arkadaşlar selam,
malum son zamanlarda bu konuda sık soru soruyorum. benim için yeni ve çok ilginç bir tecrübe. fazlasıyla da ihtiyaç duyduğum bir şey. o yüzden pek hevesliyim.
hocam bana bu alanda çalıştığını söyledi. özetle 0-5 yaş arasını irdeleme. en azından ben öyle anladım. dedi ki sen hayatında ne sorun yaşasan, o dönemdeki problemlere tosluyorsun. yani klasik "çocukluğuna inelim" durumu.
şimdi ben terapide hangi yaklaşımlar vardır, hangisi neye yarar, orasını bilmiyorum. kendi adıma ciddi travması olmayan fakat buna rağmen anksiyete delisi, duygusal, fazla hassas biriyim. travma olmamasından kastım tecavüz, aile içi şiddet gibi ciddi travmatik tecrübeler. yoksa anlattıklarımdan yola çıkarak hocam önemli travmalarım olduğunu söylüyor, ben farkında bile değilim.
bu yaklaşımla çalışan birinden terapi aldınız mı? faydasını gördünüz mü? ben mesela bazen çocukluğuma dair şeyleri hatırlamakta çok zorlanıyorum. biraz da klişe geliyor çocukluğa inme işi... yani ne olmuşsa olmuş, bu saatten sonra ne değişecek ki? ama bir yandan da diyorum işte ulan o kadar biliyorsan kendin çöz madem, çözemedin işte.
neyse, bu yaklaşımla ilgili düşünceleriniz nedir? hem danışanlardan hem de psikolog/psikiyatrist varsa aramızda onlardan fikir almak isterim. mesela benim gibi spesifik, ağır travması olmayan ama "sad boi" olarak büyümüş, hep kendini sorgulamış hüzünlü şahıslar için uygun bir yaklaşım mıdır sizce?
malum son zamanlarda bu konuda sık soru soruyorum. benim için yeni ve çok ilginç bir tecrübe. fazlasıyla da ihtiyaç duyduğum bir şey. o yüzden pek hevesliyim.
hocam bana bu alanda çalıştığını söyledi. özetle 0-5 yaş arasını irdeleme. en azından ben öyle anladım. dedi ki sen hayatında ne sorun yaşasan, o dönemdeki problemlere tosluyorsun. yani klasik "çocukluğuna inelim" durumu.
şimdi ben terapide hangi yaklaşımlar vardır, hangisi neye yarar, orasını bilmiyorum. kendi adıma ciddi travması olmayan fakat buna rağmen anksiyete delisi, duygusal, fazla hassas biriyim. travma olmamasından kastım tecavüz, aile içi şiddet gibi ciddi travmatik tecrübeler. yoksa anlattıklarımdan yola çıkarak hocam önemli travmalarım olduğunu söylüyor, ben farkında bile değilim.
bu yaklaşımla çalışan birinden terapi aldınız mı? faydasını gördünüz mü? ben mesela bazen çocukluğuma dair şeyleri hatırlamakta çok zorlanıyorum. biraz da klişe geliyor çocukluğa inme işi... yani ne olmuşsa olmuş, bu saatten sonra ne değişecek ki? ama bir yandan da diyorum işte ulan o kadar biliyorsan kendin çöz madem, çözemedin işte.
neyse, bu yaklaşımla ilgili düşünceleriniz nedir? hem danışanlardan hem de psikolog/psikiyatrist varsa aramızda onlardan fikir almak isterim. mesela benim gibi spesifik, ağır travması olmayan ama "sad boi" olarak büyümüş, hep kendini sorgulamış hüzünlü şahıslar için uygun bir yaklaşım mıdır sizce?
diğer üç nokta sorusunu görünce aklıma geldi. özellikle şu an 25-35 yaş arasındakilere soruyorum, sms'le mesajlaşan masterrace üyelerine.
ben hatırlıyorum 13-14 yaşındayken kız arkadaşımla mesajlaşırken hep üç nokta koyardım cümlelerin sonuna. o da öyle yapıyordu. bir yerde bana saçma gelmeye başlamıştı ama üç nokta olmayınca sanki agresifmiş, soğukmuş gibi gelirdi. üzülürdüm "yahu ileride böyle yapamayız ama o şekilde de ben hiç alışamıyorum ki" diye. derdimi seveyim.
bu sizin de 12-16 yaş aralığında yaptığınız bir şey miydi yoksa biz mi manyakmışız? her mesaja üç nokta bu arada. yani "iyiyim aşkım yoldayım..." gibi. şimdi düşününce acayip komik geliyor. o zaman bu mesajı üç noktasız alsam benden nefret ettiğini hissederdim hahaha.
ben hatırlıyorum 13-14 yaşındayken kız arkadaşımla mesajlaşırken hep üç nokta koyardım cümlelerin sonuna. o da öyle yapıyordu. bir yerde bana saçma gelmeye başlamıştı ama üç nokta olmayınca sanki agresifmiş, soğukmuş gibi gelirdi. üzülürdüm "yahu ileride böyle yapamayız ama o şekilde de ben hiç alışamıyorum ki" diye. derdimi seveyim.
bu sizin de 12-16 yaş aralığında yaptığınız bir şey miydi yoksa biz mi manyakmışız? her mesaja üç nokta bu arada. yani "iyiyim aşkım yoldayım..." gibi. şimdi düşününce acayip komik geliyor. o zaman bu mesajı üç noktasız alsam benden nefret ettiğini hissederdim hahaha.
yılbaşı gecesi ev arkadaşımla içiyorduk. kendisi benden yaşça büyük, bilişim alanında yıllardır çalışan (kendisi memur değil ama etrafındakilerin çoğu öyle, devlet kurumunda) ve "iş-araba-ev" konularında belli bir noktaya gelmiş birisi.
benim de en büyük sıkıntım yaş 28 olmasına rağmen okulun daha bitmemiş olması. üstüne askerlik vs... dil-edebiyat öğrencisiyim bu arada, okuldan doktor veya mühendis olarak çıkmayacağım yani. üstelik öğrendiğim dilde henüz iş yapacak yeterliliğim yok.
ben bu yüzden yine dertlenince "olm sakin ol ya! bölümünde iyi olmasan da olur, ne okuduğun önemli değil, şu diplomayı al. kpss'ye gir. ne kadrolar var sırf ingilizce bildiğin için alırlar. ben gardiyanlık için bile mülakata gittim, yabancı mahkumlarla da konuşabilmesi için ingilizceyi iyi bilen birini istiyorlardı, o yüzden elediler" dedi. söylediğine göre yaş sınırı da 35'miş.
yahu sırf lisans mezunuyum ve yabancı dilim var diye cidden kendimi devlette böyle bir yere atabilir miyim? benim çocukluk hayalim buradan gitmekti (ekonomiden filan bağımsız) ve kendimi hiç memur olarak görmemiştim ama malum insan belli bir yaşa gelip ekmek kazanmaya mecbur kalınca bunları önemsemiyor, sonuçta ben memur olmayan halimle de türkiye'den çıkamıyorum djfdjkfkd.
yani neblim böyle kpps'den vasat üstü bir puan alıp yabancı dil bilgisiyle bi yerlere girmek mümkün oluyor mu gerçekten?
benim ölçülebilir tek becerim yabancı dil. iş verildiğinde disiplinli çalışırım, dikkatliyimdir, güvenilir biri olduğumu düşünüyorum yani bana güvenip iş veren biri bence yolda kalmaz ama sonuç olarak kağıt üstünde kendimi satabileceğim hiçbir olayım yok.
o yüzden çeviri filan da olmazsa köprü altında ölürmüşüm gibi geliyor. ama arkadaşlarıma kalsa şu diplomayı bir alsam uzaya çıkacağım.
kısacası 30'una kadar kendini rezil etmiş birinin o saatten sonra mesleki anlamda kurtulma şansı var mı sizce özellikle günümüz ekonomisinde/dünyasında? yoksa son son birkaç sene güzel yaşayıp ölmek mi lazım?
benim de en büyük sıkıntım yaş 28 olmasına rağmen okulun daha bitmemiş olması. üstüne askerlik vs... dil-edebiyat öğrencisiyim bu arada, okuldan doktor veya mühendis olarak çıkmayacağım yani. üstelik öğrendiğim dilde henüz iş yapacak yeterliliğim yok.
ben bu yüzden yine dertlenince "olm sakin ol ya! bölümünde iyi olmasan da olur, ne okuduğun önemli değil, şu diplomayı al. kpss'ye gir. ne kadrolar var sırf ingilizce bildiğin için alırlar. ben gardiyanlık için bile mülakata gittim, yabancı mahkumlarla da konuşabilmesi için ingilizceyi iyi bilen birini istiyorlardı, o yüzden elediler" dedi. söylediğine göre yaş sınırı da 35'miş.
yahu sırf lisans mezunuyum ve yabancı dilim var diye cidden kendimi devlette böyle bir yere atabilir miyim? benim çocukluk hayalim buradan gitmekti (ekonomiden filan bağımsız) ve kendimi hiç memur olarak görmemiştim ama malum insan belli bir yaşa gelip ekmek kazanmaya mecbur kalınca bunları önemsemiyor, sonuçta ben memur olmayan halimle de türkiye'den çıkamıyorum djfdjkfkd.
yani neblim böyle kpps'den vasat üstü bir puan alıp yabancı dil bilgisiyle bi yerlere girmek mümkün oluyor mu gerçekten?
benim ölçülebilir tek becerim yabancı dil. iş verildiğinde disiplinli çalışırım, dikkatliyimdir, güvenilir biri olduğumu düşünüyorum yani bana güvenip iş veren biri bence yolda kalmaz ama sonuç olarak kağıt üstünde kendimi satabileceğim hiçbir olayım yok.
o yüzden çeviri filan da olmazsa köprü altında ölürmüşüm gibi geliyor. ama arkadaşlarıma kalsa şu diplomayı bir alsam uzaya çıkacağım.
kısacası 30'una kadar kendini rezil etmiş birinin o saatten sonra mesleki anlamda kurtulma şansı var mı sizce özellikle günümüz ekonomisinde/dünyasında? yoksa son son birkaç sene güzel yaşayıp ölmek mi lazım?
hayatımda ne zaman bir çukurdan çıkmaya, tekrar insan olmaya çalışsam dil öğrenme hevesine girerim. yine öyle bir süreçteyim. ispanyolcayla ilgili sorularım,
1) iyi düzeyde ingilizce, orta/orta-üstü rusça (kelime ve pratiğim zayıf aslında ama gramerim sağlamdır ki genel olarak gramer çalışmayı severim) bilen birisi için çok karmaşık, tuhaf, zor gelir mi? bu dillerle benzerlik taşıyan, görece rahat etmemi sağlayacak "artı puan"lar söz konusu mu?
2) zamanında heves ettiğimde pandemiye denk gelmişti, tömer'in yüz yüze sınıfı yoktu. şu an yüz yüze dil eğitimi veriyorlar mı, bilen var mı? ankara için soruyorum. varsa kursa gitmek isterim aslında.
3) kurs dışında önerebileceğiniz, memnun kaldığınız internet kaynağı var mı? türkçe veya ingilizce anlatımlı olabilir ama daha kapsamlı olacağını düşündüğüm için ingilizceye öncelik veriyorum. pdf formatında direkt kitap olabilir gramer için ama genel olarak dil öğreniminde katkı sağlayabilecek her türlü materyale açığım.
4) subjuntivo gerçekten anlatıldığı kadar korkunç bir konu mu? rusçada mesela aynı şey padej (ismin halleri) için geçerli... evet farklı bir konsept, dilde ustalaşmayı çok zorlaştırıyor ama dilin en temel yapı taşlarından biri. çoğunlukla da kuralı var. yani bi' kere alışınca konuyu zaten %80 oranında anlamış oluyorsun. bu da öyle mi ("zor ama anlaşılabilir") yoksa "ispanyollar bile bilmiyo ne olduğunu" türünde bir melanet mi?
5) onun dışında yeni başlayan biri için her türlü tavsiye, sevgi, şefkat vs. alırım varsa elinizde.
1) iyi düzeyde ingilizce, orta/orta-üstü rusça (kelime ve pratiğim zayıf aslında ama gramerim sağlamdır ki genel olarak gramer çalışmayı severim) bilen birisi için çok karmaşık, tuhaf, zor gelir mi? bu dillerle benzerlik taşıyan, görece rahat etmemi sağlayacak "artı puan"lar söz konusu mu?
2) zamanında heves ettiğimde pandemiye denk gelmişti, tömer'in yüz yüze sınıfı yoktu. şu an yüz yüze dil eğitimi veriyorlar mı, bilen var mı? ankara için soruyorum. varsa kursa gitmek isterim aslında.
3) kurs dışında önerebileceğiniz, memnun kaldığınız internet kaynağı var mı? türkçe veya ingilizce anlatımlı olabilir ama daha kapsamlı olacağını düşündüğüm için ingilizceye öncelik veriyorum. pdf formatında direkt kitap olabilir gramer için ama genel olarak dil öğreniminde katkı sağlayabilecek her türlü materyale açığım.
4) subjuntivo gerçekten anlatıldığı kadar korkunç bir konu mu? rusçada mesela aynı şey padej (ismin halleri) için geçerli... evet farklı bir konsept, dilde ustalaşmayı çok zorlaştırıyor ama dilin en temel yapı taşlarından biri. çoğunlukla da kuralı var. yani bi' kere alışınca konuyu zaten %80 oranında anlamış oluyorsun. bu da öyle mi ("zor ama anlaşılabilir") yoksa "ispanyollar bile bilmiyo ne olduğunu" türünde bir melanet mi?
5) onun dışında yeni başlayan biri için her türlü tavsiye, sevgi, şefkat vs. alırım varsa elinizde.
diziyi izlemedim, insta reels'te hep çıktığı için biliyorum. ben sadece fiziksel güzellik açısından soruyorum ama diziyi izleyenler insanlık, hayırseverlik vb. farklı açılardan da değerlendirebilir elbette :) siz gloriacı mısınız claireci mi?
sofia vergara çok seksi kadın tamam ama ben claire'i çok daha güzel buluyorum açıkçası ya. yani sofia'ya tapınıyor millet biraz ilginç geliyor. aksanı tatlı filan ama bir süre sonra sıkıyor. claire acayip hoş kadın. 28M ankara bu arada. görüşlerinize ASL de eklerseniz sevinirim. tşk.
sofia vergara çok seksi kadın tamam ama ben claire'i çok daha güzel buluyorum açıkçası ya. yani sofia'ya tapınıyor millet biraz ilginç geliyor. aksanı tatlı filan ama bir süre sonra sıkıyor. claire acayip hoş kadın. 28M ankara bu arada. görüşlerinize ASL de eklerseniz sevinirim. tşk.
aklıma gelen örnekler begotten (hiç sevmedim gerçi), philosophy of a knife, srpski film ve salo o le 120 giornate di sodoma. buna benzer saçmasapan, dehşet verici abuk filmler biliyor musunuz? kapıların arkasından birisi çıkmalı antin kuntin korku filmi olmasın ama, daha ziyade gerilim ve "allah sizi bildiği gibi yapsın püü" tepkisi verdirtecek, psikoloji bozacak türden bir şeyler. o açıdan paranormal hikaye olmaması, gerçek insan hikayesi olması tercihimdir.
yahu kulaklıktan yana yüzüm gülmüyor dostlar. önceki bozulunca buradaki tavsiyelerin de etkisiyle kz zsn pro almıştım. ilk 1-2 ay gayet iyiydi ama son iki gündür müzik dinlerken ses kendiliğinden azalıp artıyor bazen. iki tarafta beraber olabiliyor, tek tek de. yani iki taraf da aslında işine gelince tam sesi hala verebiliyor ama kafasına göre kısıp açıyor. tuhaf.
daha önce hiç yaşamamıştım böyle bi şey kulaklıkla, genelde bi tarafı bozulurdu. bu nedir, bilen ve nasıl çözebileceğim konusunda yardımcı olabilecek birisi var mı acaba?
daha önce hiç yaşamamıştım böyle bi şey kulaklıkla, genelde bi tarafı bozulurdu. bu nedir, bilen ve nasıl çözebileceğim konusunda yardımcı olabilecek birisi var mı acaba?
vücut geliştiricileri abilerime, ablalarıma soruyorum. ilaçsız, doğal şekilde bu vücut yapılır mı? ilaçsızdan kastım steroid filan olmadan. protein tozunu vs. saymıyorum. en meşhur videosunu paylaşacağım zaten biliyorsanız bakmanıza gerek yok, bilmeyenler için vücut şu,
www.youtube.com
www.youtube.com

önemi var mı bilmiyorum ama özel bir klinikten yazıldı. kağıtta kod verdiler. normalde aynı gün alırdım ama dün yazılan reçete için iki gündür vaktim olmuyor. yarın alabilir miyim? son geçerlilik tarihi nedir?
gerçi benim sağlık güvencem filan da yok, dediğim gibi özel zaten, ilaç da aslında reçetesiz satılıyor. o yüzden canım istediğinde gidip alabilir miyim? fiyatta fark olmuşmayacak nasılsa.
gerçi benim sağlık güvencem filan da yok, dediğim gibi özel zaten, ilaç da aslında reçetesiz satılıyor. o yüzden canım istediğinde gidip alabilir miyim? fiyatta fark olmuşmayacak nasılsa.
(1)
bilgisayarda durduk yere bozulan medya dosyalarını kurtarabilir miyim?
mark greg sputnik #1544428
bilgisayarımdaki bazı video ve fotoğrafların zaman içerisinde çalınamaz hale geldiğini görüyorum. küçük simgeler oynatma işaretlerine dönüşüyor. oynatmak istediğimde hata veriyor. streamable'a filan bile yükleyemiyorum, "dosya video değil!" uyarısı veriyor.
yani durduk yere değil muhtemelen sebebi var ama yıllardır aynı cihazı kullanıyorum, bunları bir yere taşımış da değilim. ne zaman o klasörlere işim düşse görüyorum ki bazı fotoğraflar, videolar vs. gitmiş...
bu codec veya başka bir şeyle ilgili olabilir mi, ne bileyim farklı bir oynatıcıyla çalıştırma şansım olabilir mi? veya başka bir yöntem? bissürü çok güzel şey vardı, üzülüyorum böyle teker teker kaybolunca. cloud mloud da kullanasım gelmiyo pek kafam almıyo öyle şeyleri.
yani durduk yere değil muhtemelen sebebi var ama yıllardır aynı cihazı kullanıyorum, bunları bir yere taşımış da değilim. ne zaman o klasörlere işim düşse görüyorum ki bazı fotoğraflar, videolar vs. gitmiş...
bu codec veya başka bir şeyle ilgili olabilir mi, ne bileyim farklı bir oynatıcıyla çalıştırma şansım olabilir mi? veya başka bir yöntem? bissürü çok güzel şey vardı, üzülüyorum böyle teker teker kaybolunca. cloud mloud da kullanasım gelmiyo pek kafam almıyo öyle şeyleri.
pandemi zamanından beri sakalla bıyığı ilk kez kestim. bıyığı kesme konusunda isteksizim çünkü barkod gibi göründüğü ilginç bir dönem var, uzamışken kesesim gelmiyor hiç ama biraz cildim nefes alsın dedim. nitekim kesince fark ettim ki suratım mayın tarlasına dönmüş aboov, yok böyle bir çirkinlik. her taraf yara bere, değişik değişik renkler, acayip kuru filan. o yüzden 3-4 ayda bir yumurtaya dönüşeyim dedim kendi kendime.
siz sakallarınızı belli aralıklarla kesiyor musunuz yoksa 3-5 yıl gidiyor musunuz? cilt sağlığı açısından kesmek gerekir mi mesela, önemli bir nokta mıdır?
siz sakallarınızı belli aralıklarla kesiyor musunuz yoksa 3-5 yıl gidiyor musunuz? cilt sağlığı açısından kesmek gerekir mi mesela, önemli bir nokta mıdır?
antidepresan uyutur belki diyordum ama o da uyutmuyor. bir aydır filan kullanıyorum onu, genelde akşamüstü alıyorum. yatağa girmeden 1-2 saat önce de magnezyum atıyorum bir tane.
uyandığım saatten ve yorgunluk durumumdan bağımsız olarak gece 12-1 deyince asla uyuyamıyorum. sağa sola dönerken saat 3-4 oluyor, erken kalkacaksam zaten onun anksiyetesiyle iyice kopuyorum olaydan. bir süredir böyle.
kafayı resetlemeye yardımcı olacak, kafayı vurdum mu uyutacak takviye öneriniz var mı? melatonine aslında çok girmek istemiyorum çünkü hap yutmaya alışınca vücut bir süre sonra belki iyice saçmalar, yani dışardan aldığım için iyice az üretmeye başlar diye düşündüm, bilimsel dayanağı var mıdır bilmem. o yüzden hormonlarla fazla oynamadan gümletecek bir şey var mı?
uyandığım saatten ve yorgunluk durumumdan bağımsız olarak gece 12-1 deyince asla uyuyamıyorum. sağa sola dönerken saat 3-4 oluyor, erken kalkacaksam zaten onun anksiyetesiyle iyice kopuyorum olaydan. bir süredir böyle.
kafayı resetlemeye yardımcı olacak, kafayı vurdum mu uyutacak takviye öneriniz var mı? melatonine aslında çok girmek istemiyorum çünkü hap yutmaya alışınca vücut bir süre sonra belki iyice saçmalar, yani dışardan aldığım için iyice az üretmeye başlar diye düşündüm, bilimsel dayanağı var mıdır bilmem. o yüzden hormonlarla fazla oynamadan gümletecek bir şey var mı?
viski sorusunu görünce aklıma geldi.
bir ara içeyim diye heves ettiğimde tekele sormuştum. üstünde iskoç bayrağını görünce aşka gelip ballantines kaptım bir tane. sonra sevip daha fazla içmeye başlayınca "lan sanki gurmesin, buna ne para veriyon bu kadar, git en ucuzunu al" dedim ama internette şöyle bir bakınca aslında ballantines'in en ucuzlarından biri olduğunu gördüm. daha popüler diye jack daniels daha ucuzdur filan dediydim ama öyle de değil.
hemen her tekelde/içki satan markette bulunabilecek en ucuz viski hangisi şu an? köpeköldürenin viski versiyonu diyeyim.
bir ara içeyim diye heves ettiğimde tekele sormuştum. üstünde iskoç bayrağını görünce aşka gelip ballantines kaptım bir tane. sonra sevip daha fazla içmeye başlayınca "lan sanki gurmesin, buna ne para veriyon bu kadar, git en ucuzunu al" dedim ama internette şöyle bir bakınca aslında ballantines'in en ucuzlarından biri olduğunu gördüm. daha popüler diye jack daniels daha ucuzdur filan dediydim ama öyle de değil.
hemen her tekelde/içki satan markette bulunabilecek en ucuz viski hangisi şu an? köpeköldürenin viski versiyonu diyeyim.
merhaba,
ben antidepresan kullanıyorum ve muhtemelen bu tedavi süreci bitmeden bir ara askere gideceğim. özel kliniğe gidiyorum. askerdeyken altı ay boyunca ilacımı temin etmem ve kullanmam mümkün mü? bu iş nasıl oluyor, süreç nasıl işliyor?
yani resmiyette bir teşhis var mı, devletin kayıtlarında bir şey görünüyor mu açıkçası bilmiyorum. doktor bana kendisi okb ve kaygı bozukluğu dedi mesela. ondan alacağım raporu sunmam yeterli olur mu? askerdeyim, iki ay sonra haplarım bitti misal o zaman ne oluyor, gomtanım ilacım bitti deyip eczaneye gidecek halimiz yok neticede.
bu işin oluru nedir bilen birisi aydınlatırsa çok sevinirim.
ben antidepresan kullanıyorum ve muhtemelen bu tedavi süreci bitmeden bir ara askere gideceğim. özel kliniğe gidiyorum. askerdeyken altı ay boyunca ilacımı temin etmem ve kullanmam mümkün mü? bu iş nasıl oluyor, süreç nasıl işliyor?
yani resmiyette bir teşhis var mı, devletin kayıtlarında bir şey görünüyor mu açıkçası bilmiyorum. doktor bana kendisi okb ve kaygı bozukluğu dedi mesela. ondan alacağım raporu sunmam yeterli olur mu? askerdeyim, iki ay sonra haplarım bitti misal o zaman ne oluyor, gomtanım ilacım bitti deyip eczaneye gidecek halimiz yok neticede.
bu işin oluru nedir bilen birisi aydınlatırsa çok sevinirim.
merhaba,
son günlerde bilgisayarda sürekli bu uyarıyla karşılaşmaya başladım. whatsapp web'i kullandığım başka bir cihaz yok. kendi telefonum ve bilgisayarım. hack'lenmiş ve takip ediliyor olabilir miyim acaba? iş için vpn kullanıyorum ama firmanın kendi zımbırtısı. onlar mı girip bakıyor nedir? onu zaten sadece iş için kullanıyor, işim bitince kapatıyorum ki kimsenin oturup "bu ne yapıyormuş" diye inceleyeceğini sanmama ma yine de işkillendim.
daha önce böyle bi şey yoktu çünkü. durduk yere "başka cihazda giriş yapıldı, buradan mı devam edelim kapatalım mı?" diye uyarı geliyor. whatsapp'ın halt yemesi mi yoksa federaller peşimde mi?
son günlerde bilgisayarda sürekli bu uyarıyla karşılaşmaya başladım. whatsapp web'i kullandığım başka bir cihaz yok. kendi telefonum ve bilgisayarım. hack'lenmiş ve takip ediliyor olabilir miyim acaba? iş için vpn kullanıyorum ama firmanın kendi zımbırtısı. onlar mı girip bakıyor nedir? onu zaten sadece iş için kullanıyor, işim bitince kapatıyorum ki kimsenin oturup "bu ne yapıyormuş" diye inceleyeceğini sanmama ma yine de işkillendim.
daha önce böyle bi şey yoktu çünkü. durduk yere "başka cihazda giriş yapıldı, buradan mı devam edelim kapatalım mı?" diye uyarı geliyor. whatsapp'ın halt yemesi mi yoksa federaller peşimde mi?
ben normalde yeşil kartlıydım. gelir testi yaptırıp ultra fakir çıktığım için her şey ücretsizdi neredeyse.
daha sonra iş nedeniyle şirket açmam gerekti, resmiyette bağkurluyum ancak bağkur prim borcum mevcut ve maddi durumum dolayısıyla onu ödeyemiyorum. hatta yapılandırmada öyle bir imkan olursa borcu tamamen sildirip çalıştığım süreçteki emeklilik hakkımdan feragat edeceğim. önceliğim şu an maddi olarak suyun üstünde kalabilmek, onu yatırabilecek durumum yok.
sanırım borçlular 2022 sonuna kadar yine faydalanabiliyor ama devamı için durum nasıl bilmiyorum.
devlet hastanesine tedavi olmak için gitsem mesela 2023'te nasıl işliyor sistem? direkt ret mi ediyorlar yoksa sigortasız gibi ücret mi ödüyorum? öyleyse eğer ne kadar bu? doktor muayenesi, kan testi, mr, röntgen vs. hepsine ayrı ayrı para ödüyor muyuz?
kritik sorum şu ki ben allah vermeye bir hastalığa yakalandım, ödeyemediğim prim borcum var. ameliyat olmam, hastanede yatmam gerekti vs... ölüme mi terk ediliyorum? bahçeye mi yatak atıyolar nasıl oluyo?
daha sonra iş nedeniyle şirket açmam gerekti, resmiyette bağkurluyum ancak bağkur prim borcum mevcut ve maddi durumum dolayısıyla onu ödeyemiyorum. hatta yapılandırmada öyle bir imkan olursa borcu tamamen sildirip çalıştığım süreçteki emeklilik hakkımdan feragat edeceğim. önceliğim şu an maddi olarak suyun üstünde kalabilmek, onu yatırabilecek durumum yok.
sanırım borçlular 2022 sonuna kadar yine faydalanabiliyor ama devamı için durum nasıl bilmiyorum.
devlet hastanesine tedavi olmak için gitsem mesela 2023'te nasıl işliyor sistem? direkt ret mi ediyorlar yoksa sigortasız gibi ücret mi ödüyorum? öyleyse eğer ne kadar bu? doktor muayenesi, kan testi, mr, röntgen vs. hepsine ayrı ayrı para ödüyor muyuz?
kritik sorum şu ki ben allah vermeye bir hastalığa yakalandım, ödeyemediğim prim borcum var. ameliyat olmam, hastanede yatmam gerekti vs... ölüme mi terk ediliyorum? bahçeye mi yatak atıyolar nasıl oluyo?
ankara'da yaşıyorum ama şehrin o tarafı çok ciks geliyor bana, pek işim düşmedi şu ana kadar. haritada bakınca çıkaramıyorum. gitmek istediğim yer aslında büklüm sokaktaki otobüs durağına yakın ama oradaki otobüsler ters yöne (kızılay'a doğru) gidiyor, karşıdan gelen otobüs var mı bilmiyorum, google'da göremedim.
kızılay'dan nasıl gidebilirim oraya? yürüsem çok uzun sürer mi? sakat olduğum için yokuş zorluyor, yokuş değilse ve 45 dakika altında sürecekse deneyebilirim.
tunus caddesi haritada bakınca makul görünüyor, oradan içeri dalınca zaten bestekar yakın ama oradan da geçen otobüs görmüyorum. dardayım aney.
kızılay'dan nasıl gidebilirim oraya? yürüsem çok uzun sürer mi? sakat olduğum için yokuş zorluyor, yokuş değilse ve 45 dakika altında sürecekse deneyebilirim.
tunus caddesi haritada bakınca makul görünüyor, oradan içeri dalınca zaten bestekar yakın ama oradan da geçen otobüs görmüyorum. dardayım aney.
çok affedersiniz alköl içerken geldi aklıma bu soru diğer ameliyat sorusunu görünce. ben tıpçı değilim, oradaki sistemi hiç bilmem.
rahmetli babamın son zamanlarında acil ameliyata alınması gereken birkaç durum olmuştu. hepsine aynı cerrah mı girdi açıkçası emin değilim ama apar topar geliyordu yani saat ayırt etmeksizin.
böyle durumlarda nöbet sistemi uygulanarak hep bir cerrahın hazır bulunması sağlanıyor mu belli hastanelerde? ne bileyim mesela adam akşam eve gitti, iki kadeh bi şeyler içeyim dedi. hop gece 1'de ameliyat var diye arıyorlar. o halde gidemez. e hayatını "ya hastaneden çağırırlarsa?" düşüncesiyle de yaşamıyorlardır herhalde, boş oldukları gün vardır sanırım?
sistem nasıl işliyor genelde? neblim mesela mesainin yanı sıra şu şu günlerde acil çağırabiliriz seni şeklinde bilgilendirme mi oluyor?
rahmetli babamın son zamanlarında acil ameliyata alınması gereken birkaç durum olmuştu. hepsine aynı cerrah mı girdi açıkçası emin değilim ama apar topar geliyordu yani saat ayırt etmeksizin.
böyle durumlarda nöbet sistemi uygulanarak hep bir cerrahın hazır bulunması sağlanıyor mu belli hastanelerde? ne bileyim mesela adam akşam eve gitti, iki kadeh bi şeyler içeyim dedi. hop gece 1'de ameliyat var diye arıyorlar. o halde gidemez. e hayatını "ya hastaneden çağırırlarsa?" düşüncesiyle de yaşamıyorlardır herhalde, boş oldukları gün vardır sanırım?
sistem nasıl işliyor genelde? neblim mesela mesainin yanı sıra şu şu günlerde acil çağırabiliriz seni şeklinde bilgilendirme mi oluyor?
15 dakika kadar önce vergi ödemesi yaptım. ödediğim diğer kalemler anında sistemden düşerken bu hala ödenmemiş olarak görünüyor. daha önce hiç başıma gelmemişti.
daha önce yaşayan oldu mu, bir süre sonra düzelir mi? alındı belgesini indirmiştim. düzelmezse bunu gönderebileceğim bir merci vs. var mı? meblağ yüksek değil ama yine de faiz binsin, ödenmemiş görünsün istemem. ekran hoşuma gitmiyor öyle.
daha önce yaşayan oldu mu, bir süre sonra düzelir mi? alındı belgesini indirmiştim. düzelmezse bunu gönderebileceğim bir merci vs. var mı? meblağ yüksek değil ama yine de faiz binsin, ödenmemiş görünsün istemem. ekran hoşuma gitmiyor öyle.
var mı, önerir misiniz?
carbonarada mesela yumurta oluyor diye biliyorum ama o kadar komplike değil de daha az malzeme gerektiren, yumurtanın bir nevi sos olarak değerlendirilebileceği bir tarif arıyorum. amacım makarnayı boş yemek yerine yanına ucuz yollu protein ekleyebilmiş olmak.
aslında noodle'a direkt tavada kızarttığım yumurtayı atıyorum ama makarnada yapınca kuru oluyor, tadı aynı şekilde güzel olmuyor. hani yoğurtlu veya salçalı yiyeceğime 2-3 tane yumurta atabileceğim bi' tarif olsa daha besleyici olurdu diye düşündüm ama hiç tarif bulamadım da işin açığı.
carbonarada mesela yumurta oluyor diye biliyorum ama o kadar komplike değil de daha az malzeme gerektiren, yumurtanın bir nevi sos olarak değerlendirilebileceği bir tarif arıyorum. amacım makarnayı boş yemek yerine yanına ucuz yollu protein ekleyebilmiş olmak.
aslında noodle'a direkt tavada kızarttığım yumurtayı atıyorum ama makarnada yapınca kuru oluyor, tadı aynı şekilde güzel olmuyor. hani yoğurtlu veya salçalı yiyeceğime 2-3 tane yumurta atabileceğim bi' tarif olsa daha besleyici olurdu diye düşündüm ama hiç tarif bulamadım da işin açığı.
son bir haftadır üçüncü kez oluyor bu. telefonuma google drive'dan bildirim geliyor. rusça olarak ücretsiz bilet kazandığıma dair bir şey. üye olduğum birkaç platform var, o yüzden rusça spam mesajlara alışığım ama bunlar mail adresime gelir hep. şu an olan ise drive'da dosya paylaşma isteği şeklinde.
bu bildirimler gelince direkt siliyorum tıklamadan. drive'a girdiğimde de hiçbir yerde böyle bir istek göremiyorum. zaten kullandığım bir şey değil açıkçası, pek vakıf değilim oraya.
bu işin aslı astarı nedir? dikkat etmem gereken bir durum var mı sizce? yani bildirim var ama ben ne olduğunu bile göremiyorum drive'da, ortalıkta yok. tıklamak da istemiyorum. kararsız kaldım o yüzden, endişelendim.
bu bildirimler gelince direkt siliyorum tıklamadan. drive'a girdiğimde de hiçbir yerde böyle bir istek göremiyorum. zaten kullandığım bir şey değil açıkçası, pek vakıf değilim oraya.
bu işin aslı astarı nedir? dikkat etmem gereken bir durum var mı sizce? yani bildirim var ama ben ne olduğunu bile göremiyorum drive'da, ortalıkta yok. tıklamak da istemiyorum. kararsız kaldım o yüzden, endişelendim.
bu yenilerde açılan devasa yeri soruyorum. dahiliyeye gideceğim ben, genel hastane binası olarak geçiyordu sanırım.
yenimahalle veya kızılay tarafından toplu taşımayla en kolay nasıl ulaşım sağlayabilirim buraya? yakınında yöresinde tercihen metro/ankaray istasyonu (otobüsteyken durak takip etmekte zorlanıyorum, kaçırıyorum bazen) var mıdır? eğer varsa indiğim yerden hastane binasına yürüyüş normal tempoda kaç dakika sürer mesela aşağı yukarı? sakat olduğum için normalden yavaş olacağım, ona göre ayarlayabilmek için soruyorum.
yenimahalle veya kızılay tarafından toplu taşımayla en kolay nasıl ulaşım sağlayabilirim buraya? yakınında yöresinde tercihen metro/ankaray istasyonu (otobüsteyken durak takip etmekte zorlanıyorum, kaçırıyorum bazen) var mıdır? eğer varsa indiğim yerden hastane binasına yürüyüş normal tempoda kaç dakika sürer mesela aşağı yukarı? sakat olduğum için normalden yavaş olacağım, ona göre ayarlayabilmek için soruyorum.
geçen insta'da karşıma çıktı. kahvehane gibi bir yerde, açık havada oturuyorlar diye hatırlıyorum ama emin değilim. ilkkan kağıt sayıyor, yılmaz'a da "dur" demesini söylüyor. ben son bölümden olduğunu düşünerek direkt geçmiştim videoyu çünkü son bölümü izlememiştim. gelgelelim son bölümde öyle bir şey olmadı.
böyle bir sahne hatırlıyor musunuz siz? hangi bölümdeydi?
nazilli'ye gittikleri zaman öyle bir yerde oturmuşlardı ama kağıt oynadıklarını hatırlamıyorum ben.
böyle bir sahne hatırlıyor musunuz siz? hangi bölümdeydi?
nazilli'ye gittikleri zaman öyle bir yerde oturmuşlardı ama kağıt oynadıklarını hatırlamıyorum ben.
bende plantronics midir nedir öyle bir markadan vardı babamdan kalma. sağ taraf gitti şimdi. bunların kablosu neyin içerden geçiyor bi de yani ne oldu da bozuldu anlamadım. acayip canım sıkıldı.
kulak içi ama aynı zamanda hafif, her yere taşınabilecek, hatta böyle boynumuza gezebileceğimiz, uygun fiyatlı ama kaliteli ürün öneriniz var mıdır? bulututlu olsa daha iyi ama şart değil. çok fark etmez. yeter ki böyle iki ayda bozulmasın, efendime söyleyeyim metroda havada karada vs. rahat kullanabileyim, yer kaplamasın. ses kalitesi süper olmasa da olur.
piyasayı hiç bilmiyorum. sizin önerebileceğiniz bi ürün var mı?
kulak içi ama aynı zamanda hafif, her yere taşınabilecek, hatta böyle boynumuza gezebileceğimiz, uygun fiyatlı ama kaliteli ürün öneriniz var mıdır? bulututlu olsa daha iyi ama şart değil. çok fark etmez. yeter ki böyle iki ayda bozulmasın, efendime söyleyeyim metroda havada karada vs. rahat kullanabileyim, yer kaplamasın. ses kalitesi süper olmasa da olur.
piyasayı hiç bilmiyorum. sizin önerebileceğiniz bi ürün var mı?
şahıs şirketim var. çalıştığım firma istemişti açmamı iş yapabilmeye devam edebilmek için, yani ben aslında onlardan maaş alıyorum ama resmiyette onların benim şirketime verdiğim hizmet karşılığı ödeme yapması, benim onlara fatura kesmem durumu söz konusu.
bağkur ödemelerimi aksattım ve açıkçası ben bu parayı ödemeyi hiç istemiyorum. emekli olacak yaşa geleceğimi sanmıyorum, maddi olarak sıkıntıdayken elime geçen üç kuruş paranın ikisini bağkur'a yatırma fikri hiç hoşuma gitmiyor.
merak ettiklerim,
1) bu borç birikti, birikti diyelim. sonunda ne oluyor? kyk borcu gibi vergi dairesine devredip boğazıma sarılıyorlar mı? koca iki sene boyunca ödemedim diyelim, faiz ve cezayla tutarın artması dışında ne oluyor?
2) sgk'ya gidip "kardeşim benim buradan doğan tüm haklarımı alın ama borcumu da silin" deme şansım var mı? yapılır mı böyle bi şey?
ömür boyu sigortasız çalışayım demiyorum ama bu benim tam zamanlı işim değil. ona birkaç yıl sonra askerlikten sonra filan başlarım. zaten yaş 50 oldu, sigortam ha şimdi başlamış ha iki sene sonra, umrumda değil. dediğim gibi zaten 60 yaşına gelip de "hmm iyi ki emekliliğim var hehe" diyeceğimi sanmıyorum, bizim neslimiz çalışırken ölür, boomer değiliz.
bu saçmalığı ödemem şart mı benim? ben sosyal güvence filan istemiyorum abi bana kazandığım parayı bıraksınlar komple.
bağkur ödemelerimi aksattım ve açıkçası ben bu parayı ödemeyi hiç istemiyorum. emekli olacak yaşa geleceğimi sanmıyorum, maddi olarak sıkıntıdayken elime geçen üç kuruş paranın ikisini bağkur'a yatırma fikri hiç hoşuma gitmiyor.
merak ettiklerim,
1) bu borç birikti, birikti diyelim. sonunda ne oluyor? kyk borcu gibi vergi dairesine devredip boğazıma sarılıyorlar mı? koca iki sene boyunca ödemedim diyelim, faiz ve cezayla tutarın artması dışında ne oluyor?
2) sgk'ya gidip "kardeşim benim buradan doğan tüm haklarımı alın ama borcumu da silin" deme şansım var mı? yapılır mı böyle bi şey?
ömür boyu sigortasız çalışayım demiyorum ama bu benim tam zamanlı işim değil. ona birkaç yıl sonra askerlikten sonra filan başlarım. zaten yaş 50 oldu, sigortam ha şimdi başlamış ha iki sene sonra, umrumda değil. dediğim gibi zaten 60 yaşına gelip de "hmm iyi ki emekliliğim var hehe" diyeceğimi sanmıyorum, bizim neslimiz çalışırken ölür, boomer değiliz.
bu saçmalığı ödemem şart mı benim? ben sosyal güvence filan istemiyorum abi bana kazandığım parayı bıraksınlar komple.
benim kyk borcum vergi dairesindeydi. bugün faizler silinmiş. buna vergi dairesindeki borçlar da dahil diye okumuştum. benim borcum aynen duruyor ki yıllardır ödemediğim için kallavi faizi de vardı.
normalde yapılandırdığım halde ödemediğim için sistem üzerinden taksit ödemesi yapamıyordum, vergi dairesine giderek elden ödemem gerektiği söylenmişti. şimdi ise taksit taksit ödeyebiliyorum internetten... yani "güncelleme" gelmiş bir şekilde ama borç bir kuruş azalmamış.
ben bu işi hiç anlamadım. iki ay önce ödemek için gittiğimde oradaki memurlar resmen almamak için uğraşmış, "faizlerini silecekler zaten meclisin toplanmasını bekle" diye göndermişlerdi.
yine hiçbir şey değişmemiş. bi süre daha bekleyeyim mi, bi şey değişir mi? yoksa ne bileyim benim şu ana kadar ödediklerim zaten faiziydi de o yüzden bana hiç vurmadı mı bu piyango? tamamını kapatıp kurtulayım mı?
normalde yapılandırdığım halde ödemediğim için sistem üzerinden taksit ödemesi yapamıyordum, vergi dairesine giderek elden ödemem gerektiği söylenmişti. şimdi ise taksit taksit ödeyebiliyorum internetten... yani "güncelleme" gelmiş bir şekilde ama borç bir kuruş azalmamış.
ben bu işi hiç anlamadım. iki ay önce ödemek için gittiğimde oradaki memurlar resmen almamak için uğraşmış, "faizlerini silecekler zaten meclisin toplanmasını bekle" diye göndermişlerdi.
yine hiçbir şey değişmemiş. bi süre daha bekleyeyim mi, bi şey değişir mi? yoksa ne bileyim benim şu ana kadar ödediklerim zaten faiziydi de o yüzden bana hiç vurmadı mı bu piyango? tamamını kapatıp kurtulayım mı?
brezilya kadrosunun başlığındaki şu entry'den söz ediyorum,
eksisozluk.com
yazar "o kadrodan ölen var" demiş. belki şakasına demiştir bilmiyorum ama cidden merak edip baktım çünkü kimseyi hatırlamıyordum. maçın wiki sayfası şurada: en.wikipedia.org(2014_FIFA_World_Cup)
almanya veya brezilya'da o gün forma giymiş yahut yedek oturmuş herkes şükür sağlam bugün. kimse ölmemiş.
gözden kaçırdığım biri var mı? aklıma takılıverdi öyle. belki adam "çok zaman geçti" anlamında laf olsun diye söylemiştir ama ben öyle görünce üzüldüm bi an ya "kim öldü lan ne ara öldü" diye coşup baktım. ölmedi di mi kimse?
eksisozluk.com
yazar "o kadrodan ölen var" demiş. belki şakasına demiştir bilmiyorum ama cidden merak edip baktım çünkü kimseyi hatırlamıyordum. maçın wiki sayfası şurada: en.wikipedia.org(2014_FIFA_World_Cup)
almanya veya brezilya'da o gün forma giymiş yahut yedek oturmuş herkes şükür sağlam bugün. kimse ölmemiş.
gözden kaçırdığım biri var mı? aklıma takılıverdi öyle. belki adam "çok zaman geçti" anlamında laf olsun diye söylemiştir ama ben öyle görünce üzüldüm bi an ya "kim öldü lan ne ara öldü" diye coşup baktım. ölmedi di mi kimse?
ne kadar doğru bilmiyorum ama 36 vaka daha görülmüş diye okudum az önce. bu konularda acayim pimpirikli bir insanım. 28 yaşındayım, zamanında kuduz aşısı olduysam da hatırlamıyorum. kart filan kalmamıştır ortada, imkanı yok bulamam.
kuduz hayvan ısırması dışında yollarla geçebiliyor mu? 36 insanı da ısırmamışlardır herhalde? ikinci sorum, şimdi gidip sağlık ocağında vs. yaptırabilir miyim? korur mu? yoksa ısırıktan hemen sonra mı yaptırmak lazım?
bildiğim kadarıyla acil müdahale edilmezse kuduzun hiçbir şekilde tedavisi yok. o yüzden tırstım. ben de köpeği bol muhitte yaşıyorum, bir akşam canları sıkılsa bi parça alır götürürler.
kuduz hayvan ısırması dışında yollarla geçebiliyor mu? 36 insanı da ısırmamışlardır herhalde? ikinci sorum, şimdi gidip sağlık ocağında vs. yaptırabilir miyim? korur mu? yoksa ısırıktan hemen sonra mı yaptırmak lazım?
bildiğim kadarıyla acil müdahale edilmezse kuduzun hiçbir şekilde tedavisi yok. o yüzden tırstım. ben de köpeği bol muhitte yaşıyorum, bir akşam canları sıkılsa bi parça alır götürürler.
siz ekliyor musunuz ve bu işin raconu nedir, onu merak ediyorum.
ben işim gereği aslında kimseyle muhatap olmuyorum, bana sunulmuş platform üzerinde kendim çalışıyorum. nadiren herhangi biriyle iletişim kurmam gerekiyor ki bu kişilerin sayısı da oldukça sınırlı. kendime ait imzam, iş mailim vs. yok. hatta eskiden bir üstüm mail'lere "slm" diye başlardı direkt, çok eğlenceliydi.
şimdi bana herkes sonu "iyi çalışmalar dilerim"li mail attığı için ben de öyle cevap veriyorum ama yerine göre aynı gün içinde 2-3 kez karşılıklı mail atılıyor. kullanılan dil de çok resmi diyemem. "ödemeyi nasıl yapacağız? iyi çalışmalar dilerim" falan gibi şeyler söylemek bana komik geliyor. hele sürekli olunca. öte yandan yapmasam tuhaf gelebilir, onu da bilemedim.
özellikle sık sık "iyi çalışmalar dilenen", mail trafiği olan iş kollarında çalışan abilerim/ablalarım bu konuda fikir beyan ederse çok mutlu olurum. olur olmadık istisnasız her mail'in sonunda sevgiler, esenlikler, iyi çalışmalar, öpücüx vs. dilemek gerekir mi, normal işleyiş bu mudur?
ben işim gereği aslında kimseyle muhatap olmuyorum, bana sunulmuş platform üzerinde kendim çalışıyorum. nadiren herhangi biriyle iletişim kurmam gerekiyor ki bu kişilerin sayısı da oldukça sınırlı. kendime ait imzam, iş mailim vs. yok. hatta eskiden bir üstüm mail'lere "slm" diye başlardı direkt, çok eğlenceliydi.
şimdi bana herkes sonu "iyi çalışmalar dilerim"li mail attığı için ben de öyle cevap veriyorum ama yerine göre aynı gün içinde 2-3 kez karşılıklı mail atılıyor. kullanılan dil de çok resmi diyemem. "ödemeyi nasıl yapacağız? iyi çalışmalar dilerim" falan gibi şeyler söylemek bana komik geliyor. hele sürekli olunca. öte yandan yapmasam tuhaf gelebilir, onu da bilemedim.
özellikle sık sık "iyi çalışmalar dilenen", mail trafiği olan iş kollarında çalışan abilerim/ablalarım bu konuda fikir beyan ederse çok mutlu olurum. olur olmadık istisnasız her mail'in sonunda sevgiler, esenlikler, iyi çalışmalar, öpücüx vs. dilemek gerekir mi, normal işleyiş bu mudur?
merhaba,
hemen alt sokağımızda bir aile sağlığı merkezi var. başta karaciğer enzimleri olmak üzere bazı şeylere baktırmak istiyorum ancak ikametgahım ve dolayısıyla aile doktorum başka şehirde.
bu durumda randevusuz gitsem ilgilenirler mi? yok ilgilenmezlerse eğer randevu aldığımda durum değişir mi? yoksa bu tip hizmetleri sadece bağlı olduğumuz merkezden mi alabiliyoruz? bunun için hastaneye gitmesem iyiydi, zaten randevu bulmak çok zor.
hemen alt sokağımızda bir aile sağlığı merkezi var. başta karaciğer enzimleri olmak üzere bazı şeylere baktırmak istiyorum ancak ikametgahım ve dolayısıyla aile doktorum başka şehirde.
bu durumda randevusuz gitsem ilgilenirler mi? yok ilgilenmezlerse eğer randevu aldığımda durum değişir mi? yoksa bu tip hizmetleri sadece bağlı olduğumuz merkezden mi alabiliyoruz? bunun için hastaneye gitmesem iyiydi, zaten randevu bulmak çok zor.
başlıkta ifade edememiş olabilirim. yabancı dizilerde muhakkak rastlamışsınızdır. örneğin ahmet ile mehmet'in olduğu bir ortama giriyorsunuz. kısa bir sohbet sonrasında ayrılacaksınız. "ahmet, mehmet" diyor (yüzlerine bakarak, belki hafif bir baş selamıyla) ve çıkıyorsunuz.
ben bu konsepti çok seviyorum ama türk dizilerinde veya gerçek hayatta hiç rastlamadım. yani aman ne desem, bir şey demem gerekir mi gibi özellikle sosyal anksiyetesi yüksek insanlar için şahane bence. adamların adlarını söyleyip basıp gidiyorsun. hoşuma da gidiyor benim, karizma hareket hehe. sorularım,
1) türkiye'de buna şahit oldunuz mu hiç? iş ortamında vs en azından? ben yani öyle ücra köyde büyümüş birisi de değilim ama HİÇ rastlamadım ya.
2) onu geçiyorum yurtdışında rastladınız mı? gerçekte olan bir şey mi yoksa sadece televizyonda olan şeylerden biri mi bu da?
3) türkiye'de böyle bir vedayla karşılaşsanız bulunduğunuz ortamda, yapan kişi hakkında ne düşünürsünüz? yani adam çıkarken yüzünüze baktı, adınızı söyleyip başını eğdi hafifçe. "ooo qral" diye mi düşünürsünüz yoksa "denyoya bak" mı dersiniz?
ben bu konsepti çok seviyorum ama türk dizilerinde veya gerçek hayatta hiç rastlamadım. yani aman ne desem, bir şey demem gerekir mi gibi özellikle sosyal anksiyetesi yüksek insanlar için şahane bence. adamların adlarını söyleyip basıp gidiyorsun. hoşuma da gidiyor benim, karizma hareket hehe. sorularım,
1) türkiye'de buna şahit oldunuz mu hiç? iş ortamında vs en azından? ben yani öyle ücra köyde büyümüş birisi de değilim ama HİÇ rastlamadım ya.
2) onu geçiyorum yurtdışında rastladınız mı? gerçekte olan bir şey mi yoksa sadece televizyonda olan şeylerden biri mi bu da?
3) türkiye'de böyle bir vedayla karşılaşsanız bulunduğunuz ortamda, yapan kişi hakkında ne düşünürsünüz? yani adam çıkarken yüzünüze baktı, adınızı söyleyip başını eğdi hafifçe. "ooo qral" diye mi düşünürsünüz yoksa "denyoya bak" mı dersiniz?
ben sağ gözümü tek başına kırpamıyorum. sol oluyor. ikisini birlikte kapatabiliyorum. sol açıkken sağı kapatamıyorum. sol da beraber iniyor. yeni bir şey değil, kendimi bildim bileli böyle ama zaman zaman işkilleniyorum. babamı beyin tümöründen kaybettim, gördüğümüz ilk farklılık sol gözünü kapatamaması olmuştu. muhtemelen alakası yok ama yine de düşünmeden edemiyor insan.
sizce bununla ilgili doktora görünmek iyi fikir olur mu yoksa baskın göz/beynin baskın tarafı vs. gibi doğal şeylerle açıklanabilir mi bu?
ikinci sorum rica etsem siz de dener misiniz, iki gözünüzü ayrı ayrı kırpabiliyor musunuz?
sizce bununla ilgili doktora görünmek iyi fikir olur mu yoksa baskın göz/beynin baskın tarafı vs. gibi doğal şeylerle açıklanabilir mi bu?
ikinci sorum rica etsem siz de dener misiniz, iki gözünüzü ayrı ayrı kırpabiliyor musunuz?