[]

Tırnağınızı rahat rahat kesebiliyor musunuz?

Ben kesemiyorum çünkü yıllardır tırnağımı keserim ama hala ideal tırnak kesimi dengesini yakalayamadım ya dibinden kesiyorum günlerce acısını çekiyorum ya da biraz uzun kalıyor onu düzeltirken tekrar dibinden kesiyorum yine canım acıyor. Youtube'dan falan tırnak kesimiyle ilgili tutorial'ları izledim yine olmadı yok mu bunun kolay bir yolu? Hayır tırnak kesimi sanırım mahrem bir olgu olduğu için herkes gizli saklı tırnak kesiyor gözlemleyemiyorum, öyle olunca sorulmuyor da, bunun daha kolay bir yolu yok mu acaba sürekli bu stresi yaşamaktan bıktım usandım tırnağının kesileceğini anlayınca çıldıran sarman kediler gibi oldum yeminle.




 
Tırnaklarınızı bir süre uzatın, sonra E-Bebek gibi bir mağazaya gidin, bebek ve çocuklara özel ağzı korumalı ve sınırlı tırnak makaslarından alın, onunla başlayınca çabucak kavrarsınız. El tırnaklarınızı oval, ayak tırnaklarınızı düz keseceksiniz, asıl unutmamanız gereken bu.


  • zaman ilac degil insanlar unutkan  (26.10.24 17:34:33) 
Öyle bi şey varsa süper olur.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (26.10.24 17:36:25) 
Ben de bu konuda çok maharetli değilim ama ben genel olarak herhangi bir el becerisi gerektiren aktivitede iyi değilim. Mesela el tırnaklarımı oval kesebiliyorum ama ayak tırnaklarını düz kesme işini beceremiyorum, kenarları hep oval oluyor istemesem de. Ayak için özel tırnak makasım da var daha geniş ağızlı ama yine beceremiyorum.


  • nundu  (26.10.24 17:36:57) 
Ben düz kesmede sorun yaşamıyorum galiba ama oval ve yeterli derinlikte kesmede zorluk yaşıyorum, derine inmeyeyim diyorum bi bakıyorum yine dipten kesmişim.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (26.10.24 17:41:05) 
Abi ben coook uzun süre derdini çektim. Annem keserdi liseye kadar çünkü yok sürekli batiriyorum.

Ama nasıl olduysa öğrendim. Aslında batacagini anlamayi ve battiginda ne yapacagimi da öğrendi (batan tirnagi kaldırıp altina pamuk koymak). Böyle hanımın batan tirnaklarini annemden aldığım el ile düzeltiyorum.

Abi bence bu işin puf noktasi biraz uzun birakmak yani önü önemli değil ama sağı solu önemli. Buralarda dibe girmemek lazım. Bunu yillarca tirnak batmasi, bir kere enfeksiyon ve tırnağın cekilmesi yasamis biri olarak yazıyorum.

Tirnaklar hibernoid zottiroittir. Bunlari keserken fleksiyon yapariz ama aslinda defleksiyon olur, burada da Türkçe batma ingilizce influmasyonus olusur. Bunu engellemek için 90 derece açı ile yaklasmak gerek hehehsjs. Sen gibi yazdım ama anlamsiz tabi.
  • logisticsmanager  (26.10.24 17:44:23) 
Ben de bilimsel gibi görünce araştırayım dedim he PubMed'e giriyordum ghfkdjd :)


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (26.10.24 17:46:42) 
Herkesin farklı farklı sorunları var işte ne yapacaksın.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (26.10.24 18:01:49) 
Bunun için düzgün bir alet çıkarılması lazım.
Yaşlılar ve yakını göremeyenler için büyük bir dert.

  • parka  (26.10.24 19:21:49) 
Torpu makineleri var ya, onlarla yap


  • abuzer  (26.10.24 19:24:32) 
Parka biraz araştırdım şöyle bir ürün buldum elektrikli tırnak kesme cihazıymış: www.hepsiburada.com

Gerçi bu da güvenlik tedbirleri alınmış belli bir derinlikte kendini durdurup ete temas etmesini engelliyor ama öyle bi anksiyetesi olanlara gelmeyebilir ama insanlar bebeklerinin tırnağı için de kullanıyorlarmış ben bunu alacam gibi.
  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (26.10.24 19:27:29) 
Törpü makinesi de olabilir evet ona da bakayım.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (26.10.24 19:28:20) 
Valla rahat kesebiliyorum bir sorun yaşamıyorum.


  • Amaranta ursula  (26.10.24 19:55:48) 
çok ilginç. tıpla ilgili bir adamsın yoksa el göz koordinasyonu mu diyorlar her neyse ona baktır derdim. yani gerçekten basit bir iş, hiç sıkıntı çekmedim bu yaşıma kadar. canını acıtacak kadar dipten kesmen normal değil, hem de bunu sürekli yapman hiç normal değil. bi de her hafta yaptığın bir şey bu, çıldırmakta haklısın. ama ben bunda bu kadar zorlanmanı normal görmedim kaleci. istersen bi araştır yav ciddi bişi çıkmasın


  • titanyum22  (26.10.24 20:00:39) 
Rahat kesiyorum.


  • rock n roll  (26.10.24 20:08:46) 
uzun kes kalanı törpüle. dipten girme. törpüyle düzeltmek daha kolay.


  • jelly bear  (27.10.24 01:29:47) 
[]

Deportivo de La Coruna ve Türklük

Biliyorsunuz İspanya futbolundaki temsilcimiz Deportivo de La Coruna tribünlerinde her zaman Türk bayrağı görürüz kendilerini Türk gibi gören büyük bir kitle var, triübin koreografilerinde her zaman bir Türk bayrağına yer verirler ama bu sevginin La Coruna şehrinde bir karşılığı var mı, misal bi bakkala girsem ve Türk olduğumu söylesem ansızın "Irmağının akışına ölürüm Türkiyem" şarkısı çalar mı yoksa halktaki Türkiye sevgisi günümüzde silinmiş olup tamamen tribünlerde yaşatılan temsili bir olay haline mi gelmiştir sizce?




 
eksisozluk.com bu olabilir mi


  • azeroth  (29.09.24 15:30:16) 
Hocam konun hikayesini biliyorum ama bu olay günümüzde sadece futbol karşılaşmalarında mı yaşanıyor yoksa şehir halkı da hala bu olayın etkisinde mi onu merak ediyorum, neticede futbolla alakası olmayan bir nüfus da illa ki vardır, onlar da mesela "Portekizin köpeği Vigolular El Turco'nun s*kini yesin" gibi bir ruh halinde midir yoksa "ne Türkü birader" mi diyorlardır, bunu merak ediyorum.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (29.09.24 15:57:40) 
La Coruña'ya gidip ben Türküm dersen, Coruña Türkü mü Türkiye'den mi geldin diyorlar. Yaşanmış bir örnektir.


  • Kahvedesu  (29.09.24 16:05:22 ~ 16:09:43) 
Ben bunun şehir efsanesi olduğunu sanıyordum. Gerçekten var mı böyle birşey? deportivo nun ınstagram hesabına baktım ama türk bayrağını göremedim.


  • komando kani var bende  (29.09.24 17:52:04) 
Abi kulüp seviyesinde o tür bi eylemleri yoktur belki ama tribünlerinde oluyor, özellikle Celta Vigo maçlarında oluyor ama Deportivo şu an alt liglerde olduğu için karşı karşıya gelmiyorlar: pbs.twimg.com


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (29.09.24 18:05:01) 
çoğunlukla bizim milletin ezikliğinden başka bir şey değil bu olay, çok fazla abartılıyor. şimdi evet la coruna'da bir markete girdiğinde türk olduğun için olumlu tepki görme ihtimalin zaragoza'ya, santander'e kıyasla daha yüksektir elbette ama öyle atla deve değil.

birincisi deportivo'nun "türkler" olmasının orijini bizzat kendi taraftarlarınca bile net olarak bilinmiyor. farklı teoriler var. temelde olay ezeli rakipleri vigoluların, ispanya'da müslümanların hüküm sürdüğü döneme gönderme yaparak "siz galiçyalı değilsiniz, siz müslüman atmığısınız" şeklindeki hakareti ve deportivo'nun da bunu kimlik olarak benimsemesi. sağolsunlar türk bayrağı filan açıyorlar ama temelde orada kastedilen şey müslüman/arap yani, daha doğrusu 200-300 sene önce "türk" dendiğinde kafada oluşan imajın temsili, türkiye cumhuriyeti değil.

rahmetli chievo'ya da "uçan eşekler" derlerdi mesela benzer bir hikayeden dolayı.

velhasıl adamların türkiye'ye, türklüğe, türk halkına vs. özel sempatisinden kaynaklanan bir tavır değil bu. tamamen vigoluların "siz barbar arapların torunusunuz" hakaretine karşılık sarkastik bir yaklaşım.

dediğim gibi deportivolular genel olarak muhtemelen türklere daha fazla yakınlık gösterme eğiliminde olabilir, zaten deportivo'nun türkiye'de bu sebeple çok sevildiğini biliyorlar ama burada iddia edildiği gibi ırmağının akışına ölürüm türkiyem olayı asla yok. çünkü en başta dediğim gibi adamlar bu lakabı türkiye'yi sevdikleri için filan almamışlar ki.

bizim millet bu konuları çok abartıyor. sorsan mesela azerbaycan, kazakistan, kırgızistan gibi ülkeler için de vay gardaşım kandaşım edebiyatı yaparlar, hepsinin bizi çok sevdiğini anlatırlar vs... o coğrafyaya yolu düşmüş veya oradan insanlar tanımış herkes ise gerçeğin uzaktan yakından alakası olmadığını bilir. tamam hepsi türki cumhuriyet, hepsi köken olarak türk ama türkiye onlar için çok uzaklarda ve geçmişinden kopmuş müslüman bir memleket artık. elin kazakının, sovyet sisteminde yetişmiş azerbaycanlısının da çok umrundaydı türklük filan.

(kızgınlığım sana değil ha yanlış anlama genel olarak bu tavra sinir oluyorum, senin zaten öyle bi iddian olmamış)
  • mark greg sputnik  (29.09.24 18:53:49) 
[]

Resmi günlerde/bayramlarda asılan bayraklar

Astığımız bu bayrakları ertesi gün kaldırmak bana biraz yanlış geliyor, sanki bir mecburiyet karşısında asmışım da biter bitmez hemen söylene söylene kaldırıyormuşum gibi hissediyorum vicdanım sızlıyor, o nedenle fazladan bir gün daha bekliyorum hatta fazladan 2 gün beklediğim de oluyor ama üçüncü güne kesinlikle bırakmam çünkü o zaman da "lan sanki bayrağı asası yokmuş da mecburen asmış, sonra da sallamadığı için de unutmuş orada" gibi bir izlenim oluşabilir şeklinde kaygılanıyorum, o nedenle ben bu bayrakları ekstra olarak bir ya da iki gün tutmanın daha uygun olduğunu düşünüyorum ama bir yandan da lan deliriyor muyum acaba diye de bi ürküyorum, var mı bu bayrağı indirmenin optimal bir süresi?




 
Benim 365 gün Türkiye ve Beşiktaş bayrağım yan yana asılıdır.


  • numlock  (31.08.24 11:19:57) 
Bu bana şeyi anımsattı;

Son senelerde resmi bayramlar bir gece önceden kutlanmaya başladı ya sosyal medyada. Hatta abartıp iki gece önceden kutlayanlar da var. Yani 30 ağustosu kutlamayı 30 ağustosa bırakırsa "Bu da göstermelik Atatürkçü" denecekmiş hissiyatı yaşıyor insanlar. Sizinki de benzer bir his. Yani genel konsept olarak bakarsak saçma ama günümüz düzeninde bakarsak makul. Herkes herkesin ne yaptığına yorum yapıp eleştirdiği ve birbirine laf sokmaya fırsat aradığı için düşüncenizi anlıyorum ama yaanii tabii diğer insanların ne düşündüğü de ne kadar önemli bi yerde :D

Ben 3 sene önce kendi evime çıktım, geçen seneye kadar evde bayrak yoktu yani fırsat olmamıştı. Geçen sene 29 ekimde 100. yıl diye gittim aldım pencereye astım. Sonra ben o bayrağı ordan bu sene temmuzda kaldırdım ahhssh hatta dün asacaktım ama unuttum öyle kaldı. Assam muhtemelen yine 6 ay kalırdı yani. Çok da şey etmemek lazım
  • nundu  (31.08.24 11:26:26) 
Biz 30 Ağustos için bayrağı 1 hafta öncesinden asar, 9 Eylül'ü de kutlar, 10 Eylül'de toplarız. Ama bayrak zarar görmeyecek. Bayrak Kanunu'na uygun kullanılması veya yıpranmışsa imha edilmesi gerekir.


  • muhayyer divan  (31.08.24 11:44:13) 
Bir gün önce asar bir gün sonra kaldırırım. 24 saat kısa, fazlası da özensiz geliyor aynı şekilde.


  • ruhen hastayim ben  (31.08.24 12:26:23) 
[]

İçki içmeyi sevmeyen insan

Bu kişi benim, yani içki içmesini sevmiyorum, özel günlerde içmesini de sevmiyorum içki içmek benim için zevkli bir şey değil çünkü tadını lezzetini vs hiçbir şeyini sevmiyorum, bana yaşattığı ruh halini de sevmiyorum sarhoşluk çakırkeyif hali benim için hoş bir şey değil, ayrıca herhangi bir dini inancım da yok yani beni engelleyen bir durumum da yok tek neden içkiyi sevmiyor oluşum. Tamam hiç içmiyor değilim kardeşimle falan bir araya geldiğimizde birkaç bira içerim ama 2-3 sene hiç içki içmediğim de oluyor ama insanların bunu anlamlandıramamasını anlamıyorum, neden oluyor bu?

Mesela arkadaşlarla dışarı çıkıyoruz, ben 1 tane bira alıp 10 saatte içiyorum bazen onu bile yapmıyorum, bana tip tip bakıyorlar içmiyorum diye, ulan beni 40 senedir tanıyan insanlar bunlar birader rahatsız oluyorsanız çağırmayın beni diyorum ertesi hafta yine çağırıyorlar yine aynı muhabbet kardeşim neden içmiyorsun derdin ne diye soruyorlar bana, böyle bir soru olabilir mi ya sanki su içmiyorum diyormuşum gibi bir tavır, neredeyse içki içmediğim için özür dileyecek hale geliyorum, bakın ben neredeyse 100 yaşında bir insanım ve içki sigara vs kullanmıyor oluşumun tek nedeni bunları sevmemek ve bu sosyal ortamda acayip tepki gören bir hale gelmiş, kardeşim bırakın ben de maden suyu içeyim hem böylelikle arabayı kullanacak ayık biri de oluyor herkes mutlu olacak ama "yok lan al sen de şunu iç" deyip burnuma dayıyorlar bira şişesini, sırf bu nedenle arkadaşlığımı bile kestim ama yine hayatımdan çıkaramadım bu insanları, niye böyle oluyor?


 
Bizim insanların bir alkol iki mangal muhabbeti hiç çekilmiyor.

Her alkol alındığında, her mangal yapıldığında bıkmadan usanmadan aynı muhabbetler yapılır, etraftaki insanlara aynı davranılır. Adet. Alkol içilen bir ortamda içmeyen tek kişiyseniz buna maruz kalırsınız. Başka nasıl davranılması gerektiğini bilmiyor insanlar.
  • akhenaten  (28.08.24 14:01:15) 
Çoğunluk içiyorsa şaşırıyorlardır. Ben de alkol kullanmıyorum, sigara da içmiyorum. İş yerimde sigara içmeyen tek bendim, şaşıran olmuştu biliyor musun? :))


  • rock n roll  (28.08.24 14:02:42) 
Reis parti kur, üye olalım kalabalikmisiz

Ama bı de gürcü şarabı denesen efso bisi? Zaaa xd
  • abuzer  (28.08.24 14:04:31) 
içki içilen ortamda içmeyen olursa hoş olmuyor bence. herkes saçmalarken aklı başında bir kişi ortamı geriyor. ama evet arabayı kullanacak ayık birisi iyi bir şey.

sigara olayı hepten saçmalık. sigara kafa yapmayan bir şey sonuçta, içen de aynı içmeyen de aynı oluyor ortamda. sigara içmeyene garip davranmak mallık
  • abelardo  (28.08.24 14:10:48) 
Aynı şeyi yaşıyoruz. İçki içenlerin yanında sırf eşlik etmek için biraz bişiler içiyorum o bile batıyor niyeyse o kadar mı içtin niye az içtin diye. Zaten bira, rakı, viski bunları içmem mümkün bile değil zehir gibi geliyor. Sevdiklerim baya kız içkisi denilen şekerli şeyler onlar da artık dokunuyor gereksiz kalori gibi geliyor bana. Yemekle beraber de hiçbir şey içmem. Bir diğer linç de oradan geliyor. Yemeğin yanına hiçbir şey mi istemiyorsun. Hadi asitli bişi içmiyorsun ayran da mı içmezsin, bari. Bir soda iç vs.

Lisedeyken arkadaşıma ver bakayım şu sigara nasıl bişimiş dedim iki kez çektim öksürmekten ölüyordum. Bunu içenin var ya gram aklı yok demiştim de küsmüştü. Ama öyle yani Bi insanın ona bağımlı olması için epey uğraşması lazım. Çalışma hayatındayken de sigara içenlerden nefret etmeye başladım. Zart sigara molası, zurt sigara molası. Bir de sen sigara içmiyorsan o muhabbetten de geri kalırsın.
  • kullanicadi  (28.08.24 14:45:36) 
Dini sebepli ya da değil, içki içmeyen kişiye saygım var tabii ki önden belirteyim.

Ama şimdi içki çok geniş kültüre sahip bir mevzu. Şarabı ayrı viskisi ayrı kokteyli apayrı, bira desen en "ucuz" içki onun bile apayrı tarihi kültürü var antik mısıra kadar giden. Yani cine vodkaya ve bilimum başka içkiye girmedim de. Bu kültürün bir ucundan dahil olmak ve bu konuda meraklı olmak kaliteli bir zevk. Ama gidip barda şişe efes içerken "sen niye içmiyosun" demek saçma bence. Hiç ulaşılmayan bi şey değil sonuçta, canın istemiyorsa içmezsin. İçmiş olmak için içmek belli bi yaşta bitmeli de ülkemizde hem içkinin hâlâ sosyal ortamda tabu olmasına bağlı cool olarak görülmesi hem de gereksiz pahalı olmasından dolayı "gelmişken içelim" fikri yaygın oluyor.

Tadını sevmeme olayı bana biraz tuhaf geliyor ama ya. Her içkinin apayrı tadı var. Neyin tadını sevmiyorsunuz? Bira desek bin çeşit bira var, şarap zaten apayrı işte yukarıda saydım çeşitleri. Hepsinin tadı çok farklı, kendi içlerindeki çeşitleri de farklı. İnsanlar o yüzden "bunu dene seversin" demek istiyor olabilir. Bi yandan da @abelardo +1 herkes çakırkeyifken ayık insan olsun istenmiyor genelde. Yine de tabii ki arabalı ortamlarda içmeyen bir kişi olması gerekiyor :D

Mobilden yazdığım için çok karman çorman oldu da temel düşüncemi anlatabildim umarım
  • nundu  (28.08.24 14:46:44) 
İçki içmeyi 25 yaşımda bıraktım. Müzisyenim ve barlarda da çalıyorum.
Neden içmiyorsun sorusu o kadar fazla geliyor ki ben de inanamıyorum. İnanılmaz kaba bir soru bu içki içmenin ön tanımlı gelmesini geçtim alkolizm atlatmış olabilirim, dindar olabilirim, böbreklerim rahatsız olabilir, bambaşka bir sağlık problemim olabilir bunları kimseye açıklamak zorunda olmamam lazım.

Hoş hiçbiri de değil bu sebeplerin iyi bir şey değil bu, sağlıklı da değil zaten deyip bırakmıştım sigarayla birlikte yıllar evvel.

Sakallarım bi dönem uzundu, içki de içmediğimi görenler fena halde mümin olduğumu varsayıyordu :D Ezbere yaşıyoruz.
  • hedep  (28.08.24 14:48:03) 
dini sebep olunca ortada tartışmaya açık olmayan bir konu oluyor. dini sebebi yoksa da kişi biraz asosyaldir veya öyle olmasa bile bar, meyhane tarzı ortamlarda sosyalleşmeyi sevmiyordur başka yerlerdir onun ortamı. o zaman zaten tam tersi o kişinini içmemesine değil içmesine şaşırırsın. ama öyle sebepler, durumlar olmayınca barlarda marlarda arkadaşlarıyla takılan ve sağlık durumları, inanç vs. gibi net bir engeli olmayan bir kişinin içmemesi biraz garip bunu da kabul etmek gerek sanki. çok içmeyi sevmiyorum max 2 bira ya da 2 cin tonik falan der anlarım da sık sık barlı ortamda takılan veya öyle bir çevresi olan birinin içmemesini ben de garipserdim. insanlarda ufaktan alkol belirtileri başlayınca içmeyen için zor bir ortam oluyor bir kere ama sen de içersen tam tersi normalinden daha da keyifli bir ortam oluyor. bir nevi grup etkinliği aslında o yüzden öyle takılan birinin içmemesini garipserdim.


  • semaforo de medianoche  (28.08.24 15:09:41) 
Aynıyız valla. 31 yaşındayım, sigarayı ilk kez geçen piknikte içtim:) Babamın en sevdiği şey içki olmasına rağmen ben ona hiç çekmemişim. Ne bileyim hayatta çok daha güzel şeyler var bana göre. Bunların tadını hiç merak etmedim, etmem de. Dindar da değilim.


  • nothing in my way  (28.08.24 15:09:55) 
Ben de böyleyim. İçki içmek sanki bir sekülerlik veya kafa insan olma nişanesi gibi algılanıyor. İçki içilmediğinde direkt muhafazakar gibi kodluyor insanlar, uyuz oluyorum bu duruma. Ayrıca velev ki muhafazakarım sana ne..

Şimdiye kadar denediğim içkilerin tadını pek sevemedim, güzelleri vardır muhakkak ama hiç karşıma çıkmasa ölene kadar içki aramam. Hafif sarhoş olmak keyifli olabilir ama benim bedenimi genelde fiziksel olarak çok kötü etkiliyor. Midem ilk yudumdan itibaren cayır cayır yanıyor, belli bir süre sonra kendimi hasta ve yorgun gibi hissediyorum, başım dönüyor, midem bulanıyor, yer yer istifra ediyorum. Ertesi gün de bu etkilerin geçmesi çok zaman alıyor. Vücudum resmen bu maddeyi istemiyor ve derhal dışarı atmaya çalışıyor. İnsanlar bu etkileri nasıl tolere edebiliyor hayret ediyorum.
  • playing star again  (28.08.24 15:23:27) 
Geçenlerde teyzemin tanıdığı benim hiç tanımadığım hiç görmediğim yaşlı bir karı koca teyzemi ziyarete geldi, teyzem istedi diye ben de ağırladım onları. Birkaç gün sonra doğum günümü kutlamaya gelmişler, hediye de almışlar. Sırf bir kez görüştük diye. Biraz menfaatperestlik de var çünkü teyzem statü olarak onların üstünde, teyzeme bir bağları var bu anlamda. Dolayısıyla ufak bir yaltaklanma söz konusu.

Kimse bana sormadı doğum günü kutlamak ister misin, ister isen bu insanlarla kutlamak ister misin, burada kutlamak ister misin vs. Bi alışmışlar doğum günü olan kişi doğum günü kutlar, biz de gidelim biz de kutlayalım. Bildiğin tepeden inme emrivaki şeklinde kutlama yapmaya kalkıştılar.

Teyzeme dedim ki ben istemiyorum, doğum günü kutlamayacağım, neden böyle bir şey yapılıyor ki? Teyzem de gitmiş konuşmuş, istemiyor vs. Kös kös geri dönmüşler.

Kabalık gibi duruyor ama o hareket bir hatır ve saygı hareketi değildi, bir göz boyama ve elde etme hareketiydi. Beni kullanmaya kalkıştılar kendimi kullandırmadım.

Senin durumla ortak tarafı, herkesin kafasındaki kemikleşmiş önyargılar, peşin hükümler. Bir şeyler içmek sevilir düşüncesi, dışarı çıkınca veya özel günlerde içilir yargısı. Sebep?? Sevmeme hakkım yok mu benim diye birkaç kişiye üzerine geldikleri takdirde çıkışıversen rahat edersin aslında. Tamam kırmamak hatır saymak vs iyi ama sevmediğin istemediğin hem de tamamen keyif ve hatta yerine göre lüks sayılabilecek şeyleri yapmaya da mecbur kılınmamalısın. Üstelik beden sana aitken.
  • muhayyer divan  (28.08.24 15:25:50) 
yalnız değilsin. kırk yaşında adamım, dini inancım yok ve bir sene içki içmesem aklıma bile gelmez. tamamen sosyal içiciyim, sırf yanımdakilere eşlik etmek için içerim kendimi bildim bileli. hele rakı votka gibi ağır şeylerde hiç yokum, anca bir iki bira, şarap ya da kokteyl.

üstelik içki cenneti bir ülkede yaşıyorum, marketlerde uygun fiyata alabileceğim yüzlerce çeşit içki var, benim yerimde başkası olsa delirirdi herhalde. markete girdiğimde içki reyonunu direkt pas geçiyorum, bakmıyorum bile.
  • sir gawain  (28.08.24 15:47:03) 
Kimse sevmek, içmek zorunda değil. Ama insanlar genelde içince gevşiyor, daha rahat bir ortam oluyor. İçmeyen biri o ortamı kaldıramayıp sohbete uyum sağlamayabiliyor. Böyle birini ben de içki masasında tercih etmem. Bu tarz bir uyumsuzluk yoksa içmemen sorun olmamalı, kime ne.


  • asteriks  (28.08.24 16:31:05) 
Abi o yaslarda da böyle olması garip. Bizim bir grup var, 6 kişi falan. Bir kişi dininden, bir kişi çok icmediginden, biri de spordan icmiyor. Geri kalan 3 kişi iciyoruz. Vallaha bir farkini göremedim pek.

Alkol güzel şey misal bir old fashioned. Ama icmek öyle çok da önemli değil yani. Yas ilerledikce daha az iciyorum ama senin arkadaş grubunda öyle değil gibi :/
  • logisticsmanager  (28.08.24 23:18:51) 
vay bee
bu yaşta alkol almayanlar da varmış. alkol sosyalleşmenin mesneti oldu.
tebrikler.

valla parti kurarsan ben de gelirim :)

ben üstelik çay, kahve de içmiyorum. bıktım insanlara sevmiyorum demekten.
  • janderzel zartanyan  (29.08.24 17:37:51) 
[]

Köpekler gülebiliyor mu?

Evin olduğu sokakta beslediğim birkaç köpek var, bunlar ben evden çıkarken ya da evin sokağına girdiğimde önüme doğru koşup gülüyormuş gibi yapıyorlar, bunlar gerçekten beni görünce mutlu olup gülüyorlar mı böyle bir özellikleri var mı yoksa bu şekilde kendilerini daha sevimli gösterdiklerini ve bu yolla daha fazla mama akışı sağladıklarını keşfedip beni manipüle mi ediyorlar acaba çünkü normalde 3 birim mama vereceğim varsa böyle haylaz haylaz güldüklerinde 5 birim mama veriyorum, neler oluyor bize?




 
Mutlu olduğunu belli eder.


  • numlock  (16.08.24 13:44:01) 
Seni seviyorlar, görünce mutlu oluyorlar. Sana selam veriyorlar. Daha fazla mama için değil. Köpekler çok duygusal ve çok vefalı olurlar.

Ben de parkta yürüyüş yaparken bir tane köpek bana sarılmıştı. Yanından geçerken geldi, patilerini omzuma koydu, ben de ona sarıldım. Biraz muhabbet ettik sonra gitti :)
  • rock n roll  (16.08.24 15:39:02) 
Gülemezler. Bir şeyi komik bulamazlar. Bir şeyi eğlenceli bulabilirler, bir şeyden mutlu olabilirler. Zaten açık ağız köpek beden dilinde olumlu bir beden dili. Açık ağız (diş göstermeyle karıştırma) mutluluk göstergelerinden biridir.


  • franquistain  (18.08.24 22:32:50) 
[]

Yeterince karpuz yiyemedim hissi

Bu yaz benim de yaşadığım bir his bu, genel olarak da böyle bir şey olabiliyormuş galiba. Ben yaza girdiğimizden beri sürekli karpuz yemeye çalıştım ama bazen bir hafta falan karpuz yemediğim oldu, bir hafta karpuz yememek önemsiz gibi gözükse de neticede güzel ve lezzetli karpuzu yılın sadece birkaç ayı yiyebiliyoruz, bu birkaç aylık süreç içinde 1 hafta yabana atılmaması gereken bir süre gibi geliyor bana, yani düşünüyorum da bazen günde bir kez karpuz yedim ama 2 kez yeseydim mesela o 1 haftalık açığı kapatabilirdim belki de bilmiyorum. Misal dün aldığım karpuz biraz tatsız çıktı, herhalde dedim karpuz mevsimi geçiyor, öyle olunca gönlüm biraz daha karardı karpuzun en şaşalı çıktığı süreçte yeteri kadar karpuz yiyememenin hüznüyle, size de böyle oluyor mu yoksa normal bir insan olduğunuz için olmuyor mu? Ben baya karamsar gibiym şu an.




 
Oluyor :)
Sabah düşündüm, karpuzlu bir video gördüm. Bir çift karpuz kesip ineklere yedirdi. Nasıl kırmızı güzel.
Lan yiyemedim böyle dedim kendi kendime
  • kisa  (10.08.24 13:05:01) 
Abi biz senle akraba çıkabiliriz. Geçen hafta alamadiydim nasıl kötü oldum. Bugün spora giderken dönüşte alacağım bir tane gene. Haftada 1.5-2 karpuz alıyorum tek başıma.

Ben de fiyat artışı sonrası "lan mevsim mi geçiyor " dedim :(
  • logisticsmanager  (10.08.24 13:09:37) 
Evet abi fiyatı da baya düşmüş bu fiyatın 3 katına falan aldığımı biliyorum, normalde fiyatı düşünce mutlu olmak lazım fiyatın düşmesi bir yerde akşam pazarı hissiyatı yaratıyor "hadi bunlar son karpuzlar dükkanı kapatıyoruz" gibi, elde kalanı satmaya çalışıyorlar adeta, sonra yaz bitecek karpuz kalmayacak :(


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (10.08.24 13:12:26) 
Ben bu yıl da geçen yıl da, muhtemelen önceki yıl da kiraz yiyemedim ve hemen mevsimi geçti. Senin kadar eksiklik duymuyorum, en çok sevdiğim meyve olduğu halde. Şimdi ben hissiz miyim?


  • muhayyer divan  (10.08.24 13:28:54) 
Hayır, normal bir insansın.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (10.08.24 13:31:38) 
O kadar haklısın ki. Birazdan karpuz almaya çıkacağım. Yalnız yaşadığım için şu kesilmiş çeyrek karpuzlardan alıyorum. Hem içini görebiliyorsun, kesmek zor olmuyor hem de iki güne bitiyor hop hemen tazesini alıyorsun. Müthiş bir şey.


  • ruhen hastayim ben  (10.08.24 13:39:40) 
Hem de nasıl oluyor. Kendimden geçiyorum. Taze nane serpiştiriyorum bu sıralar doğrayıp dolaba koymadan önce aralarına. Ayrı bir ferahlık veriyor.


  • lüzumsuz adam  (10.08.24 14:12:32 ~ 12.08.24 17:20:32) 
Eskisi kadar güzel karpuz bulamıyorum ne kadar yesem az geliyor bana o yüzden. Şöyle hem kütür kütür hem tadı yerinde karpuz bulmak zorlaştı. @lüzumsuz fesleğen de güzel oluyor ben de arada öyle yiyorum


  • yazdonumu  (10.08.24 16:56:26) 
Karpuzzzzz
Ohh

  • kisa  (10.08.24 19:14:51) 
Az önce gidip aldım. Sirkette de karpuz seven adam olarak taniniyorum.


  • logisticsmanager  (10.08.24 20:29:16) 
Meyvelerle zaten pek aram yok da karpuz en sevmediğim meyve. En son 5-6 yaşında falan yedim hatta. O yüzden bende olmuyor bu his


  • nundu  (23.08.24 22:27:00) 
Geçen sene aşırı derecede karpuz yedim. Günde 1 karpuz yiyordum. Markete her gidişimde elimde bir karpuzla dönüyordum. Hatta mutfaktaki dolaplardan birini karpuz dolabı yapmaya kalktım, karpuzla doldurup kışın da yemek için :)

Bu sene hiç yemedim.
  • rock n roll  (23.08.24 22:32:44) 
[]

2024 Paris Olimpiyat Oyunları'nda bireysel yıldızlar

Usain Bolt gibi Michael Phelps gibi ya da Nadia Comaneci gibi bireysel yarışlarda rekorlar kıracak altın madalyalar kazanıp "ulan ne yarıştı be piuu" dedirtecek potansiyele sahip bi sporcu var mı acaba?




 
simone biles. wow biri. yaşı branşı için çok fazla ama bekliyorum yine bi şov.


  • patronaj1  (25.07.24 19:34:16 ~ 19:35:16) 
Aşırı takip edemiyorum ama atletizmin yıldızı Duplantis şu sıralar gördüğüm kadarıyla


  • nundu  (25.07.24 21:05:07) 
[]

Türk yapımı savaş araçlarının isimleri

Bu yeni yapılan yerli ve milli savaş uçağımız Kaan vesilesiyle dikkatimi çeken bir konu oldu. Şöyle ki; ülkemiz son dönemde bir şekilde Araplaşma sürecine girdi malumunuz üzere ama kendi üretimimiz olan bu savaş araçlarına isim verilirken bunun aksi bir şekilde hep Türk ismi verilmiş, bu beni çok şaşırtıyor mesela. Yani ufak bir araştırma yaptım (Onedio sayfasında gördüm) mesela; savaş uçağının ismi Kaan tankın ismi Altay helikopter var Gökbey ve Atak uydu var Göktürk keskin nişancı tüfeği de Bora. Yani düşününce bu tanka Ebu Bekir Sıddık Tankı ya da Eymen Keskin Nişancı Tüfeği ya da ne bileyim uçağa Savaş Uçağı Talha ismini verebilirlermiş, kimse de Talha diye savaş uçağı mı olur diye itiraz etmezdi galiba ama vermemişler, bu belli ki bilinçli bir seçim, neden böyle olmuştur sizce? Teşekkür ederim.




 
Atatürk'ten önce ise np modu işte


  • hasmetizm 2046  (03.05.23 10:44:52) 
Bro Atatürk öncesi uzaya uydu göndermiş miyiz diye baktım göndermemişiz.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (03.05.23 10:51:17) 
Akp’nin basa geldigi ilk yil “bize akp demeyin biz ak partiyiz” diye israrciligi, bunu tescil ettirmesinden beri fikrim ayni: bu adamlarin tum olayi ad, istatistik, algi yonetimi ve gosteris.

yapilan her seyin arkasinda ayni motivasyon var. Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi

sence bu neyle ilgili olabilir? bas harflerine bak.
  • alperz  (03.05.23 11:00:47) 
Hükümet genel olarak dindar insanlardan oluşuyor, ülkeyi de genel olarak dindarlaştırma hayalleri var, Eyvallah.

Ama bunu araplaşma sanmanız hata bence, Türk islam kültürü Türkiye, Malezya ile birlikte dünyadaki en güzel İslam ülkeleri bana göre.

Türkler olarak neredeyse bin yıldır İslam bayraktarlığı yapmışız, Avrupa'ya vs İslamı götüren, sevdiren, tanıtan biziz.

Askerlerimize Mehmetçik diyoruz, (sebebi uzun, araştırınız lütfen) Ne zamandan beri kullanıyoruz bu ismi bilmiyorum ama yüz yıldan fazla olduğu aşikar.

Yani bir Araplaşma filan yok bence, biz Türküz ve çoğumuz Müslüman (hayır %99 değil, çok daha az) Hiç bir zaman Araplaşmadık ve Araplaşmayacağız, kültürümüz çok çok farklı çünkü.

Biraz dağıttım kusura bakmayın, biraz da saçmaladım. Ama tespitleriniz çok güzel, demek ki Araplaşmıyormuşuz işte!
  • John Bloor  (03.05.23 11:02:43) 
Siyasetten ayrı olarak düşüncem, artık sürekli ithal etmek yerine yerli isimleri de dünyaya ezberletmek olmalıydı. Yavaş yavaş oldu.
Şu Azerbaycan-Ermenistan , Ukrayna- Rusya , Libya , Akdeniz, Suriye deki gerilimler de dünyaya bu araç ve silahlarınızı tanıtma konusunda fırsat oldu ve hatta
Yabancı makalelerde videolarda övgüyle yer aldı.

Hava araçlarının etkili imha gücü varken, ağır cüsseli tank gibi araçların da adeta bir anlamı kalmadı.
  • diyecevaplandı  (03.05.23 11:13:46) 
Araplar savaşçı değil. Türkler savaş makinesi. Doğal olarak Türk savaş ruhunu yansıtan isimler seçiliyor.


  • dissendium  (03.05.23 11:18:10) 
Arkadaşlar yanlış anlamayın amacım tatsızlık çıkarmak değil ama Türkiye'de her 10 kişiden dokuzunun ismi Arap ismi, yani ben Arap isimleri seçmek bu kadar popülerken neden seçilmemiştir diye merak ettim aslında. Yani tamam hadi Ebu Bekir Sıddık Tankı olmasın da Fatih Sultan Mehmet'e atıf olarak Fatih Tankı da olabilirdi ama olmamış mesela, normalde böyle isimler seçilmiyor mu ben mi yanlış biliyorum?


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (03.05.23 11:26:41) 
menşei türkiye ibaresi vurgulanmak isteniyor olabilir.


  • makarnavodka  (03.05.23 11:48:29) 
Savaş teknolojileriyle yerli ve milli vurgusu yaparak milliyetçilik pointi kazanmaya yöneliktir diye düşünüyorum
Edit: fatih diye de sondaj gemisi var. Hiç kullanmıyor değiller yani fsm atıfını falan da. Biyerlerde kullanıyorlar illa

  • yazdonumu  (03.05.23 11:50:54 ~ 11:55:56) 
Bence hedef kitlesine göre. Türkiye'de askeri gelişmeleri takip edip bu tarz teknolojileri görünce daha çok etkilenen kesim muhtemelen daha milliyetçi ve milliyetçiliği Osmanlı'dan ziyade orta asya kökenli hisseden kişiler. Onlari etkilemek için de isimler böyle seçiliyor.

Yani mesela antimilitarist, sol görüşlü biri olarak ben bu teknolojilerin hedef kitlesi değilim ve bu isimler bana komik geliyor. Ama militarist31 gençler daha milliyetçi tandansta olduğu için onlar kızılelma ismini görünce mutlu oluyodur.

Anadolu güzel isim bu arada son gemi vardı bu isimle. Ben coğrafi isimleri seviyorum. Erciyes, gediz, çukurova, tendürek falan bence daha güzel isimler olurdu :d
  • nundu  (03.05.23 12:45:40) 
Türkiye çok net bir şekilde araplaşıyor. Arapperestler de bu araplaşmadan zevk duyuyor. Ne kadar araplaşırlarsa o kadar müslüman olduklarknı sanıyorlar.

Din-Allah-Kitap ile dinlileri kandıranşliyorsun ama milliyetçileri tavlamak için biraz Türkçülük oynaman lazım. Milliyetçi dedim bak, kendine milliyetçi diyen ümmetçileri değil. Bir de bu savunma sanayisinde milliyetçiler de çok. Milliyetçi dedim bak yine ümmetçi değil. İsim tercihlerinde payları var tabii.
  • nawar  (03.05.23 12:59:01) 
[]

Filmler ve Kalp Masajı

Şimdi bunu film/dizi kategorisinde açtım ama sağlık kategorisine de girebilir aslında bilemedim. Ben 1973 yılından beri film-dizi izleyen biriyim, bu filmlerde eğer bi ölüm falan olduysa mesela ister dışarıda olsun ister hastanede olsun bakıyorum hemen kalp masajı yapıp ölen kişiyi döndürmeye çalışıyorlar, yani atıyorum hastanede bile eleman ölmüş mesela doktor bir ki üç diye başlıyor kalp masajına işte 10 dakika sonra doktorun diğer doktor arkadaşı "hey John o öldü rahat bırak artık onu" diye uyarıyor mesela, doktor da "hayır hayır!!" deyip tekrar başlıyor kalp masajına sonra pes edip ölüm saatini ilan ediyor, yani bunu hepimiz biliyoruz değil mi oluyor böyle şeyler.

Şimdi benim bildiğim kalp masajı hayata döndürmek için yapılan bir şey değil, daha kapsamlı bir müdahale yapılmadan önce beyindir dalaktır böbrektir bunlar oksijensiniz kalmasın diye yapılan bir uygulama, zaten böyle durmuş bi kalbi çalıştırmak için biraz elektrik gerekiyor, onun için de defibrilatör var işte, lazım olduğunda "300 joule 500 joule" diyerek bunu basıyorlar senin de döneceğin varsa dönüyorsun yaşama yoksa eğer allah rahmet eylesin.

Yani sorum şu: Burada benim kaçırdığım bir şey var mı yanılıyor muyum ben, ölmüş birini kalp masajı yaparak hayata döndürmeye çalışmak saçma değil mi, dönmeyince bir de "yav nasıl dönmez" deyip şaşırıyorlar mesela, yani adama 3 tane orta boy köye yetecek kadar elektrik veriyorlar yine dönmüyor senin dandik kalp masajınla mı dönecek, dönmez tabii. Yanılıyor muyum ben şimdi niye böyle oluyor? Teşekkür ederim.

 
tamamen ölmüş birini döndürmek elbette mümkün değil,
ancak kalbin durduğu ilk dakikalarda beyin ve diğer organların fonksiyonu kısmen de yerindeyken kalp masajı hayata dönmek adına en iyi çözüm olabiliyor.
kalbin yeniden çalışması için elektrik gerekli kısmı hatalı bir bilgi. o elektrik olayı kalbin ve kalp kaslarının kalp masajından daha hızlı cevap vermesini sağlar.
suda boğulma ve benzeri olaylarda kalbi duran hemen müdahale edilebilen vakalarda kalp masajı ile ölümden dönen çok hasta gördüm. tıbbi cihazların olmadığı durumlarda hala en hızlı ve etkili yoldur.
  • erty_ksk  (02.05.23 12:08:35) 
Doktor değilim ama bu konuda uluslar arası geçerliliğe sahip ilk yardım sertifikam var.

Yetişkinler için 10 dakikada pes etmek diye bir şey yok. Tükenip bitene kadar 30 dakika 40 dakika artık ne kadarsa yapmalısınız. Hatta ondan sonra bile bir başkasına devredin pes etmeyin diyorlar. Çünkü yapılan araştırmalara göre el ile yapılan ilk yardım hastaneye kaldırıldıktan sonra veya bir sağlık çalışanının gelmesiyle başlayan ilk yardımdan çok daha önemli ve başarıya ulaşma oranı yüksek. Bu şekilde kurtulanların büyük kısmı olay anında müdahale edilenlermiş. Hastaneye gidene kadar genellikle çok geç oluyormuş.

Yani o elektrik olmasa da el ile kişiyi hayatta tutabilirsiniz. Aradaki tek fark yorulmuyor olmak.
  • ruhen hastayim ben  (02.05.23 12:43:17 ~ 12:44:32) 
Kalp düzensiz ve yavaş attığında elektrik veriliyor. Aletler otomatik zaten artık. İlk yardımcının yanında böyle bir alet olmadığı için kalp atıyorsa bir şey yapmıyoruz elbette. Kalp durmuşsa Nefes kontrolü de yapıp başlıyorsun masaja ve Nefes vermeye. Filmlerde Nefes vermeyi de atlıyorlar genelde. Hasta sağlamsa Nefes alacak pozisyona sokup bekliyorsun, kaldırmaya çalışan insanları durduruyorsun falan ambulans gelene kadar. Ufak kazalara denk geldim bir kaç kere yardımcı oldum insanlara. Kazazedenin çevresindeki kalabalık süper bilinçsiz oluyor çünkü. Kızılay'ın ilk yardım kursu güzel şey bence. Şirket sağolsun yolluyor.


  • hasmetizm 2046  (02.05.23 12:53:04) 
Ben dışarıda hastaneye yetiştirilmek üzere yapılan kalp masajını söylemiyorum, onu zaten ben de belirttim.

"Şimdi benim bildiğim kalp masajı hayata döndürmek için yapılan bir şey değil, daha kapsamlı bir müdahale yapılmadan önce beyindir dalaktır böbrektir bunlar oksijensiniz kalmasın diye yapılan bir uygulama."


Benim sorduğum şu: Bi film izliyoruz, eleman kaza yapıyor ve kalbi duruyor, orada ilk müdahaleyi yapan doktor veya bir başkası sürekli kalp masajı yapıyor, yani 10 dakika değil de 1 saat yaptığını farz edelim, sonra bu öldü deyip bırakıyor "filmde" yani ben anlıyorum ki orada hastanede yapılacak müdahale öncesi bir oksijen desteğinde bulunmak için yapılmıyor, hayata döndürmek için yapılıyor, ben bunun saçma olup olmadığını ya da gerçekle bir ilgisinin olup olmadığını soruyorum, yoksa hastaneye yetiştirilmek üzereyken dokular oksijensiz kalmasın diye yapıldığını tahmin edebiliyorum ben de.


Daha basit sorayım hatta: En yakın hastaneye 1 milyon km uzakta hayali bir yerdeyiz hastaneye yetişme şansımız yok ve bir trafik kazasında kalbi durmuş birini bulduk, bu kişiye kalp masajı yaparak hayata geri döndürebiliyor muyuz? Çünkü benim gördüğüm "filmlerde" bunu için çabalandığı yönünde, hatta bazısının duran kalbi tekrar çalışıp öksürüp tıksırıp tekrar yaşıyor bazısı da yaşamıyor, ölmüş birini bu şekilde diriltebiliyor muyuz?
  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (02.05.23 12:58:45) 
Suni solunum+kalp masajının asli amacı defib gelene kadar organları hayatta tutmak (eli5) tabii ama hasta bu süreçte kişi hayata dönebilir ve dönüyor da tabii ki. Bunun oranı epey düşük ama. Kişinin yaşı, sağlık durumu, ne kadar erken müdahale edildiği vs. önemli. Yani 2 saat sonra denk geldiysen istersen sabaha kadar kalp masajı yap. En fazla zombi olarak gelir.


  • nawar  (02.05.23 15:43:12) 
Ambulans gelene kadar yap diyorlardı kursta. Hasta tek başınaysa şansını denemek istersen yaparsın. Sevdiğin biriyse saatlerce de yaparsın. Yolda gördüğün biriyse cevrede biri varsa zaten izin alıyorsun önce. Kadınsa hasta 2 kere izin alıyorsun. Büyük memeli kadinsa müdahale için sütyeni açmak ayırmak gerekiyor memeleri falan sıkıntılı işler hacı. Denk gelsin istemem bana. Gelirse yaparım ama kesin elden geldiğince


  • hasmetizm 2046  (02.05.23 20:11:15) 
[]

Şarkı sözü-"Çaya kaç şeker alırsın" sorusu

Az önce Spotify'ın karışık listesini dinlerken dünyaca ünlü müzik grubumuzun Moğollar'ın seslendirdiği, sözleri Can Yücel'in olduğu iddia edilen ama bir yandan da "yok efendim Can Yücel'in değil aslında Elif Şebnem Akal'a ait bu şarkının sözleri bi araştırın kardeşim her şey de Can Yücel'in olamaz ki" şeklinde tartışmalara neden olan "Çaya Kaç Şeker" isimli şarkıya denk geldim, uzun zaman sonra tekrar dinleyince eski bir dostla karşılaşmışım gibi mutlu oldum ne yalan söyleyeyim birkaç defa da dinledim üst üste ama son dinlememde aniden bir farkındalık hasıl oldu bir uyanış o uhrevi dünyadan bir çıkış bi bi şeyler oldu. Nedenini açıklayayım ama önce sizden şarkı sözlerini bir bütün olarak okuyup son dörtlüğe özellikle dikkat etmenizi istirham edeceğim:

Yanlızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla
Yanlızlığa dayanırım da, bir başınalığa asla
Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka, baka
Bir dost göz arayışıyla, saat tıkırtısıyla

Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka, baka
Bir dost göz arayışıyla, saat tıkırtısıyla

Korkmam, geçinip gideriz biz mutlulukla
Ama "Günün aydın, akşamın iyi olsun" diyen biri olmalı
Korkmam, geçinip gideriz biz mutlulukla
Ama "Günün aydın, akşamın iyi olsun" diyen biri olmalı

Bir telefon sesi çalmalı ara sıra da olsa kulağımda
Yoksa, zor değil, hiç zor değil, demli çayı bardakta
Karıştırıp bir başına yudumlamak doyasıya
Ama "Çaya kaç şeker alırsın?" diye bir ses sormalı ya

Yani evet güzel vokal güzel gitar riff'leri sözler beste aslında her şey çok güzel ama bir anda "Ama 'Çaya kaç şeker alırsın?' diye bir ses sormalı ya" kısmına geldiğimde hiç istemesem de bir aydınlanma yaşadım. Yani bir insan onca yılını birlikte geçirdiği birlikte yaşlandığı can yoldaşının kaç şekerli çay içtiğini bilmez mi ya? Yani alelade bir söz olsa hadi olur ya deyip geçeceğim ama şarkı bu cümle üstüne kurulmuş, en vurucu kısmı bu, şarkının ismi olmuş ya daha ne olsun, bana mantıksız geldi bu durum. Yani son ana kadar her şey süper giderken birden böyle söyleyince ben bir anda soğudum şarkıdan dinleyemez oldum ve bu beni biraz incitti. Yani 30 sene boyunca herkes birbirine "çaya kaç şeker alırsın" diye mi sordu yani bir kere sorarsın iki kere sorarsın, hadi üç defa sor yani 10 defa sor ama 30 sene de sorulmaz ki bu soru bence.

Şimdi bunları yazarken "karşı taraf Alzheimer hastası da sürekli unutuyor mu acaba kaç şekerli çay içildiğini" gibi bir teori geliştirdim böyle düşününce mantıklı geldi ama bunun dışında bir anlamı varsa mantıksız gibi şarkının böyle bir cümle üstüne kurulması çünkü çok mantıksız bir söz. Sizce nedir? Teşekkür ederim.

Şarkı: www.youtube.com

 
Bu albümü piyasaya çıktığı günden beri bilirim ve ara sıra dinlerim, her seferinde aynı şeyi düşünüyorum, insan kaç yıllık eşine "kaç şeker" diye sormaz ki, saçma. :)

Bir ihtimal "ara sıra" derken ciddidir, ara sıra bir arkadaş eş dostla çay içip iki sohbet etsem diyordur.
  • kobuzchu kiz  (01.05.23 12:56:22) 
Böyle düşününce mantıklı ama bir yandan da evde çay içecek kadar samimiyet gelişmişse insan yine bilir gibime geliyor ya böyle şeyleri. Yani ben şimdi kendi içimde bi düşündüm arkadaşlarımın çoğunun çayı kahveyi nasıl içtiğini biliyorum, hatta mesela bi yere davet edilsem ve giderken bira alsam kimin hangi marka birayı içtiklerini de bilirim galiba, az önce bi umutlandım ama şimdi yine karamsarlık çöktü zihnime.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (01.05.23 13:46:39) 
[]

Bu arkadaş solak mı sağlak mı?

Dün akşam üzeri kardeşimle balkonda oturup "ulan bu kediler sürekli nereye yürüyor acaba" şeklinde vatana millete hiçbir derde derman olmayan bazı muhabbetler yaparken kardeşimin sol elinde ağır bir market poşeti sağ elinde de anahtar olup karşı binaya girmeye çalışan elemanı gördüğünde ortaya attığı "bu eleman kesin solak" iddiası ile hayatımız biraz değişti. Yani değişti derken boş muhabbetimiz daha da boşluğa düştü, o güne kadar hiç öyle bir boş muhabbet yapmamıştık çünkü bizim için de milat oldu bu.

Neyse.


Biz bu sol elinde market poşeti sağ elinde anahtar olan bu arkadaşı görünce benim birader dedi ki "bu eleman kesin solak." Bu böyle birden ansızın bi iddia ortaya atınca ben de buna hemen "imkanı yok olm bir rakun ne kadar solaksa bu da o kadar solaktır, kesin sağlak bu bence" dedim. Bilen bilir rakunlar sağlak hayvanlardır. Bu bana "nerden biliyorsun" deyince ben de buna "sen kendi iddianın argümanlarını açıkla, ben de ona göre tartışmaya dahil olurum" dedim, çünkü benim kafamda o an hiçbir şey yoktu, ben böyle kesin ve kati bir dille öne sürülen bi iddia olduğunda doğru bile olsa kendi tabiatımdan dolayı hemen karşı çıkıp muhalefet yaparım, karşımdaki "evet yanılmışım sen haklıymışsın" diyene kadar da hiç alakası olmayacak şekilde doğru yanlış sallayıp durur "evet sen haklıymışsın" dediğinde de "yok lan asıl sen haklısın keriz misin olm hemen kabul ediyorsun" derim.

Neyse.

Bu bana dedi ki "bak solak olduğu için güçlü olan sol elinde poşet var, güç gerektirmeyen daha az zahmetli olan anahtarla kapı açma işini de sağ eline bırakmış, yani kesin solak" dedi. Bu öyle deyince "olm belki bizim görmediğimiz alanda sağ eliyle taşıdı sora bizim görüş alanımıza girmeden hemen önce sol eline aldı poşeti sen de keriz gibi hemen 'kesin solak bu' iddiasında bulunduysan ne olacak" dedim? Bu da bana "e ama anahtarı hala sağ elinde kapıyı sağ eliyle açıyor, yani sağlak olsa o ağır poşeti tekrar sağına alır kapıyı sol eliyle açardı, bu eleman kesin solak" dedi. Ben defans yapmayı bırakıp ofansa geçip bunu laf kalabalığıyla oyalarken yekpare kristal bir top gibi kafamda parlayan teorimi ortaya salıp "olm bak bu adam sağlak, çünkü poşet taşımak zordur zahmetlidir ama en nihayetinde kaba kuvvet gerektirir; sağın ya da solun felçli değilsen ne bileyim inme inmediyse poşeti iki elinle de rahatlıkla taşırsın bu çok zor değil fakat kapıyı anahtarla açmak öyle mi? Anahtarla kapı açmak odaklanma gerektirir konsantrasyon gerektirir, poşet taşımanın aksine beyninin en az %70'ini kullanman gerekir. Bak mesela sarhoş olduğunda ben sana içinde "şekersiz Pepsi Max saç şekillendirici köpük ve bir paket fasulye" olan poşet versem taşıyabilir misin" dedim "taşırım" dedi. "Peki anahtarı versem kapıyı açabilir misin" dedim ona da "açarım" dedi. Ben hemen "madem açabiliyorsun niye zili çalıp duruyordun olm gece 2-3 gibi gerizekalı mısın" dedim cevap veremedi, çünkü açamaz yalan söylüyor bana şerefsiz gibi. "Açamazsın olm çünkü odaklanamazsın, çift görürsün 3 saat uğraşırsın sonra da zili çalarsın, çünkü anahtarla kapıyı açmak bir sanattır, ben en ayık halimle bile bazen anahtarla kapıyı açamıyorum bi ters çeviriyorum başka anahtarla deniyorum sonra ilk denediğim anahtarı tekrar deneyip öyle açıyorum, zordur yani" dedim, "olabilir" dedi hiç uzatmadan. Fakat "olabilir" deyince ben bu defa "yok lan ne alakası var sen haklısın" demedim, çünkü başlarken hiç inanmadığım sırf karşı çıkmak için uydurduğum bu teoriye ben de inandım anlattıkça. Bu nedenle ben kesinlikle sağlak olduğunu düşünüyorum, imkanı yok yani sol elliyle kapıyı açmasının.

Sizin fikriniz nedir bu konuda bu arkadaş solak mı sağlak mı? Teşekkür ederim.

 
saglak


  • ala09  (29.04.23 18:02:38 ~ 18:03:06) 
kapının anahtar deliği sol tarafta mı kalıyor sağ tarafta mı ona göre eli değişebilir. Bir çıkarım yapılamaz. Delik sağdaysa sol eliyle açabilen var mı aramızda?


  • nhk ni youkosu  (29.04.23 18:09:53 ~ 18:10:42) 
sağlak. poşet taşımanın bir olayı yok anahtarla kapı açmaya göre. daha ince iş gerektiriyor kapı açmak. ama yoruldukça poşeti diğer ele geçiririz sorun olmaz.


  • pide  (29.04.23 18:11:54) 
Sol eli daha kuvvetli olabilir belki daha ağır yük kaldırır fakat ince motor işlerini daha hakim elimizle yaparız bence eleman sağlak


  • freebird5406_2  (29.04.23 18:12:17) 
Kapının anahtar deliği ne tarafta?

Ben sağlağım. İşyerimin kapısının anahtarı sağda, elim kolum dolu da olsa, boş da olsa yükü sol elimle tutup kapıyı sağ elimle açıyorum. Evimin kapısının anahtarı solda, sol elimle açıyorum. Kilitlerken de aynı. Hiç çapraz el kullanmıyorum. Hatta anahtar da sol cebimde duruyor.

Yani bu bilgilerle pek bir yere varamayız.
  • kibritsuyu  (29.04.23 18:50:48) 
Gittim baktım sağ tarafta, hatta tam göremediğim için biraz dikkat kesilerek bakınca giriş kattaki teyzeyle göz göze geldim, iyi olmadı bu.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (29.04.23 18:58:06) 
Sağlak. Bir solağın sağ eliyle anahtarı sokup kapı kilidini açması imkansıza yakındır. Poşeti taşıyabilir. (Solağım).


  • firez  (29.04.23 22:56:11) 
Bence emin olamayiz. Solagim ama sol elim dolu olursa sag elimle acarim, kasmam. Ayrica agir bir sey tasiyacaksam da genelde sag elimle tasiyorum yani baskin elle tasima muhabbeti de gecerli degil


  • matilda  (29.04.23 23:00:39) 
[]

Bazı yiyeceklerin soğukken daha lezzetli olması

Bu tabii benim için böyle genel bir yargı belirtmiyorum. Misal lahmacundur pidedir ne bileyim pizza mesela, bu besin grubundaki gıdalar bana soğukken daha lezzetli geliyor. Yani soğukken derken atayım buzluğa soğusun gibi de değil mesela 2 lahmacun az gibidir 3 lahmacun fazla gibidir diye düşünüp 7-8 tane lahmacun söyledikten sonra bazısı yenmez ve ertesi güne kalır ya, bence o ertesi güne kalan lahmacun olsun pizza falan olsun bana daha lezzetli geliyor. Aslında açık konuşmak gerekirse ben pizzayı lahmacunu falan da çok sevmem öyle ayıla bayıla yemem ama üstünden bir gün geçmiş pidenin tadı çok acayip lezzetli geliyor bana. Gerçi ben evden işyerine lapa pilav-haşlanmış tavuk göğsünü götürüp soğuk soğuk yiyen biriyim, simidin de bayat hali daha çok hoşuma gidiyor, bu anlamda damak zevkimin çok gelmiş olduğunu düşünmüyorum ama pideyi lahmacunu da soğuk seven tek ben değilimdir herhalde, çünkü bu konu ne zaman açılsa ve ben "ben de böyle seviyorum birader" desem tatsızlık yaşıyorum hep insanlarla. Nedir yani kardeşim soğuk pizzanın suçu ne? Sizin düşünceniz nedir bu konuda? Teşekkür ederim.




 
akşamdan kalma soğuk pizza ile kahvaltı yapmak baya güzeldir, bu dünyada da yaygın aslında


  • freebird5406_2  (26.04.23 18:40:21) 
Aaaa yıllardır aileme anlatamadığım olay. Onlar kek, börek, poğaça ne varsa sıcak sıcak yiyip bana da “soğutma gel” diye baskı kurarlardı. Ben de bu tür şeylerin hep 1-2 saat soğumasını beklerim. Sıcak veya ılık yediğimde sanki midem yanıyor gibi geliyor ve tadı soğuk olan kadar iyi olmuyor.


  • ruhen hastayim ben  (26.04.23 18:45:19) 
Milföyü soğuk severim. Sıcakken hiç sevmem. Lahmacun, pizza, simit için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bunlar sıcakken iyi.


  • dissendium  (26.04.23 19:11:14) 
Zevkler ve renkler tartışılmaz diyeceğim de, pizza nasıl soğukken güzel olabilir? Kaşar sertleşir, sucuğun yağı katılaşır.. İlginç.


  • vizivozo  (26.04.23 19:14:07) 
vizivozo aslında bunlar arasında en sevdiğim soğuk pizza biliyor musun, peynir olsun sucuk olsun soğukken daha güzel geliyor bana, bilakis sıcakken daha çok rahatsız ediyor beni böyle erimiş maddeler cıvık cıvık geliyor bana ıslak ekmek yiyormuşum gibi hissediyorum aslında sıcak yediğimde.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (26.04.23 19:17:28) 
@vizivozo, katılaşmış kaşar çok güzel yav. Pizza ve tostta favorim.


  • ruhen hastayim ben  (26.04.23 19:28:06) 
Ertesi güne kalan köfte, dolma gibi yemekler kesinlikle daha güzel oluyor. Bakla yemeğini de soğuk severim. Hamur işi bekleyince lastik gibi geliyor ama bana.


  • mekaniker  (26.04.23 20:20:38) 
Soğuk makarnayı da ekleyerek katılıyorum, çorba hariç her şeyi soğuk daha çok seviyorum ben de, sıcak ekmek, sıcak simit bana hiç bi şey ifade etmez, biraz dinlenmişini severim hepsinin, bir gün önceden kalmış ve dolaptan çıkmış yemekler tadından yenmez benim için.


  •   (26.04.23 20:27:16) 
Katılmıyorum böyle şeyleri sıcakken tüketmek daha lezzetli. Medeniyetimiz boşuna fırını mikrodalgayı icat etmedi.


  • yalniz kizkulesi  (27.04.23 08:44:36) 
içinde hayvansal yağ olan şeylerin soğuk tüketilmesini hiç sevmem. hele soğuk balık et, tavuk..


  • nuisance  (27.04.23 10:33:42) 
hayatta sevmem. sıcak sıcak yiyeceksin.


  • sizofren06  (27.04.23 11:14:16) 
[]

Kullanmadığım kolumun daha güçlü olması?

Bunun bilimsel bir nedeni var mı? Yani şöyle: Ben sağlak bir insanım, sol kolumu ihtiyaç hasıl olmadığı sürece çok kullanmam en fazla kafamı falan kaşarım yani ama enteresan bir şekilde misal dumbbell curl yaparken aynı ağırlığı sol kolumla sağ koluma nispeten daha rahat kaldırıp indiriyorum. Yani sağ kolumla 12. tekrarı zor yaparken solumla 13-15 gidebiliyorum ya da eşin dostun açayım diye verdiği kavanoz kapaklarını da yine sol elimle daha rahat açıyorum, bunun nedeni ne olabilir? Benim ilk aklıma gelen sağ kolumu daha çok kullandığım için Iphone pil sağlığı gibi sağ kolumun da ömrü %73 seviyelerine indi ve sol kolumu çok kullanmadığım için o henüz %95 seviyesinde ve çok daha güçlü, böyle bir şey olabilir mi? Teşekkür ederim.




 
dumbell'ı bilmem ama bunu ben de merak ediyorum çünkü sağlak olduğumu düşünmeme rağmen birçok şeyi solak gibi yaptığımı fark etmiştim ben de. (kavanoz kapağı açmak, para saymak, cips yemek, hatta milletin sağ elle yaptığı başka bişeyi(:D) solla yapmak vs.)

gizli solak mıyız veya başka bişey mi var ben de merak ediyorum. Kas yorulması/ömrü gibi bişey anlamsız bence çünkü tam tersi kullandıkça aşınıp kas üretiyor daha güçlü oluyor, değil mi?
  • nhk ni youkosu  (17.04.23 15:09:37 ~ 15:09:51) 
Cross dominant hands olabilir.


  • logisticsmanager  (17.04.23 15:33:19) 
Dumbell bilmiyorum ama kavanoz, şişe kapakları gibi eşyalar genel olarak sağ elle kapatılıp sol elle açılması rahat olacak şekilde tasarlanıyor asıl işlevi sıkıca kapanmak olduğu için. Ben de sağlak biri olarak pet şişeleri falan solla daha rahat açıyorum ters kalıyor çünkü sağ.

Pil ömrü muhabbeti değildir ama @nhk ni youkosu'nun dediği gibi bazen düşündüğümüzden daha solak olabiliyoruz. Bunun birtakım testleri vardı işte sırtının tam ortası kaşınsa hangi elinle kaşırsın, iki elini birleştirdiğin zaman hangi elinin başparmağı daha üstte vs. Ayrıca evet ben de sağlak olduğu halde malum şey için sol elini kullananlardanım :d
  • nundu  (17.04.23 15:40:44) 
Yani benim olayım test ettiğim şekilde bu ikisinde oluyor sadece, mesela yazı yazabiliyor muyum diye baktım şöyle oldu: img-s1.onedio.com


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (17.04.23 15:43:39) 
Bu durum bir noktada kas yorgunluğu ile ilgili olabiliyor örneğin akşam vakti spora gittiniz dumbelleri aldınız tüm gün yatış yapmış sol kolunuz daha rahat hareket edecektir ama zavallı sağ kol tüm gün her yükü üzerinde taşımış olarak biraz daha yorgunluk gösterecektir.


  • apocalipy  (17.04.23 16:24:33) 
[]

3 Rakamını Parmakla Göstermek

Bugünkü maçın muhabbetini yaparken ben "3 tane sallarız" deyip parmağımla da gayriihtiyari 3'ü gösterdim, bizim arkadaş hemen "o ne biçim 3 olm öyle 3 mü olur" diye atladı. Ben 3'ü gösterirken işaret parmağımı baş parmağımın altına katlayıp gösteriyorum. Sen nasıl yapıyorsun dedim o da serçe parmağını baş parmağının altına alıyormuş. "Seninki çok mu düzgün birader cins misin" dedim diğer arkadaş da yüzük parmağıyla serçe parmağını olduğu yerde katlayarak gösteriyormuş. 10-15 kişi arasında böyle kaotik bir durum oluştu kim haklı kim değil karar veremedik ama benim stili tek kullanan ben olduğum için yüzüme söylemeseler de eminim benim olmadığım bir yerde arkamdan atıp tutarlar. Siz nasıl yapıyorsunuz? Teşekkür ederim.




 
Baş ve serçe parmağı birleştirip kalanlarla gösteriyorum.


  • Amaranta ursula  (15.04.23 23:58:27) 
Baş ve serçe birleştirenspor taraftarıyım.


  • diyecevaplandı  (16.04.23 00:00:38) 
utesinternationallounge.com

Tarantino'nun Inglorious Basterds filminde böyle bir sahne vardı, 3 yapışından Alman olmadığını anlıyorlardı falan :D

Ben de serçe parmağımı baş parmağıma alırım.
  • nhk ni youkosu  (16.04.23 00:04:31) 
Aklima inglourious basterds’daki meshur sahne geldi. Ben 1-2-3 sayarken bas parmak, yuzuk parmak ve orta parmak diye gidiyorum. Ancak direkt 3 diye gistereceksem bas parmagi ve serce parmagi kapatiyorum. Kisaca duruma bagli.


  • eileengray  (16.04.23 00:04:31) 
Baş parmak, işaret parmağı ve orta parmak ile gösteriyorum. şöyle: i.imgur.com

Genel kullanım işaret parmağı, orta parmak ve yüzük parmağı şeklinde ama. Sizin yaptığınız şekilde olanı en nadir olanı sanırım. Denk geldim ama.
  • nawar  (16.04.23 00:04:33) 
nawar soruyu zaten görsellerle destekleyecektim ama benim yaptığım gibi gösteren bi görsel bulamadım o yüzden benimki yoksa kimseninki olmasın deyip vazgeçtim, benimkine en yakın görsel işaret parmağıyla başparmağı yuvarlak yaparak birleştirme hareketi ile ilgili görsellerdi ama o da tam istediğim gibi değildi ne yazık ki.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (16.04.23 00:10:19) 
@Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet Şöyle düşük görüntü kaliteli hali var. Olur mu? i0.wp.com


  • nawar  (16.04.23 00:17:47) 
Evet evet ben bulamamıştım bu görsel aynen, Kosta Rikalı kardeşlerim beni yalnız bırakmamış gkjdfgkd


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (16.04.23 00:21:03) 
Ekseriyetle yüzük ve serçe parmağımı kapatarak gösteriyorum. Ama uzaktaki birine gösteriyorsam da serçe parmağımı baş parmağımla kapatarak yapıyorum.


  • m e b  (16.04.23 00:53:41) 
bas isaret ve orta parmagini gostermek zor aga, tam gosteremiyorsun hatta.

bas ve serce parmagi birlestirip ortada kalan 3 parmakla gostermek cok cok daha kolay.
  • baldur2  (16.04.23 01:10:55) 
Abi kolay aslında, misal elinle büzük hareket yapıyormuş gibi düşün, sonra başparmak ve işaret parmağı sabit kalıyor diğerlerini kaldırıyorsun, anlatınca çok olmuyor ama kolay yani, ya da ben 30 yıldır ihtiyaç halinde böyle yaptığım için kolay geliyordur bilemedim şimdi.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (16.04.23 01:17:27 ~ 01:20:35) 
kaleci yarin anadolunun bir sehrinde 3 cay soylemen gerekse feci dayak yermissin gibime geliyor. seninkisi bildigin el hareketi.

oyle 3 hic gormedim. ben de serce parmagimla bas parmagini birlestiriyorum.
  • antikadimag  (16.04.23 01:33:53) 
Abi işte bu linkte var nawar arayıp bulmuş sağ olsun ben bulamadım: i0.wp.com O kadar da sıkıntılı değil aslında ama bilemedim şimdi ben tam halka ya da büzük şeklinde yapmıyorum, gerçi yakından bakınca bana da enteresan geldi bi farkındalık oluştu böyle, önceden hiç dikkatimi çekmemişti.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (16.04.23 01:37:25) 
Yalnız değilsin, üzülme 3 kardeşim :)) ben de senin gibi yapıyorum. İşaret parmağımı kıvırıp üzerini başparmakla kapatıyorum. Kostarikalı baş parmağı bükmüş gibi bi tık farklı.

Diğer üç yöntemlerinde kaslar geriliyor, zorlanıyor, parmaklarım acıyor. Ben elin elastikiyet kaybından ötürü böyle böyle yaptığımı düşünüyordum.
  • epitaf  (16.04.23 06:11:45) 
Aynen tam Kosta Rika stili değil Kosta Rikalı brolarım biraz zorluyor ama diğer türlü gayet rahat.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (16.04.23 12:19:54) 
gibi 5. sezon 1. bölümden bir sahne sanki:)
seninki bir yemeğe'' hımm çok güzel'' diyormuş hareketi gibi. ben öyle yaparım.
serçe parmak ve yüzük parmağının katlanması daha mantıklı.
  • oyokbuyoknevar  (16.04.23 17:35:07) 
[]

Benden başka ekmek seven olmaması

Ben iflah olmaz bir ekmek bağımlısıyım. Yani ekmek derken böyle çeşit çeşit ekmekler ekşi mayadan yapılmış karabuğday ekmeğinden tutun da çekirdekli ekmektir cevizli ekmektir ne bileyim kuru domatesli zeytinli artizan ekmekleridir hepsinin hastasıyım, iyi ekmek Çin'de olsa gider bulur yerim, hatta son dönemde bir "nohut ekmeği" duydum 2 gün rüyama girdi, öyle hayranıyım ekmeğin ama bu konu ne zaman açılsa şöyle oluyoruz: pbs.twimg.com Olm ne ilgisi var ekmek süper bi şey, sen pilav makarna falan yemiyor musun diyorum mesela, hepsi yiyor, e ben de yiyorum ama ben normalde ekmek de yiyorum yani, çok da seviyorum ama herkeste ekmeğe karşı bir burun kıvırma bir "ne ekmeği ya" tavırları bi hor görmeler, bu beni bayağı üzüyor açıkçası, ekmeğe karşı bu yaklaşımın nedenini anlayamıyorum, tamam halkımızda anlamlandıramadığım bir şekilde eğitim seviyesi yükseldikçe paralel olarak ekmek düşmanlığı da artıyor ama "neden abi" diye sorunca net bir cevap da alamıyorum, "eppek işte" deyip geçiyorlar. Ha glüten dokunur anlarım ne bileyim komple karbonhidrat düşmanısındır ona da okeyim ama her türlü karbonhidratın içinden geçerken sıra ekmeğe gelince "eppek mi?" demeleri beni biraz üzüyor. Sizin ekmeğe yaklaşımınız nasıldır? Teşekkür ederim.




 
onlara ekmek dediğinde onlar sadece marketteki LE EKMEK'i anlıyor. onun dışındaki şeyler akıllarına gelmiyor. ben de X gıdayı çok severim her seferinde gider en iyisini arar bulur alırım. bim'deki LE versiyonunu alanlar bana "ay ben sevmiyorum" diyor. mesela çayımı da farklı marka alıp hazırlarken farklı hazırlarım. sorarsan o da çay kıraathanede karbonatlı musluk suyuyla yapılan tozlu şey de çay. onun ufku o kadar çünkü.


  • sert siyah krom  (30.03.23 11:42:54) 
ben de çok severim. grandma'nın ekşi mayalı tam buğday unu ekmeği favorim. her şeyde olduğu gibi az ve öz yerim. 1 ekmek 950 gram. 2 kişi 1 haftada yiyoruz. çoğunlukla yarısı ya da daha azı çöpe atılıyor. farklı ekmekler keşfedince de deniyoruz ama yine dönüp dolaşıp grandma ekşi mayalı tam buğday alıyoruz.


  • gabe h coud  (30.03.23 11:44:02) 
ekmek=nimet=karin toklugu gibi ifadeler fakirlik cagristiriyor. ekmek hastasiyiz hocam yalniz degilsiniz. kruvasandir, tahillidir tek basina oturur yerim yaninda bir sey gerektirmez. karbonhidrat dusmani degiller dedigin kitle sabah aksam makarna yemiyo arada yiyor ama ekmekciler oyle mi? sabah ayri aksam ayri. yani haddinden fazla tuketiyoruz sorun bu olabilir. yurt disinda en fav kahvaltimin adresi images.app.goo.gl


  • ala09  (30.03.23 11:47:45) 
Algi bence. Yani ilk duydumuz sey nedir ekmegi kes!, yada iste ekmek beyinli vs.
Ben ekmek severim ama normal zamanda yemem ben karbimi farkli karbonhidratlarla kullanmayi tercih ediyorum, gluten alerjim yok ancak IBS problemlerim oluyor ve gluten miktari arttikca tuvalet sikintilarinin da arttigini gozlemledim. Ancak ekmek severim, guzel ekmegi falan bir kenara koyalim, hasta vs. oldugum zaman guilty pleasure im , cheat mealim gidip tost ekmegi alip onu evde cesitli sekillerde tuketmektir. Ama normal zamanda mesafeliyim.

Bunun disinda diger karbladan daha kolay tuketilebilir olmasi disinda normal bir insan icin burun kivirilacak bir durum yok yine agiz ve midede parcalanip bagirsakta emilecek yani daha iyisi yada daha kotusu yok bunun tercih var. Ancak kolay tuketilebilirlik bazi insanlar icin buyuk problem bu anlamda kisit uygulamakta fayda da gormuyor digilim burada sahis da onemli.
  • wallcan  (30.03.23 11:55:05) 
Bu arada ben haftanın 4-5 günü antrenman yapan biriyim, yani antrenman dediğim de ağır squatlar deadliftler falan, bunları yapabilmek için zaten kendi rutinimde, diyette değilsem, günlük 300-400 gram civarı karbonhidrat alıyorum, ekmeği de buraya entegre ediyorum, yani benim kendi yaşam şeklim buna izin veriyor o ayrı bir konu ama mesela ben işyerinde elimde yemek kabıyla soğuk pilav ve haşlanmış tavuk göğsü yerken "ulan adamdaki iradeye bak helal olsun" muhabbeti olurken pilavı çıkarıp yerine cevizli ekmek koyunca "ulan o kadar spor yapıyorsun sonra gidip ekmek yiyorsun"a dönüyor muhabbet, bu büyülü farklılığı anlayamıyorum ben, "ne var olm ne var" deyip bi somun ekmekle girişesim geliyor ama iradeli bir insan olduğum için yapmıyorum.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (30.03.23 12:02:43) 
Ya iste algi. Basin bunun uzerine cok oynadi, cok karmasik bir konu ve tek dogru olmadigindan beslenmede bu tip kemiklesmis seyleri yikmak imkansiza yakin. Benzeri seker icin de gecerli. Cunku niyeyse kaliplara siyah beyaza indirgemeye daha meyilli oluyoruz.

Bunlari diyen adam bilmiyor, bilmedigini de bilmiyor, adam salona gidip birinci gun ben arnold gibi olmak istemiyorum diyen adamin eslenigi. En iyisi yuzme aslinda yuzucen falan diye geziyor sokakta. Cok da sey yapmamak lazim.
  • wallcan  (30.03.23 12:13:41) 
Fransa'da yaşayan biri olarak ekmek ciddi bir parçası kültürün. Hanimla her hafta şarküteri, peynir ve ekmek yapariz. Hanim kendi ekmeğini de yapiyor, mayayi falan hep kendi yapiyor.

Hastasiyiz yani :)
  • logisticsmanager  (30.03.23 12:17:13) 
Yemek yemeyi %30 oranında 'diğerleri'nin yanında %70 'ekmek' gömmek olarak düşünen bir milletin çocuklarıyız.

Boş arsada top oynarken acıkıp 'Anne acıktım.' deyince elime sadece bir parça ekmeğin tutuşturulduğu çok olmuştur.

Ekmeğe karşı olanlar, bu tip bir tüketime karşı çıkarken abartıp külliyen reddetmekteler ekmeği.

Bir de romantikler var. Onlar da fırından alınan bildiğimiz ekmeği reddedip, nedense daha pahalı olan ve bildiğimiz ekmeğe belirli bir oranda (buğday kepeği, çavdar, yulaf, arpa unu, ceviz, zeytin vs katılmış ekmeği alıp yiyorlar. Komik olansa daha sağlıklı sanmaları.

Ekmeğe karşı değilim. Her çeşit katkıyla kendim yapıyorum ve günde sadece kahvaltıda bir dilim yiyorum.

Bu arada ek bilgi olarak yazayım ki ekmek atanlara bir faydası olsun.
Ekmeği yaptıktan sonra soğuyana kadar dışarıda, ertesi güne kadar bir saklama kabı içinde buzdolabında bekletiyorum. Sonra dilimleyip buzluğa kaldırıyorum. Bir gün önceden buzluktan çıkarıp buzdolabına koyduğum ekmek dilimi, ilk günkü tazeliğinde oluyor. Sıcak istersem de airfryerde bir-iki dakika ısıtmak yetiyor.
  • Mirket  (30.03.23 12:18:40 ~ 12:46:48) 
Ben de “ekmek” denildiğinde tüylerim diken diken olup “kaç yılındayız ekmek diyor” moduna geçenlerdenim açıkcası. Ekmeğin adı çıkmış üstelik akla direkt beyaz somun ekmek geliyor, bunun da etkisi var. Fakat yine de sizin gibi bir sporcuya EKMEK yemeyi yakıştıramadım, ne ekmeği yav???

Bir de ekmeğin bir porsiyonu yok gibi. Direkt tüm somunu gömüyormuşsunuz gibi canlanıyor. Bulgur pilavı olsa olsa en fazla yarım tabak.
  • ruhen hastayim ben  (30.03.23 12:18:53 ~ 12:20:42) 
Ben <3 ekmek
Hem çeşit çeşit ekmek almayı seviyorum, hem evde yapmayı seviyorum. Sırf ekmek yapmak için aldığım 4-5 farklı çeşit un var mutfağımda, dışarıdan aldığım bazı ekmeklerden daha güzelini yaptıkça mutlu oluyorum. En sevdiğim şey de sıcak ekmeğe tereyağı sürüp tuzlayıp yemek, bence "eppek" noktası, ekmek beyinli olma noktası tam bu :)

@gabe, çöpe atmasanıza ya, israf :(
Buzdolabında saklayınca çok daha uzun süre dayanıyor ekmek, buzdolabından çıkarıp ısıtınca tazeliği de geri geliyor.
  • kobuzchu kiz  (30.03.23 12:20:05) 
severim ama sadece kahvaltıda tüketmeye çalışıyorum. modayla sosyal medyayla da ilgisi yok, ebeveynlerim de böyle, 20 yıldır sadece ekşi mayalı ve kepekli/tam buğdaylı ekmekler giriyor eve. beyaz somun almayı ise daha uzun süre önce bıraktık.

ben de seviyorum, iyi pişmiş kaliteli ekmekleri. size kısmen katılıyorum ancak abartmamakta yarar var çünkü nihayetinde karbonhidrat ve çok da faydalı bir şey değil. üstelik bana başka -daha az yararlı veya zararlı- ürünlere göre az sevk veriyor. yani meyve de karbonhidrat ama bir dilim fazla ekmek yiyeceğime, bir avuç daha fazla çilek yerim gibi düz mantık güdüyorum. özetle bence "süper" bişey değil yani.
bir de glisemik indeks meselesi var, çok tükettikçe yeme alışkanlığınız ve doyma davranışınız da değişiyor.

*beyaz pirinci de kısıtlı tüketiyoruz yine uzun yıllardır.
**konu dışı ama market tavukları da antibiyotikli : ))

linç gelmeden gideyim.
  • jimjim  (30.03.23 12:21:18) 
her seyle gidiyor bir de. sandvic yap, tost yap, corbaya dogra, kizartip uzerine recel yag bal sur vs.


  • baldur2  (30.03.23 12:34:21) 
Dunyada ekmek tuketiminde zirveye oynayan ulkede ekmek bir zahmet gomulsun ya. Ekmege falan da anlam yuklenmesi, ozendirilmesi taraftari degilim. Aile evinden kurtuldugumdan beri 10 yildir pilav, makarna da yemiyorum ben. 1 milyon tane guzel hamur isi, tatli falan da var onemli olan irade zaten yoksa firindan sabah sicak .ok ciksa yenir.


  • freedonia  (30.03.23 12:35:34 ~ 12:37:44) 
Bro bence karbonhidrat tüketmemek övünülecek bir şey değil ya :)


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (30.03.23 12:41:39) 
@Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet makarna, pilavdan baska karbonhidrat yok mu?


  • freedonia  (30.03.23 12:47:08) 
Bro sana şöyle söyleyeyim: İçerik bakımından sistemin en rahat kullandığı karbonhidrat kaynağı pirinç ya. Yani glüten içermez bağırsaklarda inflamasyon yaratan lektin içermez, dünyanın en faydalı karbonhidrat kaynağıdır pirinç :) Bir de karabuğday var ama o kadar lezzetli değil. Yani ben anlıyorum bizlere farklı öğretildi ama öyle değil yani.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (30.03.23 12:51:55) 
Ya bu arada isterseniz karbonhidratların sporcu ya da sedanter insanlar için neden önemli olduğu ve önemlilik dereceleri ile tavukların neden antibiyotikli olması gerektiği konusunda da olumsuz düşüncelerinizi değiştirebilecek uzun açıklamalar yapabilirim ama çok sıkılırsınız bence yapmıyorum o nedenle :)


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (30.03.23 13:12:37) 
freedonia+1
obezitede avrupanın zirvesindeyiz, üstelik mutfağı bu kadar geniş bir ülkede. keşke daha da az sevse insanlar.

yani size denk gelenler azınlıkta, endişeniz olmasın çoğunluk bayılıyor ekmeğe.
  • rewlack  (30.03.23 13:19:36) 
bizim ülkede kaliteli çeşitli ekmek kültürü yok, keşke ekmek ustası olsaydım dünyadan çeşit çeşit ekmek üretebileceğim


  • freebird5406_2  (30.03.23 13:21:57) 
Obezitenin ekmekle bir ilgisi yok ki, yani bir besin grubunu fazla tüketmek insanları obez yapmaz obezite ihtiyaçtan fazla kalori almakla alakalı bir durum. Yani hiç ekmek yemeden de obez olabilirsiniz, bu birbiriyle alakası olmayan bir konu :)


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (30.03.23 13:22:55 ~ 13:23:49) 
@Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet antibiyotik direnci yuzunden helak olucaz sen gelmis tavukta niye antibiyotik olmali diyorsun. Savin ne: Antibiyotik olmali ki iri tavuk yiyebil, adamlar da para kazansin sagligin onemi yok yani


  • freedonia  (30.03.23 13:23:04) 
ben o dediğin her türlü karbonhidrata düşman olanım. 2.5 yıldır carnivore'um bitkisel besin tüketimimi sıfırladım. sadece et yumurta ve tereyağı tükettim bu süreçte yiyecek olarak. son zamanlarda yumurtayı da azalttım 95% et yiyorum.


  • konetsu  (30.03.23 13:24:01 ~ 13:24:37) 
Bro antibiyotik direnci başı ağrıdığında aile hekimine "gurban olduğum bana bi antibiyotik yaz hadi" diyen teyzelerimizle alakalı bir durum, yoksa hastalanan her canlı gibi tavuklar da hastalanır ve onlar da tedavi görüp antibiyotik alabilir, 2 kiloluk tavuğun aldığı 1mg antibiyotik sende antibiyotik direnci yapmaz :)


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (30.03.23 13:26:19) 
konetsu brom mesela ben karbonhidrat aldığımda bunun bir kısmı karaciğerimde depolanıyor ve beynimin kalbimin ne bileyim böbreğimin sinir sistemim falan çalışmak için şekere ihtiyaç duyduğunda karaciğerdeki bu rezervi yıkıp kana salıyor oradan da ihtiyacı olan organlara götürüyor, sen karbonhidratı sıfırlayınca bu sistem sende nasıl işleme başlıyor?


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (30.03.23 13:32:33) 
@Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet Al iste! Konuya nasil uzaksin. Dedikleri gibi ignorance is bliss.Tavuga antibiyotik iri olsun, buyuk olsun diye veriliyor bu endustiyel duzeyde oldugu icin sana bana geciyor sonra, tavuk hasta ilac verelim iyilessin diye bir sey yok


  • freedonia  (30.03.23 13:34:15 ~ 13:36:09) 
freedonia brom antibiyotik bi canlıyı irileştirebilseydi eğer inan bana tavuklardan önce insanlar kullanırdı antibiyotiği irileşmek için jdhgj


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (30.03.23 13:36:09) 
turkiye gibi dunyada ekmek tuketiminde rakibi olmayan bir ulkede bu soru da absurd olmus gerci, turkiye'de millete ekmegi daya gerisine karisma.


  • baldur2  (30.03.23 13:37:37) 
@kobuzchu kiz, buzdolabında 1 hafta tutuyoruz. eskiden tek başıma yaşadığımda alır almaz derin dondurucuya koyardım, sonra yiyeceğim zaman çıkarırdım ama şimdi her aldığımızda iki kişiyiz, bitiririz diyoruz, buzdolabında tutuyoruz ama genelde bitiremiyoruz.


  • gabe h coud  (30.03.23 13:37:39) 
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet insan vücudu kendisi glucose üretebiliyor ihtiyaç duyduğu miktarda. karbonhidrat tüketme ihtiyacımız yok. bitkisel besinlerden alıp hayvansal besinlerden alamadığımız ve ihtiyaç duyduğumuz hiçbir şey yok, kırmızı et tek başına tüm ihtiyaçları eksiksiz karşılayan tek besin. beynin de ketone kullanmaya başlıyor enerji için, ketone ile daha iyi çalışıyor. carnivore olamasan bile keto diyet denersen birkaç hafta içinde olumlu etkilerini gözlemlersin sen de mesela.


  • konetsu  (30.03.23 13:39:00) 
@Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet gida sektorunde antibiyotik kullanimina arastir, oku bence. Gidip de tavukcunun sitesinin okursan prevent disease falan der sana, antibiyotik kolay kilo aldirmasi nedeniyle kullanilir sektorde www.theguardian.com


  • freedonia  (30.03.23 13:47:52 ~ 13:48:11) 
konetsu bro işte o glucose'u vücut karbonhidrat olmayan malzemeden üretiyor biliyorsun değil mi? O da mesela Alanin gibi aminoasitlerden elde ediliyor. Yani sistem proteinleri yıkıp onun yerine şeker üretiyor, o proteinler de mesela lenf sistemi gibi aminoasitten zengin bölgelerden ya da kaslardan elde ediliyor. Kaslardaki proteini yıktığında kas kaybı yaşıyorsun, lenf sistemindeki aminoasitleri yıktığında bağışıklığı düşüyor. Bence efektif bir yöntem değil bu ama sen bilirsin tabii. Ha ama yağlar mesela keton üretiyor onlar beyinde şeker gibi çalışıyor ama diğer organlara faydası yok ama sen zaten keton üretecek kadar yağ da tüketmiyorsun anladığım kadarıyla komple et, bir de ketonlar sistemi bayağı serbest radikallere açık hale getiriyor o da iyi değil aslında.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (30.03.23 13:48:41) 
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet senin dediğin kas yıkımı yeterli beslenmezsen ihtiyacın olan kaloriyi almazsan gerçekleşir :D sen yağdan veya karbonhidrattan gerekli enerjiyi karşılarsan vücut salak değil, gidip kas parçalayıp enerji üretmez :D bağışıklığımın düştüğü de kas kaybı yaşadığım da yok. covid dönemini de aşısız testsiz hiç hasta olmadan geçirdim ki doğru düzgün maske bile takmadım özellikle uyarılmadığım sürece mesela, hiç test yaptırmadığımdan virüsle karşılaştım mı kesin emin olamam ama sıfır önlemle toplu taşıma vs. de kullandığımı düşününce imkansız bence bu kadar bulaşıcı bir grip türevine rastlamamam. beni hasta edemedi işte.
bu kışı da kombi açmadan geçirdim, duş alıp tam kurumadan yaz kış dışarı çıkarım hatta. yani üşümek tek başına zaten hasta etmez, hasta eden virüsler ama hastalığı kolaylaştırabilir normalde. ben hiç aman üşümekten kaçayım aman virüs kapmayayım diye dikkat etmem asla. son 2.5 yılım kendimi en sağlıklı hissettiğim dönem diyebilirim.

carnivore diet ile ilgili sık sorulan sorulara ve cevaplara bakabilirsin istersen www.reddit.com

glucose üretimi ile ilgili konu hakkında bakabilirsin www.ketotic.org bir problem yok.
  • konetsu  (30.03.23 13:52:04 ~ 13:56:21) 
freedonia antibiyotiğin ne işe yaradığını biliyoruz brom antibiyotiğe olmayan bir anlam yüklüyorsun şu an. Senin dediğini önceden "tavuklara hormon basıyorlar abi" şeklinde savunuyorlardı ama o hormonların 12 mg'nın 3000 lira falan olduğunu öğrenince "tavuklar için değmez abi" deyip şimdi "antibiyotik basıyorlar abi" şeklinde argüman üretilmeye başladı, çünkü antibiyotik ucuz ghjd ama antibiyotiğin kütle artışına bi etkisi yok abi senin dişin şiştiğinde iltihap yaptığında antibiyotik veriyorlar işte oradan anla çalışma mekanizmasını.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (30.03.23 13:53:11) 
konetsu hocam o öyle olmuyor ya sen çok yanlış anlamışsın gerçekten. Sen protein alırsın o aminoasitlere ayrışır sistem onu ihtiyacı olan yerde kullanır yani kassa kas başka bir yerse başka bir yer, sonra işte ihtiyaç anında bakar sende şeker var mı yok mu yoksa gider kasları yıkar, yani protein vücutta depo edilmez biliyorsun, yani sen istediğin kadar protein al istersen günde 1 kilo et ye, vücut yine gider kaslarını yıkar, protein karbonhidrat gibi depo edilen bir madde değil çünkü yani mecbur kaslardan yıkıyor ama sen böyle kendini rahat hissedeceksen dediğin gibi olsun yani :)


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (30.03.23 13:58:01) 
Neyse arkadaşlar siz haklısınız tamam bir şey demiyorum ben pes ettim. ¯\_(ツ)_/¯


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (30.03.23 14:00:56) 
O dediğin ekmeklerin hepsini zevkle yerim


  • basond  (30.03.23 20:13:42) 
[]

Resmi kurum hesaplarının kullanıcıyı engellemesi

Yani mesela sadece Türkiye için sormuyorum gene olarak soruyorum. Misal ben bir devlet görevlisinin Twitter hesabını takip etsem beni engellemeye hakkı var mı, bu benim haber alma özgürlüğümü kısıtlayan bir davranış olmuyor mu? Yani ben sağlık bakanını takip edip ülkenin sağlık işlerinden haber almak istesem ve bir şekilde engellensem, yani küfür falan da etmiş olsam yine de beni engellemeye hakkı var mı, bu haber alma özgürlüğü kapsamında suç sayılmaz mı? Küfür ettiysem mesela beni dava et, haklıysan zaten cezamı alırım ama engellemek bence yasal olarak suç gibi geliyor bana fakat bunu Türkiye'de geçen bir olay gibi düşünmeyelim genel olarak soruyorum. Teşekkür ederim.




 
bilgi edinme meselesi kısmında dediğini anlıyorum, çünkü tr'de her şey neredeyse twitter'dan duyuruluyor. yurtdışında pek öyle değil. özellikle avrupa'da her şey resmi web sitesi üzerinden paylaşılır, sosyal medyadan ise link ile açıklama başlığıyla paylaşılır. sosyal medyaya özgü paylaşımlar, resimli, açıklamalı görseller pek olmaz. abd ise yine full websitesi üzerinden yürür ama orada daha aktif sosyal medya, resmi kurumların başka kurumlara cevap vermesi, bazen goygoya katılması çok olağan. ancak abd'de özellikle twitter'da kullanıcı engelleme çok yaygın. özellikle trollük spam yapanlar vs için. hatta los angeles polisinin hesabı baya gündem olmuştu onlarda ss paylaşmışlardı yüzlerce bloklu vardı :D

"engellemek bence yasal olarak suç gibi geliyor" dediğin max tr'de tartışılabilecek bişey olabilir çünkü yurtdışında resmi açıklamalar çoğu zaman daha sonra sosyal medya'dan paylaşılıyor. o çerçeveden bakmak lazım
  • avatar is back  (22.03.23 11:28:08) 
trump başkanken mahkeme vatandaşları bloklayamayacağına çünkü hesabının devlet işi için kullanılan resmi bir hesap olduğnu söylemişti şahsi de olsa. ancak önemli olanın şahsi hesap olsa da hesap ağırlıklı olarak ne nitelikte kullanılıyor bu olduğunu söylüyorlar...


  • sert siyah krom  (22.03.23 11:32:46) 
[]

Su ihtiyacı mı sıvı ihtiyacı mı?

Çevremde yoğun bir şekilde bunun savaşını veriyoruz, ben diyorum ki su ihtiyacı yoktur sıvı ihtiyacı vardır, içinde (kola dahil) su barındıran her türlü sıvı su ihtiyacını giderir ama çevremde "yok abi illa su içeceğiz" örgütü var, bu kişiler su ayrı diğerleri ayrı diyor.

Benim argümanım şu: Vücut kolanın içindeki suyun su olduğunu anlayacak ve onu kullanabilecek seviyede akıllı bir mekanizma, yani mesela yoğurda su döküp onu ayran yapınca su mevcut özelliklerini kaybedip başka bir şeye dönüşmüyor su yine bildiğimiz su, hatta biraz ısıttığımız zaman su buharlaşıp elimizde yine yoğurt kalabilir, çünkü su bu.

Fakat "yok abi illa su içeceğiz" örgütü diyor ki "olm öyle değil lan sadece su içeceğiz çünkü o su öbürü ayran. Böyle bir şey olabilir mi yav.

Ha ama alkollü içecekleri ayrı tutuyorum diüretik özelliğinden dolayı, onun dışında zaten çayın kahvenin falan çok da diüretik olmadığı çalışmalarla çıktı ortaya.

Sizce nedir? Teşekkür ederim.

 
Hani kuru fasulyeyi geceden ıslıyoruz da şişiyor ya. Ondaki su da su. Ispanağın içindeki su da su.
Hepsi kabulümüz yani.

  • Mirket  (12.03.23 23:11:21) 
Yani evet sebzedeki meyvedeki su da su yani bildiğimiz, onu da ayırt etmiyorum ben hepsi su.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (12.03.23 23:14:44) 
Açıkçası bence de böyle ama diyetisyenim bunu kabul etmiyordu. İçtiğim kahvenin ve çayın su yerine geçmediğini illa su içmem gerektiğini söylüyordu.


  • mutekebbir  (12.03.23 23:17:38) 
Ya işte "neden" diye sorunca bir cevap alamıyorum ben. Aldığım en net cevap "çay ve kahve diüretik içtiğin zaman o suyu zaten atıyorsun" gibi bir şey ama onun artık doğru bir bilgi olmadığını biliyoruz, diüretik etki bi tek alkollü içeceklerde çalışıyor, zaten onun dehidrasyon etkisinden sen de anlıyorsun diüretik olduğunu, ben diyorum ki "abi sen kahve içtiğinde dehidrasyona girdiğini hissediyor musun?" Yok diyor. E hissetmiyorsan nasıl diüretik bu.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (12.03.23 23:22:52) 
su sevmediğini sadece kahve çay vs ile su ihtiyacını giderdiğini iddia eden bir sürü kişi tanıdım. ne kadar doğru söylüyorlar tabiki bilemem ama, benim cevabım sıvı ihtiyacı.

Mide sanki sürekli boş mu ? Yemek yedikten sonra su içsek midede karışacağı için su yerine sayılmayacak mı ?

Tamam içtiğin bazı sıvılar diüretik olabilir ama aldığın sıvının ne kadarının atılmasına neden oluyor bu etki ?
  • mikael  (12.03.23 23:28:55 ~ 23:29:48) 
gittiğim bir doktora çok az su içtiğimden fakat idrarımın sarı olmayışından yani mantıken yeterli sıvı alıyor olduğumdan söz ettiğimde, "gün içinde çay kahve içiyorsun dimi e işte tamam onlarla yetiyordur" demişti, demek ki su değil sıvı


  • neira  (12.03.23 23:32:21) 
Abi ben bi kere su içmek için 1 litrelik sulardan 10 tane aldım her gün bi tanesini içsem kardır diye ilk şişeyi 10 gün sonra falan açtım ama her gün
2-3 litre sıvı tüketiyordum yine. Yani bu şekilde birine bi şey olsaydı bana olurdu muhtemelen, idrar rengim de gayet sağlıklı bir tondanydı bu arada böbreklerimle gurur duydum desem yeridir.

  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (12.03.23 23:33:02) 
diüertik olması ayrı, dehidrasyona sebep olması ayrı bir konu. bir kişi çokça sıvı alıp da dehidrasyon yaşayabilir. o akşamdan ıslattığınız kurufasulyeyi bir ton tuzla pişirdiğinizde , nasıl olsa sıvı aldım diyerek su içmezseniz, vücut plazmanızdaki sodyum seviyelerini normale çekmek için hücre içindeki suyu dışarı atacak ve dehidrasyona sebep olacak. aynısı dümdüz su olmayan diğer içecekler için de geçerli.

lütfen içtiğiniz her çay-kahveye karşılık miktarda su da içiniz.
  • nolmus yani  (12.03.23 23:35:14) 
vücudun su ihtiyacı kısmını bilmem ama ben çok kahve içip pek su içmezsem o gün direkt midem bozuluyor. Yanında su da içersem bir şey olmuyor.

Eşim su içmezse göz kuruluğu oluyor (iş yerinde çay vs. içiyor), düz su içince olmuyor.
  • nhk ni youkosu  (12.03.23 23:38:57) 
Abi kurufasulye örnek ya kurufasulyeden yola çıkmamıza gerek yok, gerçi benim örneğim de değil benim örneğim diğer sıvılarla alakalı. Ben mesela salt su yerine limonata içiyorum diye "o suyun yerini tutmaz abi sen su iç" şeklinde bi düşünce varsa bu gerçekten çok değişik bir düşünce, çünkü limonatanın içindeki su da dümdüz su.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (12.03.23 23:39:41) 
zaten su değişiyor demiyorum ki. su evet dümdüz su, aynı kalıyor. ama o suyla birlikte şeker de giriyor vücuduna. limonatayı içtiğinde vücuduna giren şekeri metabolize etmek için normalden daha fazla suya ihtiyaç duyar vücudun. bu da yine yukarda dediğim olayı başlatıyor, hop vücudundaki su hücre dışına çıkarak dehidrasyon başlatıyor.


  • nolmus yani  (12.03.23 23:43:32) 
Ben şekersiz limonata içiyorum.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (12.03.23 23:44:05) 
bu arada özellikle yaşın gençse yeterli su içmemenin sıkıntılarını şu an yaşamazsın kozmetik şeyler dışında. saçların tırnakların güçsüzleşir, cildin kurur, vs.

daha ciddi problemleri yaşın ilerlemesiyle görmeye başlıyorsun maalesef. o yüzden dana gibiyim hiç su içmediğim halde bir şey olmuyor deme.
  • nolmus yani  (12.03.23 23:44:55) 
dostum limonda da şeker var.


  • nolmus yani  (12.03.23 23:45:11) 
Vucudumuz siviya ihtiyac duyduguna su icirtiyor zaten. Cok buyuk bi kolpa bu.

Ayrica uzun sure ihtiyactan fazla su icmek tehlikelidir, tansiyonu dusurur.

Az su icerseniz yana yakila su ararsaniz ama fazla su icip bayginlik gecirince anlamaniz daha uzun surer veya zor olur.

Zaten 1 bu stay hydrated bir de kahvalti gunun en onemlj ogunudur.

Ikisi de amerikali 2 firmanin cok basarili marketing kampanyalarinin sonucu. Adamlar ne marketing yaptiysa butun dunyaya yon verdiler.
  • another satisfied lover  (12.03.23 23:46:26) 
@another satisfied lover peki dünyayı yöneten 5 aile?


  • nolmus yani  (12.03.23 23:47:34) 
İyi de bu tehlikeli bir şey değil ki zira şeker metabolize edilirken çok su kullanılsa bile şeker kaslara girerken suyla birlikte giriyor. Yani 1 gram şeker yaklaşık 3 gram suyla depo ediliyor kaslara, yani su yine vücutta kalıyor bir yere atılmıyor.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (12.03.23 23:50:03) 
@nolmus yani, abi ben demiyorum ac bak 1950-60lardan reklamlari var o reklamlardan once de en fazla annelerin ara sira cocuklarina tembihledikleri seylerden fazlasi degil.


  • another satisfied lover  (12.03.23 23:52:40) 
Abi bir de limondaki şeker fruktoz, onun metabolizması glikozdan daha farklı ama kafalarımız karışmasın şimdi.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (12.03.23 23:53:24) 
sıvı diye okumuştum bir yerde. eğer suya ihtiyacın olursa zaten su içiyormuşsun. tabi bol su içmek önemliymiş ancak bu şekilde takıntı haline getirmemek gerekirmiş.


  • paintov  (13.03.23 00:04:30) 
Su ihtiyacı. Yalnız zaten çoğu içeceğin çok büyük yüzdesi su yani, ondan ihtiyacını karşılıyor.


  • logisticsmanager  (13.03.23 00:57:11) 
Sıvı değil, su ihtiyacı derim.

Çünkü diğer sıvıların içinde su olsa da yapıları gereği farklı bileşikler oluşturarak suyun yapısında ph,mineral seviyesinde değişiklik oluşturmaları ve suyu bu yapıda artık kendi doğal halinde kalmaması mümkün diye düşünüyorum.
  • diyecevaplandı  (13.03.23 02:16:11) 
Tecrübe ile sabit su ihtiyacı diyorum.
Önceden hiç abartmıyorum bir hafta su içmese aklına gelmeyecek bir insandım. Deli gibi çay -kahve tüketirim (özellikle çay)
Bir takım şikayetlerim vardı, halsizlik, düşük tansiyon, yorgunluk vs
Üç farklı doktora göründüm, tahliller yapıldı vs. Üçü de bol su tüketmemi önerdi, içtiğim çayın kahvenin su ihtiyacını karşılamadığını söylediler.

Zaman içinde su tüketimini artırdım. Bariz şikayetlerim azaldı. Tesadüf olduğunu düşünmüyorum. Demek ki suyun bir kerameti var
  • bir fincan kahve ile film izlemek  (13.03.23 02:44:47) 
diğer sıvı içeceklerde de su var +1 yani kahve de içsen kola da içsen su içiyorsun...

sağlıklı demiyorum tabi, önermiyorum da ama ortaokul-lise dönemlerimde neredeyse hiç su içmeyip 2-3 litre kola tüketiyordum ölmedim :D sonra üniversitede kolayı bırakıp maden suyuna geçtim, 1.5-2 yıl kadar da hiç su içmedim günde 3 litre kadar maden suyu içiyordum. eve(daha doğrusu otel odasına neyse... 4 yıl otelde kaldım üniversitede) su almıyordum bile. sonra su olarak su içmeye geçtim zamanla.

su ihtiyacı da sıvı ihtiyacı da doğru denebilir bana göre. su dışında tükettiğimiz sıvı içeceklerin de büyük oranda su olduğunu düşününce... h2o işte onlarda olan da.
  • konetsu  (13.03.23 02:57:10) 
su bile kendi içinde ayrışırken diğer sıvılarla bir tutamıyorum, su ihtiyacı.


  • gule gule  (13.03.23 03:16:19) 
Sıvı değil su diyeceğim, özellikle aşırı yüksek tansiyonu olan teyzeme doktorlar "çay değil su, içtiğin çay kadar su iç" diye defalarca tekrar ediyor. Bir de su dışındaki içecekler benim susuzluğumu gidermiyor.

Ama mayo clinic öyle demiyor, şekerli içeceklerden uzak dur da ne içersen iç diyor:
www.mayoclinic.org > "Is water the only option for staying hydrated?" başlığında.
  • kobuzchu kiz  (13.03.23 08:20:20) 
İlaveten ancak su içtiğimiz zaman böbrekleri temizliyoruz, karaciğeri rahatlatıyoruz. Yoksa böbrek karaciğer hep bir iş yapma halinde. Onların detoksu su. Benim dr arkadaşımın anlattığından anladığım bu.


  • SiyamkedisiZorro  (13.03.23 09:32:42) 
Su ile sıvı aynı şey değil.
Susadığında su yerine deniz suyu içersen mesela, susuzluğun gitmez, daha çok artar.
Hatta devamlı saf yağmur ya da kar suyu içersen bile olmuyor. İçinde mineraller olması lazım.
  • vizivozo  (13.03.23 09:54:25) 
Bunun cevabi basit ama kolay degil.

Ictiginiz diger sivi gunluk alinan su miktarina katki yapar. Hatta soyle diyeyim iceriginde cok sivi olan meyve sebzelerde yapar. Yani emilim processi su icin yada x icin farkli degil. Bu ama bakis acisi olarak bir birini karsilayan bir konu degil. Yani ben su yerine X iceyim dogru bir yonelim degil.
gunluk belirli bir miktar suyu da tuketmeniz lazim eger buna dikkat ediyorsaniz. Yani bir bardak su ve kalaninda cay kahveyle de yasar insan ki pek cogu yasiyor o bambaska bir mesele. Ancak buna dikkat etme amacindaysaniz, spor, iyi beslenme vs. bir butun holistic yonemlim olarak vucudun verimli calismasi icin odem tutmamasi icin belirli miktar suyu da tuketmeniz lazim.

Ama suna da karsiyim x gun pek cok sivi ve 3-4 lt su icmisiz, ya iste bugun 4 lt ictim 6 yapmam lazim diyip 2 lt daha ihtiyac yokken icmeye de normal sartlarda karsiyim. Bunun anormal sarti cogu zaman ki gibi farmakolojik destek.
  • wallcan  (13.03.23 10:38:42) 
su ihtiyaci


  • ala09  (13.03.23 10:57:53) 
Bu arada şunu söyleyeyim ben bilim karşıtı değilim bilakis bilimin kulu köpeğiyim fakat ben doktorların "sen su iç" tavsiyesini de doğru bulmuyorum çünkü bugün emekliliği yaklaşmış pek çok doktor kendini eğitmiyor, 100 sene önce ne öğrendiyse hala o bilgileri kullanıyor. Yani bir doktorun benim için mesela "sıvılar suyun yerini tutmaz" bilgisi çok kayda değer bir bilgi değil, 10 sene önce de haftada 2 taneden fazla yumurta yemeyin kolesterolden gidersiniz vallahi deniliyordu ama sonradan öğrendik ki, böyle bir şey yokmuş, yemekten gelen kolesterol büyük oranda kullanılmadan atılıyormuş vücuttan. Ayrıca "ben su içmeyince su içmiş gibi olmuyorum" ya da "vücudum suya diğer sıvılara farklı tepki veriyor" düşüncesi de bana plasebo gibi geliyor, bu şekilde inandığında böyle olur normal olarak, bende de tam tersi oluyor mesela.

Bu "hiçbir şey suyun yerini tutmaz" önerisi de bana böyle geliyor biraz. Şimdi girip biraz PubMed araştırması yapsak yakın tarihlere göre bunu destekleyen onlarca araştırma buluruz ama üşeniyorum aramaya, bir de gece dandik filmlere Oscar gitti o nedenle tadım yok.
  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (13.03.23 11:11:32) 
su kadar güzel tadı olan içecek yok. su içmeyen kişi kendine kötülük ediyor.


  • sert siyah krom  (13.03.23 11:33:03) 
Sivi ihtiyaci tanim olarak cok sacma. Tabii ki su ihtiyacimiz var. Ama cayin icindeki su da su, koladaki su da su. Yani haklisiniz ama bunu sivi ihtiyaci diye belirtmek yanlis. Sadece su her yerde su, baska bi seyle karismis olmasi vucudun onu metabolize etmesine engel degil. Suyu o tarz baska seylerle almanin zarari varsa bile bu o yancilarin kendisinin zarari suyu oyle aldin diye degil.


  • ghilleinthemist  (13.03.23 12:21:57) 
ben bu soruyu kaç doktora sorduysam, su ayrı sıvı ayrı dediler.


  • co2s2  (13.03.23 15:11:43) 
[]

İthal pirinçler?

Geçen gün markette dolaşırken baktım Yayla'nın 2,5 kiloluk pirinci var ve diğer ürünlerine göre %20-30 falan daha ucuz, ucuz bir şey görünce keriz gibi hemen fazla fazla alma eğilimine girdim ama sonra baktım ithal pirinçmiş menşei de Amerika, Amerika ibaresini görünce keriz mode'um tekrar aktif hale geldi hemen yine fazla fazla alayım dedim Amerika neticede gelişmiş ülke dedim ama sonra dedim ki ulan bu Amerika ibaresi kıtayı da belirtiyor olabilir, misal pirinç Bolivya'dan Peru'dan geliyor olsa ona da Amerika yazabilirler teknik olarak ve kimse de sen niye böyle yazıyon olm demez, alsam mı almasam mı git gelleri yaşarken almadan çıktım, sonra acaba alsa mıydım diye düşündüm ama bir şeyin hem ithal hem de ucuz olması beni ikirciklendirdi doğrusu. Nedir şimdi bunun gerçeği almamakla iyi mi ettim kötü mü, nedir? Teşekkür ederim.




 
Sürümden kazanıyordur abi. Amerika diyince de ABD'yi kastetmişlerdir.

Ben de dikkat etmeye çalışıyorum bakliyat alırken yerli olsun vatandaş kazansın diye ama dediğin gibi Osmancık'tan İstanbul'a gelen ürün 10 bin km öteden gelenden %30 daha pahalı olunca başlarım öyle işe diyerek ucuzunu aldığım da çok oldu.

Bir de son zamanlarda markalar iyice bokunu çıkardı bu menşei işinin. Bazısı yurtdışından getirip Türkiye'de paketlettirdiği için Türkiye yazıyor ama ürün burada hiç yetişmeyen bir şey misal. Bazısı ise işi ileri götürüp hiç yazmıyor normalde cezayı yiyip paşa paşa eklemesi lazım ama Ticaret Bakanlığı'nın çalışma şekli ve uygulamaları malum.
  • chicha_v2  (08.03.23 15:26:28) 
kullandım bir sıkıntısını görmedim. çok kullanan vardır.


  • jelly bear  (08.03.23 15:27:47) 
Almadan çıkarken de "almamakla kesin kerizlik yaptım he" diye de içimden geçirdim yeminle keşke alsaydım. Bir de Hindistan'dan gelen vardı mesela ulan dedim Hindistan'dan gelen pirinç de yenmez kesin ishal oluruz falan dedim onu da alamdım ama sonra Hindistan'dan gelen basmatileri yediğim aklıma geldi şimdi ona da üzüldüm. Verdiğimiz bir tane doğru karar yok.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (08.03.23 15:34:43) 
Amerika'da öyle iyi pirinç olacağını çok sanmıyorum. Yani tabii ki alınırdı yenirdi de öyle ah vah edilecek bir şey değildir herhalde. Ama Hindistan iyidir, o kaçmış olabilir :)


  • giovanne  (08.03.23 15:48:00) 
Abi benim aklıma asıl takılan konu şu: Bunlar neden ucuz? Yani benim baktığım ürün şu: www.a101.com.tr 2,5 değilmiş bu arada 2 kiloymuş gfgkf ve üretim yeri ABD'ymiş pakette Amerika yazıyordu sadece ama olsun yine ucuz şu an 45 liraya satılıyor bu A101'DE ama mesela Yayla'nın 2 kiloluk Osmancık pirinci 100 lira civarı, yani dışarıdan gelince daha pahalı olması lazım bu ucuz, ithallerin hepsi öyle. Bim'de de Hindistan'dan gelen 2,5 VE 5 kiloluk pirinçler var o da baya ucuz. Niye böyle oluyor sadece aradaki aracıların marifeti mi bu?


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (08.03.23 16:17:24) 
daha "bilinçli", makineye dayalı geniş ölçekli tarım yapılıyorsa daha ucuz olabilir, neden olmasın? devlet politikaları gereği sübvansiyon vs vardır.


  • co2s2  (08.03.23 16:51:48) 
hocam o pirincin türü bizim pirinçlerden farklı yakından incelersen ince uzun, verimi daha yüksek olabilir

bir de bizim pirinçleri pişirirken 1e 1.5 oranda su katıyoruz, bu ithal pirinçlere eklenen su oranı da farklı, arkasında yazıyordu, lapa lapa da olmuyor
  • freebird5406_2  (08.03.23 16:57:19) 
freebird aynen öyle evet, ilk baktığımda basmati sandım hatta bir an heyecan bile yaptım, daha önce bilmeden alıp kullanmıştım bizim pirinçlerden baya farklı yapı olarak su çekmiyor şişmiyor, misal baldo 2 katına çıkarken bu neredeyse çiğ haliyle aynı gibi. Yani ben antrenman yemeği için yiyorum benim için daha iyi fazla şişmemesi su çekmemesi, şimdi daha çok yükseldim bu pirince akşam çıkıp alayım 2-3 paket.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (08.03.23 17:01:55) 
[]

Kafanın sağından solundan fırlayan saçlar

Yani saçlarım uzun ve kıvırcığa yakın dalgalı, ben saçımı açık dolaşmayı sevmediğim için topluyorum ama toplayınca da böyle sağından solundan fırlayan saçlara engel olamıyorum, çok tecrübeli bir uzun saç sahibi de olmadığım için bunu engellemenin yolunu bilmiyorum. Var mı bunu engellemenin bir yolu? Teşekkür ederim.




 
Çok değil az miktar saç spreyi sıkıp kullanmadığınız bir diş fırçasıyla tarayın.


  • ruhen hastayim ben  (03.03.23 15:21:22) 
[]

Pirinçleri yıkıyor muyuz yıkamıyor muyuz?

Yani klasik anne pilavı yapmak için sormuyorum antrenman sonrası yenen lapa pilav yaparken ben pirinçleri yıkıyorum, suda bekletmiyorum sadece bi yıkayıp üzerine su döküp çekmesini bekliyorum ama geçen gün antrenman yaptığımız arkadaşın evine gittim o yıkamadan direkt üstüne sıcak suyu döküp geçti, olm niye yıkamıyorsun dedim sen yıkıyor musun diye sordu, evet deyince niye yıkıyorsun dedi cevap veremedim. Yani aslında bikaç teorim var öncelikle annem yıkadığı için bana da öyle kodlanmış ben de yıkıyorum ama sanırım asıl yıkama nedenim gerçek mi değil mi bilmiyorum ama bu pirinçlerde arsenik oluyormuş sanırım yüzeyinde onu temizlemek için yıkanmalı dediklerini duymuştum ama bir yandan da arsenik yıkamayla geçer mi diye sordum kendi kendime ona da cevap veremedim, biraz da saçma geldi böyle düşününce. Bir de fazla nişastayı atmada işe yarıyormuş yıkamak, böyle böyle düşünceler hasıl oldu oldu ama söylersem acaba gerizekalı gibi mi görünürüm diye kaygılanıp eeeööö yaptım. Nedir bunun aslı astarı? Teşekkür ederim.




 
Tozu toprağı gider.
Nişastası çıkar. Suyu beyazlıyor ya. O işte nişasta. Yani şeker. Yani zararlı. Beyaz suyu bitene kadar birkaç defa yıkanır.
Yıkayınca yani nişastası gidince daha tane tane pilav olur. Yapışmaz.

Bu 3 sebep içinde gördüğün gibi arsenik yok :)

Ayrıca patates de aynı sebeple suda bekletilir kızartmadan önce.

Ha bu arada, yıkayınca lezzetsiz oluyor diyenler çıkacaktır. Onu biz de biliyoz, şeker olaya lezzet katar. Bilmediğimiz bir şey değil.
  • Mirket  (27.02.23 12:30:47 ~ 12:35:57) 
Mirket +1
özellikle ithal pirinçlerde (bakliyatlar dahil) bazı koruyucu kimyasallar bulunabilir. Bunlar taşıma esnasında kayıplara uğramamak için kullanılıyor.

  • emininsel  (27.02.23 12:54:26) 
Risotto disinda yikiyorum, hatta canini cikartiyorum. 5-6 saat suda bekletiyorum.


  • buf-e kür  (27.02.23 13:13:41) 
ben yıkamıyorum. yapışmıyor da. hatta bulguru da yıkamıyorum.


  • inheritance  (27.02.23 13:51:17) 
nisastasi gitsin diye+1

ek soru: bulgur yikanir mi? ben hic yikamam bulguru:/
  • 65 derece  (27.02.23 14:01:12) 
pubmed.ncbi.nlm.nih.gov
Niye yıkıyorsun diye soranlara pirinci yıkamak, pirinçteki arsenik miktarını %57’ye kadar azaltıyormuş diyebilirsin.

41. Tabloda da yıkama öncesi ve sonrası değişen besin değerleri var
www.fao.org
  • irene  (27.02.23 15:24:57) 
niye böyle yapıyorsun deseler annemden iyi mi biliyorsun derim.


  • sert siyah krom  (27.02.23 15:40:18) 
pilav icin konusuyorum, ben de yikarim beyaz suyu gecene kadar. hatta ilik ve tuzlu suda biraz bekletebilirim (birkad dakika, saatler degil) cok acilde sicak suyla gecerim bir kez. bu sekilde yaga atilip biraz kavrulursa tane tane olur, lapa olmaz.

sushi, risotto vb icin nisastasi kalmasi gerekebilir. antrenman sonrasi lapasi nedir hic bilmiyorum ama lapa bir seyse cok bekletmeyin ama gene bir yikanmasinda fayda var.

65 derece: bulgur yikanmaz derler, paketinde de oyle yazar. bazen yikiyorum ben yine de.
  • supergirl  (28.02.23 00:04:34) 
@irene,
Paylaştığın linkteki arsenik konusunu anlamama yabancı dilim kifayet etmedi.
Her pirinçte mi arsenik bulunuyor, yoksa yazıda bir şekilde arsenik bulaşığı arazide yetiştirilen pirinçten mi bahsediliyor?
  • Mirket  (28.02.23 00:29:08) 
[]

Saçları eski şaşalı günlerine döndürme

4-5 senedir uzattığım saçlarım var, normalde sıkıntılı diyebileceğimiz kıvırcığa yakın kalın telli bi saç topluluğu bu, geçen seneye kadar da böyle güzel canlı bi görüntüsü vardı ama geçen yaz 1 aylık bi dağa tepeye çıkmalı tatilimiz oldu orada çok iyi bakamadım o esnada böyle bi canlılığını yitirir gibi oldu ne bileyim AKP dönemine denk geldiğini hissetmiş gibi bi hayata küstü bi şeyler oldu,o zamandan beri de kendine getiremedim, ne yapacağız biz buna? Normalde Curly Girl Method dedikleri sistemi kullanıyordum ama o bile düzeltemedi böyle kuru kuru takılıyorlar, ölümüne nem kaybetmiş gibiler, kestirmek de istemiyorum. Oluru var mı bu işin? Teşekkür ederim.




 
Hocam saçım kıvırcık değil, düz, ama uzun. Parabensiz ve sülfatsız şampuanlar epey iyi geldi. Bi de biraz yıpranınca gidip ucundan kestiriyorum 6 ayda 1 falan, bi canlılık ferahlık geliyor. Çok bilmiyorum bu işleri ama denemek istersen diye not edeyim dedim.


  • plutongezegendegilmi  (21.02.23 17:02:04 ~ 17:02:19) 
Ben de o şekilde kullanıyorum hocam parabensiz sülfatsız şampuan ve saç kremi, aslında çok da süper gidiyordu her şey ama niyeyse bi bozuldu tekrar düzelmedi, hala aynı şekilde kullanıyorum ama bi gelişme olmadı aylardır. Bana mı öyle geliyor kuruntu mu yapıyorum diye anneme sordum o da kafanı boka mı soktun ne yaptın deyince iyice emin oldum. Uçlarını kestiriyorum ama belki biraz daha fazla kestirmem gerekiyordur bilemedim.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (21.02.23 17:07:05 ~ 17:07:57) 
sulfatsiz sampuan, pahali, kuaforlerden alinma maskeler, kremler, isidan uzak tutma... bende etkili olmadi bunlar.

otaci sampuan, gratisten vs alinma ucuz maskeler, pantene'in sise yagi bunlar cok iyi geldi. bi de uclardan aldirma sik araliklarla. belki isin sirri uc aldirmadadir ama gorece ucuz market markalarina devam. bi de pantenein veya elseve falan yaglari da iyi geldi diye dusunuyorum.
  • Kittie  (21.02.23 19:08:19) 
Ya ben bu uç aldırma olayını ihmal ettim galiba, yani düzenli olarak yapmadım sanırım onun etkisi gibi geldi düşününce.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (21.02.23 19:30:26) 
Al bir sise keratin, bir de düzleştirici maşa al. Ayda bir veya 2 ayda bir uygula. Gayet iyi duruma geliyor.


  • stavro  (21.02.23 19:45:56) 
Bence bir kan tahlili, doktor kontrolü de mutlaka düşünülmeli. En nihayetinde saç dediğimiz şey bedenimizle ilintili ve beden sağlığımızla doğrudan ilişkili.


  • Phoebe  (21.02.23 20:38:36) 
Bro keratin olur da maşa olayı saçı düz yapmıyor mu ya düz saçı pek istemiyorum aslında.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (21.02.23 20:47:34) 
[]

Intro'lar aynı değil mi?

Kime dinlettiysem "yo değil" dediler ama bence aynı, sizce nasıl? Teşekkür ederim.

www.youtube.com (Mor ve Ötesi/Benim Küçük Sevgilim)

www.youtube.com (Oğuz Aksaç/Niye Çattın Kaşlarını)

 
Müzikten zerre anlamamakla birlikte bence aynısı.


  • ruhen hastayim ben  (17.02.23 16:10:39) 
aynısı +1


  • since1907  (17.02.23 16:20:49) 
İkincinin oynatma hızını 1.25 yapınca aynı olduğu belli oluyor. Arada minimal bir iki tını farkı var sadece.


  • Amaranta ursula  (17.02.23 16:31:42) 
Çok benziyor ama aynı değil. Ritim farklı.


  • anaphylacticshock  (17.02.23 16:31:46) 
Yuo degil. 9 tane nota var kaç farklı intro yapılabilir ki


  • abuzer  (17.02.23 16:55:54) 
Müzik bilgim olmadığı için haklı olabileceğini düşünerek sana da tik verdim abuzer ama bence aynı.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (17.02.23 16:57:16) 
Mor ve Ötesi, Oğuz Aksaç'tan biraz fazla etkilenmiş sanki.


  • lancelot du lac  (17.02.23 18:54:35) 
Ben de kim kimden aşırmış diye baktım albümlerinin tarihi de yakın Oğuz Aksaç'ın albümü 2005'te çıkmış Mor ve Ötesi'nin 2006'da. Burada ekstra bir durum yoksa Mor ve Ötesi'ni suçlu buldum.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (17.02.23 19:03:10 ~ 19:04:35) 
@lancelot du lac, yorumunu görünce hatırladım. Bir derdim var'ın introsu da başka parçadan: youtu.be

@halitkin de yazmıştı hatta: eksisozluk.com
  • Amaranta ursula  (17.02.23 19:13:31) 
ayni bulmadim


  • Kittie  (17.02.23 21:00:04) 
ooo bir derdim var ayni :)


  • Kittie  (17.02.23 21:00:45) 
bence birbirlerine epey benziyorlar da, esas bunlar bir anathema şarkısına benziyor gibiler. yani mesela deep'e direkt benzemeseler de, girişlerinden sanki bir anathema parçası çıkacak gibi duruyor. tınılar ve notalardaki depresiflik mi diyeyim ne diyeyim. esas esinlenme oralardan gelmiş bence ikisine de.


  • nimberjack  (17.02.23 21:20:38) 
[]

Arama-Kurtarma Faaliyetlerinde Ölen Oldu mu?

Deprem sonrası arama-kurtarma faaliyetlerinde profesyonel görevlilerden ya da gönüllülerden ölen oldu mu kahraman köpek Proteo dışında, olmadıysa eğer "sadece bu anlamda" başarılı bir organizasyon oldu diyebilir miyiz? Teşekkür ederim.




 
[]

Sürekli İstanbul Depreminden Bahsedilmesi

Tamam İstanbul'da büyük bir deprem bekleniyor bunda hemfikiriz ama sıradan halka 24 saat bu bilginin pompalanması psikolojik bir sıkıntıya neden olabilir mi ya da halktan ne bekleniyor? Tamam ben de bilimin köpeğiyim bilim ne derse o ona da tamamım ama bu halk bu bilgiyle ne yapacak ki tam olarak, herkes hep birlikte Konya'ya mı taşınacak, ya da ne bileyim evi riskli mi değil mi onu öğrenmeye çalışsa riskli çıkınca evini yıkacaklar bu insan bu ekonomik sıkıntıda ne yapacak yani benim kafam karışık biraz. Devletin çözebileceği bazı sorunlar için halka yükleniliyormuş gibi geliyor bana. Ha bana "Bro sonunda ölüm olan bi olayda bunların bir önemi yok" derseniz onu da anlarım ama insanlara çok yükleniliyormuş gibi geliyor yine de bana. Teşekkür ederim.




 
Halk yukaridakileri sıkıştıracak

He kişisel oalrak alınabilecek önlemler de yok değil ayrıca. Kesin çözüm orada değil, biliyorum, ama var yapılabilecek bir seyler
  • abuzer  (15.02.23 17:27:30 ~ 17:28:51) 
Hukumette is olmadığı için belki halkın kafasi bu sefer çalışır, belki korkuyla falan baskı yaparlar diye düşünüyorlardir.

Hükümete vs ne diyecek bilim adamlari, konuşanı evinden aldıran bir hükümet var.

Insanlar depremi en önemli konu yapan kisiyi seçecek ve bu konuda aksiyon almayani görevden alacak, kulu köpeği olmayacak
  • logisticsmanager  (15.02.23 17:37:10) 
Zaten yıllardır, tam da yukarıda yazdığın ileri sürülen nedenler ile gündeme gelmiyor, sanki daha çok zaman var gibi risk önemsenmiyor.

Ve artık bu konunun cidden bir ölüm kalım meselesi olduğu anlaşılıp, gereken önemin sağlanması gerekiyor.

Tabiki bunun için de öncelikle halkın durumu kavrayıp hükümet yapılarını zorlaması sıkıştırması gerekiyor. Durum bu.

Yoksa bir dahaki depreme kadar şimdiye kadar olduğu gibi bekleriz ve olduğunda da BİNYILIN FELAKETİ demelerini izleriz. Zira gelecek sefer pek çok ülkenin dünya savaşlarında kaybettiğinden fazla insanımızı kaybedebiliriz.
  • yeninesiltupcu  (15.02.23 17:37:14 ~ 17:37:49) 
Açıkçası halk kimsenin umurunda değil. İstanbul sanayi, ticaret, turizm merkezi. Bütün şirketlerin merkezi orada. Deprem olunca üretim çökecek. Fabrikalar duracak. ABD gibi yayılmış bir ülke olsaydık İstanbul kimsenin umurunda olmazdı. Gerçek felaket o zaman olacak. Çünkü Doğu'ya gönderdiğin deterjan Kocaeli'de üretiliyor. Lojistik Kocaeli'de. Operasyonlar İstanbul'da. Kahramanmaraş sanayi olarak kritik olmadığı için bunun etkisini hissetmedik.

Ne yapılabilir? Yapılacak binlerce şey var. Halk ne yapabilir? Evi kötüyse taşınacak. İş değiştirecek. İstanbul dışına taşınan kişilere göç teşviği, kira, fatura desteği, hatta iş desteği verilebilir. Her gelen ülkeye alınmayacak. Yabancı işçi çalıştırılmayacak. Yeni yapılan evlerde inşaat denetimini devlet yapacak. Bunlar yapılır mı? Yapılmaz. Çünkü Türkiye akılcı bir ülke değil.
  • dissendium  (15.02.23 17:39:53) 
dissendium ben de büyük oranda senin gibi düşünüyorum.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (15.02.23 17:43:16) 
Bence konuya tersten bakıyorsunuz.
Şu anda medyada sürekli İstanbul depreminden bahsediliyor olmasının nedeni onun ilgi çekiyor, izleniyor olması.

Benim ve hepimizin dahil olduğu grup şu anda genellikle "depremden önce önlem almalıyız" konuşması dinlemeyi sevdiği için bunu yayınlıyorlar.
  • michael_knight  (15.02.23 18:50:17) 
Abi o farklı bi konu ama mesela sosyal medyada sürekli milletin yaşadığı bozuk binaları gösteriyorlar ne bileyim adamlar Bağcılar'ın kuşbakışı fotoğrafını çekip buradan kimse sağ çıkmaz diyorlar, ben buna takığım biraz. Tamam kardeşim herkes haklı ama burada oturan binlerce insan ne yapsın gerçekten anlamadığım konu bu, ne yapacak abi bu insanlar çözüm sunan yok ışınlansın mı bu insanlar bir kişi iki kişi değil ki, binlerden milyonlardan bahsediyoruz ya.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (15.02.23 19:09:05 ~ 19:10:01) 
Aksine bu sorunu devletin çözmesi imkansız. Devlet yeni binaların mevzuata uygun yapılmasını sağlayabilir ancak mevcut binalardaki yapısal sıkıntıların çözülmesi hem teknik olarak çok zor hem de çok pahalı. O yüzden halk panik yapmalı ki bu binalarda oturmasın, o kötü binalar tutulmasın, rağbet görmedikçe kentsel dönüşüme girmesi mantıklı hale gelsin. Halk panik yapmazsa o binalar yüksek kiralar almaya devam edecek, ev sahibinin o evi baştan yaptırmak için hiç bir teşviği olmayacak. O yüzden iş halkta bitiyor.

Bağcılarda oturan binlerce insan ne yapsın, bir çare bulacak. Gidecek başka yerde oturacak. Sağlam binada oturacak bütçesi yoksa istanbuldan taşınacak. Normalde olması gereken devletin o binaları mühürlemesi ve yıkması ama bunu oy kaygısından ötrü yapacak bir babayiğit çıkamaz bu ülkeden. Halkın kendisi bilinçlenmediği sürece bu sorun çözülemez.
  • roket adam  (15.02.23 19:12:32 ~ 19:13:48) 
Ne kadar çok insanda farkındalık oluşsa o kadar iyi. Ama merak etmeyin bir-iki haftaya kadar bu lafların hepsi bitecek. Televizyona çıksalar da millet "yeter artık bu deprem muhabbeti" diyip kanal değişirecek. Buradaki zemin etüdü, karot, taşınılacak sağlam şehir soruları da bitecek. Uyanan birkaç insan dışında herkes sanki deprem olmayacakmış gibi yaşamaya devam edecek. Tanıdık cenazesinde söylenen "her şey boş, hırslar ne kadar gereksiz, bu dünyaya çok da anlam yüklememek lazım" laflarının daha akşam olmadan unutulması gibi.


  • cosmicstring  (15.02.23 19:27:54) 
otomotiv satış sonrası hizmetlerde çalışan biri olarak söyleyeyim. türkiye'deki tüm otomotiv distribütörlerinin merkezi istanbul'da. sakarya'da fabrikası olan toyota'nın bile diğer kolu olan toyota türkiye pazarlama aş, anadolu yakasında. 2019 nisan'a kadar bir general motors türkiye olarak opel'in merkezi torbalı'daydı ama onu da psa grubu'nun merkezi anadolu yakasına taşıdılar. tüm türkiye'nin yetkili servis ustaları eğitimlerini anadolu yakasında yapar. çoğu firma remote çalışmaya da hala sıcak bakmıyor. türk otomotiv sektörü genel olarak güney marmara ve istanbul bölgesinde zaten. istanbul depremi tüm güney ve doğu marmarayı etkileyeceğine göre, deprem sonrası otomotiv sektörü diye bir şey kalmaz. istanbul depremi kesinlikle bir milli güvenlik sorunudur.


  • rain when i die  (15.02.23 19:41:06) 
Heh bı de bu var, iyi dedin @kaleci "ne yapsın millet, x sorunu var y sorunu var" deyip çözümü neden benden bekliyorsun ki :) ben sadece "Bir bilgim var. Yarin evin yıkılacak. Bu bilgiyi unutturmayayim" diyerek hatırlatıyorum. Herkes senin kadar da bilinçli değil sonuçta. Bana, "niye evimin yikilacagini unutturmuyorsun, korkuyorum ben. O zaman bana çözüm sun" demek yerine teşekkür etmen gerekmez mi


  • abuzer  (15.02.23 19:45:23) 
depremi biz görecek miyiz (90 ve sonrası doğumlular olarak), göreceksek 1 yıl içinde mi, 5 yıl içinde mi, 20 yıl içinde mi yoksa yaşarsak 70’imizde falan mı yoksa çocuklarımız mı görecek…


  • deartheodosia  (15.02.23 20:08:26) 
abuzer ben aslında senin bahsettiğin konudan da rahatsız değilim. Gerçi böle deyince sen de neyden rahatsızsın birader anlamadık diyeceksiniz ama benim problemim şu: X şehrinde oturan sıradan bi vatandaş neredeyse İstanbul'da yaşayan sıradan bir vatandaşa düşman olmuş bir şekilde, böyle agresif bir tutumla "öleceksiniz hepiniz öleceksiniz amk öleceksiniz, evet sen de öleceksin o apartmanda yaşanır mı amk ayısı çabuk git defol oradan" seviyesinde bi korku salma durumu var artık, olm evet herkes bunun bilincinde, en köylüsü en eğitimsizi bile biliyor böyle bir şeyi ama yok yani olmuyor yapacak bir şeyi yok insanın. Bugün Bağcılar'da en dandik binayı mesela geri dönüşüme soksan daire başına 300 bin lira isterler abi kim verecek o parayı, bir de böyle bir durum var. Hayır bir de bu deprem ne zaman olacak abi benim evim sağlam mesela yaşadığım yer de fena değil ama bu deprem 50 sene sonra olsa 50 sene bu korkuyla mı yaşayacağız yine de, bilemedim valla kafam çok karışık. Hadi 10 milyon kişi kalkıp başka bir yere göç etsek kim nasıl istihdam edecek bizi. Evet çözüm sunmak da kolay teorik olarak ama işler pratikte öyle yürümüyor gibi.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (15.02.23 20:28:27 ~ 20:30:10) 
@kaleci, 10 milyon kişiye aynı anda çözüm bulmaya çalışırsak bulamayız. En azından sıradan insanlar olarak bizim gücümüz yetmez. Ama herkes kendi kapısının önünü supururse xd boşver diğer insanları, biz seni tanıyoruz seni dusunelim. kendin için gerçekten SIFIR plan mi ortaya cikarabiliyorsun? Mesela ben ailem için hemen kısa vadeli çözüm aradım, seçenekleri belirledim.

Ben dahil hickimsenin "aq hepiniz oleceksinizzZzZ" niyetiyle çığlık attigini sanmiyorum.

He sen diyosan ki "ben zaten aklı başında insanım, depremi vs zaten hep düşünüyorum, hatirlatilmasina ihtiyacım yok" ben de diyorum ki "herkes senin kadar bilinçli değil, paylaşımlar sadece sen gör diye yapılmıyor. Kamuoyu olusurummaya çalışılıyor. Görmek istemediklerinin bildirimini kapat"

Benim de anlayamadigim şu, benim ne çıkarım olabilir ki uyarı yaparken? "Çözüm sun aq" deniyor falan bı de :) Sadece "sıktı artık" mantığıyla buna tepki verilmesini garip buluyorum. Günah keçisi aramak mi acaba biraz

Ve deprem için bahsedilen süre 50 sene falan değil. Keske öyle olsa. En istemediğin şeyi yapıp bu linki bırakmak zorundayım :) sori tekrar;

evrimagaci.org
  • abuzer  (15.02.23 20:47:55) 
Yani ben de abartıyor olabilirim tabii herkesin siniri bozuk herkes gergin. Ben eve ve yaşadığım muhite güveniyorum aslında, İstanbul'dan çıkmak istesem gidebileceğim tüm şehirler Marmara bölgesinde ama İstanbul'dan daha az riskli yerler var evimizin olduğu, belki oraya gidebilirim. Gerçi düşündüm de 2 katlı falan bi evimiz var Trakya'da oraya gidersem şahane olur gibi zaten evden çalışıyorum. Durduk yere çözüm buldum he.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (15.02.23 20:58:22) 
reyting icin konusuyorlar. mesela cok guvenilen bir bilim adamimiz tam 24 yildir depremin eli kulaginda diyor. tamam zamanini bilemiyoruz ama bu kadar da ongorusuz olmamali bilim.

bi tanesi de zevkle soyle yikim olacak diye anlatiyor sinirlerim tepeme cikiyor.

hic kimseye yani halka bi yarari yok soylenenlerin. insanlar kimsenin umrunda degil. insanlar napsin ki ayrica.. burasi bi devlet degil mi? halkin imkanlari belli sayelerinde. e yardim edin bari insanlara. kentsele girmek kolay mi?! anca konussunlar. bunlari boyle ana haberlerde falan konusacaklarina yetkililerle konussunlar. yardim etmek isteyen boyle yapar.

diyeceksin belki konusmadiklari ne malum. o zaman seffaf olunsun halk da napabilecegini gorsun. halktan bi sey beklenmiyor yani kisacasi. tamamen reyting unsuru bu isler. korku salmaktan beslenen grup soylemi bunlar.

bi de ekside boyle seyleri savunmuyorlar mi sinir oluyorum. cok bos beles insanla birlikte yasiyoruz. bugun doga rutkaa karsi cikilmis. yok bilimi susturamazsiniz bilmem ne demisler... yahu sana ne faydasi var bilimin soylediklerinin desen cevap veremezler anca bilimi susturamazsiniz klisesinden yururler. insanlar tek boyutlu dusunuyor.
  • Kittie  (15.02.23 22:08:01) 
[]

Duyma engelliler-Görme engelliler

Bu engelleri bulunan insanları biz duyma engelli görme engelli olarak tanımlıyoruz ama az önce Fox Tv'ye bi kadın çıktı mesela işaret dili uzmanı kendisi, kendisi duyma engelli değil ama bu derneklerin üyesi dernekten ve duyma engellilerden bahsederken "enkaz altında kalan sağırlar..." diyor, dernekleri de Sağırlar Derneği olarak geçiyor, keza görme engellilerin derneği de 6 Nokta Körler derneği, onlar da kendilerini kör olarak tanımlıyor, yani şunu merak ediyorum burada olay bu arkadaşların birbirlerine kör-sağır demesinde bir sorun yok ama başkası diyemez düzeyinde mi yoksa "aslında herkes diyebilir ama ayıp olmasın diye demiyoruz" düzeyinde mi? Nedir bunun doğrusu? Teşekkür ederim.




 
grubun icinden birinin demesiyle disaridan birinin demesi ayni degil, belki onunla alakalidir. amerikali yerliler indian diye bahsedebilir ama sen diyemezsin. veya turk biri turkler cok gerikafali diye ozelestiri yapabilir ama yabanci birinin boyle bir beyanda bulunmasi hakaret olur vs vs


  • hot potato  (13.02.23 21:48:58) 
Türkiye sakatlar federasyonu var.

Bu politik doğruculuk.

Şahsi görüşüm, tezgahtar satış temsilcisinden farkı yok. Bu şekilde bir itibar kazandırma olmaz, insanların kör sakat sağır diye dalga geçme niyetli konuşmasını engelleyerek olur.

Gerçeklerden kaçmanın bir yolu bence.
Kör kördür ama kör olduğu için hor görülmemeli hatta sıradanlaştırilmali, hayatı sıradan yaşamasına imkan verilmelidir.
  • kisa  (13.02.23 22:58:30) 
Zamanında işaret dili tercümanları ile çalıştım. Kesinlikle, kişiler sağır denmesini istiyor kendilerine. İşitme engelli diye bir "usturuplu ifade"ye gerek görmüyorlar. Bilakis karşı çıkıyorlar.


  • cedilla  (14.02.23 00:27:14) 
Sağır ve işitme engelli farklı şeylerdir yani en azından kapsamı olarak. Mesela ben işitme engelliyim ama sağır değilim. Koklear implantı çıkardığımda sol kulağım sağır olurken işlemciyi taktığımda sol kulağımın duyma seviyesi normal birisinden yaklaşık %10 civarı az. Sağ kulağım da cihazsız da duyuyor sağır değil.

Sağır birisi hiç duymadığı için ve türkiye'de düzgün eğitim de verilmediği için konuşmayı da öğrenemez, düzgün yazmayı da öğrenemez. İlk dil olarak işaret dilini öğrenir, 2. Dili ise -eğer öğrenirse- türkçe olur. O yüzden hiç duymayan biri ile az duyan arasında iletişim farkı çok çarpıcı oluyor.

Yoksa sokaktan geçen birine lan sağır demek lan işitme engelli demek politik doğruculuk açısından bir fark içermiyor.
  • denizgonen  (14.02.23 07:50:05) 
Aslında kör ve sağırı hakaret olarak kullanmasak sorun olmayacak, bunu yapanları ayıplamak yerine güzel isimlendirme yapıyoruz.


  • Coma  (14.02.23 08:11:37) 
Kör ve sağır kelimeleri hakaret değil. Bu şekilde bir durumu olan insanlar zaten kendilerine bu şekilde hitap edilmesini doğru buluyorlar.

Eğer biz kör ve sağır kelimelerini hakaret gibi düşünüp söylemekten kaçınırsak o zaman aslında problem başlıyor.

Köre kör, sağıra sağır dememiz lazım. Bunlar hakaret değil.
Sorun bizim bu sözçükleri hakaret vari kullandığımı durumlarda.
  • zimbirik  (14.02.23 09:27:04) 
Benim bahsettiğim şey aslında bunu bilinçli bir şekilde hakaret olarak kullanmak değil de misal karşılıklı iki kişi konuşuyoruz ben görme engelli biri için "kör" ya da duyma engelli biri için "sağır" dedim, ki burada bile mesela otokontrol yapıp sağır birine "sağır" dedim diyemiyorum, yani böyle bir konuşmada ben birine "sağır" demişsem ayıp mı etmiş olurum demek istedim, çünkü dün Selçuk Tepeli ile bu işaret uzmanımız konuşurken Selçuk Tepeli "duyma engelli insanlar" dedi kadın ise "enkaz altında kalan sağırlar" dedi, yani medenice geçen bi konuşma ama böyle bir ortamda bile biz "sağır" ya da "kör" diyemiyor muyuz demek istemiştim.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (14.02.23 11:02:50) 
Evet, diyebiliyoruz. Dememiz gerekiyor. Ama kör kelimesini hakaret olarak da kullandığımız için köre kör demek sanki yanlış bir şey diyormuşuz gibi hissettiriyor. Aslında yanlış değil. Hatta kör insanlar da kendilerine kör denmesine bozulmuyorlar, tercih ediyorlar. en azından benim konuşma şansı bulduğum dernekte bu şekilde bahsedildi.


  • zimbirik  (14.02.23 20:51:35) 
cedilla +1
Alanım işitme yetersizliği. İşitme yetersizliği olan çocuklarla çalıştım ve işaret dili biliyorum. Kesinlikle işitme engelli tabirinden hoşlanmıyorlar ki haklılar
Mentalite şu: nasıl ki bizlerin iletişim için kurduğumuz bir dilimiz varsa onların da var. İşitememeleri iletişim kurmaları için bir engel değil. kendi dil sistemleriyle iletişim kurabiliyorlar sonuçta.

Dolayısıyla sağır demek kabalık değil tam aksine doğru bir tabir
  • bir fincan kahve ile film izlemek  (14.02.23 21:06:03) 
[]

Deprem nedeniyle verilen ölü sayısı-Gerçek ölü sayısı

Şimdi deniyor ki atıyorum depremde 100 bin kişi öldü ama devlet bunu 50 bin olarak söyledi, böyle bir şey gerçekten yapılabilir mi? Yapılabiliyorsa eğer biri çıkıp kayıtlanan ölü sayısı ile ortada olmayan ve kayda geçmeyen insanları karşılaştırıp "peki beyler bu kalan 50 bin kişi nerede, misal x sokak y apartmanındaki Hanife Teyze ölü kaydında yok ama kendisi de yok, nerede bu Hanife Teyze" diye hesap soramaz mı? Yani bu bana "abi teşhis edilemeyenler de olabilir" argümanıyla da açıklanabilir bir fark gibi gelmiyor bu arada. Teşekkür ederim.




 
deprem anında kimin nerede olduğu belli olmaz ama çeşitli yöntemleri var:

ikametteki oturan sayısı - depremde ölenlerin listesi

ya da

kişinin son alınan telefon sinyali ile yeri tespit edilir. o kişinin hayatta olup olmadığına bakılır.
  • xiii  (13.02.23 14:06:12) 
daha şimdi şunu okudum konu ile alakalı : t24.com.tr


  • inheritance  (13.02.23 14:06:32) 
T24'ün haberine göre bu anlamda durum çok vahimmiş.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (13.02.23 14:09:01) 
teşhis edilse de edilmese de herkes kayıtlara bir şekilde girer. tanıdığım savcılardan deprem bölgelerinde görevlendirilenler var. savcı onay vermeden ölüler gömülemez. ancak zaten tc.vatandaşı kimliği olmayan ya da kaçak olarak ülkede bulunan insanları bilenler ölüleri kayıtdışı gömebilir ki onların da sayısı çok değildir.

ancak hükümet bu sayıları doğru olarak açıklıyor mu? hiç sanmam. gönüllülerden bir ekip oluşturulup deprem olan illerdeki günlük vefat bilgilerini yayınlayan sitelerden veri toplayarak net olmasa da tahmini ölüm sayılarını bulabilmek mümkün olur kanaatimce
  • kurdilihicazkar  (13.02.23 14:28:21) 
kurdilihicazkar aynen hocam ben de bunu merak etmiştim. Yani evet net sayıya ulaşmak çok mümkün değil gibi ama gerçek sayıya da aşağı yukarı ulaşılabilir sanırım, umarım böyle bir çalışma yapılır ileride de bu dünyada hiç var olmamış gibi gömülüp gitmez kimse.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (13.02.23 14:31:50 ~ 14:33:52) 
prof övgün ahmet ercan afad verilerine göre dün açıkladı. beklenen 105 bin falan dedi ama tabi ki tahmini. devlet 99 da da gerçek sayıları vermedi şimdide vermiyecek.


  • mikahakkinen  (13.02.23 16:04:29) 
bu gibi durumlarda kayitlara gecmeden gomulen bircok insan olur. ben aciklanan rakamin yuzde 50 fazlasi oldugunu dusunuyorum.


  • tadellesever  (13.02.23 16:45:59) 
[]

Türklerin Yunanları Sevmemesi

Yani ülkenin geneli için söylemiyorum tabii ben seviyorum mesela, ben herkesi seviyorum zaten benim için sorun yok, yani genellemeden konuşmak istiyorum ama bir yandan da genelliyorum tabii. Sorum şu: Abi biz Yunanları neden sevmiyoruz? Misal Yunanların Türkleri sevmemesini anlıyorum, yani İstanbul'un alınması falan geçiyorum ama gidip 15. yüzyılda Atina'ya girmişiz 19. yüzyılda çıkmışız, yüzlerce yıl adamların ülkesinde kalmışız, bu insanlar asimile de edilmemiş mesela Osmanlı'nın öyle bir politikası da yok, kendi kimliklerini korumuşlar. Bu şartlar altında ben Yunanların Türklere düşman olmasını anlayabiliyorum hak da veriyorum, bi ülke gelip benim ülkemi işgal etse ve 400 sene kalsa ben de düşman olurdum ama biz neden düşman olmuşuz, yani Kurtuluş Savaşı'nda olanlar eşit bir neden yaratıyormuş gibi de gelmiyor bana açıkçası, sanki onlar bizi sevmiyor diye biz de sevmiyormuşuz gibi olmuşuz. Böyle mi oldu acaba yoksa ben başka bir şeyi mi atladım? Teşekkür ederim.

Edit: Sorum genellemeye açık olduğu için sıkıntı yaratıyor olabilir, o nedenle şöyle düzenlemek istedim: Elimizde 10 Yunan ve 10 Türk var, bunlar birbirlerini sevmiyorlar, ben 10 Yunan neden sevmiyor anlayabiliyorum yukarıda saydım ama 10 Türk neden sevmiyor onu çözemiyor. Neden?


 
iki millet de birbirini gayet seviyor; Yunanistan'da Türk olduğumu duyan herkes acayip yardımcı oldu bana. Türkiye'de de durum az çok böyle.

Ha iki milletin de ırkçısı aşırı milliyetçisi yok mu? Elbette var. Onlar her millette o kadar var, olur öyle.
  • babilfish  (13.02.23 12:05:41) 
Tamam bro işte benim sorduğum da bu zaten. Türkleri sevmeyen Yunanları anlayabiliyorum, bizim bahanemiz ne? Misal Türkiye'de 10 kişi Yunanları sevmiyor diyelim, bu insanlar neden sevmiyor olabilir gibi bir şey benim merak ettiğim.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (13.02.23 12:07:59) 
o esnada yunan sevmeyenler: çünkü onlar bizim baklavamızı dönerimizi cacığımızı çaldılar. :(


  • theseachange  (13.02.23 12:11:54) 
hocam biz batıyı komple sevmiyoruz zaten. israil'i düşmanımız olarak gören milyonlar vardır. sanki biz filistinliyiz:)


  • nothing in my way  (13.02.23 12:13:20 ~ 12:15:18) 
yunanistana gittiğimde gayet iyi davrandılar ama tarihe bakarsak belli sıkıntılar olmuş. tripoliçe katliamı ve 1. dünya savaşındaki sıkıntılar bu tarz şeyler var. bunları savaş zamanına göre düşünmek lazım.
tarihe şu açıdan hiç bakılmıyor, devşirme denip geçiliyor. adamı anasından babasından ayırıp kendi yanına alıyorsun yıllarca büyütüyorsun. adamlar içten içe kuruluyor sonuç olarak ayaklanma vs oldu. tarihsel böyle bir bakış var.

ama dünya insanı olarak ben iyi insan olduktan sonra herkesi seviyorum. din dil ırk vs. çok da önemli değil.
  • mikahakkinen  (13.02.23 12:13:24) 
orta yaşlılarımız doksanlardaki kardak krizini hatırlar. şu anda nasıl dış mihraklar gibi yapay bir düşman algısı oluşturulduysa, o yıllarda da düşman algısı yunanistan üzerinden kuruluyordu. osmanlı, kurtuluş savaşı ve 6-7 eylül olaylarına rağmen (yani eğitimsiz basit halk için birçok gerekçe varken) halk nezdinde böyle bir düşmanlık olmadı hiç. siyasetçilerin goygoyuydu onların hepsi.


  • sir gawain  (13.02.23 12:27:43) 
Şimdi buraya Mora katliamı, kurtuluş savaşında yapılan katliamlar, İzmir yangını gibi şeyler yazılabilir, yazanlar da olur. Tabii ki hiçbir katliamı desteklemiyorum ve İzmirli biri olarak İzmir yangınını lanetle anıyorum (hala kimin yaptığı şaibeli aslında dümdüz o kargaşada fırından çıktı diyen de var ama tartışmaya girmiyorum, Yunanlar kaçarken yaktı diye kabul edelim).

Ama bence asıl neden sizin de dediğiniz gibi 400 yıl yönettiğimiz ve "yüce" Osmanlı'nın yanında ufak sayılabilecek bir milletin bağımsız olması ve Osmanlı'nın bunu engelleyememesi. Büyüklük kompleksimize vurulan en önemli darbelerden.

400 yıl yönettiğimiz dönemde işte şöyle hoşgörülüydük böyle karışmadık diye anlatıyoruz ama hoşgörülü olmakla eş vatandaş kabul etmek farklı şeyler. Ha yine Yeni Çağ Avrupasına göre Osmanlı'nın hoşgörü politikası çok daha iyi, o dönem standardında da takdir edilebilecek bir şey insan hakları açısından ama işte klasik Fransız İhtilali sonrası dönemde, Osmanlı da yavaş yavaş çözülme sürecine girerken bu milletlerin bağımsız olma isteğine hak vermek gerekir 2023 yılından baktığımızda. O dönemde hiçbir bağımsızlık mücadelesi de kansız bitmiyordu şimdiki gibi Birleşmiş Milletler gibi uluslarüstü kurumların da olmadığı ortamda sivil katliamları da olmuştur maalesef. Ama bence bu sebepler dediğiniz gibi terazi kefelerini eşit doldurmuyor. 400 yıl boyunca adamların en büyük erkek çocuklarını alıp zorla müslüman yapıp savaştırmış. Hadi çok şanslı bi azınlıktaysa mülki idarede çalışıp sadrazam bile olabilmişler ama Muhteşem Yüzyıl'da da gördüğümüz gibi hala köle gibi bi şeyler. Kapıkulu yani adları padişahın kapısındaki kul. Bu çok büyük bir toplumsal travma. Şimdi bazı tarihçiler(!) "Balkanlardaki aileler çocuklarının alınmasını istiyordu daha iyi şartlarda yaşasınlar diye" diyor ama bu bana çok gerçekçi gelmiyor açıkçası bilmiyorum.

Ha ama Yunanların Anadolu işgali hayali de kendi haklılıklarına çok büyük darbe vuran bir şey. Gerçi İzmir'e çıktıklarında İzmir halkı (sadece Rumlar da değil) çok da üzülmemiş diyenler de var. İzmir Osmanlı döneminde de Gavur İzmir denip devletten hiç destek almayan bir şehirmiş. Ama tabii ki İngiltere'nin gazıyla biz burdan Ankara'ya kadar gideriz mevzusu yanlış ve gereksiz bir hamle. Bunun Anadolu halkında yarattığı travmayı da anlayabiliyorum.

Neyse bence haklısın. Ama senin de dediğin gibi iki tarafta da sevenler daha fazla sevmeyenlerden. Son yüzyılda yaşanan onlarca soruna rağmen (kurtuluş savaşı, nüfus mübadelesi, 6-7 eylül olayları, kıbrıs sorunu, kardak kayalıkları, kıta sahanlığı, adalar vs vs) yine bir sıkıntıda ilk gelen devlet oluyoruz karşılıklı. Halkın da birbirine olan sevgisi pek değişmiyor gördüğüm kadarıyla.
  • nundu  (13.02.23 12:28:06) 
Nundu ben de böyle düşünüyorum tamı tamamına, benim ne anlatmak istediğimi sen daha net açıklamışsın.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (13.02.23 12:35:52) 
Yunanlılar Kurtuluş Savaşı'nın Batı Cephesi'ndeki düşmanımız. Başarılı olsalardı bugün Türkiye olmayacaktı. Bunun dışında Kıbrıs için terör faaliyeti söz konusuydu. Yunanca şarkıları severim. Hep gitmek istediğim bir yer. Anadolu'ya, dünyaya olan kültürel katkılarını severim. Ama günümüzde dikkat edilmesi gereken bir ülke. Düşman uyumaz.


  • dissendium  (13.02.23 12:38:20) 
hala devam eden siyasi problemler var. bunlar ülkelerin bağımsızlığını ilgilendiren şeyler. kıbrısı var, adaları var, kıta sahanlığı meselesi var.

bunlar sadece devlet sorunu değil halkların da sorunu maalesef. iki taraf da doğal olarak geri adım atmak istemiyor. yunan halkı ile türk halkı tabii ki dost olabilir. bir ateist de bir muhafazakarla dost olabilir. o muhafazakarın bulunduğu cemaat "camilerin yanında meyhane istemiyoruz" diyebilir. senin bulunduğun cemaat ise "ezan okunurken hoparlör kullanılmasın" diyebilir. bu bazı ateistlerde ve mütedeyyinlerde sana olan etkisinden farklı bir şekilde tezahür edip düşmanlığa yol açabilir.

olay geniş açıdan bakınca biraz kompleksleşiyor. beraber rakı içelim meze yiyelim dostça yaşayalım değil sadece. yoksa tabii herkes birbirini seviyor. israil'de de filistinlilere karşı öyle bir düşmanlık yok gayet yaşıyorlar orada. hatta meclislerinde milletvekilleri var yanılmıyorsam. fakat öyle ya da böyle halkın bir kısmı bu gelişmelerden etkilenip düşmanlık yapıyor. bu çok doğal.
  • bohr atom modeli  (13.02.23 12:58:23 ~ 13:01:56) 
Biz onların topraklarını işgal etmemişiz. Onu düzeltelim. Biz aldığımızı Doğu Roma İmparatorluğundan almışız. Yunanistandan değil.

Google'a 'Yunanistan milli marşının Türkçe sözler yazıp' o marşı bir okumakta fayda var.

Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş savaşında olanlar, bizim açımızdan yeterince nefret kaynağı teşkil eder ama okumak lazım.

Son olarak da geçmişi geçmişte bırakıp tüm insanların birbirini kardeş olarak gördüğü bir Dünya'ya evriliyoruz. Ama gerek emperyalizm ve gerekse 'Dış düşman'lıklardan beslenen siyasi iktidarlar buna müsaade etmiyor.
  • Mirket  (13.02.23 13:03:52) 
Benim anne tarafı 1960’ta türk vatandaşlığı almışlar. Öncesinde İskeçe’de yaşıyorlarmış. Dedem, anneannem, dayım Yunanları pek sevmezler. Özellikle dedem hiç hoşlanmazdı. Bulabildiği ilk fırsatta da Türkiye’ye göç etmiş bu yüzden. Yunanlardan çok çektik, ayrımcılık vardı diye bir sürü hikayesi vardı, dinlerdik. Bir diğer nedeni de tabii ki Atatürk’ün ülkesinde yaşamak istemesi, bu ayrı konu.

Fakat yine de benim olduğum kuşakta böyle bir nefret yok. Aksine Yunanları çok seviyorum onlarla aynı milletmişiz gibi geliyor. Öğrencilerime milli mücadeleyi anlatırken de hep üstüne basa basa artık bu ülkelerle ilgili bir problemimiz yok hepimiz dünya vatandaşıyız diyorum.

Dedem dışında da Yunanları sevmeyen görmedim açıkcası. O da anılarından dolayı sevmiyor, belki de kendince haklıdır. Hiçbir fikri/anısı olmadan direkt düşmanlık besleyenler muhtemelen ilkel milliyetçilik duygularıyla hareket ediyordur.
  • ruhen hastayim ben  (13.02.23 13:15:06) 
Mirket hocam biz Doğu Roma'yı alınca Yunanistan 2,5 litrelik kolaya bantlanmış 1 litrelik Fanta gibi promosyon olarak geldi o nedenle işgal sayılmaz bu mu demek istiyorsun yani :)


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (13.02.23 13:22:36) 
Doğu Roma İmparatorluğu Japon devleti miydi yav basbaya Yunan devleti işte. İsminde Roma geçiyor diye Roma devleti diyosak Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nu ne yapalım :)

Doğu Roma İmparatorluğu'nun (ya da kısaca Bizans işte) halkı, yöneticileri, dini, kültürü her şeyi Yunan. Ayrıca Bizans'tan aldık diye Yunanistan toprağını işgal ettik sayılmıyor mu ne alaka :d adamların bin yıllardır yaşadığı topraklar orası yani.
  • nundu  (13.02.23 13:29:59) 
su an yunanistan’da yasayanlar daha ziyade arnavut kokenliler. yani o iddia ettikleri helenleri kesmis tayfa. ayrica mesela mora katliami diye bir hadise var.


  • alperz  (13.02.23 13:35:06) 
tamamen resmi tarihten kaynaklı.

bize ilkokulda, ortaokulda, lisede tekrar tekrar anlatılan yunanların kurtuluş savaşı döneminde katliam yaptıkları, kadınların meme uçlarını kestikleri, sırf zevkine hamile kadınların karınlarını deşip çocuğun cinsiyeti üzerine iddiaya tutuştukları, köyleri-şehirleri ateşe verdikleri, vb.

bu hikayelerle büyüyen bir çocuğun bırak yunanlardan nefret etmesini, kendini canlı bomba yapıp atina'da havaya uçurmasını beklersin.
  • nickini degistiren yazar  (13.02.23 14:03:46) 
İçlerinde samimi olanları olsa da bu biraz da taktiksel bir davranış. Osmanlı döneminde de böyle yakınlaşmalar olmuş. Padişahlardan yunan kadınla evlilik yapanlar var. Bireysel tavırlarla milli menfaatler çok farklı şeyler. Bir bakmışsın vatanın elden gitmiş..


  • scholar  (13.02.23 15:49:04) 
Abi yanlış anlamayın ama bence herkes kendi götünün derdinde ya, kimse kimseye çökmeye çalışacak güçte değil değil gibi. Yunanların 10 milyon nüfusu var AB'den şurdan burdan aldığı yardımlarla onların karnını doyuramıyor bizi alıp ne yapacaklar. Yani 100 sene önce bi kere İngilizlerin gazıyla savaş açtılar ama o dönem herkes herkese savaş açıyordu zaten bitti gitti. Biz de "bir gece ansızın Atina" diyorduk ama daha depremde kendi şehirlerimize giremedik bir gecede.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (13.02.23 15:58:02 ~ 16:04:52) 
çok yakın tarihte yaşanmış bir kıbrıs faciası var. o dönem gerçekten ciddi saldırılar yapılmış sivil türklere karşı. devamında onları korumak durumunda kaldığımız için savaşa girmek ve yıllarca bir ton yükle uğraşmak zorunda kalmışız hala da uğraşıyoruz. bu konunun gideri 50 yıl bile değil. sırf bu bile çok doğal olarak bir düşmanlık ve nefret sebebidir. bunun dışında çözülememiş çok ciddi bir kıta sahanlığı konusu var ki bu da taşıdığımız risklerden bir tanesi. yani evet kültürlerimiz benziyor ama adamlarla çok uzun zamandır sürekli savaşıyoruz, böyle bir nefret olması çok normal.

@kaleci son yorumuna istinaden de şöyle diyeyim, zaten yunanistan'ın bize bir savaş açmayacağı bariz. ama biraz batı güdümünden çıkan türkiye'nin terbiye edileceği ilk nokta egedeki bu yukarıda bahsettiğim zaafiyet olacaktır. artık ülkeler birbirine saldırmıyor, başına bela olsun diye önden destekli küçük çocuk yolluyorlar, öyle bir durum olur da rusyanın durumuna düşersek ne yapacağız? bence gayet aktif bir tehdit bu.

edit: bu arada benim yunanlarla bir derdim yok, sadece algısal açıdan incelemeye çalıştım.
  • roket adam  (13.02.23 16:43:32 ~ 16:45:37) 
Kurtuluş savaşı ve kıbrıs sorunu kaynaklı. Ayrıca başlık öyle bir açılmış ki yunanlar bize topyekûn bayılıyor gibi bir durum var sanki. "Türklerin ve Yunanların birbirini sevmemesi" sevme - sevmeme durumu karşılıklı bir durum


  • yazdonumu  (13.02.23 16:59:13) 
Doğu Roma İmparatorluğu'na Yunan devleti diyen arkadaş eminim Kölemenlere de Mısır Devleti diyordur.


  • Mirket  (13.02.23 17:43:43) 
Memlükler, Mısır ve Levant coğrafyasında olan, yönetici takımının ilk 200 yıl Türk, sonraki 200 yıl Çerkes ama halkının çoğunlukla Arap olduğu bir devlet. Yani Memlüklere Mısır devleti de, Türk/Çerkes devleti de ya da Arap devleti de diyebilirsin çünkü hepsini kapsıyor. Mısırlı diye millet yok yav zaten o dönemde, merkezi Mısır'da olan bir devlete niye Mısır devleti denemesin ki.

Bizans için böyle bir durum yok. Halkı da yöneticisi de Yunan (Bizansın zirve döneminden bahsetmiyorum, Osmanlı ile mücadele ettikleri son dönemleri). Sonuç olarak Bizans bir Yunan devletiydi. Burda tartıştığımız konunun ne olduğunu anlamadım :)

Bizans'a Doğu Roma İmparatorluğu diyince durum değişmiyor. Roma ile alakaları, Fatih'in kendini Roma'nın sultanı ilan etmesiyle benzer. Bir mirası devam ettirme çabası. Ruslar bile kendilerine Roma'nın mirasçısı dedi tarihte. Roma'nın mirasçısı olmak istemekle Romalı olmak farklı şeyler.

Yani Osmanlı ne kadar Romaysa, 1100 sonrası Bizans da o kadar Roma'dır. O yüzden son dönem Bizans'ı bir Yunan devletidir.
  • nundu  (13.02.23 19:05:13) 
yazıldı mı bilmiyorum yanıtları okumadım ama din temelli işte. müslüman olsalardı çok sever, kardeş şehir derdik ve avrupa'ya karşı hep yunanistan'ın yanında olurduk.


  • deartheodosia  (13.02.23 19:19:29) 
Egeli olarak hem severim hem sevmem. Çünkü Yunan gavurudur :). Buraları yakıp yıkmıştır. Duyduklarımıza göre çocukları kuyulara saklayarak kurtarmıştır dedelerimiz falan.
Ama ortak kültür var. Onlarda çok rahat yaşayan bir halk değil.
Zamanında İngilizlere uymaları yani tam siyahta değiller.
Ama Türkleri sevenine de sevmeyenine de rastladım, sevmeyeni çok fena, dikkat etmek lazım
  • Coma  (13.02.23 20:58:44) 
benim tek sebebim yemek muhabbeti bi de abuk subuk deniz sınırları çizmeye çalışmaları. bi derdim yok onun dışında. halkla zaten hiçbi derdim yok


  • Ranchoddas  (13.02.23 21:38:26) 
Konuştuğum az sayıdaki Yunandan aldığım izlenime göre Türklere öyle ayılıp bayılma durumu yok tabi ama sevmedikleri milletler içinde birinci sırada değiliz ona eminim. Arnavutları hiç sevmiyor adamlar. Hepsi sayıp sövüyor Arnavutlara ilginçtir. Bizde de Yunan sevmeyen taraf Arap sevici islamcı tipler.


  • uvcray  (14.02.23 02:40:28) 
[]

Sesi tamamen kesen kulak tıkacı

Evin yakınında bi inşaat başlayacak ve muhtemelen gündüzleri baya ses olacak, evden çalışan biri olduğum için bu sese maruz kalmak istemiyorum. Misal salonu uzaylılar bassa ben çalıştığım odadan bunu duymayayım istiyorum, böyle bi kulak tıkacı var mı önerebileceğiniz? Teşekkür ederim.




 
Şu popüler www.trendyol.com


  • Mistyimage  (13.02.23 00:36:52) 
ben komşu gürültüsü için zamanında bakmıştım da %100 kesen bir şey bulamadım. böyle sert oyun hamuru gibi bi şey bulmuştum, bi nebze daha iyiydi ama onu da iyice kulak içine ittirmiş ve white noise makinesi alıp onu açmıştım.

Ama benimki uykuydu. Bence sen tak silikonlu müzik kulaklığını aç youtubedan "library ambiance", "nature ambiance" gibi bir şey, çalış derim.
  • teoberk  (13.02.23 00:57:34) 
Bir iki hafta Kore'de bir fabrikada entegrasyon için sahada çalışmıştım. Adamlar (çok bilindik bir marka) iş güvenliğine çok önem veriyordu. Özel giysiler, ayakkabılar, muayeneler, bilgisayar başında bile kask filan, aşırı önlemler vardı.
Markasını hatırlamıyorum baya güzel bir kutuda kulak tıkaçları vermişlerdi.takınca top patlasa titreşiminden ancak duyulur iyi bir üründü. Amerikan üretimi olduğu kaldı aklımda.

Ama kullanamadım.
Ses izolasyonu çok iyi olan kulak tıkaçları, dış sesi o kadar iyi bastırıyor ki, kendi nefes sesiniz, yutkunma sesiniz, nabız vs bunlar bir süre sonra çok baskın hissedilir hale geliyor.

O yüzden orta karar bir çift kulak tıkacı ve müzikle çalışabiliyorsanız kulak üstü, active noise cancellation özellikli, pasif ses izolasyonu da iyi olan bir kulaklık, uzun süreli çalışmada daha konforlu olabilir
  • nop  (13.02.23 01:06:28) 
doğru şekilde uygulamayı biliyorsan eczanedekilerin hepsi işe yarar. sesi %100 kesmesine gerek yok. uyurken, uyandırmayacak frekansa düşürsün yeter. sonuçta her uyuduğumuzda %100 sessizlikle uyumuyoruz.


  • buenosdias  (13.02.23 01:08:22) 
tamamen kesemezsin. o ses burun deliklerinden de giriyor. goz bosluklarindan bile giriyor. kafatasini bile delip geciyor deyim yerindeyse.

ben her cesidini denedim. flare audio isolate titanium kullaniyorum. motorun ustundeyken motorun sesini bile kesiyor. olayi zaten dusuk frekanslari daha iyi kesmesi.

baya -> bayagi
  • alperz  (13.02.23 01:59:34) 
Olum kotu bir sey olur falan duymazsin nolur nolmaz o kadar da gurultu kesmesin sakat is:)


  • stavro  (13.02.23 09:45:05) 
komşu gürültüsü sebebiyle yatarken 3m 1100 kullanıyorum. sesleri oldukça kesiyor ama bu sefer de kulaktan geçen kan sesi gelmeye başlıyor (yatma pozisyonu ile ilgili daha çok.) gündüz toplantınız vs. olmayacak ise kullanabilirsiniz ama bence gece için düşünün. gündüz gürültü önleyicili (anc) bir kulaklık ve sevdiğiniz müzikler ile idare edin.


  • inheritance  (13.02.23 11:33:25) 
İnşaat olayı gece de devam eder mi ya, o daha byük sıkıntıymış. Gündüz kafaüstü kulaklığım var o idare eder de gece için alırım o zaman bu tıkaçlardan.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (13.02.23 11:39:59) 
Yerlesim yerinde gece gürültü yapamazlar. Yaparlarsa şikayet edebilirsiniz, izin verilmez boyle seylere. Orneklerini cok gordum. Belediyeye şikayette bulunursan izin vemriyorlar gece calismaya.


  • stavro  (13.02.23 13:01:55) 
@stavro: yok oyle bisey.

ozel izin alinan projeler var. gecenin 4'unde bile calisabilirler.

orn:
www.egeligazete.com
  • buenosdias  (13.02.23 14:48:46) 
bu arada cilgin bir daire, muhitte yasadigim icin. 2 yildir sadece bunlarla uyuyorum diyebilirim. ama bu 2 yilda 2 sey basima geldi.

1. yangin.
2. deprem.

ikisinde de cevreden gelen cigliklari, panik halini duymadigim icin biraz tirstim. ozellikle son depremden sonra tam takmadan hafifce sesi kissin azcik acik birakip yatiyorum. boyle buyuk bir dezavantaji var. cunku iyice kulak kanallarini kapatinca diger algilarini da kapatiyor gibi. uykun biraz agirsa dikkat et.
  • buenosdias  (13.02.23 15:01:39 ~ 15:02:46) 
Gece inşaat durumu ne olacak bilmiyorum devam etmezse zaten bi sıkıntı yok benim için, gündüz de kulaklıkla çözmeyi düşünüyorum problemi dediğiniz gibi sesi tamamen kesmeye çalışmak da başka riskleri beraberinde getiriyor.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (13.02.23 15:06:35) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.