Ekşi Duyuru

eğer sigaram az değilse veriyorum. bazen 9-10 yaşında çocuklar istiyor, onlara vermiyorum

tipe bakıyorum. eşgal bi tip ve otlakçı ağzı varsa "aaabi bi sigara versene bee" diye yayvan yayvan konuşuyorsa vermiyorum. çocuksa vermiyorum.

bunun dışındakilere veriyorum. hatta ateş de veriim mi diyorum.

sigarayı bırakmadan önce lise bebeleri hariç sigaraya isteyen kimseyi geri çevirmedim. sigarasızlığı bilen adam geri çevirmez zaten :)

çocuk değilse kim isterse istesin veririm.

Hic geri cevirmedim. Issiz bir yerse bi de kulak arkasi ikram ederim.

Bir tane var, yurtdisindaydi o hareketli donemlerde. Bir daha da donmedi.

Etiyopyada makarna fabrikası açtılar hala ordalar.

AKP'lilerin iclerinden ayrildigini soyluyorlar. Su anda kalanlar AKP oncesinde de cemaate bagli olan kisiler. Cemaat bitmeyecek cunku bu neredeyse 30 yillik bir olusum ve yurt disinda bile onemli isimler bu olusuma bagli.

Cemaat kadinlara siyah basortusu zorunlulugu getirmez.

Cemaatin de eksiklerini gorursun eger dindar degilsen. Ama 21.yuzyil yasamina en fazla yaklasan Islami olusum Turkiye'de Gulen cemaati

basortusu mevzusu suleymancilar da var diye biliyorum.

1- cemaate mensup derken ne kast ettiğinize bağlı
ben cemaat lisesinden mezunum üniversite boyunca irtibatım oldu ama cemaatten hiçbir zaman olmadım.
cemaatin sohbetine katılan, çocuğunu dershanesine gönderen, hatta bağışta bulunan ama cemaat üyesi olmayan tonla insan var. anadolunun çoğu yerinde cemaat dışında sosyal ortam kalmamış neredeyse, yine kalacak yer olsun, eğitim olsun her konuda cemaat oldukça iyi, bunlardan yararlanan herkes cemaatçi mi?
bir diğer mevzu menfaat için cemaatçi olan çooook insan vardı, benim etrafımda bunlardan da sürüyle var-dı. daha önce başka cemaatlerde olan, sağ kesimden çok insan cemaate yanaştı, himmet toplayıp cebine attı, birden köşe oldu, çoluğunu çocuğunu bir yerlere getirdi, ihale aldı, vs.
bunlar şimdi "hocaefendi dedik ama kandırmış bizi" diyorlar, onlar için forever Tayyip

cidden cemaat mensubu olanlar hiç bişey olmadı, aynen devam ediyorlar, belki bi kısmına cemaat fazla öne çıkmayın demiştir, başka görevler vermiştir.

2) cemaati 22 senedir (ilkokul 4 ten beri, ki o zaman hocalarımız örtülüydü) bilen bir kadın olarak ben cemaatin dayattığı bir örtü şu ana kadar duymadım. Süleymancılar pardesü üstüne türbanı önce iğneleyip sonra çene altında bağlar. Siyah örtü daha çok caferiler ve nakşilerin fatımatüzzehra grubu tarafından tercih edilir diye biliyorum.

@niye ama,

cemaate mensup derken tabi ki çocuğunu dershaneye gönderen sıradan insanlardan bahsetmiyorum. cemaat hiyerarşisi içinde yer alıp bağış toplama, abi - abla olma, devlet kademesi içinde olup göreviyle ilgili olarak cemaatten telkin alma gibi şeyleri gerçekleştiren insanlardır kastettiğim.

bu kısım net sınırları çizilen bir alan değil, flu bir alan
cemaatin bir yemini, bir kimlik kartı filan yok

cemaatin %1 içeriğinden ancak haberi olan çok abi-abla var. nefer olarak her işi yapan, hiç söz hakkı olmayan hiç bir kararda etkisi olmayan çok kişicik var. Zamanında bir şekilde pozisyon almış (özellikle devlet içinde) çok insan var ki yaşayışlarını görseniz bunlar nasıl müslüman demeniz çok olasıdır. (şöyle diyim zamanında gay barlardan toplanan vs. çok şehir imamı gördük)

kısacası böyle tek bir başlıkta, şöyle insanlardır da şimdi şunu yapıyorlar diyeceğimiz bir insan topluluğu yok karşımızda. yine de genelleyerek konuşmaya devam edersek şu anda cemaatte esas mevzu RTE'nin onlara savaş açması değil, F. Gülen sonrasında ne yapılacağı, taht kavgası var.

bi ablada beni sokmaya calisti deli gibi kombi klima işi çıkar paraya para demezsin demişti ben namus timsaliyim ya ! ne işim var benim yeaa sanki abdestsiz kabe ye gidiom gir işte :p

Kaldıraç yoksa, zararın da yoksa kendin bilirsin ama Kaldıraç batırır seni dikkat et.

sıkıntı yok seçimden sonra kolaisyon olunca fırlayacak zaten. biraz da düşükten alırsan ortalama aşağıya iner hem.

seçimin yaklaşmasını bekle. o dönemler tekrar yükselir. üstüne bir de tek bir iktidar çıkmazsa işler daha da patlar.

Ben de 3.045 ortalamayla 6bin dolar aldim reelde forex degil. Elimde kaldi bekliyorum bakalim yukselecek de satacagim diye.

arkeofili.com

restorasyon, rekreasyon veya restitüsyon olaylarından anlamıyorum ama göz var izan var. bir belgeselde yale üniversitesine ek bina yapılışını izlemiştim. adamlar 300 yaşındaki orijinal binanın yanına ek bina yaptılar, o dönemin benzer işçiliğini ve malzemelerini kullandılar, ardından yeni bina sırıtmasın diye asit püskürterek eskittiler
apollon tapınağına badana yapan, zeugmadaki mozaikleri onarıcaz diye yeni mozaiklerle yeniden yapan zihniyet nihayetinde bu, güvenemiyorsun ki

trafik simdiden basladi. akhisar'dan bildiriyorum.

@alperz ciddi misin ya. yarın akşam 10 da yola çıkıcam ben de. sıçtık desene :(

o zaman yanınıza erzak alın genşler. afet senaryosu mode on.

97-2009 arası ilk ve orta öğretim dönemimi geçirdim. 1 dua bile ezberletilmedi bana okulda.

ortaokulda da lisede de ezberletildi. 1997 - 2004.

97-2000 arası ortaokul döneminde oldu.

bize de gençliğe hitabe ezberlettirildi mal gibi. 1992-1997 arası.

95-99 ortaokul.
ezberlettiler.
hatta ezberleten din hocamız şu an il kültür müdürü sanırım.

ezberlettirildi. 2003-2006 arası ortaokulda. koyu bir atatürkçü olarak gençliğe hitabenin de ezberletilmesine karşıyım. her türlü parayla satın alınan veya ücretsiz erişilebilen metin ortada isteyen okur öğrenir zaten.

evet. 95-99 arası. dualardan surelerden sözlü yaptırırdı.

onları ezberlemeye çalışma ve sözlülerde yaşadığım stresli zamana acıyorum. ailesi dindar olmayanlara özellikle telaffuzlarına kadar dikkat eder puan keserdi.

95'te falandı sanırım, ezberlettiler. hiçbirini ezberlememiştim. sadece fatiha'yı ezberlemiştim dersten geçmek için.
hatta hoca namaz da kıldırıyordu. onu da yapmamıştım.
din kültürü adı altında islam kültürü öğretiliyordu (hala da öyle)

ilk ve ortaokulda derste okutuyorlardı ama ezberleyenlerden parmak kaldıranlara okutuyorlardı. ezberlemeyenden not falan kırma yoktu. 90 larda falan

ilkokulda ezberletiliyordu. ha okumazsan çok not düşmüyordu bizim hoca.

lisedeki şerro da bir iki kişiye okutmuştu diye hatırlıyorum.

not: yaş 20

2006 2010 arası ilkokulda ezberletmeye çalışıyodu lisede yok

"ama başka ülkelerde de bu böyle :(" diyen arkadaşa selamlar.
Edit: hahaha evet arapça bilmiyorum ve bu çok büyük bir kayıp, şu anda ağlıyorum biliyor musun :(

1997-2004 seneleri arasında ezberletildi evet ve bir daha unutmadım.

Ortaokulda yoğundu, 2002-2005 arası epey çektik evet. Lisede olduysa bile hatırlamıyorum ama böyle bir 'ezberleyeceksiniz' olayı çok yoktu din hocasının sürekli hasta ve raporlu olması sebebiyle.

ortaokulda ezberlettiler. 90ların sonu 2000lerni başı. lisede ezberletmediler.

İlkokulda olmadı da ortaokulda ezberletildi evet. 2000-2003

Ben kişisel olarak 3-5 dua ezberlemiş olmaktan rahatsızlık duymuyorum.

Ortaokulda ezberletildi. Nefret ederdim ezberlemekten ama inektim o yuzden ezberliyodum. Sınavda da kopya yaziyodum ahah. 2002-2005

Ilk okul 4. Sinifta ezberletildigini hatirliyorum.ozaman sene 1987 idi.

hiçbir zaman ezberletilmedi. 1999-2005.

Ortaokulda (2004-2007) bir dua listemiz vardı. Sırayla sözlü olurduk listedeki dualardan. Bizim hocamız sınıfta öğretmen masası üzerinde bilen öğrencilere namaz kıldırarak uygulamalı bir şekilde diğerlerine öğretmeye çalışırdı.

ezberletti ama zorunlu tutmadı, kanaat notuna yansıtacağım dedi. 2006'da gelen din kültürü hocasıydı. diğerlerinde dua ezberleyin, namaz kılın gibi öğütler dışında zorunluluk yoktu.
ilkokulda türkçe dersinde istiklal marşı ezberledim bir tek. gençliğe hitabeyi ben değil ama okulda dersimize girmeyen bir öğretmen ezberletiyordu.

en iyi büryancıyı söylerim ama karşılıksız olmaz. bizzat siirtlilerin yediği ve tavsiye ettiği bir yer.

gül büryan var biraz sonlara doğru..en eski yerlerden birisi..biraz salaş bir yer ama.

büryan yemek istiyosan erkenden 10-11 gibi gidip tazeyken yemelisin.

hemen hepsinde yemişimdir, sur en iyisi gibi :) en azından en iyi perde pilavınıonlar yapıyor :D

Sur ocakbaşı nedir ya :d kadınlar pazarına kadar gidip burger yeseydiniz amk. Envai çeşit geleneksel kebapçı varken neden zincir bi lokantaya gidiyonuz aga. Çıkın gidin başka küçük yerlere. Şeref iyidir.

şubeye gitmeye üşendiysen bir askerlik şubesini arayıp sorabilirsin. Eğer tecil yapılmadıysa ve bakaya kaldıysan yurtdışına çıkışta sıkıntı olabilir, tutup götürmezler ama ceza için falan bir takım prosedürler var bildiğim kadarıyla.

Starbakta kahvaltı etmiyoruz biz.

füme hindi jambon sandviç. peyniri eriyince gayet güzel oluyor.

ezine peynirli sandviç tabi ki de.

Füme hindi jambon. Doymuyorum ve pahalı.

Tahıllı peynirli poğaça ya da peynirli simit ya da tulum peynirli domatesli poğaça

Eger ucagim sabah erken ise mecburen havalimanindaki Starbucks'ta ham mozzarella sandwich (toasted please), yaninda da chai latte. Normal sartlarda Starbucks'ta kahvalti edilmez ama.

hindi füme ve jambonlu ya da mistik.

mistik <3

Bana mhp hdp ile yapmaz gibi geliyor hdp ve chp sorun çıkarmazda mhp de bence sorun şuan

Mhp hdp yi istemezuk diyor.

mhp kendi kuyusunu kazıyor. aslında en demokratik olanı, chp mhp hdp koalisyonudur. sonuçta mhp ve hdp eşit vekile sahip. koalisyon demek birlikte yönetmek demek, yatağa girecek değiller. ama saçma sapan işler.

herkes bişey diyor bende diyim.

akpnin oyunun yüzde 35i zaten mhpnindir. kalanı saadetin. mhpnin kendi oyunu alıp iktidar olması gerekiyor. mhp tabiki hdp ile yapmaz koalisyon manyakmısınız? en yakını mhp-akp sonra akp-hdp.

Yahu HDP neden MHP'nin bakanlıklar alabilmesi için dışarıdan destek versin ki? Vekil sayıları eşit sayılır. O koalisyondan kendilerinin zararına olabilecek binbir türlü karar çıkarken usulca bakacaklar mı kenardan?

Olmaz ya, aynı durumu olası CHP-HDP koalisyonuna dışarıdan destek verecek MHP için de söylerdim. Böyle birşey olursa MHP taban kaybetme riski taşır, eyvallah. HDP için neden aynısı söylenmiyor, onların taban taban değil mi:)

HDP'yi yabana atmak, istemezük demek bencillik ve siyaset okuma eksikliği olacaktır.

rte hükümet kurma görevini chp yada mhp ye vermez. anayasaya göre zorunluluğu yok.

akp koalisyon için destek bulamazsa, mağduriyet yaratırlar. bu gazla erken seçime giderler.

Hükümet kuruluna kadar mevcut hükümet devam eder.

hükümet kurulmadan yücedivan oylaması yapılabiliyor.

şöyle bir şey buldum:

m.t24.com.tr

valyria çeliğinden veya ejdercamından silahı varsa alır bence

Alamaz.

e aldi ya bir suru white walker'i, uzerine basti, ezip gecti sirtindan alip firlatti?

onlar white walker değil wight olanlar.

white walker'lara 3 şey zarar verebilir
1) Ateş
2) Ejderha Camı (Sam'in bulduğu siyah zımbırtılar)
3) Ejderha Çeliği (dizinin son bölümünde bunun valyria çeliği olduğu anlaşıldı kitapta da belli değildi)

beyin tümörü beyin görüntülemeleriyle anlaşılır. daha ileri tetkikler yapılır tabii dediğiniz zaten yapılması gereken.

onu biliyorum. tekrar yazayım, bu ileri tetkik aşamasına geçilmemişken kan testinde buna işaret eden bulgular ortaya çıkar mı?

kan tahliliyle ancak tümörün ileri evresinde ön tanı koyulabilir. MR'la bakmak lazım. agresiflikleri ve bayılması kan şekerini iyi kontrol edememesine bağlı olabilir.

takımlar arası esitlik var so genel

deplasman golü uygulaması yok ligde. o yüzden ikili averaj eşit. genel averaja bakılacak.

son maç rize'yi 15-0 yener şampiyon oluruz adfasdf
cevap: önce ikili sonra genel

itüye girebiliyorsan yıldıza girilmez. biraz fazla çalış yazık etme, kariyerinde güzel gözükür itü.

itü'de mülakatlarda çalışmayı düşünüyor musunuz sorusuyla ya da ders yükünün fazla oluşundan dolayı çalışma durumunun çok olası olamayacağı söylemiyle karşılaşılıyor doğru. ama kişisel tecrübeme dayanarak, devamsızlıkta çok sıkıntı olmadığı sürece mimarlık fakültesi hocalarının tolerans gösterdiğini söyleyebilirim. dersler kapsamında zorunlu geziler vs oluyor, proje aldıysanız yine onunla ilgili ölçümler için ayrıca zaman ayırmanız gerekiyor.. bir de sanıyorum yıldız'da almanız gereken zorunlu ders sayısı itü'ye göre daha az (mesela itü mimarlık tarihi yüksek lisans bölümünde 8 dersin 4'ü zorunlu, bu da dersleri tek güne toplama konusunda sıkıntı yaratabiliyor), restorasyonda da benzer olduğunu düşünüyorum. bence de ikisine de başvurun, iş durumu ve zaman ayırıp ayıramayacağınıza göre tercih edersiniz ikisi için de hak kazandığınız takdirde.

devlet hastanesinde

Yeditepe Üniversitesi Bağdat Caddesi polikliniği, doktorun adını unuttum ya Volkan'dı sanırım soy ismini hiç bilmiyorum..

edit: evet iyi olur :)

bence paralı kanalda olması ülkede izlenirliğini düşürdü.
www.youtube.com hey gidi eski f1'ler .schumacher,hakkinen raikkönen

Bence artık kriz ortamındayız; büyüme yok, enflasyon var, döviz almış başını gitmiş, piyasa durgun, iş yapan da parasını alamıyor.

Yatırım yapacak olan - nakitte kalsın (dolar en mantıklısı duruyor şu an için)

Borçlananlar- işlerine 4 elle sahip çıksın, borcu borçla kapatmaya kalkışmasın. Borcunu mümkün olan en kısa sürede kapatsın.

İş arayan - Adam akıllı KPSS çalışıp, devlete kapağı atmaya çalışsın. Özel sektöre girecekse de büyük kurumsal şirketlerin kilit departmanlarına girmeye çalışsın(imkanı varsa tabii ki), böylece işten çıkartılma ihtimali azalsın. Moral bozmak gibi olmasın ama diğer türlü zor günler kendisini bekliyor.

peki enflasyon var diyoruz da, istatistiklere yansımıyor. %10 gibi bi enflasyon değeri görmemiz mümkün mü?

Kriz başlangıcındayız ama ilerleyen aylarda daha da derinleşecek.

Yatırımın neye yapıldığına göre değişmekle beraber; borçlananların yapabileceği pek de bir şey yok, özellikle büyük meblağlar ile dolar üzerinden borçlanan şirketlerin bir bir iflasını izleyeceğiz, ki bunlara ek olarak da inşaat sektörünün çöküşünü de göreceğiz.

Yatırım için en mantıklı yol parayı bekletip ilerleyen zamanlarda faize yatırmak olabilir. Böylece siz de (bkz: faiz lobisi)nin seçkin bir üyesi olabilirsiniz.

@my name is earl: www3.tcmb.gov.tr adresine bakarsan geçtiğimiz yıl 2014 Ocak ayındaki 100 Türk Liralık bir mal sepeti'nin 2015 Ocak ayında 107.51 lira ettiğini görebilirsin.

Kaldı ki TÜİK'in yaptığı hesaplama halkın ihtiyaçlarından çok uçuk şeylerle de yapılıyor. Yine de %7,5 iki ay öncesinde önceki yıla göre yakalanmış.

Kriz durumunda bunu bir ayda bile görmemiz mümkün.

Şu andaki parametrelere göre kriz var diyen ya cahildir ya da maldır. Doların yükselmesi işe krizin bağlantısını kurmak, dolar düştüğünde ekonominin iyi olduğunu sanmayı gerektirir. Bu da tüm ekonomi teorilerine aykırı. Şu anda resesyonu bırakan bric ülkeleri seviyesinde büyüme oranımız var. Rusya bile rublenin çıkmasına rağmen ekonomik krizdedir diyemeyiz. Dolar gelişmekte olan ülkelere göre gayet makul şekilde artıyor. Biz krizde isek şu doların artışı ile Rusya yi geçtim brezilya nın iflas bayrağını çekmesi lazımdı o halde, adamlar resesyonda çünkü

Şu an kriz olmadığını iddia etmek ve doların yükselişinin ülkede neleri tetikleyeceğini bilmemek ve fed kararlarını görmezden gelmek sadece at gözlüğü takmayı gerektirir.

Türkiye kriz başlangıcındadır ve bunun da en büyük sebebi siyasal yönetimdir.
Türkiye'nin hiçbir katma değer ihtiva eden üretimi, daha doğrusu üretimi yoktur.
Sözlükte dahi binlerce kez ifade ettik bir kez daha ifade edelim: Türkiye gelen tüm parayı inşaata bağladı. Sanayi hamlesi yapmadı. Sanayiniz yoksa bir hiçsiniz. Rusya'yı örnek vermişler. Rusya ABD'den sonra dünyanın en büyük silah üreticilerinden birisi ve ağır sanayi üretimi mevcut.

Senin neyin var ?. Kaliforniyadan senin 1+1 evini 500.000 liraya almaya mı gelecekler ?.

İnşaatla bu iş yürümez. Bunu Ali Babacan bile Eylül 2014'de ifade etti, siz daha neyin derdindesiniz ?.
Temmuzda FED kararları açıklansın, günlük az miktarda dolar da girmez olsun ülkeye kalanlarda çıkmaya başlasın o zaman da konuşun "kriz var diyen maldır" diye.
Borsanın çakılmasını, faizlerin tavan yapmasını, enflasyonun kontrol edilememesini, işçi çıkarmalarını oturup izlemekle yetineceksiniz sadece.

@Euxinos007
Türkiye nin tüm parasını inşaata bağladığını gösteren bi tane parametre, bir tane bilimsel veri göster, ben kendi mallığımı kabul edeceğim.
155 milyar dolar ihracıtı inşaat satarak mı yapıyoruz mesela?

Neyse ki BRIC ülkelerinden Hindistan'ın bugün 2015 yılındaki 2. 25 baz puanlık faiz indirimini yaptığını fakat buna rağmen Hint Rupi'sinin dolara karşı 1 ayın zirvesine yükseldiğini bilen bir cahilim. Ha bir de dolar yükseldi diye kriz var denilmiyor, doları yükselten nedenler belli. Klavye başından atıp tutan değil; piyasanın içinde yaşayan, kendince ekonomi bilgisi yerinde olan bir malım.

Doların değerlenmesi global bir süreç fakat iyi zamanlarda bizim gibi gökdelen dikmeyip yapısal reformlarını gerçekleştirmiş, hükümetinin MB'na her gün faiz indir baskısı uygulamadığı, inşaat yerine yüksek teknoloji ürünler ile büyüyen, 150 milyar dolarlık ihracatı ithalatına bağlı olmayan, kg başına ortalama ihracat değeri 1 dolar değil de 3-4 dolar olan ülkeler bizim kadar sıkıntıda değiller. Onlar için sakin bir geçiş dönemi olacak.

Türkiye'de en fazla desteklemesi gereken sektörün inşaat olduğunu Cumhurbaşkanı bile söylerken, başka veriye ihtiyaç var mıdır? Ya da etrafımızdaki inşaat rantını görmek için veriye mi ihtiyaç var? Veya inşaat rantıyla geçinen hanehalkı sayısını görebileceğimiz bir veri var mı TÜİK'te?

Neyse Rusya'nın bile krizde olmadığını iddia eden "üstün zekalı" biriyle ne kadar sağlıklı tartışılır ki?

Guro1907 yapmış açıklamayı sağolsun.
Simdi kabule başlarsınız artik.

eksisozluk.com

Bir görevde Groove Street'e gidiliyor araba ile. San Andreas'ın ilk görevinde hatırlarsan bisikletle kaçıyorlardı Ballas'lardan. Sokağa gelmeden bisiklet üstünde aynı o 3 karakterin kıyafetlerinde insanlar gözüküyor.Onun dışında bir gönderme veya bilgiye rastlayamadım ben.

www.youtube.com

2.19'da.

Beşiktaş ve ortaköy'de bir çok kahvaltıcı var. Her saatte müşterisi oluyor.

beşiktaştaki bazıları akşamüstüne kadar yapıyor kahvaltı işini. 17-18 gibi son diyor bazıları. saati kıçımdan atmış olabilirim. ama en son gittiğim yerde öyle bir ibare vardı.

ebook olarak indiriyorum ben artık normal kitap okuyamıyorum.

Yerden tezgah açan insanlardan alıyordum eskiden. Utanmam yoktu. Şimdi de yok utanmam, sadece okumak istediğim türde kitaplar denk gelmiyor. Bir de sesli kitap kullanıyorum ben artık.

Istanbul beyazıt caminin karisinda hanlar var ordan alabilirsin ayrıca 5 liraya ikinci el orijinal kitaplarda var

korsan alacağına ikinci el deneyin bence de. istanbul beyazıt'ta özbek ve özdemir çarşılarına uğrayın.

benim oyum da ikinci elden yana. zaten eğer çok yeni ya da çok popüler bir kitap aramıyorsanız sahaflarda korsan fiyatına ve belki daha ucuza bile bulabiliyorsunz. Onun dışında toplu alım yapılacaksa internetten almak da çok avantajlı olabiliyor. korsan gerçekten kötü yazarını, emeğini, yayınevini bir kenara bırakırsanız bir yerden sonra o kitaplar kitaplıkta size bile hakaret, haksızlık gibi görünüyor. kısa sürede kapağı soluyor, yazılar soluyor, kitap kuş gibi hafif ele oturmuyor falan. şahsi görüşlerimdir.
eyyorlamam bu kadar.

korsanın kralı e-kitapta artık, şak diye binlerce kitap iniyor, ve indirirken utanıyorum. basılı korsan kitap hayatımda 1-2 kez anca almıştım, baskıları vs çok kötüydü, zaten okuduğum kitapların korsanı da pek basılmıyor.

şurada okuyacağınız en fazla yılda 20 kitap, senede bir 300-400 tl ayırın şu kitaba.

akmardan alıyorum, orjinal diye sattıkları kitapların hepsi sahte şerefsizlerin :) arkasına ders kitabı bandrolu yapıştırıyorlar

Beyazıt'ta çok var. Devlet bir kitaptan %8 vergi aldığı sürece korsan almanın yanlış bir tarafını görmüyorum.

istanbul değil ama, akçayda dükkanlar var.

beşiktaş ta gile var, ama fiyatlar pahalıdır.
cihangir'de pizza factory ve otto yu onerebilirim
kadıkoy'de my chef var

gelen yeşillik malzemeleri yemem ben zaten. direk atarım. çünkü çok kaliteli bir yer değilse yeşillikler "genelde" yıkanmaz. dolayısıyla pistirler.

edit. tabi yıkayıp yenilebilir yani.

kalmıyor ki, lahmacunun arasına koyuyorsun bitiyor. niye canımı istettin ki şimdi?

dokunmam bile. direkt çöp.

bizde de pek yenmez, kendimiz hazırlarız.
lahmacunu sevmem bu arada.

Cope atmam, yerim lahmacunla.
Direkt cope atan arkadaslar, neden oyle yapiyorsunuz?

yiyebildiğim kadarını yer, kalanını çöpe atarım.

yeşillik sevmiyorum.
plastik paketi bile açmam.

lahmacun kırık yılda bir yerim. onda da artan olursa çöpe evet.

genel olarak paket servisle gelen şeylerin artığını yemek bitince aynı poşete tıkıştırma ve koltuktan kalktığım gibi çöpe atma eğilimim var. anca kolonyalı mendili falan alırım geri kalan ne varsa atarım.

kullanılmamış limon kalırsa dolaba koyarım ama yeşillikler çöpe gider.

varsa evdeki yeşillikleri kullanırım.
yoksa gelenleri.

lahmacun artsa bile yeşillikleri atarım.

sipariş verirken yeşillik göndermeyin diye not düşüyorum. Çöpe gidecek yoksa yazık

sayende akşama ne yiyeceğim belli oldu.
ufak kutu göndermişse ya da az kalmışsa çöpe, yok fazla fazla ise dolaba gider.

Bir keresinde yeşillikle yiyelim dedik, annem yeşillikleri bir kasenin içinde yıkadı, kasenin dibinde bayağı bir kum birikmişti. İşte o zamandan beri sadece limon sıkarım, yeşillikleri yiyen yer, yenmeyen çöpe gider.

lahmacunun içine yığarım ve yerim.

zengin arkadaşlar gibi gelir gelmez çöpe atmam, getiren arkadaşa "al kardeşim ben yeşillik yemiyorum, başkasına verin" derim, bugüne kadar da geri çeviren olmadı.

ikincisi ve asıl önemlisi lahmacunun en kral yeşilliği maydanozdur, bunu herkes bilmez, az limon, bir kuple pul biber, biraz tuz ve maydanoz, deneyin daha da başka bir katık aramayacaksınız.

Bence f+

Honeycomb ve cuvée prestige arasında kaldım.
sanırım honeycomb'u secerdim.
mimar/kadın

ben klasik turkuaz flaşsızı aldım. biz mi salağız bilmiyorum ama bayağı rezil bir makine çıktı. filmleri kaliteli seçmemize rağmen vasat fotoğraflar geldi. tabi bunda banyo edilen yer de önemli. hevesimiz kaçtı bayağı şimdi de kenarda duruyor.

tamamen atıyorum: tozkop59

istabnulda görmedim bu tip ürünlere bakarım severdim dikkatte ederim.

bildigim kadariyla sadece karadenizde satiliyor.

İnternet sitelerinden satılıyor

Hangi marketti emin değilim, A101 veya şok markette var.

Sapanca 105 kesinlikle.

şile tarafından geldim akşam 7 gibi. köprüye kadar sakindi. kavacık'da biraz tıkalı ama köprüde akıcıydı. şuan nasıldır bilemiyorum ama.

Izmit civarlarinda trafik basliyor. Hala inemedim yaaa, sokiyim boyle trafige. Duracak kadar yavas seyretmiyoruz ama 30la falan gidiyoruz mutemadiyen.

Hayır yoktur ve tanımlanmamıştır

anti-tarımcılık olmuş seninki. sırf diyete göre düşünürsek et yiyici deriz ama google'da et yiyici diye arayınca pek içaçıcı sonuçlar gelmiyor.

o yüzden atalarımıza dönüyoruz ve avcı-toplayıcı oluyoruz. günümüzde hala yapan kabileler varmış. (afrika'da ve avustralya'da)

al bak bu konu hakkında kitap da var:
www.amazon.com

saçma, çünkü insan ne yerse odur ya da yediği şeye dönüşür.

hayvan eti yedikçe daha da hayvanlaşırsın, hatta et tüketiminin insandaki şiddet eğilimini daha da arttırdığına ilişkin bilimsel görüşler de var.

belki bu yüzden doğu'daki bazı dini/mistik görüşlerin de vejeteryanlıkla güçlü bağları var, yine de dengeli beslenmek lazım heralde. sonuçta vejeteryan olunca insanın pat diye barışçıl ve huzur dolu bir canlı olacağına da pek inanasım gelmiyor, yani etkisi olabilir tabi ama bu kadar basit olmasa gerek.

bence bugünün asıl sorunu yediğimiz şeylerin çok fazla yapay olması, gereksiz bir sürü kimyasal içermesi vs.. üzerinde tuhaf tuhaf değişiklikler yapılmış genleriyle oynanmış abuk subuk şeyler yiyoruz, ne yediğimiz belli değil. keşke gerçek bir hayvan etiyle, gerçek bitkisel besinlerle beslenebilsek.. o da yok ki, gerçek dediğim tamamen doğal olan. ha o zaman hiç mi sorunumuz olmazdı, gene olurdu muhtemelen. "insan" denen şey hayvandan bozma bişey zaten diyicem ama artık hayvanlığından bile çıktı sanki, yeni bir türe dönüşüyor gibi.

bahsettiğin şeyin konmuş bir ismi var mı bilmiyorum ama öyle bir akım oluşmaya başlıyor sanırım, bir ismi ve ideolojisi de çıkar belki yakında.

2.

Ikisini de dusunuyorum. Bir yandan 2, ama soyle bir durum var, ben o koltugu o kadin icin bosalttigimi biliyor. Yani o cocuk tek basina metrobuse binseydi, onun icin yerimden kalkmayacaktim. Bunu bildigine gore o kadinin ya oraya oturmasi ya da rahatsiz olmayin kalkmayin deyip kabul etmemesi daha uygun olurdu.

siz zaten kadın otursun diye değil, kucağında çocukla ayakta kalmasın diye yer veriyorsunuz yani amaç hasıl olmuş oluyor. aynı yaşta çocuksuz bir kadın binse ayakta kalacaktı zaten.

Yer vermem.

Baya yalpalayacak savrulacak,
60 yas ustu olacak,
sıfat duzgun olacak, homur homur basimda dikilmeyecek
cok kiloluysa da uzuluyorum
baston varsa direk kalkiyorum

Bi de hastane guzergahindaysa hic oturmam, hasta insan bazen belli olmuyor, vicdanen rahatsiz oluyorum.


haricinde yer vermem, bana mi sordu coluklu cocuklu yollara duserken.
sorsa, bacim otur oturdugun yerde derdim.

1

2

1. Yer verdigime pişman olurum hatta.

1. hatta ben cocugunuz otursun diye yer vermemistim diye uyaririm

4 yaşındaki çocuğa yer veririm yoruluyorlar çok çabuk

1.

Çocuğu ben de kucağıma alırım ki "Hadi, ablanın kucağına otur" başıma sık gelen bir durum. Verdiğim yeri kadın çocuğu ile birlikte rahat etsin diye veriyorum.

Yaşlıya, sakata, yorgunluğu yüzüne yansımış herhangi bir insana yer veririm ama çocuklu...

Ne biliyim lan çocuğun sefasını çeken cefasını da çekiversin bir zahmet. Çoğu zaman da gezmeye diye çıkıyorlar üstelik. Çocuk sahibi olmak da sorumluluk gerektirir. Gelecekte nasıl bir ülkede yaşayacağımız senin çocuğunu nasıl yetiştirdiğine bağlı.

Yer versem bile direkman vermezdim. 10 durak ben oturayım, 10 durak o otursun gibi bir orta yol bulurdum.

Cevap olarak 1. şıkka daha yakınım bu arada.

4 - 5 yaşındaki çocuk kadından daha çok yer hak ediyor bence. kolay mı lan çocuk haliyle ayakta durmak? çocukluğumu düşünüyorum da hiç de kolay değildi. erişkinsen bedenin belli bir güce kavuşmuş oluyor, ama çocukken daha çabuk yoruluyorsun, daha çok zorlanıyorsun.

2.

kadın zaten ayakta duramayacak haldeyse çocukla birlikte oturur. ayakta durabilecekse, çocuğunu oturtur. yaşlılar kadar veletlere de dikkat edilmeli, metrobüs gibi bir kaos ortamında ayakta durmaları çok zor olur. kadına yer vermemin sebebi çocuk, haliyle koltuğu çocuğun almasında bence sakınca yok.

ama şu an duyuruda olduğum ve sakin kafayla, rahat düşünebildiğim için böyle yazıyorum. metrobüste böyle bir şeyle karşılaşsam "NİYE AMA YHAA :((" derdim herhalde en başta. hepimiz duyurudaki kadar rasyonel olsak oohooov. nerde o kafa.

çocuğun oturması kadına kolaylık sağlıyor sonuçta.
bu kadar ince eleyip sık dokumaya gerek yok, ben de üni çağımda böyle artislenirdim kendi çapımda, bana ne vermicem mm vermicem diye, şimdi kendi 60+ annemle otobüse bindiğimde kazık kadar adamların nasıl oturmaya devam ettiklerini görüp sinirden çatlıyorum. bir de ekşiye döktürüyor ergenler, yok şu saatte çıkmasınlarmış, alt tarafı alışverişten dönüyolarmış bilmemne. çarşıya inip alışveriş yapmak bile zor ve zaman alıyor belli bir yaştan sonra.

kısacası yer veriyorsan dönüp bakma artık, emin ol makbule geçmiştir, gerisi o kişinin tasarrufu.

Ben bir kere yer verilen kadının elindeki alışveriş çantalarını koltuğa koyup ayakta gitmeye devam ettiğini de gördüm, peki o yer veren ne yapsın. Her şeye rağmen tabii ki 2.

bazen 17 saat ayakta çalışmış (sadece toplamda 1-1.5 saat oturabilrsem o kadar) vaziyyette uykusuz bindiğim oluyor m.büse. 38 durak gidiyorum. ayakta giderken uyuyup çok dizimin bağı çözüldüğü oldu.o yuzden yer bulduğum takdirde kimse umrumda değil. koca m.büste oturan hiç kimsenin benden daha kötü durumda olabileceğini sanmıyorum çünkü.

@angelus aynisini ben de gordum:) Ayip o kadarida..

delifaruk benim gözlerim dolmuştu çocuğun o halini görünce, umarım 3 misli sevap point kazanmıştır. Bunu hak ediyor.

tüketici mahkemesi. www.tuketici.gov.tr

olmaz. benim umudum yok.

olmaaaz, mis gibi yabancı diziler izliyorum. sonra tv'yi bir açıyorum, deniz yıldızı. hay allaam..

eskide kaldı o diziler, çemberimde gül oya, şaşıfelek çıkmazı filan.

oyunculuklar da berbat, teknoloji de berbat.
her sahneden en az 10 saniye manalı bakışma var, dizi mi izliyoruz pandomim gösterisi mi belli değil.
aynı şeyi gavurlar 40 dakikada anlatıyorken bizimkiler 100 dakikada anlatıyorlar.
onlar 2 kere 5'er dakikalık reklam arası verirken bizimkiler 20 kere 25 dakikalık reklamlar veriyorlar.
falan filan.
ama hala annelerimiz babalarımız izliyorlar ne yapacaksın?

dizi izleyicisi kitleden iki adet numune var elimde (annem ve halam). kendilerince bir kalite düzeyleri yok değil. seçici davranıyorlar. son zamanlarda peydah olan ağalı holdingli bir iki diziye hiç bulaşmadılar bile. tutmayıp iptal edilen dizilerin de çok olduğu söyleniyor. buna göre kitlenin genel bir memnuniyetinden de söz edemeyiz. e peki kardeşim, bu sektördekiler gerizekalı mı? bu kadar sündürülmüş konuların üzerine tekrar tekrar dizi yapmanın mantığı nedir?

annem ve kızkardeşim de hasta bu dizilere.

Anneme prison break ve breaking bad izlettirdim, altyazı konusu sıkıntı oldu ama kadın benim bitirdiğim süreden önce iki diziyi de bitirdi.

Bir potansiyel var izleyicide ama işte azıcık sıkıntılı bir süreç...

sektördekiler geri zekalı. düzgün insanlar çalışsa, efendi gibi çekim yapsalar falan belki izleyiciye de katkıları olucak. sektöre el atılması lazım komple.

bazen otobüs oluyor gidecek arkadaş iyi araştırsın. bazen de olmuyor.

gece 12 de sorun olmayabilir..tren metro daha olabilir tam hatırlamıyorum ama ben gece vakti terravision kullanmıştım onu hatırlıyorum ama o baya geceydi.. bir şu siteyi kurcalayın bence :
www.terravision.eu

(git: 801474)

"sonuc:
en son shuttle 21:30'da.
Tren icin 2 secenek var, express olanlar 30dk da gidiyor 14euro, yavas olan 1 saat falan suruyor, 8euro. Trenlerde cok gec saatlere kadar yok. www.trenitalia.com burada gozukuyor. Termini istasyonunun iki tarafinda da shuttle otobuslerin kalktigi duraklar var, tabelada time schedule yaziyor.
Ornegin bu sitede www.tambus.it gece 12 ye kadar otobus var gozukuyor ama yok o saate kadar. Durakda yazan depature time gecerli.
Taksi ile gittim."

gece otobusu de var,
Su sayfada saatleri ve fiyatlarini yazmislar
www.romeguide.it


Firmanin ismi cotral, fulmicino-termini-tiburtina yapiyor otobus, ineceginiz yeri belirtin dogru yerde indiginize emin olun.
Saatleri;
www.cotralspa.it

Hiç bir ulaşım aracı bulamazsanız taksi dolmuş yapan elemanlar...
Nasıl buluruz diye merak etmeyin onlar sizi bulur mutlaka :)

yaklaşık 3-4 senedir futbolla ilgili ne haberim var ne de maç izliyorum. dünya kupasında açıp da tek bir maç izlemişliğim yok. masa başında biten maçları oturup televizyondan veya staddan izlemek anlamsız geliyor artık.

tr'de futbol sektorundekiler diğer ülkelere nazaran çok daha cahil olduğu için kimse başarı, azim vsye odaklanmıyor. varsa yoksa bahane, çirkeflik, piçlik

futbol hayatındaki önemli bir boşluğu dolduruyorsa eğer, o boşluğu dolduracak başka bir şey bulduğun için olabilir. çünkü bu şeyler hep vardı, bunu yeni fark etmemişsindir muhtemelen. sadece, daha objektif olabildiğin için gözüne rahatsız edici görünmeye başlamıştır.

ben geçtiğimiz yıl MÜCADELE ihtiyacımı profesyonel dota'yla karşıladığım için, futboldan nefret etme noktasına gelmiştim. kendini yere atan futbolcular, pislik taraftarlar... bütün tadım kaçmıştı. ama dünya kupasıyla birlikte, "olum sen bununla doğup büyüdün, sen futbolu taraftar ya da futbolcu için sevmedin ki, sen futbolu spor olarak sevdin booğlum!" demeye başladım ve tekrar manyak gibi sarmış durumdayım şu an.

türk futbolundan soğumamak imkansız. ev arkadaşımın televizyonu var da işte belki galatasaray maçlarını izlerim onunla. onun dışında türk futboluyla yakından alakam olmayacak benim bundan sonra. sopcast'ten rus ligi maçlarını izlerim daha iyi.

ben de bir zamanlar, iki sene önce galiba, galatasaray'ın maçını gördüğümde bir heyecanlanırdım, derbileri ve en azından maç özetlerini kaçırmazdım ama son 1-1.5 senedir hiç alakam yok futbolla. dünya kupasının çok büyük bir bölümünü izledim zevk alarak fakat galiba en büyük sorun futbolun içindeki ve dışındakilerin gözünün dönmüşlüğü, çirkefliği. ekşisözlükte bakıyorum birbirlerine sürekli laf sokmalar, zaten gs ve fb başkanları laf yetiştirerek türk futboluna büyük fayda sağlıyor. ama galiba en çok soğutan şey taraftarların at gözlüklü olması, büyük kısmının lan acaba tuttuğum takım gerçekten sütten çıkmış ak kaşık mı dememesi. türk insanını tanıdığım için yapıldığına emin olduğum şike (fb konu dışı, yaptığına inanmakla beraber konu bu değil.).

son derece normalsin bence
mesela benim için türk futbolu holiganlarıyla , kurumlarıyla , reklamlarıyla yani her şeyiyle bok çukurunu andırıyor artık. o yüzden ara ara şampiyonlar ligine bakıyorum bir de iki yılda bir düzenlenen büyük turnuvaları takip ediyorum (avrupa şampiyonası, dünya kupası falan) onlarda yazları olduğu için ayrı bir havası oluyor diye. örneğin bir atletizm şampiyonası benim için çok daha güzel , çok daha heyecanlı.

bana da artık çok manasız geliyor. hayır büyüdüm olgunlaştım o yüzdendir diyeceğim ama türkiye'de 7'den 77'ye her meslek grubundan insan, doktoru da ceo'su da fanatik olabiliyor. yani kalantor gibi adamı ''yapacağın ortayı s.keyim'' derken görebilirsin gayet. herif bunu söylerken hakkaten sinirleniyor. yani bir insanın bir topla münasebeti başka bir insanı bu kadar duygu karmaşasına sürüklememeli. normal değil di mi bu? niye herkes normalmiş gibi davranıyor?

zorluk seviyesi işte sorun.

anlaşılmıyor galiba bak bir daha yazıyorum: farklı bir pc'de aynı zorluk seviyesinde ebemi bellemişlerdi

bence sırf eğitim süresi bu kadardır.

eğitim süresinde de para veriyorlar ama bildiğim kadarıyla bir haftalık eğitim verecekler zaten. işe alım için shaya'nın ik'sı yerine istihdam etmeyi düşündükleri mağazanın müdürüyle ilk mülakat gerçekleşiyor. 900 küsür gibi bir maaş veriyorlar. çalıştığın yere göre bahşiş artabilir ama seçme şansı verilirse havalimanı ya da turistik yerlerde çalış. yabancılardaki tip alışkanlığı dolayısıyla adam akıllı bahşiş alabilirsin. türklerde öyle bir alışkanlık yok.

küpeye filan izin vermiyorlar. düzgün sakal. cep telefonu yasak diye biliyorum. en azından ilk başladığın zamanlarda telefonları bir çekmecede topluyorlarmış.

@nodrap 900 lira maaş mı? bahşiş olmazsa oradakiler bu kadar mı kazanıyor? günde kaç saat çalışıyorlar ki. çok düşükmüş.

evet. geçen sene böyleydi ki hala 1000'i geçmemiştir. günde 8-9 saat çalışıyorlar. türkiye'de hizmet sektörü hep bu civarda.

Kira vb düşününce az ama söylemeden geçemedim, dizilere görsel efekt yapan bir şirket geçen yıl ilk başta askeri ücretle başlatıyoruz demişti. Bunlar gibi saati de belli değil, sabah 10da giriyorsun ama çıkış ortalama 8-9, bazen 12 bazen sabah 5 :O

Emek sömürüsü her yerde..

@patr peki butun hizmet sektorunde mi boylr bu cep durumu. Gerekcesi nedir ve cepsiz bir pantolon mu var arkadas tabii erkekler icin konusuyorun illa dikilmek mi zorunda

geçen sene mayısta mülakata gittim. mağaza müdürüyle görüştüm. onun bana söylediklerini birebir aktardım. görüşmede söylenmeyen şey maaştı. o görüşmeden sonra starbucks'la bir daha görüşmedim. caffe nero'ya girdim. oradaki cafe müdürü, vardiya müdürü ve diğer çalışanların hepsi hatta bölge müdürü dahi starbucks'ta çalışmış sonradan nero'ya geçmiş insanlardı. nero'nun maaşı 1050'ydi. çalışanlar hep starbucksla karşılaştırıyorlardı. maaşın 900 olduğunu onlar söyledi. gezi olaylarının olduğu hafta başladım çalışmaya ve taksimdeki şubedeydim. müdür telefonun yasak olduğunu söyledi, tamam dedim. cafenin içine gaz bombası attılar tam o sırada telefonum çaldı. açtım telefonu. 5 dk sonra müdür yanına çağırdı, ' niye telefonla konuşuyorsun? bir gören olsa ben ne derim? beni yakacak mısın? ' dedi. ben de bu kadar istisnai bir durumda saçma sapan kurumsal kurallara uyamayacağımı ve bu şartlarda çalışamayacağımı söyledim. verdiği ilk cevapta starbucksla karşılaştırdı. starbucksta tamamen yasak. girerken telefonu kapatıyorsun dedi. diğer arkadaşla konuşurken o da telefonu çekmeceye koyuyorlar, her yerde böyle vs. dedi. ben de önceki deneyimlerimden bahsedip farklı işlerde böyle bir durumun olmadığını belirttim. her neyse sonuç olarak çıktım oradan.

işe ilk girdiğim günden itibaren, hatta mülakatta dahi sürekli starbucks'tan bahsediliyordu. starbucks'ta verilen para daha az ama çalışma ortamı daha rahat ve düzenli deniliyordu.

tekrar ediyorum, önceki yazdıklarım o mülakatta belirtilenler ve nero'daki çalışanların söyledikleri. ne kadar kulaktan dolma oluyor böyle?

@proletarier

hocam diğer markaların prosedürlerini bilmiyorum açıkçası. bize söylenen şu. mesela kasacıda cep var ve içinde 50 lira var. müşteri içecek alıp 50 lira verdiğinde "bu pij benim paramı cepledi" derse sıkıntı çıkar. yani on saat kamera izle, şunu bunu yap uzun işler. bunlar diyor ki, biz baştan cep koymayalım, zan altında kalmayalın. pek tatmin etmedi beni ama öyle.

@nodrap

hocam burada sidik yarıştırmıyoruz. andy ve sen yanlış yazmışsınız, ben de doğrularını birinci ağızdan yazdım. senin arkadaşların gerçekten çok yanlış bilgiler vermiş. hele ki cep telefonu meselesinde. büyük ihtimal seni kırmamak için sallamışlar. :)

edit: gerek gördüğüm üzere ilk yazdığımı sildim.

Sanmam bugün acik olacaklarini.

webcache.googleusercontent.com

önemli değil.

Otogardam yuvam akarca arabalarına bineceksin

baby face kuaför var istiklaldeki garantinin ara sokağında ama 15'e kezmez. 20 falandır.

Bir spor dalının dünya çapında popülaritesini değerlendirmek zor aslında.

Kural değişiklikleri sebebiyle F1 popülaritesini kaybetti lafı döner durur ama yarış haftasonlarında yüksek bilet fiyatlarına rağmen tribünlerde boş yer bulmak/görmek zordur. Bence inandırıcı değil yani, Türkiye'de artık şifreli kanaldan yayınlanıyor olması sebebiyle ilgi epey azaldı. Hakkinen, Schumi gibi efsanelerin spordan uzaklaşması da bir etken oldu ama dünyada ilgi halen canlı bence.

NBA için de öyle denebilir, salonlar tıklım tıklım doludur. Yine Türkiye özeli, yine şifreli kanal durumu burada da geçerli. NBA popülaritesini kaybetti demek zor ancak Euroleague Final Four, NBA Playoffs seviyesine yaklaşıyor denebilir.

sporun bütünü olarak olimpiyatlar...

WRC. McRae öldükten, Loeb damga vurduktan sonra hiç bi zevki kalmadı.

@cakabo, F1'e ilgi ciddi anlamda azalmış durumda. tabii ki hala çok fazla izleyicisi var ama her yıl %10 civarında televizyon izleyicisi kaybettikleriyle ilgili bir haber okumuştum.

benim aklıma ilk olarak F1 ve NBA geliyor. ikisinin de hala çok fazla takipçisi var ama eskisi kadar kaliteli ve prestijli olmadıklarını düşünüyorum.

çok yakından takip etmediğim için sağlıklı bir fikir olmayabilir ama özellikle erkekler tenisinin de ivme kaybettiği kanaatindeyim, hatta daha geçenlerde marc rosset'in yazdığı bir şeyi "ne demiş burda" diyerek paylaşmıştım, o dayıt söylüyordu bunu.

federer yaşlandı, nadal da sakatlıklarla boğuşuyor ve altın dönemi bitti gibi... geriye kim kalıyor? eskisi kadar kaliteli, sağlam gelmiyor bana açıkçası şimdiki elemanlar.

Aksine erkek tenisine olan ilginin arttigini okumustum gecen sene.. Kadin tenisiyle ilgili bilgim olmasa da eskisi kadar takip edilmedigine eminim. Ozellikle Clijsters, Henin de biraktiktan sonra zerre heyecan, rekabet falan kalmadi.. iyice tatsiz tuzsuz hale geldi zira..

itici +1 ben 2. dakikada sildim filmi

ben 3 idiotsla karıştırdım ya pardon :D

BKM Mutfak'tan sonra bence iyi bir proje oldu,ben severek izliyorum. Fakat eser için -1, itici pislik

ben izliyorum. gülüyorum da, izlerken eğleniyorum da ve evet çoğu esprilerin arak olduğunu da biliyorum. ama o endüstri meslek liseli tavırları epey hoşuma gidiyor.

Eğlenceli. Mizah yapmıyorlar zaten. Kendi aralarında taşak muhabbeti çeviriyorlar birbirlerini gömüyorlar, yaşları da müsait olduğu için epey iyi götürüyorlar bence.

Gülmüyorum.. (Genel olarak gülmüyorum ama arada güldüğüm de oluyor (çok nadir))
Mizah anlayışıma pek hitap etmiyor..
Baştan sona hiç izlemedim, bazen izlenecek bir şey yoksa denk geliyorum, öyle eğlendiğim de söylenemez ama yoklukta gidiyor..
İticiler, İbrahim'e sempatim var ama biraz..

Izlemiyorum ama eser disindaki iki adami samimi buluyorum. Ama eser denen adami su ekran yuzlerinde iticilik listesinin zirvesine tasiyabilirim.

bir sey bulamayinca seyrediyorum. bazi esprilerine guluyorum ama hep birden konusuyorlar bazen hic bir sey anlasilmiyor.

yoklukta gideri var diyim ben

izleyince başım ağrıyor. ama o şişman gözlüklünün espriler orijinal.

esprilerini önceden planladıkları çok belli. gülünecek de hiçbir yanları yok, ayrıca karakter sorunları da var.

Gülmüyorum, kalitesiz buluyorum. Gereğinden fazla cıvıtıyorlar.

3 adam kim?

Nefret ediyorum bile denebilir.

programda rahat değiller. sınırlı espri de bir yere kadar güldürüyor. aile için ideal.

şu bir yarışmadaki adamı rezil etmişler, internet üzerinden 10 dakikalığına onu izledim sadece. o 10 dakikaya göre konuşacak olursam, yapılan şey mizah değil. buradan klasik bir lise hayatı yaşamış rastgele 3 kişi oraya çıkaralım, belki bir süre heyecandan ne yapacaklarını bilmezler ancak sonrasında en az onlar kadar başarılı olabilirler.

başkası adına utanmak eylemini gerçekleştirerek izledim birkaç kez. olmayacak bir şeyi sürekli zorladıklarını ve komik duruma düştüklerini düşünüyorum.

İzlerken utanıyorum ben de

benim için iyi bir komedi programı ikinci defa izlemek istediğim yada youtube da sıkılmadan videolarını ard arda izleyebildiğimdir. 3 adam bu kategoriye giremedi maalesef. acun faktörü olmasaydıvbu kategoriye girebilitesi daha yüksek olurdu. yazık oldu diyorum. ne vardı acun krallığına girecek.

umarım içeri girer.
Ama hiç görmedim içeri giren birisini kaza yapmadıktan sonra girmiyorlar.
Daha önceki vukuatları iyi hali falan deyip para cezasına dönüşebilir.
Sonuç ne olur bilmiyorum.

hapis olmaz paraya cevrilir. 1-2 yıl ehliyetine el konur.

alkollu araba kullanmayın lan. çok zor bi şey mi?

paraya çevirme diye bir şey ben hayatımda görmedim duymadım nerden sallıyorsunuz bunları arkadaş bilmeden etmeden. öyle bir şey yok. ya hapis ya adli para cezası ya da ikisi birden verilir. çevirme falan yok. büyük ihtimalle ikisini de verir ama hükmü açıklamaz yani hükmün açıklanmasının geri bırakılması verir.

yeni düzenlemede noldu bilmiyorum ama eskiden.

ilk yakalanma 6 ay ikinci yakalanmada 2 yıl artı kamu davası olayı vardı.yaklaşık 2000 lira para cezası ödüyordun.

taksirli suçların paraya çevrilme durumu vardır ayrıca.

kısaca sabıkası olmayan biri asla içeri girmez diyerek düzeltmeye çalışayım bari.

1 yilin belli bir bolumu iyi halden affediliyor. 9-10 aya duser o sekilde. Pismanliktan falan da 6 aya dusururler. O cezayi da erteleyip para cezasi verirler. Boyle oluyodu en son.

Kegums +1 diyerek ustune ekliyorum, verilen para cezasi da ilk suc ise sakli tutulur. Bir sure ( 3 yil mi ne) benzeri bi suc islemezse duser, islerse hem isledigi suc hem de bu onceki sucun cezasi onune gelir

Kadıköy bilmiyorum genel de Taksim Çiçek Pasajından alınıyor

kaçak sigara satan yerlerde bulunabilir.

Adapazarinda cark caddesinin basinda doktor nuri bayar caddesi var o caddeden tren garina dogru olan tarafta sagda pasaj gibi bir yer vardi. bir zamanlar ordan alirdim djarum. Ama hala acikmidir o kacak sigaraci bilemiyorum.

tayyip

cemaat kazançlı çıksın isterim.
pensilvanya forevır!

www.eksiduyuru.com
son olaylar patlamadan yukarıdaki duyuruda yazmıştım tayyip cemaatçii kadroyu tasfiye ediyor şu aşamadsa tayyibi desteklerim.

cemaatin içinde büyüdüm :)
asla AKPli değilim ama cemaate karşı AKP! (deniz- yılan durumu) o derece yani, bak koyunlarında büyüdüm ben bunu diyorsam vardır bir bildiğim...

AKP'li değilim ve ikisini de tercih etmem. İki türlü de işbirlikçiler. Ancak bu ikisi arasından cemaat galip çıkacaktır. Abd tayyip'ten desteğini çekiyor. Cemaati bu kadar güçlendiren, bu oluşumu sağlayan ve destekleyen de abd'dir. Bu karşılaşmada mutlaka cemaat galip gelecektir. tayyip'in son dönemdeki hırçınlığının nedeni de gideceğini biliyor olması.

Sevmem, nefret ederim ve ikisini de desteklemem, tekrar ediyorum.

Eğer ciddi bir yol ayrımı ve restleşme varsa şu an için ikisinin de kaybı olur.Çünkü Akp'ye sırf Erdoğan için oy veren çok ciddi bir kitle var ve dediğim gibi yol ayrımı ikisinin de zararına olur ki inşallah iki taraf da güç kaybeder rahatlarız.Zaten kemik kitle taş çatlasın %30 falan bunun da yarısına yakını cemaat.Yani ayrılık durumunda oluşabilecek tablo: Erdoğan %20 civarı,Cemaatin desteklediği kişi/parti %15 civarı,geri kalan oylar da mhp,bdp,chp gibi diğer partilere dağılır.Ama bu şekilde keskin bir ayrılığın olacağını düşünmüyorum.

Not:Herikitarafadagünahımıbilevermemsporluyum

(git: 656869)

cevap veriyor muyuz ne yapıyoruz?

işlem tamam herhalde?

cevap verin verin. anket yapıp en sevilen muse şarkısını bulmaya çalışıyormuşum mesela (mod yerse).

Stockholm Syndrome
Time is Running Out
Hysteria

Supermassive Black Hole

bliss ile time is running out.

Unintended, Supremacle, Love is forever

Hysteria
Uprising

Muscle museum

Animals

bugün sabah 5:00 da ankara'dan yola çıkan şahıs 15:00 da istanbul'a vardı. gerisini, son tatil gününü de hesaba katarak hesaplarsın artık.

edit: ben ters istikameti anlayarak cevap verme girişiminde bulunmuşum.

+1 1965

Istanbuldan ankara yönüne gidişte hiçbi sıkıntı yok
Kaza falan olmazsa yolda 1buçuk saatte gidersin

başlıkta ne varsa tersten gidiyor millet.

sakarya ya kadar gidecek hem...

Bunu da itmem. Neden itmem? Cevabını 40 dakikalık bir dizi bölümüyle verebilirim. Bulup atacağım linki.

Ekleme: 55 dakikaymış. www.dizi-mag.com

5 kişiyi şişman adam bağlamışsa düşünmem itelerim, ama adam masumsa yapamam.

bak bu sefer güzel sordun. hayat görüşüm bana şunu diyor: "kimse kimsenin hayatına dair karar veremez, isterse hitler'in hayatı söz konusu olsun" ama gel gelelim bu senaryoda insanın zayıflıkları devreye giriyor. mantığım yine itmez ama öyle bir anda belki de itebilirdim. ama itmemek lazım bence.

meğerse o beş adam el ele tutuştuğunda müthiş bir reaksiyon gerçekleşiyormuş ve dünyadaki tüm yaşam sona eriyormuş.

bu kötü şişko adam da aşağıdakiler el ele tutuşmasın diye raylara bağlamış bunları bir güzel.

ya yaa...

Şişman adam bunları neden bağlamış? 5i de masum mu? Eğer 5i de masumsa, şişman adam sapığın tekiyse ve başım yasal olarak belaya girmeyecekse iterim heralde.

kül +1

itmem. kadere aşırısı inandığımdan, belki o 5 kişi ölmese çok daha kötü şeyler görecek falan filan.

şimdi ölecek 5 kişi kim? hepsi seri katil mi yoksa masum insanlarmı?
Belki şişman adam insanlığa fayda sağlıyor bilemem o an dışarıdan nasıl göründüğü önemli değil.

Cevabım itmem olayın içyüzünü bilmeden şişman adamı öldürmem.

haha bir benimki cevap değil öyle mi? şişko adamlar bir olur seni atarım o halde köprüden :p

İtmem.

Not: şişmanım.

itemem. inip o 5 kişiyi çözmeye uğraşırım, belki kendim de ölürüm ama o adamı oraya itemem.

bence bu soru/durumda en kritik nokta atlanmış, kişinin kararını doğrudan etkileyebilecek bir detay.

şişman adamın raylardaki 5 kişi, bulundukları durum ile hiçbir alakası olmadığı belirtilirken "biz" ile 5 kişi arasında herhangi bir ilişki olup olmadığına değinilmemiş. soru bana bu şekli ile eksik geldi.

bir cevabım var. cevabımın ne ifade ettiğini nereden öğrenebilirim?

mutlak doğru diye bir şey mi var?

beni 5 adamın önemi>1 şişman adamın önemine inandırın o zaman belki iterim.

iş rasyonelleştirmeye gelince cinayete bile kılıf uydurabiliriz; örn. bana ters baktı.

şişkoyu itmem,o raylarda bulunan 5 kişinin kaderinde de tren altına ezilip ölmek varmış napalım.

ikilem yok. 5 kisinin orada olmasi bizim sucumuz degil. adami atarsak biz katil oluruz. niye birinin olumune sebebiyet verelim ki?

sisman adamin sisman oldugunun da defalarca belirtilmesi de garip. sisman oldugu icun onemsiz mi?
biraz bir paragraf icinde 5 kere "kadin surucu" diyen kadin suruculu kaza haberleri gibi olmus. cinayet cinayettir; zayif veya sisman.

itmem.

sisman adami atacak adam baskasinin sirtindan kahraman olmaya calisan bir denyodur bence.

kesinlikle atardım. zaten kendini sevmiyormuş şişman olduğuna göre. ölsün bari de 5 kişi yaşasın.

elemanları biri bağlamışsa yemişlerdir bi bok. halbuki şişman masum

Raylarda yatan 5 adamın bağlanırken aklı neredeydi :D birleşip güçlü kalsalardı, bana kaldıysa zaten hayatları çoktan bitmiştir, şişman adamın suçu ne bir bira ısmarlardım sonra ona :)

itmem.itersem katil olurum

şimdi ölecek 5 kişi kim? hepsi seri katil mi yoksa masum insanlarmı?
Belki şişman adam insanlığa fayda sağlıyor bilemem o an dışarıdan nasıl göründüğü önemli değil.

Cevabım itmem olayın içyüzünü bilmeden şişman adamı öldürmem.

İtmem. Sonuçta şişman adam ölecek alakasız bir şekilde orada. 5 kişi ölecekse kader deyip geçerim. Yani şuan sıcak evimde öyle kurdum kafamda

itmem. düşünmem bile. kulaklığımı takar yoluma devam ederim.

beş kişiden birini tanıyorsam ve sevdiğim biriyse belki iterim.
aksi halde itmem.

tren geçtikten sonra iterim hepsi ölsün

chaotic neutral olarak görmemiş gibi köprüden yürümeye devam ederim.