[]
Hangi sivil toplum kuruluşuna üyesiniz,dünyaya nasıl katkıda bulunuyorsunuz
Hepimiz dünyada ve Türkiye'de sorunlar olduğunun farkındayız. Sanırım farkındalık yetmiyor. Bunu değiştirmek için neler yapıyorsunuz? Somut örnekleriyle bizi bilgilendirebilecek olan var mı?
Ben: TEGV'de 2 dönem İngilizce dersi verdim. Şu an hala insanları TEGV'e yönlendirmeye çalışıyorum. Bir yayınevinde her hafta Toplumsal Cinsiyet konulu atölyelere katılıyorum. Sevgilimle vegan ve az tüketimli bir yaşam sürdürmeye çalışıyoruz.
Ben: TEGV'de 2 dönem İngilizce dersi verdim. Şu an hala insanları TEGV'e yönlendirmeye çalışıyorum. Bir yayınevinde her hafta Toplumsal Cinsiyet konulu atölyelere katılıyorum. Sevgilimle vegan ve az tüketimli bir yaşam sürdürmeye çalışıyoruz.
Greenpeace destekçisiyim . TEGV ürünleri satın alıyorum , insanları yönlendiriyorum . Benim çok az olsa da tümü bu kadar. Zaten bir çocuğum olduğu için çok fazla vaktim ve enerjim de kalmıyor açıkçası , kızımı eğitmekle geçiyor günüm
- lilidance (24.12.15 22:22:33)
öncelikle insanın kendini adam etmesinin herşeyden daha önemli olduğuna inanıyorum. görünürde bir sürü iyilik yapıyor olabilirim ama belki gösteriş için yapıyorumdur ya da vicdanımı rahatlatmak için. ayrıca beynimde ya da ruhumda farkında bile olmadığım bir sürü çöplük, pislik, zehir vb. varsa yaptığım iyiliğin de hiçbir anlamı yok. suratımda hep bi gülümseme de olabilir, farketmez. belki varlığımla dünyayı kirletiyorum bilmeden.
ikinci olarak dünyayı kurtarmak ya da ülkeyi kurtarmak gibi şeylere inanmıyorum. ben önce kendimi kurtarayım da (maddi-manevi) belki başkalarına da o zaman bi faydam dokunur. ben bilinçli ve iyi biri olursam çevreme de iyi etkide bulunurum bir şekilde zaten.. bu çok küçük bi etki de olsa dünyayı değiştirmiş olur.
son olarak da, şehir yaşamının yarattığı bu kültürden iyi bişey çıkacağına inanmıyorum. eğitim de sadece kölelik düzenine hizmet eden birşey. burda olan varsa yoksa rekabet, hırs, yükselme arzusu, aşırı ve gereksiz tüketim, gösteriş, şişkin egolar, tartışma kavga savaş, ve yalnızlaşma... bunların sonu sadece çılgınlığa gidiyor. bu noktada ekolojik hareket çok ümit verici.
açıkçası sadece az sayıdaki bilinçli insanın dayanışma içinde olarak kendilerini kurtarabileceğine inanıyorum, cehennemden kaçarken arkaya bakmanın da bi anlamı yok. ayrıca kendini kurtarmak için çaba göstermeyeni başkaları hiç kurtaramaz. bu cehennemi isteyen ve yaratan insanın kendisi. zaten manyaktı doğadan koptukça daha da manyaklaştı insan. böyle birçok şeyin farkında olsam da bunları yazarken hala şehirdeyim ve tüketim kültürüyle nerdeyse hiç alakası olmayan, gayet minimal yaşayan biri olmama rağmen iyi durumda olduğumu asla söyleyemem. insan kendini bir derece yalıtabilse bile şehrin havası suyu ruhu.. herşeyi insanı etkiliyor, içine siniyor. burdayken bazı şeylerden kaçış yok. yani öyle bi noktadayım ki köyde çobanlık yapmaya razı olucam nerdeyse. belki de şu an dünya için yapabileceğim en iyi şey bu diyorum bazen.
ikinci olarak dünyayı kurtarmak ya da ülkeyi kurtarmak gibi şeylere inanmıyorum. ben önce kendimi kurtarayım da (maddi-manevi) belki başkalarına da o zaman bi faydam dokunur. ben bilinçli ve iyi biri olursam çevreme de iyi etkide bulunurum bir şekilde zaten.. bu çok küçük bi etki de olsa dünyayı değiştirmiş olur.
son olarak da, şehir yaşamının yarattığı bu kültürden iyi bişey çıkacağına inanmıyorum. eğitim de sadece kölelik düzenine hizmet eden birşey. burda olan varsa yoksa rekabet, hırs, yükselme arzusu, aşırı ve gereksiz tüketim, gösteriş, şişkin egolar, tartışma kavga savaş, ve yalnızlaşma... bunların sonu sadece çılgınlığa gidiyor. bu noktada ekolojik hareket çok ümit verici.
açıkçası sadece az sayıdaki bilinçli insanın dayanışma içinde olarak kendilerini kurtarabileceğine inanıyorum, cehennemden kaçarken arkaya bakmanın da bi anlamı yok. ayrıca kendini kurtarmak için çaba göstermeyeni başkaları hiç kurtaramaz. bu cehennemi isteyen ve yaratan insanın kendisi. zaten manyaktı doğadan koptukça daha da manyaklaştı insan. böyle birçok şeyin farkında olsam da bunları yazarken hala şehirdeyim ve tüketim kültürüyle nerdeyse hiç alakası olmayan, gayet minimal yaşayan biri olmama rağmen iyi durumda olduğumu asla söyleyemem. insan kendini bir derece yalıtabilse bile şehrin havası suyu ruhu.. herşeyi insanı etkiliyor, içine siniyor. burdayken bazı şeylerden kaçış yok. yani öyle bi noktadayım ki köyde çobanlık yapmaya razı olucam nerdeyse. belki de şu an dünya için yapabileceğim en iyi şey bu diyorum bazen.
- gloomystorm (24.12.15 22:46:04)
1