benimkiler;
1. casper
2. cedric
3. tom ve jerry
1. casper
2. cedric
3. tom ve jerry
malum haberi görmüşsünüzdür.
www.baskahaber.org
bana çok ilginç geldi bu haber. sıradan bir omurgasızlıkla açıklanamaz bence. çünkü bizim bir yeğen var. hırsızlık, esrar, adam yaralama herşey bu çocukta. ama bunların yanında akrabaları gecenin köründe arayıp sapıklık yapma gibi salakça şeyleri de var. son seçimlerden önce face'te akp'yi destekleyen şeyler yazarken, seçimlerde chp için bayrak asımı, miting vs..kovalıyordu.
bilgi, yorum, kaynak varsa paylaşabilir misiniz?
www.baskahaber.org
bana çok ilginç geldi bu haber. sıradan bir omurgasızlıkla açıklanamaz bence. çünkü bizim bir yeğen var. hırsızlık, esrar, adam yaralama herşey bu çocukta. ama bunların yanında akrabaları gecenin köründe arayıp sapıklık yapma gibi salakça şeyleri de var. son seçimlerden önce face'te akp'yi destekleyen şeyler yazarken, seçimlerde chp için bayrak asımı, miting vs..kovalıyordu.
bilgi, yorum, kaynak varsa paylaşabilir misiniz?
pazartesi başlayıp çarşamba bitiyor. perşembe ile cuma tatil olur mu?
bide ramazan süresince istanbul-lizbon gidiş, dönüş ucuz bilet ayarlayabilecek var mı? 1000 liradan aşağı bulamıyorum.
bide ramazan süresince istanbul-lizbon gidiş, dönüş ucuz bilet ayarlayabilecek var mı? 1000 liradan aşağı bulamıyorum.
diyelim anadolu'da yabani bir dağ gördüm. manzarası çok hoşuma gitti. orada kendi hakimiyetimi kurmak istedim.
devletten yardım beklemeden elektrik, yol, tünel, su, doğalgaz, internet, uydu nasıl sağlarım
not: devlet kurma fikri tabi işin esprisi. bu yukarıda virgül ile saydığım işlerin mantığını ve tek başına bir kişinin yapma ihtimalini soruyorum.
devletten yardım beklemeden elektrik, yol, tünel, su, doğalgaz, internet, uydu nasıl sağlarım
not: devlet kurma fikri tabi işin esprisi. bu yukarıda virgül ile saydığım işlerin mantığını ve tek başına bir kişinin yapma ihtimalini soruyorum.
antin kuntin etkinlikler yapan bir şirketimiz var. orada çağrı merkezi elemanıyım. bugün sabah mesaiye başlarken, tayland masajı isteyen var mı? diye sordular. bünye'de karamurat'lık olduğu için ilk parmağımı kaldırdım. benden hariç kimse de yoktu kaldıran. kadın altı üstü 1 dakika masaj yaptı. ama ağzıma sıçtı desem yeridir. ayıp olmasın diye sesimi çıkarmadım çünkü masa başında masaj yaptı ve herkes bana bakıyordu; ama yeminlen insan düşmanına bu kadar sert olmaz. etlerimi liğme liğme etti kevaşe. masaj falan değildi bu. şirket ucuz olsun diye zeytinburnu deri kesim atölyesinin birinden bir çinli'yi kapıp getirmiş masör diye yutturdu sanırım. sabahtan beri omuzlarım ağrıyor. şimdi daha da azdı.
nasıl geçer bu?
nasıl geçer bu?
yediğim balıkları, fotoğrafını çektiğim çiçek adlarını, uolda yürürken gördüğüm ağaçların türünü vs.. nasıl öğrenebilirim? hem türkçe hem de ingiilkizce öğrenmem lazım. pratik bir metod nasıl olabilir? elimde kitapla gezemem.
aylardır 4 gözle yıllık iznimi bekliyordum. bu tatil için hevesli ve sevinçliydim; ama soma'dan sonra tüm hevesim, şevkim, beklentim öldü. dolu odaları, yatakları, sofraları bir kişi eksilen yüzlerce fukara ailenin yaşadığı yıkım'ı düşününce çok kötü oluyorum. hevesi geri kazanmamak için kendimi de tutuyorum, yas tutanlara ayıp olur diye. ne yapmalı? bi yol gösterin.
prensip gereği taksi kullanmak istemeyen biri nasıl ulaşabilir? dış hatlar olduğu için en geç 6:00'da orada olmam gerek. metro o saatte kapalı heralde. metrobüse gidebilirim. başka önerisi olan?
şu an çalıştığım yer: büyük bir çağrı merkezi, günde en fazla 20 çağrı alıyorum. satış değil, teknik destek. her gün yeni şeyler öğreniyorum. ilaveten insanlara yardım ediyorum. boş iş değil. o yüzden seviyorum. sabah 9 akşam 6 yemek var. işini yaptıktan sonra karışan yok. gidiş geliş 2 saat. 1400 maaş.
açılan diğer kapı: web ajansı yine büyük bir yer. tasarım, banner vs.. yapıcam. tasarımcılığı da çok seviyorum. sabah 8:30 akşam 17:00 rahat mı değil mi bilmiyorum. 1800 maaş. işe gidiş geliş 3.30 saat.
iki arada bir derede kaldım. siz olsaydınız? biide öneri, fikriniz varsa lütfen paylaşın.
açılan diğer kapı: web ajansı yine büyük bir yer. tasarım, banner vs.. yapıcam. tasarımcılığı da çok seviyorum. sabah 8:30 akşam 17:00 rahat mı değil mi bilmiyorum. 1800 maaş. işe gidiş geliş 3.30 saat.
iki arada bir derede kaldım. siz olsaydınız? biide öneri, fikriniz varsa lütfen paylaşın.
hani bazen öyle cevaplar gelir ya, tik verseniz çok fukara kalır, kalkıp özel mesajla şükranlarınızı sunarsınız. hangileriydi onlar? sorunuz, cevap yada cevabı veren şeklinde paylabilirsiniz.
2 yıldır günde 4 kez toplu taşımaya biniyorum. 6 ay öncesine dek arada bir boğaz enfeksiyonu, grip, nezle vs..her türlü bulaşıcı zımbırtıyla cebelleşiyordum. şimdi toplu taşıma kullanırken alışkanlık gereği, açık cam kenarı-kapı dibi gibi yerlerde duruyorum. ilaveten demirleri, tutacakları hep sol elimle tutuyorum. sağ elimle hiçbiryere dokunmuyorum.otobüsten çıkıp lavaboya ulaşana dek sol elimi vücuduma değdirmiyorum.
sonuç; ne hastalık ne birşey.
biraz sapıklık gibi gelebilir; ama günde yüzbinlerce kişi metro, metrobüs, tramwayda pis nefes alıp veriyor, o tutacaklara pis elleriyle tutunuyor. pis dediğim için humanistlik yapmayın, haftalardır banyo yapmadan yürürken bile leş gibi kokan bir sürü pis insan var. siz de solunum ve temas konusunda hassas olun, sağlığınıza dikkat edin canlarım.
edit: sizin de tavsiye veya eleştriniz vardır diye soru olarak açıyorum.
sonuç; ne hastalık ne birşey.
biraz sapıklık gibi gelebilir; ama günde yüzbinlerce kişi metro, metrobüs, tramwayda pis nefes alıp veriyor, o tutacaklara pis elleriyle tutunuyor. pis dediğim için humanistlik yapmayın, haftalardır banyo yapmadan yürürken bile leş gibi kokan bir sürü pis insan var. siz de solunum ve temas konusunda hassas olun, sağlığınıza dikkat edin canlarım.
edit: sizin de tavsiye veya eleştriniz vardır diye soru olarak açıyorum.
her gün ortalama 3 saat yolda geçiyor. ister istemez düşünüyoruz. benim fikrim şu;
sorun1: en çok trafik, sokak ve caddelerdeki hatalı park'tan kaynaklanıyor. otobüs vs..ler oradan geçemediği e5'de tıkanıyor.
çözüm1: her belediye kendi sınırlarındaki her mahalleye 10 apartman dikip katlı otopark yapacak. aylık ücret ödeneceği için apartmanların paraları fazlasıyla çıkacak. ve sokağa park yasaklanacak.ilaveten hatalı parkedenleri fotoğrafını çekip çok yüklü cezalar ödemesine sebep olunacak.
sorun2: otobüs, metrobüs vs..duraklarda çok beklediği için trafik oluyor.
çözüm2: akbil sistemi kalkacak. denetmen sistemi gelecek. her durağa akbil cihazı, kart basma, otomasyon ücreti vs..ödemek yerine istanbul'a 100 kişilik iett denetmenleri işe alacaksın. tek işleri sabah akşam ellerinde polislerinki gibi bir cihazla dolaşıp random otobüs, metroya girip millete aylık passcardlarını kontrol edecek. passcardı olmayanın direkt kimlik no'sundan vergi cezası kesilecek. yani otobüse binerken akbil basma, doldurma, isteme kalabalığı olmayacak. direkt bineceksin.
çok mu saçma?
sizin fikriniz, eleştriniz ve önerileriniz?
sorun1: en çok trafik, sokak ve caddelerdeki hatalı park'tan kaynaklanıyor. otobüs vs..ler oradan geçemediği e5'de tıkanıyor.
çözüm1: her belediye kendi sınırlarındaki her mahalleye 10 apartman dikip katlı otopark yapacak. aylık ücret ödeneceği için apartmanların paraları fazlasıyla çıkacak. ve sokağa park yasaklanacak.ilaveten hatalı parkedenleri fotoğrafını çekip çok yüklü cezalar ödemesine sebep olunacak.
sorun2: otobüs, metrobüs vs..duraklarda çok beklediği için trafik oluyor.
çözüm2: akbil sistemi kalkacak. denetmen sistemi gelecek. her durağa akbil cihazı, kart basma, otomasyon ücreti vs..ödemek yerine istanbul'a 100 kişilik iett denetmenleri işe alacaksın. tek işleri sabah akşam ellerinde polislerinki gibi bir cihazla dolaşıp random otobüs, metroya girip millete aylık passcardlarını kontrol edecek. passcardı olmayanın direkt kimlik no'sundan vergi cezası kesilecek. yani otobüse binerken akbil basma, doldurma, isteme kalabalığı olmayacak. direkt bineceksin.
çok mu saçma?
sizin fikriniz, eleştriniz ve önerileriniz?
çağrı merkezinde çalışıyorum. haftasonlarım tatil. bu aralar kafamı çok meşgul eden bir plan var.
kalkıp taksimlerde, bakırköylerde, mecidiyeköylerde 800 liraya ev kiralayacağıma taa rumeli taraflarındaki balıkçı köylerinden birinde 300-500'e derme çatma bahçeli bir ev tutayım diyorum. bahçesinde tavuklar, ördekler, sebzeler meyveler yetiştireyim diyorum. peyderpey yapabilirim heralde. tek sıkıntı ulaşım. onu da hacıosman'dan kalkan otobüslerle çözüyoruz. şu an zaten trafikte 1.5 saat kaybediyorum. bu iş olursa çağrı merkezinden oralara 2 saatte ulaşacağım. sıkıntı olacağını sanmıyorum. sonuçta c.tesi pazarım boş.
hıh? siz ne dersiniz. olur mu o iş?
kalkıp taksimlerde, bakırköylerde, mecidiyeköylerde 800 liraya ev kiralayacağıma taa rumeli taraflarındaki balıkçı köylerinden birinde 300-500'e derme çatma bahçeli bir ev tutayım diyorum. bahçesinde tavuklar, ördekler, sebzeler meyveler yetiştireyim diyorum. peyderpey yapabilirim heralde. tek sıkıntı ulaşım. onu da hacıosman'dan kalkan otobüslerle çözüyoruz. şu an zaten trafikte 1.5 saat kaybediyorum. bu iş olursa çağrı merkezinden oralara 2 saatte ulaşacağım. sıkıntı olacağını sanmıyorum. sonuçta c.tesi pazarım boş.
hıh? siz ne dersiniz. olur mu o iş?
memleket iyice dilenci çöplüğüne döndü. bana ajitasyon, empati ile falan gelmeyin. siz verdikçe daha çokları tünüyor yada olanlar bu işe çoluk çocuk, bebek ne varsa onları da katıyor.çünkü keriz çok!!! aç ve gururlu olan insan gerekirse gider sabah akşam inşaat, sanayi, fabrika, esnaf tek tek dolaşıp elbet ufak bir iş bulur. bulamıyorsa gerçekten çaresiz değildir. artık şunları beslemeyin de memleket iyice hindistan'a dönmesin. siz vermezseniz eşşek gibi iş bulup çalışacaklar. bilhassa suriyeliler hususunda çok pis oyunlar dönüyor. öoğunun elleri, kolları dövmeli. çoğu suriye'de yada türkiye'de dilencilik yapan çingeneler. fırsatı bulunca buraya geldiler yada suriyeli diye yutturdular. geçen mecidiyeköy'de çektiğim fotoğrafı da ekliyorum. adamlar suriye plakalı araçla dilenci getiriyorlar. sizler de fikir ve eleştrilerinizi yazın diye soru olarak açıyorum.
i.hizliresim.com
i.hizliresim.com
1 haftadir gece 11:30 gibi semtin parkina yuruyor orada 1 saat kosu, aletli jimnastik yapip geri geliyorum. genelde tektuk berdus yada esrarci gencler oluyor. bunlarin disinda saglikla veya uyku duzeniyle ilgili sikinti olur mu?
not: dus, eve yuruyus vs.. derken 1:00'de yatiyor.sabah 7:30'da kalkiyorum.
not: dus, eve yuruyus vs.. derken 1:00'de yatiyor.sabah 7:30'da kalkiyorum.
az önce oyun videosu izlerken düşündüm. az çok programlama bilgisi olan bilir. size verilmiş senaryoya ve temel ihtimallere göre oynuyorsunuz. peki ya karşımıza çıkan her nesne, kişiye farklı tepkiler vererek oyun akışını tamamen değiştirsek? öyle olsaydı muhteşem olmaz mıydı? örn;
battlefield 4'de birşeyleri kurtarmaktan ve görev yapmaktan vazgeçip, şehir dışına çıkıp 1 hafta köy kasabasında çiftçilik yapıp kafayı dinlemek. orada bir adamla tanışıp, uğruna savaştığımız kişilere suikast düzenlemek? vb..kimsenin bilmediği yüzlerce ihtimaller silsilesi...
battlefield 4'de birşeyleri kurtarmaktan ve görev yapmaktan vazgeçip, şehir dışına çıkıp 1 hafta köy kasabasında çiftçilik yapıp kafayı dinlemek. orada bir adamla tanışıp, uğruna savaştığımız kişilere suikast düzenlemek? vb..kimsenin bilmediği yüzlerce ihtimaller silsilesi...
22:00'den sonra yasaktı. ama hayvani efkar bastı. ne yapsak, tekel'e gitsek bi güzellik yaparlar mı?
internette, işyerinde bakıyorum herkes aynı. tatmin edici bir cevap da alamıyorum.
ise giderken yolda, sokakta,metrobuste herkesin elinde pastane, sandvic posetleri veya kuyruklar goruyorum. sizin mazaretinz nedir?
a) annem, karim tembel
b) istah meselesi
c) 20 dakika erken kaldirilmak koyuyor
d) maddi durumum iyi
e) kendi malligim
a) annem, karim tembel
b) istah meselesi
c) 20 dakika erken kaldirilmak koyuyor
d) maddi durumum iyi
e) kendi malligim
evli kizkardesimin parasini caldi. daha once de diger akrabalarin parasini calmis. ilaveten neredeyse tum sulalesini ben dahil olur olmadik saatlerde arayip igrenc ses efektleri cikararak sapiklik yapiyor. halami sevmesem ve 17 yasinda olmasa gidip agzini yuzunu dagitacagim ama millet de ailesine ayip olmasin diye itham edemiyor.. akrabada bilen bi kac kisi ve onlar da sadece supheleniyor ama puzzle parcalarini biraraya getirince hepsinin altinda bu serefsiz cikiyor. ne yapilir buna?
yabancı bir dostumun doğum günü var. ona cd yapacağım. barış manço - karasevda ve nick the chopper'ı çok sevmişti. kendisi ne alakaysa prince hayranı ve daft punk'ın son albümünü defalarca dinlemiş. müzik hakkında epey bilgili. aklıma gelen şunlar. gördüğünüz üzere gayet ince eleyip sık dokudum. amacım türkiye'de ne cevherler varmış düşüncesi aşılamak.. ekleyebileceğiniz neler var?
erkin koray - akrebin gözleri
yeni türkü - fırtına
selda bağcan - ince ince kar yağar
mor ve ötesi - cambaz
mfö - bazen
barış manço - dönence
kramp - tek başına
cem karaca- oğluma
edip akbayram - aldırma gönül
orhan gencebay - bir teselli ver
erkin koray - akrebin gözleri
yeni türkü - fırtına
selda bağcan - ince ince kar yağar
mor ve ötesi - cambaz
mfö - bazen
barış manço - dönence
kramp - tek başına
cem karaca- oğluma
edip akbayram - aldırma gönül
orhan gencebay - bir teselli ver
az once dotle bir cumleyle karsilastim.
have you got an umberella?
bizim dile cevirince.
bir semsiye aldin mi?
ama biz semsiyeni aldin mi diye sorariz. eger satin alma isi olsaydi o zaman kac tane sorusuna cevap icin bir diyebilirdik. bu a/an duruma gore degisiyor mu?
have you got an umberella?
bizim dile cevirince.
bir semsiye aldin mi?
ama biz semsiyeni aldin mi diye sorariz. eger satin alma isi olsaydi o zaman kac tane sorusuna cevap icin bir diyebilirdik. bu a/an duruma gore degisiyor mu?
erkek olanlardan bahsediyorum. aşırı itici geliyorlar. hele bir de 2 tutam saçı kalmışsa hayattan soğuyorum. sizde durum nedir? problem bende mi?
dagci, dalisci vb..antin kuntin seyler yapan adamlar bu isten nasil para kazaniyor anlatin bi hele?
az önce 2009 seçim sonuçlarıyla karşılaştırınca chp'nin resmen çöktüğünü farkettim. artvin'i mhp"ye antalya, adana vs yi akp'ye kaptırdığını gördüm. daha da bir sürü yer var. sizce bu çöküşten sonra chp'de taşlar yerinden oynar mı?
allah belasını versin şu oyunun. hem ps'den hem pc'den adamları ipe diziyorum ama iş son şut'a kaldı mı top havaya uçuyor. her açıdan hem enlemesine hem de boylamasına mükemmel şut'lar nasıl çekecem pc'nin klavbyesinde? lütfen sağır babanneye anlatır gibi anlatın.
çalıştığınız yerde ürettiğiniz işleri piyasaya sürmeden önce son kontrolleri kim yapıyor?
iphone gibi parçaları 40 yerden sipariş edilen şeyler değilde tek firmanın yapacağı en zor şeyler nedir acaba?
uçak motoru, vinç, asansör, işlemci vs...sizce?
uçak motoru, vinç, asansör, işlemci vs...sizce?
index sayfasinda duyuru sahibi nickine link koymak gereksiz. ekran kucuk oldugu icin duyuru yerine hep adamin nickine. tikliyoruz. nick linkleri duyuru detayinda olmadi daha mantikli. bi de duyuru detayinda anasayfadaki diger duyurulari gorememek buyuk eksiklik bence
demin eksiisozlukte tam sayfa melihgokcek reklamına denk geldim. hulya degildi dimi:) ahaha demek ki herseyin basi paraymis.
(bkz: melih gökçek'in ekşi sözlüğe reklam vermesi)
edit: simdi farkettim. arkadas google yuzunden demis ama oyle degil bence. eksi gibi siteler adsenseii kücük yerler icin kullanır. sayfa tamamına banner manuel olarak yapılmıştır.
(bkz: melih gökçek'in ekşi sözlüğe reklam vermesi)
edit: simdi farkettim. arkadas google yuzunden demis ama oyle degil bence. eksi gibi siteler adsenseii kücük yerler icin kullanır. sayfa tamamına banner manuel olarak yapılmıştır.
dün kabin memuru için mülakata girdim. öyle tipler vardı ki, masterını abd'de yapmış. üniv birincisi, jeeple görüşmeye gelen vs..en az 1000 tane böyle insan. hadi biz anadolu çocuğuyuz üniv. okuyamadık. ama bu insanların arap topraklarında tek göz odada yaşamak için bu kadar hevesli olması ilginç geldi. siz yapar mıydınız?
arkadaşın gazıyla oyun yükledim. açılmıyor. çift tıklıyorum. tepki yok. neden acaba? allahtan para vermemişiz. sistem yetersiz değil. w8 64 bit orjinal.
önceleri acıyordum; ama sonraları bunların lüks araçlarla metrobüs duraklarına taşındığını gözümle görünce nefret etmeye başladım. tamam savaştan kaçabilirsin; ama zaten sınırda kamp kurulmuş senin için. beğenmeyip büyükşehir'de dilenmeye geliyorsan bence bu zorunluluk değil tercihtir. bence çoğu savaşı bahane eden eğitimsiz, cahil ve meslekleri dilencilik olan kimseler.
burnuma çakallık kokusu geldiği için sorayım dedim. hani ttnet'i aradığınızda
"aradığınız numara 02xxxx ise 1'i değilse 2'yi tuşlayın diyor." orada benim numara yanlış çıkıyor.
sizde de öyle mi?
"aradığınız numara 02xxxx ise 1'i değilse 2'yi tuşlayın diyor." orada benim numara yanlış çıkıyor.
sizde de öyle mi?
bi cv hazırlıyorum da ön yazı konusunda emin olamadım. doğru olmuş mu acaba?
I may write with all my honesty that im impatient to work and spent all my effort for xxx corporation if you give me an opportunity. Yours faithfully
bide mülakatta kendimi ingilizce anlatmamı isterler diye şunları da çevirirseniz sevinirim.
19xx yılında izmir konak'da doğdum. Liseyi xx meslek lisesinde tamamladım. xx Üniversitesi Felsefe Bölümünde okumaktayım. 2012 yılında teknoloji marketlerde casper bilgisayarların satışını yaptım. Gezmeyi ve kitap okumayı severim. askerlik problemim yok.
I may write with all my honesty that im impatient to work and spent all my effort for xxx corporation if you give me an opportunity. Yours faithfully
bide mülakatta kendimi ingilizce anlatmamı isterler diye şunları da çevirirseniz sevinirim.
19xx yılında izmir konak'da doğdum. Liseyi xx meslek lisesinde tamamladım. xx Üniversitesi Felsefe Bölümünde okumaktayım. 2012 yılında teknoloji marketlerde casper bilgisayarların satışını yaptım. Gezmeyi ve kitap okumayı severim. askerlik problemim yok.
benim oyum berk hakman ve gurkan uygun'a. sizce?
lokasyon belirtirseniz sevinirim.
yabancı bi misafirim mısır çarşısından almış. limon çayı adı altında satmışlar. limon gibi de mis kokuyormuş; ama çaya bir gıdım koysam bile zehir gibi sert oluyor dedi. acaba tomurcuk gibi siyah çayın içine atılan bir şey midir bu?
iflah olmaz bir loser ve yalnızlıktaki ustalığımı düşününce niye yazmıyorum ben lan? diyerek başladığım bu yazma işinde istikbalim sizin ellerinide. ne dersiniz? bu satırlar devam etse okur musunuz?
**************
çalan kapı sesiyle irkildi. hemen defterini ve kalemini birbirine paralel ve 10 cm aralık kalacak şekilde masanın üstüne özenle yerleştirdi. gelen, yeni arkadaşı halil'di. insanları daha iyi tanımak için yaptığı bu küçük oyunlar işe yarıyordu. hızlı selamlaşma faslının ardından kahve hazırlamak için mutfağa gider ve yokluğunda neler çevirildiğini öğrenmek için misafirin ardından özenle hizaladığı eşyaların açı ve konumunu tekrar gözden geçirirdi. eğer kurbanı bu tuzağa düşerse bir dahaki sefere daha mahrem eşyalarını ulu orta bırakıp bu testi bir sonraki aşamaya götürürdü. ama bu sefer olmamıştı. çünkü ercan, yüreğinde kötülük ve kuşku olmayan saf biriydi. daha birkaç gün evvel parkta ağlarken yanına gelmiş, biraz merak biraz da şevkat dolu bakışların ardından iki dost olmuşlardı. görülür şey değildi, birbirini tanımayan iki yetişkin adam sırf diğeri ulu orta ağlıyor diye dost olmuşlardı. hemde ne dostluk. çok ilginç adamdı şu halil vesselam. ilk görüşte yufka yürekli, cana yakın bir izlenim bırakırken, daha sonraları bu şefkat duygusu yerini şüpheye bırakıyordu. onun aksine yusuf kapalı kutuydu. ilk bakışta çok soğuk biri görünse de kalbinin kapısını açtığı insanlara en az halil kadar bağlanıyordu. tabi bu durum, yıllar süren yalnızlığın getirdiği tuhaf düşünce ve gelenekleri devam etmesine mani olmuyordu. halil, odadaki hiç bir şeye dokunmadan onu bekliyordu. hiç bir ses duymayan yusuf ise bu suskunluğun sebebini merak ediyor ve yine karşıdakine sormaktansa her hareketini, geliş saatini, kıyafetini şöyle hızlıca aklına getirip olası senaryoları zihninde şöyle bir sıralıyordu. bu durumdan nefret ediyordu. maden işciliği diyordu buna. çünkü çok yorucu bir işti. Kronik zannettiği baş ağrılarının sebebi de buydu. halbu ki ercan'daki bu sessizliğin ve sebebi masum bir müjdeden ibaretti. İş bulduğu müjdesini vermek için gelmişti. kahvesini yudumlarken, müjdesini vermişti. fikir yürüttüğü ihtimaller suya düşen yusuf'un memnuniyetini sergilemek için gösterdiği çaba ise amatör tiyatro oyuncularına ders olarak okutulacak biçimde yapmacıktı. ercan, daha işbaşı yapmadan hayallerinden bahsetmişti. ilk maaşımla seninle istanbul turu yapıcaz. sultanhamet'e çıkıp yürüyerek eminönüne gideceğiz. oradan vapurla boğaz turu. bakarsın 2 kız buluruz. onları da ben çekerim. iyi bir dinleyici olan yusuf ise onaylayan kafa hareketlerinden başka birşey yapmazken aklından yıllar önce yaşadığı aynı heyecan ve akabinde gelen hayalkırıklıkarı geldi.
***************
**************
çalan kapı sesiyle irkildi. hemen defterini ve kalemini birbirine paralel ve 10 cm aralık kalacak şekilde masanın üstüne özenle yerleştirdi. gelen, yeni arkadaşı halil'di. insanları daha iyi tanımak için yaptığı bu küçük oyunlar işe yarıyordu. hızlı selamlaşma faslının ardından kahve hazırlamak için mutfağa gider ve yokluğunda neler çevirildiğini öğrenmek için misafirin ardından özenle hizaladığı eşyaların açı ve konumunu tekrar gözden geçirirdi. eğer kurbanı bu tuzağa düşerse bir dahaki sefere daha mahrem eşyalarını ulu orta bırakıp bu testi bir sonraki aşamaya götürürdü. ama bu sefer olmamıştı. çünkü ercan, yüreğinde kötülük ve kuşku olmayan saf biriydi. daha birkaç gün evvel parkta ağlarken yanına gelmiş, biraz merak biraz da şevkat dolu bakışların ardından iki dost olmuşlardı. görülür şey değildi, birbirini tanımayan iki yetişkin adam sırf diğeri ulu orta ağlıyor diye dost olmuşlardı. hemde ne dostluk. çok ilginç adamdı şu halil vesselam. ilk görüşte yufka yürekli, cana yakın bir izlenim bırakırken, daha sonraları bu şefkat duygusu yerini şüpheye bırakıyordu. onun aksine yusuf kapalı kutuydu. ilk bakışta çok soğuk biri görünse de kalbinin kapısını açtığı insanlara en az halil kadar bağlanıyordu. tabi bu durum, yıllar süren yalnızlığın getirdiği tuhaf düşünce ve gelenekleri devam etmesine mani olmuyordu. halil, odadaki hiç bir şeye dokunmadan onu bekliyordu. hiç bir ses duymayan yusuf ise bu suskunluğun sebebini merak ediyor ve yine karşıdakine sormaktansa her hareketini, geliş saatini, kıyafetini şöyle hızlıca aklına getirip olası senaryoları zihninde şöyle bir sıralıyordu. bu durumdan nefret ediyordu. maden işciliği diyordu buna. çünkü çok yorucu bir işti. Kronik zannettiği baş ağrılarının sebebi de buydu. halbu ki ercan'daki bu sessizliğin ve sebebi masum bir müjdeden ibaretti. İş bulduğu müjdesini vermek için gelmişti. kahvesini yudumlarken, müjdesini vermişti. fikir yürüttüğü ihtimaller suya düşen yusuf'un memnuniyetini sergilemek için gösterdiği çaba ise amatör tiyatro oyuncularına ders olarak okutulacak biçimde yapmacıktı. ercan, daha işbaşı yapmadan hayallerinden bahsetmişti. ilk maaşımla seninle istanbul turu yapıcaz. sultanhamet'e çıkıp yürüyerek eminönüne gideceğiz. oradan vapurla boğaz turu. bakarsın 2 kız buluruz. onları da ben çekerim. iyi bir dinleyici olan yusuf ise onaylayan kafa hareketlerinden başka birşey yapmazken aklından yıllar önce yaşadığı aynı heyecan ve akabinde gelen hayalkırıklıkarı geldi.
***************
her hafta en az 1 kez duyuru açılıyor bunlarla ilgili. hatunlara sarkan, kıro, parasından başka hiçbir boku olmayan, görgüsüz insanlar vs..
niye böyle lan? niye pavyon'a, genel ev'e, barlara değilde spor salonlarına gidiyor bunlar?
geçen duyduğum bir olaydan dolayı açma gereği duydum. hollandalı biri spor salonunda barzonun tekinden bahsetti. yukarıdaki kriterlere uyan tip. kendisine, senin evlenmemiş 20 yaş altı hollandalı bir yeğenin falan varsa tanıştır demiş. hem de ilk muhabbetlerinde.
niye böyle lan? niye pavyon'a, genel ev'e, barlara değilde spor salonlarına gidiyor bunlar?
geçen duyduğum bir olaydan dolayı açma gereği duydum. hollandalı biri spor salonunda barzonun tekinden bahsetti. yukarıdaki kriterlere uyan tip. kendisine, senin evlenmemiş 20 yaş altı hollandalı bir yeğenin falan varsa tanıştır demiş. hem de ilk muhabbetlerinde.
adres verin de ziyaret edelim. gina geldi yagli ellerin yuzume degmesinden ve pis nefesi koklamaktan.
neler var bildiğiniz? hem otobüsün içi kalabalık olmayacak hem de trafiğe takılma riski olmayacak. rahat rahat istanbul'u gezmek için.
3 ayrı cd ve flaş diskten denedim. sorun nerde olabilir acaba?
firmanin afini unuttugum icin boyaci diyorum. kanallarda donen uzuuun 'hedehododen rengi alin geri neyi kalir ki, sarilma temali' bi reklam var. hemen hemen her kanalda... dandik bir kanalda bile saniyelik reklamlar milyarlarla ifade edilirken kisa film gibi reklamin tum kanallarda donmesi, ustelik cok kisa bir sure disinda adinin gecmemesi tuhaf degil mi? alti ustu boya formasi. bu kadar parayi nerden bulmuslar? her kanalda 5 dakikalik reklami yayinlamaya trilyonlar yetmez.
o bilgiler tahmini değil mi? çünkü hiç tuttuğunu görmedim. durakta 10 dakika sonra gelecek diyor ama 20 dakika bekliyorsun gelmiyor.
çok net ve basit biri sorucam. gece gündüz araçlara bağlı son ses hoparlörlerle kafa siken, bayrak, resim, afiş, el insanlarıyla milyonlarca israf eden parti mensupları tüm bunların faydadan çok zarar getirdiğini düşünemiyorsa gerizekalı değil midir? gerçekten böyle şeylere tav olacak bir vatandaş yok çünkü.
yaz da geliyor. 2 arkadaşız. ben de ehliyet var ama araba yok ve araba sürmeyi unuttum. ayda bi, iki kez haftasonları istanbul'dan çıkıp haritadan seçtiğimiz bir şehre gidelim diyoruz. zengin değiliz. maliyet çok önemli. ilan verip arabalı biriyle benzine ortak mı olalım, otobüs, uçak mı yapalım yoksa motor, araba mı kiralayalım? her türlü teklif, öneri vs.'ye açığız.
halamın oğlu ki kendisi 28 yaşında ve evli, çocuklu. amcası kalp krizinden hastanede. araları iyiydi. doktorlar yaşaması mucıze deyip yoğun bakımda tutuyormuş. pederden aldım bu bilgileri. neyse az önce face'i açıp bakayım dedim. adam medikal park hastanesnden face ve fooursquare de check in yapmış. paylaşayım dedim.
sosyal konulara duyarlı biriyim. ayvansaray metrobüs durağında hem 2 akbil makinesi hem de 2 vardiya çalışan kart satış memuru var. şimdi mail atıp, neden hem makina hem adam var siye şikayet edeyim mi? belki mantıklı bir qçıklaması vardır. size sorayım dedim. sonuçta devlet malı deniz değil. haksız mıyım?