[]
Niye bu kadar demokrasiyi seviyoruz?
Merhabalar,
Son günlerde kimsenin dile getiremediği bir konu bu. Herkes iyi mi demokrasiye bir şey olmadı modunda. Lakin bana kalırsa demokrasinin hiç olmaması kötü bir demokrasiden daha iyi. Açıkcası bu uzun zamandır düşündüğüm bir konu ve başkalarının görüşlerini merak ediyorum. Tanıdığım insanlarla polemiğe girmek istenediğimden dolayı da burda anonim olarak yazayım.
Demokrasi çok ütopik bir şey bence, ve yalnızca mükemmel işlediğinde uygun bir yönetim biçimi oluyor. Yani ortada eğitimli bir halk, güçler ayrılığı, bağımsız medya gibi şeyler olmadıktan sonra demokrasiyi sadece oy vermeye indirirsek nasıl diğer seçeneklerden iyi olduğunu söyleyebiliriz ki? İnsanlar oy verirken düşünmüyor, yalnızca duyguları ile oy veriyorlar. O gün bu duyguları kim manipüle edebiliyorsa ondan yana oluyorlar. Tüm bir ülkenin geleceğini birkaç yılda bir anlık bir seçime bırakmanın neresi mantıklı?
Ayrıca bir başka sorun da lider olmak için ömrünü bu işe vermek gerekiyor. Bu bir kariyer oluyor ve kimse ülkesi için gidip ömrünü bu kariyere vermiyor. Bir insanın bu kariyeri yapması için başından beri güç hırsı, makam sevgisi gibi özelliklerinin olması gerekiyor ve tam aksine bunlar ülkeyi yöneten insanlarda olmaması gerek özellikler. Fakat hala bundan vazgeçemiyoruz.
Size sorum budur ki demokrasi doğası gereği hatalı ve yanlış bir sistem değil midir? Niye bunu bu kadar seviyoruz?
Son günlerde kimsenin dile getiremediği bir konu bu. Herkes iyi mi demokrasiye bir şey olmadı modunda. Lakin bana kalırsa demokrasinin hiç olmaması kötü bir demokrasiden daha iyi. Açıkcası bu uzun zamandır düşündüğüm bir konu ve başkalarının görüşlerini merak ediyorum. Tanıdığım insanlarla polemiğe girmek istenediğimden dolayı da burda anonim olarak yazayım.
Demokrasi çok ütopik bir şey bence, ve yalnızca mükemmel işlediğinde uygun bir yönetim biçimi oluyor. Yani ortada eğitimli bir halk, güçler ayrılığı, bağımsız medya gibi şeyler olmadıktan sonra demokrasiyi sadece oy vermeye indirirsek nasıl diğer seçeneklerden iyi olduğunu söyleyebiliriz ki? İnsanlar oy verirken düşünmüyor, yalnızca duyguları ile oy veriyorlar. O gün bu duyguları kim manipüle edebiliyorsa ondan yana oluyorlar. Tüm bir ülkenin geleceğini birkaç yılda bir anlık bir seçime bırakmanın neresi mantıklı?
Ayrıca bir başka sorun da lider olmak için ömrünü bu işe vermek gerekiyor. Bu bir kariyer oluyor ve kimse ülkesi için gidip ömrünü bu kariyere vermiyor. Bir insanın bu kariyeri yapması için başından beri güç hırsı, makam sevgisi gibi özelliklerinin olması gerekiyor ve tam aksine bunlar ülkeyi yöneten insanlarda olmaması gerek özellikler. Fakat hala bundan vazgeçemiyoruz.
Size sorum budur ki demokrasi doğası gereği hatalı ve yanlış bir sistem değil midir? Niye bunu bu kadar seviyoruz?
Kötünün iyisi cunku. Teokrasiden iyidir.
- damdanakan (17.07.16 17:18:08)
demokrasi aslinda bok gibi yeaaacilara ne oneriyorsun diye sorunca cevap veremiyorlar. 1000 tane yonetim sistemi yok. bir demokrasi var, bi de monarsi. tayyipten bilale gecmesi daha mi iyi olacakti yani? konu yonetim sistemi degil, insanlarin gucu elinde bulundurduklarinda diger gorusteki insanlari ezmek istemeleri.
- baldur2 (17.07.16 17:20:12)
demokrasi ≠ temsili demokrasi
<3 doğrudan demokrasi
<3 doğrudan demokrasi
- pokemonk (17.07.16 17:21:04)
Demokrasi doğası gereği hatalı ve yanlış bir sistem değil.
Sadece bizim toplumumuzda uygulanamıyor o kadar. Halk bilinçsiz bir şekilde sırf oy vermeye gidiyor. Bizim toplumumuz din sömürüsü altında kolayca kandırılıyor. Doğru ve yanlışı ayırt etme yetisine sahip değiller.
Hal böyle olunca kurunun yanında yaş da yanıyor. Çoğunluğun yaptığı hatanın bedelini diğer kesim de ödüyor.
Avrupa'nın bir çok ülkesinde ise halk bilinçli neye kime ve ne için oy verdiklerinin farkında. Farkında olmasalar bile en azından kendi içlerinde ayrışma bizimkisi kadar keskin değil.
Sadece bizim toplumumuzda uygulanamıyor o kadar. Halk bilinçsiz bir şekilde sırf oy vermeye gidiyor. Bizim toplumumuz din sömürüsü altında kolayca kandırılıyor. Doğru ve yanlışı ayırt etme yetisine sahip değiller.
Hal böyle olunca kurunun yanında yaş da yanıyor. Çoğunluğun yaptığı hatanın bedelini diğer kesim de ödüyor.
Avrupa'nın bir çok ülkesinde ise halk bilinçli neye kime ve ne için oy verdiklerinin farkında. Farkında olmasalar bile en azından kendi içlerinde ayrışma bizimkisi kadar keskin değil.
- dalessandro (17.07.16 17:22:30 ~ 17:23:47)
Ben de aynı şeyleri düşünüyorum. İngiltere gibi medeni bir ülkede bile yanlış kararlar aldırabiliyor brexit gibi. Atatürk'ün çok partili rejimi ertelemesinin sebebi de zaten mevcut düşünce yapısına sahip insanlarla bunun ülkeyi daha kötüye götürebileceği gerçeğiydi. O yüzden sosyal alanlarda reformlar yapıldı, eğitim seviyesinin yükselmesi beklendi. Bence olması gereken zamandan erken çok partili rejime geçtiğimiz için bu sıkıntıları yaşıyoruz şu anda. Erdoğan da bunun farkında ve demokrasiyi bir araç olarak kullanıyor amaç olmasındansa.
- nec12 (17.07.16 17:24:29)
İşte ben de bunu demek istiyorum, tayyip'in demokrasi ve diktatörlükle yönetmesi arasında bir fark yok ikisi de aynı, ama işlevsiz bir demokrasi Tayyip gibi insanları yaratıp başa getiriyor.
Bence doğrudan demokrasi de çözüm değil, çünkü yine insanların geleceği ile ilgili karar vermesi gerekiyor. Mesela yakın bir örnek olan brexit'e bakalım. Bunun iyi bir seçim olması için tüm vatandaşların olası sonuçlar hakkında fikir sahibi olup, öğrenip buna göre mantıklı karar vermesi gerekiyor. Fakat herkesten bunu bekleyemezsin, ki çoğu insanda medya aracılığıyla kendi desteklediği liderleri dinleyip ona göre bir karar veriyor ama bu bilgili ve üzerine düşünülmüş bir karar olmuyor.
Açıkcası madem teorik konuşuyoruz bana kalırsa halkı yöneteceklerin tamamen rastgele bir kurayla seçilmesi gerekiyor, böyle olunca kimse gücün peşinden koşamaz. Ve bu insanlar rastgele bir örnek olacağı için toplumun tüm kesimlerini temsil eder. Tabi bu yöntemle ilgili daha derin düşüncelerim var ama uzun uzun yazıp cevabımı uzatmak istemiyorum.
Bence doğrudan demokrasi de çözüm değil, çünkü yine insanların geleceği ile ilgili karar vermesi gerekiyor. Mesela yakın bir örnek olan brexit'e bakalım. Bunun iyi bir seçim olması için tüm vatandaşların olası sonuçlar hakkında fikir sahibi olup, öğrenip buna göre mantıklı karar vermesi gerekiyor. Fakat herkesten bunu bekleyemezsin, ki çoğu insanda medya aracılığıyla kendi desteklediği liderleri dinleyip ona göre bir karar veriyor ama bu bilgili ve üzerine düşünülmüş bir karar olmuyor.
Açıkcası madem teorik konuşuyoruz bana kalırsa halkı yöneteceklerin tamamen rastgele bir kurayla seçilmesi gerekiyor, böyle olunca kimse gücün peşinden koşamaz. Ve bu insanlar rastgele bir örnek olacağı için toplumun tüm kesimlerini temsil eder. Tabi bu yöntemle ilgili daha derin düşüncelerim var ama uzun uzun yazıp cevabımı uzatmak istemiyorum.
- Haldamir (17.07.16 17:29:33)
@dalessandro, aslında ben de onu demek istemiştim. Şöyle ifade edeyim demokrasi doğası gereği bizim gibi ülkelerde uygulanması yanlış ve hatalı bir sistem. Yoksa izlanda ve diğer İskandinav ülkelerinde çok güzel bir şekilde yürüyor.
- Haldamir (17.07.16 17:31:53)
ülkedeki hatta bir çok ülkedeki mevcut haliyle demokrasi öyle şişirildiği kadar güzel bir sistem değil. eldeki en iyisi diye buna sarılıyor insanlar. türkiye'de demokrasi sandığa gidip gelmek sanılıyor. sokaklara dökülenlerin de önemli kısmı demokrasi için değil, "din elden gidiyor" ve akp düşecek hatta en önemlisi recep tayyip erdoğan düşecek endişesi ile can havliyle çıktılar. yoksa o kişilere sorsan çoğunluğu demokrasi gitsin, tek adamlık biat sistemi gelsin isterler.
- nawar (17.07.16 18:00:19 ~ 18:01:43)
Demokrasi kavramının olumlu anlamda bir sözcük olarak kullanılması son 100 küsür yılda, özellikle de abd'nin sovyetlerle mücadelesinde ortaya çıkmış bir durum. Öncesinde demogoji, kitlelerin tiranlığı, cahilliğin teşviki gibi anlamları var. Zaten kavramın cumhuriyetçilik, eşitlik gibi kavramlarla da zorunlu bir bağı yok. Tarihini biraz araştırıver.
- negatype (17.07.16 18:36:57)
Demokrasiyi bence kimse sevmiyor, bu kadar farklı türde insanı ortak paydada nasıl buluştururuz sorununa bulunmuş dandik bir çözüm sadece, "en kalabalık olanın dediği olsun." Öte yandan alternatifi olmadığını söyleyen arkadaşlar yanılıyorlar, mesela ben Türkiye 'nin bir teknokrasi/meritokrasi olarak bile şu halinden çok daha iyi durumda olacağını düşünüyorum, en azından "okumuşun şerrinden koru" duaları okunmuyor olurdu bugün, okumuşlar yönetirdi ülkeyi. Başka tür yönetim biçimleri de var, ilgilisine: en.wikipedia.org:Politics/Categories_and_topics (Forms of government kısmı)
Bu işin bir yönü. Öte tarafı şu; Demokrasi standart bir paket değil, varyasyonları var, her demokrasi süper değil yani. En basitinden demokrasinin uygulanabilmesinin temeli seçimdir, seçimin nasıl yapıldığı her şeyi değiştirir.
Mesela seçim barajının varlığı demek, "Türkiye 'de %10 'un altında bir sayıda görüşe mensupsan sen bizim için yoksun/demokrasi seni içermiyor/sana zulmediyoruz" demek. Ateistlerin çiz üstünü, yeter sayıya ulaşamadıklarından tüm gün sela dinlemeye mecburlar demek.
Bir başka seçim mevzusu, seçimin nasıl yapıldığıyla alakalı, Türkiye 'de seçimler "en çok oyu alan" üzerine kurulu. Mesela ülkenin %51 'ine, %49 'unun hayatına sıçma hakkı verir ve bu şekilde seçilebilirim, bu bir demokrasi. Buradan ne anlıyoruz, demokrasinin terim olarak insan haklarıyla, modernlikle, eşitlikle vs. bizim olumlu baktığımız değerlerle bir alakası yok, demokrasi güce ulaşmayla alakalı bir konu. Kimi seçim yöntemleri "orta yolcuyu" önplana alır, bunların benim ezbere bilmediğim bir algoritması oluyor genelde, temel mantık, AKP gibi çoğunluğun desteğini alıp, önemli bir kısım insanı kendinden tiksindirirsen seçilemiyorsun, sevilmeme durumu daha baskın oluyor. Bu da demokrasi, o da demokrasi.
Son olarak şunun da altını çizmek lazım; demokrasiyi, hele de bizimki gibi çoğunluğun azınlığa, çok az olmasalar bile, koşulsuz tahakkümü anlamına gelen bir demokrasiyi adam gibi işletmek "güçler ayrılığı" dediğimiz olayın çok iyi tahsis edilmesini gerektirir. Türkiye 'de bu yok, yasa koyucu, yine örnekle AKP, yeter sayıya ulaştıysa kendisini engelleyebilecek yürütme ve yargı organlarını saniyede ortadan kaldırabiliyor. Bunun karşısına ise Türk demokrasisinde, alakasız bir kurum olarak TSK yerleştirilmiş durumda idi, varlık amacı bu olmamasına rağmen "ülkenin şirazesi kayarsa toplama yetkisi" gibi pratik bir yetkiyi, demokrasi araçlarından alakasız bir şekile kullanabiliyordu. Mesela şu geldiğimiz noktada, iyi kötü bir dengenin artık hiç kalmadığını söyleyebiliriz.
Neticede Yargı 'yı da, Yürütme 'yi de Yasama 'nın emrine vermiş bir ülkeyiz, Binali Yıldırım yasama, Tayyip Erdoğan yürütme, onların atadıkları Yargı olmuş durumda. Her demokrasi bu hale düşecek diye bir şey elbette ki yok.
Bu işin bir yönü. Öte tarafı şu; Demokrasi standart bir paket değil, varyasyonları var, her demokrasi süper değil yani. En basitinden demokrasinin uygulanabilmesinin temeli seçimdir, seçimin nasıl yapıldığı her şeyi değiştirir.
Mesela seçim barajının varlığı demek, "Türkiye 'de %10 'un altında bir sayıda görüşe mensupsan sen bizim için yoksun/demokrasi seni içermiyor/sana zulmediyoruz" demek. Ateistlerin çiz üstünü, yeter sayıya ulaşamadıklarından tüm gün sela dinlemeye mecburlar demek.
Bir başka seçim mevzusu, seçimin nasıl yapıldığıyla alakalı, Türkiye 'de seçimler "en çok oyu alan" üzerine kurulu. Mesela ülkenin %51 'ine, %49 'unun hayatına sıçma hakkı verir ve bu şekilde seçilebilirim, bu bir demokrasi. Buradan ne anlıyoruz, demokrasinin terim olarak insan haklarıyla, modernlikle, eşitlikle vs. bizim olumlu baktığımız değerlerle bir alakası yok, demokrasi güce ulaşmayla alakalı bir konu. Kimi seçim yöntemleri "orta yolcuyu" önplana alır, bunların benim ezbere bilmediğim bir algoritması oluyor genelde, temel mantık, AKP gibi çoğunluğun desteğini alıp, önemli bir kısım insanı kendinden tiksindirirsen seçilemiyorsun, sevilmeme durumu daha baskın oluyor. Bu da demokrasi, o da demokrasi.
Son olarak şunun da altını çizmek lazım; demokrasiyi, hele de bizimki gibi çoğunluğun azınlığa, çok az olmasalar bile, koşulsuz tahakkümü anlamına gelen bir demokrasiyi adam gibi işletmek "güçler ayrılığı" dediğimiz olayın çok iyi tahsis edilmesini gerektirir. Türkiye 'de bu yok, yasa koyucu, yine örnekle AKP, yeter sayıya ulaştıysa kendisini engelleyebilecek yürütme ve yargı organlarını saniyede ortadan kaldırabiliyor. Bunun karşısına ise Türk demokrasisinde, alakasız bir kurum olarak TSK yerleştirilmiş durumda idi, varlık amacı bu olmamasına rağmen "ülkenin şirazesi kayarsa toplama yetkisi" gibi pratik bir yetkiyi, demokrasi araçlarından alakasız bir şekile kullanabiliyordu. Mesela şu geldiğimiz noktada, iyi kötü bir dengenin artık hiç kalmadığını söyleyebiliriz.
Neticede Yargı 'yı da, Yürütme 'yi de Yasama 'nın emrine vermiş bir ülkeyiz, Binali Yıldırım yasama, Tayyip Erdoğan yürütme, onların atadıkları Yargı olmuş durumda. Her demokrasi bu hale düşecek diye bir şey elbette ki yok.
- aranelsurion (17.07.16 20:20:15 ~ 20:20:55)
1