Ya da ters koltukta otururken mideniz bulanıyor mu? İstanbul trafiğinde o kadar vakit geçiyor, kitap okuyarak, telefondan bir şeyler okuyarak değerlendirmek istiyorum ama gelin görün ki midem bulanıyor. Ya da yer yok diye ters koltuğa oturuyorum, midem bulanıyor. İlla hiçbir şey yapmadan put gibi camdan bakarak oturacağım.
Farkındayım, soru saçma sapan duruyor da size de oluyor mu, merak ettim.
Farkındayım, soru saçma sapan duruyor da size de oluyor mu, merak ettim.
Diyelim ki nezle/gripsiniz ve elinizde peçete var. Hapşırırken bunu kullandınız (Tabii ki sümük yok.). Sonra hapşırırken yeniden bunu kullandınız. Bunun nezle/gribi uzatma yönünde bir etkisi var mı? Bildiğim kadarıyla her aksırma ya da hapşırmada yenisini kullanın diyorlar ama bu kapitalist sistemin dayatması mı yoksa sağlık yönünden mi öyle diyorlar? Her hapşırmada yeni yaprak kullanmak doğaya zarar çünkü benim nezdimde.
Neyse, cevap nedir acaba?
Neyse, cevap nedir acaba?
Sadece kokuya indirgemek istemem ama herhalde somut oldukları için ben basılı kitaplardan daha çok verim alıyorum ve e-kitaptan okuduklarımı içselleştiremiyorum bir türlü. Sanki o kitabın kendisini değil de yansımasını, hatta taslağını okuyor gibi hissediyorum. Hani desem ki sadece birkaç tane e-kitap okudum da belki alışkanlığıma yenik düştüğüm için böyle. Ama ayrım da yapmıyorum. Basılı kitap alacak durumum yoksa e-kitap haline yöneliyorum bazı eserlerde. Yine de bir eğretilik var gibi. Okuduklarım uçucu gibi hissediyorum.
Siz nasıl alıştınız e-kitaba normal gözle bakmaya?
Not: E-kitap derken PDF kastetmiyorum.
Siz nasıl alıştınız e-kitaba normal gözle bakmaya?
Not: E-kitap derken PDF kastetmiyorum.
Az önce dolapta bir hafta önceden kalan bir dilim pasta vardı. Dışında hiçbir anormallik yoktu ama tadında hafif burukluk vardı. Yarısına geldiğimde gördüm ki arasındaki meyveleri küflenmiş. Ağzımın tadı da değişti, çok hafif mide bulantısı var gibi. Ne yapayım doktora gitme haricinde? Çok tehlikeli değildir herhalde, değil mi? :(
Nougat'lı Sony telefon kullananlara üç basit soru.
m e b #1250149
Şu an Sony Xperia XA Ultra kullanıyorum. Nougat sürümü mevcut.
1. Telefonunuzla OTG USB bellekleri açabiliyor musunuz?
Kardeşiminki Sony'nin dandik bir modeli. O bile açıyor ama benimki açmıyor.
2. Şaka gibi Sony'nin kendi dosya yöneticisi yok. Siz ne kullanıyorsunuz? Üçüncü parti, reklamlı yönetici kullanmak istemiyorum File Commander gibi. Mecburen General Mobile'ınkini yükledim ama memnun değilim.
3. Marshmallow'lu LG G3'te iken WhatsApp'tan gelen mesajı "Cevapla" diyerek okundu olarak işaretleyebiliyordum bildirim panelinden. Bunda ise öyle yapmama rağmen mesaj okunmadı olarak kalıyor. Çok önemli bir şey değil bu ama meraktan soruyorum. Marshmallow ile mi ilgili yoksa Sony ve Nougat ile mi ilgili?
1. Telefonunuzla OTG USB bellekleri açabiliyor musunuz?
Kardeşiminki Sony'nin dandik bir modeli. O bile açıyor ama benimki açmıyor.
2. Şaka gibi Sony'nin kendi dosya yöneticisi yok. Siz ne kullanıyorsunuz? Üçüncü parti, reklamlı yönetici kullanmak istemiyorum File Commander gibi. Mecburen General Mobile'ınkini yükledim ama memnun değilim.
3. Marshmallow'lu LG G3'te iken WhatsApp'tan gelen mesajı "Cevapla" diyerek okundu olarak işaretleyebiliyordum bildirim panelinden. Bunda ise öyle yapmama rağmen mesaj okunmadı olarak kalıyor. Çok önemli bir şey değil bu ama meraktan soruyorum. Marshmallow ile mi ilgili yoksa Sony ve Nougat ile mi ilgili?
Çay, rakı, "90'lar süperdi ya. Buram buram 90'lar kokuyor." gibi mesela. Siz hangi konulardaki romantizme sinir oluyorsunuz?
Ekşi Sözlük'te okumuştum hatta. Daha çok toplum üzerinde etkisi olan bir kişinin/zümrenin kullandığı dil ile ilgiliydi. Görünürde kulağa masum gelen ya da tehdit, ayrılıkçı veya intikam manaları içermeyen ama derinlemesine düşününce bu niyeti açığa çıkaran söz öbeklerini ifade etmek için kullanılıyor. Hatta RTE'nin "Bizim davamız" demesi de örnek verilmişti. Bu ifadenin sadece RTE taraftarlarınca bilinmesi ve diğerlerinin ise "RTE bizleri tehdit etti." diyemeyeceği kadar aleni olmayan bir ifade oluşu gibi. Zannedersem Gustave Le Bon'un "Kitleler Psikolojisi" eserinde de yer alan bir kavramdı ama emin değilim.
Double entendre, çatal dili ya da double speak kavramları gibi bir şeydi bu da. Umarım anlatabilmişimdir.
Double entendre, çatal dili ya da double speak kavramları gibi bir şeydi bu da. Umarım anlatabilmişimdir.
Ekşi Sözlük'te başlığı var da yarısından çoğu çöp, geneli ise futbol ya da özgün olmayan sözde komedi sayfaları.
Siyaset, haber, futbol, "evseksisi, odunadam" gibi fenomen hesaplar dışında takip ettiğiniz kültürel, mizahi ya da ilginç/özgün hesaplar var mı?
Siyaset, haber, futbol, "evseksisi, odunadam" gibi fenomen hesaplar dışında takip ettiğiniz kültürel, mizahi ya da ilginç/özgün hesaplar var mı?
Soru biraz başka yöne kaymış gibi duruyor da sorduğum o değil.
Çevrenizde hep kendi ahlaki ilkeleri ve değerleri doğrultusunda yaşamaya çalışan bir insan profili çiziyorsunuz. Bazı durumlarda zaman zaman bu ilkelerinizden saptığınız, bu ilkelerinizle çeliştiğiniz anlar oluyor diyelim. Şimdi, kendinize yakın gördüğünüz biri tarafından bu sapmalarınız/çelişkileriniz sebebiyle "Gittiğin yol yanlış. Bu, senden beklenmeyecek bir hareket. Farkında mısın, bilmiyorum ama bunu yapan sen ile tanıdığım sen arasında epey fark var." minvalinde dostane şekilde uyarıldığınız ve eleştirildiğiniz durumlarda tepkiniz ne olur?
Bir de bu arkadaşınızla "Birimiz bir konuda yanlış yaptığında diğerini uyarsın." şeklinde de tabiri caizse sözleştiğinizi düşünün. Yaptığınız hatalar onu bağlamıyor bu arada.
Vereceğiniz cevapta gerçekten samimi olmanız, bir konu hakkında vereceğim karara bağlılığımı sonlandıracak ya da devam ettirecek. Teşekkür ediyorum şimdiden.
Çevrenizde hep kendi ahlaki ilkeleri ve değerleri doğrultusunda yaşamaya çalışan bir insan profili çiziyorsunuz. Bazı durumlarda zaman zaman bu ilkelerinizden saptığınız, bu ilkelerinizle çeliştiğiniz anlar oluyor diyelim. Şimdi, kendinize yakın gördüğünüz biri tarafından bu sapmalarınız/çelişkileriniz sebebiyle "Gittiğin yol yanlış. Bu, senden beklenmeyecek bir hareket. Farkında mısın, bilmiyorum ama bunu yapan sen ile tanıdığım sen arasında epey fark var." minvalinde dostane şekilde uyarıldığınız ve eleştirildiğiniz durumlarda tepkiniz ne olur?
Bir de bu arkadaşınızla "Birimiz bir konuda yanlış yaptığında diğerini uyarsın." şeklinde de tabiri caizse sözleştiğinizi düşünün. Yaptığınız hatalar onu bağlamıyor bu arada.
Vereceğiniz cevapta gerçekten samimi olmanız, bir konu hakkında vereceğim karara bağlılığımı sonlandıracak ya da devam ettirecek. Teşekkür ediyorum şimdiden.
Ali/Ayşe diye bir arkadaş var. Bu şahıs, yakın arkadaşlarının doğum günlerini ezbere biliyor (Facebook hatırlatması sayesinde değil), imkanı el verirse hediye ile el vermezse de arayarak ya da en azından mesaj atarak kutlama yapıyor. Bu arada bu arkadaşlar doğum günü olayını saçma buluyorlar, yine de bu şahıs bir şekilde kutluyor. Her neyse, bu şahsın doğum günü ama bu arkadaşları ne bir mesaj atıyor, ne bir arama yapıyor. Bu şahsınsa tek isteği sevdiklerinden en azından böyle bir günde güzel şey duymak, sevdiklerinin onun yanında olduğunu bir kez daha bu gün vasıtasıyla hissetmek. Şimdi bu şahıs karşılık mı beklemiş oluyor? Bu vatandaş haklı mı, haksız mı?
Telefonumu kardeşim bir saat önce tezgahtan fayans zemine düşürdü. Kırık vs yok ama açmaya çalışınca sürekli açılışta takılı kalıyor, LG logosunda döngüye giriyor. Kimi zaman da "Android yükseltiliyor" uyarıso veriyor. Şimdi bu bir daha açılmaz mı ya? Buna benzer deneyim yaşayan var mı?
Bir de evde dandik bir Android telefon var. Ben şimdi ona Whatsapp kursam ne olacak? Yedeklemeyi kapatmıştım Whatsapp'ta. Yeni telefonda mesajlar vs hepsi gidecek ve bu arada gelen mesajlar çıkmayacak mı?
Bir de evde dandik bir Android telefon var. Ben şimdi ona Whatsapp kursam ne olacak? Yedeklemeyi kapatmıştım Whatsapp'ta. Yeni telefonda mesajlar vs hepsi gidecek ve bu arada gelen mesajlar çıkmayacak mı?
Benim saçlarım zift karası ve hem yapısı hem de görünüş itibariyle fırça gibi. Otobüste, metroda, sağda solda karşımdan gelen bazı erkeklerin saçları ne kadar da bakımlı, ipek gibi yumuşak ve parlak görünüyor. Resmen şampuan reklamlarından fırlamışlar gibi. Bunlar şanslı oldukları için mi öyle yoksa gerçekten çok bakım yaptıkları için mi öyle?
Benimki de dalga dalga, hep yataktan az önce kalkmış gibi, Einstein'ın kara saçlı hali gibi :(
Benimki de dalga dalga, hep yataktan az önce kalkmış gibi, Einstein'ın kara saçlı hali gibi :(
Aşağıdaki Yunanca sorusunu görünce aklıma geldi.
Bir yazar vardı, Yunanca biliyordu, Ankara'da yaşıyordu. Bir de ifşa yaparken videolu ifşa yapmıştı, dayak yiyordu ufacık bir rol aldığı diziden. Hatta "Unutma Beni" dizisiydi. Hangi yazardı yav o? Burayı da çok aktif kullanıyordu.
Bir yazar vardı, Yunanca biliyordu, Ankara'da yaşıyordu. Bir de ifşa yaparken videolu ifşa yapmıştı, dayak yiyordu ufacık bir rol aldığı diziden. Hatta "Unutma Beni" dizisiydi. Hangi yazardı yav o? Burayı da çok aktif kullanıyordu.
Ben kendimi pek iyi ifade edemiyorum. Yani aklımdan geçenlerle söylediğim/yazdığım şeyler arasında sığlık açısından uçurum oluşuyor hep; ya tam nokta atışı yapamıyorum, ya gereksiz detaylara giriyorum ya da asıl demek istediklerimin 2/10'sini anca söyleyebiliyorum.
Konuşurken bazen-aslında çoğu zaman- karşımdaki kişi "Öfff, iki saat ne kafa ütüledin be!" der gibi bakıyor. Arkadaş ortamında da ben bir şeyler anlatırken karşımdaki kişi önce anlamsız bakıyor, sonra başka bir arkadaşım "Ya aslında şöyle şöyle diyor." diyerek nokta atışıyla birkaç cümlede şak diye anlatabiliyor benim demek istediklerimi. Tanımadığım kişilerden de "Sen yurt dışında mı yaşadın?" diye sorularla karşılaşıyorum. :(
Kitap okumayı çok seviyorum, elimden geldiğince de okurum her şeyi. Ama bu okuma alışkanlığı da bana kelime dağarcığı yönünden olsun, kendini iyi ifade etme konusunda geliştirme açısından olsun, sanki hiçbir katkı sağlamamış gibi duruyor.
Mesela gerek Ekşi Sözlük, gerek burası, gerekse diğer sosyal mecralarda milletin kendini ifade etme yeteneğine dibim düşüyor. Ya etrafımda kitaptan pasajlar okur gibi konuşan arkadaşlarım da olunca bayağı kendime acıyorum. Bu yöndeki eksikliğimi daha çok hissediyorum.
Ne yapmalıyım?
Konuşurken bazen-aslında çoğu zaman- karşımdaki kişi "Öfff, iki saat ne kafa ütüledin be!" der gibi bakıyor. Arkadaş ortamında da ben bir şeyler anlatırken karşımdaki kişi önce anlamsız bakıyor, sonra başka bir arkadaşım "Ya aslında şöyle şöyle diyor." diyerek nokta atışıyla birkaç cümlede şak diye anlatabiliyor benim demek istediklerimi. Tanımadığım kişilerden de "Sen yurt dışında mı yaşadın?" diye sorularla karşılaşıyorum. :(
Kitap okumayı çok seviyorum, elimden geldiğince de okurum her şeyi. Ama bu okuma alışkanlığı da bana kelime dağarcığı yönünden olsun, kendini iyi ifade etme konusunda geliştirme açısından olsun, sanki hiçbir katkı sağlamamış gibi duruyor.
Mesela gerek Ekşi Sözlük, gerek burası, gerekse diğer sosyal mecralarda milletin kendini ifade etme yeteneğine dibim düşüyor. Ya etrafımda kitaptan pasajlar okur gibi konuşan arkadaşlarım da olunca bayağı kendime acıyorum. Bu yöndeki eksikliğimi daha çok hissediyorum.
Ne yapmalıyım?
Annesi/babası dindar olup kendisi ateist olanları çok görüyoruz ama tersiyle ben hiç karşılaşmadım. Sizin var mı öyle tanıdığınız? Eğer bizzat siz bu durumdaysanız hiç çatışma oluyor mu aranızda?
Ya da sizin sevmeyip de başkalarının sevdiği bir şeyde şaşırıyor musunuz? Örneğin bir şarkıyı adeta orgazmik ya da etkileyici buluyorum. Arkadaşıma önerince "Bu ne ya? Resmen bok gibi, neresini sevdin bu kadar?" diyor. Bende bıraktığı etki, onda hiç yaşanmıyor. Ben de epey şaşırıyorum, hayal kırıklığına uğruyorum. Ya da ne bileyim, mesela bir yiyeceği tapacak kadar sevenler var, tadıyorsunuz ama siz aynı şekilde beğenmiyorsunuz vs. Hani olay, nihayetinde zevkler-renkler meselesi ama bunu zaman zaman görmezden geliyoruz sonuçta.
(Olayı "Millet senin/benim zevkine göre mi yaşayacak ulan?" tepkisine indirgemeden cevap verirsek daha güzel olur. Kimseye "Sen ne anlarsın güzel müzikten/yemekten!" demiyoruz burada.)
(Olayı "Millet senin/benim zevkine göre mi yaşayacak ulan?" tepkisine indirgemeden cevap verirsek daha güzel olur. Kimseye "Sen ne anlarsın güzel müzikten/yemekten!" demiyoruz burada.)
Şöyle söyleyeyim, küçüklükten beri genelde herkesçe sevilen ama kimsenin de kendine yakın arkadaş olarak görmediği biriydim. Tabii kimileri bir alandaki becerimden faydalanma amaçlı da sahte yakınlıklar kuruyordu, farkındaydım. Dolayısıyla hep senelerce hem gönül hem de dostluk açısından hep yalnızdım.
Üniversite zamanı ise hiç beklemediğim, üzerine çaba harcamadığım halde iyi dostlar kazandım. Öyle ki üniversitenin hiç bitmemesini sadece bu sebeple bile istemiyordum.
Her neyse, şimdi o zamandan beri edindiğim arkadaşlarımı aşırı sahipleniyorum. Yani bildiğiniz, bir sevgiliye/eşe duyulan bağlılık ve duygusallık var cinsel boyut hariç. Ve bu sahiplenme duygusu o kadar keskin ki arkadaşlarımın sevgili yaptığını duyunca kendi adıma bocalıyor ve üzülüyorum. Sanki sevgili edindikleri/evlendikleri için bana artık dünyalarında eskisi gibi yer kalmayacak diye endişeleniyorum. Aynı şekilde ben de her defasında fırsat olsa bile sevgili edinme konusunda çok büyük adımlar atmadım aynı gerekçeyle. Bana göre dostlar birbirine yeter kafasındayım. Ama onların yeni arkadaşlarını, sevgililerini duyunca da pabucumun dama atıldığını düşünmekten de alıkoyamıyorum kendimi. Sanki dünyanın çok güzel bir şeyine sahip olmuşum da az sonra elimden alacaklarmış ve ben yine üniversite öncesi yalnızlığıma dönecekmişim gibi hissediyorum. Arkadaşlarım da kimi zaman "Yav senin bana hissettiğin sevgiyi bir kızın göstermesini ne kadar da isterdim." dedikleri veya "Ya aq ben sevgilin değilim, beni niye böyle düşünüyorsun?" diye hayıflandıkları da oluyor.
Bunun, senelerdir yalnız olup da dostuğun tadını çok geç tatmama bağlıyorum ama anormal geldiğini de biliyorum. Peki, ne yapmalıyım ki? Çünkü hem etrafımdakileri bıktırıyorum herhalde, hem de üzülüyorum karşı taraftan böyle şeyler de görmedikçe. Ne yapayım ben?
Üniversite zamanı ise hiç beklemediğim, üzerine çaba harcamadığım halde iyi dostlar kazandım. Öyle ki üniversitenin hiç bitmemesini sadece bu sebeple bile istemiyordum.
Her neyse, şimdi o zamandan beri edindiğim arkadaşlarımı aşırı sahipleniyorum. Yani bildiğiniz, bir sevgiliye/eşe duyulan bağlılık ve duygusallık var cinsel boyut hariç. Ve bu sahiplenme duygusu o kadar keskin ki arkadaşlarımın sevgili yaptığını duyunca kendi adıma bocalıyor ve üzülüyorum. Sanki sevgili edindikleri/evlendikleri için bana artık dünyalarında eskisi gibi yer kalmayacak diye endişeleniyorum. Aynı şekilde ben de her defasında fırsat olsa bile sevgili edinme konusunda çok büyük adımlar atmadım aynı gerekçeyle. Bana göre dostlar birbirine yeter kafasındayım. Ama onların yeni arkadaşlarını, sevgililerini duyunca da pabucumun dama atıldığını düşünmekten de alıkoyamıyorum kendimi. Sanki dünyanın çok güzel bir şeyine sahip olmuşum da az sonra elimden alacaklarmış ve ben yine üniversite öncesi yalnızlığıma dönecekmişim gibi hissediyorum. Arkadaşlarım da kimi zaman "Yav senin bana hissettiğin sevgiyi bir kızın göstermesini ne kadar da isterdim." dedikleri veya "Ya aq ben sevgilin değilim, beni niye böyle düşünüyorsun?" diye hayıflandıkları da oluyor.
Bunun, senelerdir yalnız olup da dostuğun tadını çok geç tatmama bağlıyorum ama anormal geldiğini de biliyorum. Peki, ne yapmalıyım ki? Çünkü hem etrafımdakileri bıktırıyorum herhalde, hem de üzülüyorum karşı taraftan böyle şeyler de görmedikçe. Ne yapayım ben?
Şöyle bir profil düşünün: Bir adam hep bilgi satmakla, kendi bilgisiyle insanları ezmekle ve "Siz nereden bileceksiniz böyle şeyleri? Onun aslı şöyledir..." şeklinde etrafındakilerini aşağılamakla itham ediliyor. Bu zat farklı zaman dilimlerinde ise "Ben çok aptalım!", "Keşke sizin/onlar gibi zeki olabilseydim." gibi yakınmalarla çeşitli alanlarda kendi eksikliğini dile getiriyor, öyle ki bu yakınmalar etrafına rahatsızlık vermeye başlıyor.
Şimdi, bu adam denildiği gibi kendini beğenmiş ve egoist biri olsa böyle yapar mı yoksa bu yakınmaları dahi aslında "Bakın, ben o kadar şahaneyim ki kendimi bile eleştirebilir, yerden yere vurabilirim." gibi gizli egoist tavrından bir hareket mi olur? Bir nevi, fazla mütevazılık kibirdendir derler ya, o misal.
İşin özü, siz çevrenizde kendini beğenmiş dediğiniz kişilerin, hakarete varan öz eleştiride bulunduğuna şahit oldunuz mu?
Şimdi, bu adam denildiği gibi kendini beğenmiş ve egoist biri olsa böyle yapar mı yoksa bu yakınmaları dahi aslında "Bakın, ben o kadar şahaneyim ki kendimi bile eleştirebilir, yerden yere vurabilirim." gibi gizli egoist tavrından bir hareket mi olur? Bir nevi, fazla mütevazılık kibirdendir derler ya, o misal.
İşin özü, siz çevrenizde kendini beğenmiş dediğiniz kişilerin, hakarete varan öz eleştiride bulunduğuna şahit oldunuz mu?
Bilgisayarım dandik. 4 GB ram var ve işlemcisi de Intel Pentium.
Portal 1 ve Portal 2'yi defalarca oynadım, bitirdim. Ben bu tarz oyunları çok seviyorum. Oyunda tek başıma olacağım, bir şeyleri çözeceğim ya da oradan akıl yürüterek kurtulacağım, "X saat bekle", "Şu kadar enerji biriktir ve şu silahı al" saçmalığı olmayan ve internet bağlantısı gerektirmeyen bir oyun istiyorum. Half Life serisini de bitirdim ama daha çok puzzle tarzında oyun seviyorum dediğim gibi.
Doodle God, Limbo tarzında bir bilgisayar oyunu da olabilir.
Portal 1 ve Portal 2'yi defalarca oynadım, bitirdim. Ben bu tarz oyunları çok seviyorum. Oyunda tek başıma olacağım, bir şeyleri çözeceğim ya da oradan akıl yürüterek kurtulacağım, "X saat bekle", "Şu kadar enerji biriktir ve şu silahı al" saçmalığı olmayan ve internet bağlantısı gerektirmeyen bir oyun istiyorum. Half Life serisini de bitirdim ama daha çok puzzle tarzında oyun seviyorum dediğim gibi.
Doodle God, Limbo tarzında bir bilgisayar oyunu da olabilir.
Telefonu değiştirsem bile sonradan yine ücret ödemeden indirebiliyor muyum? Bunu deneyimlemiş olan var mı?
Zaman zaman, üzerine düşününce hayrete düşüyorum şahsen. Mesela Beyoncé ta abd'de stüdyoya giriyor ya da Tarkan canlı canlı şarkısını kaydediyor, ben bunu mp3 olarak, tamamen sanal olan bir şeyi indiriyor ve dinliyorum, her yerde herkes aynı şekilde dinliyor ve ortada fiziksel hiçbir yük yok. Tamamen somut bir şeyi soyut halde bozulmadan cihazımızda tutuyoruz. Aynı şekilde fotoğraf vs. de öyle. Elbette açıklamaları var da, yani analog bir şeyin dijitalleşmesini düşününce gerçekten hayret verici değil mi bu?
Bir de hazır yeri gelmişken şunu da sorayım. Bir hafıza kartına "32 gb" ölçütü nasıl veriliyor? 4 GB ile 32 GB üretimi için aynı madde veya teknoloji kullanılmıyor mu? Mesela 32 GB için daha fazla mı uğraşılıyor da daha pahalı oluyor bu?
Bir de hazır yeri gelmişken şunu da sorayım. Bir hafıza kartına "32 gb" ölçütü nasıl veriliyor? 4 GB ile 32 GB üretimi için aynı madde veya teknoloji kullanılmıyor mu? Mesela 32 GB için daha fazla mı uğraşılıyor da daha pahalı oluyor bu?
1. Head & Shoulders kullanırken böyle olmuyordu, yani aşırı olmuyordu. Şampuanlara da öyle çok önem vermem ama Elidor da olsa, başka marka şampuan da olsa duştan sonra köpüklerin değdiği her yer çok kaşınıyor. İyice durulanıyorum ama sonuç aynı. Yani şampuan kalıntısı vs kalmıyor. Duş jelinin bazılarında da aynısını yaşıyorum.
2. Bir de ne kadar tok olsam da meyve yedikten sonra acıkmaya başlıyorum. Sebebi ne ola ki? Normal mi bu durum?
2. Bir de ne kadar tok olsam da meyve yedikten sonra acıkmaya başlıyorum. Sebebi ne ola ki? Normal mi bu durum?
Hiç uçağa binmedim. Ama uçağa binen tanıdıklara bakıyorum da binmeden iki saat önce orada olmalar, bagaj, yolculuk süreci, uçak indikten sonra da bavul alma/alamama mevzuları filan hem fiziken hem psikolojik olarak çok yorucu değil mi? Yani diyeceğim çok varoş da kaçabilir ama arada çok da uzun mesafe olmayan bir şehre direkt valizini alıp otobüsle çıkmak daha rahat değil mi tüm süreci kıyaslayınca? Daha önemlisi, bir insan direkt bavulunu alıp son dakikalarda uçağa binemez mi bileti elindeyse?
Hiçbir sözünü yakalayamadım son kısımlarına yetiştiğim için.
Android telefonumda kullandığım hafıza kartını bilgisayara taktıktan ve birkaç şarkı atıp/sildikten, yani birkaç işlem yaptıktan sonra telefonuma yeniden taktığımda şarkı isimlerinde bulunan Türkçe karakterler bozuluyor. Mecburen elle tek tek yeniden düzeltmek zorunda kalıyorum.
1. Buna sebep olan şey nedir?
2. Telefonumda şarkı etiketlerini UTF-16 olarak ayarlayınca sorun düzeliyor ama her şarkı için tek tek yapmak da yorucu. Kolayca bir yöntem var mıdır düzeltmek için?
1. Buna sebep olan şey nedir?
2. Telefonumda şarkı etiketlerini UTF-16 olarak ayarlayınca sorun düzeliyor ama her şarkı için tek tek yapmak da yorucu. Kolayca bir yöntem var mıdır düzeltmek için?
Bu tür entry'leri favoriye alanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
eksisozluk.com
Tamam, sözlük işleyişine vs yabancı olan yeni yazarlar favoriye alma olayını Facebook'ta/Twitter'da beğeni yapmak gibi sanıyorlar ama içlerinde eski yazarlar da var. Bunlar niye böyle ya? Siz de öyle "anan zaaa xd" gibi entry'leri favoriye alıyor musunuz?
(Malum butonu arayanlar için soruyorum, evet)
eksisozluk.com
Tamam, sözlük işleyişine vs yabancı olan yeni yazarlar favoriye alma olayını Facebook'ta/Twitter'da beğeni yapmak gibi sanıyorlar ama içlerinde eski yazarlar da var. Bunlar niye böyle ya? Siz de öyle "anan zaaa xd" gibi entry'leri favoriye alıyor musunuz?
(Malum butonu arayanlar için soruyorum, evet)
Aslında iki sorum var.
1. Anemi (kansızlık) durumumu öğrenmek için hastanenin hangi bölümünden randevu almalıyım? Hematolojiden doğrudan randevu alınamıyor doktor yönlendirmedikçe. Dahiliyeden mi almalıyım?
2. Şimdi hiçbir sağlık güvencem yok. Devlet hastanesinden randevu alıp gitsem ücretlendirme nasıl oluyor?
1. Anemi (kansızlık) durumumu öğrenmek için hastanenin hangi bölümünden randevu almalıyım? Hematolojiden doğrudan randevu alınamıyor doktor yönlendirmedikçe. Dahiliyeden mi almalıyım?
2. Şimdi hiçbir sağlık güvencem yok. Devlet hastanesinden randevu alıp gitsem ücretlendirme nasıl oluyor?
Sadece hukuki bilgisi olanlar cevap verirse sevinirim.
Mesela adam birini darp ediyor, sorgulanıyor ve salınıyor. Bunu otoriteler neye göre uyguluyor? Hepsinden öte ortada bir suç yok mu, bunun karşılığı yok mu? Bazen de çok çok komik cezalar alıyorlar. Caydırıcı bile değil, sebebi ne?
Mesela adam birini darp ediyor, sorgulanıyor ve salınıyor. Bunu otoriteler neye göre uyguluyor? Hepsinden öte ortada bir suç yok mu, bunun karşılığı yok mu? Bazen de çok çok komik cezalar alıyorlar. Caydırıcı bile değil, sebebi ne?
Bazı harfler yan yana gelince tek bir harfe dönüşüyor. Örneğin:
-baharı--> bahan
-şakalı--> şakah
-yarını--> yarım
Yani özellikle de "-rı" ile biten kelimelerin sonu "n"ye dönüşüyor genelde. Bunu, en alelade yayınevi tarafından basılmış kitaplarda da görüyorum, eli yüzü düzgün yayınevlerinden çıkmış kitaplarda da. Sebebi ne ola ki?
-baharı--> bahan
-şakalı--> şakah
-yarını--> yarım
Yani özellikle de "-rı" ile biten kelimelerin sonu "n"ye dönüşüyor genelde. Bunu, en alelade yayınevi tarafından basılmış kitaplarda da görüyorum, eli yüzü düzgün yayınevlerinden çıkmış kitaplarda da. Sebebi ne ola ki?
Normalde bu huyunu bildiğiniz için tartışmaktan kaçındığınız biri ile istemeden de olsa tartışırken ne yapıyorsunuz? Mesela bu şahıs konudan uzaklaşıp kişiliğinize saldırıyor, farklı konudaki eleştirilebilir yanlarınızı veya hatalarınızı ortaya döküyor vs. Böyle durumlarda siz de onun anladığı dilden konuşarak aynı yöntemi mi kullanıyorsunuz yoksa ne olursa olsun çizginizden kopmuyor musunuz?
Merhaba. Böyle bir uygulamaya ihtiyacım var ama hazır kelimeli olsun istemiyorum, kelimeleri ben kendim girmek istiyorum. Bir de internette hazır şablonla da Excel'de yapılabiliyormuş zannedersem ama beceremedim ben.
Kısaca özet geçeyim. Ben geçen sene mezun oldum. Bölümüm uluslararası ilişkiler. İngilizce bilgim var, askerlikten de muafım ve CV'mde elbette bunları belirttim. Ama o zamandan bu yana en kötü yerden en kurumsal firmalara iş başvurusunda bulundum ama hiçbiri de geri dönüş yapmadı. Bunun sebebi askerlikten muaf olmam olabilir mi? Sadece tek kulağım %100 sağır, engelli statüsünde değilim bu arada.
Kitaplığımda var ama epeydir erteliyorum yayınevi hakkındaki görüşlerlerden dolayı. Başka yayınevinden de şu zamanlarda alamam maalesef. Bu yayınevinden okuyan var mı? Nasıldı? Siz hangisinden okudunuz ve memnun kaldınız mı?
Şimdi abur cubur yerken aklıma geldi. Yiyorum ama çok kalitesiz geliyor tadı. Sanki hep bir şeyler eksik de tatsızlığı ondan kaynaklı gibi. Hani leş markaları es geçiyorum ama kötünün iyisi markalar bile tatsız ve hala vasat vasat işler yapıyorlar.
Neyse. Cidden diğer ülkedeki abur cuburlar daha mı lezzetli ve kaliteli?
Neyse. Cidden diğer ülkedeki abur cuburlar daha mı lezzetli ve kaliteli?
şimdi torrent ile film indireceğim ama başlıkta da belirttiğim gibi, kalitesi 720p, boyutu da 550 mb diyor. sanki bir tutarsızlık var gibi. internet hızı zaten düşük ve önizleme de yapamıyorum. önceki izlediğim film boyutlarına ve kalitesine göre tutarsız gibi geldi. sizce nasıl ki bu veriler? bilgisayarımda film tutmadığım için kıyaslama da yapamıyorum.
bazılarınınki sanki yıllar geçtikçe silinecek gibi duruyor ama bazılarınınki ise simsiyah veya asıl renginde duruyor. bu, parasına göre bir hizmetin sonucu mu yoksa ten rengiyle de ilgisi var mı?
bunun bir mantığı vardı sanki. yöntemi söyler misiniz?
i.hizliresim.com
not: eklemeyi unuttum. direkt taban 2 diyebiliyor muyuz? o şekilde cevap çıkıyor ama her soruda böyle mi yapacağız?
i.hizliresim.com
not: eklemeyi unuttum. direkt taban 2 diyebiliyor muyuz? o şekilde cevap çıkıyor ama her soruda böyle mi yapacağız?
Zamanında aramızın çok iyi olduğu bir arkadaşla her türlü bağımızı kopardık. Tabii, Facebook'ta da. Bu beni engellemişti, üstünden de epey zaman geçti. Şimdi de dalga geçer gibi arkadaşlık isteği geldi ondan. Bunu bilinçli mi gönderdi, yoksa Facebook'ta engel kaldırınca otomatik istek mi yollanıyor? Çünkü arkadaşlık isteği gönderemeyecek kadar türlü hataları oldu bana karşı. Mantığım almıyor eğer öyleyse.
Kısacası Facebook saçmalığı mı bu? Kesin bilgisi olanlar cevap verirse sevinirim.
Kısacası Facebook saçmalığı mı bu? Kesin bilgisi olanlar cevap verirse sevinirim.
alevi türküleri veya şarkıları dinlediğimde ekseriyetle bu kelimeyi duyuyorum. alevilikte başka bir anlamı/önemi var mı bu kelimenin?
word'de listeli halde bir şeyler yazdım. şu şekilde:
1. elma
2. armut
3. incir
4. çilek
...
60. muz
şimdi ben bu listedeki sıralamayı word içinde veya başka bir programda nasıl random/gelişigüzel sıralama haline getirebilirim?
öyle bir işlem var mıdır şu şekilde yapılabileceğim?
4. çilek
2. armut
1. elma
60. muz
3. incir
36. karpuz
41. dut
1. elma
2. armut
3. incir
4. çilek
...
60. muz
şimdi ben bu listedeki sıralamayı word içinde veya başka bir programda nasıl random/gelişigüzel sıralama haline getirebilirim?
öyle bir işlem var mıdır şu şekilde yapılabileceğim?
4. çilek
2. armut
1. elma
60. muz
3. incir
36. karpuz
41. dut
gibi şeyler rahatsız ediyor mu sizi de? kalkıp tamamen kapatma isteği duyuyor musunuz? bunlara ek, mesela rüzgarlı havada o aralık kapının tık tık ses çıkarması da, birinin tükenmez kalemi çıt çıt diye açıp kapatması da, birinin bacağını sürekli sallaması da, tam ortadan ikiye katlanmamış ya da düzgün koparılmamış sayfalar da sinirinizi bozuyor mu?
kısacası, olması gerektiği gibi olmayan bu yarım şeylerden ve ritmik ses çıkaran gürültülerden ne derece rahatsızsınız?
kısacası, olması gerektiği gibi olmayan bu yarım şeylerden ve ritmik ses çıkaran gürültülerden ne derece rahatsızsınız?
sizce öyle mi?
(fotoğrafın bittiği yerin hemen üstü de diz hizam. belki fikir verebilir.)
(fotoğrafın bittiği yerin hemen üstü de diz hizam. belki fikir verebilir.)
geçtiğimiz çarşamba işkur üzerinden küçük bir otele rezervasyoncu pozisyonunda bir otele başvurmuştum. adam ertesi gün görüşmeye çağırdı. şartları konuştuk. hafta içi bir gün tatil ve kalan 6 gün de 9-18 arası asgari ücrette çalışma, yemek dahildi. "pazartesi başla o zaman, gerekli belgeleri de o zaman getir." dedi.
neyse, bugün gittim, adam henüz gelmemişti. ben de bu sırada gece vardiyasında olan resepsiyoncu ile tanıştım. çocuk 9-9 çalışacağımı, yemeğin de dahil olmadığını, herkesin kendi evinden ya da cebinden karşıladığını söyledi. bir de gelen müşteriler de orayı resmen fuhuş yeri gibi kullanıyor. evli barklı adamlar farklı kadınlarla geliyordu yani.
ben tüm bunlara bakınca da oradaki diğer çalışana vazgeçtiğimi, şartların uymadığını söyleyip işveren gelmeden çıktım geldim. adam aradı, reddedip mesaj yazdım "şartlar dediğiniz gibi değildi. ben de vazgeçtim işe başlamaktan." dedim. ısrarla bir daha arayınca açtım. adam çok pis küfretmeye, ağzına geleni saymaya "sen kalkıp bir haftadır beni oyalıyorsun, pazartesi başlayacağını söylüyordun. şimdi de bir şey demeden çıkıp gidiyorsun. elimde zaten bilgilerin var. seni bulup seni pişman edeceğim." diye bağırarak, yine küfürler saydırarak telefonu kapattı.
şimdi bu adam cidden bir şey yapabilir mi ya? mesaj olsa belki tehdit içerikli diye şikayet ederdim ama öyle kanıt da yok elimde. adama belge vermedim, sadece elinde tc numaram var. otellerin kullandığı sistemde adres madres yazmıyor ama belki başka şekilde bulur diye endişeleniyorum.
neyse, bugün gittim, adam henüz gelmemişti. ben de bu sırada gece vardiyasında olan resepsiyoncu ile tanıştım. çocuk 9-9 çalışacağımı, yemeğin de dahil olmadığını, herkesin kendi evinden ya da cebinden karşıladığını söyledi. bir de gelen müşteriler de orayı resmen fuhuş yeri gibi kullanıyor. evli barklı adamlar farklı kadınlarla geliyordu yani.
ben tüm bunlara bakınca da oradaki diğer çalışana vazgeçtiğimi, şartların uymadığını söyleyip işveren gelmeden çıktım geldim. adam aradı, reddedip mesaj yazdım "şartlar dediğiniz gibi değildi. ben de vazgeçtim işe başlamaktan." dedim. ısrarla bir daha arayınca açtım. adam çok pis küfretmeye, ağzına geleni saymaya "sen kalkıp bir haftadır beni oyalıyorsun, pazartesi başlayacağını söylüyordun. şimdi de bir şey demeden çıkıp gidiyorsun. elimde zaten bilgilerin var. seni bulup seni pişman edeceğim." diye bağırarak, yine küfürler saydırarak telefonu kapattı.
şimdi bu adam cidden bir şey yapabilir mi ya? mesaj olsa belki tehdit içerikli diye şikayet ederdim ama öyle kanıt da yok elimde. adama belge vermedim, sadece elinde tc numaram var. otellerin kullandığı sistemde adres madres yazmıyor ama belki başka şekilde bulur diye endişeleniyorum.
guilty pleasure olarak sormuyorum bu arada.
ekleme: sorum yanlış anlaşıldı galiba. genelde ağır rock dinleyicisinizdir mesela ama azer bülbül'ün x şarkısına da bayılıyorsunuzdur. popüler müziğe bayılırsınız, metalden nefret edersiniz ama metallica'nın x şarkısına da bayılırsınız istisna olarak.
ekleme: sorum yanlış anlaşıldı galiba. genelde ağır rock dinleyicisinizdir mesela ama azer bülbül'ün x şarkısına da bayılıyorsunuzdur. popüler müziğe bayılırsınız, metalden nefret edersiniz ama metallica'nın x şarkısına da bayılırsınız istisna olarak.
internete zip dosyası halinde bir şeyler yükleniyor ya, zip dosyasının tamamını değil de sadece istediğimizi içinden seçip indirmek mümkün mü?
mümkünse nasıl?
mümkünse nasıl?
mesela sayısal loto oynadık diyelim. ne kadar değişken olursa olsun asıl mesele ikramiyenin bana çıkıp çıkmaması değil midir nihayetinde? bana ve diğerlerine çıkması gibi iki sonuç var ortada. bu da %50 ihtimal değil midir? yani bu yazı tura gibi değil midir pratikte? mesela yazı: istediğimizin gerçekleşmesi, tura: istediğimizin gerçekleşmemesi.
bazen evde karınca, çekirge gibi minik canlılar oluyor. ben de öldürmek yerine 6 kat yükseklikten pencereden dışarı bırakıyorum. acaba sakat kalırlar veya canları çok yanar mı? yani yerçekimi onlara daha keskin etki etmez herhalde, değil mi? yoksa yanlış mı yapıyorum?
sorumu açayım. bende bazı fotoğraflar var, bunları yazdırıp birine vereceğim. o da fotoğrafçıdan çıkartacak bu fotoğrafları. hani usb belleğe dosya atıp dilediğimizi seçip başka cihazlara kopyalayabiliyor ya da istediğimizi yazdırabiliyoruz ya, dvd'de de öyle olabilir mi?
mümkünse nasıl?
mümkünse nasıl?
en sonki çökmeden bu yana, hangi sayfaya gidersem gideyim (mesajlara, başlık takiplerine, soldaki herhangi bir başlığa), bomboş sayfa çıktıktan saniyeler sonra geliyor. eskisine oranla sayfanın yüklenmesi daha geç oluyor. yani bir sayfadan başka sayfa geçişte bomboş ekran çıkıyor. firefox'ta, chrome'da da denedim, aynı.
image.prntscr.com
image.prntscr.com
aşırı film/dizi izleyen biri değilim ama ne zaman dizi/film izlesem bu üç şeyi görüyorum ve filmin tüm akıcılığı bozuluyor benim nezdimde.
1. kan rengi. gerçek kan kıvamında hiçbir sahne hatırlamıyorum. ya vişne reçeli gibi ya da ucuz ketçap renginde, turuncuya çalan kırmızı renginde.
bunu şiddeti normalleştirmemek için mi yapıyorlar?
2. animasyon karakter/nesne takip ederken gerçek karakterlerin baktığı yer tam olarak o sanal karakter üzerinde değil.
3. geçmişi anımsarken veya fotoğraf çekilirken oyuncuların kendilerini de bizim gördüğümüz açıdan görmeleri.
cidden niye beceremiyorlar bu üç şeyi?
1. kan rengi. gerçek kan kıvamında hiçbir sahne hatırlamıyorum. ya vişne reçeli gibi ya da ucuz ketçap renginde, turuncuya çalan kırmızı renginde.
bunu şiddeti normalleştirmemek için mi yapıyorlar?
2. animasyon karakter/nesne takip ederken gerçek karakterlerin baktığı yer tam olarak o sanal karakter üzerinde değil.
3. geçmişi anımsarken veya fotoğraf çekilirken oyuncuların kendilerini de bizim gördüğümüz açıdan görmeleri.
cidden niye beceremiyorlar bu üç şeyi?