[]
Uzayda duyularımızın algılayamadığı maddesel bir varlık mümkün mü?
Son günlerde bilimkurgu eserlere merak saldım ve okurken aklıma bu geldi.
Anlatmak istediğim şey şu:
Şimdi biz elektromanyetik tayfın belirli bir aralığını algılayabiliyoruz gözümüzle. Kalan tarafları için alet edevat kulak yardımıyla kalan taraf dediğim şeylerin farkına varabiliyoruz radyo dalgası, morötesi ışını gibi.
Bunlar soyut şeyler değil elbette ama sormak istediğim şu ki radyo dalgasından, morötesi ışından oluşan gezegen, yıldız gibi bir şeyler bulmak mümkün mü? Ya da zaten keşfedildi mi?
Yani maddesel bir varlığa sahip her şeyi illa ki duyu organlarımızla algılayabileceğimiz fikri çok saçma geldi bana ve yukarıdaki soruyu merak ettim.
Çok dalga geçilmezse memnun olurum:)
Anlatmak istediğim şey şu:
Şimdi biz elektromanyetik tayfın belirli bir aralığını algılayabiliyoruz gözümüzle. Kalan tarafları için alet edevat kulak yardımıyla kalan taraf dediğim şeylerin farkına varabiliyoruz radyo dalgası, morötesi ışını gibi.
Bunlar soyut şeyler değil elbette ama sormak istediğim şu ki radyo dalgasından, morötesi ışından oluşan gezegen, yıldız gibi bir şeyler bulmak mümkün mü? Ya da zaten keşfedildi mi?
Yani maddesel bir varlığa sahip her şeyi illa ki duyu organlarımızla algılayabileceğimiz fikri çok saçma geldi bana ve yukarıdaki soruyu merak ettim.
Çok dalga geçilmezse memnun olurum:)
Yıldızlar genelde optik teleskoplarla keşfedilir. Gözlem evleri gözlem yaparken fark eder yeni yıldızları. Yıldızların içerdiği element türleri ve miktarları yıldızın yaydığı ışınlardan anlaşılabiliyor diye biliyorum. Dalgalar enerji taşıdığı için bunları doğrudan maddeyle karşılaştırmak zor. Lisede okuduğum kadarıyla geçmiş yıllarda esir madde denen ve uzayın her yerini kapladığı düşünülen bir madde olduğu düşünülüyordu. Ancak deneysel olarak bunun doğru olmadığı kanıtlandı. En azından şimdilik uzayda fark edemediğimiz maddesel varlıklar yok. Çünkü bunların bir şekilde iz bırakması gerekirdi.
- dissendium (27.12.16 20:35:39 ~ 20:36:33)
sorunuzu tam anlayamadım. o yüzden anlayabildiğim şekilde cevap vereceğim. çok alakasız bir cevap da olabilir, kusuruma bakmayın.
direk başlığa cevap: mümkün.
"Bunlar soyut şeyler değil elbette ama sormak istediğim şu ki radyo dalgasından, morötesi ışından oluşan gezegen, yıldız gibi bir şeyler bulmak mümkün mü? Ya da zaten keşfedildi mi?" gezegen ve/veya yıldızın tanımları, taşıması gereken özellikler az çok belli. dediğiniz şeylerden oluşmuş bir ŞEY'i tanımlasalar bile "gezegen" olarak nitelendirilmez diye düşünüyorum. ama yanılıyor da olabilirim.
"Yani maddesel bir varlığa sahip her şeyi illa ki duyu organlarımızla algılayabileceğimiz fikri çok saçma geldi bana" duygularımızla algılayamadığımız birçok şey mevcut. maddenin tanımı ortada. ancak bu tanıma uymayıp da hayatımızın her anında olan şeyler de mevcut. görmediğimiz, duymadığımız, kokusuz, dokunamadığımız... ancak bu hissetme araçlarını o "şey"lere uygulayamıyor oluşumuz, o "şey"lerin olmadığı anlamına gelmiyor. bu tür "şey"lerin varlığını keşfedebilmek/kanıtlayabilmek için uzun yıllar bilimsel çalışmalar yapmak, yeni keşifler yapmak, yeni(ya da varolan) bilgileri ortaya çıkarmak ve bunu insanlığın anlayabileceği düzeye indirgemek gerekiyor. buna dair örnekler verilebilir ancak burada yazmak uygun olmaz.
"uzay boşluğu" dediğimiz uçsuz bucaksız karanlıklara da anlam verebilecğeimiz günleri bilim gösterecektir diye ümit ediyorum.
direk başlığa cevap: mümkün.
"Bunlar soyut şeyler değil elbette ama sormak istediğim şu ki radyo dalgasından, morötesi ışından oluşan gezegen, yıldız gibi bir şeyler bulmak mümkün mü? Ya da zaten keşfedildi mi?" gezegen ve/veya yıldızın tanımları, taşıması gereken özellikler az çok belli. dediğiniz şeylerden oluşmuş bir ŞEY'i tanımlasalar bile "gezegen" olarak nitelendirilmez diye düşünüyorum. ama yanılıyor da olabilirim.
"Yani maddesel bir varlığa sahip her şeyi illa ki duyu organlarımızla algılayabileceğimiz fikri çok saçma geldi bana" duygularımızla algılayamadığımız birçok şey mevcut. maddenin tanımı ortada. ancak bu tanıma uymayıp da hayatımızın her anında olan şeyler de mevcut. görmediğimiz, duymadığımız, kokusuz, dokunamadığımız... ancak bu hissetme araçlarını o "şey"lere uygulayamıyor oluşumuz, o "şey"lerin olmadığı anlamına gelmiyor. bu tür "şey"lerin varlığını keşfedebilmek/kanıtlayabilmek için uzun yıllar bilimsel çalışmalar yapmak, yeni keşifler yapmak, yeni(ya da varolan) bilgileri ortaya çıkarmak ve bunu insanlığın anlayabileceği düzeye indirgemek gerekiyor. buna dair örnekler verilebilir ancak burada yazmak uygun olmaz.
"uzay boşluğu" dediğimiz uçsuz bucaksız karanlıklara da anlam verebilecğeimiz günleri bilim gösterecektir diye ümit ediyorum.
- kafir (27.12.16 20:41:30 ~ 20:41:46)
en basitinden mikrop ve bakterileri düşün, herhangi bir duyumuzla algılayabiliyor muyuz? gerekli aletleri yapmadan önce(mikroskop vs.) bunlardan haberdar değildik. şu anda da henüz üretmediğimiz aletlerle ileride bir gün keşfedeceğimiz birçok maddeye maruz kalıyor olabiliriz.
yani pek tabii ki mümkün. insanoğlu değil evrenin, dünya'nın bile çok minik kısmında var olmuş bir canlı türü, "algılama" yetisinin gelişmişliği ondan önce var olmuş "şeylerin" çokluğuna vurunca çok düşük kalıyor. yeni girdiğimiz bir işe alışmak için çalışanları tanımak, sürekli gelenleri bilmek, yazılı olmayan kuralları öğrenmek lazım; bunlar için de zaman lazım. henüz bu dünya için bile çok yeniyiz, keşfedecek çok şey var.
yani pek tabii ki mümkün. insanoğlu değil evrenin, dünya'nın bile çok minik kısmında var olmuş bir canlı türü, "algılama" yetisinin gelişmişliği ondan önce var olmuş "şeylerin" çokluğuna vurunca çok düşük kalıyor. yeni girdiğimiz bir işe alışmak için çalışanları tanımak, sürekli gelenleri bilmek, yazılı olmayan kuralları öğrenmek lazım; bunlar için de zaman lazım. henüz bu dünya için bile çok yeniyiz, keşfedecek çok şey var.
- baba jo (27.12.16 20:48:05)
@kafir anlamamakta haklısın biraz karışık olmuş soru. sormak istediğim elbette gezegenin, yıldızın tanımı ortada ama niye illa görebildiğimiz şeyler bu tür oluşumlara gidiyor, kalanlar var mı ya da niye yoktu. Yani doğru anlamışsınız.
- nickalangeronimo (27.12.16 20:59:02)
Bir de ek olarak şunu söylemek istiyorum. Fizikte tutarlılık denen bir kavram var. Bu kavrama göre uzay için geçerli olan kanunların her yerde aynı olması gerekiyor. Buna bir nevi süreklilik diyebiliriz. Nasıl ki İstanbul'da elmayı elimizden bırakınca yere düşüyorsa aynı kanun Ankara'da da geçerli olmalı. Buradan yola çıkarak biz yakın uzayda böyle bir madde keşfetmediysek uzayın tutarlı olması gerektiğine dayanarak binlerce ışık yılı uzakta da böyle maddelerin olmadığını söyleyebiliriz. Ben bu yüzden şu ana kadar hiç karşılaşmadığımız şeylerin keşfedileceğini sanmıyorum. Çünkü kanunlar uzayın homojen olduğunu, yani her yerin aynı özellik gösterdiğini kabul eder.
Bu konuda güzel bir söz var. "Uzayda hayat yok demek, okyanustan bir bardak su alıp balinalar yoktur demektir." Daha büyük gezegenler, daha küçük yapılar tabii ki keşfedilebilir. Ancak tahminlere göre "çok enteresan" şeylerle karşılaşılmayacak. Örneğin proton ve nötron kuarklardan oluşur. Kuarklar atom altı taneciklerdir. Bunlar tabii ki yeni keşfedilen şeyler. Ama onların yeni keşfedilmesi onları "enteresan ve farklı" yapmaz. Çünkü kuark da maddedir. Madde dışı bir şey değildir.
Bu konuda güzel bir söz var. "Uzayda hayat yok demek, okyanustan bir bardak su alıp balinalar yoktur demektir." Daha büyük gezegenler, daha küçük yapılar tabii ki keşfedilebilir. Ancak tahminlere göre "çok enteresan" şeylerle karşılaşılmayacak. Örneğin proton ve nötron kuarklardan oluşur. Kuarklar atom altı taneciklerdir. Bunlar tabii ki yeni keşfedilen şeyler. Ama onların yeni keşfedilmesi onları "enteresan ve farklı" yapmaz. Çünkü kuark da maddedir. Madde dışı bir şey değildir.
- dissendium (27.12.16 21:01:42 ~ 21:02:58)
karanlik madde ve karanlik enerjiyi arastirabilirsiniz.
kisa bir giris okuma onerisi:
spaceplace.nasa.gov
kisa bir giris okuma onerisi:
spaceplace.nasa.gov
- samicin (27.12.16 23:12:25)
maddeyi oluşturan yapı taşlarının tekil hallerinin hiçbirini (atomu ve ondan ufak olan ne varsa) istisnai haller dışında (birbirine mümkün olduğu kadar yakın bulunmak) beş duyumuzla algılayamıyoruz zaten. elektronları, nötrinoları, nötronları, falan algılayamıyoruz. onca çeşit atomaltı parçacıktan bir foton var algılayabildiğimiz, o da belli frekanslarda (bahsettiğin tayf meselesi). bir de kuvveti algılayabiliyoruz (dokunma). bunun dışında bazı spesifik moleküllerin kokusunu ve tadını alabiliyoruz, o kadar.
toplam 43 çeşit sub-atomic particle çeşidinden sadece birini algılayabiliyoruz. geri kalan 42 bizde yok. Bunları yayan birçok kütle var, bayası keşfedildi. En eğlenceli hikayelerden biri LGM1 ve LGM2'nin keşfi. Bir bak, galiba soruna cevap olacaktır.
Maddeyi duyu organlarımızla doğrudan algılayacağımız fikri 300 yıl kadar önce elektrik keşfedilince çökmüşütü, yaşıyor mu fala? emt radyasyon var mesela, hiç hissetmediğimiz.
toplam 43 çeşit sub-atomic particle çeşidinden sadece birini algılayabiliyoruz. geri kalan 42 bizde yok. Bunları yayan birçok kütle var, bayası keşfedildi. En eğlenceli hikayelerden biri LGM1 ve LGM2'nin keşfi. Bir bak, galiba soruna cevap olacaktır.
Maddeyi duyu organlarımızla doğrudan algılayacağımız fikri 300 yıl kadar önce elektrik keşfedilince çökmüşütü, yaşıyor mu fala? emt radyasyon var mesela, hiç hissetmediğimiz.
- babilbaligi (28.12.16 09:39:19)
1