haftasonu kızarkadaşımın yanına ankaraya gideceğim. kalacak bi otel arıyoruz. tatile çıkacaktık ama kendisi hem yorgun hem de biraz grip gibi olduğu için uzağa gitmek istemedi. o sebepten 2 gün kalacağımız kafa dinleyebilceğimiz bi yer arıyoruz. çok pahalı da olmaması lazım 2 kişilik geceliği 150 tl maks diye düşündük. Malum final haftası aslında hem ders çalışıp atıyorum sonra otelde havuz ya da bişeylerle vakit geçirip dinlenebileceğimiz bi yer olursa daha iyi olur. çok spesife ettim ama var mı bildiğiniz yer o yok ama şu var deseniz de önerilere açığım
avcılık sertifikası almak istiyorum. Beşiktaş'ta falan ve ya yakınlarda çevrede var mı bi avcılık derneği bildiğiniz? bir de prosedür hakkında bilgisi olan var mı
ankaraya gitsem sabahtan başvursam akşamına çıkar mı pasaport?
Dgs ile geçildiğinde hangi üniversiteler 3. sınıftan hangileri 2. sınıftan başlatıyor?
Pasaportumun süresi bitmek üzere ve yurtdışına çıkacağım için uzatmam lazım. Bu iş konusunda tecrübelilere sorularım var
1- Uzatmak ve yeniden almak arasında süre açısından fark var mı?
2- İstanbul'da bu işi hangi emniyet yapıyor
3- İstanbul yerine memleketim olan denizli'ye gitsem zaman kazanır mıyım?
4- Uzatmak ve yeniden çıkarmak arasında para olarak fark var mı?
1- Uzatmak ve yeniden almak arasında süre açısından fark var mı?
2- İstanbul'da bu işi hangi emniyet yapıyor
3- İstanbul yerine memleketim olan denizli'ye gitsem zaman kazanır mıyım?
4- Uzatmak ve yeniden çıkarmak arasında para olarak fark var mı?
Fantastik edebiyatla son derece ilgiliyim ve bir gün gerçekten okunmaya değer, edebi olarak da değerli bir seri yazmayı çok istiyorum. Şimdilik okuduğum romanlardan etkilendiğimi etkileneceğimi de biliyorum ancak denemeler yapmadan özgün bir hikaye yakalayabileceğimi zannetmiyorum. Şimdi yatarken aklıma bir başlangıç düştü ve hem yazıya dökmek hem de paylaşmak istedim. Şu an yazıyorum bir yere yazılmış kayıtlı değil. Hatalarım yanlışlarım affola ben yorumlarınızı rica ediyorum.. Şurası olmamış dilin şöyle üslubun böyle gibi..
O her şeyin başlamasına sebep oldu. Ve her şeyin sonuna.
Henüz isminin olmadığı zamanlar o yalnızdı. Zaman yoktu, uzay, ışık ya da varlık yoktu. O vardı ancak varlık değildi.
Önce ışığı yarattı. Sonsuzu ışıkla doldurdu. Sonra kendine şekil verdi. 1000 yıl sürdü. 1000 yıl boyunca her çizgisine dokundu. Mükemmel olduğuna karar verdiğinde 1000 yıl boyunca kendini seyretti. 1000 yılın ardından mükemmelliğini takdir edecek başkasını istedi. Bir eline ışığı aldı ötekinde karanlık vardı. Denge istiyordu. 500 yıl boyunca yoğurdu ışığı ve karanlığı ancak bir türlü ışığın gücünü yenemedi. Kendi yarattığı ışığı yenememesi onu çıldırttı. 500 yılın sonunda pes edip karanlıkla yoğrulmuş ışıktan bir evlat yarattı. Ona tanrıların kadim dilinden benim(nut) ve oğul(trion) kelimelerini hediye etti.Adı Nuttrion oldu.
İlk oğlunu kendisine yakın mükemmellikte yaratmıştı zira onun güzelliğini sadece yüce gözler görebilir ve takdir edebilirdi ancak onu konuşma yeteneğinden mahrum bıraktı. Hem ona itaati daha kolay olsun istedi hem de bir türlü yenemedeği ışığa bu yolla ceza verdiğini düşündü.
Bugün Tanrılar haricinde kimse Nuttrion'in gerçek ismini bilmez. Fanilerin dillerinde en yaygın kullanılan adı Dilsiz Tanrıdır. Tanrılar bile ona Dilsiz Tanrı adıyla seslenir, kendi aralarında konuşmalarında dahi gerçek ismini kullanmazlar.
Tam 10000 yıl boyunca Nuttrion babasının mükemmelliğini hayran hayran seyretti. Ona içinden Thommon dedi ve babası bu ismi onun düşüncelerinden çekip aldı. İsmi benimsedi. Thommon güçlü (thom) ve tek(mon) kelimelerinden oluşuyordu. Hoşuna gitti ve o günden sonra kendine Thommon dedi. Baba oğula, oğul babaya isim vermişti.
Sonunda Thommon dilsiz oğlundan da sıkıldı. Ara sıra okuduğu Nuttrion'un düşünceleri onda konuşma arzusu uyandırdı. Ancak Nuttrion'a konuşma yeteneği vermeye korktu. Daha az kudretli Tanrılar yaratmaya girişti. İlk yarattığı tanrılar kudret olarak Nuttrion'a daha yakındı ve ışığın gücüyle doluydular. Bir süre sonra yaratmanın gücü onu esir aldı. Binlerce Tanrı yarattı ve yaratmaya devam etti. Her yarattığı tanrı daha az kudretli ancak daha çok ışıkla dolu oluyordu.
80000 yılın sonunda Thommon çıldırdı.Binlerce tanrı yaratmıştı ancak ışığı bir türlü yenememişti. Thudien* geldiğinde Thommon iki eliyle de karanlığı kavradı. Thudien 500 yıl sürdü. 500 yıl boyunca karanlık Thommon'un ellerinde şekil aldı. 500 yıl sonra Thommon gücünü tüketti ve yokoldu. Giderken ardında Thutrion'u bıraktı. Faniler ona Sakat tanrı dediler. Çünkü Thommon kendini tükettiğinde Thutrion'u henüz bitirememişti. Şekilsiz, çirkin salt karanlıktan bir Tanrı yaratmıştı.
O her şeyin başlamasına sebep oldu. Ve her şeyin sonuna.
*Thu=kara dien= gün
O her şeyin başlamasına sebep oldu. Ve her şeyin sonuna.
Henüz isminin olmadığı zamanlar o yalnızdı. Zaman yoktu, uzay, ışık ya da varlık yoktu. O vardı ancak varlık değildi.
Önce ışığı yarattı. Sonsuzu ışıkla doldurdu. Sonra kendine şekil verdi. 1000 yıl sürdü. 1000 yıl boyunca her çizgisine dokundu. Mükemmel olduğuna karar verdiğinde 1000 yıl boyunca kendini seyretti. 1000 yılın ardından mükemmelliğini takdir edecek başkasını istedi. Bir eline ışığı aldı ötekinde karanlık vardı. Denge istiyordu. 500 yıl boyunca yoğurdu ışığı ve karanlığı ancak bir türlü ışığın gücünü yenemedi. Kendi yarattığı ışığı yenememesi onu çıldırttı. 500 yılın sonunda pes edip karanlıkla yoğrulmuş ışıktan bir evlat yarattı. Ona tanrıların kadim dilinden benim(nut) ve oğul(trion) kelimelerini hediye etti.Adı Nuttrion oldu.
İlk oğlunu kendisine yakın mükemmellikte yaratmıştı zira onun güzelliğini sadece yüce gözler görebilir ve takdir edebilirdi ancak onu konuşma yeteneğinden mahrum bıraktı. Hem ona itaati daha kolay olsun istedi hem de bir türlü yenemedeği ışığa bu yolla ceza verdiğini düşündü.
Bugün Tanrılar haricinde kimse Nuttrion'in gerçek ismini bilmez. Fanilerin dillerinde en yaygın kullanılan adı Dilsiz Tanrıdır. Tanrılar bile ona Dilsiz Tanrı adıyla seslenir, kendi aralarında konuşmalarında dahi gerçek ismini kullanmazlar.
Tam 10000 yıl boyunca Nuttrion babasının mükemmelliğini hayran hayran seyretti. Ona içinden Thommon dedi ve babası bu ismi onun düşüncelerinden çekip aldı. İsmi benimsedi. Thommon güçlü (thom) ve tek(mon) kelimelerinden oluşuyordu. Hoşuna gitti ve o günden sonra kendine Thommon dedi. Baba oğula, oğul babaya isim vermişti.
Sonunda Thommon dilsiz oğlundan da sıkıldı. Ara sıra okuduğu Nuttrion'un düşünceleri onda konuşma arzusu uyandırdı. Ancak Nuttrion'a konuşma yeteneği vermeye korktu. Daha az kudretli Tanrılar yaratmaya girişti. İlk yarattığı tanrılar kudret olarak Nuttrion'a daha yakındı ve ışığın gücüyle doluydular. Bir süre sonra yaratmanın gücü onu esir aldı. Binlerce Tanrı yarattı ve yaratmaya devam etti. Her yarattığı tanrı daha az kudretli ancak daha çok ışıkla dolu oluyordu.
80000 yılın sonunda Thommon çıldırdı.Binlerce tanrı yaratmıştı ancak ışığı bir türlü yenememişti. Thudien* geldiğinde Thommon iki eliyle de karanlığı kavradı. Thudien 500 yıl sürdü. 500 yıl boyunca karanlık Thommon'un ellerinde şekil aldı. 500 yıl sonra Thommon gücünü tüketti ve yokoldu. Giderken ardında Thutrion'u bıraktı. Faniler ona Sakat tanrı dediler. Çünkü Thommon kendini tükettiğinde Thutrion'u henüz bitirememişti. Şekilsiz, çirkin salt karanlıktan bir Tanrı yaratmıştı.
O her şeyin başlamasına sebep oldu. Ve her şeyin sonuna.
*Thu=kara dien= gün
Yeni bi eve taşındım şimdilik bi arkadaşımın yanı ancak o 2 ay sonra evden çıkacak ve ben tek kalmaya devam etmeyi düşünüyorum. Problemim şu ki evde garip bi rutubet kokusu var eve girer girmez insanın burnuna geliyor. hemen hemen bütün odalarda var salonda biraz daha fazla var. Ev sahile çok yakın değil Ulus'ta.
Bi çözüm bulamazsam sanırım ben de çıkıcam arkadaşımla beraber evden. Var mıdır bu durumda yapılabilecek bir şey ne yapılabilir?
Bi çözüm bulamazsam sanırım ben de çıkıcam arkadaşımla beraber evden. Var mıdır bu durumda yapılabilecek bir şey ne yapılabilir?
3 senedir beraber olduğum bi kız arkadaşım var. 3 aylığına yurtdışına staja gitmişti o sıralar bi hayli problem atlattık. Sorun benim hala hayatımı düzene oturtamamış onunsa işinin bile hazır olması vs idi. Güven konusunda ikimizin de en ufak bir problemi yok. Neyse sorunlarımızı hallettik Türkiye'ye döndü. Ertesi gün annesi trafik kazası geçirdi. Hemen hastaneye gittim teselli etmek için sarılmaya çalıştım sarılma bana istemiyorum dedi, amcası geldi 5 dakika sonra ona sarılıp ağladı. Buna alındım ama sonra manyak mısın kızın aklı ne durumda kim bilir diyip takmadım. Annesi 1 haftaya yakın hastanede kaldı sonra taburcu oldu o aralar zaten görüşemedik telefonda da günde 1-2 kere kısa konuşmalar yaptık. Annesi taburcu olduktan 2 gün sonra doğum günüydü yanına gittim(farklı bi şehirde yaşıyor) sürpriz yaptım falan hafif uzak gibi olan aramız düzeldi.
son 3-4 gündür ise ben aramadan ne arıyor ne mesaj atıyor. Bari uyanınca günaydın mesajı at sonra zaten meşgul oluyosun dedim ben erken kalkıyorum sen uyuyosun diye atmıyodum atarım dedi ama 2 gündür onu da yapmıyodu. Dün en sonunda kızdım öğleyin 2 buçuğa kadar ne aramış ne sormuş ki 7-8 gibi uyanıyor. Ben ona kızınca o da bana kızdı bi sürü işim var günde 50 tane misafir ağırlıyorum falan dedi. Ben senden sürekli bana mesaj at ara demiyorum ki 5 saatte bi kere aklına geleyim çok yoğunum seni arayamıyorum de dedim ki daha önceden benim onu aramadığım 2. saatte arar neden aramıyosun derdi. (2 senedir uzak mesafe ilişkisi yürütüyoruz farklı şehirlerde okuyoruz bu kadar sık aramak bunun için)
Neyse kızınca ben akşamına mesaj atınca ya da arayınca hiç bişey olmamış gibi napıyosun hayatım falan diyip türlü şirinlikler yapıyor (yine ben arıyorum ya da mesaj atıyorum) ben kızgınlığımı belli etmiyorum sabah hiç tartışmamışız sanki ben ona kızmamışım gibi. Sonra yine aynı şey..
Bugün patladım artık. Saat 3ü geçmiş sadece dün kızdığım için günaydın mesajı atılmış ben de günaydın demişim bir daha mesaj yok. az önce mesaj attım.
Ne yapmaya çalışıyosun gerçekten bilmiyorum ama artık kızıyorum. İstediğin kadar işin olabilir misafirin gelebilir ben senden 5 saatte 15 saniyeni istiyorum, arayıp kusura bakma çok meşgulum desen bana yetecek hadi onu bulamadım akşam aradığımda aşkım bugün seninle hiç konuşamadım özür dilerim ama çok yoğundum gerçekten desen yine tamam.. Ama sen hiç bişey olmamış gibi davranıp ben kızınca bi de üste çıkıp trip atıyosun. bu kadar görmezden gelinmeyi kaldıramıyorum. Bir daha sen bu tutumunu değiştirmedikçe mesaj atmıycam. Gerçekten yeter, konuşmak istemiyosan da söyle uzatmayız.
yazdım.
Biraz anlayışlı olmanı bekliyorum. Bak büyük dayım geldi misafir.Artık senden bunu anlamanı beklemiyorum. Evin bütün işini ben yapıyorum.
yazmış o da.
Ben ona sürekli bana mesaj at benimle ilgilen demiyorum ki meşgulsen bari onu söyle söyleyemeyecek kadar meşgulsen akşam açıklama yap ufak bi özür dileyip gönlümü al diyorum. Ben mi anlayışsız hödüğüm çok mu şey istiyorum?
son 3-4 gündür ise ben aramadan ne arıyor ne mesaj atıyor. Bari uyanınca günaydın mesajı at sonra zaten meşgul oluyosun dedim ben erken kalkıyorum sen uyuyosun diye atmıyodum atarım dedi ama 2 gündür onu da yapmıyodu. Dün en sonunda kızdım öğleyin 2 buçuğa kadar ne aramış ne sormuş ki 7-8 gibi uyanıyor. Ben ona kızınca o da bana kızdı bi sürü işim var günde 50 tane misafir ağırlıyorum falan dedi. Ben senden sürekli bana mesaj at ara demiyorum ki 5 saatte bi kere aklına geleyim çok yoğunum seni arayamıyorum de dedim ki daha önceden benim onu aramadığım 2. saatte arar neden aramıyosun derdi. (2 senedir uzak mesafe ilişkisi yürütüyoruz farklı şehirlerde okuyoruz bu kadar sık aramak bunun için)
Neyse kızınca ben akşamına mesaj atınca ya da arayınca hiç bişey olmamış gibi napıyosun hayatım falan diyip türlü şirinlikler yapıyor (yine ben arıyorum ya da mesaj atıyorum) ben kızgınlığımı belli etmiyorum sabah hiç tartışmamışız sanki ben ona kızmamışım gibi. Sonra yine aynı şey..
Bugün patladım artık. Saat 3ü geçmiş sadece dün kızdığım için günaydın mesajı atılmış ben de günaydın demişim bir daha mesaj yok. az önce mesaj attım.
Ne yapmaya çalışıyosun gerçekten bilmiyorum ama artık kızıyorum. İstediğin kadar işin olabilir misafirin gelebilir ben senden 5 saatte 15 saniyeni istiyorum, arayıp kusura bakma çok meşgulum desen bana yetecek hadi onu bulamadım akşam aradığımda aşkım bugün seninle hiç konuşamadım özür dilerim ama çok yoğundum gerçekten desen yine tamam.. Ama sen hiç bişey olmamış gibi davranıp ben kızınca bi de üste çıkıp trip atıyosun. bu kadar görmezden gelinmeyi kaldıramıyorum. Bir daha sen bu tutumunu değiştirmedikçe mesaj atmıycam. Gerçekten yeter, konuşmak istemiyosan da söyle uzatmayız.
yazdım.
Biraz anlayışlı olmanı bekliyorum. Bak büyük dayım geldi misafir.Artık senden bunu anlamanı beklemiyorum. Evin bütün işini ben yapıyorum.
yazmış o da.
Ben ona sürekli bana mesaj at benimle ilgilen demiyorum ki meşgulsen bari onu söyle söyleyemeyecek kadar meşgulsen akşam açıklama yap ufak bi özür dileyip gönlümü al diyorum. Ben mi anlayışsız hödüğüm çok mu şey istiyorum?
uygun fiyatlı güzel hoşuma da giden şöyle bi karyola buldum www.ikea.com.tr
ancak üzerine yatak almaya kalktığımda 150-200 'den başlıyor yok mudur uygun fiyatlı yatak alabileceğim bi yer yahu.
ancak üzerine yatak almaya kalktığımda 150-200 'den başlıyor yok mudur uygun fiyatlı yatak alabileceğim bi yer yahu.
Piyasadaki son dönem pek çok fantastik filmi izledim. Ne bileyim full aksiyon değil de (superherolu falan gibi değil yani) biraz da derinliği olan en azından altyapısı olan fantastik film önerisi ya da ne biliyim sürükleyici değişik kurgulu bir film arıyorum izlemelik. Öyle yok ama şunu kesin izle derseniz ona da açığım.
Kredi kartımdan 34€ luk bi çekim yapılmış valuehosting adına. Bunun üzerine iş bankası güvenlik birimi kredi kartımı online işlemlere kapatmış. Eğer ben yaptıysam aklıma sadece bets10 geliyor. bu iki firmanın alakası var mıdır? Bilen varsa acil bi bilgilendiriversin yoksa kredi kartımı kapattırıcam mecbur..
Son günlerde çokça internette dönen bu analoji hakkında ne düşünüyorsunuz? Ciddi ciddi bu videoyu ciddiye alan arkadaşlarım olduğunu görüp çok şaşırdım. Bir sürü paylaşım sayfasında da rastladım. Analojideki hatayı ve manipülatifliğini gerçekten görmüyorlar mı yoksa ben mi yanlış görüyorum. Bu argümanın geçerli olabilmesi için o torbanın en az 13 milyar yıl boyunca şimdi sallandığından çok daha (belki milyonlarca kat) hızlı sallanması gerekli aynı zamanda milyonlarca torbaya daha da ihtiyaç var tabi ki.
Tam bir fallacy of reductio ad absurdum örneği. (Sokaretesin sıkça başvurduğu bir yöntemin hatalı yani safsata hali) Siz duyuru kullanıcıları bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
videoda şurada olacaktı
www.facebook.com
Tam bir fallacy of reductio ad absurdum örneği. (Sokaretesin sıkça başvurduğu bir yöntemin hatalı yani safsata hali) Siz duyuru kullanıcıları bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
videoda şurada olacaktı
www.facebook.com