[]

olumlama hakkında ne düşünüyorsunuz?

sb.

kimsesizlerin sesi olmaya geldim, büyük bir linçe de uğrayabilirim ama içimde kalmasın istedim.

bu konu hakkında düşündüğüm tek şey, koca bir saçmalık olduğu.

başta güldüm, çünkü bu kadar büyük bir trolleme görmek beni güldürdü açıkcası... sonra... bir dakika... galiba trolleme yok burada... nasıl yani? insanlar ciddi mi? bir dakika ya, ciddi misiniz?

bu dandik kuantumcu saçmalığı değil mi? ben mi yanlış biliyorum.

internete yazdım bakayım, nedir diye:

"Bilinçaltınızın yaptığınız olumlamaları kabul edebilmesi için 21 gün gerekmektedir. İşte bu nedenle; bir olumlamayı 1 ay boyunca sürdürmelisiniz. Bu konuda daha başarılı olmak için olumlamanızla alakalı sözcükleri gün içinde daha fazla kullanmayı deneyebilirsiniz."

hmm 21 gün.

"Örnek vermek gerekirse;
Mutluluk olumlaması yapan biri, gün içinde neşe, gülümseme, eğlence, hoşnutluk, sevgi gibi kelimelerle düşünme taktiğini geliştirebilir. Tüm bunlara ek olarak; olumlamanızı sabah kalktığınız anda ve gece yatmadan önce yapmanızın daha tesirli olacağını bilmelisiniz. Mesela; sabah kalktığınızda sesli bir şekilde ve tüm hücrelerinizle inanarak birkaç kez “mutluyum” demelisiniz."

ne?! bir dakika, ne?

"Sakin ve içtenlikle yaptığınız olumlamayı ses kaydı alabilirsiniz. Gün içinde hatta uyurken bu ses kaydını dinleyebilirsiniz. Çünkü bu şekilde benimsediğiniz çekirdek inanç daha kolay kırılacaktır ve olumlamanız bilinçaltınıza daha rahat ulaşacaktır. "

şaka mı bunlar?

sabah kalktıktan sonra ve yatmadan önce "mutluyum" diyerek bilinç altına mutluluk aşılamaya çalışmak yerine mutlu olduğunuz şeyleri yaparak mutlu olmanız daha muhtemel ve sağlıklı olacaktır. mutlu ve saçmalıklardan uzak bir hayat dilerim.

 
Seni hayal kırıklığına ugratmayacagımı biliyorum ama ben inanıyorum buna:)


  • Kalinka  (26.06.17 03:41:09) 
Zavallı fizikçiler, kuantum konusu şöyle şeylerde kullanıldıkça laboratuvarlarında ürperiyorlardır sanırım. Ben seni destekliyorum. Sahte bilimin tutulur yanı yok.


  • kobuzchu kiz  (26.06.17 03:53:34 ~ 04:02:12) 
Aman tanrım, vegas şaşkınlığımı gizleyemeyeceğim; telkinin nasıl faydası yok diyebilirsin. şaka gibi. telkin dediğin şey insanları ipten alıyor.

apocalypse; şimdi bu bahsini ettiğin durum; hayatında bi' olumlu bi' olumsuz gelişme varsa haklısın ancak; arka arkaya olumsuzluk gelirse bunu kullanarak çıkılabiliniyor.

bir de başa gelmesi lazım bunları anlamak için, öyle uzaktan olcek iş değil. mutluluğu çağırarak iyi hissedermisiniz bilmiyorum ama mutsuzlukları düşünmezseniz daha iyi hissedeceğinizi biliyorum.
  • mete kudur  (26.06.17 04:01:26) 
insanlar özel olduğuna, diğerlerinden farklı olduğuna inanmak ister. bu tip akımların çoğu da bu zayıflıktan faydalanıyor.

bunun dışında sorun değil çözüm odaklı olmak ve hedefe gidiş konusunda motive olmak her zaman avantajlıdır. basitçe insan nereye bakarsa, ne ararsa onu görür. ayrıca psikolojide çoğu durumda şikayet ediyor olsak bile içine düştüğümüz durumu çoğunlukla kendimizin seçtiği görülüyor.
  • orpheus  (26.06.17 04:39:45 ~ 04:40:29) 
Sana katılıyorum. Ben de aşırı uyuzum böyle "şimdi kendimizi iyi hissedeceğiz ve mutlu olacağız" tarzı muhabbetlere. Bi faydasinin oldugunu da sanmiyorum.


  • nundu  (26.06.17 08:29:29) 
Bu iş biraz karışık.

Genel olarak 'Güzel şeyler söylersem 21 günde olur' gibi şeylere inanmıyorum. Kuantum, enerjiler, feng shui'ler falan benim için sapsahte bir şey. Kesinlikle inanmıyorum.

Yine de inandığım şu: kendi kendini inandırma ile ilgili bir milyon çalışma var. İlk çalışmalardan biri de şu.
search.proquest.com
link.springer.com


Örneğin, sporcuların maça çıkmadan önce 'Başarabilirsin, güven kendine' demesi ya da sunum yapacak olan birinin kendi kendine 'Heyecanlanma, sakin ol, nefes al ver' demesi, aynaya bakarak kendini gaza getirmek gerçekten kendine güveni yerine getirmek olumlu yanları olduğu kanıtlanmış yöntemler. Aynı şekilde, başkasının sana verdiği konuşmayı hayal etmek de aynı etkiyi yaratıyormuş daha ilginci. Yani, 'Kendi kendine konuşana deli derler' baskısı varsa, başkasının bunu söylemesi bile aynı rahatlığı verebiliyormuş. (Bir yandan da hayal kurmanın bazı büyük yıkıcı etkileri de var)

Bu yöntemlerden mucize beklememek gerek. Yani, sen sunuma hazırlanmadıysan istediğin kadar kendi kendine konuş, fayda etmez ama iyi hazırlandığın bir sunum için, hafif bir anlık anksiyete varsa onun üstesinden gelinmesinde yardımcı olabilir.

Örneğin, şurada kendi kendine konuşmanın yönetim performansı üzerine etkisi var.
onlinelibrary.wiley.com

Atalarımız bunu 'Bir şeyi 40 kere söylersen olurmuş' derler. İngilizcesi de 'Fake it tilll you make it'. Bu da bilimsel olarak şu şekilde açıklanıyor ve kanıtlayan çok çalışma var: Birisi size bir gün aptal dedi diyelim. Ona o gün inanmazsınız ama sürekli insanlar başınıza aptal olduğunuzu kakalarlarsa, bir süre sonra ilk önce şüphe başlarmış, 'Ya hakkaten aptal mıyım' diye, sonra da kabullenme başlarmış. Aslında ilk önceki hali ile değişen şey zeka değil. Zeka önceden neyse hala o, aptal dediği için insan aptal değil. 40 kere aptal dendiği için aptal olmuyor ama insanın güveni düştüğü için normalde yapacağı basit bir işten çekinerek aptal gibi görünmesine ve ötesinde aptal olduğuna inanmasına neden olabiliyor.

Ayrıca, minör depresyondan kurtulma için tavsiye edilen uzun süreli yöntemlerden biri de sahte gülmedir. Zorla gülmenin minör depresyonu ortadan kaldırdığını belirten de çok çok çok çalışma var. Tam bir 'fake it till you make it' durumu var. Bir süre sonra gülmek refleks haline geliyor ve bu da insan vücudunun biyokimyasını etkiliyor. Dolayısıyla sahte bir gülüş insanın bakış açısını bir miktar değiştirebiliyor.

Bunun yukarıdaki gibi 'Sabah üç rekat söyle', 'Akşam suyunu iç tekrar söyle' gibi kuralları olan bir 'kuantum' kisvesi altında olması sorun. Yoksa, bana şu motivasyonel, kişisel gelişim sözleri de çok komik geliyor.
s-media-cache-ak0.pinimg.com
www.inspirational.quotesms.com
Bu tarz şeyler bana oldukça komik ve gereksiz geliyor.

Ancak, bir de plasebo etkisi var. İnsanlar bu şekilde iyi olacağını düşünerek gerçekten iyi hissedebiliyorlar. Üstelik, bu sahte bir mutluluk etkisi falan da değil, bildiğimiz gerçek mutluluk. Yani, inanmaya da bakıyor iş biraz. Din gibi. Ölünce cennete gideceğine inanırsan mutlu oluyorsun ama buna inanmazsan, ölümden sonrası düşüncesi mutluluk vermiyor.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta şu. Olumlu düşünmek güzel ve mutluluk verici ama bunun bir temeli olması gerekiyor. Örneğin, mutsuz bir insanın sabah 'Mutluyum' diye zorlayarak fırlaması onun mutsuzluk kaynağı ile yüzleşmesini engelleyebilir. Bir de bariz bir mutsuzluk kaynağı varsa, doğru olanın o mutsuzluğa koyvermek gitmek olduğunu söylüyorlar. Örneğin, bununla ilgili bir vaka vardı. Babasının ölümünden sonra hiç ağlamayan ve hafif uyuşuk bir şekilde hayatına devam eden bir kişi, üzüntüsünü içinden atamadığı, sisteminden çıkaramadığı için önce pasif agresif, sonra da saldırgan hale geldiğini söylüyordu. Örneğin, sevgiliden mi ayrılındı? Sabah kalkınca söylenecek iki uç var: 'Bundan sonra ne yapacağım? Neden böyle oldu? Hayat nasıl devam edecek şimdi?' grubu bunlardan biri, diğeri de 'Mutluyum' diye inkar etmek. Olabilecek en ideali ise 'Üzülüyorum, ağlayacağım, kötü durumdayım, kusana kadar da ağlayabilirim ama ileride geçecek. Geçene kadar böyle hissediyorum'.

Bu çalışmaların söylediği şu. Eğer ekstra bir durum yoksa; şartlar uygunsa ya da o kötü şartlardan kaçılamıyorsa, kendi kendine olumlu olumlu gazı vermek aşırı faydalı bir şey. Bir gün, iki gün değil; 21 gün olduğunu ya da belirli kalıp ritüellerin buna yardımcı olacağını sanmıyorum ama bir süre sonra o olumluluk insanın karakterinin bir parçası olabiliyor. Bu da hayatı güzel yapan etmenlerden biri. Bir anlamda, bir kanser hastası için moral ne demekse, bir insan için de telkin o. Her şeyin üstesinden gelemez ama bazı küçük şeylerin üstesinden gelecek gücü verir.

Bir de atalarımızın bize yaptığı en büyük kötülüklerden biri de 'Kendi kendine konuşana deli derler' meselesi. Olumlama için olmasa da, insanın kafasındaki muhasebeyi sesli ve kendi kendine yapması düdüklü tenceredeki basıncı alıp patlamasını önleyen en basit yollardan biri.
  • aychovsky  (26.06.17 09:03:56 ~ 09:13:40) 
duyurudakiler gerçekten de üzerlerindeki negatif enerjiyi (!?) dağıtmak için buna başladıysa bariz saçmalık. telkin konusunda ise söylenenlere katılabilirim.


  • zgrydn  (26.06.17 09:53:47) 
""Mutluluk olumlaması yapan biri, gün içinde neşe, gülümseme, eğlence, hoşnutluk, sevgi gibi kelimelerle düşünme taktiğini geliştirebilir.""

Yukarıda alıntıladığım kısım bir eylem. Sana sadece düşünmek gibi geliyor ama sadece düşünmek değil bu. Çünkü düşünmek, istediğin fikirleri düşünmek ve istediğin duygulara bürünmeye çalışmak da birer eylemdir.

Kelimeler bu eylemlere zihni hazırlarlar. Çünkü kelime etkidir, elde etmek istenen düşünme tepkidir. Bence çok önemli. İnsanın kendini dış etkenlerin doğrudan müdahalesiyke değil de, onlardan tamamen sıyrılıp sadece kendi düşüncesi ve bilinciyle yönetmesi çok muazzam bir şey.

Emin ol zihni bu afrika açlığında yaşayan milyarlarca insan var!

Mevzu sadece telkin/olumlama ise, ben bu yolla sigara bağımlılığından kurtuldum. Sırf tembelliğimden ötürü bunu diğer sorunlar için kullanmayı bıraktım. Yoksa bizzat yaşadığım bir şey yani. Buna faydasız demek yanlış olur. Ama faydalı olan şey yalnızca olumlamalar değildir, bir iş birliği ve denge ve hatta uyum gerekir. Bunun farkında olmak lazım. Bu anlamda, yani "işlerin sadece telkinle çözülebileceği fikri yanlıştır" noktasında evet çok haklısın.

Telkin eğer duygulanımı uyandırmıyorsa, yani kullandığımız kelimelerin ifade ettiği duyguları, kelimelerin anlamlarını hayalimizde canlandırdığımız sırada yaşamıyorsak o telkin zaten bozuk plaktan başka bişey değildir. Mesele zaten duygularımızı düşüncelerimizle, düşüncelerimizi duygularımızla ve en önemlisi de kendi hür bilincimiz ve hür irademizle değiştirebilmemiz. Konu bu. Kimi telkinle yumuşar kimi davranışla kimi ikisinin birleşimiyle kimi sadece bilgi edinerek... insan sayısı kadar çeşitli tedavi ve yöntem var. Çünkü insan biricik. Her bir yöntem bir başkasına %100 tesir etmeyebilirse de yol gösterir, çağrışım yaptırır.

Yani papağanın konuştuğu kelimeden ben alınganlık edersem daha kolay iyileşirim. Ama papağanın savurduğu hiç akla hayale gelmeyecek -mesela- küfürlere karşı en ufak bir tepkim yoksa o zaman çok daha zor iyileşirim. Yani olay çok daha derin. Mesele budur kanımca.
  • yaren  (26.06.17 10:06:45) 
saçmalık. hatta gavurlar daha kolay özetlemiş: fake it 'til you make it (hatta aychovsky demiş benden önce).
herkes kolay yoldan bir şey aradığı için bu tür şeyler ortaya çıkıyor. işe yarıyorsa onlara ne mutlu.

ayschovsky'nin yolladığı makalelerde çok basit eleştirilecek noktalar var ama son zamanlarda çıkan biyolojik temelini alan da makaleler varmış. o yüzden bilemedim.

kız düşürmek için iyi olabilir gençler düşünün bunu
  • passion rules the game  (26.06.17 10:39:28) 
Bu konuda bir araştırma okumadım. Fakat nöropsikoloji alanında okumuş olduğum bir makaleye dayanarak işe yarama ihtimalinin olduğunu belirtebilirim. Okumuş olduğum makalede ağza yatay olacak şekilde bir kalem tutturuluyor ve gülme pozisyonu aldırılıyor. Daha sonra beyin görüntüleniyor. Ortaya çıkıyor ki beyin bu kişinin güldüğünü sanıp ona göre mutluluk hormonu salgılıyor. Yani beyin yanıltılmış oluyor. Bu nedenle düşünce ve duygu boyutunda telkin ile kontrol sağlanabileceğini düşünüyorum. Fakat telkine bir ay boyunca devam edeyim ve ay sonunda sınavdan geçeyim, zengin olarak kalkayım, six pack'lerim çıksın vb. söylemler zaten konu dışı olduğundan bu konuda konuşmaya gerek yok.

@Aychovsky'nin yazdıklarını sonradan gördüm. Benim belirttiğim araştırmayı da onunkilerin yanına ekleyebilirsiniz... :)
  • elitist  (26.06.17 11:44:03 ~ 11:44:29) 
21 gün sadece belirli cumleler soyleyerek bir seylerin degisecegine inanmıyorum. Insanlar genelde sever boyle rakamsal kesinlikleri. Daha da inanirlar. O yuzden 21 rakaminin uyduruldugunu düşünüyorum.

Ama bilinçaltının gerçekliği ayırt edemeyip nasılsan oyle oldugunu kabul etmesi olayı mantikli geliyor. Yukarıdaki ağza cubuk koyup gülme şekli alındiginda beynin tepki vermesi ornegi gibi. O yüzden olumlamayı bilmem ama olumsuz dusuncelerle kendini sabote etmek diye bir sey kesinlikle var bence. Yani 21 gün mutluyum dersem mutlu olur muyum bilemiyorum ama surekli bende şans yok, kesin bi aksilik çıkar, ne istedim de oldu ki gibi cumleler kuran bir insanin hayatinin hicbir zaman istedigi yönde gitmeyeceginden eminim. Buna inanıyorum. Negatif telkinler kesinlikle negatif durum yaratıyor. Olumlu telkinlerin de beyni kandırıp ona göre davranması konusunu biraz daha arastirmak lazim. En azindan ruh halini degistirmesi cok mümkün.

Bence dümdüz olumlu cümle kurmaktan ziyade zihinde canlandırmak önemli. Bunu bilinçli olarak yapmadım ama iyi ya da kötü, insanın kafasında hissederek yasadigi sahneler cogu zaman gerceklesiyor. Cok defa yasadim bunu. Bir açıklamasi vardir diye dusunuyorum. Bunun ne olduğunu bilmiyorum , Olumlamaya degil ama buna inanıyorum sanırım.

Dusuncelerin gercege donusmesini cok hafife almamak lazim ama tüm bunların "her şey senin elinde, sen istersen her şey olur, senin zihnin dışında baska dış faktorlerin onemi yok yeter ki düşün" boyutuna getirilmesini abartılı ve gercekten uzak buluyorum.
  • aquarium  (26.06.17 13:02:44 ~ 13:07:38) 
psikolojide böyle bir şey vardır mutluyum demekle mutlu olmakla dünyaya daha pozitif bakabilirsiniz ama bir çok insanın toplanıp olumlama yapması yanlış olur ve yeteri kadar etkili olmaz görüşündeyim. insan kendi kafasının içinde mutluyum deyip bir şeylere olumlu yönden bakabilir fakat bunu bi kural gibi yapmak sürekliliğe maruz bırakmak olumluluğu zorunlu kılar ve zorunlu olan şey de psikolojimize zarar verir nitelikte bi etki bırakır bence.

yani, gidin yalnız olumlayın, ama saçma yaşam koçları gibi oooh rahat bi nefes alıyoruz ve mutluyuz şeklinde de değil.

bakın en basitinden normalden fazla bir şekilde empati yapmak size olumlama yaptırabilir. çünkü sürekli başka şekillerde düşünüyor olursunuz ve kendinizi karşıdakinin yerine koyduğunuzda yaptığı şeyler birden mantıklı olabilir. bu bi olumlamadır. yani olumlamayı bi kural gibi değil bi karakter özelliği gibi kullandığınızda daha iyi oluyor bence.

ki bu zamana kadar gördüğüm tüm güzel karakterli ve olumlayıcı insanlar buraya çalışarak değil karakterinde varolarak geliyordu.

ben olumlamaktan bunu anladım yanlış anladıysam kusuruma bakmayın.
  • freetakilir  (26.06.17 13:10:04) 
@aquarium zaten olumlu biri olmak, olumlu düşünmek güzel şeyler, çok da severim öyle insanları ama bu olay öyle değil ki, son cümlede de söyledim neden sabah akşam "ben mutluyum, ben mutluyum" diyeceğine, en sevdiği yemeği yiyip gerçekten mutlu olmasın, arkadaşlarıyla buluşup iyi vakit geçirip mutlu olmasın?


  • Apocalypse  (26.06.17 13:12:46) 
iyi bir müslüman olup cennete gideceğine inananlar buna mı inanmıyor anlamadım :D


  • sanrı  (26.06.17 13:16:22) 
@apocalypse zaten en sevdigi yemegi yiyerek, arkadaslariyla vakit gecirerek mutlu olabilen insanlarin bunlara ihtiyac duydugunu sanmıyorum. Artık hicbir seyin yolunda gitmedigini dusunen, dipte hisseden insanlar çıkış yolu olarak bari mutluyum diyeyim de beynimi kandirayim diye dusunuyor olabilir. Ama ben duygu olmadan sadece söylem ne kadar ise yarar emin degilim. En azindan ruh halimi biraz toparlayabilir miyim diye dusunuyor olabilirler. Ama bence 21 gun olumlama yapacagim diye bir zorunluluga girmek insana kendini surekli "mutsuzum 21 gun sonra mutlu olacagim" mesaji verdigi icin hicbir sonuc alinamayacaktir.


  • aquarium  (26.06.17 13:21:10) 
@aqurium alkışladım vallahi, haklısın.


  • Apocalypse  (26.06.17 14:30:47) 
Anahtar kelime: (bkz: nöroplastisite)


  • devilred  (26.06.17 20:53:08) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.