[]

bildiğimiz varlıkların dışında kurgu yapmak

neden olmuyor? kurguların en ünlüsü yüzüklerin efendisi mesela, onda da ateş, gölge, boynuz, dev, cüce yani aslında olan şeylerle yeni bir dünya kurulmuş. harry potter desen büyü, uçmak, yaratıklar ki bu yaratıklar da bildiğimiz insan veya hayvan formunda yani baş, gövde, kollar, bacaklar ve türevleri.
mesela ben düşünsem böyle fantastik bir canlı, olmuyor. mutlaka kafa, el, kol, göz falan olmalı.
bu dediğim olay, yokluğu düşünememek gibi bir şey mi? hiçliği hayal bile edemiyoruz mesela. böyle eli kolu kafası olmayan yaratıklar, dağı suyu ateşi ağacı olmayan mekanları düşünememek de aynı sebepten mi sizce?

yoksa anlattığım gibi şeyler var da ben mi bilmiyorum?
umarım kafamdakileri anlatabilmişimdir.

 
tolkien denen adam 140IQ'ye sahip 14ten fazla dil geliştirmiş bir adam. bırak da bizden farklı görsün bizden farklı şeyler yaratsın :) bence olay yokluğu düşünememek değil. bazı insanlar farklı görüyor işte olayı. ayrıca tolkien dediğimiz abinin tarih bilgisini yoğunlaştığı dil kökenlerinden anlayabiliriz. hal b olunca kafada kurgulaması da ona göre daha kolay oluyordur.


  • KidLazer  (13.01.16 00:28:47) 
Joseph Campell'ın Kahramanın Sonsuz Yolculuğu adlı kitabındaki şablonu takip ediyor fantastik kurgular da... Yüzüklerin Efendisi de bu şablonla yazılmıştır. Harry Potter, Şimşek Hırsızı, Herkül vb. Onlar da bu şablonu takip eder.


  • kalemdefter  (13.01.16 00:34:30) 
belki tarvkoski filmleri (özellikle stalker ve solaris) bir nebzeye kadar derdine derman olur.


  • lesmiserables  (13.01.16 01:04:37) 
kalemdefter e katılmakla birlikte diffarensiyelin sordugu soru yaratılan dunyaların da karakterlerin de bildiğimiz dunyadan olması yada esinlenilmesinin sebebi sadece bildiğimiz/tahmin-hayal edebildiğimiz kadarıını mı yaratabiliyoruz diye anladım ben ve baslıgı takipteyim bu bi donem benim de kafamı cok kurcaladı cunku.


  • slalom  (13.01.16 01:16:41) 
orson scott card'ın ender serisi var. yani belki fiziksel olarak değil ancak kültür ve bilinç seviyesi olarak buradaki uzaylı türleri alışık olduklarımızdan biraz daha farklı gelmişti bana.


  • green panda  (13.01.16 01:28:42) 
Yüzüklerin efendisi örnediği verirken o da bildiğimiz şekilde demek istedim, tolkien'in dahiliğiyle ilgili değil. Tolkien şimye kadarki en uç noktaya getirmiş olabilir popüler olarak ama dediğim gibi onun dünyasında da canlılarda el, kol, kafa var, mekanlarda ateş, su, dağ, ağaç var. Bunun ötesinde diyorum ben.


  • diffarensiyel  (13.01.16 01:54:44) 
Clive Barker in öykü& romanlarına, çizimlerine, filmlerine bakabilirsin. Filmlerden umduğunu bulamayabilirsin, çizimlerinde de belirgin bir yüz ifadesi kullanıyor (onun dışında bildiğimiz gerçekle bi alakası yok) ama kitapları muazzam. Aslında bu tarz deneyimler yaşamak istiyorsan daha çok kult fantezi & korku kitaplarına yönelmen lazim. Lovecraft, Poe vs. Kitap ne kadar zengin içerikli, ucuk kaçık olsa da filmlestirildiginde saçma sapan, kitsch bi şeye dönüşüyor. Clive Barker i bi araştır


  • damdanakan  (13.01.16 02:08:27) 
@yadigar, varlığı tanımlayan kavramlar öğrenilebilir bence eğer bunu anlatmak istiyorsan. kolumuza nasıl kol dediysek, başka varlığa ait bilmediğimiz uzva da atıyorum xyzasd diyip öyle kabul edebiliriz. ama bununla kim uğraşacak, hazırı var zaten diyorsun ve haklısın. zor geldiği için kurgulan-a-mıyor olabilir.


  • diffarensiyel  (13.01.16 02:52:28) 
anlattığına bire bir uymuyor ama bi ihtimal www.goodreads.com


  • freya  (13.01.16 08:18:22) 
kurgularımızı hayal edebildiğimiz ölçüde sınırlandırırız. hayal gücümüz de maalesef sınırlı. ahtapotu ve kamufulaj yeteneğini hiç gözlemlememiş biri buna benzer bir örnek üretebilir mi? sanmıyorum.

robot üretiriz insana benzetiriz, put yaparız insana benzetiriz, uzaylı da keza öyle...
  • plastic_angel  (13.01.16 10:13:51) 
düşündüğümüz her şey öğrendiğimiz, beynimizde var olan şeylerin bir kombinasyonu. fantastik olsa hatta söylediğinin aksine kafasız gözsüz olsa bile. mesela ulan demiş birisi, yine senin gibi, niye şimdiye dek illa hep kafa, göz düşündük yaratıkalrda? sonra gidip kafasız gözsüz bir şey tasarlamış. var böyle fantastik yaratıklar da şu an aklıma gelmiyor. onlarda bile mesela kafa, göz değil de formlar aşina oluyor.

aynen dediğin sebepten. beyne, duyulara girenlerden başkasını düşünüp kombinasyon yapamıyorsun. yani yapıyorsan da izafi olarak hareket noktan yine bu duyular oluyor. yukarıdaki örnekteki gibi. kafa, göz gördüğün için olmasa ne olurdu diyorsun.

ama uzayda daha hiç görmediğimiz x bir şey var, diyelim, o x'i bilmeden "x olsa/olmasa nasıl olurdu?" diye düşünemiyoruz. gördüğümüz her şekil, dokunduğumuz her doku, kokladığımız her koku vs... duyularımızdan gelenlerin kombinasyonlarından ötesini tasarlayamıyoruz. bunların hani logic'teki gibi bir "değil"i varsa bile o "değil" bir küme yani spesifik, hayal edilesi bir canlı değil.

bilmediğimizi kullanamıyoruz. tipik uzaylı tasavvurları da tam anlattığını gösteriyor bence. hatta ileriye gideyim; inancı ele alalım.

insanların tasavvur ettikleri tanrılar insanlara çok benzemiyor mu? kızıyor, öfekeleniyorlar falan. sidik yarıştırıyorlar, kin besliyorlar, korkunç aç bir egoları var vs. bana bunlar hep aynı geliyor; yani dediğinle alakalı buluyorum. inançsız biri olarak en takıldığım nokta değil bu; olayın bilimdışı oluşu daha önemli geliyor. ama işin bu yanının da sorunla çok alakalı olduğunu düşünüyorum. umarım canını sıkmamışımdır, yani tanrı kavramı ile ilgili konumunu bilmiyorum. düşüncemi yazmak istedim yalnızca.

özetle girdiden muaf bir çıktı söz konusu olamıyor ve bu da yine bilimsel ve sevilesi bir gerçek bana kalırsa.

@differansiyel: bana da soru çok güzel geldi, insanlar bunu ara ara düşünseler de pek konu etmezler; ben teşekkür ederim yani :)
  • godoşu beklerken  (13.01.16 10:50:49 ~ 15.01.16 14:29:51) 
@godoş süper anlatmışsınız elinize sağlık.


  • diffarensiyel  (13.01.16 12:47:58) 
solaris'e ben de oyumu veriyorum, beklentine yanıt verecek bence. ben filmi izlemedim yalnız, lem'in orijinal eserini okudum. tarkovski ile lem'in araları bozulmuş biraz filmden dolayı. (sebep -lem'in dediğine göre- gereksiz romantizm vs. kasışları ve eserin aslına sadık kalmama)


  • boshi  (13.01.16 18:01:56) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.