[]
bu İngilizce öğrenememeye bir dur diyoruz- neler yaptık? ( 2 farklı soru)
bugün kendi kendime oturdum düşündüm. bunu zaten surekli dusunuyorum ama düşünüp düşünüp harekete geçmiyorum. VE HAREKETE GECMELIYIM dedim. sadece İngilizce meselesi de değil, " liseden mezun olduğumdan beri kendime ne kattım, naptim ulan" dedim. hiç bişey yapmamısim. HICBIR ŞEY. neler yapabilirdim, çok şey yapabilirdim. kendi adıma ve dahi insanlık adına. kendim için bile bir şey yapmamisim. sosyokültürel anlamda bir gerileme olduğunu bile söyleyebilirim. bu düşünceler tabii beni mahvetti, içimi kanattı. tıp fakültesinin gerçek bir pişmanlık olduğuna inancım arttı. tabii her seyi, kendi esekligimi tıp fakültesine, parasal imkanlara, hayat şartlarına bağlayam. bunun farkındayım.
İlk sorumuz şu olsun oyleyse; liseden mezun olduğunuzdan beri neler yaptıniz; kendinize ne kattiniz, nasil geliştirdiniz, gelişim olarak gördüğünüz şeyler nelerdir? ( her şey olabilir; şu kadar ülke gördüm, şu kadar dil öğrendim, şu kitabı okudum, yüksek lisans yaptım ya da herhangi bir şey)
2. şu yaşıma geldim hala ingilizce öğrenemedim. nefret ettim bu meseleden artık, makale okuyamiyorum hic bişey yapamıyorum. bu işin özü nedir, kendi imkanlarimla kesin olarak öğreneceğim yol nedir, nasıldır? kendi imkanlarımla yapamaz mıyım; illa kurs, yurtdisi vs mi lazım? maddi olanaklar beni kısıtlıyor bu anlamda. kendi imkanlarımla en iyisini nasıl yaparım? şu kitabı al su kadar çalış, şu uygulama güzel, şu podcast iyi, site vs bütün önerileri bekliyorum.
bunları düşüne düşüne kendimi paraladim. yıprandım. adeta curudum. sosyal mesajimi da vereyim; tıp fakültesi ve fakirlik pismanliktir.
İlk sorumuz şu olsun oyleyse; liseden mezun olduğunuzdan beri neler yaptıniz; kendinize ne kattiniz, nasil geliştirdiniz, gelişim olarak gördüğünüz şeyler nelerdir? ( her şey olabilir; şu kadar ülke gördüm, şu kadar dil öğrendim, şu kitabı okudum, yüksek lisans yaptım ya da herhangi bir şey)
2. şu yaşıma geldim hala ingilizce öğrenemedim. nefret ettim bu meseleden artık, makale okuyamiyorum hic bişey yapamıyorum. bu işin özü nedir, kendi imkanlarimla kesin olarak öğreneceğim yol nedir, nasıldır? kendi imkanlarımla yapamaz mıyım; illa kurs, yurtdisi vs mi lazım? maddi olanaklar beni kısıtlıyor bu anlamda. kendi imkanlarımla en iyisini nasıl yaparım? şu kitabı al su kadar çalış, şu uygulama güzel, şu podcast iyi, site vs bütün önerileri bekliyorum.
bunları düşüne düşüne kendimi paraladim. yıprandım. adeta curudum. sosyal mesajimi da vereyim; tıp fakültesi ve fakirlik pismanliktir.
Ben de kaydadeger bir şey yapamadım ya, akşam akşam keyfini kaçırdın. Belki Rus/İngiliz edebiyatı okudum falan diyeceğim de eskiden daha çok okurdum, orada bile pozitife geçemedim.
İngilizce için aç medscape'ten haberleri oku, videolar, testler, notlar falan var. Güzel site.
İngilizce için aç medscape'ten haberleri oku, videolar, testler, notlar falan var. Güzel site.
- doxanikee (24.09.17 00:45:46)
tıp okuyan biri olarak böyle bir kaygın olmasına acayip saygı duydum, açıkçası ben tıp fakültesi öğrencisi olsam ve iki senede bir yıl atlayabilsem (yani 6. senemde üçüncü sınıfta olsam falan) egomdan, şerefsizliğimden geçilmezdi valla.
ben de bu konuda çok doluyum. lisede cidden iyi bi öğrenciydim. herkes ümitliydi, çok büyük adam olacaktım falan. 23 yaşında, istediğim bölüme nihayet başlıyorum ama hazırlık okuyacağım. arada geçen 5 sene bana mental anlamda çok şey kattı ama bu biraz da boş teselli sanırım; o arayı sığır gibi değil de daha verimli geçirseydim, muhtemelen çok daha fazla şey katabilirdim kendime, sonuçta herkes 18-23 arasında olgunlaşıyor, öyle ya da böyle.
bu süreçte "aferin lan, iyi ki yapmışım" dediğim az şey var. bir, rusça öğrendim. a2 seviyesinde ama olsun, zaten rus dili ve edebiyatı okuyacağım için çok da önemli değil, haziran'da b2 olur kısfmetse.
ukrayna ve belarus'a gittim. ukrayna'da iki değerli arkadaş edindim. hayata bakış açımı falan büyük ölçüde değiştirdiler. birisi çiftti. abi-abla gibiydiler, çok şey öğrendim. diğeri daha çok akran gibi. şu asosyal halimle gidip harkiv ormanlarında ateş falan aktım, o da geldi beni ziyaret etmeye, kendi adıma "yaşıyorum lan" diyebileceğim güzel şeyler tecrübe ettim o insanlarla. çocukken hayalini kurduğum şeyleri yaptım. dışarıda hava -15 dereceyken trenle tıngır mıngır sabahın köründe belarus'a falan girdim mesela. becerebilirsem bunları hikayeleştirmeyi çok isterim. benim adıma inanılmaz dolu ve güzel şeylerdi.
onun dışında aklıma bir şey gelmiyor. ukrayna'ya 5-6 kez gittim, rusça öğrendim, hayatımı olumlu anlamda değiştiren bazı insanlar tanıdım. somut olarak kendime bir şey katabildiğimi düşünmüyorum açıkçası.
ama gelecekten ümitliyim, onu net olarak söyleyebilirim. şu an bakınca liseyi bitirirken tam bir gerizekalıymışım diye düşünüyorum. okul asla bitmeyecekmiş gibi gelirdi, o yüzden okuyacak motivasyonum yoktu. sanki beş sene sonra ben olmayacakmışım ya da bambaşka biri olacakmışım gibi... hayır. beş sene geçti. hala aynı kişiyim. hala rusya ve almanya hastasıyım. hala yurtdışına kaçmak istiyorum. hala aynı müzikleri seviyorum, hala buz hokeyi izliyorum, hala büyük ölçüde aynı herifim işte. muhtemelen beş sene sonra da böyle olacağım, o yüzden artık "ohoo kamki ölürüz o zamana kadar amk" diye demoralize olup da saçmalamak yerine, küçük adımlarla ilerlemeye çalışıyorum. liseden sonra, başlayıp da bitirebildiğim tek şey sanırım geçen sene gittiğim rusça kursuydu. istikrar ve başarı sağlayabildiğim belki de tek şey... bunun üzerine koyacağım şimdi.
bazı şeyler için geç mi kaldım? evet. hayatımın en verimli yıllarını büyük ölçüde bomboş mu geçirdim? evet. ama buna takılmak istemiyorum artık. çünkü böyle yaparsam, 28 yaşında da diplomasız ve boş hayat yaşayan biri olacağım. mızmızlanmayı kesip ayağa kalkarsam, yol alacağım.
bakıyorum mesela. bu akşam eisbrecher dinliyorum. alexander wesselsky. ulan taş gibi adam. bakıyorum, kaç yaşında? 48. yahu benim bu adam olabilmek için önümde 25 sene var... yaşadığımdan daha fazla. neyi kaybettim ki? rusça mı öğrenemem 25 senede? almanca mı öğrenemem? lisansı bitirip yüksek lisans mı yapamam?
uzun lafın kısası, ben 18 yaşındayken hayatım 25'te bitecekmiş gibi hissediyordum. halihazırda yaşlanmıştım. sevişememiştim mesela, artık anlamı yoktu... hayatımda daha iyi ve güzel bir şey olmayacaktı. sonuçta 20-21 yaşına gelecektim, o saatten sonra ne yaşayacaktım ki?
bu zihniyetten büyük ölçüde kurtuldum artık. 22-23 gibi "lan daha yeni başlıyo, go go go" demeye başladım.
o yüzden liseden beri ne yaptın dersen neredeyse hiçbi şey yapmadım ama sanırım hayatımın geri kalanını kazanacak mental gücü buldum ki bu benim için her şeyden önemli.
bu arada cidden bayılıyom bu şarkıya ya, bunu dinleyip de kötü hissetmek imkansız zaten, burda da paylaşcam,
www.youtube.com
***
ingilizce konusunda şunu söyleyeyim: yurtdışı ya da kursa kesinlikle gerek yok ama kendi kendine zorlanıyorsan kursa gidebilirsin. çok büyük fark yaratıyor. ben beş senede öğrenemediğim rusçayı kursta 3-4 ayda öğrenmiştim. şimdi imkanlar bol, nette her türlü kaynak mevcut ama kurs ortamı daha ciddi oluyor. bi ağırlığı oluyor. kendini disipline etmek ve öğrendiklerini akılda tutmak açısından daha faydalı bence. yurtdışına kesinlikle gerek yok. faydası olur mu? muhakkak olur. ama ingilizce öğrenmek için yurtdışına gitmeye asla gerek yok yani. çok fazla paran varsa ve yurtdışında yaşayayım diyorsan 6 aylığına falan gidersin yapabiliyosan, onun dışında asla gereği yok.
ben de bu konuda çok doluyum. lisede cidden iyi bi öğrenciydim. herkes ümitliydi, çok büyük adam olacaktım falan. 23 yaşında, istediğim bölüme nihayet başlıyorum ama hazırlık okuyacağım. arada geçen 5 sene bana mental anlamda çok şey kattı ama bu biraz da boş teselli sanırım; o arayı sığır gibi değil de daha verimli geçirseydim, muhtemelen çok daha fazla şey katabilirdim kendime, sonuçta herkes 18-23 arasında olgunlaşıyor, öyle ya da böyle.
bu süreçte "aferin lan, iyi ki yapmışım" dediğim az şey var. bir, rusça öğrendim. a2 seviyesinde ama olsun, zaten rus dili ve edebiyatı okuyacağım için çok da önemli değil, haziran'da b2 olur kısfmetse.
ukrayna ve belarus'a gittim. ukrayna'da iki değerli arkadaş edindim. hayata bakış açımı falan büyük ölçüde değiştirdiler. birisi çiftti. abi-abla gibiydiler, çok şey öğrendim. diğeri daha çok akran gibi. şu asosyal halimle gidip harkiv ormanlarında ateş falan aktım, o da geldi beni ziyaret etmeye, kendi adıma "yaşıyorum lan" diyebileceğim güzel şeyler tecrübe ettim o insanlarla. çocukken hayalini kurduğum şeyleri yaptım. dışarıda hava -15 dereceyken trenle tıngır mıngır sabahın köründe belarus'a falan girdim mesela. becerebilirsem bunları hikayeleştirmeyi çok isterim. benim adıma inanılmaz dolu ve güzel şeylerdi.
onun dışında aklıma bir şey gelmiyor. ukrayna'ya 5-6 kez gittim, rusça öğrendim, hayatımı olumlu anlamda değiştiren bazı insanlar tanıdım. somut olarak kendime bir şey katabildiğimi düşünmüyorum açıkçası.
ama gelecekten ümitliyim, onu net olarak söyleyebilirim. şu an bakınca liseyi bitirirken tam bir gerizekalıymışım diye düşünüyorum. okul asla bitmeyecekmiş gibi gelirdi, o yüzden okuyacak motivasyonum yoktu. sanki beş sene sonra ben olmayacakmışım ya da bambaşka biri olacakmışım gibi... hayır. beş sene geçti. hala aynı kişiyim. hala rusya ve almanya hastasıyım. hala yurtdışına kaçmak istiyorum. hala aynı müzikleri seviyorum, hala buz hokeyi izliyorum, hala büyük ölçüde aynı herifim işte. muhtemelen beş sene sonra da böyle olacağım, o yüzden artık "ohoo kamki ölürüz o zamana kadar amk" diye demoralize olup da saçmalamak yerine, küçük adımlarla ilerlemeye çalışıyorum. liseden sonra, başlayıp da bitirebildiğim tek şey sanırım geçen sene gittiğim rusça kursuydu. istikrar ve başarı sağlayabildiğim belki de tek şey... bunun üzerine koyacağım şimdi.
bazı şeyler için geç mi kaldım? evet. hayatımın en verimli yıllarını büyük ölçüde bomboş mu geçirdim? evet. ama buna takılmak istemiyorum artık. çünkü böyle yaparsam, 28 yaşında da diplomasız ve boş hayat yaşayan biri olacağım. mızmızlanmayı kesip ayağa kalkarsam, yol alacağım.
bakıyorum mesela. bu akşam eisbrecher dinliyorum. alexander wesselsky. ulan taş gibi adam. bakıyorum, kaç yaşında? 48. yahu benim bu adam olabilmek için önümde 25 sene var... yaşadığımdan daha fazla. neyi kaybettim ki? rusça mı öğrenemem 25 senede? almanca mı öğrenemem? lisansı bitirip yüksek lisans mı yapamam?
uzun lafın kısası, ben 18 yaşındayken hayatım 25'te bitecekmiş gibi hissediyordum. halihazırda yaşlanmıştım. sevişememiştim mesela, artık anlamı yoktu... hayatımda daha iyi ve güzel bir şey olmayacaktı. sonuçta 20-21 yaşına gelecektim, o saatten sonra ne yaşayacaktım ki?
bu zihniyetten büyük ölçüde kurtuldum artık. 22-23 gibi "lan daha yeni başlıyo, go go go" demeye başladım.
o yüzden liseden beri ne yaptın dersen neredeyse hiçbi şey yapmadım ama sanırım hayatımın geri kalanını kazanacak mental gücü buldum ki bu benim için her şeyden önemli.
bu arada cidden bayılıyom bu şarkıya ya, bunu dinleyip de kötü hissetmek imkansız zaten, burda da paylaşcam,
www.youtube.com
***
ingilizce konusunda şunu söyleyeyim: yurtdışı ya da kursa kesinlikle gerek yok ama kendi kendine zorlanıyorsan kursa gidebilirsin. çok büyük fark yaratıyor. ben beş senede öğrenemediğim rusçayı kursta 3-4 ayda öğrenmiştim. şimdi imkanlar bol, nette her türlü kaynak mevcut ama kurs ortamı daha ciddi oluyor. bi ağırlığı oluyor. kendini disipline etmek ve öğrendiklerini akılda tutmak açısından daha faydalı bence. yurtdışına kesinlikle gerek yok. faydası olur mu? muhakkak olur. ama ingilizce öğrenmek için yurtdışına gitmeye asla gerek yok yani. çok fazla paran varsa ve yurtdışında yaşayayım diyorsan 6 aylığına falan gidersin yapabiliyosan, onun dışında asla gereği yok.
- der meister (24.09.17 01:01:27 ~ 01:04:39)
hacım şöyle:
liseden 92de mazun oldum.
ingilizce-almanca-çince öğrendim (almanca hazırlık okudum).
rahmetlik pederin istediği okulda okudum.
sonra doktora yaptım.
sonra 35te ikinci kariyerime başladım.
sonra yırtdışında çalıştım.
sonra kariyerime başka bir kurumda aynı işte devam ettim.
sonra yine yurtdışında çalışıyorum (yakında dönüyorum).
pişman olduğum şeyler var mı? çok...
ama insansın işte hata yapıcan. insanın en müyim özelliği bu. peki nolucak? takılmadan uyandığın yerden yaşamaya devam edicen sonra yine uyuycan. uyandığında yeniden harlıcan ataşı.
böyle anladım ben. bilemem.
ingilizce öğrenmek istiyosan bi yurtdışı öneririm sana (biraz temelin olduğunu varsayıyorum).
liseden 92de mazun oldum.
ingilizce-almanca-çince öğrendim (almanca hazırlık okudum).
rahmetlik pederin istediği okulda okudum.
sonra doktora yaptım.
sonra 35te ikinci kariyerime başladım.
sonra yırtdışında çalıştım.
sonra kariyerime başka bir kurumda aynı işte devam ettim.
sonra yine yurtdışında çalışıyorum (yakında dönüyorum).
pişman olduğum şeyler var mı? çok...
ama insansın işte hata yapıcan. insanın en müyim özelliği bu. peki nolucak? takılmadan uyandığın yerden yaşamaya devam edicen sonra yine uyuycan. uyandığında yeniden harlıcan ataşı.
böyle anladım ben. bilemem.
ingilizce öğrenmek istiyosan bi yurtdışı öneririm sana (biraz temelin olduğunu varsayıyorum).
- fempusay (24.09.17 01:16:42)
Liseden sonra uni.ye basladim. Hazirlik sinavini hemen gectim 4 yilda mezun oldum. Uni.sirasinda 10 ulke gezdim ve birinde 1 donem okudum. Okul bitince ABD'ye gidip 6 ay yasadim. Sonra 2 yil calisip yuksek lisansa basladim. Bu arada 10 tane daha ulke gezdim. Sonra ABD'ye gidip 1 yil yasadim. Orada doktoraya baslayacaktim ki sorunlar cikti. Bu kadar ugrastiktan sonra hic beklenmedik sorunlar hayati etkileyebiliyor. Neyse simdi Turkiye'de doktoraya basliyorum. Ingilizcem C2 seviyesinde cikiyor. ABD'de ortamlarda Amerikali olmadigimi hissetmediler. Zaten onlarin ALES'ine (GRE) girip de doktoraya kabul almistim. Ancak dil ogrenmenin sonu yok. Hala bir kelime gordugumde onu ogrenmeye ve kullanmaya calisirim.
Ayrica 6 yil Almanca dersi aldim ama bu 7 yil once bitti. Avusturya'ya gitmistim bir hafta. 6 yil ogrendiklerim pekisti ama sonra kullanmadikca unutuyorsun. Bir nedenden dolayo Cekcede de B1 olmustum ama onu da unuttum. En kotusu de Cekce konustugum videolarin olmasi ve simdi ne dedigimi anlayamamam.
Ayrica 6 yil Almanca dersi aldim ama bu 7 yil once bitti. Avusturya'ya gitmistim bir hafta. 6 yil ogrendiklerim pekisti ama sonra kullanmadikca unutuyorsun. Bir nedenden dolayo Cekcede de B1 olmustum ama onu da unuttum. En kotusu de Cekce konustugum videolarin olmasi ve simdi ne dedigimi anlayamamam.
- Traveller (24.09.17 10:35:29)
merak olmadan ingilizce öğrenilmez.
sosyal hayatınızda birisine birşey dediniz. sonra içinizden düşünmelisiniz. ulan ben bunu ingilizce nasıl derdim diye. ya da birisi bana gavur memlekette abuzıttın mı dese mal gibi kalır mıyım diye endişe etmelisiniz. bir gün yabancı dil konusunda teste tabi olacağınızı bilin. öyle a2 b2 bilmem ben :D
sırf bu işler için web sitesi yaptık onun duyurusunu yapmaya geldim bende, aha buraya yazıyorum.
www.mikroceviri.com
sosyal hayatınızda birisine birşey dediniz. sonra içinizden düşünmelisiniz. ulan ben bunu ingilizce nasıl derdim diye. ya da birisi bana gavur memlekette abuzıttın mı dese mal gibi kalır mıyım diye endişe etmelisiniz. bir gün yabancı dil konusunda teste tabi olacağınızı bilin. öyle a2 b2 bilmem ben :D
sırf bu işler için web sitesi yaptık onun duyurusunu yapmaya geldim bende, aha buraya yazıyorum.
www.mikroceviri.com
- exodussian (24.09.17 10:39:23)
1