[]
Motivasyon ve Çalışma Disiplini Hakkında Bir Soru
Merhabalar,
Yazmam gereken şeyler var ama odaklanamıyorum. İnanır mısınız ama başka şeyler yazıyorum da yazmam gereken "işi" yazamıyorum. Hemen "proscrination" yani erteleme hastalığı diyeceğinizi biliyorum ama hem ben bunu tam olarak böyle görmüyorum (açıklayacağım) hem de bunu aşmak için yazılanları da okumama rağmen bana bir faydası olmadı.
Şimdi işimin başındayım aslında. Beni engelleyen bir şey yok. Tv'de, internette merak ettiğim bir şey yok. Ama yazmam gereken şey "iş" olduğu için sanki aynı kutupları birbirine yaklaştırılan mıknatıslar gibi birbirimizi itiyoruz.
Erteleme hastalığı denilen şey bende sebep değil de sonuç gibi görünüyor o yüzden. Ertelemek için yaptığım şeyleri sevmiyorum aslında. Ve inanın hep yazacağım şeyi düşünüyorum; aklım yazacaklarımda; kafamda plan ve kurgular dönüyor ama yazamıyorum. Vicdan azabı çekmeme rağmen, çalışma masasından kalkmamama rağmen yazamıyorum.
Bana mükemmeliyetçisin diyenler var ama bu da değil. Sıradan biriyim ben. Mükemmel bir iş çıkarmam genelde. Buna da dikkat etmem. Biraz düşününce aklıma şu geliyor; bir şeyin adı "iş" olunca ve bunun bir dead line'ı son tarihi olunca o işe yabancılaşıyorum. Doğal olarak yapılan şeyleri seviyorum nedense.
Şöyle anlatayım; diyelim bana büyük kütüphanenizi gösterdiniz ve bu odanızı bana kiraladınız. Kitaplarla ilgili hiçbir şey söylemediniz. Muhtemelen ben bu kitaplıktaki kitaplardan epey faydalanacağımdır, çokça okuyacağımdır. Ama mesela bu odanızı bana kiralarken dediniz ki, dostum bu kitaplar benim, ama şu 10 tane kitabı öyle seviyorum ki, ölmeden önce okunması lazım, buradaki kitapları okuyacaksan bunlardan başla deseniz, ben muhtemelen o kitaplıktan doğru dürüst faydalanamam. O kitaplar beni iter.
Ne salakça şey demeyin lütfen. Bu konudaki görüş ve düşüncelerinizi merak ediyorum.
Yazmam gereken şeyler var ama odaklanamıyorum. İnanır mısınız ama başka şeyler yazıyorum da yazmam gereken "işi" yazamıyorum. Hemen "proscrination" yani erteleme hastalığı diyeceğinizi biliyorum ama hem ben bunu tam olarak böyle görmüyorum (açıklayacağım) hem de bunu aşmak için yazılanları da okumama rağmen bana bir faydası olmadı.
Şimdi işimin başındayım aslında. Beni engelleyen bir şey yok. Tv'de, internette merak ettiğim bir şey yok. Ama yazmam gereken şey "iş" olduğu için sanki aynı kutupları birbirine yaklaştırılan mıknatıslar gibi birbirimizi itiyoruz.
Erteleme hastalığı denilen şey bende sebep değil de sonuç gibi görünüyor o yüzden. Ertelemek için yaptığım şeyleri sevmiyorum aslında. Ve inanın hep yazacağım şeyi düşünüyorum; aklım yazacaklarımda; kafamda plan ve kurgular dönüyor ama yazamıyorum. Vicdan azabı çekmeme rağmen, çalışma masasından kalkmamama rağmen yazamıyorum.
Bana mükemmeliyetçisin diyenler var ama bu da değil. Sıradan biriyim ben. Mükemmel bir iş çıkarmam genelde. Buna da dikkat etmem. Biraz düşününce aklıma şu geliyor; bir şeyin adı "iş" olunca ve bunun bir dead line'ı son tarihi olunca o işe yabancılaşıyorum. Doğal olarak yapılan şeyleri seviyorum nedense.
Şöyle anlatayım; diyelim bana büyük kütüphanenizi gösterdiniz ve bu odanızı bana kiraladınız. Kitaplarla ilgili hiçbir şey söylemediniz. Muhtemelen ben bu kitaplıktaki kitaplardan epey faydalanacağımdır, çokça okuyacağımdır. Ama mesela bu odanızı bana kiralarken dediniz ki, dostum bu kitaplar benim, ama şu 10 tane kitabı öyle seviyorum ki, ölmeden önce okunması lazım, buradaki kitapları okuyacaksan bunlardan başla deseniz, ben muhtemelen o kitaplıktan doğru dürüst faydalanamam. O kitaplar beni iter.
Ne salakça şey demeyin lütfen. Bu konudaki görüş ve düşüncelerinizi merak ediyorum.
anlattıkların proscrination'dan çok uzak değil. o durumda da alternatif eylemlerden hoşlanılıyor diye bişey yok ki. verdiğin örnek de keza benzer.
ufak parçalar halinde çalışmaya odaklanmanı tavsiye ederim.
ufak parçalar halinde çalışmaya odaklanmanı tavsiye ederim.
- manuel mandalina (31.05.16 12:41:39)
1