Ekşi Duyuru

ben de yaptırmıştım zamanında, beş sene sonra gittim kan aldılar.. tutmuş sizin aşı dediler; birdaha da uğramadım zaten.. marka çok farketmez sanırım, kaliteli olduktan sonra..

toplamda 3 kez yapilan bir set asi yapiliyor, farkli araliklarla ama 3 ay icinde yapiliyordu sanirsam. 3lu setten yaptirirsaniz koruma suresi uzamakta. cok sallama olmasin diye de hepatit.org dan sunu aldim:
HEPATİT B AŞISI :

Hepatit B aşısı 3 dozluk uygulama gerektiren bir aşı bu üç dozun sonunda % 95 oranında koruyuculuk sağlar. Bu üç doz en az 12 yıl kişileri hepatit B den korumaktadır.

Yeni doğan bebekler, tüm yetişkinler, uyuşturucu kullananlar, son 6 ay içersinde birden çok seks partneri olan kişiler ve cinsel yolla bulaşan bir hastalığa sahip olanlar, homoseksüeller, biseksüeller , hemofili hastaları, diyaliz hastaları, tüm sağlık çalışanları, hapishane çalışanları ve hapishane mahkumları, özürlü bakım evleri personeli, dünya üzerinde hepatit B açısından riskli bölgelere seyahat eden kişiler...hepatit B aşısını ivedilikle yaptırmalıdır.

AŞILANMA SONRASI HEPATİT B YE KARŞI BAĞIŞIKLIK OLUŞUP OLUŞMADIĞI TESPİT EDİLEBİLİR Mİ? KİMLERDE BU TESPİTLER GEREKLİDİR ?

EVET...antikor titresi denilen aşıya karşı yanıtın oluşup oluşmadığını anlamak için hekiminiz testler isteyebilir. Bu rutin bir uygulama değildir. Aşının % 95 oranında tuttuğunu belirtmiştik. Ancak bazı riskli gruplara aşının tutma oranını gösteren testler istenebilir. Sağlık çalışanları, kronik hepatit B enfeksiyonu olan seks partnerine sahip kişiler, vücut savunma sisteminde ciddi değişimler olan kişilerde aşının tutup tutmadığını anlayıcı testler istenebilir. Ayrıca hepatit B aşısından sonra bağışıklanmadığınız gibi bir inancınız varsa hekiminizle tartışın, gerekli görülürse aşının bağışıklık oluşturup oluşturmadığını testlerle sınayabilirsiniz.

surda da daha detayli bilgiler var, asi markasi vs gibi..
www.asicalismagrubu.org

sefaköyde in.karsıya gec düz yürü 5 yada 10 dk sürer.

metrobüs veya mavi minibüslerle sefaköy belediyesi durağına gel. yolun karşısına geç. sefaköy durağından geçen herhangi bir otobüse bin. yürüme mesafesi olarak 15 dakika sürer. bence yürümek daha mantıklı.
sefaköy durağına giden otobüsleri yazayım hemen.
98s-98-89-89i-89s-hty20-hty15 bunlar geçiyor.sefaköy durağında indikten sonra yolun karşına geç, bankalar caddesini sor. herkes gösterir.

minibüs yada otobüsle sefaköy merkezde indikten sonra kısa bir yürüme mesafesinde ulaşabilirsiniz.

Başkent İletişim Akademisi derim bu konuda. Trt spikerleri ders veriyor. 400 lira civarında olması gerek. Meb onaylı sertifika da veriyorlar.

Ankara için bir şeyler diyebilecek var mı?

İşe iyi paralarla başlıyorlar. 2000-2500 hatta daha fazla kazananlar tanıyorum. Yani kendini kısa bir süre sonra amorti ediyor. Dükkan açıp riske girmekten iyidir.

2000 lira ile işe başlamayı asla beklemeyin. Çevremde gördüğüm pek çok sistemci 600 - 800 lira arası bir maaş ile başladı.

Mcp sertifikasyonu alınacak olan dala göre farklılık göstermektedir. Sistem için ayrı yazılım için ayrı sertifikasyon sınavlarına tabi tutulur. 1 sınav fiyatı 80 lira civarındadır.

Yazılım için ilk girdiğiniz sınav 70-536'dır. 40 sorudan oluşur 1000 puan üzerinden değerlendirilir 700+ geçme notudur. Sınavı geçtiğiniz zaman mcp olmak için ilk adımı atmış olursunuz fakat mcp olamazsınız. Ardından uzmanlaşmak istediğiniz alana göre Asp.net ya da Framework olarak 2ye ayrılan sınavlar bütününe girersiniz. Bunlar toplamda 9 tanedir. 2.sınavı geçtiğinizde Hoşgeldin kiti alırsınız o zaman mcp kartınız ilk sertifikanız ve mcpID'niz gelir.

9 sınavın bütününü geçtiğinizde de MCPD(microsoft certified professional developer)olursunuz.
Sertifikalar iş başvurularında pek önemsendiğini görmedim. IT sektöründe özellikle yazılım kısmında sertifikalarınız değil bilginiz önemlidir. Şu an lise mezunu bir arkadaşım 4.800 liraya büyük bir yazılım firmasında çalışmakta. Varın gerisini siz düşünün.

Sınavlar ingilizce almanca fransızca ve japonca olarak yapılmakta. istediğiniz dili kendiniz seçiyorsunuz.

Avrupa'da sertifikasyon pek önemsenmiyor diye biliyorum. Siz iyisi mi sertifikaları alana kadar bu sertifikasyonların temsil ettiği bilgilerinizi genişletin

Öncelikle bilisim sektöründe bilgisayar mühendisliği bitirmiş, bilimum dilleri yalamış yutmuş, yabancı dile sahip kişiler bile kariyernet gibi yerlerde havada kapılmıyor.
alkolik imamında söylediği gibi bu sektörde hangi sertifikalara sahip olduğun, hangi okulu ne derece ile bitirdiğin değilde ne yapmış/yapabiliyor olman önemli hatta bunun en büyük örneği bu siteden haberdar herkezin tanıdığı ssg. o 8000 10.000 ytl ücretler kurs ücretleri, sınavlara girmek için sınav ücretlerini yatırman yeterli illa kurs almana gerek yok zaten nette sınavda sorulan sorular cevapları ile birlikte dolaşım halinde bilgi sahibi olmadan ezberlenerek bile sertifika alınabilir.
tecrübe ettiğim kadarıyla yunanistan ve italya'da bu sertifikalar tabiri caizse pek sallanmıyor türkiye'de de alan bi arkadaşım konusunda iş bulamayıp bi turizm firmasının ofisinde bilet satmakla meşgul yani kısacası ne yatırılan paraya nede çekilen stress ve uğraşa (bence)değmeyecektir. onun yerine en basitinden web programlama/tasarım alanında eğitim almak sanırım daha mantıklı en kötü ihtimalle arkadaşınız bi şirkette iş bulamasa bile kendi başına freelance çalışabilme şansı olucaktır.

benim tanıdığım windows yükleyemeyen sistem mühendisi var. Bunu benim dışımda işverenlerde biliyorsa 2000 ytl ler zor biraz. son olarak microsoft sertifikaları o kadarda prestijli değildir.

çok normal. benim şifrem geldikten tam 10 gün sonra kartıma kavuşabildim. ama aynı kart babama 15 günde ulaştı. işin bi standardı yok yani.

gecikir hatta kaybolur,zaten zorla kart verirler,asla zamanında size ulaşmaz,kurye şirketleri de herhalde ucuza çalışıyo bankalara,muhatap bulamazsın,ben kendim alıyım dersin vermezler,velakin ülser olursun sinirden,kartın da hala gelmemiştir.

bence var.. içine bomba koyarsın, uyuşturucu koyarsın.. nereden bilecek ki adamlar.. hani en kötü elektronik cihaz var hediye fln dersin..

Hemen kendini onlarin yerine koy. Tanimadigin birisi sana bir paket veriyor. Baskasina gotureceksin. Kabul eder misin? Bir kisiden belki, ya milyonlarca kisiden? Sormadan zor.

e iyide içine bomba veya uyuşturucu koyan birisi bunu açık açık söylemezki zaten.

Yalan söyleyebilirsin. Ben bir kere piyasadan alınma korsan DVD gönderirken boş cd gönderiyorum değiştim mesela. birşey de olmamıştı..

o soruyu genelde kargoyla taşınması müsait olmayan bir şey gönderiyor musun diye soruyorlar. taşınmaya engel bir şey değil demen yeterli.

eğer paketinden şüpheleniyorsa paketi açma yetkisi yok. polise haber verir ve polisin de açma yetkisi yok. önce savcıdan izin kağıdı alırlar öyle açarlar paketini.

@etna: adamlar açın köşesinden bakalım diyorlar bazen..

belli olur ama ne koyulduğu belki tarayıcıdan fln geçiriyorlardır (hiç sanmıyorum ama)... yinede bu kadar rahat olsaydı uyuşturucu kuryesi fln gerek kalmazdı hiç, yolla kargoyla tamam.. veya öldüreceğin adama yolla bombayı kutuyu açınca patlasın yani... vardır birşeyler kesin...

Tabii ki var.
Hatta DHL gibi uluslararası kargo şirketleri içindekilere teker teker bakmadan zarf bile kabul etmiyor.
Kargo şirketlerinin taşıyabileceği ve taşıyamayacağı şeyler yasalarla ve kendi kurallarıyla belirlenmiş. Herhangi bir denetimde yasak bir gönderi taşıdıkları ortaya çıkarsa başları belaya girer.

misalen söylüyorum yiyecek taşımaları da yasak, amma velakin siz bunu çaktırmassanız çoğu açıp bakmıyor bile.

sorma hakları tabi ki var.

fakat siz de söylemek istemiyorsanız büyütmeyin. sallayın bişe gitsin. çünkü açıp bakmıyorlar. sadece soruyorlar. "size ne canım, söylemek zorunda mıyım?" şeklinde triplere girerseniz kesinlikle bakarlar ya da gönderim yapmazlar.

Genelde sorarlar çünkü kırılabilecek bişeyse ona göre koşullarda kargolanır garantisi vs. yapılır. Onun dışında sen kapalı bir kutu verdiğinde adamlar yine soracaktır içinde ne olduğunu ancak, hediyelik eşya vs diye geçiştirebilirsin.

İnanmayın abi böyle şeylere: )
(bkz: ekşi sözlükte aktif olmayan kullanıcılar silinecek)

sifirdir.

o değilde Gwammi Mufasta 'dan geçen gün mail geldi. çok hüzünlendim ya tekraren.

(bkz: nigerian money scam)
www.collegehumor.com:1710265

Tüm Facebook kullanıcılarının dikkatine:
Facebook son zamanlarda aşırı derecede kalabalıklaştı. Birçok kullanıcı Facebook'un yavaşlamasından şikayetçi. Kayıtların gösterdiğine göre bunun sebebi çok fazla aktif olmayan kullanıcı olması. Öte yandan çok fazla yeni Facebook kullanıcısı var. Biz bu mesajı, kullanıcıların aktif olup olmadığını bulmak için çevrenize gönderiyoruz. Eğer aktif kullanıcı iseniz lütfen 15 kişiye bu mesajı kopyala+yapıştır yapın (yani gönderin diyor).

Bu mesajı 2 hafta içinde göndermeyenler, yeterli boş alan açılabilmesi için tereddütsüz silinecektir.
Eğer Facebook hâlâ çok kalabalık olursa kibarca bir parça bağış isteyeceğiz (ödemeli yapacaklar kelekler). Fakat bu mesajı tüm arkadaşlarınıza gönderdiğinizde bize kimlerin aktif kullanıcı olduğunu gösterecek ve üyeliğiniz silinmeyecektir.

Facebook kurucusu
Mark Zuckerberg

faceboktan hortladı bu olay merak etmeyin:)

bir kaynak "ekşi sözlük"ü "ekşisözlük" diye yazıyorsa bilin ki o kaynak ekşi sözlük değildir. o yea!

mesaj kutuna kim gondermis onu?

Belki bana bu iletiyi yazan yazarda aldanmıştır. Sonuçta hiçbirimiz ekşisözlük hesaplarımızı kolay kolay elde etmedik, herhalde onun çekincesiyle kendisine böyle bir mesaj geldiyse herkese kopyalayıp göndermiştir.

(bkz: hayati yasayan adam)

zaten sedat kapanoglu (ssg) turkce karakter kullanmaz ki. oradan bile cikartabilirsiniz o'nun yazmadigini.

hard diskinde gözlemlediğin fiziksel bir sorun oldu mu? daha açık konuşayım: aynı şey benim başıma gelmişti, externalın üstünden duman çıkmıştı. böyle bir şey oldu mu, yoksa birden olan bir rahatsızlık mı bu?

Birden bire bu bad sectorler ortaya çıktı.. İş yerindeki bazı verileri yedekleme maksadıyla da kullandığım için koca harddisk kutusu adaptörüyle, usb kablosuyla seferi olarak bana hizmet ediyordu. Belki farkında olmadan yolda giderken bir yere de çarpmış olabilirim.

aslında açık parfüm yerine yurtdışından hizmet veren ve orjinal parfümleri freeshop fiyatına hatta kampanya denk gelirse daha ucuza bile alabileceğin bir site var:
www.strawberrynet.com
ilk zaman parfümlerde free shipping vardı fakat artık alkollü ürün kargosuyla ilgili taşıma koşulları değişikliği yüzünden free değil fakat çok uygun.
tavsiye...

valla ben kllandım zamanında, şimdi hiç parfüm kullanmıyorum ayrı. hiçbir farkı yok. kokusu aynı. yani kimisi atıp tutuyor değişik kokuyor, hede hödö diye. benim diyen hassas burunlular bile anlayamaz. haa çabuk da uçmuyordu kullandığım. ha varsın çabuk uçsun. fiyatı 1/10 dolaylarında. bi kere daha sıkarsınız. 10 kattan da daha fazla kullanılır. ben tavsiye ederim.

ben eminönü mısır çarşısındaki ve kapalı çarşıdaki parfümcüleri tavsiye ederim. hem o kokunun benzeri bir esans yapıyorlar ki çok kalıcı oluyor hem de alkolsüz ve tene sürüldüğünde kızarıklık ve kaşıntı yapmıyor. hem de gerçek konunun aynısı. hem de daha makul..

acik parfümün kapali parfümden hic bir farki yok der sevdicegim. hatta ben de bu gazla artik acik parfüm kullanmaya basliyacagimdir

kimisinde alerji yaptığı söylenir ama altına bile alerjisi olan annem yıllardır kullandığı halde bir zararını görmemiştir. aslında bayağı da kalıcı.

orjinal parfüm isteniyorsa illa ki tekin acar da artık freeshop fiyatına satıyor bütün ürünleri.

orjinal parfümle orjinal olmayan asla bir değil
ama çakmanın bile kalitelileri var artık
yüzde 60-70% performans ile kullanabilirsin çakmasını,
en leşleri eskiden leke yapıyordu alerji yapıyordu şimdi onlar çok azaldı
ama genede orjinali daha bi kalıcı oluyor

aradaki farkı göze alıp nolacak yahu 3kere daha sıkarım mantıksız değil ama

Bit, pire, uyuz vs. olsa simetrik tutulması gerekirdi. Kaşıntının tam olarak etyolojisini saptamak için görmek kerekebilir. Non-sedatif antihistaminik denediniz mi? (Zyrtec, Xyzal, Hitrizin gibi)

Herhangibir ilaç denemedim. ama şunu söyleyebilirim ki sivilcelenmeler birbirine yakın mesela tam dizimin üstünde 3 tane yan yana, tam diz kapağımın altında 4 tane birbirine çok yakın sivilcelenmeler gibi.

sigara içiyorsanız sigara kutusunun etrafına dolayabilirsiniz.

yok niye yesin ki ömründen.. kablosu dolaşmayan kulaklık mı var zaten.. benim dolaşa dolaşa 3-4 sene kullandığım kulaklık var, nereye salladıysam artık bulamıyorum ama bulabilsem hala canavar gibi çalışıyordur..

kaç kulaklığım gitti öyle olmuyor ne yapsam olmuyor mp3 player'a sarıyorum gene olmuyor en iyisi kendinden kablolu içine giren kulaklıklar çıkmış (elektrik süpürgesi kablosu gibin) kulak içi değil gerçi ama alınabilir

mp3 playerdan çıkarmadan sarmaya çalışıyorsanız eğer, tam çıktığı noktayı bükmeden biraz boşluk bırakarak sarmayı deneyin.

yani yine mp3 playerin etrafına sarın ama o dediğim çıkış yeri gerilmesin, bükülmesin ki içinde kopukluk olmasın.

onun dışında düğümler de çok sıkı olmadığı sürece yumuşak hareketlerle çözerseniz uzun süre kullanabilirsiniz diye düşünüyorum

iyi günler

kablo sarma aparatları falan bile var ortamda, küçük sevimli kedi şeklinde falan oluyolar..

usb girişi ile ilgili olabilir

desktop hard diskleri ve ide kablolarıyla bağlantı usb'den daha hızlı değil mi? usb 2 daha hızlı olabilir belki ama, öncekilerden daha hızlı olduğundan çok emin hissetmekteyim nedense..

@supercalifragilisticexpialidocious
harici harddisk kutuları ide'yi usb'ye çevirerek pcye bağlatıyor.

bir de belki usb kablosu veya slotu ile ilgili bir problemdir bunları değiştirmeyi dene bir istersen joeh

bana ntfs - fat32 ilişkisi gibi geliyor ama bildiğimden değil,mantıklı olduğundan.
hard diskte duruşları farklı ve çevirmesi zaman alır gibi.
ntfs yapın fazla doldurmadan zaten,sonra büyük dosyalarda sorun yaşarsınız.

codegen in yanına bile yanaşma sadece bunu söyliyebilirim şahsi tecrübemden :)

wd'nin pocket serisi vardı gerçi denemedim hiç ama wd*'yi kötüleyen görmedim şu vakte kadar

western digital al.

western digital kullandım uzun süre. gömlek cebine girecek boyutta. çok memnunum. kendisiyle ayrılığımızın sebebi abimin yanında isveçe göç etmesi oldu. olsa gene kullanırım.

wd passport serisi var. candır. 160 gbler 120 lira ya da altı, 250 gb ler biraz üstündedir.

ben de araştırıyorum ne zamandır. wd den bir kısım çok şikayetçi bir kısım memnun. onu da bil yani. gerçekten ciddi problemler yaşayan insanalr da var.
codegen çift usb giriş kullanıyor, bu yüzden pratik değil. gerçi kullananlar iyi güzel filan diyor ama ben almam şahsen.
seagate filan var wd ile yakın fiyatları ama ben tasarımlarını beğenmedim..

bi de wd passport serisi çok çabuk çiziliyormuş, kılıf almak lazımmış.

www.hepsiburada.com

bu ürünü buldum lakin usb 2.00 destekli diyor. Şimdi bunu alırsam alealede bir flashdisk için kullandığım usb porttan kullanabilir miyim ? Ve yazım hızı iyi olur mu ?

siz yine de onun da yedeğini bulundurun bence, "put your life on it" diyenleri var koyuyosun içine herşeyini sonra küçücük bi yana gelmede herşey uçup gidiyor. western digital'in my book undan bahsediyorum.

www.hepsiburada.com
ben bunu alıcam yakında.

joehi usb 1 makinalar da usb 2 destekliyor yani firewire olmasından iyi flash disk gibi kullanırsın bir de aldıktan sonra 4 gb'dan büyük dosya atınca hata verirse anla ki fat32 formatlı ntsc'ye formatlamak gerekiyor onu da..

western digital en iyisidir

ve alınıcaksa şu zamanda 1 terabayt alınmalıdır

bana sorarsan tabi.

hardal yapısı gereği ayrışır. zaten çok homojen bir karışım değildir.

ağzını iyice kapatıp inançla uzun süreli (2-3 dk kadar) çalkalarsanız hardal eski haline dönecektir.

Nedenini de yazmışlar burda:
answers.yahoo.com

Uzun süre kullanmayınca oluyor yani, karıştır ya da çalkala

ülker mühendisleri bi çözüm bulmuş olabilir o olaya gazlı ayran yapmışlar çalkalasan patlar yani vardır bi kimyasal çözümü de yani sonuçta.

sofra hardalı al mesela...onda yıl beklesen bir halt olmaz.

Eger hardal dogal olarak ayrisan bir seyse ayrismasini onlemek icin icine bir suru kimyasal basmak gerekir. Bence bosver, calkalama isine katlan. Dogal ve guzel bir urun yediginin farkina varmani sagliyor.

çiçek pazarında 30-40ytl. daha ucuza bile bulabilirsin.

Kuşa: 35 YTL
Kafese : 15 YTL

fiyat çıkardılar. Pahalı değil mi ?

35 lira çok pahalı. çiçek pazarında pazarlık yaparsan 10 liraya bile alabilirsin.

kuş daha yeni doğmuşsa fiyatı normal. tabii nerden aldığına da bağlı. ben birini kpzyatağı carrefourdaki petshop'tan -adını unuttum ama ünlü bir şeydi- aldım, gayet sağlıklı, diğerini de daha ayakta zor duruyorken kadıköyde, çarşının olduğu sokaklara açılan bir yan sokaktan almıştım - 30-35 ytl falandı. o da gayet sağlıklı çıktı.

kuşu alırken tırnaklarına bak, poposuna bak-temiz olsun. tüyleri yumuşak, gür ve parlak olsun.

kafes fiyatı da büyüklüğüne göre değişir. 15 normal bence.

alacağın kafese göre ve nerden alacağına göre değişir.20 ytl den başlıyodur.ama kuş u ben en son üsküdar dan alacaktım.yavruların 30-35 ytl den başladığını söylemişlerdi...

valla iş koşullarını bilemiyorum genelde böyle işlerde garsonlar filan bahşişten çok kazanıyorlar da. kurs olarak karaköy - tophane civarında bir çok yer vardı bu tarz kurs ilanları asmış olan.

Haberi okumadım üşendim ama şöyle söyliyim; uluslararası anlaşmalar ve Türkiye'deki mevzuat gereği herhangi bir gemide çalışmak için gemi adamı cüzdanı çıkarttırman gerekiyor, bunun için de denizcilik müsteşarlığının açtığı sınavlara girip başarlı olman gerekiyor. Sanırım en alt kademe miço (silici de olabilir), bunun için sınava girip cüzdan çıkarttırdıktan sonra gerisi sana kalıyor. Temzilikçi olarak tabi ki iş bulabilirsin ve söylenene göre dışarıya göre daha hızlı bulabilirsin sanki ama 1200 ytl ne kadar doğrudur bilmiyorum.

bunun için tüdev'in açmış olduğu kurslar var ama daha çok makine ve güverte sınıfına adam yetiştiriyor. www.denizcilik.gov.tr de gemi adamları diye bir bölüm var incele istersen.

Dikkat etmek lazım ki denizlerde çalışmak aşırı derecede bağımlılık yaratır kurtaramazsın kendini bir daha :)

gemiadami olabilmek icin 5 tane ayri STCW belgesi alman lazimmis. her biri icin ayri para odencekmis falan bi suru bi seyler. ben de bi ara arastirmistim. gemiadami diye aratirsan duyuruda bulursun.

geçende numnum'daki bi barmenle konuştum, böyle transatlantikte çalışan arkadaşlarım var dedi ayda 5bin 6bin dolar kazanan.

uluslararası gemilerde çalışmak için o belge yetiyor. miço olarak gösterilirsin. çalıştığın gemi büyük bir gemiyse gemi içinde kalifiye eleman olabilirsin. mesela it, network elemanı, hemşire vs vs .

Çok okumak. Özellikle Türkçe'nin daha etkin kullanıldığı eski kitaplar bu konuda ilaç gibidir.

Ha bir de çok kasmayın entel görünmeye çalışanlar gibi. "İvedilikle" kelimesinin kullanım şeklini, farklı anlamlarını birkaç kez okuduktan sonra farkında olmadan kullanmaya başlarsınız. Mesela bu sorunuza ivedilikle verdiğim şu cevap gibi :)

En iyisi herkesle anladığı dilde konuşmak. O bahsini ettiğin şekilde konuşursan suratına bön bön bakarlar ancak. Bilhassa da gençler. Ülkenin haline bak. Hoş,yoz medya kültürüyle yetişen bir nesilden daha iyisini beklemek de boşuna.

evet, okumak. özellikle türkçe'yi harikulade kullanan yazarları, örnekse; yaşar kemal, orhan kemal, nazım hikmet, tahsin yücel ve bu çizgideki yazarlar bu hadise için birebirdir. okudukça kelime dağarcığınız genişleyecek, okunan metinlerde kelime cümleye nasıl yerleştirilmişse siz de o şekilde yerleştireceksiniz. zamanla bu, kendiliğinden oluyor. örneğin, birine bir olayı anlatırken, "kafanda canlandırsana, hede hödö" yerine "tasavvur etsene, hede hödö" diyeceksiniz. dediğim gibi, kendiliğinden oluyor zamanla.

bu tamamiyle tesir mevzuu, lakin bir başına okuyarak mümkün değildir. yaşadığın çevrede de mezkur lisanı diri tutan insanların mevcut bulunması lazım gelir...:)

eğer yazılım ve ip takibi üzerine uzman bir arkadaş değilse (ki olsa bile kim durduk yere araştırır) hayır edemez. yamuluyorsam düzeltin.

siz giriş yaptığınız anda o, otomatik olarak log out olur. burdan şüphelenebilir. ama sizi bulamaz.

seni online gören bir arkadaşı,senin arkadaşına gece girmiştin mesaj yazdım cevap yazmadın der.o da yoo ben girmemiştim der.sonra kıllanır.şifresini bildiğini hatırlar gelir sana sorar.sen de yoo ben de girmedim dersin.yani öğrenememiş olur :) ne senaryo yazdım beeaah....

@jfk

o an zaten kendisi facebookta ya da nette değildi. uyuyordu :) Bu ip olayından korktum.. yani facebook hangi ip'den makineye girildiğini deşifre ediyor mu orası beni düşündürüyor.

yok öyle ben gibi bi düz adam bunu göremez. facebookta öle bi application yok ama bunu yapabilecek insanlar mecvuttur (bkz: ssg) :) neyse konumuza gelelim senin korkman gereken birşey yok bence çünkü zaten bunu yapabilen bir arkadaşın varsa 2 bilemedin 3 yıla varmadan coderlıktan paraya para demiyecek lüks bir hayat ve sefa sürerken seni unutacaktır. her iki şekilde de arkadaşın olmayacaktır. kafana takma bence çünkü bulması imkansıza yakın

Bir sey olmaz.

ben ie 6 ile giriyorum güzel oluyor. bişi olduğu da yok. hani chat mevzu yalan oluyor ondan.
edit: kız zaten kaşardı.

ben de evde o kalın kitaplardan çalışarak iki sınav denemem oldu. ikisinde de yeterli puanı alamadım. daha sonradan murat açıköğretim smmm kurslarına gittim ve çok rahat bir şekilde geçtim ama biraz fazla kastım. herneyse açıköğretim kursuna giden bir arkadaşın veya bunun kursuna giden bir arkdaşından ders notlarını alırsan biraz daha şansın artabilir. ama yine de vakit kaybetmemek istiyorsan en iyisi akşamları murat açıköğretimin smmm kursuna giderek yüksek ihtimalle başarı sağlayabilirisn. ben pişman oldum. iki sınav dönemini boşuna harcadığımdan. eğer istanbul da isen kesinlike mecidiyeköy murat açıköğretim i şiddetle tavsiye ederim. bizim sınıfta 2008/ mart dönemi sınavında 25 kişiden 21 kişi başarılı oldu.

ben islam çankayanın tewk cilt olan 1000 sayfalık kitabından çalışmıştım 2003 senesinde.kursa falan da gitmedim ilk seferde 100 sorudan 59 unu yapıp 61,5 puanla sınavı vermiştim.ağırlıklı otalama oldugunu da ögrenmiş olmuştum bu yolla.başlangıç sınavında arkadaşların dedigi gibi babasının bürosunu işletip mesleki deneyimi 10 yıl dahi olsa kimileri oturmadan, kıçlarını kırıp çalışmadan bu sınavı verebileceklerini düşünüyorlar.ama yanılıyorlar.halbuki 3 ay çalışsalar akşamları 2-3 saatten kesin verirler.ha şimdi sistem falan değşti, inkilap tarihi, iktisat falan soruyorlar kolay mı oldu zor mu bilemem.esasında paran varsa bir de yüksek lisans başlat 3 sene yarıya düşsün.yoksa 3 sene çok.

fabrika satış mağazaları var aslında bir çoğunun
misal hangi şehirdesin söylersen sana yakın bir iki yer tavsiye edebiliriz sanırım

İstanbul.

outlet mağazaları. şu mağaza diyemesemde şehir merkezlerinde olanlardan uzak dur derim.

zeytinburnu olivium center var.genel olarak bir cok markanın outleti mevcut orada.aylık gıdıp alısverıs yapılabılır.
ayrıca tam hatırlamıyorum yerını ama kadıkoy cıvarındaydı sanırım bir yerde energie nin outleti var.

outlet degılde alternatif marka soruyorsan eger xside diye bir marka var.lcw grubunun markası.ozellıkle tshirtlerde kalıplar cok guzel.modeller de hoş.10 liraya tshirt satıyorlar.guzel seyler bulabılırsın.

şu sıralar bir çok mağaza sezon indiriminde. collezione'da bunlardan biriydi 2 tshirt 2 short aldım 60 ytl'ye. normalki fiyatları 150 yi buluyordu.

ikitelli de misal collezion ve lcw nin ve fabrika satis magazalari var. lcw ye gitmistim ucuzdu. bir de mavi nin bayrampasa'da yine fab. satis magazasi var defolu kotlar oluyor ve mavi'den baska colins ve bunun gibi markalarin magazalari o civarda bulunuyor.

C&A candır. marka değil ama kaliteli.

trenle biraz kasarsan izmit outlette var. acaip ucuz oluyor. okul orda olduğundan 3 senedir istanbuldan giysi bile almıyorum.

izmit outlet centerdaki levisdan kot alma da kotu başka bi yerden al (nedenini merak edene açıklayabilirim) tavsiyem sana istanbulda and yakasında nautilus içinda jack jones var ne pahalı ne çok ucuz ama gayey şık şeyler var tshirt sweat shirt ve kot olarak.ayrıca lcwde aradığın her türlü ürünü bulabilirsin ila lacoste olmayabilir seven hilldende giyinebilirsin bi lacoste polo yaka t shirt 270 ytlden başlıyor seven hillde polo yaka t shirt 30 ytl falan kaliyeti ucuza bulabilirsin tabi

aslında sezon sonu indirimlerini takip edersen çok ucuz oluyorlar cevahirden bile 150ytllik çizmeyi 30 ytleye zaradan falan kotları 20 ytleye alabiliyorsun ayrıca çok bilindik yerler ama beyoglu iş merkezi ve terkos çok ideal hem ucuz hemde topshop river island gibi bir çok markayı bulabiliyorsun merterde olabilir oradada bir kaç magaza var odan 15 ytleye aldıgım elbiseyi topshopta sezon sonunda 99ytleye goruncepek şaşırdım birde oliviumdaki poloya mutlaka bak ben ordan 2 kazak bi tunik 3 bodyi 45 ytlye almıştım

osmanbey durağında rumeli caddesi yönünden çıkınca bir latin kilisesi var, onun diğer tarafında ergenekon caddesiyle kurtuluş caddesi kesişiyor.

taksimden, thy'nin oradan kurtuluş otobüsleri geçiyor, onlara bininiz..

mp3 trim pro diye bir program var onunla yapılabiliyor sanırım ama kendim kullanmadığım için emin olamadım, bi deneyin isterseniz.

kaliteden illa bi ödün olur

bu iş için kullanımı en basit program mp3gain sanırım.

evet mp3gain 'i ben de oneririm. mp3gain.sourceforge.net

yatmadan önce aspirin, kalkınca buz gibi duş.

odanın iyice havalandığında da emin ol. ufak bir odada pencereler kapalı yatıyorsan rahatsız eder.

Psikiyatriye başvurursanız midazolam türevi hafif sedatif hipnotikler uykudaki verimi arttırdığından reçete edilebilir.

spor yapın bol bol. kimi kanallar sabah 7-8 gibi fitness programları yayınlıyor onlara eşlik edip alışkanlık haline getirebilirsiniz.

yorgun uyanmanın pek çok farklı gerekçesi olabilir, yani pek çok farklı uyku bozukluğu sorunu var, ve muhtemele ngeceleri bu bozukluklar yüzünden gerçekten de dinlenemiyorsun. bir uyku merkezine gitmende büyük fayda var.

vereceğim bilginin doğruluğundan şüpheliyim. ama gene de izin verin saçmalayayım :)

ben de uyuma ve buna bağlı olarak uyanma problemi var. daha sonra bunu insanlarla paylaştığımda akşamları neler yediğimi sordular. tabi şu entry'i yazarken bile yanımda nutella kavanozu olduğunu belirtmeme gerek var mı bilmiyorum. kısacası bu kadar şekerli gıdaları yiyine sabah yanılmıyorsam şekerim düşmüş olarak uyanıyorum. ayrıca annem bi ara uyandğımda tansiyonumu da ölçüyordu, bayağı düşük çıkıyordu. dolayısıyla genelde kendilerini bitkin hisseden insanlara bi şeyler yemeleri önerilir. he ben uydum mu bu kurala pek tabi ki hayır. ne kahvaltı ediyorum, ne aç yatıyorum. iyiyim ama böyle, zaten hayat cin edayla çekilemeyecek denli sağlam. biraz fluluk lazım. uyku güzel örtü...

istanbulda uyku merkezi diye bir yer var. tamamen uykuyla ilgili sorunlara odaklanan bir merkez. bence orayı deneyebilirsiniz, çünkü normal bir doktorun böyle bir hastalığa teşhis koyması çok kolay değil.

vatan computer'in topkapı, elmadağ ve bostancı şubelerinde bulabilirsiniz.

lisans mezunları için kpss her sene. lise ve ön lisans mezunları için kpss iki senede bir yapılır. bu sene eylülde var. seneye değil, sonraki sene olur bir sonraki

sadece lisans mezunları için konuşuyorum.

lisans mezunlarının girdiği iki tane kpss türü vardır. kpss-a ve kpss-b. kpss-a (ikt., maliye ve hukuk gibi) alan derslerinin dahil olduğu sınavdır. uzman, müfettiş ya da bakanlıklarda çalışacak üst düzey memuriyetler içindir. her sene yapılır.

kpss-b ise genel kültür - genel yetenek sınavıdır. bu da hava kontrolorlüğünden ptt'ye kadar diğer birçok memurluğu kapsar. bu iki senede bir yapılır. en yakın 2010'da olacak. personel açığı olup olmamasından bağımsız olarak. personel açığı yoksa zaten kadro açılmaz. siz de kadro açılana kadar puanınızla beklersiniz. ancak şimdiye kadar senede 2-3 defa her kurum kadro açtı.

1. iki sene önce EA idi. değiştirmişlerse halt yemişlerdir ama ksin bilemiyorum.
2. eğer kendine bi program hazırlayıp günde 2-3 saatini bu işe vakfedip çalışırsan neden olmasın, zaten bi çok eski bilgi hatırlama yoluyla geri geliyor genelde (bilime göre de böyle)
3. klinik psikoloji şart değil tabi ki, sosyal psikoloji, deneysel psikoloji vs de seçebiliyorsun. 3. sınıftan itibaren istediğin alana yönelebilirsin.
4. mezun olunca heman bi klinik açabilirsin.. çok fazla formalite vsle de uğraşmıyosun benim bildiğim. kpss de elde ettğin puana göre devlet memuru olabilirsin. ama özelde de işler tıkır.. hımhımm diyerek bi seansta 150 lira cepte.. gerçi belki bi yetimhanede rehberlik uzmanı olursun, biçok kişinin hayatını değiştirirsin belki, kimbilir.. kolay gelsin efenim

1. Evet EA mezunlari icin bu bolum.
2. Sayisal (matematik) yapmazsa olmaz. 30 sorudan en az 20 cikartmasi gerek iki bolumde de.. ki, daha fazlasini yapmasi gerek ama en az 20 diyorum.
3. -
4. Ozel sektorde her turlu is bulunur. Devlette calismaya gerek yok. Ozel sektor herkese yetecek kadar.. tabi kendini gelistirmesini bilen icin.

bi arkadaşımın dediğine göre zamanlama önemliymiş. ayrıca tost ekmeğinin üzerine düşen ağırlığıda dikkate almak gerekiyormuş.
tabii "muş" yani tam emin değilim..

1. ekmek. kesinlikle uno muno gibi markalı ekmek olmayacak. fırınlardakiler de olmuyor. toptancısı kimse, bakkalda markette o tostçuların ekmeklerinden yok kesinlikle. sorup toptancısını öğrenmek ya da bir miktar ekmeği tostçudan satın almak gerekli.

2. makine. evet o makinelerden lazım. tefal'in teflon kaplı kalın dişli ve insan gücüyle bastırma gerektiren ızgarası olmuyor. bu aletin hem dişleri ince ince, hem kendi ağırlığıyla tosta basıyor.

3. kalitesiz ve az malzeme. evde yapınca basıyoruz kaşarı, basıyoruz sucuğu, her iki yanına da yayıyoruz margarini. olmaz. azıcık kaşar, iki dilim sucuk, tek yüze kaşığın tersiyle sürülen az margarin.

metro da görmüştüm ben ayvalık tostu ekmeği baya çeşit vardı hatta

(bkz: tost yapmanin incelikleri)

tost makinasi cok onemli. tostu agirligiyla ezip, ekmegi hamurlastirmadan kasarini pisirebilmesi gerekiyor. kardesim kullanmadigi moulinex sandwich isimli makinasini bana verdikten sonra cozdum olayi. ekmek kizariyor, icindekiler delicesine kivaminda pisiyor ama ekmek ayni makinaya ilk koydugum kalinlikta. fazla isininca kendini de kapatiyor alet. oh miss! reklam gibi oldu ama naapim cok memnunum :)

tereyağı.

tost çok yapmıyorum ama sandviç versiyonunda normal domates koyunca güzel olmuyor acı ezme veya kurutulmuş domates kullanınca büfelerdeki tadı fazlasıyla yakalıyorum

Metal kemer tokaları adjuvant etkiyle ciltte çeşitli immun reaksiyonlara (kızarıklık, kşişlik, kaşıntı, lokal ısı artışı) neden olabiliyor. Kemer teması önemli. Sadece kaşıntı olsa safradan akciğere kadar farklı organları düşünürdüm ancak kanımca kemerinizi cildinize direkt olarak temas ettirmezseniz çok iyi olur.

(bkz: metal alerjisi)

ayrıca türk erkeği olmaktan dolayıdır o kaşıntı. kemer temas etmese de gün boyu kemer altında sıkılmış deri eve gidip pantolu çıkarınca öyle bi rahatlar, öyle bi tatlı kaşınır ki orası. böyle göbeği kaşıya kaşıya yayıp televizyon izlemek gibisi yoktur.

aynı şey çorabı çıkarınca çorap lastiğinin oluşturduğu yerde de olur. kaşıması ayrı tatlıdır.

isteyen kıro desin.

peki çorabın olduğu bölge neden kaşınıyor? (başka bir soru açmayayım dedim)

mantar olabilir. ayni semptomlar mantar icinde gecerli. doktora git bence. doktora gidene kadar kasima, kasirsan elini hemen yika, ayagindaki mantar olabilir, kasidiktan sonra genital bolgene el atma orayada bulasabilir mantarsa. tedavi olmazsan o bolge genisleyebilir

bende iriver 6 gb lıgı var muhtesem bi alet..sonuna kadar tavsiye ederim..ben 3 sene önce 400 e almıstım hala da sorunsuz kullanıyorum..para vermeye deger bi alet..

o paraya kesinlikle değer, fakat söz konusu iriver olduğunda yön düğmesi (jog dial mi oluyor bunun ingilizcesi) şunun gibi -> www.itreviews.co.uk dışarı çıkık joystick şeklinde değil, şunun gibi -> www.zamazing.org sabit olan bir model almak daha akıllıca olur, çünkü bahsettiğim o düğme dışarı çıkık joystick şeklindeyse çok çabuk arızalanıyor. (ilk resimdeki model bende vardı, 1 sene geçmeden arızalanmıştı)

garantisi senin için önemliyse(bu aletlerde önemli olması gerekir) aynı fiyata vreative zen tavsiye ederim

2 gb spot alana kadar o fiyata, creative zen stone plus alın distribütör garantili. mis gibi kullanın. creative in seste ne kadar iyi olduğu ortada zaten. ben 3 yıldır eşekler gibi kullanıyorum bi creative. o kadar hor kullanmama rağmen teklemedi bile. tüm röportajlarımı da onunla yapıorum ayrıca.

iriver candır... creative ile mukayese edilmez...

iriver'in hiçbir ürününü kullanmadım fakat creative ürünleriyle ilgili cok sorun yaşadım. Distribütör falan da deseler de çoğu insanın başına boktan işler açıyo, servisi dahi yok. (Burada creative boktan demek başıma iş açabilir diye diyemedim, demiyorum)

iriver gözü kapalı alınır. dört farklı iriver kullandım, dördünden de çok memnundum.

bende gittigidiyordan iriver T50 modeli var,1 gb 170 ytl'ye almıstım kesinlikle tasvsiye edebilirim sana iriveri.hatta ipod yalan.iriver şahanee..
ps: iriver>ipod

Her yerden alabilmen lazım. Sonuçta suç işlediysen tüm sistemde görünüyordur di mi? =)

herhangi bir adliyeye bağlı mıyız ki? bana gerektiğinde rasgele bir yere gidip almıştım 2 sene önce.

Sabıka Kaydı Nereden Alınır?

* Mahalli Adli Sicillerde o yer Cumhuriyet Savcılıkları
* Merkezi Adli Sicilde Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü
* Asliye Mahkemeleri olmayan yerlerde Kaymakamlıklar
* Yurt dışında Konsolosluklar

blog.legalmenu.com

Aslında garanti hesabım mevcut, hatta para cardım bile var ama malesef taksit maksadıyla kullanılmıyor.. Acaba netten başvursam serilik açısından şubeden başvurma açısından bir fark olur mu ?

hayat maximum'da!
(evet maximum diyorum inatla)

eğer internet üzerinden daha çok kullanmayı düşünüyosan garanti ve yapıkredi yi öneririm..

Arkadaşlar peki bahsettiğiniz kardlara hesap işletim ücreti ne kadar ödüyorsunuz ? Bilgi verirseniz çok bahtiyar olurum.

basvurma. adamlar bu sene 2. defa yillik kullanim ucreti eklemisler ekstreye ( garanti bonus ) ariyorum ulasamiyorum iptal ettirecegim ettiremiyorum. sinirden klavyeyi yemek uzereyim. yargitay kararina inat mi yapiyorlar nedir anlamadim ben bu isi

hiçbirine başvurma. kredi kartsız hayat daha güzeldir. benim de hiç olmadı mutluyum huzurluyum.

valla iradene hakim olamıcaksan, alışverişe doyamama gibi özelliğin varsa hiç alma derim. alcaksan da bence internette bulup, gerçek hayatta bulamıcağın şeyler için kullan. bir de taksit olayını abartma 12 ay sonra ne durumda olacağın hiç belli olmayabilir. sanırım 35 lira yıllık kullanımı ücreti. 35 değilse de 30 veya 40 lira falandır.

bir kere başladıktan sonra diğer kredi kartlarından da isteyeceğin için, bir kere de al hepsini, kurtul. biri de bir, bini de bir.

Aslında sırf şu netten avantajlı taksit imkanlarından yararlanmak için istiyorum diyebilirim mesela bir mp3 player gözüme ilişti peşin fiyatı 116 ytl 12 taksitli veya 6 taksitli fiyatıda aynı şimdi direkt 116 ytl vermek sizce saçma değil mi ?

Bu sanal kard olaylarına da baktım malesef onu çıkartmak için mutlaka esas card (bonus, maximum) çıkarmak gerekiyormuş. Ayrıca öğrenciyim desemde pek sayılmaz yani babamın yanında öyle takıldığım için o imkandanda yararlanmam güç..

sanal kart için asıl kart şart değil. kredi kartınız olmasada bir çok bankadan sıfır limitli sanal kart alabiliyorsunuz.

örneğin garanti bankası'nın internet şubesinden başvurular > kredi kartı > sanal kart sekmesinden başvurabilirsiniz. hemen ücretsiz kullanıma açılır yıllık ücret vs. filan da olmaz. tabii karta aktardığınız kadar para harcayabilirsiniz, taksit de söz konusu olmuyor haliyle.

Cardfinans (finansbank)'ın sitesinde e-kardfinans ismindeki bir sanal kart gözüme ilişti ayrıca bu sanal kart ile taksit imkanından da faydalınabiliyormuşuz.. Bir bilgisi olan ya da tavsiye edecek olan var mı ?

işbankası (iş'te üniversiteli) ve finansbank(cardfinans university) öğrencilerden kart ücreti ve hesap işletim ücreti istemiyor.

kartı da (limiti düşük olmak şartıyla) fazla uğraştırmadan veriyorlar.

garanti flexi..

kart ücretiymiş, kazandırdığı bonusmuş, faiziymiş, kart üstündeki resimmiş, herşeyi senin kontrolünde.. üstelik bonusun avantajlarından da aynen yararlanıyor

flexi iyi de ben mi seçtim onlar mı itelediler bilemiyorum ama çok kart ücreti alıyor allahsızlar. maximum zaten maaş yattığı için almıyo kart ücreti axess de kendisi geldi verdcem diye o zaman çemkirdim ücretr almazsanız alırım diye. neyse geçen ay flexi ekstresinde 60 lira kart ücretini görünce flexi kartımdan soğudum. ama şöyle de bişi var biraz götü kalkık bir giyim magazasından alışveriş yapmıştım kaç taksit yapıyorsunuz diye sormuştum odemeyi yaparken biz en fazla üç taksit yapıyoruz beyefendiğğğğğ demişti kasiyer ukala bir uslupla iyi sen kaşındın deyip flexiyi uzattım hatun 3 taksitle çekti slip cort diye fleksiğğğğğğğ 6 taksit diye çıktı. ben de en az 6 yaparım hanımefendiğğğğğğ demiştim :)

kart alayım mı almayayım mı tereddütün içinse;
tek kartım varken kredi kartlarıyla zerre problemim yoktu. birden kart sayısı iki oldu toplam limitim maaşımın 6 katı oluverdi bu sırada gelen bütün kart tekliflerini itinayla geri çevirdim bir iki defa ay sonunda ödemelerde zorlandım. sonra kart sayım üç oldu limitim de maaşışım yaklaşık 10 katı oldu işte ne olduysa o zaman oldu. ne kadar itina göstersen de kontrolü çok güç ekstreler bir geliyor oha diyorsun ben mi yaptım bu harcamaları. ödemelerim aksadı zaten bi sendeledin mi gerisi geliyor bir iki ay tam ödeme yapamadım en son geçen ay bir baktım tam 180 milyon faiz ödeyeceğim aylık. hemen koştum işbankasından kredi çektim tüm borçlarımı kapattım kartlara da yaklaşmıyorum. krediyi de efendi efendi ödicem tabi...

ileride kafama uymazsa iptal ettiririm diyorsan yapı kredi ve garanti(shop and miles) hiç uğraştırmadan sadece "neden iptal ettirmek istiyorsunuz?" diye sorup iptali yapıyorlar (benim öyle olmuştu). citi ve finans bayağı zorluk çıkartıyor. tavsiye olarakda garanti bonus'u tavsiye ederim bayağı kampanyası vs'i oluyor.

oyle bir şey yok. arkadasın d820 sinde aynı sorun olmustu verdi garantiye yapıp geri verdiler biraz uzun surmuştu sanki ama.

donanımhaber de sürgülü tel lerle ilgili başlıklar vardı. bir damla yağ damlatın sorun çözülüyor filan deniyordu. o forumları bi arat bence.

sakın yağ damlatmayın, olası bir arıza durumunda garanti kapsamı dışında bırakıyorlar. servis, garanti kapsamındaysa ücretsiz tamir eder. yasalara göre bir ürünün bir kısmını garanti altına alıp diğer kısmını garanti dışında bırakılamaz. hele samsung, hiç yapmaz. onlar şehir efsanesi.

mümkünse telefonunuzu arvato teleservice ya da kvk yetkili servislerine götürün. başarı ve genpa cidden felaket.

gittigidiyor'da bi amcam cx 300'u 25 liraya satiyordu. daha dogrusu adamin isi bu. getirip getirip satiyo.

arkadas aldi, orijinal degil, ama sahte de degil demisti. replika demisti hatta. ikisi arasindaki farki anlamis degilim ben tabi. ama ses kalitesi cok guzelmis.

sony olaiblir bi dukkanda fln gir dene.

ben cx300 kullanıyorum. 75 ytl'ye almıştım. www.kulakligim.com sitesinde alabileceğiniz mağazalar yazıyor, online olanlar da yazıyor. ordan araştırın, en ucuza veren yeri bulun. ben izmir'deki mağazaların hepsini arayıp en ucuz fiyatı verene gidip almıştım. çok memnunum, vereceğin paranın karşılığını kat kat veriyor. uyurken çok rahat dinleniyor. çünkü kulaklık küçük ve kulak içine giriyor, o yüzden rahatsız etmiyor.

sennheiser dedinmi orada duracaksın zaten. müthiş alaman malı.

sennheiserin ucuz kulaklıklarıda mevcut sennheiser mx 400,450,500,550 çok iyidir

apiterapi.uzerine.com adresine göre polenin besleyici değeri güneş ışığı oda sıcaklığı gibi faktörlerden etkileniyormuş, yani doğru bi şekilde kurutulmöuş olması gerek.. tatla bi ilgisi olmayabilir. güvenilir bi yerden alın yine de, arıcı bi tanıdığın varsa polen toplanır toplanmaz buzluğa atıp öyle tüketebilirsin

Poleni genellikle balla ya da arı sütüyle karıştırıp satıyorlar. Karışımın terkibinden kaynaklanıyor olabilir belki.

Onlisans (iki yillik) programlarina yerlesebilir. Lisans programlari pek mumkun gorunmuyor. Belki yeni acilan universitelerin lisanslarina yerlesebilir ama o da guc.

200-300 milyar (eski parayla) bu isi lisans ve cihazlarla halledebilirsiniz.

not: 7 senelik televizyoncu ve radyocu

ama benim param yok yinede bu işi yapmak istiyorum dersen bence online radyo olayı ile başlıyabilirsin oda zevklidir kanımca :D

@omer460: online radyolarin yasal bir dayanagi yoktur. eger ki online olarak bu isi yapmak isterseniz ayda 1.000 ytl muyap-mesam'a odeme yapmaniz gerekmektedir.

trimpot abi 300 milyar nerdeeee 1 milyar nerde :D

ege'de yasayan bi tanidiginiz vardir mutlaka diye dusunup, oralardan aldirtmanizi oneriyorum. direkt ureticiden alabilme sansi cok fazla oralarda.
not: annemin cantama koydugu polenler olcak dolapta. bozulmayanlari varsa, haftaya bi mesajla hatirlatirsaniz verebilirim.
haa bir de annem denizli'den size irtibat telefonu da bulabilir, ugrasirim diyorsaniz kargoyla vs..
bi daha not: burda bahsi gecmemis ama ari mamulu diye yazayim dedim, ari sutu de tuketiyorsaniz kesinlikle eczane ve aktarlardan almayin derim.

özellikle arı poleni satan bir dükkan var.yeri fatihte.vatan emniyet müdürlüğünün yanından gir hırkai şerife çıkarken sağda göreceksin.ben oradan alıyordum.mısır çarşısı sahtekar olmuş çıkmış.bi baharat seti hazırlattım 300 lira istediler.almadım dısarda gezerken toptancı gibi bir dukkan gordum 90 liraya aldım aynı seti.

aktar olayı için mısır çarşısına gitmeyin derim ben. yaşlı teyzelerden öğreneceğiniz yerel aktarlar daha iyi olabilir, mısır çarşısı aşırı turistik ve fiyatlara da yansıyor bu. tabi arı üretimi olan şeyler hakkında bal dışında bi bilgim olmadığından fikir veremeyeceğim.

malatya pazarının karşı köşesinde eski bi dükkan var.dışı ahşaptır.içerde gözlüklü bi amca var kesinlikle güvenerek alışveriş yapabilirsin

play menusunde.
repeat ve shuffle.

www.vatanbilgisayar.com

almayanı dövüyolarmış.

(packard bell bana ceo'luk teklif edecek yakında)

www.hepsiburada.com

"annem bana kiz bul evlen dedi"
çok cazip bir teklif yapmış,aynı alet bende olmasaydı kesin alırdım hehe

verdiğiniz linklere baktım ben de. bu paraya bu konfigurasyon muhteşem. ben olsam forumdonanımhaber, tomshardware gibi sitelerde bu cihazla ilgili yorumlara bakardım. yorumlar iyiyse direk al!

1gb ram 40ytl zaten ilave ediverin...

carrefour dan bilgisayar alirmisin bimem ama orda crea we hp marklarinda indirim var..

(git: 31295)
(git: 27882)

www.pcdepo.com

(bkz: msi vr330)

msi vr601.. freedos geliyor, xp yüklüyorsunuz cillop oluyor

1) Havalar sıcak bütün gece zor uyku moduna girerken birde mideniz ve karacigerinizin aşırı mesaisi bu uyku modunu zorlaştırıyor.
2) Kendimi örnek verirsem ben artık 18 yaşında degilim. Yaşlanıyorum.
3) Her zaman ama her zaman alınan alkol miktarı kadar (1:1) su içilmeli denilir.
Karaciger alkolü işlerken, parçalarken, ögütürken artık ne yapıyorsa su kullanıyor. Vucut susuz kalınca da baş agrısı yapıyor. Bol su içerseniz vucut susuz kalmıyor.

dehidrasyon. sıcak olduugndan dolayı cok fazla sıvı kaybı oluyor vodka da susatır cok. bol sıvı alın.

akşamcı haplarından alın

tercihen maden suyu kullanın. bol meyve yiyin. yiyemiyorsanız votkayı meyve suyuyla götürün.

alka seltzer + iki bardak ayran ya da su
sabaha tertemiz kalkılır...

bence son 5 aydır tekel votkası içiyorsun :)
1 şişe absolut devirdim gece,zıpkın gibi kalktım. 2 bardak tekel votkası içseydim feci baş ağrısıyla uyanırdım.

sıvı kaybını herkes yazmış ama açmak istedim. yatmadan önce 1 litre suyu löngür diye dikmek fayda sağlamaz. içmeye başladıktan sonra ara ara su içmek iyidir. hem mideyi ufaktan şişirir, daha az içmeye sebep verir; hem de baş ağrısını temizler.

dogal olarak kosulluyoruz cunku kendimizi. dogdugumuzdan beri oyle gordugumuz icin olsa gerek. psikolojik bisii

bir bebek tepki vermek icin ne yapmasi gerektigini bilmiyor, vucuttaki elektrik ve kimyasal reaksiyonlar uzuvlarinin (kol, bacak gibi) kasilip, gevsemesine neden oluyor, bu da bize ellerin kollarin ayaklarin hep beraber acilip kapanmasi olarak tezahur ediyor.

yetiskin olarak da sevinince reaksiyon olarak direk sanirim aynisini yapiyoruz. biraz daha kontrolluyuz sadece...

Çünkü havada uçuyormuşsun gibi hissetmeni sağlar, hatta zıplayarak yaparsan daha da etkili olur. Kolları havaya kaldırınca kan basıncı artar, daha çok adrenalin pompalanır. Hatta bu elleri havaya kaldırmayı roller coaster üstünde yaparlar daha çok, yerçekimini daha az, vücudumuzu daha özgür hissederiz...

(bkz: mutluluktan havalara ucmak)

nasıl geçirdik mantığı ile de bütünleşebilir.

kollarini havaya kaldirdiginda agirlik merkezinde yukari cikmis oluyor; boylelikle ayni enerjiyi harcayarak daha yuksege cikabiliyorsun derim ben.

mutluluk hormonu salgılanmasının bir sonucu olarak ani hareket etme güdüsünden kaynaklanıyor. yine en azından genellikle kol ile yetiniyoruz, geçen günkü maçtaki gibi sevinçten bacaklarıyla üzerimde depinen insanlar var.

şımarıklık başka bişi diil.

Ayağı kaldırmaktan daha kolay olduğu için.

İnsan sevinince coşar, hareketlenir. Futbolculara bakın mesela, gol atınca deli gibi koşmaya başlıyorlar.

yuzumuze puskurtulen birsey karsisinda gozumuzu kapatmamiz kadar dogal bir reflekstir bu. hele ki avrupa sampiyonasinda son dakikada gol attiysan daha bi refleks olur bu davranis.

antidepresan ve trankizilan etkisi var, kesinlikle antidepresan tedavisigören biri almamali, hatta biraktiktan 4 hafta sonra bile

* herhangi bir bitkinin (Sarı Kantaron dahil) "hapı" doğal olamaz, bu şekilde ürün olarak satılabilmesi için mutlaka birşeyler katılmalıdır içine veya işlenmelidir. Yani "doğal" olarak bu şekilde sunulamaz üreticiye...dolayısıyla en iyisi gerçekten "doğal" olan haliyle kullanmaktır.

* hapları kullanmadığını ve otun kendisini kullandığını varsayarak: otun istenmeyen etkisi yok, belirli bir duyarlılığın yoksa tabi ama bu otu kullanırken bir ilaç kullanacaksan reçete eden doktora bunu kullandığını mutlaka belirt ve ayrıca ilacın prospektüsündeki "etkileşimler" ve "uyarılar ve önlemler" bölümlerini mutlaka oku.

öyleyken böyle işte...

Yüksek mikyarda Serotonin içerir (ne kadar masum bir doğal ürün değil mi).
Bu nedenle ABD'de serotonin krizinin 1 numaralı sebebidir.

sadece yavru köpekler değil bütün köpekler oynuyor. ayakkabıda hafif diş izleri falan varsa kesin köpüşün biri yapmıştır.

Sözlükte denmiş ki;

"galat ı meşhur'lardan biri. napolyon değil, apollon olarak söylenmesi gereken, adını, bursa'daki, fi tarihindeki adı ile apollion, bugünkü adı ile uluabat gölü'nden alan koyu kırmızı renkli, iri meyveli kiraz."
(paramakash, 28.07.2003 17:37 ~ 07.10.2005 16:37)

www.didyouknow.cd

amerikada da napoleon cherries diye biliniyor.

genel cerrahi.

onu nasıl becerdin?

duruma göre değişir, kronik bi hastalık komplikasyonuysa, şeker hastalığı gibi, dahiliye, apse varsa ölü doku varsa temizlenmesi için genel cerrahi.. mantar gibi bişeyse ve sadece ciltle alakalıysa cildiye, hiç kendin bişi denedin mi üzerinde? steroidli krem, furacin bepanten gibi?

Ben de muhtemelen genel cerrahiye giderdim ama, özel bir hastaneye gidecekseniz, yanlış yönlendirildiyseniz tekrar ücret ödemek zorunda kalmıyorsunuz. Ancak, başında durumu anlatıp "Ben şu bölüme gideceğim." demeyin. Onlara sorun. Yoksa sorumluluk sizde kalır. Geçmiş olsun. ;)

aynı sorun mu bilmiyorum ama bende de vardı öyle bir şey. cildiyeye gittim, bi krem verdiler geçti.

Yok hiçbir krem kullanmadım ama özellikle yaz aylarında ortaya yaydığı pis kokuyla güvenimi acaip şekilde sarsmaya başladı. Sanırım tedavi olmanın vakti geldi.

yalnız koyduğunuz rengi öyle tespit etmelisiniz ki mesela mavi'ye siyah koymuşsanız bilgisayarda seçeceğiniz mavinin hiç sarı veya kırmızı karışmadan direk o mavi olması lazım açık mavi koyu mavi sanırsam farkettirir bunu baya o sebeple.benim pek mümkün gözükmedi gözüme.
kolay gelsin

rezil bişiy olur. başıma geldi oradan biliyorum. ilk doldurma olayı çıktığı zaman salak herifin teki siyah mürekkebi renkli kartuşa basmıştı. siyah dahil tüm baskılar bok gibi olmuştu. sanıyorum mürekkep haznesinde kalan renklerle karışıyorlar ondan olabilir.

joehigashi'nin sorusunu ben de merak etmekle beraber, bilgisi olan kişilerin ithal silah fiyatlarından da bahsetmelerinden memnun olurum.

mermı basına 2-3 arası degısen fıyatlar mevcut genel de polıgonlarda...

canlar poligonlarda silaha mermiye para vereceğinize kendinize birer silah alın,silahlarını bedelsiz olarak devreden çok sayıda yaşlı vs. var.bedavaya alırsınız silahınızı bir tek ruhsata para verirsiniz olur biter sonra gidin poligona kendi silahınız ve kendi merminizle gerek yok parçalanmaya.
silahların fiyatı değişiyor.bedavaya devredeni de var 50.000(elli bin)$(dolar)'a da.marka ve model önemli.

ilaca baglı, bazılarını cigneyi agız yoluyla emdirmek gerekiyor. mesela felden flash

bir hapı çiğnersen çok daha hızlı kana karışır.

prospektüsünde herhangi bir ibare bulunmayan hapları en azından eczaneye danışarak almak gerekir. özellikle ağrı kesici çiğneyip ölenleri biliyoruz yani.

misal kapsuller bol suyla yutulur. kapsulu cikarip suda eritmek olmaz. cogu hap yutulur ama cignencekse ya da agizda eritilcekse o ayrica belirtilir sanirim, mide haplari mesela.

dil altı emilimi die bi şey var, oradan geçebilen maddeler daha ağzımızdayken hiç mideyle zahmet etmeyip kana karışıolar..mesela kalp hastaları var falan kriz geldiğinde böle yuvarlak bi şeyi direk dillerinin altına koyarlar..
bu yüzden hap çiğnemek öldürücü olabilio, ağrı kesicilerin dil altından direk beyne ulaştıkları için öldürücü olduğunu duymuştum..

bazı hapları çiğnersen ölürsün

ilacın üzerinde çiğneme tableti yazmadığı sürece yutacaksın kardeşim.

evet fark vardir. cunku agizda da emilim mevcuttur. soyle yuttugunuz ilac barsaklardan karacigere ordan dolasima gecer. ama cigenenen daha dogrusu dil alti alinan ilac dil altindan dolasima gecer. boylece karacigerden eliminasyona ugramaz. daha hizli dolasima girer yani. ancak doktor onerisi olmadan bunu evde denemeyiniz

hangi zorluk derecesinde oynuyorsun? eger pek basarili olamiyorsan kolay asamadan basla, ogrendikce Very Hard'da oynamaya baslarsin. ama yok, easy'deyken bile olmuyor diyorsan:

- spearmen'a karsi heavy infantry veya archers
- infantry'ye karsi cavalry veya archers
- cavalry 'ye karsi spearmen veya cavalry
- missile cavalry'ye karsi missile cavalry veya light cavalry

meydan savasinin mantigi su: onde archers'la dusmani zayiflat; yanlardan missile cavalry ile taciz et; gobekte biraz spearmen ile dusmanin cavalry hucumuna karsi hazirlikli ol; gobekte bolca infantry de tut ki dusmani durdurabilesin. dusmanla gogus goguse savas baslayinca sagdan soldan heavy cavalry'lerini ileriye hucum ettirip dusmanin cavalry'lerini bitirdikten sonra senin infantry'lerinle savasan dusmana arkadan saldir... birkac saniye sonra hepsi kacacaktir.

genelde boyle olur savaslar... yani ben boyle kazaniyorum turklerle.

oyunun baslarında türkler pek güçlü değil ama oyunda ilerledikçe birimler daha iyi oluyor. savaslara zamanla alışırsın benim tavsiyem taktik yönünde; ilk basta mısırı hallet assağıdan ondan sonra bizansa girersin , adaların tamamına hakim olmaya çalış bir de 80. turda falan mogollar gelecek ona hazırlıklı ol. atlı birlikleri asla direk düşmanın üzerine yollama, savaş başlamadan önce hazırlığını yaparken düşmanın göremeyeceği bir yere yerleştir arkalarından saldırmalarını sağla.