sahip hiçbir eser veremedikleri akılda tutulursa, kadınlardan farklı hiçbir şey beklenmemesi gerektiği kendiliğinden anlaşılır."
Bu görüşü çoğunlukla Schopenhauer'in yazar olan, 30 yaşına kadar birlikte yaşadığı, onu anlamayan ve cenazesine bile gitmediği annesiyle olan ilişkilerinden kaynaklanıyor. Çok uzatmadan şu karikatür ile özetleyebiliriz: existentialcomics.com
Bir de o dönemde avrupada kadınlara ve erkeklere verilen eğitim tamamen farklı. Bu konuya ilişkin bilgileri hemen hemen aynı yıllarda yaşamış olan Jane Austen hakkında bir yazıdan(University of Southampton) aldım.
Erkeklerin eğitimi hakkında: "A male educational curriculum would have included training in the classics, mathematics, philosophy and the sciences. Boys were usually educated at home by parents or a governess to begin with. Many then went on to schools, either small country schools run by clergymen—Jane Austen’s own father ran such a school—training schools—two of Jane Austen’s brothers entered the Royal Naval Academy at Portsmouth, aged 12—or larger public schools like Eton or Westminster. Depending on social class, young men were either apprenticed or went to university—the Universities of Oxford and Cambridge were the most prestigious, but there were a number of universities for dissenters (those who did not conform to Church of England doctrine, and who were banned from attending Oxford and Cambridge)."
Kadınların eğitimi hakkında:"Female education would have included the following:
Reading (although novels were a potential source of danger—see Jane Austen’s Northanger Abbey for the ill effects of reading too much Gothic literature)
Dancing
Languages—primarily French, but also Italian
Handwriting
Some history and geography
Basic arithmetic
Music—piano, harp, and singing were favourites
Drawing and painting
Needlework
Many of these ‘accomplishments’ allowed young women to demonstrate desirable feminine qualities: grace, deportment, elegance, fine taste, sensibility. Values such as religious piety and chastity, modesty rather than vanity, moderation rather than excess, obedient submission, and innocence were also instilled in young women. Some practical skills were encouraged; women, particularly of the middle classes, needed to have a grasp of domestic management, but without being unattractively intelligent. Indeed, clever women were often the targets of satire. Conduct-book writer John Gregory urged his daughter to conceal their learning from potential suitors because men were generally threatened by women ‘of great parts’ – e.g. with brains."
Kadınlara "Beynini kullanabildiğini anlamasınlar!!!" denilen bir dönemden bahsediyoruz yani.
Schopenhauer'in kadınların bilgisizliği konusundaki görüşleri yıllar içinde değişmiş:"The effects of his popularity, however, may have moved him to alter his view of women. The old misogynist became enchanted by the twenty-six-year-old Elisabeth Ney, who came to Frankfurt to carve Schopenhauer’s bust. The vivacious and intelligent sculptress impressed the philosopher by her artistic talents, and despite the fact that she was a buxom blonde and not a brunette, he was delighted when the grandniece of Marshal Michel Ney (who was executed at Waterloo) sent the old man a photograph of her standing by the bust as it was on display in Hannover, where she went to sculpt King Georg V. Schopenhauer’s close association with Ney, along with the number of women who were keen to discuss his philosophy, may have led the philosopher to waver in his belief that women lacked the intellect and objectivity to meaningfully engage in science or philosophy."
"dahası ben o kanaatteyim ki bir hukuk mahkemesinde bir kadının tanıklığı (diğer şeylerin eşit olması halinde) bir erkeğin tanıklığından daha az muteber olmalıdır, dolayısıyla sözgelimi iki erkek tanık üç, hatta dört kadın tanıkla aynı ağırlığa sahip olmalıdır. çünkü bir bütün olarak alındığında kadın cinsi bir günde erkek cinsinden üç kat daha fazla yalan uydurur ve ayrıca erkek cinsinin takatinin ötesinde olan bir inandırıcılık ve dürüstlük gösterisiyle uydurur."
Bu ise bir kadına fiziksel şiddet uyguladıktan sonra kadının onu dava etmesi ve 5-6 yıl süren davalar sonucunda araya dönemin adalet bakanını sokmaya çalışmasına rağmen kadına 20 yıl boyunca yüklü miktarda tazminat ödemek zorunda kalmasıyla ilgili.
"Marquet painted a darker and more violent image of the philosopher’s conduct. She claimed that he tore the bonnet from her head, seized her by the neck with such force that she was lifted from the ground, called her vile names, beat her with his fists, kicked her, and tossed her out of the room.
The ferocity of the attack, she charged, caused her to faint. The next day she filed assault and slander charges against her unneighborly neighbor with the Hausvogteigericht at Berlin.
Marquet also brought a civil suit against Schopenhauer with the Instruktionssenat of the Kammergericht. She now claimed that she had become paralyzed on her right side due to the assault, and that she could not move her right arm without great difficulty, a situation that made it impossible for her to continue her trade. She also claimed that Schopenhauer pushed her against a commode, which caused injury to her genitals.
Ultimately she prevailed, winning 60 Taler per year in maintenance, and her assailant was assessed five-sixths of the court costs. The judgment was finalized on 4 May 1827, after the philosopher made a futile attempt to have the Minister of Justice, Count Alexander von Danekelmann, intercede on his behalf. Schopenhauer was compelled to provide maintenance until Marquet was able to resume her trade or until she died."
Trp'nin teorilerinin mantıklı kısımları da var ama çoğunlukla yazarlarının kendilerinin bile terk ettiği ya da çağımızda artık geçerliliğini yitirmiş bazı quotelara dayanıyorlar. Bunlardan teoriler üretiyorlar. Kendilerince deneyler yapıyorlar. Bunun yanında trp'nin reddit sayfasında önerilen kaynakları ve "baş etme" yöntemlerini inceleyerek mizojinist olup olmadıklarına karar verebilirsiniz.
Ek: O zamanın bilgiden yoksun kalmış kadınına ilişkin yazılarla şimdinin seçilen olmaktan çıkıp seçen olan, bilgiye erişimi kısıtlanmayan kadınını çözümlemek de ayrı güzel:) eksisozluk.com
"eğer bütün kadın cinsinin en seçkinlerinin güzel sanatlarda hiçbir zaman gerçekten büyük, hakiki, özgün ve sahici olan hiçbir şey başaramadıkları ya da hangi türden olursa olsun dünyaya kalıcı değere sahip hiçbir eser veremedikleri akılda tutulursa, kadınlardan farklı hiçbir şey beklenmemesi gerektiği kendiliğinden anlaşılır."
Bu görüşü çoğunlukla Schopenhauer'in yazar olan, 30 yaşına kadar birlikte yaşadığı, onu anlamayan ve cenazesine bile gitmediği annesiyle olan ilişkilerinden kaynaklanıyor. Çok uzatmadan şu karikatür ile özetleyebiliriz: existentialcomics.com
Bir de o dönemde avrupada kadınlara ve erkeklere verilen eğitim tamamen farklı. Bu konuya ilişkin bilgileri hemen hemen aynı yıllarda yaşamış olan Jane Austen hakkında bir yazıdan(University of Southampton) aldım.
Erkeklerin eğitimi hakkında: "A male educational curriculum would have included training in the classics, mathematics, philosophy and the sciences. Boys were usually educated at home by parents or a governess to begin with. Many then went on to schools, either small country schools run by clergymen—Jane Austen’s own father ran such a school—training schools—two of Jane Austen’s brothers entered the Royal Naval Academy at Portsmouth, aged 12—or larger public schools like Eton or Westminster. Depending on social class, young men were either apprenticed or went to university—the Universities of Oxford and Cambridge were the most prestigious, but there were a number of universities for dissenters (those who did not conform to Church of England doctrine, and who were banned from attending Oxford and Cambridge)."
Kadınların eğitimi hakkında:"Female education would have included the following:
Reading (although novels were a potential source of danger—see Jane Austen’s Northanger Abbey for the ill effects of reading too much Gothic literature)
Dancing
Languages—primarily French, but also Italian
Handwriting
Some history and geography
Basic arithmetic
Music—piano, harp, and singing were favourites
Drawing and painting
Needlework
Many of these ‘accomplishments’ allowed young women to demonstrate desirable feminine qualities: grace, deportment, elegance, fine taste, sensibility. Values such as religious piety and chastity, modesty rather than vanity, moderation rather than excess, obedient submission, and innocence were also instilled in young women. Some practical skills were encouraged; women, particularly of the middle classes, needed to have a grasp of domestic management, but without being unattractively intelligent. Indeed, clever women were often the targets of satire. Conduct-book writer John Gregory urged his daughter to conceal their learning from potential suitors because men were generally threatened by women ‘of great parts’ – e.g. with brains."
Kadınlara "Beynini kullanabildiğini anlamasınlar!!!" denilen bir dönemden bahsediyoruz yani.
Schopenhauer'in kadınların bilgisizliği konusundaki görüşleri yıllar içinde değişmiş:"The effects of his popularity, however, may have moved him to alter his view of women. The old misogynist became enchanted by the twenty-six-year-old Elisabeth Ney, who came to Frankfurt to carve Schopenhauer’s bust. The vivacious and intelligent sculptress impressed the philosopher by her artistic talents, and despite the fact that she was a buxom blonde and not a brunette, he was delighted when the grandniece of Marshal Michel Ney (who was executed at Waterloo) sent the old man a photograph of her standing by the bust as it was on display in Hannover, where she went to sculpt King Georg V. Schopenhauer’s close association with Ney, along with the number of women who were keen to discuss his philosophy, may have led the philosopher to waver in his belief that women lacked the intellect and objectivity to meaningfully engage in science or philosophy."
"dahası ben o kanaatteyim ki bir hukuk mahkemesinde bir kadının tanıklığı (diğer şeylerin eşit olması halinde) bir erkeğin tanıklığından daha az muteber olmalıdır, dolayısıyla sözgelimi iki erkek tanık üç, hatta dört kadın tanıkla aynı ağırlığa sahip olmalıdır. çünkü bir bütün olarak alındığında kadın cinsi bir günde erkek cinsinden üç kat daha fazla yalan uydurur ve ayrıca erkek cinsinin takatinin ötesinde olan bir inandırıcılık ve dürüstlük gösterisiyle uydurur."
Bu ise bir kadına fiziksel şiddet uyguladıktan sonra kadının onu dava etmesi ve 5-6 yıl süren davalar sonucunda araya dönemin adalet bakanını sokmaya çalışmasına rağmen kadına 20 yıl boyunca yüklü miktarda tazminat ödemek zorunda kalmasıyla ilgili.
"Marquet painted a darker and more violent image of the philosopher’s conduct. She claimed that he tore the bonnet from her head, seized her by the neck with such force that she was lifted from the ground, called her vile names, beat her with his fists, kicked her, and tossed her out of the room.
The ferocity of the attack, she charged, caused her to faint. The next day she filed assault and slander charges against her unneighborly neighbor with the Hausvogteigericht at Berlin.
Marquet also brought a civil suit against Schopenhauer with the Instruktionssenat of the Kammergericht. She now claimed that she had become paralyzed on her right side due to the assault, and that she could not move her right arm without great difficulty, a situation that made it impossible for her to continue her trade. She also claimed that Schopenhauer pushed her against a commode, which caused injury to her genitals.
Ultimately she prevailed, winning 60 Taler per year in maintenance, and her assailant was assessed five-sixths of the court costs. The judgment was finalized on 4 May 1827, after the philosopher made a futile attempt to have the Minister of Justice, Count Alexander von Danekelmann, intercede on his behalf. Schopenhauer was compelled to provide maintenance until Marquet was able to resume her trade or until she died."
Trp'nin teorilerinin mantıklı kısımları da var ama çoğunlukla yazarlarının kendilerinin bile terk ettiği ya da çağımızda artık geçerliliğini yitirmiş bazı quotelara dayanıyorlar. Bunlardan teoriler üretiyorlar. Kendilerince deneyler yapıyorlar. Bunun yanında trp'nin reddit sayfasında önerilen kaynakları ve "baş etme" yöntemlerini inceleyerek mizojinist olup olmadıklarına karar verebilirsiniz.
Ek: O zamanın bilgiden yoksun kalmış kadınına ilişkin yazılarla şimdinin seçilen olmaktan çıkıp seçen olan, bilgiye erişimi kısıtlanmayan kadınını çözümlemek de ayrı güzel:) eksisozluk.com
- ganbatte (08.06.18 12:03:45 ~ 12:45:05)
soru) "Yani ben gercekten cozemiyorum problem bende mi"
cevap) hayır değil, ilgi istiyor ama ilişki istemiyor (en azından seninle istemiyor), belki ali cengiz oyunları ile bir şeyler olur ama zaten kendin de diyorsun biraz safsın, seni aşar bu oyunlar.
soru) "Bunun disinda da hemen birisine kapiliyorum kisacik bir suredir gorusuyor bile olsam. Nasil durdurabilirim bunu ??"
cevap) istek ile sevmeyi karıştırıyorsun şu sıralar. karşındaki kadınla sevişmek mi yoksa beraberlik mi istiyorsun ayırt edemiyorsun, hormonlar çoşmuş durumda, yalnızlık insanı romantik yapar, hepsi birleşince hoop duygular ile arzular birbirine giriyor, durdurmanın yolu; buluşmadan önce masturbasyon veya escort (kısavadeli çözümler ama işe yarar yinede), genel olarak spor yapmak, kitap okumak; kitap okumayı küçümseme sakın.
dipnot; kimi cevaplar tuğla niteliğinde olmasına rağmen küçümseyici tavrı ise beni sinirden kudurttu
cevap) hayır değil, ilgi istiyor ama ilişki istemiyor (en azından seninle istemiyor), belki ali cengiz oyunları ile bir şeyler olur ama zaten kendin de diyorsun biraz safsın, seni aşar bu oyunlar.
soru) "Bunun disinda da hemen birisine kapiliyorum kisacik bir suredir gorusuyor bile olsam. Nasil durdurabilirim bunu ??"
cevap) istek ile sevmeyi karıştırıyorsun şu sıralar. karşındaki kadınla sevişmek mi yoksa beraberlik mi istiyorsun ayırt edemiyorsun, hormonlar çoşmuş durumda, yalnızlık insanı romantik yapar, hepsi birleşince hoop duygular ile arzular birbirine giriyor, durdurmanın yolu; buluşmadan önce masturbasyon veya escort (kısavadeli çözümler ama işe yarar yinede), genel olarak spor yapmak, kitap okumak; kitap okumayı küçümseme sakın.
dipnot; kimi cevaplar tuğla niteliğinde olmasına rağmen küçümseyici tavrı ise beni sinirden kudurttu
- selam (08.06.18 12:54:03 ~ 13:42:50)
deneyimsizlikten oluyor bunlar, normaldir. hepimiz bu işlere ilk başladığımızda önümüze gelene vuruluyorduk. zamanla daha seçici ve mantıklı hale geliyorsun. mesela şimdi düşününce, 5 sene önce takıldığım adamların 90%'ının şu an suratına bakmazdım, öyle bi şey.
ek olarak, kadın düşmanı yazarları kaale alma. düzgün bir ilişki yaşayamayacak kadar sorunlu kişilikte olan adamlar suçu hep kadınlara atar, asla kendilerinde bir sorun olabileceğini düşünmezler.
ek olarak, kadın düşmanı yazarları kaale alma. düzgün bir ilişki yaşayamayacak kadar sorunlu kişilikte olan adamlar suçu hep kadınlara atar, asla kendilerinde bir sorun olabileceğini düşünmezler.
- pitjantjatjara (08.06.18 14:45:26)
Kurs verecek kadar tecrübeli biri değilim ama sana verebileceğim tek tavsiye şu. İçinden geldiği gibi yaşa. Gönül ilişkilerini kurallarla tanımlayan insan net maldır. Aldatılmaktan, terk edilmekten korkma. 25 ve üzeri bir yaşa sahipsen hayatının en hareketli kısmını çoktan bitirdin zaten. Bundan sonrasını da fazla düşünmeden yaşa.
- dissendium (08.06.18 19:47:28)
1