[]
tüm gençliğimi yok etmiş hissediyorum
yirmili yaşlarımın bir yarısını fakirlik,
diğer yarısını ise kendi kendime yarattığım maddi bir zorluğun altından kalkmaya çabalayarak geçirdim. şuan arkama baktığımda, yirmili yaşlarımın bitmiş olduğunu ve o yıllara dair hiçbir şey yapmadığımı görüyorum.
gerçekten hiçbir şey. sıfır, bomboş. o yılları hiç yaşamamış gibiyim.
ve çok üzgünüm. daha önümde uzun yıllar var belki, belki bu şekilde teselli edeceksiniz. ama öyle değil. o yıllar geçti bitti. yalnızca o yıllarda yaşanebilecek şeyler vardı ve hiçbir şey yaşamadım. koskoca bir boşluk.
insanların güldüğü eğlendiği gezdiği delirdiği yıllarda ben ya para harcamamak için evden çıkmadım çünkü param yoktu. ya da kendi yarattığım maddi zorlukları atlatabilmek için bütün gün bilgisayarda, boynumu kaybedene kadar oturup çalıştım, bir çok kez yalnızca ekrana baktım ve bir evin odasında çürüyüp gittim. hiç yurtdışına çıkamadım, toplamda 3 kere bile tatil yapamadım, 20 yaşımdan beri. hiçbir şeye sahip olamadım, hiç kimsenin minnetle anacağı biri olamadım, hiç bardağın dolu tarafına bakamadım.
bir bilgisayarın başında hep bir sonraki gün daha iyiye gitsin diye çabalayıp bugünümü yok ettim ve bir sonraki gün de hiçbir zaman daha iyiye gitmedi. günümü, her zaman daha kötüye gidecek bir gelecek için yok ettim. bir bilgisayarın başında tüm sosyal özelliklerimi hızla köreltip çekicilikten uzak bir hayvana dönüşüşümü izledim sadece.
elimde avucumda hiçbir şey yok. arkama baktığımda bugünlerimin iyi geçeceğini düşünerek silip attığım yıllar var. ve artık ne yapacağımı bilmiyorum çünkü her şeyden öyle kopmuş durumdayım ki. hiçbir şekilde ne yapacağımı bilmiyorum. başka bir şehre veya ülkeye gidip bir şelyere mi başlasam veya böyle bir gücüm var mı. onu da bilmiyorum. ne için gidicem, ne için bir daha yıllarımı silip atıcam ve bu sefer de kırklı yaşlarımda arkama bakıp 30'lu yaşlarımı yeni bir hayata başlamak için harcadığımı mı görücem. bilmiyorum. ne yapıcam?
diğer yarısını ise kendi kendime yarattığım maddi bir zorluğun altından kalkmaya çabalayarak geçirdim. şuan arkama baktığımda, yirmili yaşlarımın bitmiş olduğunu ve o yıllara dair hiçbir şey yapmadığımı görüyorum.
gerçekten hiçbir şey. sıfır, bomboş. o yılları hiç yaşamamış gibiyim.
ve çok üzgünüm. daha önümde uzun yıllar var belki, belki bu şekilde teselli edeceksiniz. ama öyle değil. o yıllar geçti bitti. yalnızca o yıllarda yaşanebilecek şeyler vardı ve hiçbir şey yaşamadım. koskoca bir boşluk.
insanların güldüğü eğlendiği gezdiği delirdiği yıllarda ben ya para harcamamak için evden çıkmadım çünkü param yoktu. ya da kendi yarattığım maddi zorlukları atlatabilmek için bütün gün bilgisayarda, boynumu kaybedene kadar oturup çalıştım, bir çok kez yalnızca ekrana baktım ve bir evin odasında çürüyüp gittim. hiç yurtdışına çıkamadım, toplamda 3 kere bile tatil yapamadım, 20 yaşımdan beri. hiçbir şeye sahip olamadım, hiç kimsenin minnetle anacağı biri olamadım, hiç bardağın dolu tarafına bakamadım.
bir bilgisayarın başında hep bir sonraki gün daha iyiye gitsin diye çabalayıp bugünümü yok ettim ve bir sonraki gün de hiçbir zaman daha iyiye gitmedi. günümü, her zaman daha kötüye gidecek bir gelecek için yok ettim. bir bilgisayarın başında tüm sosyal özelliklerimi hızla köreltip çekicilikten uzak bir hayvana dönüşüşümü izledim sadece.
elimde avucumda hiçbir şey yok. arkama baktığımda bugünlerimin iyi geçeceğini düşünerek silip attığım yıllar var. ve artık ne yapacağımı bilmiyorum çünkü her şeyden öyle kopmuş durumdayım ki. hiçbir şekilde ne yapacağımı bilmiyorum. başka bir şehre veya ülkeye gidip bir şelyere mi başlasam veya böyle bir gücüm var mı. onu da bilmiyorum. ne için gidicem, ne için bir daha yıllarımı silip atıcam ve bu sefer de kırklı yaşlarımda arkama bakıp 30'lu yaşlarımı yeni bir hayata başlamak için harcadığımı mı görücem. bilmiyorum. ne yapıcam?
depresyon. niye, nasil buraya geldik, mevzu bu degil. acilen yardim alin.
- e haliyle (22.02.18 23:59:55)
Seni çok iyi anlıyorum. İnsan çabalayınca ucundan kıyısından kurtaracağını, yetişeceğini düşünüyor ama giden yıllar telafisi mümkün olmayan bir şekilde yitip gidiyor.
Yaşamak artık umut kırıntısı ve mecburiyet arasında süregeliyor. Eğer hayatında sana bir nebze de olsa mutluluk veya huzur veren bir şey varsa, ondan yiyerek çabalamaya uğraşabilirsin. Zaten, en azından razı olabileceğin kadar bir şeyleri elde etme ihtimalin olduğunu düşünüyorsan, hiçbir şey yapmamak, bu minik ihtimali de sıfırlar. Ama en nihayetinde, hayat bazıları için çok b.ktan ve bazıları için hataların telafisine imkan vermiyor.
Yaşamak artık umut kırıntısı ve mecburiyet arasında süregeliyor. Eğer hayatında sana bir nebze de olsa mutluluk veya huzur veren bir şey varsa, ondan yiyerek çabalamaya uğraşabilirsin. Zaten, en azından razı olabileceğin kadar bir şeyleri elde etme ihtimalin olduğunu düşünüyorsan, hiçbir şey yapmamak, bu minik ihtimali de sıfırlar. Ama en nihayetinde, hayat bazıları için çok b.ktan ve bazıları için hataların telafisine imkan vermiyor.
- skooma (23.02.18 00:04:30)
alışacaksın. Aslında cümlenin en başına ''Buna da'' yazmak lazımdı. İnsanoğlunun en büyük kabiliyeti ''intibak''
Senin pozisyonunda, hatta çok daha kötü olan insanların sayısı çok fazla. Bir kısmı farkında değil, bir kısmı farkında. Sen de aslında kaçırdıklarının birçoğunun farkında değilsindir ama o küçük şeyler dahi psikolojinde etkisini göstermiş.
Zamanla geçecek. Büyük ihtimalle şu anda bi' boşluktasın, tutkuyla bağlandığın ya da kendini mecbur hissettiğin şeyler yok. Eskilerin bi' duası vardı; ''Allah bunu unutturacak dert vermesin'' diye. Ben bunun anlamını yıllar yıllar sonra, house md izlerken ayrımsamıştım. Çünkü öyle kötü anlarda söylüyorlardı ki, ''Allah bunu unutturacak dert vermesin''i hani diyordun, lan şimdi bi' şey olsa ve herkes/herşey ölse benim umrumda olmaz. Bunu unutturacak ne olabilir diye de, hayat öyle değil işte. Hayat filmlerdeki gibi tanrının aslında para gayesi güden iyi niyetli senaristlerinin olduğu bir yer değil. Pis kokulu bi' dünya, hani 8 milyar diyorlar ya, o da yalan. Senin için bu dünya taş çatlasa 300-400 kişiliktir.
Bu hissettiğin belki de farkında olmadığın boşluk duygusu geçince bu hislerin de geçecek, kaygıların çeşitli alanlarda dağılacak/yoğunlaşacak düşünmek yerine düşünmeye zaman kalmayan hamleler yapmak-aksiyomların içine dahil olmak zorunda kalacaksın. O zaman da başka şeyleri dert edeceksin.
Yani, hayat bu zaten. Çokcası genetik ve sosyo-kültürel miras. Sen tek başına neredeyse bir hiçsin, yaşadıkların ya da bundan sonra yaşayacakların da büyük oranda senin suçun/kabiliyetinden kaynaklı değiller. Olacak olan olur. Seninle çokcana ilgisi yok. Bunu ''yaratılış'' felsefesinden bağımsız bir şekilde söylüyorum, yani neye inandığınla zerre ilgilenmeden. Tamamiyle 'gerçek'likle. Yer çekimi gibi.
Bu duygudan bazı anlarda kurtulmak mümkün/pektabi bazı anlarda saplanmak da. Mesela herşeyi boşverebildiğin bir zaman diliminde bu dünya hayatı sana uzaktan gösterilseydi-arkadaşının dahil olduğu bir oyun gibi- sen de içinde olmak isterdin, ne olursa/olacaksa olsun denemek. Benim de aklımı kurcalayan büyük çıkmaz da bu zaten, herneyse şimdi konumuz bu değil.
Geçecek, içinde bulunduğun durum kaygı alanını daraltacak bir nesne ya da amaç uğruna bitecek, tıpkı insanların zırva ''aşk'' acıları gibi.
Son paragrafta yalan söyledim, geçmeye-debilir. Belki temelli olarak da zokayı yemiş olabiliriz tabi ama bu daha düşük bir olasılık. Başta da belirttiğim gibi, aslolan şey senin asil kanında olmasa bile insanlık doğasında var ''intibak''.
Avam bu durumu ya işine konsantre olarak ya da aşık olarak atlatır, sen de büyük ihtimalle o şekilde atlatacaksındır ama burada meseleye arz olan şey karşına böyle bir pozisyonun çıkması/çıkma ihtimali. 30'undan sonra yapmaya başlaman gereken şeyler, öncelikle ''ne yapmak istediğine'' karar vermek, çünkü içinde hala herhangi bir alanda istek varsa zaten şanslı olanlardansın. BU isteğe yönelik ihtimalleri arttıracak yerlerde bulunup/onun üzerine çalışacaksın, sonrası tufan.
Eğer istek yoksa da yapabileceğin şeyler zaten daha önce de defaatle konuşulmuş/anlatılmış şeyler. İnsanoğlu artık bu olayı bilimsel olarak çözmüş.
Ama sen büyük olasılıkla şimdi çözümü değil de ''saplantıyı'' istiyorsundur, ben o konuda deva olamayacağım sadece şu kadarını söyleyebilirim; ne yaparsan yap geçti ve gitti. Artık bir daha dönüşü yok. Olmayacak yani o kafandaki şeyler. Bırak gitsin. Çünkü aslında ''herşey yerli yerinde''.
Senin pozisyonunda, hatta çok daha kötü olan insanların sayısı çok fazla. Bir kısmı farkında değil, bir kısmı farkında. Sen de aslında kaçırdıklarının birçoğunun farkında değilsindir ama o küçük şeyler dahi psikolojinde etkisini göstermiş.
Zamanla geçecek. Büyük ihtimalle şu anda bi' boşluktasın, tutkuyla bağlandığın ya da kendini mecbur hissettiğin şeyler yok. Eskilerin bi' duası vardı; ''Allah bunu unutturacak dert vermesin'' diye. Ben bunun anlamını yıllar yıllar sonra, house md izlerken ayrımsamıştım. Çünkü öyle kötü anlarda söylüyorlardı ki, ''Allah bunu unutturacak dert vermesin''i hani diyordun, lan şimdi bi' şey olsa ve herkes/herşey ölse benim umrumda olmaz. Bunu unutturacak ne olabilir diye de, hayat öyle değil işte. Hayat filmlerdeki gibi tanrının aslında para gayesi güden iyi niyetli senaristlerinin olduğu bir yer değil. Pis kokulu bi' dünya, hani 8 milyar diyorlar ya, o da yalan. Senin için bu dünya taş çatlasa 300-400 kişiliktir.
Bu hissettiğin belki de farkında olmadığın boşluk duygusu geçince bu hislerin de geçecek, kaygıların çeşitli alanlarda dağılacak/yoğunlaşacak düşünmek yerine düşünmeye zaman kalmayan hamleler yapmak-aksiyomların içine dahil olmak zorunda kalacaksın. O zaman da başka şeyleri dert edeceksin.
Yani, hayat bu zaten. Çokcası genetik ve sosyo-kültürel miras. Sen tek başına neredeyse bir hiçsin, yaşadıkların ya da bundan sonra yaşayacakların da büyük oranda senin suçun/kabiliyetinden kaynaklı değiller. Olacak olan olur. Seninle çokcana ilgisi yok. Bunu ''yaratılış'' felsefesinden bağımsız bir şekilde söylüyorum, yani neye inandığınla zerre ilgilenmeden. Tamamiyle 'gerçek'likle. Yer çekimi gibi.
Bu duygudan bazı anlarda kurtulmak mümkün/pektabi bazı anlarda saplanmak da. Mesela herşeyi boşverebildiğin bir zaman diliminde bu dünya hayatı sana uzaktan gösterilseydi-arkadaşının dahil olduğu bir oyun gibi- sen de içinde olmak isterdin, ne olursa/olacaksa olsun denemek. Benim de aklımı kurcalayan büyük çıkmaz da bu zaten, herneyse şimdi konumuz bu değil.
Geçecek, içinde bulunduğun durum kaygı alanını daraltacak bir nesne ya da amaç uğruna bitecek, tıpkı insanların zırva ''aşk'' acıları gibi.
Son paragrafta yalan söyledim, geçmeye-debilir. Belki temelli olarak da zokayı yemiş olabiliriz tabi ama bu daha düşük bir olasılık. Başta da belirttiğim gibi, aslolan şey senin asil kanında olmasa bile insanlık doğasında var ''intibak''.
Avam bu durumu ya işine konsantre olarak ya da aşık olarak atlatır, sen de büyük ihtimalle o şekilde atlatacaksındır ama burada meseleye arz olan şey karşına böyle bir pozisyonun çıkması/çıkma ihtimali. 30'undan sonra yapmaya başlaman gereken şeyler, öncelikle ''ne yapmak istediğine'' karar vermek, çünkü içinde hala herhangi bir alanda istek varsa zaten şanslı olanlardansın. BU isteğe yönelik ihtimalleri arttıracak yerlerde bulunup/onun üzerine çalışacaksın, sonrası tufan.
Eğer istek yoksa da yapabileceğin şeyler zaten daha önce de defaatle konuşulmuş/anlatılmış şeyler. İnsanoğlu artık bu olayı bilimsel olarak çözmüş.
Ama sen büyük olasılıkla şimdi çözümü değil de ''saplantıyı'' istiyorsundur, ben o konuda deva olamayacağım sadece şu kadarını söyleyebilirim; ne yaparsan yap geçti ve gitti. Artık bir daha dönüşü yok. Olmayacak yani o kafandaki şeyler. Bırak gitsin. Çünkü aslında ''herşey yerli yerinde''.
- mete kudur (23.02.18 00:05:20)
evlen ve sonrasında çocuk yap. bu şekilde hayatını sonlandırıp mutlu olabilirsin heheh
- kveldulv (23.02.18 00:10:25)
Yirmili yaşlarda yapılmasını gerekli bulduğun çoğu şeyi yaptım ama benden de bi halt olmadı. İçini rahatlatacaksa.
- femme vitale strikes back (23.02.18 00:21:07)
Ben de aynı durumdayım. Tamamen. 20'li yaşlarım bomboş geçti. Hiçbir şey yapmadım ve hala da yapmamaya devam ediyorum. Ve ben senin gibi parasız ya da çalışmak zorunda olduğu mdan değil tamamen kendi salaklığımdan ve vizyonsuzluğumdan tamamen boş geçirdim gençliğimi. Evet çok haklısın bazı şeyleri o yaşlarda yapmak gerekiyordu ve yapmadık. Ama geçti bitti. Yapacak hiçbir şey yok. Ve bunları düşünerek 30'lu yaşlarda yapılacak şeyleri de kaçıracağız haberin olsun.
- proculianus (23.02.18 00:57:33)
içini rahatlatacaksa türkiye'de yaşıyoruz, hangimiz 20li yaşlarını dilediğince geçirdi sence? anne baba baskısı, toplum baskısı, parasızlık, eğitim yetersizlikleri, kölelikler. tv dizilerindeki gibi geçmiyor hayatlar, çoğu insan senin gibi.
- pinkpeony (23.02.18 01:08:31)
şimdi de bardağın dolu tarafını gözden kaçırıyorsun :)
hani şu "hayat iniş çıkışlarla doludur" lafı var ya, o laf çok doğru. hayat iniş çıkışlarla, zig zaglarla dolu. yaşadım, biliyorum.
ben kendi hatam olmayan nedenlerden iflas ettim iki kez. dibin dibine indim. diş tırnak elde ettğim ne var ne yoksa gitti. daha da eksiye indim. iki çocuk annesiydim üstelik. durum öyle saçmaydı ki, takılsam kalsam asla altından kalkamazdım.
daha neler neler, ne inişler ne kayıplar...
şimdi 58 yaşımdayım. 58 yaşında yeni bi hayata başlanır mı? evet, bal gibi başlanır. aksini söyleyen sen değilsen her zaman yeniden başlanır. sen 20'li yaşlarım gitti diye yanıyorsun ben buradan öyle görmüyorum. 20'ler ne ki diyorum. daha hayatın başı. son büyük iflasımı yaşadığımda 39 yaşımdaydım. diğeri de 27-28 gibiydi. şimdi 58'im ve yeniden başlıyorum.
gidene yanmakla eline iyi bir şey geçmez. moralin bozulur, aklını geçmişte bıraktığın için zamanı ve geleceği kaçırırsın.
olabildiğince yaşadıklarından öğrenmeye çalışacaksın ve asla vazgeçmeyeceksin. tekrar başlayacaksın. bu sefer daha bilerek daha akıllıca. bu artık hata yapmayacağın anlamına gelmiyor. yine hatalar yapacaksın. hatalarını göğüslemeyi öğreneceksin. hatta zaman gelecek "iyi ki" diyeceksin, hatalarınla barışacaksın. onları yaşamasaydım şimdiki ben olamayacaktım diyeceksin. şimdi çoğunun farkında değilsindir ama sabret onun da zamanı gelecek :) her şerde bir hayır lafı da doğru bi laf çünkü.
kendine bi çizelge yap. yapmak istediklerini listele. yeni bir sayfa açıyorsun, seçeneğin çok. seni zorlayan olgulardan biri de bu. eleme yapman lazım. en önemsediğin şeyleri yaz, olmazsa olmazlarını yaz.. beyin fırtınası gibi yap. acele etme, olgunlaşması için süre tanı. gönlünün muradını bulduğun anda gerisi çorap söküğü gibi gelecek hiç merak etme.
ve lütfen geriye olumsuz gözle bakıp takılma. onlar yaşandı bitti, edindiğin tecrübeler cebinde. öyle düşün.
önünde kocaman bir hayat var. daha bilerek daha tadını alarak yaşayacağın bir hayat.
hani şu "hayat iniş çıkışlarla doludur" lafı var ya, o laf çok doğru. hayat iniş çıkışlarla, zig zaglarla dolu. yaşadım, biliyorum.
ben kendi hatam olmayan nedenlerden iflas ettim iki kez. dibin dibine indim. diş tırnak elde ettğim ne var ne yoksa gitti. daha da eksiye indim. iki çocuk annesiydim üstelik. durum öyle saçmaydı ki, takılsam kalsam asla altından kalkamazdım.
daha neler neler, ne inişler ne kayıplar...
şimdi 58 yaşımdayım. 58 yaşında yeni bi hayata başlanır mı? evet, bal gibi başlanır. aksini söyleyen sen değilsen her zaman yeniden başlanır. sen 20'li yaşlarım gitti diye yanıyorsun ben buradan öyle görmüyorum. 20'ler ne ki diyorum. daha hayatın başı. son büyük iflasımı yaşadığımda 39 yaşımdaydım. diğeri de 27-28 gibiydi. şimdi 58'im ve yeniden başlıyorum.
gidene yanmakla eline iyi bir şey geçmez. moralin bozulur, aklını geçmişte bıraktığın için zamanı ve geleceği kaçırırsın.
olabildiğince yaşadıklarından öğrenmeye çalışacaksın ve asla vazgeçmeyeceksin. tekrar başlayacaksın. bu sefer daha bilerek daha akıllıca. bu artık hata yapmayacağın anlamına gelmiyor. yine hatalar yapacaksın. hatalarını göğüslemeyi öğreneceksin. hatta zaman gelecek "iyi ki" diyeceksin, hatalarınla barışacaksın. onları yaşamasaydım şimdiki ben olamayacaktım diyeceksin. şimdi çoğunun farkında değilsindir ama sabret onun da zamanı gelecek :) her şerde bir hayır lafı da doğru bi laf çünkü.
kendine bi çizelge yap. yapmak istediklerini listele. yeni bir sayfa açıyorsun, seçeneğin çok. seni zorlayan olgulardan biri de bu. eleme yapman lazım. en önemsediğin şeyleri yaz, olmazsa olmazlarını yaz.. beyin fırtınası gibi yap. acele etme, olgunlaşması için süre tanı. gönlünün muradını bulduğun anda gerisi çorap söküğü gibi gelecek hiç merak etme.
ve lütfen geriye olumsuz gözle bakıp takılma. onlar yaşandı bitti, edindiğin tecrübeler cebinde. öyle düşün.
önünde kocaman bir hayat var. daha bilerek daha tadını alarak yaşayacağın bir hayat.
- hayat aklini konusacak bir filozof uret (23.02.18 01:22:59)
Köye yerleş
- nihilanth (23.02.18 01:35:31)
üstte cok güzel cevap yazan yazar arkadaslarimiz var zaten. benim de diyecek pek bir seyim yok. ama umudunu kaybetmemen gerekiyor ve kendini o olumsuz ve seni asagi çeken duygulara teslim etmemen gerekiyor. su anki memnuniyetsizliğinin ve mutsuzluğunun farkına varmak bile cok büyük bir şey. bir sorun oldugunu keşfetmişsin, hayatında bazı seyler seni mutlu etmiyor. ve etmemeye devam ediyor. hemen değiştir onları. ve unutma, hayat korkanlara hiçbir zaman yardim etmez.
- tomcruise (23.02.18 01:44:34)
1