[]
ingilizce
"well it's hard to imagine living without it. not impossible, but not nearly as convenient."
burada as convenient derken ne demek istiyor?
"for now though, let's have the answer to our small question."
though ile burada ne diyor? "bununla birlikte şimdi sorumuzu cevaplayalım" mı?
"we'll find out what he thinks has become of his child shortly but before that, a question for you all"
burada "has become of his child" cümlenin hangi öğesi oluyor? what he thinks it dese sıkıntı yok da bu durumda that falan gerekmez mi orada?
burada as convenient derken ne demek istiyor?
"for now though, let's have the answer to our small question."
though ile burada ne diyor? "bununla birlikte şimdi sorumuzu cevaplayalım" mı?
"we'll find out what he thinks has become of his child shortly but before that, a question for you all"
burada "has become of his child" cümlenin hangi öğesi oluyor? what he thinks it dese sıkıntı yok da bu durumda that falan gerekmez mi orada?
uzman değilim. kendime göre cevaplayayım.
'imkansız değil ama mümkün olmaktan da uzak.' convenient; uygun, elverişli anlamına geliyor.
though biraz ünlem gibi, sağa sola koymaya müsait. çıkarsan da anlam bozulmaz orada. 'ama şimdilik, ...' gibi bi anlamı var gibi geldi bana.
sonuncuyu anlamadım.
'imkansız değil ama mümkün olmaktan da uzak.' convenient; uygun, elverişli anlamına geliyor.
though biraz ünlem gibi, sağa sola koymaya müsait. çıkarsan da anlam bozulmaz orada. 'ama şimdilik, ...' gibi bi anlamı var gibi geldi bana.
sonuncuyu anlamadım.
- icim urperiyor (25.05.18 08:56:32)
Convenient bir şeyin elverişli, uygun olması gibi bir anlamda.
Burada bahsedilen it nedir bilmiyoruz tabii ama, cümlenin çevirisi "onsuz yaşamayı hayal etmek zor. İmkansız değil, ama o kadar elverişli/kolay da değil." Burada living with it, living without it ile karşılaştırılıyor; şöyle düşünebilirsiniz yani: Living without it is not AS CONVENIENT as living with it.
Though çok versatile bir kelime, kullanılışına göre bir sürü farklı anlamı olabilir. Cümle sonunda, bir kalıbın sonunda vs kullanıldığında "ama" gibi bir anlamı oluyor.
"Ama şimdi, sorumuzun cevabını alalım" gibi. Burada anekdotu bir bağlama oturtmakta fayda vardır. Herhalde, bir plan programdan bahsediliyor, şu yapılabilir, ondan sonra bu gelebilir, bunun hakkında konuşulabilir, AMA ŞİMDİLİK, sorunun cevabına yoğunlaşalım gibi.
Though kullanabilmeniz için bir karşıtlık gerekir. Mesela diyebilirim ki, Maldivlerde tatildeyim, yediğim önümde yemediğim arkamda, deniz şahane... "I'm not very happy though".
Bazı durumlarda da çok spesifik bir anlamı olmaz da, bizim Türkçe'de söylediğimiz "ya" gibi ancak o cümlenin içindeki fonksiyonundan çıkarabileceğimiz bir anlamı olur.
Üçüncü cümlede de aradan he thinks'i çıkarın. "what has become of his child" yani "çocuğuna ne olduğu". He thinks de sizin de anladığınız gibi babanın düşüncesi. "Birazdan babanın çocuğuna ne olduğunu düşündüğünü öğrenicez" gibi. Bu da şu anda çok rahatlıkla anlayamayacağınız bir grammar konusu olabilir, çok takılmayın.
Edit: baldur2'un dediği "gerçi"ye katılıyorum. Ben türkçede o kelimeyi bulamadım, o kadar düşündüm. Gerçi güzel.
Burada bahsedilen it nedir bilmiyoruz tabii ama, cümlenin çevirisi "onsuz yaşamayı hayal etmek zor. İmkansız değil, ama o kadar elverişli/kolay da değil." Burada living with it, living without it ile karşılaştırılıyor; şöyle düşünebilirsiniz yani: Living without it is not AS CONVENIENT as living with it.
Though çok versatile bir kelime, kullanılışına göre bir sürü farklı anlamı olabilir. Cümle sonunda, bir kalıbın sonunda vs kullanıldığında "ama" gibi bir anlamı oluyor.
"Ama şimdi, sorumuzun cevabını alalım" gibi. Burada anekdotu bir bağlama oturtmakta fayda vardır. Herhalde, bir plan programdan bahsediliyor, şu yapılabilir, ondan sonra bu gelebilir, bunun hakkında konuşulabilir, AMA ŞİMDİLİK, sorunun cevabına yoğunlaşalım gibi.
Though kullanabilmeniz için bir karşıtlık gerekir. Mesela diyebilirim ki, Maldivlerde tatildeyim, yediğim önümde yemediğim arkamda, deniz şahane... "I'm not very happy though".
Bazı durumlarda da çok spesifik bir anlamı olmaz da, bizim Türkçe'de söylediğimiz "ya" gibi ancak o cümlenin içindeki fonksiyonundan çıkarabileceğimiz bir anlamı olur.
Üçüncü cümlede de aradan he thinks'i çıkarın. "what has become of his child" yani "çocuğuna ne olduğu". He thinks de sizin de anladığınız gibi babanın düşüncesi. "Birazdan babanın çocuğuna ne olduğunu düşündüğünü öğrenicez" gibi. Bu da şu anda çok rahatlıkla anlayamayacağınız bir grammar konusu olabilir, çok takılmayın.
Edit: baldur2'un dediği "gerçi"ye katılıyorum. Ben türkçede o kelimeyi bulamadım, o kadar düşündüm. Gerçi güzel.
- sopiro (25.05.18 09:10:14 ~ 09:21:08)
has become olan what
though = gerci
i like tennis a lot, i never watched nadal in my life, though
imkansiz degil ama kolay da degil. orada o anlama geliyor.
though = gerci
i like tennis a lot, i never watched nadal in my life, though
imkansiz degil ama kolay da degil. orada o anlama geliyor.
- baldur2 (25.05.18 09:16:15)
1