[]
çok başarısızım
çok başarısız bir insanım. artık bu durumu kafaya çok takıyorum. yds olsun kpss olsun. ydsden 20 aldım kpssden 55. ha çalıştım mı hayır ama anadolu lisesi çıkışlıyım lisansta öğretmenlik okudum alt yapım bir nebze de olsa var. ama hayatım boyunca hiç başarılı olamadım. hep ortalarda kaldım artık yerlerdeyim.
özel bir okulda çalışıyorum günde 10 saat nerdeyse. kendimi yetersiz hissediyorum. hatta çirkin hissediyorum çünkü geçen gün bir muhabbet de bana ne kızlar vardı gele gele sen geldin dedi arkadaşlar bir drama dersinin eğitimi için. geyik evet ama ciddi tarafı da olduğunu düşünüyorum.
25 yaşındayım herşey için çok mu geç? napayım öleyim mi? kafamda artık bu düşünce de var. bir halta yaramıyor gibi hissediyorum kendimi.
özel bir okulda çalışıyorum günde 10 saat nerdeyse. kendimi yetersiz hissediyorum. hatta çirkin hissediyorum çünkü geçen gün bir muhabbet de bana ne kızlar vardı gele gele sen geldin dedi arkadaşlar bir drama dersinin eğitimi için. geyik evet ama ciddi tarafı da olduğunu düşünüyorum.
25 yaşındayım herşey için çok mu geç? napayım öleyim mi? kafamda artık bu düşünce de var. bir halta yaramıyor gibi hissediyorum kendimi.
30 yaşında olup da hala iş bulamayanlar var, senin 25 yaşında işin var ve başarısızım diyorsun. Daha az çalışabileceğin bir iş bul. Kendine vakit ayır.
- dissendium (22.07.16 07:59:56)
insanları dış görünüşlerine göre sınıflandıran o.çocuğudur. direk suratına ağır ithamlarda bulun ama ortamı terketme. Hoşuna giden şeyler yap. İlla matematik, geometri yapmak zorunda değilsin. Ezberin de olmayabilir yapacak bir şey yok.
- lonelyman (22.07.16 08:09:58)
güzellik de, başarı da göreceli kavramlar. kendi estetik ve başarı anlayışını kapitalizmin insanlara dayattığı standartlarla kısıtlı tutmamaya çalış. herhangi bir sınavdan düşük puan almak veya bir-iki geri zekalı tarafından "çirkin" bulunmak hiçbir insanın değerini eksiltmez. kendini senden daha "kötü" durumda olanlarla kıyaslayıp avunmak gibi bir şey de yapma bence, yaşamana bak.
- bbhkeydefe (22.07.16 08:18:12)
düzenli spor yap, bi' sevgili bul. Yaşın daha küçük; beyin kimyanı toparlayınca bunlar eften püften meseleler gelecek.
- negatype (22.07.16 08:24:25)
"ne kızlar vardı gele gele sen geldin" bunu diyen arkadaşının kafasına kürekli vurup, kuyuya atma hissi geldi bende, bu ne kabalık, yakın arkadaşın olabilir diye daha da ileri gitmiyorum, yoksa ona laflarım var.
herkes başarılı ya da güzel değil, sosyal medyada ya da burada sürekli fiziksel görünüşlerini veya paralarını insanların gözüne sokanlara ucuz insanlara aldanma, hayatını yaşa. Meşgale bul kendine, eğlenebileceğin bir şeyler bul ya da bir gönüllü yardım kuruluşuna katıl sana iyi gelecektir. yabana atma kendini iki lafı bir araya getiremeyen denyolar var bu ülkede, hani kendini çirkin başkasını güzel olarak görüyorsun ya, o kızlar var ya, bok yesinler, onların çoğu egolarının altında eziliyorlar ve kendilerine bakmaktan etraflarına bakmayan, okumayan, bilmeyen zombilere dönüşüyorlar.
herkes başarılı ya da güzel değil, sosyal medyada ya da burada sürekli fiziksel görünüşlerini veya paralarını insanların gözüne sokanlara ucuz insanlara aldanma, hayatını yaşa. Meşgale bul kendine, eğlenebileceğin bir şeyler bul ya da bir gönüllü yardım kuruluşuna katıl sana iyi gelecektir. yabana atma kendini iki lafı bir araya getiremeyen denyolar var bu ülkede, hani kendini çirkin başkasını güzel olarak görüyorsun ya, o kızlar var ya, bok yesinler, onların çoğu egolarının altında eziliyorlar ve kendilerine bakmaktan etraflarına bakmayan, okumayan, bilmeyen zombilere dönüşüyorlar.
- Apocalypse (22.07.16 09:27:02)
Kötü başlayıp buradan iyiye geçeceğim.
Öncelikle "Gele gele sen geldin" diyen arkadaş öküz, hayvan veya her şey olabilir. Bunu söylediyse gibi "Baktığımızda bir şeyin yok ama parçalarını ayrı ayrı beğendim" de olabilir bir ihtimal ama bunu ciddi ciddi söylediyse bu adam bunu hissedip de söylüyor da olabilir. Öküz, hayvan veya başka bir şey de olabilir ama adam bunu sana söylemese, zaten düşünüyormuş; ne fark eder ki! Yine de bunu sana söylemesi güzel bir şey; çünkü 1) dünya çirkini değilsin, hatta çirkin değilsin; sadece Adriana Lima değilsin; yani utanacak bir şeyin yok; dünya çirkini birinin yüzüne kimse çirkinsin demez. Bunu bildiği varsayılır genelde. Ortalama biri "Ben çirkinim" dediğinde geyik malzemesi olur ama dünya çirkini biri "Ben çirkinim" dediğinde konu değişir, "Yani sen de çok doğal bir insansın, bakışların anlamlı, tırnakların güzel. Bugün saçının kıvrımına güneş mi vurmuş senin?" gibi ıvır zıvır, tamamen gereksiz teselli cümlelerine kayar. 2) yeterince güçlü görünüyorsun, savunmasız ceylan yavrusu değilsin, karşıdan bu algılanıyor 3) belki adam haklı değil, tamamen kişisel yorumu bu 4) bu tarz şakalar genelde şeytan tüyü olan kişilere söylenir. Demek ki milletle samimi olabiliyorsun, konuşkansın.
Bir yandan sınav notlarını söylüyorsun ama çalışmamışsın ki! Çalışmadan bir şeyler beklemen garip olurdu. Çalışmadan, atıyorum YDS'den güzel notlar alan kişiler aslında hiç çalışmamış kişiler değiller; sadece zamanında çalışmışlar ya da eğitim almışlar, o zaman öğrenmiş kalmış, sınav zamanı çalışmaya gerek kalmamış. Güzel alınan notların (eğer sorular önceden verilmediyse) hepsinin içinde mutlaka bir emek var. Emeğin sınav öncesinde olmaması, hiç emek olmadığı anlamına gelmiyor. Emeksiz güzel şeyler beklemek anlamlı değil.
Zaman zaman da yetersiz hissetmek normal, çünkü hayat çok hızlı geçiyor, hiçbirimiz hayal ettiğimize kavuşamıyoruz ki! Ortalamaymışsın, bu güzel zaten çünkü hepimiz ortalamayız. Hani, belki bir %2-3'lük dilim dışında zaten topluca tırtız. Vallahi, hepimiz tırtız, ötesi yok! Şu an moral bozukluğu ile sırf senmişsin gibi görünebilir ama bugün sokakta gördüğün güzel kız akşam eve gittiğinde hayatının amacını senin "Anaaa, ne saçma" dediğin bir şey yapmıştır.; o yüksek notları alan kişinin tek bir arkadaşı olmayabilir; Bilmiyorum, belki o %2-3'lüğün, Stephen Hawking'in falan kendine göre başka dertleri vardır, arada kafalarına onlar da bir şeyleri takıyorlardır. Bakma "Kendine güven! İste, senin olsun!" martavallarına. O başarılı olanlar çok çalışmış, bir yandan da şansı yaver gitmiş başka tırt kişiler; ötesi değil. Senin hiçbir eksiğin, farkın yok. Anadolu Lisesi'ne gitmişsin, daha ne olsun. Demek ki sağlam bir potansiyelin ve altyapın var. Sadece işlemek gerekiyormuş birazcık.
Bu yılgınlık duygusu bir de "Yahu uğraşıyorum, uğraşıyorum. Bir türlü bir şey olmuyor. Benim anam ağladı, başladığım yerden bir arpa boyu anca yol gelmişim" duygusu ile de çıkıyor. Bu dediğimiz şey de ya yanlış yöntemlerden ya da yorgunluk kaynaklı oluyor. Yorulunca miniick emeğimiz deve gibi görünüyor gözümüze ama buradaki yanlış yol da senin suçun veya senin yolun değil; eğitim sisteminin veya birtakım kamusal alımların tuttuğu yol. Bu yolun yol olmadığını herkes biliyor, herkesin bildiği bir şey için kendini helak etme.
Başarı dediğin her yerden gelebilir, hiç belli olmaz. Abimin de, benim de gözlerimiz bozuk. O gözlük takıyor, ben lens takıyorum. Bir arkadaşı kışın "Hadi, şurada okçuluk kursu varmış. Beraber gidelim" dedi. Normalde gözü keskin olmayan, astigmatlı birinin iyi bir okçu olmasını beklemezsin ama adamın yeteneği varmış. Gözlğk takan adamın içinden elf çıktı. İki-üç ay içinde lisanslı olup turnuvalara girdi iş güç sahibi adam. Hatta ilk yarıya girdi turnuvalarda. Bu adam 44 yaşında, belki çok işe yaramayacak ama yine de bu yaşta bir yeteneğini keşfetti. Yetenekten öte sevdiği bir hobi buldu ve zevk alıyor ötesini düşünmeden. Ki kaç kişi okçuluk kursuna gitmiş de böyle bir yeteneğini keşfetmiş. Belki aynı yetenek dedemde de vardı ama hiç ok atmadığı için bilemiyoruz. Bizimkiler de çocukken bizi her kursa yazdıran ebeveynlerden de değildi, kimbilir neye yeteneğimiz var da, hiç çıkmadı. Belki de hiç yeteneğimiz yok ama bilmiyoruz. Aslında bu da hepimiz için geçerli.
Bundan 5-6 yıl önce işlere boğulmuştum. Yorgunluktan bir mola vereyim dedim, Facebook'a girdim. Ortaokulda bir sınıf arkadaşım vardı. 16 yaşında evlenmiş, şimdi üç çocuğu var. O kadar mutlu görünüyordu ki, o an yaptığım iş minicik geldi gözüme. Hayatta hiç çocuk istemedim, içimi eriten onun anne oluşu ve etrafındaki vıcır vıcır çocuklar değil, fotoğraftaki rahatlığıydı. Belki bir yerlere benim de koyduğum mutlu bir fotoğraf başkasına aynı şeyi dedirtmiştir. Ama özet şu ki, hepimiz hemen hemen aynı hayatları yaşıyoruz. Bazı zamanlar her şey üstüste gelebiliyor ve gerçekten şanssız olabiliyoruz ya da bazen şanslı olabiliyoruz ama o dönemler harici hepimiz hemen hemen aynı hayatları yaşıyoruz. Rahat ol valla, klavyenin bu ucunda senden farksız başka bir tırt var. Ne fazlası ne eksiği. Bunu kabullenince hayat daha rahat oluyor ve nefes alınabiliyor. Bu da daha fazla motivasyon getirebiliyor.
Öncelikle "Gele gele sen geldin" diyen arkadaş öküz, hayvan veya her şey olabilir. Bunu söylediyse gibi "Baktığımızda bir şeyin yok ama parçalarını ayrı ayrı beğendim" de olabilir bir ihtimal ama bunu ciddi ciddi söylediyse bu adam bunu hissedip de söylüyor da olabilir. Öküz, hayvan veya başka bir şey de olabilir ama adam bunu sana söylemese, zaten düşünüyormuş; ne fark eder ki! Yine de bunu sana söylemesi güzel bir şey; çünkü 1) dünya çirkini değilsin, hatta çirkin değilsin; sadece Adriana Lima değilsin; yani utanacak bir şeyin yok; dünya çirkini birinin yüzüne kimse çirkinsin demez. Bunu bildiği varsayılır genelde. Ortalama biri "Ben çirkinim" dediğinde geyik malzemesi olur ama dünya çirkini biri "Ben çirkinim" dediğinde konu değişir, "Yani sen de çok doğal bir insansın, bakışların anlamlı, tırnakların güzel. Bugün saçının kıvrımına güneş mi vurmuş senin?" gibi ıvır zıvır, tamamen gereksiz teselli cümlelerine kayar. 2) yeterince güçlü görünüyorsun, savunmasız ceylan yavrusu değilsin, karşıdan bu algılanıyor 3) belki adam haklı değil, tamamen kişisel yorumu bu 4) bu tarz şakalar genelde şeytan tüyü olan kişilere söylenir. Demek ki milletle samimi olabiliyorsun, konuşkansın.
Bir yandan sınav notlarını söylüyorsun ama çalışmamışsın ki! Çalışmadan bir şeyler beklemen garip olurdu. Çalışmadan, atıyorum YDS'den güzel notlar alan kişiler aslında hiç çalışmamış kişiler değiller; sadece zamanında çalışmışlar ya da eğitim almışlar, o zaman öğrenmiş kalmış, sınav zamanı çalışmaya gerek kalmamış. Güzel alınan notların (eğer sorular önceden verilmediyse) hepsinin içinde mutlaka bir emek var. Emeğin sınav öncesinde olmaması, hiç emek olmadığı anlamına gelmiyor. Emeksiz güzel şeyler beklemek anlamlı değil.
Zaman zaman da yetersiz hissetmek normal, çünkü hayat çok hızlı geçiyor, hiçbirimiz hayal ettiğimize kavuşamıyoruz ki! Ortalamaymışsın, bu güzel zaten çünkü hepimiz ortalamayız. Hani, belki bir %2-3'lük dilim dışında zaten topluca tırtız. Vallahi, hepimiz tırtız, ötesi yok! Şu an moral bozukluğu ile sırf senmişsin gibi görünebilir ama bugün sokakta gördüğün güzel kız akşam eve gittiğinde hayatının amacını senin "Anaaa, ne saçma" dediğin bir şey yapmıştır.; o yüksek notları alan kişinin tek bir arkadaşı olmayabilir; Bilmiyorum, belki o %2-3'lüğün, Stephen Hawking'in falan kendine göre başka dertleri vardır, arada kafalarına onlar da bir şeyleri takıyorlardır. Bakma "Kendine güven! İste, senin olsun!" martavallarına. O başarılı olanlar çok çalışmış, bir yandan da şansı yaver gitmiş başka tırt kişiler; ötesi değil. Senin hiçbir eksiğin, farkın yok. Anadolu Lisesi'ne gitmişsin, daha ne olsun. Demek ki sağlam bir potansiyelin ve altyapın var. Sadece işlemek gerekiyormuş birazcık.
Bu yılgınlık duygusu bir de "Yahu uğraşıyorum, uğraşıyorum. Bir türlü bir şey olmuyor. Benim anam ağladı, başladığım yerden bir arpa boyu anca yol gelmişim" duygusu ile de çıkıyor. Bu dediğimiz şey de ya yanlış yöntemlerden ya da yorgunluk kaynaklı oluyor. Yorulunca miniick emeğimiz deve gibi görünüyor gözümüze ama buradaki yanlış yol da senin suçun veya senin yolun değil; eğitim sisteminin veya birtakım kamusal alımların tuttuğu yol. Bu yolun yol olmadığını herkes biliyor, herkesin bildiği bir şey için kendini helak etme.
Başarı dediğin her yerden gelebilir, hiç belli olmaz. Abimin de, benim de gözlerimiz bozuk. O gözlük takıyor, ben lens takıyorum. Bir arkadaşı kışın "Hadi, şurada okçuluk kursu varmış. Beraber gidelim" dedi. Normalde gözü keskin olmayan, astigmatlı birinin iyi bir okçu olmasını beklemezsin ama adamın yeteneği varmış. Gözlğk takan adamın içinden elf çıktı. İki-üç ay içinde lisanslı olup turnuvalara girdi iş güç sahibi adam. Hatta ilk yarıya girdi turnuvalarda. Bu adam 44 yaşında, belki çok işe yaramayacak ama yine de bu yaşta bir yeteneğini keşfetti. Yetenekten öte sevdiği bir hobi buldu ve zevk alıyor ötesini düşünmeden. Ki kaç kişi okçuluk kursuna gitmiş de böyle bir yeteneğini keşfetmiş. Belki aynı yetenek dedemde de vardı ama hiç ok atmadığı için bilemiyoruz. Bizimkiler de çocukken bizi her kursa yazdıran ebeveynlerden de değildi, kimbilir neye yeteneğimiz var da, hiç çıkmadı. Belki de hiç yeteneğimiz yok ama bilmiyoruz. Aslında bu da hepimiz için geçerli.
Bundan 5-6 yıl önce işlere boğulmuştum. Yorgunluktan bir mola vereyim dedim, Facebook'a girdim. Ortaokulda bir sınıf arkadaşım vardı. 16 yaşında evlenmiş, şimdi üç çocuğu var. O kadar mutlu görünüyordu ki, o an yaptığım iş minicik geldi gözüme. Hayatta hiç çocuk istemedim, içimi eriten onun anne oluşu ve etrafındaki vıcır vıcır çocuklar değil, fotoğraftaki rahatlığıydı. Belki bir yerlere benim de koyduğum mutlu bir fotoğraf başkasına aynı şeyi dedirtmiştir. Ama özet şu ki, hepimiz hemen hemen aynı hayatları yaşıyoruz. Bazı zamanlar her şey üstüste gelebiliyor ve gerçekten şanssız olabiliyoruz ya da bazen şanslı olabiliyoruz ama o dönemler harici hepimiz hemen hemen aynı hayatları yaşıyoruz. Rahat ol valla, klavyenin bu ucunda senden farksız başka bir tırt var. Ne fazlası ne eksiği. Bunu kabullenince hayat daha rahat oluyor ve nefes alınabiliyor. Bu da daha fazla motivasyon getirebiliyor.
- aychovsky (22.07.16 11:17:28 ~ 21:06:52)
1