[]
tartışma kültüründen yoksun olmak
Herhangi bir tartışmada, taraflardan biri güzelce derdini açıkladığı halde karşı tarafın, konuyla ilgili hiçbir fikir belirtmeksizin, hakkında neredeyse hiçbir şey bilmediği tartışmacının kişiliğine saldırmasını ne ile açıklayabiliriz? Belki biraz cehalet, belki biraz anlamaya çalışmama ama en çok da kendi fikrine, doğrusuna güvenmeme benim için. Savunacak birşeyleri olmadığı için mecburen hücum durumu.
- proletarier aller lander vereinigt euch (07.01.16 22:34:59)
Çirkef olduğu çevreden böyle gördüğü bunun üstün gelmek olduğuna inandığı için. Varoş kültürü, aşağı sınıf insan davranışı, ilkellik
- i ve been mistreated (07.01.16 22:50:11)
Temel savunma mekanizması, konuda bilgi sahibi olamamak ortaya çıkış sebebi ama bunun ortaya çıkma sıklığı ve de çıktığında sesin yükselmesi, karşıyı konuşturmama ve de şiddete yönelme hep cehalet işte.
Bir de şu var, insanların da hakkını çok yememek lazım. Koşulsuz itaat etme kültürü ile büyüyoruz. Okula gittiğinde yazılı kağıdında notun düşük geldiğinde kontrol etmek istediğinde "fazla not verdiysem kırarım ama" diye şerefsizler ile başlayan bir süreçte eğitim ve öğretim hayatımız boyunca soru sormamak ve anlatılanı deftere yazmak üzere tahsili tamamlıyoruz. Bizde "anlamadığınız yer varsa tekrar edeyim" vardır genelde çünkü. Çok az öğretmen "anlamadığın yer varsa açıklayayım" der ve uygular.
Bitti mi? Bitmedi. Ailede, sokakta, evde hep "büyükler haklıdır" şeklinde ilkel bir bakış açısı var. Büyükler her zaman haklı değil. Bilgi kümülatif olarak gelir ama bilgiyi aktaran kitaplar ve internete erişim varken hala bilgi=tecrübe sığlığında olduğumuz için evde ve büyüklerimizin yanında diğer yerlerde de tartışamadan, tartışma kültürü edinemeden gerek şiddet ile gerek ceza sistemi ile sindirilip koşulsuz itaate koşullandırılıyoruz.
Hal böyle iken insanlar sesi en çok çıkanı, en doğru kabul etme şeklindeki mağara adamı kafa yapısından kurtulamıyor. Hala fiziksel güç ve onun türevleri olan, bağırma, sindirme, bel altı vurma gibi şeyleri modern çağ tartışma şekli olan sözlü düelloya üstün görüyor haliyle.
Bu arada şöyle çok güzel bir "saldırı ve söz sanatları entrysi" var yeri gelmişken paylaşayım: eksisozluk.com
Bir de şu var, insanların da hakkını çok yememek lazım. Koşulsuz itaat etme kültürü ile büyüyoruz. Okula gittiğinde yazılı kağıdında notun düşük geldiğinde kontrol etmek istediğinde "fazla not verdiysem kırarım ama" diye şerefsizler ile başlayan bir süreçte eğitim ve öğretim hayatımız boyunca soru sormamak ve anlatılanı deftere yazmak üzere tahsili tamamlıyoruz. Bizde "anlamadığınız yer varsa tekrar edeyim" vardır genelde çünkü. Çok az öğretmen "anlamadığın yer varsa açıklayayım" der ve uygular.
Bitti mi? Bitmedi. Ailede, sokakta, evde hep "büyükler haklıdır" şeklinde ilkel bir bakış açısı var. Büyükler her zaman haklı değil. Bilgi kümülatif olarak gelir ama bilgiyi aktaran kitaplar ve internete erişim varken hala bilgi=tecrübe sığlığında olduğumuz için evde ve büyüklerimizin yanında diğer yerlerde de tartışamadan, tartışma kültürü edinemeden gerek şiddet ile gerek ceza sistemi ile sindirilip koşulsuz itaate koşullandırılıyoruz.
Hal böyle iken insanlar sesi en çok çıkanı, en doğru kabul etme şeklindeki mağara adamı kafa yapısından kurtulamıyor. Hala fiziksel güç ve onun türevleri olan, bağırma, sindirme, bel altı vurma gibi şeyleri modern çağ tartışma şekli olan sözlü düelloya üstün görüyor haliyle.
Bu arada şöyle çok güzel bir "saldırı ve söz sanatları entrysi" var yeri gelmişken paylaşayım: eksisozluk.com
- nawar (07.01.16 23:05:23)
1