Antrenman programımı değiştirdim.
Bir ilerleme beklemeden sadece sabah sporu olsun, dinç kalayım diye hafif ağırlıkla çoğu kas grubumu ısıtır koşardım.
Yeni programım calisthenicsten etkilenmiş bir program.
HIIT koşu, mekik, şınav ve pull up - chin up yapıyorum son iki haftadır.
Ama bunlar da çok yoğun değil, mesela 4x3 şeklinde barfiks çekiyorum.
Hacim almak istediğimden beslenmeyi sağlamlaştırdım. Ama barfiks çok hoşuma gidiyor, böyle hafif programla her gün yapsam olur mu?
Bir ilerleme beklemeden sadece sabah sporu olsun, dinç kalayım diye hafif ağırlıkla çoğu kas grubumu ısıtır koşardım.
Yeni programım calisthenicsten etkilenmiş bir program.
HIIT koşu, mekik, şınav ve pull up - chin up yapıyorum son iki haftadır.
Ama bunlar da çok yoğun değil, mesela 4x3 şeklinde barfiks çekiyorum.
Hacim almak istediğimden beslenmeyi sağlamlaştırdım. Ama barfiks çok hoşuma gidiyor, böyle hafif programla her gün yapsam olur mu?
Bilgisayarda aimp kullanıyorum, güzel eq ayarı var ama mesela youtube'dan bir şeyler dinlerken de ayar yapmak istiyorum. Chrome eklentileri hiçbir değişiklik yapmıyor nedense. Var mıdır bildiğiniz uygulama?
Artık dayanamıyorum. Aynı evde yaza kadar kalma mecburiyetinde olduğum için arayı da bozamıyorum.
- Şu an klimayı açmış salonda oturuyor. Ben odamda kapı tamamen açık kısa kolluyla duruyorum, hava mükemmel. Neymiş? Elleri üşümüş. Ben Ocak ayında elim donmasın diye mum yakar elimi ısıtırdım beş kat kıyafet içinde.
- Sürekli kral tv, ebru gündeş, ne idüğü belirsiz leş müzikler dinliyor evin içinde.
- Günde 3 kere çamaşır makinesini çalıştırıyor. Sabah - öğle - akşam. Hepsinde toplam üç dört parça çamaşır oluyor.
- Bir avuç nohut yemeği yapacak, ocağın altını sonuna kadar açmış, 1 buçuk saat pişirmeye çalışıyor. Her zaman böyle. Tüpü biraz idareli kullan, değil mi?
- 2 günde bir rulo tuvalet kağıdı bitiriyor. Bu yüzden kendime ayrı almaya başladım.
- Termosifonun derecesini 85'e ayarlıyor. Tavuk mu haşlayacaksın? Ben 40'a ayarlamıştım ilk başta, inatla şimdi 60'ta ortayı bulduk. Alet kendini ısıtmak için dakikada bir tekrar çalışıyor.
- Suratı sürekli asık. Hiç günaydın demez, konuşmaz, evden çıkarken kapıyı çarpıp gider. Ben her sabah güzel tonda "günaydın!" derim, cevap "gn" gibi sessiz bir şey olur.
- Sabahtan akşama kadar koltukta telefonla takılır, arada türk kahvesi yapar, bitince ince bir bilek hareketiyle fal için kapatır, üç saat sonra telefondaki fal zımbırtı uygulamasıyla fotoğrafını çeker ve bundan çok zevk alır.
- Bulaşıklarını yıkamaz, bazen iki çatal bir tabak toplam 3 parça bulaşık için üç saat makineyi çalıştırır.
- Işıkları açık unutur, televizyonu izlemez, sesini kısar ama yine açık bırakır.
- Her şeyden olumsuzluk çıkarır, "ay hiç memnun değilim" havasındadır. Tarz yarışmasındaki adı neydi yerlitaş mı aynı onun bakışı hakim yüzünde.
- Ben iletişim kurmaya çalıştığım zaman (havadan sudan) cevap veriyor sadece.
Kendisi 20/E/Tercümanlık okuyor.
---
edit: Tahmin ettiğim gibi iki tarafı da haklı veya haksız bulanlar oldu.
Bunlar "vay ne kadar kötü biriymiş" denilecek şeyler olmasa da aylar boyunca iletişim eksikliğinden böyle sıkıcı bir hal alınca bana da haliyle çok batıyor artık.
Daha anlatmadığım çok özelliği var ama onlar kendisini ilgilendiriyor artık. Yorum yapmaya hakkım yok.
Son iki üç aydır cuma + haftasonlarını komşu şehirdeki ailemin evinde geçirmeye başladım. Ev tamamen onun gibi bir şey yani.
Faturayı ben ödüyorum, o yarısını bana yuvarlak ve eksik veriyor genelde. Üç beş liranın lafını da yapmak istemiyorum ama aylarca olunca bu da batıyor. Ama bunun lafını etmem kabul edilebilir mi? Hayır.
- Şu an klimayı açmış salonda oturuyor. Ben odamda kapı tamamen açık kısa kolluyla duruyorum, hava mükemmel. Neymiş? Elleri üşümüş. Ben Ocak ayında elim donmasın diye mum yakar elimi ısıtırdım beş kat kıyafet içinde.
- Sürekli kral tv, ebru gündeş, ne idüğü belirsiz leş müzikler dinliyor evin içinde.
- Günde 3 kere çamaşır makinesini çalıştırıyor. Sabah - öğle - akşam. Hepsinde toplam üç dört parça çamaşır oluyor.
- Bir avuç nohut yemeği yapacak, ocağın altını sonuna kadar açmış, 1 buçuk saat pişirmeye çalışıyor. Her zaman böyle. Tüpü biraz idareli kullan, değil mi?
- 2 günde bir rulo tuvalet kağıdı bitiriyor. Bu yüzden kendime ayrı almaya başladım.
- Termosifonun derecesini 85'e ayarlıyor. Tavuk mu haşlayacaksın? Ben 40'a ayarlamıştım ilk başta, inatla şimdi 60'ta ortayı bulduk. Alet kendini ısıtmak için dakikada bir tekrar çalışıyor.
- Suratı sürekli asık. Hiç günaydın demez, konuşmaz, evden çıkarken kapıyı çarpıp gider. Ben her sabah güzel tonda "günaydın!" derim, cevap "gn" gibi sessiz bir şey olur.
- Sabahtan akşama kadar koltukta telefonla takılır, arada türk kahvesi yapar, bitince ince bir bilek hareketiyle fal için kapatır, üç saat sonra telefondaki fal zımbırtı uygulamasıyla fotoğrafını çeker ve bundan çok zevk alır.
- Bulaşıklarını yıkamaz, bazen iki çatal bir tabak toplam 3 parça bulaşık için üç saat makineyi çalıştırır.
- Işıkları açık unutur, televizyonu izlemez, sesini kısar ama yine açık bırakır.
- Her şeyden olumsuzluk çıkarır, "ay hiç memnun değilim" havasındadır. Tarz yarışmasındaki adı neydi yerlitaş mı aynı onun bakışı hakim yüzünde.
- Ben iletişim kurmaya çalıştığım zaman (havadan sudan) cevap veriyor sadece.
Kendisi 20/E/Tercümanlık okuyor.
---
edit: Tahmin ettiğim gibi iki tarafı da haklı veya haksız bulanlar oldu.
Bunlar "vay ne kadar kötü biriymiş" denilecek şeyler olmasa da aylar boyunca iletişim eksikliğinden böyle sıkıcı bir hal alınca bana da haliyle çok batıyor artık.
Daha anlatmadığım çok özelliği var ama onlar kendisini ilgilendiriyor artık. Yorum yapmaya hakkım yok.
Son iki üç aydır cuma + haftasonlarını komşu şehirdeki ailemin evinde geçirmeye başladım. Ev tamamen onun gibi bir şey yani.
Faturayı ben ödüyorum, o yarısını bana yuvarlak ve eksik veriyor genelde. Üç beş liranın lafını da yapmak istemiyorum ama aylarca olunca bu da batıyor. Ama bunun lafını etmem kabul edilebilir mi? Hayır.
Dosyalarımın yarısı karşı tarafta gözükmüyor.
Hızlı, güvenlik sorunu olmayan ve dropbox gibi link paylaşabileceğim depolama servisi önerirseniz sevinirim!
Hızlı, güvenlik sorunu olmayan ve dropbox gibi link paylaşabileceğim depolama servisi önerirseniz sevinirim!
Gibi hissediyorum.
Özellikle sosyal konularda. Bazen çok rahat şekilde insanlarla tanışıyorum, kendimi bile şaşırtan konuşmalar yapıyorum, bazı özelliklerimden dolayı takdir ediliyorum ama kimi zaman bambaşka birine dönüyorum.
O anlarda yaşadığım bazı şeyler;
- Mesela okulda, tanımadığım birine soru sormam veya bir şey istemem gerektiğinde cümleyi önce içimden kurup sorma planı yapıp iş işten geçtiği için öylece kalıyorum.
- Diyelim ki guitar hero oynuyoruz, cihaz arıza veriyor, görevliye haber vermek için kapıyı açtığım an görevli geliyor ama ben birkaç saniye görevliyi bulmak için yürümeye devam ediyorum.
- Bazen sorulara çok saçma cevaplar veriyorum. Ortak muhabbete dahil olamıyorum, birkaç kişiyle bir araya gelince "şimdi ne konuşsam" diye düşünüp o anı kaybediyorum.
- Konuşmak isteyip konuşamıyorum. Ayaküstü sohbetlerde geçiştirip gitme niyetinde oluyorum.
Ama tüm bunlar hep değil, sık tekrarlarla oluyor.
Bazen tam tersi hiç tanımadığım insanlarla tanışıp en derin konulara kadar konuşup ince ve leziz şeyler yaşayabiliyorum.
Aslunda tam olarak zeka seviyesiyle alakası yok ama öyle nitelendirdim. Sosyal konularda beynimin bir garipliği sadece. Size sormak istedim.
Benim gibi olan var mı?
Durumumun adı var mı?
Ne yapmalıyım?
-----
Güncelleme yapmak istiyorum.
- "Bazı" insanlarla inanılmaz güzel konuşuyorum. Anlattığım şeyler, yaptığım benzetmeler okunası bir kitaptan alıntılar gibi sanki. Kendim bile hayret ediyorum, bir blog açıp arada böyle şeyler yazsam ya diyorum. Bazılarıyla da tıkanıp kalıyorum, tıkanıp kaldıklarım genelde çevremde olan, asıl konuşmam gereken kişiler.
- Bugün pek sevmediğim biriyle konuşurken "bugün gidiyorum, 12 yokum" dedim. Gün demeyi unuttum. Niye? Beynimde bir şeyler oldu ve bunu sonradan fark ettim.
- Eve giderken koca yolda önümde bir adam vardı. Sağa dönecektim, adamdan hızlıyım, adam da sağa dönmeye başladı. İyice dibine sokuldum, geçmeye çalışıyorum, duvara sıkıştım bir an. Sonra hemen hızımı artırıp geçtim. Koca yol, yürüsene bir metre açıktan.
- Evde yalnızken, spor yaparken motor hareketlerde sıkıntı yokken kendimi rahatsız hissettiğim bir ortamda mesela yemek yiyorum, ayağa kalktım, sandalyeyi tam düzelteceğim, düşecek gibi oluyorum, dengem anlık bozuluyor.
Bazı cevaplara geç de olsa cevap vereyim,
@der meister, sosyal fobi mi yoksa daha karmaşık bir şey mi bilmiyorum ama merak ettiğim bunun adı ve çözümü. Sarılalım :))
@jesues, yaşım 21 ama hiç öyle hissetmiyorum. Küçük göstermiyorum ama yaşıtlarım daha büyükmüş gibi geliyor bana. Liseli gibi hissediyorum kendimi. Geçen gün sakal bıyık hepsini kestim, bi tatlı oldum, aynaya baktım mutlu oldum.
@ben eve cok acayip yollardan gidiyorum, ergenlikte bir kırılma oldu, ikili ilişki durumu. Ailem pek korumacı sayılmazdı ama tek çocuk büyüdüm, ilkokulda yaşıtlarım bağırıp çağırarak top oynarken ben köşede oturur, top peşinde kendini yormanın mantıksız olduğunu düşünürdüm.
Özellikle sosyal konularda. Bazen çok rahat şekilde insanlarla tanışıyorum, kendimi bile şaşırtan konuşmalar yapıyorum, bazı özelliklerimden dolayı takdir ediliyorum ama kimi zaman bambaşka birine dönüyorum.
O anlarda yaşadığım bazı şeyler;
- Mesela okulda, tanımadığım birine soru sormam veya bir şey istemem gerektiğinde cümleyi önce içimden kurup sorma planı yapıp iş işten geçtiği için öylece kalıyorum.
- Diyelim ki guitar hero oynuyoruz, cihaz arıza veriyor, görevliye haber vermek için kapıyı açtığım an görevli geliyor ama ben birkaç saniye görevliyi bulmak için yürümeye devam ediyorum.
- Bazen sorulara çok saçma cevaplar veriyorum. Ortak muhabbete dahil olamıyorum, birkaç kişiyle bir araya gelince "şimdi ne konuşsam" diye düşünüp o anı kaybediyorum.
- Konuşmak isteyip konuşamıyorum. Ayaküstü sohbetlerde geçiştirip gitme niyetinde oluyorum.
Ama tüm bunlar hep değil, sık tekrarlarla oluyor.
Bazen tam tersi hiç tanımadığım insanlarla tanışıp en derin konulara kadar konuşup ince ve leziz şeyler yaşayabiliyorum.
Aslunda tam olarak zeka seviyesiyle alakası yok ama öyle nitelendirdim. Sosyal konularda beynimin bir garipliği sadece. Size sormak istedim.
Benim gibi olan var mı?
Durumumun adı var mı?
Ne yapmalıyım?
-----
Güncelleme yapmak istiyorum.
- "Bazı" insanlarla inanılmaz güzel konuşuyorum. Anlattığım şeyler, yaptığım benzetmeler okunası bir kitaptan alıntılar gibi sanki. Kendim bile hayret ediyorum, bir blog açıp arada böyle şeyler yazsam ya diyorum. Bazılarıyla da tıkanıp kalıyorum, tıkanıp kaldıklarım genelde çevremde olan, asıl konuşmam gereken kişiler.
- Bugün pek sevmediğim biriyle konuşurken "bugün gidiyorum, 12 yokum" dedim. Gün demeyi unuttum. Niye? Beynimde bir şeyler oldu ve bunu sonradan fark ettim.
- Eve giderken koca yolda önümde bir adam vardı. Sağa dönecektim, adamdan hızlıyım, adam da sağa dönmeye başladı. İyice dibine sokuldum, geçmeye çalışıyorum, duvara sıkıştım bir an. Sonra hemen hızımı artırıp geçtim. Koca yol, yürüsene bir metre açıktan.
- Evde yalnızken, spor yaparken motor hareketlerde sıkıntı yokken kendimi rahatsız hissettiğim bir ortamda mesela yemek yiyorum, ayağa kalktım, sandalyeyi tam düzelteceğim, düşecek gibi oluyorum, dengem anlık bozuluyor.
Bazı cevaplara geç de olsa cevap vereyim,
@der meister, sosyal fobi mi yoksa daha karmaşık bir şey mi bilmiyorum ama merak ettiğim bunun adı ve çözümü. Sarılalım :))
@jesues, yaşım 21 ama hiç öyle hissetmiyorum. Küçük göstermiyorum ama yaşıtlarım daha büyükmüş gibi geliyor bana. Liseli gibi hissediyorum kendimi. Geçen gün sakal bıyık hepsini kestim, bi tatlı oldum, aynaya baktım mutlu oldum.
@ben eve cok acayip yollardan gidiyorum, ergenlikte bir kırılma oldu, ikili ilişki durumu. Ailem pek korumacı sayılmazdı ama tek çocuk büyüdüm, ilkokulda yaşıtlarım bağırıp çağırarak top oynarken ben köşede oturur, top peşinde kendini yormanın mantıksız olduğunu düşünürdüm.
- işletme birinci sınıf öğrencisiyim.
- ygs'ye girdim ve haziran'daki sınavın ardından tercümanlık kazanma ihtimalim kesin diyebilirim.
- açıköğretim işletme okuyabilmem için lys türkçe matematik kısmına da mı girmem gerekiyor?
- bu sene okuduğum dersleri saydırabilir miyim?
Teşekkürler!
- ygs'ye girdim ve haziran'daki sınavın ardından tercümanlık kazanma ihtimalim kesin diyebilirim.
- açıköğretim işletme okuyabilmem için lys türkçe matematik kısmına da mı girmem gerekiyor?
- bu sene okuduğum dersleri saydırabilir miyim?
Teşekkürler!
18 yaşımda çekilen ve süresi henüz dolmayan fotoğrafım ve 20 yaşımda çekilen fotoğrafı ihtiva eden kimliğimle 21'imde bugün sınava girdim. Görevliler fotoğrafları bana benzetemedi, sınavına devam et dediler ve çıkışta dilekçe doldurduk. Kişinin ben olduğumu beyan ettim, imza attım. Sonra bina başkanının olduğu odadaki kameraya kimlik numaramı, adresimi ve ismimi okudum. Teşekkür edip gönderdiler. Bir sorun olur mu? Emeğimin boşa gitmesini istemiyorum.
Tüm günüm boş. Geçen hafta kordon'dan konak'a yürüdüm, vapur ile karşıyaka'ya geçtim, orada biraz gezip eve döndüm. Özellikle kordon ve konak arasında çok enteresan tipler vardı gündüz. Yalnız olduğum için de arkadaşı ve sevgilisiyle gezenlere bakıp canımı sıktım iyice. Pek sosyal bir tip değilim ama buna rağmen kalabalıkta yalnız hissediyorum bazen. Buna çözüm aramıyorum da asıl soruya cevap bekliyorum, yarın ne yapsam?
Açıyorum google maps'i, alakalı alakasız her yere girip çıkıyorum. Sözlükten şehrin, ülkenin, konuşulan dilin yorumlarına bakıyorum, bloglardan yazılar okuyorum, youtube'da videolar izliyorum, dili nasıl diye radyolarını dinliyorum.
Dünya küçük ama aslında bize çok büyük.
Dünya küçük ama aslında bize çok büyük.
Şuradan çok kısa bir parça okudum: en.wikipedia.org
Çok akıcı olmadı tek seferde kaydedince onu görmezden gelin lütfen. Eğer aksan hissediliyorsa daha çok hangi yöreye ait sizce?
Not: anadolu lisesi mezunuyum.
vocaroo.com
Ek doğaçlama: vocaroo.com
Yazıya geçirdim,
"Since I've been told to record an impromptu stuff, i've been trying to do it. It's the 3rd attempt. So, I don't know what to tell but it's the most compelling thing I've ever embarked on. I might be exaggerating but that's the truth. Wish I were a polyglot. So that I could be showing off by speaking a lot of (burası biraz whole lotta olmuş) foreign languages. I think that's enough."
Çok akıcı olmadı tek seferde kaydedince onu görmezden gelin lütfen. Eğer aksan hissediliyorsa daha çok hangi yöreye ait sizce?
Not: anadolu lisesi mezunuyum.
vocaroo.com
Ek doğaçlama: vocaroo.com
Yazıya geçirdim,
"Since I've been told to record an impromptu stuff, i've been trying to do it. It's the 3rd attempt. So, I don't know what to tell but it's the most compelling thing I've ever embarked on. I might be exaggerating but that's the truth. Wish I were a polyglot. So that I could be showing off by speaking a lot of (burası biraz whole lotta olmuş) foreign languages. I think that's enough."
Her seferinde kabuğunu ayıklayıp yaşlı gözlerle doğrayıp tahta ve bıçak bulaşığı yıkamaktan bıktım. Birkaç kilo doğrayıp poşetleyip buzluğa atsam olur mu? Kaç gün dayanır?
3 yıldır bıyıklıyım lakin artık kesmek istiyorum. Geçen yaz kestiğimde çok kişi "naptın!?!?!" tepkisi gösterdi. Sanırım bu yüzden bir daha dokunmadım. Ben biraz "tatlı" kategorisine giren tip oluyorum "yakışıklı"dan ziyade. Kız olsam bıyıklı biriyle öpüşmek istemem mesela. Ama rahatsız etmiyor çok seviyorum diyenler de var. Ne yapsam yahu? 21/E
Ege'de pek de büyük olmayan bir şehirde mutlu bir yaşayan olarak İstanbul aklıma kaosu getiriyor. Aşırı kalabalık, yoğunluk, trafik, kiralar, suç oranı, mutsuzluk, kar yağınca olan felç hali ve aklıma gelmeyen birçok şey.
Tamam hayat var, her türden sosyal ortam mevcut, sanat yönünden tatmin eden birçok imkan var, birçok firma orada ama İstanbul'un cazibe merkezi haline gelmesinin genel olarak olumsuz etki yarattığı doğru değil mi?
Tamam hayat var, her türden sosyal ortam mevcut, sanat yönünden tatmin eden birçok imkan var, birçok firma orada ama İstanbul'un cazibe merkezi haline gelmesinin genel olarak olumsuz etki yarattığı doğru değil mi?
Durum şu, küçüklüğümden beri ingilizce diline ilgi duydum. Lisede son dakika golüyle kendimi eşit ağırlık bölümünde buldum ve şu an işletme birinci sınıfım.
Her ne kadar işletme konuları ilgi alanıma girse de mutlu değilim. Bölümde başarılı da değilim. İzmir'de deü'de okuyorum. Ege'de tercümanlık okumak istiyorum.
Ygs'ye başvurdum. Biraz matematik çözüyorum şu sıralar. Lys'de hatam çıkmıyor ama sınav anında kısıtlı zamanda ne yaparım bilmiyorum hiç tecrübem yok.
Zevkine girerim diye başvurdum ama bu işe asılayım mı?
Not: ana dilimi neredeyse sadece çevremdeki insanlarla anlaşırken kullanıyorum. Geri kalan her şey ingilizce. Öylesine bir heves değil, dil ile uğraşmayı seviyorum.
Her ne kadar işletme konuları ilgi alanıma girse de mutlu değilim. Bölümde başarılı da değilim. İzmir'de deü'de okuyorum. Ege'de tercümanlık okumak istiyorum.
Ygs'ye başvurdum. Biraz matematik çözüyorum şu sıralar. Lys'de hatam çıkmıyor ama sınav anında kısıtlı zamanda ne yaparım bilmiyorum hiç tecrübem yok.
Zevkine girerim diye başvurdum ama bu işe asılayım mı?
Not: ana dilimi neredeyse sadece çevremdeki insanlarla anlaşırken kullanıyorum. Geri kalan her şey ingilizce. Öylesine bir heves değil, dil ile uğraşmayı seviyorum.
40 yıl sigara içip sigarayı bir buçuk ay önce bırakan biri neler yiyip içmeli? Doktora gitmesini önerdim ama olumlu yanıt alamadım.
Hiç çözülmemiş şekilde buzlukta duruyor. Soruyu sorma sebebim geçen sene de buzlukta 6 ay kadar duran balığı yediğimizde acı iğrenç bir tat vardı ve attık. Bu sefer de böyle olur mu diye endişeleniyoruz. Ne yapsak acaba? Balığı pişirmek de emek istiyor lakin bir yandan 2 kilo et söz konusu.
Ama hangisi? Evde french press var.
Kahveyle ilgili bilgim çok kısıtlı. Sadece poşetlerde satılan granül kahveleri (nescafe gibi) sevmiyorum. Tadı biraz güzel olsun ve içinde zararlı katkı maddesi olmasın.
Etrafta bilindik büyük marketler, tchibo ve starbucks var.
Not: kahveye bir miktar süt katmayı severim.
Kahveyle ilgili bilgim çok kısıtlı. Sadece poşetlerde satılan granül kahveleri (nescafe gibi) sevmiyorum. Tadı biraz güzel olsun ve içinde zararlı katkı maddesi olmasın.
Etrafta bilindik büyük marketler, tchibo ve starbucks var.
Not: kahveye bir miktar süt katmayı severim.
Tüm sebzelerin olduğu listeye nereden ulaşabilirim? Siz de yazabilirsiniz.
Hangisi daha ekonomik?
Ayrıntı;
Burası öğrenci evi. Ocak bir günde yaklaşık bir saat çalışıyor.
Ailem tüp getirmişti Eylül'de, 3 buçuk ayda bitti.
Tek gözlü 1000 w elektrikli ocak var.
Her gün 1 saat çalışa ayda toplam 30 kw ediyor.
İzmir'de 1 kW/saat 50 kuruş desek (sallıyorum, doğrusunu bilen varsa yazsın)
Faturaya ayda 15 lira yük bindiriyor.
3 buçuk ayda 50 TL civarı ediyor.
İki kişilik öğrenci evi burası. Tüp 100 lira ise (bunun da fiyatını bilmiyorum) aynı masraf çıkıyor.
Bilenlerden yardım bekliyorum.
Ayrıntı;
Burası öğrenci evi. Ocak bir günde yaklaşık bir saat çalışıyor.
Ailem tüp getirmişti Eylül'de, 3 buçuk ayda bitti.
Tek gözlü 1000 w elektrikli ocak var.
Her gün 1 saat çalışa ayda toplam 30 kw ediyor.
İzmir'de 1 kW/saat 50 kuruş desek (sallıyorum, doğrusunu bilen varsa yazsın)
Faturaya ayda 15 lira yük bindiriyor.
3 buçuk ayda 50 TL civarı ediyor.
İki kişilik öğrenci evi burası. Tüp 100 lira ise (bunun da fiyatını bilmiyorum) aynı masraf çıkıyor.
Bilenlerden yardım bekliyorum.
Gecekondu olmayan, altyapısı düzgün, cadde ve sokakları birbirini düzgün kesen, parkları olan, dağlık tepelik olmayan, kafe, dükkan barındıran bölgeleri merak ediyorum.
Dx, aliexpress gibi sitelerden alışveriş yapmak istiyorum.
Bazı anlaşmalı yerli sitelerden enpara ve bkm express ile alışveriş yapabiliyoruz ama yurtdışı kaynaklı sitelerden en basit ve güvenilir olarak paypal ile mi alışveriş yapabilirim?
Çünkü şöyle bir şey var,
www.finansbank.enpara.com
Bazı anlaşmalı yerli sitelerden enpara ve bkm express ile alışveriş yapabiliyoruz ama yurtdışı kaynaklı sitelerden en basit ve güvenilir olarak paypal ile mi alışveriş yapabilirim?
Çünkü şöyle bir şey var,
www.finansbank.enpara.com
4 aydır koşuyorum. Kondisyonum kısa sürede güzel seviyelere geldi, önceden iki adım koşsam tıkanırdım. 650 km'yi devirdim.
İki gündür bisikletle antrenman yapıyorum. Yine koştuğum süre, hemen hemen aynı nabız aralığı. Ortalama olarak 145 - 170 arası oluyor.
Fakat bisiklet üzerinde koşuya göre çok daha az yoruluyorum. Koştuktan sonra çok fazla terler, bacaklarım taş gibi olur ama bisiklette bunları pek yaşayamıyorum.
Harcadığım kalori koşuda daha yüksek, o belli ama yağ yakımımı merak ediyorum.
Bilgisi olanlar, söz sizde.
not: protein (et) ve sebze ağırlıklı besleniyorum. sıfır şeker, az karbonhidrat. enerjim yerinde, açlık yok. ara öğünlerde kuruyemiş, yoğurt vs tüketiyorum.
Yağ oranım şu an %11 civarı. Hedef 10'un altına düşürmek.
İki gündür bisikletle antrenman yapıyorum. Yine koştuğum süre, hemen hemen aynı nabız aralığı. Ortalama olarak 145 - 170 arası oluyor.
Fakat bisiklet üzerinde koşuya göre çok daha az yoruluyorum. Koştuktan sonra çok fazla terler, bacaklarım taş gibi olur ama bisiklette bunları pek yaşayamıyorum.
Harcadığım kalori koşuda daha yüksek, o belli ama yağ yakımımı merak ediyorum.
Bilgisi olanlar, söz sizde.
not: protein (et) ve sebze ağırlıklı besleniyorum. sıfır şeker, az karbonhidrat. enerjim yerinde, açlık yok. ara öğünlerde kuruyemiş, yoğurt vs tüketiyorum.
Yağ oranım şu an %11 civarı. Hedef 10'un altına düşürmek.
Mesela 40 derece ile 60 derece arasındaki enerji tüketimi farkı çok mu olur? Evin iç sıcaklığı genelde 20 derece.
Çok hoşuma gidiyor yahu. Böyle acayip rahat sanki. Alasım var ama uzun vadeli pek mantıklı durmuyor. Ağır bir de. Gidişi nasıl? Kaç basıyor?
www.decathlon.com.tr
www.decathlon.com.tr
Bir firmadan ürün alıp Türkiye'de satmak istiyoruz, pek gayriresmi olmaması lazım. Elimden şöyle bir yazı geldi, hatalı yer varsa düzeltir veya daha iyi cümle önerisi yapar mısınız?
Hello, I am the owner of [şirket ismi] trade company, [ad soyad]. We would like to procure your products in our country and trade to large masses at affordable price due to expensiveness of your products in Turkish market for the time being. Could you please send us a specimen of frying pan? Thus, your products will be tested and advertised. In addition, does your product range include granite frying pans? A wide variety would be great. I look forward to hearing from you soon.
Hello, I am the owner of [şirket ismi] trade company, [ad soyad]. We would like to procure your products in our country and trade to large masses at affordable price due to expensiveness of your products in Turkish market for the time being. Could you please send us a specimen of frying pan? Thus, your products will be tested and advertised. In addition, does your product range include granite frying pans? A wide variety would be great. I look forward to hearing from you soon.
Ne diye eve çıkalım mı dedim bilmiyorum ki. Bir insan bu kadar uyuşuk, pasaklı, somurtkan, pis, dağınık olur mu arkadaş?
Dışarıda görseniz güler yüzlü, tatlı, -fazlaca- kibar konuşan biri.
Önceki yıl yurttan tanıyordum çocuğu. Diğerleri küfürbaz, kaba diye ev arkadaşlığı aklımdan geçmemişti ama şu an fazlasıyla sıkıldım.
Ben asla bulaşık bırakmam ortalıkta. Beyfendi zar zor yapıyor. Geçen gün kibar şekilde "bu arada bulaşıkları da yıkıyorum" diye mesaj atmıştım kendisine, bana bulaşık bırakıp memlekete gitmiş.
Vay efendim söylemez olaydım. Durduk yere suçlu ilan etti beni. Şimdi de ben günaydın dersem cevap veriyor, evden çıkarken görüşürüz diyor sadece. İyice tripli hale geldi.
Bu duyuru bir miktar iç dökme, bir miktar akıl fikir sorusudur.
Dışarıda görseniz güler yüzlü, tatlı, -fazlaca- kibar konuşan biri.
Önceki yıl yurttan tanıyordum çocuğu. Diğerleri küfürbaz, kaba diye ev arkadaşlığı aklımdan geçmemişti ama şu an fazlasıyla sıkıldım.
Ben asla bulaşık bırakmam ortalıkta. Beyfendi zar zor yapıyor. Geçen gün kibar şekilde "bu arada bulaşıkları da yıkıyorum" diye mesaj atmıştım kendisine, bana bulaşık bırakıp memlekete gitmiş.
Vay efendim söylemez olaydım. Durduk yere suçlu ilan etti beni. Şimdi de ben günaydın dersem cevap veriyor, evden çıkarken görüşürüz diyor sadece. İyice tripli hale geldi.
Bu duyuru bir miktar iç dökme, bir miktar akıl fikir sorusudur.
O kadar sert ki kavanozun içinden kaşıkla zor alınıyor. Ne yapsam da yumuşasa? İçine zararlı şeyler koymamak tercihim.
Adres ekleyemiyorum. Ne biçim sistem bu? Adres tanımı ne arkadaş? Yoksa kaçırdığım bir yer mi var?
i.imgur.com
i.imgur.com
Gözlerinizi kapatın ve videodaki bu küçük çantanın siyah olduğunu hayal edin. Nasıl?
20 - Öğrenci - Erkek - 170/59
1. www.youtube.com
2. www.decathlon.com.tr
3. www.benjamincharles.fr
20 - Öğrenci - Erkek - 170/59
1. www.youtube.com
2. www.decathlon.com.tr
3. www.benjamincharles.fr
Marketlerde bulabileyim,
Minimum %70 kakao olsun.
Şeker minimum düzeyde olsun.
Gereksiz zararlı katkı maddeleri olmasın.
Var mı öneriniz?
Minimum %70 kakao olsun.
Şeker minimum düzeyde olsun.
Gereksiz zararlı katkı maddeleri olmasın.
Var mı öneriniz?
Evde düdüklü yok. Donmuş tavuk budu, mikrodalga fırın ve diğer mutfak malzemeleri var. En kısa sürede nasıl yapabilirim?
İzlemeden önce kavramlara çok yabancı kalmamam için okumam gereken şeyler neler? Halihazırda bir miktar astronomi, kuantum bilgim var ama filmden maksimum zevki almak istiyorum.
Ağustos'un başından beri koşuyorum. İlk başta inanılmaz zorlandım hem kondisyon olmadığı için, hem yanlış teknikle koştuğum için. Şimdi çok yol aldım, her şey çok güzel. Uyku düzenim, mutluluk hormonlarım mükemmel çalışıyor.
- Her sabah 5 km koşuyorum.
- Sürekli değil, hızlı yürüyüş, jog, sprint gibi kombinliyorum.
- Göğüsten bağlamalı nabız saatim var, genelde karnoven formülüne göre maksimum nabzımın %60'ı ile %75'i arasında koşarım. Formülde ek bir işlem var ama 146 - 166 bpm gibi bir değere denk geliyor.
21. yaşı bitireceğim önümüzdeki ay. Her yıl gerek salonda gerek evde spor girişimlerim oldu ama üç dört ay sonra sıkılıp bıraktım hep. Ama bu çok farklı. Artık hiç yorulmuyorum, sağlıklı besleniyorum, erken yatıp kalkıyorum ve sabah olsa da koşsam diyorum.
Geçen gün koşarken biri geldi, günde 5 km koştuğumu söyleyince fazla buldu, futbolcu hastalığına yakalanırsın kalbine zararlı, 2 buçuk km ideal dedi.
Bu durumda mesafe önemli değil aslında. Hangi nabız aralığında kaç dakika koştuğum önemli. Peki siz ne diyorsunuz? Uzun vadeli olarak ne yapayım?
edit: tek amacım olmasa da hedefim yağ oranımı iyice düşürmek. şu an %12 gibi.
istirahat nabzım 53'e düştü. iyi bir olay.
- Her sabah 5 km koşuyorum.
- Sürekli değil, hızlı yürüyüş, jog, sprint gibi kombinliyorum.
- Göğüsten bağlamalı nabız saatim var, genelde karnoven formülüne göre maksimum nabzımın %60'ı ile %75'i arasında koşarım. Formülde ek bir işlem var ama 146 - 166 bpm gibi bir değere denk geliyor.
21. yaşı bitireceğim önümüzdeki ay. Her yıl gerek salonda gerek evde spor girişimlerim oldu ama üç dört ay sonra sıkılıp bıraktım hep. Ama bu çok farklı. Artık hiç yorulmuyorum, sağlıklı besleniyorum, erken yatıp kalkıyorum ve sabah olsa da koşsam diyorum.
Geçen gün koşarken biri geldi, günde 5 km koştuğumu söyleyince fazla buldu, futbolcu hastalığına yakalanırsın kalbine zararlı, 2 buçuk km ideal dedi.
Bu durumda mesafe önemli değil aslında. Hangi nabız aralığında kaç dakika koştuğum önemli. Peki siz ne diyorsunuz? Uzun vadeli olarak ne yapayım?
edit: tek amacım olmasa da hedefim yağ oranımı iyice düşürmek. şu an %12 gibi.
istirahat nabzım 53'e düştü. iyi bir olay.
Tek bağımlılığım. Günde bir tane yiyorum, günün en iyi anı diyebilirim. Başka hiçbir şey bu kadar zevk vermiyor. O tadı, ince keki, içindeki şey, aman tanrım. Keşke paralel evrende bundan sınırsız yiyip kendisinden bıkıp dönebilseydim. Yerken zevkten kan basıncım değişiyor, gözüm kararıyor, beynim karıncalanıyor.
Benzerini evde yapmayı düşündüm ama sağlık açısından pek yemedi.
Benim gibi seven, evde yapan var mı?
Benzerini evde yapmayı düşündüm ama sağlık açısından pek yemedi.
Benim gibi seven, evde yapan var mı?
Durumu olabildiğince net bir şekilde anlatmaya çalışacağım.
Yaş 20. Şu an Dokuz Eylül'de işletme okuyorum. Bazı konularda sıkıntılarım var. İşletme bölümünde okutulan derslerin bir kısmı ilgimi oldukça çeken şeyler aslında. Bazı nedenlerden dolayı sınava dilden girmemiştim.
İngilizce içimde büyük bir ukte ve ben yabancı dille uğraşmak istiyorum. Çevirmenlik, edebiyat gibi. Okumayı, araştırmayı seviyorum.
Burada geçen sene tatil olsun, üstüne başka şeyler yapayım diye hazırlık okudum, kendime çok şey kattım.
Şu an birinci sınıfım ve vizeler başlamak üzere. İnanın matematik, iktisat gibi derslerin başına geçmek istemiyorum. Onlar benim için -ve okuldaki neredeyse tüm öğrenciler için- geçilmesi gereken dersler. Üniversitedeyim, kendi isteğimle araştırıp öğrenmem lazım fakat burada "puanı bu burayı tutanlar ve gelecek için hiçbir hedefi olmayanlar" ile tıkılıp kaldım.
Çevrem tümüyle tercümanlık ve edebiyat okuyanlarla dolu. Kendi fakültemden bir iki arkadaşım var. Dilcilerle iyi anlaşıyorum nedense. Yıllardır gün içinde okuduğum, dinlediğim, izlediğim içeriğin çok büyük bölümü İngilizce.
Geçen gün ilkokula başladığımda tuttuğum günlüğü buldum, hep İngilizce'den bahsetmişim, dergiler okuduğumu, cümle kurmaya çalıştığımı anlatmışım hep. Şimdi okuyunca değişik hissettim.
Sonuç olarak bu sene sınava giriyorum hangi konumda olduğumu görmek için. Dil konusunda sıkıntım yok sınav için, YGS için hazırlık yapmam lazım biraz. Peki ya sınavdan sonra?
Önerilerinizi bekliyorum.
edit: eğer mümkünse işletmeyi açıktan bitirme niyetim var, söylemeyi unuttum.
edit 2: okulu bırakmadan kastım hemen şu an değil, sınavda güzel bir sıralama yaparsam.
Yaş 20. Şu an Dokuz Eylül'de işletme okuyorum. Bazı konularda sıkıntılarım var. İşletme bölümünde okutulan derslerin bir kısmı ilgimi oldukça çeken şeyler aslında. Bazı nedenlerden dolayı sınava dilden girmemiştim.
İngilizce içimde büyük bir ukte ve ben yabancı dille uğraşmak istiyorum. Çevirmenlik, edebiyat gibi. Okumayı, araştırmayı seviyorum.
Burada geçen sene tatil olsun, üstüne başka şeyler yapayım diye hazırlık okudum, kendime çok şey kattım.
Şu an birinci sınıfım ve vizeler başlamak üzere. İnanın matematik, iktisat gibi derslerin başına geçmek istemiyorum. Onlar benim için -ve okuldaki neredeyse tüm öğrenciler için- geçilmesi gereken dersler. Üniversitedeyim, kendi isteğimle araştırıp öğrenmem lazım fakat burada "puanı bu burayı tutanlar ve gelecek için hiçbir hedefi olmayanlar" ile tıkılıp kaldım.
Çevrem tümüyle tercümanlık ve edebiyat okuyanlarla dolu. Kendi fakültemden bir iki arkadaşım var. Dilcilerle iyi anlaşıyorum nedense. Yıllardır gün içinde okuduğum, dinlediğim, izlediğim içeriğin çok büyük bölümü İngilizce.
Geçen gün ilkokula başladığımda tuttuğum günlüğü buldum, hep İngilizce'den bahsetmişim, dergiler okuduğumu, cümle kurmaya çalıştığımı anlatmışım hep. Şimdi okuyunca değişik hissettim.
Sonuç olarak bu sene sınava giriyorum hangi konumda olduğumu görmek için. Dil konusunda sıkıntım yok sınav için, YGS için hazırlık yapmam lazım biraz. Peki ya sınavdan sonra?
Önerilerinizi bekliyorum.
edit: eğer mümkünse işletmeyi açıktan bitirme niyetim var, söylemeyi unuttum.
edit 2: okulu bırakmadan kastım hemen şu an değil, sınavda güzel bir sıralama yaparsam.
Özellikle orta yaş insanlar tarafından.
Son birkaç aya kadar özellikle göbek ve göğüs bölgemde ciddi yağlanma vardı. Üç aydır düzenli olarak koşuyorum, abur cubur, fazla ekmek, şeker, tuz gibi ürünleri kestim. Sonucunu da çok güzel aldım. Kilom pek değişmedi ama görüntüm bariz değişti. Okuduğum şehirden ailemin yanına döndüm, beni topa tuttular ne kadar tanıdık varsa. Söz ver kilo alacaksın, hiçbir şey yemiyorsun, vah vah diye diye kaç gündür başımın etini yiyorlar. Yaptığım şey her sabah erken kalkıp sağlam bir kahvaltı yapmak, ardından 40 dakika koşu - yürüyüşe çıkmak, gün içine küçük ara öğünler koymak ve akşam da yemeğimi yiyip erkenden uyumak. Hiç olmadığım kadar enerjik ve sağlıklı hissediyorum ama bunları yakın çevreye nasıl anlatacağımı bilmiyorum.
Son birkaç aya kadar özellikle göbek ve göğüs bölgemde ciddi yağlanma vardı. Üç aydır düzenli olarak koşuyorum, abur cubur, fazla ekmek, şeker, tuz gibi ürünleri kestim. Sonucunu da çok güzel aldım. Kilom pek değişmedi ama görüntüm bariz değişti. Okuduğum şehirden ailemin yanına döndüm, beni topa tuttular ne kadar tanıdık varsa. Söz ver kilo alacaksın, hiçbir şey yemiyorsun, vah vah diye diye kaç gündür başımın etini yiyorlar. Yaptığım şey her sabah erken kalkıp sağlam bir kahvaltı yapmak, ardından 40 dakika koşu - yürüyüşe çıkmak, gün içine küçük ara öğünler koymak ve akşam da yemeğimi yiyip erkenden uyumak. Hiç olmadığım kadar enerjik ve sağlıklı hissediyorum ama bunları yakın çevreye nasıl anlatacağımı bilmiyorum.
Birkaç sorum olacak,
1. Yemekler güzel mi?
2. Hangi saatler arasında?
3. Haftalık kaç liraya denk geliyor?
4. Haftalık bakiye yükleyince kullanmazsam ertesi haftaya sıfırlanıyor mu?
5. Bu pazartesi faydalanabilmem için en geç ne zaman yükleme yapmam lazım?
Şu an evde kendi yaptıklarımla idare ediyorum. Okuldan yemeye değer mi?
1. Yemekler güzel mi?
2. Hangi saatler arasında?
3. Haftalık kaç liraya denk geliyor?
4. Haftalık bakiye yükleyince kullanmazsam ertesi haftaya sıfırlanıyor mu?
5. Bu pazartesi faydalanabilmem için en geç ne zaman yükleme yapmam lazım?
Şu an evde kendi yaptıklarımla idare ediyorum. Okuldan yemeye değer mi?
Özellikle sonbahar ve ilkbahar mevsimlerinde oluyor. Keyifli dönemlerde değil. Hiçbir şeye benzemiyor koku. Bu bir görüntüyü hissetmek, sesi koklamak gibi belki. Bir his bu, ama koku filtresi ardından algılıyorum yaşadığım anı.
Eskiyi çağrıştırıyor diyebilirim. Bulunduğum ortama kendimi bir nebze yabancı hissediyorum. Ben şu an ne yapıyorum? İleride ne yapacağım gibi sorgulamalar yapıyorum. Sonuç olarak pek iyi hissettirmiyor. İki gündür böyle, yarınlarda geçer.
Bu nedir, size de oluyor mu?
Eskiyi çağrıştırıyor diyebilirim. Bulunduğum ortama kendimi bir nebze yabancı hissediyorum. Ben şu an ne yapıyorum? İleride ne yapacağım gibi sorgulamalar yapıyorum. Sonuç olarak pek iyi hissettirmiyor. İki gündür böyle, yarınlarda geçer.
Bu nedir, size de oluyor mu?
Filmleri orijinal diliyle izlerim her zaman. İlk başta anlamakta güçlük çektim, İngilizce altyazı ekledim. Sonuna kadar izledim ama neler döndüğünü anlayamadım. Bunca zaman o kadar farklı şey izledim ama bu film sanki hiç bilmediğim bir dilmiş gibi geldi. Filmde ne oluyor? Türkçe çevirisi nasıl, düz sıradan cümleler mi?
Pil performansı gayet iyiyken bir yıllık bilgisayarda pil sorunu çıktı. Fişi çektiğimde bilgisayar kapandı. Tekrar fişi taktım, bilgisayarı açtım ve sağ altta "%65, pil dolmuyor" ibaresi var. İki gündür araştırdım ama nasıl çözeceğimi bulamadım. Fikri olanların yardımını bekliyorum.
Acil ve önemli bir konu,
Özetle eşyalı bir ev tutacağız, ilk kira + depozito + emlakçı komisyonu tamam, ama ev sahibi ekstra 5 bin lira senet istiyor evdeki eşyalar için. Biz güvenemedik ve vazgeçtik. Eğer bu gün de ev bulamazsak dışarıda kalacağız. Bir fikir verin lütfen.
Özetle eşyalı bir ev tutacağız, ilk kira + depozito + emlakçı komisyonu tamam, ama ev sahibi ekstra 5 bin lira senet istiyor evdeki eşyalar için. Biz güvenemedik ve vazgeçtik. Eğer bu gün de ev bulamazsak dışarıda kalacağız. Bir fikir verin lütfen.
Ülkemizin nasıl bir yer olduğunu özellikle son zamanlarda herkes biliyor. Tamamen insan kaynaklı bozukluklardan bahsediyorum.
Reddit'te gezerken şöyle bir şeye rastladım ve yarım saattir yazılanları okuyorum.
www.reddit.com
Çok tanıdık geldi şikayetler. Herkes bürokrasiden, aşırı pahalılaşmadan, adam kayırmadan, çözümsüzlükten, vatandaşların ses çıkarmayıp itaat etmelerinden, yapılanmadan, cehaletten, altyapıdan, yozlaşmadan bahsediyor.
Tek başlık altında hepsini birden gördüğüm için mi bilmiyorum ama üçüncü dünya ülkeleri hariç iyi gözüken ülkelerde yaşayan insanların şikayetleri beni şaşırttı. Bu tür sorunlar gelişmiş ülkelerde zaman zaman ortaya çıkar da bu denli olduğunu görmemiştim hiç. Siz ne düşünüyorsunuz?
Reddit'te gezerken şöyle bir şeye rastladım ve yarım saattir yazılanları okuyorum.
www.reddit.com
Çok tanıdık geldi şikayetler. Herkes bürokrasiden, aşırı pahalılaşmadan, adam kayırmadan, çözümsüzlükten, vatandaşların ses çıkarmayıp itaat etmelerinden, yapılanmadan, cehaletten, altyapıdan, yozlaşmadan bahsediyor.
Tek başlık altında hepsini birden gördüğüm için mi bilmiyorum ama üçüncü dünya ülkeleri hariç iyi gözüken ülkelerde yaşayan insanların şikayetleri beni şaşırttı. Bu tür sorunlar gelişmiş ülkelerde zaman zaman ortaya çıkar da bu denli olduğunu görmemiştim hiç. Siz ne düşünüyorsunuz?
Siz de seviyor musunuz? Az önce uluslararası uzay istasyonunu gördüm çok küçük de olsa. Siteye girdim, baktım 5 dakikaya gözükecek, hemen koştum balkona baktım. Cidden orada gidiyordu. Bu tür şeyler beni çok heyecanlandırıyor. Rusya'nın üzerinde 422 km yukarıda, 27500 km/s hızla gidiyor. Kocaman bir şey, içinde insanlar var, çalışıyorlar, spor yapıyorlar, yerçekimsiz ortam. Müthiş.
Bir de flightradar var telefonumda, nerede uçak görsem hemen açıp bakıyorum nereye gidiyor, hızı, irtifası kaç diye.
Çocukluğumda celestia diye bir programla çok içli dışlıydım. Uzayda geziniyorsun, sana tüm bilgileri veriyor.
Bir de gta san andreas adlı oyunda görev yapmıyorum. Ne zaman sıkılsam uçan araç hilesi yazıp şehrin üstünde uçuyorum.
Güzel bir dürbün buldum, Ay'ın kraterlerini, dağlarını, çoğu ayrıntıyı görüntüleyebiliyormuş. Alsam iyi olur.
www.mediamarkt.com.tr
Var mı benim gibi olan? Siz neler yapıyorsunuz bunlarla ilgili?
edit: Aklıma birkaç şey daha geldi. İlkokulda uzay bilimleri araştırma merkezi kurma hayalim vardı. Defterime bir sürü şey yazıp çizmiştim. Arkadaşlarla gözlem yapardık, başkan bendim :)
Bir de köye giderdik eskiden. Işık kirliliğinin olmadığı bir yerde geceleri açık alanda uyurdum. Ay ve yıldızlar o kadar net gözükürdü ki. Hiç unutamıyorum o zamanları.
ISS ile ilgili şu videoyu da şiddetle öneriyorum, çok eğlendim ben: www.youtube.com
Bir de flightradar var telefonumda, nerede uçak görsem hemen açıp bakıyorum nereye gidiyor, hızı, irtifası kaç diye.
Çocukluğumda celestia diye bir programla çok içli dışlıydım. Uzayda geziniyorsun, sana tüm bilgileri veriyor.
Bir de gta san andreas adlı oyunda görev yapmıyorum. Ne zaman sıkılsam uçan araç hilesi yazıp şehrin üstünde uçuyorum.
Güzel bir dürbün buldum, Ay'ın kraterlerini, dağlarını, çoğu ayrıntıyı görüntüleyebiliyormuş. Alsam iyi olur.
www.mediamarkt.com.tr
Var mı benim gibi olan? Siz neler yapıyorsunuz bunlarla ilgili?
edit: Aklıma birkaç şey daha geldi. İlkokulda uzay bilimleri araştırma merkezi kurma hayalim vardı. Defterime bir sürü şey yazıp çizmiştim. Arkadaşlarla gözlem yapardık, başkan bendim :)
Bir de köye giderdik eskiden. Işık kirliliğinin olmadığı bir yerde geceleri açık alanda uyurdum. Ay ve yıldızlar o kadar net gözükürdü ki. Hiç unutamıyorum o zamanları.
ISS ile ilgili şu videoyu da şiddetle öneriyorum, çok eğlendim ben: www.youtube.com
İzmir'de Decathlon mağazasında bir süredir stokta olmayan bisiklet Adana ve Ankara mağazalarında var. Bu ürünü almak istiyorum, kargoyla getirebilirler mi İzmir'deki mağazaya?
İki yıldır katlanır bisiklet tutkum dinmedi, sonunda alacağım. Fakat doların yükselmesiyle birlikte fiyatlar da uçtu gitti.
Yaşadığım şehir dümdüz bir yer. İki tur yapıp stres atmak için bineceğim. Vitesli modelleri en az iki katı fiyatı, bu vitessiz olan ise bütçeme gayet uygun.
Bir yerde sonradan vitesli hale getiririm diye yazmış biri, bu yapılabilir mi, kaça mal olur?
Bisiklet şu;
www.decathlon.com.tr
Yaşadığım şehir dümdüz bir yer. İki tur yapıp stres atmak için bineceğim. Vitesli modelleri en az iki katı fiyatı, bu vitessiz olan ise bütçeme gayet uygun.
Bir yerde sonradan vitesli hale getiririm diye yazmış biri, bu yapılabilir mi, kaça mal olur?
Bisiklet şu;
www.decathlon.com.tr
Haritadan baktığım kadarıyla yörünge buralardan geçmiyor. Bu yörünge sabit mi yoksa Türkiye üzerinden geçtiği dönemler oluyor mu?
www.isstracker.com
www.isstracker.com
Tercih döneminin olduğu günlerde gençlerin telaşını görüp tekrar düşüncelere daldım. Çoğu kişi okuduğu bölümden, şehirden veya kampüsten memnun olmayacak. Çünkü öğrencisinin tam olarak mutlu olduğu, gelecek vadeden üniversite sayısı belli.
Ben hep İzmir'de okumak istedim. Ege'de büyüdüm, sınav için çalıştım, sıkıntıya girdim herkes gibi. Ne var ki Buca'dayım. Bölümü isteyerek yazdım fakat o semt aklıma geldikçe bunalıyorum. Sokakları dar, kaldırımı olmayan, hiçbir sanatsal aktivitesi olmayan, insanlarının görgüsüz, ülkedeki modifiye şahin nüfusunun yarısının içinde bulunduğu, trafiği İstanbul ile yarışan bir semt burası.
Yaşım 20. Oradaki ortamı tanımak, çevreye aşina olmak için hazırlık okudum, önümde 4 yıl var.
Fakat buradan zevk alamıyorum. Hiçbir öğrenci mutlu değil, bu yıl dışarıda duyduğum şeylerin yarısı "sıkıldım" lafı.
Okuduğum ve hala okumayı istediğim bölüm işletme. Yabancı dilim oldukça iyi, hedefim bir şekilde yurtdışında yaşamak. Çocukluğumdan beri bu böyleydi ve akıcı şekilde İngilizce konuşabilmek çok eskiden önceliğim oldu.
Gözüm şu sıralar Ege Üniversitesi'nde. Orada Amerikan kültürü ve edebiyatı okuyan arkadaşlarım var, bölüm hakkında da çok yorum okudum. Tam istediğim gibi bir yer. Yeri güzel, kampüs hayatı var, kültürel olarak doyum alabileceğim bir yer.
Çevremdeki çoğu insan bu yabancı dilin varken üstüne işletme okuman büyük avantaj diyor.
Sizce ne yapayım? Yaşıtlarım, büyüklerim istediğiniz yorumu yapabilirsiniz.
Ben hep İzmir'de okumak istedim. Ege'de büyüdüm, sınav için çalıştım, sıkıntıya girdim herkes gibi. Ne var ki Buca'dayım. Bölümü isteyerek yazdım fakat o semt aklıma geldikçe bunalıyorum. Sokakları dar, kaldırımı olmayan, hiçbir sanatsal aktivitesi olmayan, insanlarının görgüsüz, ülkedeki modifiye şahin nüfusunun yarısının içinde bulunduğu, trafiği İstanbul ile yarışan bir semt burası.
Yaşım 20. Oradaki ortamı tanımak, çevreye aşina olmak için hazırlık okudum, önümde 4 yıl var.
Fakat buradan zevk alamıyorum. Hiçbir öğrenci mutlu değil, bu yıl dışarıda duyduğum şeylerin yarısı "sıkıldım" lafı.
Okuduğum ve hala okumayı istediğim bölüm işletme. Yabancı dilim oldukça iyi, hedefim bir şekilde yurtdışında yaşamak. Çocukluğumdan beri bu böyleydi ve akıcı şekilde İngilizce konuşabilmek çok eskiden önceliğim oldu.
Gözüm şu sıralar Ege Üniversitesi'nde. Orada Amerikan kültürü ve edebiyatı okuyan arkadaşlarım var, bölüm hakkında da çok yorum okudum. Tam istediğim gibi bir yer. Yeri güzel, kampüs hayatı var, kültürel olarak doyum alabileceğim bir yer.
Çevremdeki çoğu insan bu yabancı dilin varken üstüne işletme okuman büyük avantaj diyor.
Sizce ne yapayım? Yaşıtlarım, büyüklerim istediğiniz yorumu yapabilirsiniz.
Yaşım 20. Egeliyim. Küçükşehirde güzel imkanlarla yetiştim.
Çevremde genelde iyi insanlar vardı. Trafik denen şeyi üniversiteye kadar yaşamadım. Her türden insanı haliyle görmedim. Genelde herkes çocukluğunda saf bir mutluluk yaşar, şimdi onu hissedemediğinden dem vurur.
Dışarıda pek konuşkan biri değilim. Neredeyse hiç arkadaş edinmem ama kanımın kazandığı insanlarla çok güzel sohbet ederim, her şeyi yaparım.
Müziği, sanatı, yeni şeyler keşfetmeyi çok severim. Başka ülkeleri, kültürleri, yemekleri ve hatta dünyanın dışını çok merak eder, onları araştırım. İzmir'de yaşamama rağmen bana benzer arkadaş bulamadığım için suç bende de olabilir. Ama yok.
Çok uzun süredir yabancı basını takip ediyorum. Genel olarak Avrupa ülkelerini. Bilmiyorum dışarıya kendilerini öyle mi lanse ediyorlar ama arkadaş her şey bu kadar güzel mi olur? Bizim ülkenin bir günlük gündemini adamlar bir yılda yaşıyor resmen. Radyolarda sanatla ilgili söyleşiler, değişik bilgi veren programlar, kaliteli ne varsa o yayında.
Bizim her şeyimiz heyecan, şiddet, sorun, kavga, pislik. Herkes birbirini düdüklemeye çalışıyor, okullarda karşı cins sohbetinden başka bir şey yok, tacizin olmadığı yer yok, sanki herkes bomboş işlerle uğraşıyormuş gibi. Üniversitelerde bilimden başka her şey yapılıyor, altyapının düzgün olduğu yer mumla aranıyor, televizyon programlarını ve siyaseti zaten biliyorsunuz.
Bu ne arkadaş? Bazen kendimi bu topraklarda doğduğum için çok şanssız sayıyorum. Bu ülkenin sevdiğim tek noktası kıyı ege sahilleri, küçük huzurlu, kimsenin kimseye karışmadığı sahilleri.
Belki Batı'nın da çok kötü yanları var. Yaşam kalitesi bakımından. Belki es kaza paramız uçar giderse orada da insan yerine konulmayız. Bilemiyorum, oralara gitmedim. Sadece buradan takip edebiliyorum ama ettiğim takip bana en azından buradan çok daha fazla güzel bir tablo sunuyor.
Sahip olduğum yabancı dil bilgisini burada günümüzde yaşadığım tatminsizliğe borçluyum. Ana dilimi edebiyatından çok ayrı tutuyorum ama bugün medyada, internette, televizyonda yayınlanan her türlü İngilizce içerik beni daha çok tatmin ediyor.
Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Gerçekten hissettiğim gibi bir ülke mi yoksa Batı'ya göre "o kadar da değil canım" denilen bir yer mi?
Mobilden yazdığım için hatam varsa affola.
Çevremde genelde iyi insanlar vardı. Trafik denen şeyi üniversiteye kadar yaşamadım. Her türden insanı haliyle görmedim. Genelde herkes çocukluğunda saf bir mutluluk yaşar, şimdi onu hissedemediğinden dem vurur.
Dışarıda pek konuşkan biri değilim. Neredeyse hiç arkadaş edinmem ama kanımın kazandığı insanlarla çok güzel sohbet ederim, her şeyi yaparım.
Müziği, sanatı, yeni şeyler keşfetmeyi çok severim. Başka ülkeleri, kültürleri, yemekleri ve hatta dünyanın dışını çok merak eder, onları araştırım. İzmir'de yaşamama rağmen bana benzer arkadaş bulamadığım için suç bende de olabilir. Ama yok.
Çok uzun süredir yabancı basını takip ediyorum. Genel olarak Avrupa ülkelerini. Bilmiyorum dışarıya kendilerini öyle mi lanse ediyorlar ama arkadaş her şey bu kadar güzel mi olur? Bizim ülkenin bir günlük gündemini adamlar bir yılda yaşıyor resmen. Radyolarda sanatla ilgili söyleşiler, değişik bilgi veren programlar, kaliteli ne varsa o yayında.
Bizim her şeyimiz heyecan, şiddet, sorun, kavga, pislik. Herkes birbirini düdüklemeye çalışıyor, okullarda karşı cins sohbetinden başka bir şey yok, tacizin olmadığı yer yok, sanki herkes bomboş işlerle uğraşıyormuş gibi. Üniversitelerde bilimden başka her şey yapılıyor, altyapının düzgün olduğu yer mumla aranıyor, televizyon programlarını ve siyaseti zaten biliyorsunuz.
Bu ne arkadaş? Bazen kendimi bu topraklarda doğduğum için çok şanssız sayıyorum. Bu ülkenin sevdiğim tek noktası kıyı ege sahilleri, küçük huzurlu, kimsenin kimseye karışmadığı sahilleri.
Belki Batı'nın da çok kötü yanları var. Yaşam kalitesi bakımından. Belki es kaza paramız uçar giderse orada da insan yerine konulmayız. Bilemiyorum, oralara gitmedim. Sadece buradan takip edebiliyorum ama ettiğim takip bana en azından buradan çok daha fazla güzel bir tablo sunuyor.
Sahip olduğum yabancı dil bilgisini burada günümüzde yaşadığım tatminsizliğe borçluyum. Ana dilimi edebiyatından çok ayrı tutuyorum ama bugün medyada, internette, televizyonda yayınlanan her türlü İngilizce içerik beni daha çok tatmin ediyor.
Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Gerçekten hissettiğim gibi bir ülke mi yoksa Batı'ya göre "o kadar da değil canım" denilen bir yer mi?
Mobilden yazdığım için hatam varsa affola.
Ev arama sürecindeyim. Doğalgazlı ev olunca ortalama olarak kiraya 150 lira kadar ekleniyor.
Bir de üstüne doğalgaz faturası gelecek.
Yaşadığın yere göre değişir diyeceksiniz. İzmir'de olacağım. Tepe bölgelerde de değil. Arakat küçük bir daire tutsam, sadece odamda çeşitli elektrik çözümleriyle ısınsam nasıl olur? Daha önce hiç denemedim. Sıcaktan nefret ederim, kışın pencere açık uyurum.
Bir de üstüne doğalgaz faturası gelecek.
Yaşadığın yere göre değişir diyeceksiniz. İzmir'de olacağım. Tepe bölgelerde de değil. Arakat küçük bir daire tutsam, sadece odamda çeşitli elektrik çözümleriyle ısınsam nasıl olur? Daha önce hiç denemedim. Sıcaktan nefret ederim, kışın pencere açık uyurum.
Merhaba, elimde 9.6 volt 200 mA adaptörle çalışan bir cihaz var.
Bu değerlerin dışında cihaz yanabilir diyorlar internette.
Bir elektronikçide sordum, ayarlanabilir adaptör tavsiye ettiler.
9 volta ayarlanabiliyor ama 500 mA değerinde.
500 mA olmasının daha garanti olacağını, sorun çıkmayacağını söylediler.
Kullanayım mı adaptörü?
edit: adaptörün açıklamasında akım gücü: 500 mA yazıyor.
bir de şöyle bir yazı var;
Uyarı: Switch adaptörü 500 mA'dan fazla akım gerektiren cihazlarda kullanmayınız.
Bu değerlerin dışında cihaz yanabilir diyorlar internette.
Bir elektronikçide sordum, ayarlanabilir adaptör tavsiye ettiler.
9 volta ayarlanabiliyor ama 500 mA değerinde.
500 mA olmasının daha garanti olacağını, sorun çıkmayacağını söylediler.
Kullanayım mı adaptörü?
edit: adaptörün açıklamasında akım gücü: 500 mA yazıyor.
bir de şöyle bir yazı var;
Uyarı: Switch adaptörü 500 mA'dan fazla akım gerektiren cihazlarda kullanmayınız.