Ekşi Duyuru

Ne zamandır yazasım vardı, az önce klavye başına geçip bir şeyler karaladım.

Saçma bi yazı oldu aslında. Sizde hissettirdiklerini, okunabilir olup olmadığını, vs vs yazarsanız çok sevinirim.

Naber? Nasılsın?

Ben iyiyim galiba, bilmyorum napıyorum. Hangi zamandayım veya hangi zamanda olmak istiyorum. Dört sene önce her şey daha mı güzeldi, dört sene sonra daha mı güzel olacak.

Her geçen yıl insana binlerce şey öğretmiyor mu hatta her geçen gün veya saat? az önce olduğum kişi mi benim yoksa az sonra ki anları yaşayacak kişi mi benim?

Herakleitos'un dediği gibi "panta rhei"* sürekli bir değişim içinde değil miyiz. Dün, bugün ve yarın...

Bilmiyorum. Aslında hep var olan ben değil miyim? Var olmak ne demek, veya var olmamak? Bunca düşünür sürekli bunları düşünmüş, yazmış çizmiş.

Şunu farkettim aslında, artık düşünmekten kaçıyoruz. Düşünmekten korkuyoruz. En son ne zaman gerçek manasıyla düşündünüz? Kendinizi ve çevrenizi irdelediniz.

Belki de teknolojinin gelişmesinin kötü bir etkisidir düşünmekten kaçmak. Açıp televizyonda survivor izlemek veya bilgisayarda telefonda oyun oynamak. Çoğu zaman düşündüğümüzde kendimizi suçlu hissedip başka konulara dalmak istememiz.

Hayat, bir şekilde gidiyor, bugün ne yaptım, yarın ne yapacağım. Ama içinde bulunduğumuz "an"'ı ne kadar sorguluyoruz. Şimdi ben ne yapıyorum. Bu soruyu hayatımıza dahil ettiğimizde, her gün bir kere bunu düşündüğümüzde belki kendi bilincimize daha yakınlaşacağız. İç bunalımlarımızdan arınacağız.

Modern insanın en büyük problemi de iç bunalımlar değil mi? Neden olduğunu sorgulamadığız, stres, yönetici baskısı, gelecek kaygısı vs vs diye geçiştirdiklerimiz.

Daha çok düşünmeliyiz, tartışmalıyız. Artık tartışma kelimesi bizlere kötü geliyor, zorunlu olarak insanlar "tartışma" kelimesini duyduğu zaman kaçınıyor, veya bunu kavga olarak algılıyorlar.

Karşılıklı fikirlerimizi tartıya çıkarmak değil midir tartışmak, sorgulamak. Tartışalım, bol bol tartışıp konuşalım, düşünelim, kendimizin farkına varalım.