Ekşi Duyuru

cihazda "bilgisayara bağlanmaya izin ver/bilgisayara güven" gibi bir ekran açılacak buna onay vermeniz lazım.

Evet çıkıyor, bağlan diyorum, o kendini bağlandım zannediyor ama bilgisayarda hareket yok.

bir zamanlar anadolu'da

Nbdhd. Com da vardı galiba.

rus sitelerine bak. bu tür illegal yayın video vs. oralarda sıkıntısız paylaşılıyor. vkontakte falan.

Legal : Nba League Pass

İllegal açık ara en iyi kaynak : www.reddit.com

Edit : Ben canlı izlemek istiyorsun gibi düşünmüştüm, league pass bu isteğini yerine getirir. Para ödemek istemiyorum diyorsan da önemli maçlar torrent'e düşüyor. PirateBay'e falan bakabilirsin.

endoskopi yaptırdım, 5 dakika sürdü ama ölüm gibiydi. ben anestezisiz yaptırdım, kadın bana boru sokmuşken, ben hayvan gibi öğürüp insanlık dışı sesler çıkarırken o yanındaki görevliye kek tarifi veriyordu. çok canım acımıştı. can havliyle görevlinin koluna yapıştım, sussun diye çekeliyordum ama onlar şakalaşıyordu falan. çok kötüydü ya, tavsiye etmem. ardından kolonoskopi yapacaklardı ama çıktığımda o kadar kötüydüm ki koşarak eve gittim, yaptırmadım.

bazısı çok rahat geçtiğini söyler ama kesinlikle devlet hastanesinde yaptırmayın. ben rahat geçiyor diyenlere inanıp gittim, durum bu.

Ben Koşuyolu Hastanesinde (devlet) endoskopi yaptırdım , uyuttular. Yani uyutarak yaptıkları yerler de var.

Peki kullandıkları malzemelerde sıkıntı olur mu acaba, hijyen açısından. Özen gösteriliyor mudur?

Ben Bakırköy tarafında yaptırmıştım. Hastaneyi hatırlamıyorum. Bi ilaç verdiler ve kendimden geçtim. Aslında uyanıktım ama kendimde değildim. Gayet güzel, temiz bir şekilde çalıştılar. İşlem bittikten sonra başka bir odaya alıp 1 saat dinlenmemi sağladılar filan. Bence hastanesine göre değişir.

devlet hastanesi diye bu kadar korku ile yaklaşmanıza gerek yok bence. belki beklediğiniz empatiyi bulamazsınız ama hijyen konusunda ben hiç bi hastanenin gevşeklik yaptığını düşünmüyorum. içiniz rahat olsun bence. anneme yapılacaktı endoskopi. korkudan gidemedi ama devlette yaptırıcaz illaki.

yani hacettepe de devlet hastanesi. hastaneden hastaneye değişir. gazide uyutmadan yapıyorlar. acı çekmeyim diyorsanız paranız da varsa bence özel.

youtube
www.youtube.com
www.youtube.com

kademe kademe almalısın.

hedef koydum kendime. dolar 3.55 olursa paramın 1/8 ile dolar alacaktım. bir müddet bekledim. bu sırada param yüksek tl faizi ile nemalandı tabi. istediğim seviyeye gelince ilk alımımı yaptım. şimdi kur 3.5485 . paramın tamamı ile dolar alsaydım hem zarar edecek hem de 7/8 oranında tl de olmam sebebiyle kazanmış olduğum faiz gelirini kazanamayacaktım. o yüzden kademe şarttır. fırsatları kaçırdığını düşünsen bile kademe elzemdir. kademeden şaşmamak lazım. parça parça alım yapmak lazım. düştükçe azar azar almak lazım. yoksa çoook büyük ihtimalle zarar edersin.

aynı şekilde mevcut doları satarken de kademe kademe satmak lazım.

Dolar yatırım aracı değildir yatırım yapmak istiyosanız dolarla satılan eurobond alın.

saatlerce oynayabileceğin bir oyun olarak, civilization.

Age of Empires bir klasik olarak türü öğrenmede iyi olabilir.

Warcraft evrenini seviyorsan Warcraft 3 olabilir (daha eskileri de olabilir tabii ama grafik olarak nispeten daha günümüze yakın diye dedim).

Benim için tüm zamanların en güzel strateji oyunu, gönlümde taht kurmuş, asla unutulmayacak olan Stronghold'u da kişisel önerim olarak tavsiye edebilirim (1. ama, diğer Stronghold oyunları maalesef rezalet oyunlar; Strongold: Crusaders hariç, o da çok iyidir).

gerçek zamanlı strateji oyunları için; yani sırayla değil de zamanın sürekli aktığı oyunlar için rise of nations önerebilirim, age of empires gayet eskide kaldı, rise of nations da yeni değil ama bir jenerasyon üstü. Savaş mavaş çok olmasın ben üretimime bakayım halkımın mutluluğu için çalışayım diyorsan anno 1404. oynarken gerçekten zaman bükülüyor, ama biraz stresli bi oyun.

sıra tabanlı ise tek oyun civilization, 6'da dlc'ler henüz tam çıkmadı. o yüzden civ 5'i tavsiye ederim.

europa universalis 4
heroes might and magic III
stronghold crusader
civ 5
tropico 3 4 5
medieval total war 2 - total war serilerinin yeni çıkanlarını oynama fırsatım olmadı en son shogun 2'de kaldım sanırım.

generals, generals shockwave

Starcraft iyidir. Başlamak için biraz ağır olur, multiplayerda dayak yiyip bayarsın : |

Elle mi önereceksiniz, otomatik bir sistem mi?

Otomatik ise, 'recommendation engine' kavramını araştırabilirsiniz.

otomatik de olur elle de olur, her tavsiyeye açığım şu an.

Otomasyon ve uygulama kullanmadan sadece kategori bazlı bir şey çok kolay yapılabilir. Yani ilk sayfada ana kategoriler gösterilir, birine tıklayınca alt kategoriler, sonra kitaplar en son kitap detayı şeklinde. Sadece sayfa oluşturmak yeterli.

geçmiş olsun ama öncelikle iyileşmen gerek. ardından bel kaslarını geliştirmek gerek. bunun için de yürüyüş veya bele özel hareketlerle egzersiz yapman gerek.

Kas gevşetici

Pilates

mesela ben de bugün buna baktım www.dr.com.tr

basılı kitap 13.30
e-kitap 13.50

seneleeeeeer önce basılı gazete okumanın aslında internetten okumaktan daha çevreci olduğunu okumuştum bir yerde. evet basılmıyor ancak ulaşım sağlanırken kullanılan elektrik, internetten falan bahsediyordu, detayını hatırlamıyorum maalsef

tabii ki kitabın pahalı olmasının nedeni bu değil. nerden kopabilirsek diye bakıyorlar bence

kapitalizm 101, başlıyorum.

ticari açıdan bakmamız gerekirse (ki gerekir) e-kitap piyasasında farklı oyuncular olduğu için rekabet çetin, ama bu demek değil ki bu rekabet fiyatlara yansıyacak.

normal bir kitap basılırken maliyetler kabaca şöyle.

yayınevi (bazı yayınevlerinin kendi matbaaları var)
matbaa (matbaan yoksa kitabı bastırmak için ödeyeceğin rakam artar)
yazar (kitap taş tablete de basılsa %10 alıyor yazar, o yüzden bunu hızlıca geçiyorum. yüzbinlerce satmadığın sürece alacağın rakam buna yakın malesef.)
nakliye ücreti
depolama maliyeti
dağıtıcı komisyonu (kitapevleri, kırtasiyeler)
okuyucu (sen, ben)

şimdi bazı şirketler var; yayınevi adamların, matbaaları var, dağıtımı da, satışını da kendileri yapıyorlar, kitabın üretim maliyeti komik rakamlara iniyor. hatta televizyon kanalları var, reklamı da yaklaşık olarak bedavaya getiriyorlar. mesela kırtasiyeye git, en ucuz a4 kağıdı (500 tane) yaklaşık 7 liraya alırsın. Direkt kağıt fabrikasından 10 tır kağıt alırsan maliyetlerin dramatik olarak düşecektir. Ancak bu demek değil ki 27 kuruşa ürettiğin kitabı 33 kuruşa satmalısın. Aynı kategoride olan başka yayınevinden çıkan kitap 9,9'sa sen de 9,49'a satarsın, böylece onlar kitap başına 2,5 lira kazanırken (sana göre dezavantajlılar) sen 8 lira kazanmış olursun. Olası bir krizde o yayınevi batar, böylece onları da yutarak pazar payını artırırsın. Az önce adamlarla yarışıp "onlar 9,9'a satıyo, ben 5'e satayım en iyisi" deseydin bunu sebepsiz yere yapmış olurdun. Tamam, onları batırırsın da, yarın senden daha büyük bir şirket gelip 3 liraya satarsa o zaman da sen dükkanı kapamak zorunda kalırsın. O yüzden elinde fırsat varken kazancını maksimize edip piyasayı öldürmeden kazanabileceğin en çok parayı kazanıp bankaya gömmen (hani arada şirketler "bankada 10 milyar dolarımız var, öyle mal gibi bekletiyoruz" diye açıklama yapıyor ya, hah o bundan işte) ya da yeni yatırıma harcaman lazım. Büyüyemezsen küçülürsün çünkü. Ana konsept bu, devamlı büyümek.

e-kitabın maliyeti dağıtımcı için yaklaşık olarak sıfır ancak buraya gelmek için kurulması gereken bazı sistemler var, o yüzden başlangıçta yatırım maliyeti oluyor. bu yatırımın sürekli olarak yapılması lazım ama ilk rakama göre çok daha az tutar.

e-kitap okuyucu üretip satan (bunlara uygulama marketlerini de ekleyebilirsin) ve dolayısıyla pazarı elinde tutan birkaç şirket var, hepsi de %30 komisyon alıyor. "beyler bakın ben bu cihazları ürettim, yılda ortalama x milyon tane de satıyorum, cihazı alan herkes yılda ortalama 10 kitap/dergi vb okuyor, o yüzden kitaplarınızı benim markette satacaksanız %30 alırım" diyebiliyor.

Burada son durumda yazar için değişen bir şey yok yine, sadece platform sahibi yayınevini boyunduruk altına almaya (ve uzun vadede yok etmeye) çalışıyor çünkü birkaç yıldır kendisi de yayınevleriyle benzer bir hizmet sunuyor, sen yazar olarak yayınevini işin içine karıştırmazsan kitabı yazıp direkt olarak bunların marketinde yayınlayabiliyorsun. Ama %30 alıyorlar.

Burada yayınevinin iki seçeneği var, ya %30'a razı olacak (öyle olunca yazar "siz ne kattınız ki şimdi bu işe, anlamadım ben" diyebiliyor, yazar bunu diyemesin dersen yayınevi olarak kitap fiyatını %30 artırman -uygulama marketine haraç veriyorsun sonuçta- ve kendi komisyonunu düşürmen lazım ama böyle de uzun vadede mutlu edemezsin) ya da "yayınlamıyorum oğlum sizin markette, okuyucu gelip benim sitemden ya da anlaşmalı olduğum yerden alır" diyebiliyor. ikinciyi seçtiğin zaman da okuyucunun itirazı "e ne biçim yazarsın / yayınevisin sen, kitapların hiçbir yerde yok" oluyor, %30 eklersen "e kitaplar çok pahalı" diye şikayet ediyor.

atladığım yerler olabilir. anlamadığın şey olursa sor, yanıtlamaya çalışırım ama durum kısaca böyle.

---------

Müzik endüstrisi de böyleydi, çok daha kısa şekilde onu da anlatayım. Kısa dedim de bu daha uzun olmuş.

Plak şirketi : PŞ
Müşteri : M
Korsan yazılım üretenler : K
G : Girişimci
MA : Piyasayı birkaç yıldır tekelinde tutan dijital market

PŞ : Selam, benim, plak şirketim var, bunlar da sanatçılarım, albümleri internete koymam, gerçek sanat pahalı olur, o yüzden albümün tanesi 15 dolar. Alırsanız ekime, almazsanız kasıma kadar".

M : Ben müşteriyim, bana dayatma yapamazsınız. Almıyorum yeni albüm, arkadaşınkini kopyalar öyle dinlerim.

PŞ : Bizim satışlar düştü, niye acaba?

5 yıl geçer.

K : Selam, ben de 20'li yaşlarının başındaki bir gencim, p2p müzik indirme programı yaptım, buradan bedavaya indirebilirsiniz, boşa para vermeyin"

M : Mükemmel. Biraz burnu yere sürtsün müzik şirketlerinin.

PŞ : Bizim satışlar düştü, niye acaba?

3 yıl geçer.

PŞ : Tekrardan selam, ben az önceki aç gözlü manyak, müzikleri internete koymaya karar verdim ama albümü almak için 15 yerine 24 dolar ödemeniz lazım çünkü internete koymak zor oluyor."

M : Hayır.

2 yıl geçer.

K : Selam, biz müzik programını güncelledik, artık diskografileri de indirebiliyorsunuz, boşa para vermeyin"

M : Mükemmel bir haber. Sanatçılar için üzülüyorum ama yapacak başka bir şey yok, beni affedin.

3 yıl geçer.

PŞ : "Ya biz bu internet olayının tutacağını hiç düşünmememiştik, o yüzden fikir değiştirdik. Artık albümleri de şarkıları da tek tek alabilirsiniz ama bir şartımız var. Yalnızca bizim söylediğimiz sitelerden alabilirsiniz ve müzik dinlemek için bilgisayarınıza x eklentisini, y programını kurmanız ve z tarayıcısı ile girmeniz lazım."

M : E ben yasadışı müzik dinleme programıyla bu kadar uğraşmıyorum, bedava hem?

Biraz daha zaman geçer.

G : Merhaba, yepyeni bir modelle karşınızdayım, üstteki müzik programının yasal olanından yaptım. Her plak şirketi katılabilir ve dinlendiği kadar, adil bir şekilde gelir elde edebilir. %30 alırım yalnız.

M : Ben üye olurum buraya, ayda 9 lira verip hem sanatçıya destek olurum hem keyifli müzik dinlerim.

PŞ : Biz buna dahil olamayız çünkü bizce müzik çok değerli bir şey, öyle dinleme başına para işi bize ters, biz parayı peşin alırız. Hem %30 komisyon çok, biz zaten %85 (?????) alıyoruz. Yüz binde beşi kabul ederseniz gelelim.

G : Malesef kabul edemeyiz, herkes aynı komisyonu ödemeli.

MA : Hey, üstteki girişimci arkadaş. Sen bu müzikleri benim markette satıyorsun da bana niye komisyon vermiyorsun? Bugünden itibaren geçerli olmak üzere benim marketten satılan her üyelikten %30 komisyon alacağım haberin olsun. (Bu şirket çok kısa bir zaman içinde bunun aynısı bir ürün çıkarıp kendisi de 9 liraya satmaya başlayacaktır ancak az önceki şirket 9 yerine 11.7 liraya satmak zorunda çünkü %30 komisyon ödüyor. market de bu adamların olduğu için elde ettiği avantajı görebiliyor musunuz?)

Özetle, plak şirketi para kazanmak istiyor, girişimci yeni ürünüyle para kazanmak istiyor, market sahibi hem ikisinin üzerinden hem müşteriden para kazanmak istiyor (sonra da "bakın bizim platformumuz şöyle güzel, böyle mükemmel, herkes entegre oldu" diye reklam yapıyor, dört kere kazanç var yani), işin sonunda müzisyen üç kuruş para kazanırken müşteri de "müzik pahalı" diye yakınıyor. Müziğin fiyatı daha aşağıya inebilir, onu tartışırız ama pastanın bölüşümünde bir adaletsizlik var, bunu herkes anlamıştır sanıyorum. İşte bu yüzden bazı sanatçıların kendi plak şirketleri, hatta kendi müzik uygulamaları var.

Yukarıda anlattığım olaylardan "bütün plak şirketleri aç gözlüdür" ya da "internet şirketleri her zaman haklıdır" gibi bir sonuç çıkarılmasın, kimseyi bir şeyle itham etmiyorum. Kötü niyetli olan iyi niyetli olanın üzerine çıkmaya çalışıyor, iyi niyetli şirket sahibi de mecburen fiyat yükseltiyor, araya birileri karışıp "bana da para verin" deyince işler iyice çığrından çıkıyor.

@hayirsiz

Valla eline sağlık, bu kadar uzun ve bilgilendirici cevap geleceğini sanmıyordum, çok teşekkürler :)

- dr. langeskov (steam'de ucretsiz, 15 dakikalik bi oyun)
- firewatch
- undertale
- the banner saga (digerlerine gore biraz farkli ama surukleyici epey)

bi de portal var kesin oynamissindir.

Walking Simulator diye arat tonlarcası var. Telltale oyunlarına bak. Walking Dead, Tales From the Borderlands, The Wolf Among Us falan iyidir hep.

Kindle.

Calibro

Ben Paperwhite kullanıyorum, tavsiye ederim. Kindle'dan daha ucuza daha özellikli birşey alınabilir mi bilmiyorum. Burda senin gibi tavsiye isteyen arkadaşlara kindle deyince, diğer ucuza daha özellikli birşey kullanan arkadaşlar gelip burda bizi linç ediyor. Bu kindle da ne bok var diye. Ben başka cihaz kullanmadığım için mukayese edemeyeceğim.

Kobo glo hd ekran bakimindan en cok tavsiye edilen okuyucu. Ayni zamanda kobo piyasadaki 3-4 tane işini adamakıllı yapan e-okuyucu markasından biri.
Kindle paperwhite 3 den geri kalmayi birak, ekrani daha bile iyi. Tek eksigi hafiza karti girisi olmamasi denebilir, ancak icini acinca micro sd kart takabiliyorsun.
Ben bayagi arastirdim, ve iki adet kobo glo hd siparisi verdim.
İyi arayislar.

Calibro ile tabletten okumayı kıyaslamak çok büyük cahillik kusura bakmayın ama. :) kindle da kullandım dağlar kadar fark yok arasında.

kindle paperwhite öneriyorum. kaliteli, ne aldığını biliyorsun. dokunduğunda kalite hissini alıyorsun. diğerlerinde o hissi alamadım.

Biletinizi istediğiniz bir tarihe değiştiriyorlar ya da iade ediyor isterseniz.

max 1 hafta sonrasi ama.

bilet değişikliği yapılıyor. eğer aktarmalı uçak iptali ise en yakın uygun bilete değiştirmeye çalışıyorlar gün içinde. Eğer o gün için uçuş yoksa hotele yönlendiriliyorsunuz. Hotele götürüp konaklatıp (yemek dahil) servisle tekrar havalimanına getiriyorlar.

Ancak bu durumda bagaj kayıp riski yükseliyor. Bazen siz ulaşıyorsunuz bagaj sonradan geliyor vs. vs.

Başıma çok geldi.

Wolf of the wall street:-)

hangover 1.

entourage 'ın dizisi.

hangover

günlük harcama limiti o.
kredin ne kadar varsa o bitene kadar günlük 5 lira harcar.

ha yani ben dur diyene kadar karttan her gün 5 tl çekecek değil mi?

karttan çekmez.
sen karttan hesabına ne kadar kredi yüklersen o kadar kullanır.

şimdi aradım da bulamadım, nasıl kredi yükleyeceğime dair bir link var mı?

Hesabi acarken odeme yontemini otomatik sectiyseniz sizin odeme yapmaniza gerek yok, Google kartinizdan otomatik olarak tahsilat yapar.

Odeme yontemini manuel sectiyseniz sizin hesaba kredi yuklemeniz lazim. Bunun icin hesaba login olun, sag ust kosedeki disli carka basip Faturalandirma menusune gelin. Orada "Odeme Yap" butonunu goreceksiniz.

oyun falan oynamayacaksan ya da performans gerektirecek bişeyler yapmayacaksan hiç ziyan etme 1000 lirayı. zaten 1000 liraya da öyle çok iyi alet bulamazsın. bi tane ssd al 200-300 liraya, bi de ramler düşükse ram al mis gibi kullanırsın 5 sene daha. windows 10'a yükseltebiliyorsan da on numara olur işte.

Daha önce de tavsiye duyurularına yazmıştım, 1000 lira altı ve internet/dizi v.b işler için Lenovo'nun düşük modelleri iş görür. N11 ve Gittigidiyor'da bazen indirimli oluyor, 4gb rami olan bir modeli gözüne kestir al gitsin.

Bütçeni biraz artırabiliyorsan i5 falan da bulabilirsin. Bence yapacağın işler için gereksiz.

Budur:
www.hepsiburada.com (1249 TL)

Ürün sayfası:
www8.hp.com

themeforest ta var böyle temalar, özel adını bilmiyorum

en.wikipedia.org

Burada sıralı listesi var. fc06.deviantart.net

9gag.com

kodlamayı bilmek zorunda değilsin. önce wordpress site kurulumu yaparsın, tema için de hazır temalar var ya da benim sitem farklı olsun diyorsan paralı temalar var onları alırsın.

they live (eğlenceli derken sıkmayacak cinsten, konu itibarıyla kaliteli bir film)

edge of tomorrow

he's just not into you

Direk bu tarz zeka sorulari uzerine degil de, genel bir beyin jimnastigi sitesi var, lumocity.com

Buyuk ihtimalle eski surumlerdeki "Out of sync" uyarisindan bahsediyorsun. Normal o. Cunku surekli senkronlamiyor. Sadece kitap eklendigi zaman sync basliyor. Bitince de "out of sync" diyor. Olay bu.

Erismek icin de keyi girin bekleyin. DHT acin. Yogunluga gore 1-2 gune baslar sync.

ama key bile giremiyorum. ikona tıkladığımda maalesef sync durdu diyor, programa bile giremiyorum. silip tekrar da yükledim, sonuç aynı.

Program komple cokuyor. Tamam simdi anladim olayi. Ben de key girebiliyorsun sanmistim.

Programi komple kaldir. Program Files icindeki "Bittorent Sync" klasorunu sil.

Ardindan C -> Users -> Kullanici_Adin -> Appdata -> Roaming -> Bittorrent Sync yolunu izle ve "Bittorrent Sync" klasorunu sil. Eski surumu tekrar yukle. Bu yolla olmasi lazim.

Edit: Suradan da kullandigim surumu indirebilirsin.
syncapp.bittorrent.com

bi çaydanlık earl grey ya da french press ile dilediğin çay çeşiti.
illa kahve dersen en azından 30-35 liraya olan filtre kahve makinelerden alıp hazır kahve illetinden kurtulabilirsin.

nane limon kuşburnu. tek şeker atıyorsunuz yeter...

filtre kahveye başlayın. nescafe bulaşık suyu gibi gelecektir. üçü bir arada hayatımda içtiğim en kötü şeylerden biri herhalde.

tabi ki de normal su. içine salatalık, limon, nane gibi aroma verici şeyler koyup ister ılık ister soğuk içersin.

içmeyin yav diğer şeyleri.

belki bitki çayları olabilir ama her birinin de ayrı demleme, bekleme, süzme süreleri falan var. onlara dikkat etmek lazım.

Salep.sicak cikilata.oralet

yeşil çay, sütlü çay, yunnan denen çin eyaletinden gelen çay.

Icine tarcin cubugu atilmis cesitli bitki caylari

Su, bitki çayları, filtre kahve, normal veya sütlü türk kahvesi.

Kimyasal veya ambalajlı ürünler değil.

ikisi bir aradada ısrar et bence. az şeker koyarak dene. sonra yavaş yavaş şekersiz iç. ben çayı 3 şekerle içerdim. şimdi şekersiz içiyorum. sanırım bu yüzden üçü bir arada çok şekerli geliyor içemiyorum.

Kahve içilir :D

horrible bosses. hatta bulabilirsen horrible bosses 2.

ted

faq about time travel

Let's be cops.

hayir.

hemen indirebiliyorsun.

havaleyle alırsan bekleme süresi oluyor. kredi kartından ödersen anında indiriyorsun.

Ödeme yaparken Türkiye olanı değil de uluslararası olan Visa ya da MasterCard yöntemini seç. Öbür türlü işin içine BoaCompra giriyor ve beklemek zorunda kalıyorsun.

alırken kendin için aldığına emin ol ödeme yapmadan soruyo iki seçenek var zaten görürsün ödemeden sonra oyun kütüphanene geliyor steam kütüphanesi ister aldıktan sonra ister ne zaman istersen yükle :D

ana sitemiz bu değil mi? store.steampowered.com

ordan indiriyorum client'ı sanırım.

fm yakında indirime girmez mi? bekleme durumun yok mu?

Fm yeni cikti arkadaslar yilbasinda ufak bi indirim belki olur o kadar.

bekleyebilirim aslında ama eksiyen adam'ın dediği gibi fazla bir indirim olmaz sanırım.

Öğrenciler 15 tatile girdiğinde o oyun 40 tl olacak haberiniz olsun.

of yapma ya

geçen sene fifa 14'te ödeme hemen kabul edilip indirme kodunu anında vermişlerdi. bu sene fifa 15'te ödeme yapamadım. seninki gibi ödemeniz inceleniyor dedi. tabi o dandik (en kibar tabiri seçmeye özen gösterdim) müşteri hizmetlerini aradım. tipik arıza kaydı oluşturdular vs. size geri dönüş yapılacaktır dediler. defalarca denemenin ardından oyun çıktıktan 1 gün sonra kendi çabamla ödemeyi yaptım. ve bu karaktersizler daha 1 hafta önce falan aradılar beni. "fifa 15 ödemesi yapamadığınız için arıza kaydı oluşturmuşsunuz, size yardımcı olmak için aradık" dediler. yani 1 ay sonra geri dönüş yaptı adamlar. allah'tan oyunu 1 gün geç olsa da kendi çabamla alabildim. böyle bi kurum ttnet. o yüzden denemekten vazgeçme.

kendi çabamla ödeme yaptım derken yine playstore'dan tekrar tekrar ödeme yaparak mı aldın, orasını anlamadım?

evet playstore'dan tekrar tekrar ödeme yaparak aldım. her ödeme yapmak istediğimde ödemeniz inceleniyor diyordu, en sonunda ödemeniz gerçekleşmiştir dedi ve kod geldi.

dostoyevski mi, tolstoy mu birinin sözüydü sanırım, iyi bir eserin sonunda ne olduğu önemli değildir, önemli olan olayların nasıl geliştiğidir diye. bu söz rus edebiyatı için özellikle çok doğru, anlatımlar o kadar ustalıklı ki her bir cümle zevk veriyor. oku tabii ki.

klasik bir romanın sonunu öğrenmen o eseri okumamanı gerektirmez. bu tarz klasiklerin konusu, sonu detayları bilinir, defaatlede okunur, zaten sonu değil kitabın bütünü keyif verir.

Anna Karenina benzeri hikayelere bu zamana kadar defalarca maruz kalmışsınızdır zaten. Klasik olmak bunu gerektirir.
Tabii ki de okuyun.

okumanı tavsiye ederim, ben okudum. çok güzel bir kitap

bu tarz romanları ikinci kez okuduğum zaman 2 kat zevk aldığımı düşünürsek, sonunu öğrenmenin keyfini kaçıracağını sanmıyorum.

850 sayfalık tuğla gibi kitap, sonuna gelene kadar bilmediğiniz birçok şey var. Oraları okurken de aynı zevki alabilirsiniz.

1- evet, kaptırırsın.
2- shutter island

1- hem de 10 numara 5 yıldız.
2- taken, shooter

1- Hem de ne kaptırırsın var ya. Ama jack abimiz çoğunlukla terminatore bağlıyor "eaahh bu nasıl iş böyle saçmalık mı olur" demek yerine saf aksiyona kaptırırsan kendini en iyi dizilerin arasına girebilir.

2- IMDB puanı 6.6 olmasına rağmen "Silent Hill" filmini epey beğenmiştim özellikle o ağır atmosferini(heyecandan ziyade gerilim dolu bir atmosfer).

1- kardeşim başladı 24'e. öve öve bitiremiyo. ben de izlemek istiyorum ama 8 sezon olması ve her sezonun 20+ bölümden oluşması sebebiyle başlamıyorum. kısa ve öz olsun dersen yeni dizilerden banshee'yi önereceğim. fena bi sürükleyiciliği var. aksiyon bi an olsun düşmüyor ve şiddet sahneleri bomba. seksli falan hem de. banshee'den önce de orphan black izlemiştim. o da değişik bir konu, sürükleyici güzel bi dizi. yenilerden bunları önereyim dedim.

2- bourne kalitesinde ajan-aksiyon filmi pek yok. konu olarak biçok film olsa da kalite olarak yanına yaklaşabilen bi film izlemedim ben. önerilerden shutter island tamamen alakasız, taken ucuz aksiyon, shooter ise eh diyeceğim filmler.

dostum rahat ol kulaklarda basınç oluşmaz havada tam tersi yeryüzündekinden daha az basınç olur yani dağa çıkmış gibi hissedersin düşük basınca maruz kalırsın önce bunu unutma.

haftada 5 gün uçakla seyahat ederim sıkıntı olmaz hiç merak etme.

1.Bana 3-4 sene önce aniden bir korku geldi, ondan öncesinde güle oynaya biniyordum (hep bu uçak kazası belgesellerinden). Yükseklik korkusunu bilmiyorum, benimkisi düz klasik düşme korkusuydu. Uçağa binmeden çok gerginsem bira mira bişeyler içiyorum zaman zaman, rahatlatıyor.

2. Sadece iniş sırasında bazen sıkıntı oluyor, ağrı yapıyor ama öyle kalıcı hasar vermiyor. Önlem olarak iniş sırasında sakız çiğnemek veya ağzı arada bir deli gibi açıp kapatmak iyi geliyor. Ama korkulacak bir şey değil.

bu sebep ile kabin basinclandirilir zaten, o yuzden sorun yasamazsiniz. ha siz yine de yaninizda sakiz bulundurun, kulaklarinizda hafif tikanma hissederseniz cignersiniz.

bu arada thy'nin ucus korkusu ile ilgili egitimleri var. fiyati konusunda bilgim yok. arayip sorabilirsin.

akademi.thy.com

1. Var, aşmadım. "Korkunun ecele faydası yok" deyip biniyorum. Binmeden önce Passiflora alıyorum bazen. Bazen korkuyorum, bazen korkmuyorum. Birkaç kere "Siz hostes olsanıza" dediler, birkaç kere de "Madem bu kadar korkuyordunuz, binmeseydiniz". Onun dışında normal uçuyorum korka korka, ne yapayım.

2. Ben hassasım biraz, kulaklarım tıkanıyor ve iç kulağım ağrıyor. Gerçekten orada bir şeylerin varlığını hissediyorum. Hafiften de sağırlaşıyorum. İndikten bir süre sonra geçiyor (yol kısaysa yarım saat, uzunsa 1-2 saat), o zamana kadar "Ne dedin evladım, ağır işitiyorum da" diye dolanıyorum.

Belki de tıkanma ile korku arasında bir korelasyon vardır.

1- korkum yok hatta birkaç sefer uçak indikten sonra "yine düşmedi amk" dediğimi hatırlıyorum.
2- ben öyle bir sorun yaşamadım ama yaşadığını söyleyen arkadaşlarım oldu.

1. korkum var ama zevk de alıyorum bi yandan. özellikle kaza belgesellerini izledikten sonra daha çok korkar ama çok zevk alır hale geldim. piskopat mıyım neyim.
2. hiç öyle bi problem yaşamadım.

2- bir sefer hariç hiç basınç problemi yaşamadım. onda da 3 saniyede bir yutkundum zaten 2 dakka olmadan basınç normale döndü. uçaklarda bir arıza olmadığı sürece basınç problemi çoğunlukla olmaz zaten, onda da sık sık yutkunarak basıncın kulaklarınızı sıkıştırmasını engelleyebilirsiniz.

1- vardı, havada olduğumu düşünmeyi bıraktım. başka şeyler düşününce o korku yok oluyor. ancak bende şimdi de türbülans korkusu baş gösterdi, hatta girdiğim türbülanslardan birinde önümde siyahi bir futbolcu oturuyordu, uçak türbülansa girince adamcağız sapsarı kesmişti

hayır hepsini seçerek bakmalısın çünkü linkte gördüğün üzere öğretmenlik dışında diğer bölümlerin ikinci veya 3. öncelikli atandığını belirtmemiş. tablodan örnek vermek gerekirse çelik gemi yapımı öğretmenliğine bak orada altında belirtmiş "(**) 1, 2, 3 ve 4’üncü sıradaki bölüm mezunlarınca İhtiyacın karşılanamaması durumunda atanırlar" diye. ama ingilizcede böyle bir şey söz konusu değil yani ingilizce dili ve kültürünü bitirip pedagojik formasyon alan kişide senle aynı puan sıralamasına katılacak. eğer sizde de altta öyle bi madde yer alsaydı sende tek kendi bölümününe bakacaktın.
www.memurlar.net

o listeye bakmıştım dün. ama mesela ing öğretmenliği hariç diğer bölümlerin yanında bir yıldız var. o ne anlama geliyor?

tabloların altında sayfa 39 da onun açıklaması var. pedagojik formasyon şartı koşmuş.

ayse hur cok guzel de, o yazilardan olusan kitaplar. yani onlari da oku ama sen bastan sona bir tarih okumalisin once.

halil inalcik, stanford shaw, colin imber ve daniel goffman cok guzel kitaplar yazmis osmanli tarihcileri.

İlber Ortaylı'nın kitaplarıda güzeldir.

Halil İnalcık zaten kendi başına bir dev mutlaka oku

www.idefix.com

o değil de 1850 yılında yazılmış 7 ciltlik kitap önermek iyi olmuş.

bence onu değil de Evliya Çelebi Seyahatnamesini oku, daha orjinal olur :)

Şevket Süreyya Aydemir'in Enver Paşa 1-2 kitapları Osmanlı'nın son dönemlerini çok iyi anlatıyor.

(bkz: The Ottomans: Europe's Muslim Emperors )
BBC'nin çektiği 3 bölümlük belgesel. Özet şeklinde ve daha çok bugünle karşılaştırma yapan, çoğunlukla yabancı tarihçilerin açıklamalar yaptığı objektif bir belgesel.

konu anlatimli bi kitap alip bastan sonra bitir derim ben. parca pincik olmaz o is cunku.

bence matematikte pratik oldukça önemli. konuları bilseniz de işlem hızı ve kapasitesine ihtiyacınız var, hızlı paragraf okuma gibi.

tarih coğrafya falan epeyce bilgi gerektiriyor. matematik ise nispeten daha az bilgi ile işlem kapasitesine dayanıyor.

ve bir çok soru çeşidi ve çözüm tekniği var, yine pratik ile alakalı. konuların anlaşılmasına müteakip (ama anladığınıza da kani olmanız gerek) bol soru çözmek gerekiyor.

bu değişik metodlar ile ösym, başta öss'de olmak üzere oldukça değişik sorular sürmüştü piyasaya. 2005 öss'ye girmiştim ve böyle bir şey karşıma gelmişti: (bkz: smith sayısı)

gözünüz korkmasın. kpss'de böyle alengirli şeyler gelmez. yine de pratiğe devam.

host gizlilik saglamiyor, girebiliyorsun sadece. hirsiz'a selam, vpn'e devam.

cehaletimiz bağışlarsanız tib bizi niye takip ediyor?

şöyle bir şey dolaşıyor saatlerdir de doğruluğuna dair kesin bir bilgiye ulaşamadım henüz, o yüzden sordum:

twitter.com

abd'de bilgisayar muhendisligi yuksek lisansi yapan bi arkadasim da facebooktan ayni seyleri yazmis, tr'de olmadigim icin kontrol edemiyorum ama dikkat edin, olabilir yazmis.

cmd'de ping www.twitter.com ip adresi 199.16.156.230
www.iplocation.net kontrol ettim, san francisco görünüyor

ha gösteri yapacaksanız o başka tabii :)

zenmate'ten şaşmayın. yüklemesi, kullanması çok kolay ki.

buna ek olarak,
twitter'a login olanların ip adresleri sadece twitterda mevcuttur.
tt'nin bunlara erişmesi mümkün değildir

pic.twitter.com

redhack'te böyle bir açıklama yapmış

haydaaaa..... twitter ssl kullaniyor, neyinizi nasil gorecek allasen?

zaten ping'leyin, orijinal twitter ip'si cikiyor.

kamusal mizah'ın bir skeci.

(bkz: efsane espri)

www.imdb.com

nedenini allah bilir.

Aynen öyle oldu. 2. sezonun tamamı aynı anda yayınlandı. Netflix üzerinden yayınlandığı için olduğunu tahmin ediyorum.

bu bir tv dizisi değil. netflix dizisi. netflix kendi yaptığı dizileri böyle tüm sezonu aynı günde yayınlıyor hep.

Ondan bana da lazım. :/

Tam olarak sıkıntıyı biliyorsan(ız) belki yardımcı olabilirim :)

bilgisayar hastanesi var hiltonun altında bir yerde.tavsiye ederim

kendini bilmek, kendin olmak, hayatını kendin için yaşamak ve yapmak istemediğin şeyler için başkalarının seni etki altına almasına izin vermemek, anlamlarında kullanılıyormuş :)

Hamlet'te geçer bu cümle orijinal olarak. Anlamı da, "kendi fikrine göre karar ver, başkalarının ne düşündüğü önemli değildir" gibi bir şey kabaca.

"To thine own self be true, and it must follow, as the night the day, thou canst not then be false to any man." olarak geçiyor oyunda.

hamlet'te geçeni mi soruyorsun?

hamlet'te geçen cümle "to thine own self be true" değil miydi?

eğer farklıysa anlamı farklı olur.

"to thine own self be true" ile "to thine own self" kalıplarının anlamları farklı.

"to thine own self" kalıbının "sana göre" gibi bir anlamı var gibi...

yeterince büyük olmaları gerekiyor.

rusya'da olay biraz farklı, atmosfere giren bir asteroid yukarda parçalanıp yağdı, şimdi baktım parçalanmadan önceki halini 17 metre falan tahmin ediyorlarmış. bu kadar küçük cisimleri izlemeye vakit/para/kaynak/teknoloji maalesef yok. yani evet yarın öbür gün dünyanın büyük şehirlerinden birine apartman büyüklüğünde bir taşın onbinlerce kilometre hızla düşüp düşmeyeceğini bilemiyoruz.

sizin asteroid 300 küsür metre çapında deniyor ama yakaştıkça daha iyi veriler gelir. şimdiden bu kadar kesin konuşuluyorsa baya büyüktür yani. çarparsa belki gezegendeki hayatı silemez ama ağzımıza sıçacağına emin olabilirsiniz.

Elinizle fırlattığınız taşın süratine ve atış açısına bağlı olarak nasıl bir yol izleyip nereye düşeceğini birkaç ufak sapmayla tahmin edebilirsiniz, onun gibi düşünün.

ilave olarak rusya'ya dusen meteorun gunes'in dogrultusundan gelmesi de tespit edilmesini engellemis.
twitter.com

esnaf sarayında en üst kata çık.sağa dön formül bilgisayar yapıyordu yıllardır.o olmazsa onun söylediği yere git.

oluyor evet. ama kursunuz isguzarlik yapip iki sinav icinde para isteyebilir. ben ilkine girmeyecegimi soyleyip ikincisine girmistim, tek sefer ucret odedim.

evet bir hafta sonrakine girebilirsiniz. direksiyon sınavı için kişinin 5 hakkı vardır (6 sene önce böyleydi en azından), bu haklara girip kalmak da sınava girmemek de dahildir. nereden mi biliyorum? 4 kere çağırılıp işim var diyip gitmeyen ve son hakkımın kaldığını öğrenip 5. çağırılışımda sınava teşrif edip geçen tembelin tekiyim de oradan. (:

Kaş meis otel iyidir. Tam adanın karşısında, esen bir nokta

bi arkadaşım aphrodit'i çok önermişti kaş'ta.

biz de can mocamp'a gittik, bungalovlar ve taş odalar var, biraz daha ucuz yollu bişey ararsanız çok tavsiye ederim.

bir de booking.com bu arayış sürecinizde can dostunuz olacaktır. ama rezervasyonunuzu oradan değil, telefonla arayarak yapınız.

p10

hocam 121 diyenler var bikaç kpss forumunda. kesin bir bilgi bulamadım, emin misin acaba?

açıklayayım hemen. branşına göre.

eğer alan sınavına girdiyse (türkçe öğretmeninin türkçe sınavına girmesi gibi) p121, girmediyse (branşına yönelik alan sınavı yoksa) p10.

süre sınırı koymussa o kadronun sahibi bellidir. hic ugrasma

www.avis.com.tr

www.budget.com.tr

Biz şirket olarak central ile çalışıyoruz. sadece audi ve vw kiralıyor, çok memnunuz.

www.centraltr.com

bence iyi. bu sene zordu hem.

bir a değil ama yine iyi almışsın panpa. ben onu da alamamışım :(

yabancı dilci için az bence ama işine yarayacaksa hiç sorun yok.

sınavda milletin durumu göz önüne alındığında ve ilk defa giren birisi için hiç fena değil bence. puanın kullanılacağı yerler için de yeterliyse değme keyfine, ki bence yeterli olacaktır.

Bursa'ya gidin Kütahya neymiş. İlk defa Kütahya'ya gitmek isteyeni duyuyorum.

arabaniz varsa kütahya cevresinde görülecek tarihi eserler, dogal alanlar var. degisiklik olur.

buz olur.

bu mevsimde Kütahya buz gibidir. Ankara ya ya da Bursa ya git ne işin var Kötahya da

kütahyalıyım çavdarhisarda aizoni harabeleri var onları görebilirsin ama kütahyada görülecek pek birşey yok bursa flan daha cazip.

eğer sözel puan almak istiyorsanız haklısınız, evet puan getirmiyor.