Ekşi Duyuru

Bunun net bir yanıtı olmaz, zira yaşadığımız şehrin piyasasına, sanayisinin gelişmişliğine, araç onarım merkezlerinin sayısına göre değişir. En yakınınızdaki yetkili servisi arayıp periyodik bakım ücreti alın, civarınızdaki özel servislerin verdiği fiyatlarla kıyaslayın. Eğer yetkili servis ile özel servis fiyatları arasında ciddi bir fark yoksa her koşulda yetkili servisi tercih edin.

Kendim şöyle özetleyeyim:
Yetkili servis falan takmıyorum.
Filtreler ve motor yağı (5/30) online yedek parça.com dan alıyorum. Normal güvendiğim bir ustanın yanında değiştiriyorum. İşçilik bedeli geçen sene sonbaharda 300 TL gibi aldı.
Belki bu sene 500 TL alır
(Opel Astra sedan 1.6)

homojen?

Bi şey dicem sen nasıl bir kralsın. Teşekkürler

abi senin kafa durmuş yat istersen. çok basit bir şey niye gelmedi aklına

Uniform abi ne homojeni

online olarak edevlet üzerinden başvurabilirsin. gözlük vermeye gerek yok. eğer hakem heyeti bilirkişi falan isterse ozaman size ulaşıp sadece incelemek isteyebilir.

Sana öyle geliyor, takıntı yapmışsın.

Malzeme Kalınlıkları farklı çünkü renkleri aynı ama sap kımı dayanıklı olması için daha kalın olduğu için daha az ışık geçiriyor ve ilüzyon algısı veriyor sıkıntı yok.

Ben baktım bi renk farkı göremedim.

Hijyenik ürünleri internetten almamak dışında tek yapabileceğiniz tüketici hakem heyeti.
Onun da nasıl sonuçlanacağı meçhul

alttaki sorulara bakın:
cevabı orada :
www.atasunoptik.com.tr

bu tarz durumlarda yasaya göre ispat yükümlülüğü satıcı tarafta. o yüzden siz karşı taraftan kanıt isteyebilirsiniz "kullanıcı hatasını" ne gibi bir test yapmışlar da ulaşmışlar. Onların cevabına göre tüketici hakem heyetine başvurabilirsiniz.

Ne rezil bir yaklaşım. Gozlukcunuz olsun her daim

Atasun optik sanırım sahte ürün satıyor. Bende de rayban güneş gözlüğü vardı. Film tabakası kolayca çizilmiş ve gözlük camını silerken soyulmuştu, çerçevesi de mat tabaka kısmı kendi kendine soyulmuştu. Atasundan kesinlikle bir şey almayın

Bucak tarafından gidersen yolu uzatırsın çevre yolundan doşemaltı-bademağacı rotasından gidersin ama aksu'dan sağa sapar kurşunlu-karaöz istikametinden gidesen daha kısa.
yalnız karaöz yolu dağlık bir yol. bucak yolu biraz daha düz.

Bucak yolu duble yol, diğeri gidiş gelişli.
30/40 km uzamış oluyor ama tercih sizin.

Gardaş karaöz yolu mesafe olarak daha kısa.

Dünyanın en aptalca alınganlığı olabilir bu, bazen çift olarak tatile gitmek bile zorlayıcı olurken ekstra bir aileyle tatile gitmek ölüm gibi bir şey olabilir. Ayrıca siz evlenip kendi ailenizi kurduğunuzda sizin aileniz eşiniz olur çoluğunuz çocuğunuz olur, tatil beklentilerinizde bi çerçeve etrafında şekillenir ama anne baba abi kardeş vs bu çerçeveye girmeye çalıştığında tatil beklentileri genişler herkes kendi istediği şekilde bir tatil olsun beklentisi içine girer, bunların olmaması için herkes "kendi ailesi" ile ne yapmak istiyorsa onu yapacağı şekilde planını yapmalı, tamam hepimiz ailemizi seviyoruz ama çekirdek aile bir şey yapmak istediğinde bu "ya hadi biz aileyiz hep birlikte yapalım" şeklinde sabote etmeye çalışmak, karşıt fikir oluştuğunda da buna alınmak gerçekten çok gereksiz bir stres, belli bir yaşa ve olgunluğa erişmiş kişilerin hala böyle şeylere takılıyor olması çok saçma.

annenin aramış olması olayı özetliyor. Beraber gittiğinizde abini arayıp 'kardeşin üzülmüş beraber gittiğinize' diyor mu?
Uzun lafın kısası alemin enayisi sizseniz onlarla beraber gidersiniz. Tavrınızı net koyun ortaya.

Anneyle babayla aileyle abiyle araya mesafe koyun hatta onlar koymuş bile, hayatınızda bundan sonra kafanız rahat etsin

neden ailenizle tatil yapmak istemiyorsunuz? aileyle tatil gayet eglenceli birbirine yakinlastiran bir sey. yegenlerinizle de yakinlasma saglar hep.

tabii bunlar aileden uzakta oturuyorsaniz gecerli. zaten aralarda görüsüyorsaniz bas basa tatil istemek normal bence.

çocuklu ailelerle bir yere gitmek ailelere çocuğu başkalarına iteleyebilme imkani sağlar. kendileri daha az ilgilenmiş olur.

yılda kısıtlı bir dönemde eşinizle yaşayacağınız özel bir zaman aralığını neden başkalarını ortak edesiniz? kendi anılarınızı, deneyimlerinizi inşa etmek varken bu anilariniza başkaları da dahil olacak ve çocuklu aile yüzünden yeteri kadar serbest hareket edemeyeceksiniz. çocuksuz aile olsa da durum böyle.

suç değil.
vicdan yapacak bir durum yok.
kimsenin alınmasına gucenmesine gerek yok.

küçükken aile ile tatile gitmek güzel ama kendin de bir aile olunca başka bir ailenin eklemlenmesi iğrenç.

Ay kesinlikle vicdan yapılacak bir sey yok. Ayda yılda bir izin alinacak tatile gidilecek onda da başkalarını yaninda istememek cok normal. Hele ki sizde cocuk yok ve onlarda varsa. Çocuklu çiftler böyle tatilleri daha cok seviyor ama sürekli onlarin cocuklari herkesin odak noktasi oluyor ben sevmiyorum. Yakinda ben de bebekli olacağım hayatta cocuksuz birilerini çağırmam onlar teklif etmedikçe. çünkü sacmalik yani millet kafa dinleyecek belki. Darilan kişinin yaptığı cok sacma geldi bana. Annenin bunu söyleyip canini sıkması da çok gereksiz bi davranis.

Dunyanin en sacma alinganligi +1
Cocuklu aileler yuksek ihtimal cocuklarini baskalarina kitlemek istiyor +1

Sizin ayri bir aileniz var - esiniz ve siz -, sinir koyun. Cok sacma ya.

Böyle durumlarda net tavrınızı koymadıkça devamlı aynı şeyleri yaşarsınız.

ne yapistilar evli cifte ya. annenin tel acma tatildeyken de. dunyanin en sacma alinganligi+1

Hayır Diyebilme Sanatı
Yazar: Müthiş Psikoloji

Yeri gelir insan kendi evladının gürültüsünü bile çekmek istemeyebilir ya da sadece kendi çocuğuna katlanabilir. Senede 3 hafta kafa dinleme imkanınız var, onda da yalnız kalmak istemeniz son derece normal. Abiniz gönül koymamış, çocukları size kitleme planı suya düştüğü için bozulmuş hehe

tabiki gitme, annen de halt etmiş. hiçte güzel olmuyor böyle durumlar da harcamalarda bir tuhaf oluyor, kim ne kadar aldı, ne aldı karman çorman gülümsemek zorunda olduğun zoraki memnuniyetli bi tatil oluyor. madem öyle günübirlik piknik gibi bir şey yapın.

eşinle başbaşa olmak gibisi var mı? yaaa ne küsme mi olurmuş ehe he he he falan de geç. daha iyi küssünler hem. muhatap olmazsın.


yengeye selam sonuna kadar yanındayım.

Yumuşak yüzlüsünüz herhalde. Ben de kardeşim de asabiyiz. Ailemize baştan rest çekebilen insanlarız eşlerimiz de öyle. Onlardan çekiniyorlar sanırım, annem böyle bir şey deseydi özellikle tatil yaparken asıl dramayı ben yapardım. Yılda bir hafta zar zor izin alıp tatile gidiyorum valla tatilde böyle aksiyonlarda ağzımı bozarım

Bana yakinlarim bu teklifi yapmisti

Bende cevap olarak

Biz esimle tatile gidecegiz dedigimde trip atmislardi

Bende onlara sunu soylemistim

Evde ciplak geziyoruz ve surekli olarak sevisiyoruz

Sonuc bi daha teklif etmediler

ben sizi haklı buldum. üstteki arkadaslar yazmış sebeplerini. hepsine katılıyorum.
aile ilişkilerinde haklı olmak için duygusal tepkiler vermek şart.
küsmek, alınmak, bağırmak, ağlamak. bunları ne kadar çok yaparsanız o kadar haklı görünür ve sevilirsiniz.
abin duygusal tepki verince annen hemen ona hak vermiş.
evli ve çocuklu çiftler eşleri ve çocuklarından sıkıldıkları için başkasına kitleme derdinde oluyorlar böyle tatillerde.

Roma şehri bambaşka biryer kültürel miras açısından. Floransadaki Rönesans etkisi ve eserleri de oldukça etkileyici. Onun dışında saydığınız şehirlerde bir şey yok.
Dediğiniz durum da doğru çok fazla Bangladeşli var ve genel olarak sokaklar bakımsızdı benim gezdiğim yerlerde. Gezmeye gidiyoruz hocam yerleşmeye değil ki? Ben beğenmiştim İtalyayı şahsen.

isim yapmış.
turist ve göçmen sayısı da artınca daha kötü olmuş sanırım.

tarihi ikonik yerler de var işte. turist turistik yere gider, gidiyor.

istanbul'u ele alalım; dünyada eşi benzeri olmayan bir şehir. coğrafyası, tarihi vs. ama yıllar içinde saygısızca tahrip edilmiş, saçma sapan nüfus yoğunluğu olan. mutfağının içine edilmiş doğru dürüst yemek olmayan saçma bir yere dönüştü. istanbul da pek tekin değil. AMA İSTANBUL, hala önemli şehir hala turistik ve hala wow etkisi yaratıyor.

belli ki italyada da turistik çevrenin dışına çıkamamışsınız. normal ama, dolce far niente anlayışını tatsaydınız böyle demezdiniz :)

bir de sosyal medyaya göre değerlendirmek yanlış, her konuda. sosyal medyaya bakarsan olumsuz hiç bir şey yok. bol turistik yerleri bakir el değmemiş gibi göstermek için kılı kırk yarıyorlar. kıstasınız bu olmamalı. yalan komple

“Her yer hindli bangladesli”, “italyan görmek zor”

Irkçılık tanım: farklı bir ırk veya etnik kökene sahip oldukları için diğer insanlara yönelik önyargı, ayrımcılık.

Soruya cevap: ırkçı sayısı daha az belki ondan seviyorlardır.

Venedik'e gidip idrar kokusundan şikayetçi oluyorsanız ya da Roma ve Floransa'da aklınızda şehrin güzellikleri değil pis sokaklar ve göçmenler kaldıysa bu gezip görmek, turistlik işleri pek sizlik değil gibi bence. Herkes keyif almayabilir yani gezmekten, olur öyle.

Hocam siz Venedik belediye başkanı mısınız, İtalyan Zafer Partisi Roma teşkilatı üyesi misiniz? Size ne ya Venedik'in kokusundan, Roma'daki göçmenlerden. Tarihi eserleri, müzeleri gezip "Vay anasını, elalem neler yapmış be" diyip, iki pizza bi makarna yiyip döneceksiniz. Venedik gezerken idrar kokusu falan hiç hatırlamıyorum yani o güzellik karşısında fark etmemiş de olabilirim. İlginç geliyor bana gittiği ülkeleri "sokaklar pisti, çok göçmen vardı, pis kokuyordu" vs vs diye eleştiren turistler. Bunların hepsinin Türkiye'deki büyük şehirlerde de olmasını geçtim, günde milyonlarca insanın ziyarete geldiği şehirler bunlar yani olur hocam o kadar dertler. Venedik'i gezip aklında idrar kokusu kalan kimse olmamıştır ondan bahsetmemişlerdir. Sizin aklınızda o kaldıysa üzüldüm yani

Ya mesela İstanbul bu dediğiniz sorunların hepsinin olduğu bir şehir. Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak İstanbul'dan tiksiniyorum, asla yaşamak isteyeceğim bi şehir değil. Ama İstanbul'a gelen yabancı turistler "wow amazing city, shish kebab, Bosporus excellent" falan diyip duruyorlar. Ben hiçbir yabancı turistin İstanbul hakkında "Türkler şehrin içine etmiş, her yerde Suriyeli var, şehrin her yerinde çirkin yapılaşma yapmışlar" vs diye laf attığını görmedim. Adamlar gelip turistlik yapıp keyif alıp gidiyolar. Şehrin sorunlarını orada yaşayan düşünsün, siz yeni bir yer görme heyecanıyla 3-4 gün dolaşıp orada yaşayanların artık umrunda olmayan eserlere hayranlıkla bakip gideceksiniz. Turist dediğin budur

muhtemelen ilk yurtdışı seyahatin. beklentinin altında kalması normal. dünyada sokaklarında hiçbir çirkinlik görmeden gezebileceğin bir yer yok. evet roma’da gerçekten de çok göçmen işportacı var ama diğer şehirleri abartmışsın sanki.

bence yurtdışını gözünde fazla büyütmüşsün, ‘avrupa’da kaldırımda sigara izmariti bulamazsın abi’ geyiklerine inanmışsın. bu geyikler elli sene öncesine ait. artık öyle bir avrupa kalmadı.

hocam bu arada sen daha önce italya'ya turist vizesiyle gidip orada kalmanın yollarını sormamış mıydın? hem bunu sorup hem göçmenlerden bu denli rahatsız olmak... bu ne çelişkidir :)

@nundu +1 diyorum. Benim deneyimim hiç sizin anlattığınız gibi değildi mesela.

Oraların tadını çıkaramamanıza üzüldüm. Japonların "Paris sendromu" gibi sizde de "İtalya sendromu" olmuş. Çoğu yerde bir şeyleri gözmezden gelmeden, güzelliklere odaklanmadan hayatın tadını çıkarmak imkansız. Yaşadığınız yerde bunu yapmak çok zor ama turist olarak gittiğiniz yerlerde bu kafada olmak lazım.

Film izlerken de hatalara, saçmalıklara vb odaklanıyor musun yoksa tadını çıkarabiliyor musun? Tahminim; içinde haklılığın öfkesi olduğu için kızacağın, beğenmeyeceğin şeylere dikkat ediyorsun. Arka sokaklarda gezinirken güvensiz hissetmişsin, tarihi eser incelerken rahatsız edilmişsin, tatilin bundan mı ibaretti kanki, koca ülke bu mu demek senin için?

@nundu, hocam senin burnun demek ki o kokudan rahatsız olmuyor. Fakat bu kokunun olmadığı anlamına gelmiyor. Beni rahatsız etti. Başkasını rahatsız etmeyebilir, ancak böyle bir gerçeklik var ortada. Ben göçmen karşı değilim ki... Gelip sürekli bir şeyler satmaya çalışıp tarihi yerlerin önünde pis pis dolanmalarina karşıyım. İşinde gücünde olan adama kim ne diyecek.

"Pizza, makarna.. Ee yedik en güzel en çok tavsiye edilen yerlerde de yedik. Pizza makarna işte altı üstü"

Şunu söyleyen insanın bu şehirlerden keyif almaması normal. Ayırt edememişsin çünkü oraları "değerli" yapan şeyleri.
Koku meselesinde dediğin gibi aslında, senin bunları ayırt edememen olmadıkları anlamına gelmiyor. Bunları algılayamayınca algını sidik kokusu ve göçmenlerin çekmesi normal.

çünkü insanlar para harcadıkları şeyleri sadece överler. kötülükleri görmezden gelirler yukarıda da olduğu gibi. senin gibi dürüstçe yorum yapan insan çok az.

bu işin sonu yok. sidik kokuyor dersin koksun canım ne olacak derler. tecavüze uğradım dersin, adam cinsel ihtiyacını gidermiş ne var bunda türkiye'de de oluyor derler. derler yani.

doğru ve dürüst olan sensin kardeşim takma kafana. kötü bir tecrübe olmuş.

@dedeminhırkası

Ben 2016'da gittim Venedik'e. O zaman koku var mıydı, varsa ben aldım mı hatırlamıyorum. Hatta belki almışımdır ve o an beni rahatsız etmiştir ama şehre ait hatırladığım ilk şey koku olmazdı o kadar turistik yeri gezdikten sonra.

Burda (senin şahsında değil genel olarak) eleştirdiğim şey, turist olarak gidilen bir yere eleştirel bakış açısıyla bakmak. Halkımızda her alanda var bu. Dışarda yemek yemeye gider, en ufak bir tozdan rahatsız olur söylenir etrafındakilerin de keyfini kaçırır gibi pek çok durum var. Turist olarak gitmişsin, amaç eğlenmek, keyif almak, farklı bir ülke/kültür görmek. Bunu yaparken tabii ki şehrin kötü yanlarını da görebilirsin ama Roma'da gezip de "Her yerde göçmenler vardı" demek bana çok tuhaf geliyor çünkü turistik şehirlerde olur yani göçmen işportacılar.

Haklısınız, sadece para harcadığımız için yalan söylüyoruz. Farklı bir deneyimimiz olmuş olması ihtimali yok. Sizlerin dünyayı algılama şekli objektif gerçeklikken bizim algıladıklarımız sadece kendimize anlattığımız bir masal.

Gecen sene italyadaydim sizinki gibi bir deneyim yasamadim. Venedikte koku hatirlamiyorum, isportaci varsa da dikkatimi cekmedi. Sadece floransada cok ovdukleri bi yerde yedigim eti begenmemistim bir de dondurmalari gereksiz yumusak. Onun disinda adamlarda tarih doga kultur yemek her sey var mis gibi ulke

Ben İtalya da Roma, Venedik, Floransa, Milano yu gezdim. Dediğiniz şeyleri fark etmemiştim. Ama benim gittiğim yılda göçmen sorunu çok olmayabilir. Yine de şu an İstanbul da da yaşıyoruz bir hafta kaldığım yerde sorun etmezdim.

Koku meselesine gelince. Tayland bana aşırı kokmuştu, üstelik ben bir de zehirlendim yemek ya da içecekten. Üç gün odadan çıkamadım böyle bir ishal kusma yok. Her yerde de tuktuk şoforu bize bişiler satmaya, güya o güne özel sadece bir gün açık buddha heykeli varmış da oraya götürmeye çalıştı. Bi kere de gittik pırlanta satmaya çalıştı orada. Bro dedim biz türküz bunları yemeyiz:) böyle sürekli scam peşinde olan yerliler beni yordu. Ama bunlara rağmen Tayland phuket te sevdiğim şeyler de oldu şimdi komple boklamaya gerek yok gittik gördük işte deneyim tecrübe. Bi daha gidersem sokaktan bişi yemem ama

artik anladigim kadariyla kimse kotu birsey anlatmiyor, herkes bir instagram dunyasi yaratmis orada yasiyor. mana da bulmuyorum aslinda bunu yapanlara, cunku venedik guzeldi ama sidik kokuyordu diye anlattiginda, o anlattigi kisiler sidik kokan yere gitmis diye ezikliyor.

nerdeyse butun italya'yi gezdim. her gittigimde buyulendim. sokak ve yemekler dedigin gibi. ama bu biraz da nasil bir gezgin profili oldugunla alakali. instagram'dan gaza gelip hizlandirilmis italya turu yapan birinin sevmemesi dogal. git bir koyunde kal, sarap tadimi yap, guzel restaurantlari kesfet. direkt mevsimine falan bakmadan hoppadanak ucaga atla turistik mekanda ye, ic, bilindik yerlere git geri don boyle olmaz.

Ben şunu merak ediyorum, gitmeden önce bu geziyle ilgili baya bir soru sormuştunuz duyuruda, bir gezi için fazla kaygılı bulmuştum sizi, ülkeye girişte İtalyan polisinin ingilizce bilmediğinizden dolayı size kötü davranacağını düşünüyordunuz, İtalyan polisi girişte sizi zorladı mı sorularıyla?

Duyuruda dediklerinizle ilgili olarak; bu biraz bakış meselesi, bazı şehirler bazı özellikleriyle ünlüdür, eğer rönesans ve sanat tarihi pek ilginizi çekmiyorsa İtalya size güzel gelmeyebilir, ya da mesela Viyana, çok iyi müzelerle dolu bir şehir. Algıda seçicilik olayı da var burda biraz, beklentileri çok yüksek tutup kötü görmek istersen kötü görürsün.

Bu arada göçmenler dünyanın her yerinde, buna alışmak lazım, buna Türkler de dahil, Almanya'da mesela full Türk göçmenleriyle dolu, Alman faşistleri rahatsız olsa da bir çok hizmet sektöründe göçmenler var, göçmenler olmasa o sektörler çalışamaz duruma geliyor.

@ blue rebel
Pasaport kontrolü çok kalabalıktı. Bu nedenle hiç bir şey sormadan basıp geçtik sağ olsunlar.

italya'ya high season'da ve en turistik bölgelerini secerek gitmissiniz. ben size diger duyurularinizda söylemistim, dinlememissiniz. ulu sözü dinlemeyen uluyakalır, tam anlamiyla su an gerceklesiyor.
italya bir cennet. harika koylari, mis gibi cam ormanlari, muazzam yemegi, kültürel mirasi, comar olmayan halkiyla tam bir rüya ülkesi benim icin.
en güzel, en cok tavsiye edilen yerler de adim gibi eminim ki intenette bloglarda su mekan denilen yerlerdir. o tip turistik mekanlar kazik olmakla kalmaz, hem yerel halktan kopuk oldugu icin sana bir deneyim sunmaz hem de yogunluktan ötürü yemek kalitesi düsük olur. italya'ya gidip restoranda pizza yiyen varsa aklina sasayim.
yereller nerede yiyor bunu bulmadiginiz sürece ülkeleri bir bubble icinden izler dönersiniz. bir mahalle arasi pizzacisina girip pizzam hazirlanirken pizzaciyla sohbet etmek, aksam is cikisi evine pizza ya da panzerotti almak icin girenlerle gülüsmek, pizzayi yerken iceri girenlerin ikramlarini savusturmaya calismak, bana sürekli bir seyler ögretmeye calismalari en sevdigim italya anilarimi olusturur. yan masada vietnamli, öte masada ingilizle restoranda yedigim yemekler degil.

kisacasi sevgili duyurucu, bu sorunun cevabi tecrübesizlik.

Ben de dediğiniz yerleri gördüm. Sanatsal yapılar çok iyiydi. Çevreyi çok dikkate almadım (Türkiye'de yaşıyoruz sonuçta). Ancak asıl İtalya'yı Cenovayı merkez aldığım gezide çok sevdim. Bir yönde Camogli, Cinque Terre, Portifino harikaydı. Diğer yönde Nice tarafına doğru çok güzel kasabalar vardı. Nice tarafına doğru olan yerlerde yiyecek içecek de uygun fiyatlı ve lezzetliydi (büyük ihtimalle yerel halkın gittiği yerler).

Özet olarak İtalya çok değişik bölgelerden oluşuyor. Roma vb mutlaka görülmeli ama çok daha fazlası var.

ilk defa yurt dışına gideceklere ilk nereye gidersin diye sorulsa çoğunluk italya der. bu genel geçer bir görüş. pariste bir çok metropolde anlattığınız gibi. mesela brüksel en güvensiz başkentlerden.

olumsuz şeyleri söylememe sebebi toplumsal yapımız. yaptığı şeyi kötüleyen çok az insan gördüm. aldığı beyaz eşyayı çok iyi tanımlayan ortalama bir antalya otelini mükemmel anlatan insanların ülkesiyiz. hiç ben dresdene gittim beklentimi karşılamadı diyen gördüm mü mesela. bizim insanımız her şeyi abartmayı sever. bir de herkes gezgin ülkemizde azcık parası olan 35 ülke gezdim 40 ülke gezdim diye geziyor ya onlara sor onlar her şeyi iyi bilir.

yılların gezgini olarak bundan sonraki seyahatleriniz için şöyle bir ipucu vereyim. yazın şehir gezilmez. hele roma venedik gibi aşırı turistik şehirler hiç geçilmez. hem çok kalabalık olur, hem de şehirler daha pis görünür. şehir gezmek için ideal zamanlar ilkbahar ve sonbahardır.

yazın deniz ve doğa tatilleri, baharlarda şehir tatilleri. planınızı buna göre yaparsanız gittiğiniz yerlerden daha memnun kalırsınız.

görgüsüz tipler gezmeye ilk italya dan başlıyor.. ilk defa gördükleri için abartıyorlar. azıcık okuma yapsaydın ne ile karşılaşacağını bilirdin. venediğin koktuğunu herkes bilir yine de balayına giderler . sebebi 300 yıl önce de kokuyormuş ama tam bir aşk şehriymiş. kökeni aşk olan bir yer aranıyor balayı için. yoksa venedik için herkes şehir dışında kalın hem ucuz hem kokmuyor der. aslında sizin yazdıklarınız gerçekten bilindik şeyler ama sanırım siz hiç doğru insanlardan dinlememişsiniz. ayrıca mafya nın başkentinde ne güvenliği arıyorsun. baba filmi izleyip ortamı da bilmeyen ne bileyim?
ayrıca trustik yerlerde yabancı görmen de normal. ismi duyulmamış şehirlerinde yaşaman lazım.
italya yı italya yapan ruhu,tarihi,vizyonu aslında.
bu arada göçmen konusu genel olarak avrupada da büyük sorun. hem onlar istemiyor hemde sayı gerçekten çok fazla. italyaya ait bir sorun değil yani

Sidik kokuyor her taraf diyorum adam bana tecrübesizsin diyor..

Beni de venedik te dolandırdılar. Benim aptallığım o ayrı. Fakat duyuruyu okuyunca yazmak istedim. Söylediğin gibi venedik idrar kokuyor her tarafı. Diğer şehirleri bence güzeldi ama mesela roma nin arka sokakları falan bildiğin zonguldaktaki eski binalar olur ya giden bilir aynı onun gibi yıkık dökük, bilemiyorum ama dediğin gibi bir gerçeklik var.

tamam duyurucu sen cok tecrübeli bir gezginsin. italya bok gibi yer. sadece abartiliyor. eminim en süfer yerlerde yemis icmissinizdir ama yemekler de bok gibi olunca haliyle hosunuza gitmemistir.

@ konuşma
Teşekkür ederim.

bence sen kültür turizmi yapma. venedik roma floransa güzel kokulu temiz sokakları oldugu için gidilmez. parana yazık olmuş. güzel yemekleri olan, hintli bangladeşli olmayan her şey dahil bir otel daha uygun bence sana.

soru sahibinin üstüne neden bu kadar gidilmiş anlamadım. biraz üslupsüz olabilir ama az-çok bilinen şeyler bahsedilenler.

önceki duyurularınızı bilmiyorum ama muhtemelen yüksek bi beklenti ile gittiğiniz için bunlar çok battı gözünüze. sizin gözlemlediğiniz bu haliyle anlatan insanlar da var oraları. göçmen sorusu ise apayrı bi durum, tüm avrupayı esir almış vaziyette göçmenler. londra ya da paris'te de yerli halkı zor bulursunuz. şehir dışına doğru, turist kimliğini bıraktığınızda daha yoğun karşılaşmaya başlarsınız.

sosyal medya tayfası hiç bi özelliği olmayan esnaf lokantalarını bile ballandırıp anlatıyor. çoğu insan sadece iyi ve güzel şeyler paylaşıyor hesaplarında. halbuki italya iyi bi yer olmakla beraber, bahsettiğiniz şeyler de var.

ben romaya kışın gittim ve trenden indikten sonra bindiğim tramvay yol ortasında bozuldu. vatandaşlar küfür ederek indiler araçtan. tramvay çok eski ve konforsuzdu. yol kenarından yürüdük, bizim buraları gibiydi.

şehrin merkezinde bi noktada kalmıştım. hotelde avustralyalı bi eleman vardı. bir poşet havai fişek ve kızkaçıran almış. bununla uçağa binemem patlatmam lazım deyip gece yarısı anayola atmıştı otelin camından. sonra polisler geldi, eğlendi. ses dışında kimseye zararı olmayan bi eylemdi.
venedik'e de kış gittim. çok sakindi şehir. mimari açıdan güzeldi. terk edilmiş gibiydi ben gittiğimde. koku falan yoktu kış olduğu için. ama ben de merak ettim, hala ederim, nedir bu kadar balladırıp da anlattıkları (şehrin mimarisi ve şehir planlaması tek başına büyüleyeci, bu bile yeter aslında ama bence bundan fazlası değil)

roma'yı ben istanbul'a ve nedense bursa'ya çok benzettim. bizden bi şehir gibiydi. bahsettiğiniz kötü yanları istanbul'da da tecrübe ediyoruz, paris'te de başka bi yerde de.

yurtdisinin reklami lansmani iyidir, sasirmadim.
Bir de nereleri ne zaman gezecegini bilmek lazim.

Central Park'a bir agustos ayinda ilk gittigimde metropol icinde vaha beklerken bataklik gibi bir su birikintisi icinde sandalla debelenmeye calisan 2 eleman gormustum ve her yer bok kokuyordu, berbatti. Sonra ilkbaharda gittim, cicekler acmis, etraf sakin ve guzeldi.

kısmen haklısın ancak pis sokakları için değil kültürel mirası için gidilip gezilmesi gerek bazı yerlerin.
yeme içme vs konusunda katılıyorum, abartılmayan kısmı geçmiş kültürlerini miraslarını orada yaşayabiliyorsunuz. gerisi boş abartı işler.

italyada yasiyorum. bu konuda sunu diyebilirim, kismen haklisiniz. turistik ulkelere gidince yillin belli zamanlardina cok farkli deneyimler yasaniyor. ornegin roma, venedik gibi turist akini olan yerlere ozellikle yaz aylarinda gidince o yerin atmosferini yasamak cok zor. turist akin edince ayni zamanda gocmenler de cesitli niyetlerle bu bolgelere akin ediyor, sehirler gereginden cok kalabalik oluyor. daha sonra da tuvalet sorunu olmasi, yemeklerin kalitesinin dusuk olmasi kacinilmaz. o nedenle herkesin deneyimi farkli zamanlarda, farkli sehirlerde cok farkli oluyor.

ama yine de italyanin geneli cok huzurlu ve keyifli. mesela sud tirol, sardinia, sicilya bolgeleri roma ve venedige gore cok daha az ve farkli profilde turist cekiyor. bu nedenle buralarda kucuk yerlesim yerleri cok huzurlu ve keyifli.

kisaca turistik olan yerler, ozellikle yaz aylarinda hep kotudur, ticaridir, herkes birbirini carpmaya calisir, huzur keyif olmaaz. bu italya icin de ayni, turkiye icin de, ispanya icin de benzer. muhtemelen bodrum, marmaris gibi yerlerin sehir merkezine giden bir turist ile benzer deneyimini yasamissiniz.

satın alırken değil, "havalimanından çıkarken" bir yerden evrak almadıysan veya damga vurdurmadıysan (pasaporta olandan bahsetmiyorum) soğuk su içebilirsin.

yurtdışında ayrıldığın ülkedeki havalimanı gümrük noktasına veya global blue noktasına ürün ile beraber götürmen gerekiyordu maalesef.

Bir sonraki gidişinde yanında götürürsün, anca öyle olur.

seyahat çantam yıllardır aynı ve sınırın sizinkinden daha fazlası üzerinde. ayda en az 2 uçuş yapıyorum hala bir defa sorun olmalı.
Çok göze sokmadan götürüyorum ama. Kabine girerken elimde taşıyorum falan mesela.

tabi bu hiç sorun olmayacağı anlamına gelmez.

Yurtici ve yurtdisi cikista sorun olmaz, yurtdisi donuste şans isi.

Yurtdisi donuste şans isi +3

uçağa binerken geçtiğiniz son x-ray cihazının içinden geçebiliyorsa sıkıntı olmaz. yurtiçinde o cihazdan başka eline metre alıp ölçen görmedim.

Otobüs biletinin fiyatı uçağa endeksli değil ki, ayrıca uçak 600 liraya "denk gelmiş" olabilir 2 gün sonra 3 katı olur.

Nerden nerehe biz de alalim

*İst -ankara Eylül ilk haftası

Istirahat ve guzel bir uyku.

Tansiyonunuza baktınız mı?

geçer üzerinde fazla durma neye yoğunlaşırsan o büyür zihninde. grip olacağını düşünüyorsan bile eğer çok düşünürsen oluyorsun. yani bunu tam anlatamam sana ama olmayacağını düşün zinde hisset kendini. o zaman zinde oluyorsun.

nane limon terletir rahatlatir,rahatlayınca uyursun.En güzel ilaç uykudur.

Ekşi sözlük başlığında var. Son entry'lerde bulabilirsiniz.

Mobimatter daha ucuz

esim4travel i da oneririm uygun. Bol gb veriyo ayni fiyatlara.

bne sim daha ucuz. 5gb 1 euroya geliyor indirim koduyla. istersen yaz

Hayır

Yeni kart başvurusu yapıp, kart gelene kadar sanal kart vs kullanabilirsiniz

İptalden sonra hiçbir şey yapamıyoruz o kartla. Yeni numara ile istediğimiz kartı bize gelene kadar sanal kart aracılığı ile online'da kullanabiliyoruz. Ama yakın sıra kendim tecrübe ettim, elime gelene kadar qr ödemede kullanamadım. Şubedeki arkadaşa da sordum, teslim almadan qr ödeme yapamazsınız dedi. Mobil ödemede de teslimat gerekiyor olabilir.

Yeter de artar.

Hırsızların öyle yolda yürüyen birinin sırt çantası için bilinmeze el atacağını sanmıyorum. Çantayı açayım da için de ne var vs.
Genelde açık gördükleri çantalardan, arka yan ceplerden alıyorlar sanki telefon cüzdan parayı.

Cep diktirecek kadar evhama gerek yok tatilden de keyif alamazsınız. Çantanın iç kısmına koyun yeterli

Yankesici o kadar ugrasmaz, acikta bise gorurse el atiyorlar ya da komple cantayi goturuyorlar.

Nakitlerinizi 2ye bölün her zaman. Yarısı evde veya kasada, diğer yarısı yanınızda olsun.

Hatta iki kimlik olsun (biri fotokopi olabilir), biri veya kasada, diğeri yanınızda olsun.

Ozellikle yurtdışı ise önlem olsun.

Önlem olarak yeter

İspanyaya italyay gidiyorsan el atarlar cantaya full pickpocket var

Yapman gereken tek şey çantanın fermuarına kilit takmak. Bundan başka önleme gerek yok. Yanına çok az nakit para al.

Otelde de eşyaları ortada bırakma. Yine bir çanta içine koyup kilitle. Kapkaçtan korkuyorsan ona yapacak bir şey yok.

Burun başka gıdı başka.

Şimdi sen bir devlet temsilcisi ve yetkilisi olsan, sağlık bakanı olsan mesela. Bu işlemin devlet Hastanesi'nde ve üniversite hastanelerinde yapılmasına izin verir misin? Ben olsam teklifi karşısında ortalığı dağıtırım. Zira orası güzellik merkezi değil hastane, onlar da güzellik uzmanı değil doktor. Estetik cerrahlar da özel muayenehanede.

Devlet kurumları keyif için kurulmazlar, iş ve çözüm için kurulur ve çalıştırılırlar.

Araştırınca burun için de gıdı için de sağlık sorunu ile alakalı değilse parası ile yaptirabildiginiz söyleniyor.
Kısacası gördüğünüz bir ton kişi sağlığını etkilemiyorsa para vererek yaptırıyordur.

@ muhayyer divan
İkisi de estetik amaçla yaptırılırken burunla gidi neden farklı açıklar mısınız? Mesela devlet hastanesinde estetik amaçla burnunu yaptırmak isteyeni doktor makul görüp gıdısindan rahatsız olanın estetik kaygısını yersiz mi görüyor?

burun yaptıranlar ücret ödeyerek yaptırıyor devlette. fiyat dışarıya göre daha uygun oluyor. gıdı için de yine aynı yöntem geçerlidir. plastik cerrahi bölümleri var zaten.

Burunda ciddi eğrilik olmadığı halde doktorlar burnunda et var deyip burun estetiğine ikna edebiliyorlar, aradan çıkaralım gibisinden. Hatta benim bir arkadaşım çok acaip bir eğrilik olmayan ama rahatsız eden bir eğriliği burun problemi üzerinden yaptırdı. Bunda sorun yok diyelim, çünkü açıkça kitabına uydurmak bu.

Gıdıda neyi kitabına uyduracaklar onu anlamıyorum. Gıdı dediğin tiroid nodülünün olduğu yer değil, bademciklerin olduğu yer değil, en fazla alt çene veya dil meselesi olur onun da olayı gıdıdan geçmez. Ne deyip kitabına uydurulabilir bilmiyorum.

Ayrıca dediğim gibi bana göre devlet hastaneleri bu tür keyfî operasyonlar için kullanılmamalı. Bunlar keyfiyettir, sağlık gibi bir mecburiyet değildir. Onu demeye çalışıyorum.

Onu demeye çalışmıyorsun, yukarıda gidi ile burun farklı demişsin.. Şimdi yazdıklarınla da kendin söylüyorsun burun işini de keyfiyete göre yaptıklarını. Neticede her ikisi de estetik gaye ile yapılan işlem. Kimisi burnundan hoşnut değildir, kimisi gıdısindan. Yani burun işine okeysin ama gidi veya diğerlerine değil... Mantıklı gelmedi ama neyse... Ayrıca gidi yapılıyormuş onu da söylemiş olayım.

Burunda birçok hastalık olabiliyor ama, gerektiğinde burundan gırtlağa bilmem nereye geçebiliyorlar, burun gıdı gibi değil ki. Hastalığı da oluyor gayet. Gıdının keyfî olmama ihtimali binde bir gibi bişey. Gıdı için ve keyfî burun için de devlet hastanesine gitmek yanlış diyorum. Yoksa burunda gerçekten hastalık varken bir de şekline müdahale olabilir elbette.

Hastalık olayı devreye girince zaten onun adı estetik olmuyor Konstrüktif cerrahiye giriyor. Bu alana girince de zaten gidi veya burun diye ayrım yapmanın anlamı kalmıyor. Diğer türlü estetik alana giren burun da olsa gidi da olsa keyfi işleme giriyor. Hal böyle olunca burun da keyfiyet oluyorsa gidida da olur pek ala. "Ama burun daha çok hastalığı da olan bir organ" demek saçma çünkü o burnunu estetik amaçla yaptırmış zaten sonuçta.

İyi ki objektif düşünen doktorlarimiz var. Yoksa burun için geleni makul görüp, hoş geldiniz deyip, gidi için gelene "bu nasıl teklif" diyerek ortalığı dağıtan anormal, sağlıklı düşünemeyen, mukayese yeteneği olmayan doktorlarla ugrasacaktik.

Ücretini yatırdıktan sonra ameliyatınızı devlet hastanesinde olabilirsiniz. Önemli olan bu ameliyatı yapan plastik cerrahı devlet hastanesinde bulmak. Geçmiş olsun

dönülş uçuşunu değiştirme hakkını bilmiyorum. ama eğer yurtdışıysa ve 3 saat+ ve 1500km+ ise zaten 350 euro tazminatı var. o kendiniz fark ödediğiniz durumda kurtarır sanırım.

Yurtdışı uçuşu..

www.akakce.com

orijinalse alınır. akakçedeki fiyatlarda gösterilenler maalesef sahte.

yurtdışısında polarize olmayanları 100-120euro, polarize olanları 200-220euro.

Adı sanı belli bir optikçiyse alınır yoksa çakmadır, değmez.

altına yatırmak istiyorsan borsada altıns1 var spot tarafta.

altin alacaksan gram alacaksin. neden iscilik ödüyorsunuz?

İşçiliksiz bileziklerden alsan da olur da burma bilezikte çok fazla işçilik var.

Ajda bileziklere bak. İlla bilezik istiyorsan.

işçiliksiz bilezik diye bi' şey yok maalesef.

Gram altın alabilirsiniz amaç yatırımsa.

Kibrit çöpü dedikleri işçiliksiz incecik düz bilezikler var. Teyzem almış bir tane takmış. Bence alınabilir.

Bilezikten ziyade 24 ayar gram altın almanızı onerırım.

çakması en kolay bulunabilecek wayfarer modeli bu.gideceğin herhangi bir milyoncuda bile bulunur.

dolap uygulamasında bir sürü var

Alkışlarlayaşıyorum'da çok meşhurdu bir ara. Site kapanınca o da gitti. Şimdi youtube sayfasına baktım da 3 ay önce video atmış.

kendi uygulaması gayet yeterli. hem anımsatıcıyı hem de takvimi kullanabilirsin.

"Anımsatıcılar"
Düzenli hatırlatmalar ya da ileriye dönük hatırlatmalar için bunu kullanıyorum, memnunum.
Google Takvim bende de oturmadı hiç hep bi sıkıntı çıkıyor bildirim kısmında, bu yüzden önemli şeyleri Anımsatıcılara ekliyorum.

Siri bu işi muhteşem yapıyor.
Anımsatıcılardan takip edebiliyorsun.
Günü saati gelince 'donnnkkk' diyor.
Güzel tarafı da 'Tamamlandı' demediğin sürece hatırlatmaya devam etmesi.

anımsatıcıyı kullanıyorum gayet memnunum. çok daha kritik konular var ise de takvimden anımsatıcılar kuruyorum

timetree kullanıyorum uzun zamandır memnunum, android kullanırken indirmiştim iosa geçince de buna devam ettim o nedenle iosun kendi uygulamasına elim gitmedi

şimdi sigortaya göre değişir çokça yurtdışı sigortası yaptırdım aldığım ortak cevaplar şu şekilde,
bu sigorta; yurtdışında midem ağrıdı kulağım ağrıdı deyip hastaneye gitmekle devreye girmez kolun bacağın kopacak araba ile takla falan atacaksın hastane masrafını sen ödeyeceksin evrakları tam alıp gelip sigorta masrafını karşılayacak bunun dışında bi esprisi yok dendi.

yani evet en ucuz sigortada adamlar ölü takliti yapıyor

Sigortadan sigortaya fark var. Ben en son gezerken sigortamin (pahali bi yurtdisi sirketinden, ikametim tr degil) anlasmali oldugu yerlere gidersem ödeme yapmam gerekmiyodu hic. Kurumla sigorta aralarinda hallediyolardi.
O yüzden genelde hastaneye gitmeden/yatmadan önce bizi arayip haber verin derler, anlasmali kuruma yönlendirme olabiliyor.

Bu arada eger akut kulak enfeksiyonu, mide-bagirsak probleminiz varsa tabi ki seyahat sigortasiyla doktora gidebilirsiniz. Ama diziniz agrimistir, göz muayanesine gideyim, bi kan tahlili yaptirayim filan diye gidemezsiniz kesinlikle. Acil durumlar icin. Kulak enfeksiyonu varsa, agri coksa acildir. Ishal olup kusuyorsaniz, ne yaptiysaniz iyi olmadiysaniz kullanacaksiniz tabi o sigortayi.

seyahat sağlık sigortaları akut gelişen ve acile gitmeniz gereken hemen her durumu kapsıyor. yani mideniz ağrırsa, kulağınız ağrırsa da gidebilirsiniz.

ben daha önce kendim ödeyip, faturasını ve doktor raporunu göndererek ücreti almıştım sigortadan ama basit şeylerdi.

şayet gerçek bir sorun çıktı ve anlaşmalı kurum falan da bakamadınız hatta ambulansla en yakın hastaneye sevk edildiniz, 20-30 bin euro'luk fatura çıktı zaten sizin onu ödemenizi kimse beklemiyor. ilk 24 saat içinde sigorta şirketini bilgilendiriyorsunuz, öyle ciddi konularda sigorta kurumunun o ülkedeki yetkilisi gelip süreci ilerletiyor.

bu arada 20-30 bin euro tutabilecek acil durumlarda konsolosluğu da bilgilendirebilirsiniz, onlar da epey yardımcı oluyorlar.

Ben bana söyleneni söyledim çok şükür başıma bir iş gelmedi hiç kullanmak zorunda kalmadım işin doğrusu arkadaşların dediği gibidir mutlaka kapsamını öğrenin tabi.

bazı atm ler döviz verir, bazısı sadece euro bazısı dolar verir günlük limit 500 euro civarı yapıkredi de ekstra ücret yok
edit: bana hep 50 yada 100 şeklinde verdi

Teb’de atm’den komisyonsuz ve o an atm’de mevcutsa bahsettiğiniz miktarlarda komisyonsuz/ekstra ücretsiz çekiliyor. (Yurtiçi) Şubede zaten her türlü…

Atm’lerde bozuk dövize hiç denk gelmedim. Şubeden çekince varsa bozuk veriyorlar. Ayrıca döviz büroları da bozabilir, sanırım bozuk paralardan kurtulmak istiyorlar. Geçen hafta istedim 20 tane 1$, istediğim kadar 5, 10 ve 20 verdiler.

Heic formatını bile jpeg formatında göstermek.. :)

Siz jepgle kaydedin ama kalite kaybının daha az olması için sıkıştırma oranını (compressed ratio) düşürün

"Şeker yoktur" ibaresi koca bir kolpa, çünkü şeker yoktur derken ilave şeker yoktur demek istiyorlar ama ürünün kendisi doğası itibariyle 20 gram şeker içerebilir, şeker yoktur demek saçma bu anlamda. Yani sıfır kalori içecekler dışında özellikle meyve bazlı Züber gibi ürünler bu kolpacılığın öncülerindendir. Şeker yok der ama mesela içinde hayvan gibi hurma vardır, hurmanın kendisi ağzına kadar şeker dolu, üstelik fruktoz. Mesela ilave glikoz (şurubu değil glikoz) eklese o şeker vücut tarafından kullanılıyor ama fruktoz komple yağ oluyor karaciğerde.

Gıda kodeksine uygun olarak hazırlanıyor. Çok merdiven altı bir marka almazsanız sorun olmaz. Kodekse uymamaları için bir sebep yok, kendi başları ağrır.

Siz hiçbir şey demeden bir ürün satarsanız ve biri bunun muhteviyatından kaynaklı zarar görürse sorun olmaz (tabi içeriği açıklamakla ilgili yasal zorunluluk olmaması halinde sorun olmaz, mevcutta içeriği açıklamanız şart. Bunu sadece örnek olsun diye söyledim) ancak siz glutensiz etiketyle bir ürün satarsanız ve buna güvenip alan insanlar zarar görürse hukuki süreçlerde sizin başınız ağrır, böyle bir şey yapmak istemeniz için bir sebep yok kısaca.

Gıda kodeksine bakın. Örneğin şeker oranıyla ilgili gerekenler beslenme beyanları yönetmeliğinde düzenlenmiş, ek-1'e bakarsanız şekersiz ibaresi için 100gr veya 100ml'de 5g şekerden daha az miktar şeker olmalı. Haliyle yasal açıdan şekersiz demek sıfır şeker olmak zorunda değil zaten. Şeker ilavesiz tanımı da mevcut orada.

torku için böyle yazılmış mesela bi oku derim:

eksisozluk.com

Bu dedikleriniz içindekiler kismi degil ki, normal üstünde yazan şeyler. Muhtemelen seker iceren meyve falan olup da ekstra seker konmamışsa, sekersizdir diyemez de, ilave seker kullanilmamistir der. Bu tarz ifadeler hep regulasyona bağlı. Mesela isil islem gormus sucuk belirtilmek zorunda, gene kasar peyniri olmanin kriterleri var, sağlayamayanlar mesela tost peyniri diye satiyor. Tabii burada usule uygun olmayan durumlar oluyordur. Denetleyen de az cok vardir diye düşünüyorum.
İçindekiler kismi safi bilgi, orada da hile yapan olabilir tabii ama tağşiş listeleri falan yayınlanıyor. Demek ki bakılıyor.

Gıda dedektifi adlı youTube sayfasının videolarına bakın.
Dalavere kelimesi hafif kalır.

(bkz: otacı/@tabudeviren)

çünkü kıza para verilirse yabancıya (elin adamına) gider, olmaz.

Size katılıyorum ama maalesef çomar anadolu irfanı. İslami miras paylaşımı ile medeni kanun paylaşımının arasına sıkışıp kalınmış. Nasıl ki islam'daki mehir (evlenilecek kadının hakkı) başlık parasına evrilmiş; burada da mirastan daha çok hakkı olduğunu düşanenler yağmaya başlıyor.

Tarlanın ekimi biçimi vs için herhangi bir katkınız var mı? Masrafları bölüşüyor musunuz? Bunlara katkınız yoksa yanlış düşünüyorsunuz. Bunlara katkınız varsa, katkı oranında hakkınız var.
Anneye bakmak ayrı bir olay. Eğer bunu yaptığınız için hakkınız olduğunu düşünüyorsanız yine yanlış düşünüyorsunuz.

iç anadolu'danım ama bizde asla öyle olmaz. tarladan kuruş çıksa pay edilir kız erkek. hatta vefat eden kardeşlerin çocuklarına da verilir. yasal kime hak düşerse. haklarını arasınlar diyecem de kardeş sevgisi ağır basabilir.

birinde amcamın gelini anlatmıştı. erkek kardeşler kızlar mirastan pay almasın demişler ama Allah'a şükür yasalar söke söke vermiş herkesin hakkını.

birde arkadaşımızın erkek kardeşi annesinin maaş kartını vermiyor benim hakkım diye. kız kardeşlerine de gelin ananıza bakın diyormuş.

@abbabaab

Çomar Anadolu irfanı diyemezsin. Bilmediğin şeyi hem aşağılayamaz hem de ayrıca hakaret malzemesi edemezsin. Cahil kafası dersin, yobaz kafası dersin şu dersin bu dersin, cehaleti yobazlığı adaletsizliği zalimliği bütün halka (ve mesela bana, benim aileme, benim içinde büyüdüğüm çevreye) mâl ederek yani iftira ederek konuşamazsın. Buna hakkın yok. Sonra biri kaldırır en hak etmediğini düşündüğün bir sebeple sana çok daha ağırını söyler olay çıkar başın derde girer. Şunu yapma.

Duyuruya cevap:

"Nasıl yaparlar" gibi soruları sorma derim. Aynısını yaşamadan ölmeme ihtimali var. Kafalar böyle, kızlar haklarını talep etmeliler ama yaşlı anneye saygıdan dolayı kızlar çok vicdanlı ve insaflı davranıyor olabilirler. Bu da bazı şeylerden feragat etmelerini sağlıyor olabilir.

Evet eşine düşen bir pay olmalı, evet gözünde değil asla, ama eşin böyle davranıyor, bence sorgulayacak bir şey yok, bunu onunla bir kez konuş, bitir derim. Gerisine gerek yok. Vardır bir bildiği.

Sorunun cevabı önceden beridir böyle mi değil mi, buna göre değişir. En önemli ayrıntı bu bence.
Aynı şekilde diğer 2 erkeğin tek gelir geçim kaynağı tarla işleri mi, buna göre de değişir.
Aralarında konuşup anlasmislardir buna göre de değişir.

Nihayetinde, önce eşinizle usturupluca konuşup sonra kurulun, eğer bunlar konusulmadiysa aranızda hiç, boşuna bilenin duruyorsunuz kendi kendinize.

@artci sarsinti

üretime katkıları olmazsa bile ortada zamanı geldiğinde bölüşülecek bir tarla var. İnsanın hiç mi aklına gelmez,
- kız kardeşlerimize de şundan şu kadar verelim diye.
Üretim yapılan toprak kişilerin kendi satın aldığı ayrı bir yer değil ki?
Daha şimdiden kızları mirastan mahrum bırakmanın emareleri bunlar.
Neden ?
- Kızlar kocaya gitmiş, kocaları onlara bakar.. kafasında oldukları için.
Hatta kocalar zenginse, kızlara mirastan düşecek payı bile hiç düşünmesinler. Böyle şeylere ihtiyaçları olmaz.. zihniyeti oldukça yaygın bir çok ailede.

@abbaba
Anadolu irfanı içerisinde kızları hakkından mahrum bırakın diye bir usul, kanun,öğreti, esas var mı?
Göster de biz de anlayalım.
Bazılarının yaptığı hatalar sebebiyle bir bölgeyi, bir kesimi bu kadar kolay yermek , eleştirmek doğru değil.

Benim de tanıdığım aileler var ki yukarıda özetlenen kafadalar.
Neden mi?
Çoğunlukla çocuklar maddi yönden kazanmaya odaklı bir zihniyet ile yetiştiriliyorlar. Çocuklar aileden ne gördülerse tamamen o kafada bir hayat yaşıyorlar.
Maalesef orta halli veya kırsaldaki insanımızın standart kafası ya sırtı devlete dayamak ya da para kazanılan her yolu, mirastan başkalarını mahrum bırakmayı normal karşılamak.
Yaşı artık 60ları bulan ve geçen bir.çok kimsenin bir araya geldiklerinde konuştukları şeylere bakılırsa; bankadan kredi,toprak,çocuklarının maaşı vs.
Birbirlerine de pek hayrı yok böyle kimselerin.
Bazı " Kızı üniversite okutuyorum. Gitsin okusun hayatını kurtarsın.." diyenlerin genel zihniyetini ele alırsak, esas olarak kızın kültürü, bilgisi artsın diye değil eğitimden sonra yerleşeceği işten ( yine sırtı devlete dayamak) alacağı para burada temel unsurdur.
Kız, en son evlenip kocaya giderken bile ailesi için son bir kez daha kredi çekmek zorunda kalabiliyor.

Soruya cevaba gelirsek. Haklısınız.
Kızların annesine bakması ayrı konu, onlaru çeşitli haklardan mahrum bırakmak ayrı konu.
Sonuçta ölüm/kalım var bu hayatta. Eşinizle şimdiden aileden miras söz konusu olduğunda kendine düşen hakkı alması hususunda uygun şekilde uyarın.
Yıllar öncesinden bildiğim bir örnekte:
- Orası ana baba evi. Gittiğinizde yanlarında yeriniz olsun, size kapılarını açsınlar. Hakkınızdan vaz geçin (veya o hakka karşılık düşük bir tutara razı olun) gibi telkinlere, uyutmalara, hile içeren sözlere ve hipnozlara karşı uyanık olun.
Çünkü anne baba vefat ettikten sonra kardeşler arası aile bağı da zayıflıyor.Kişiler birbirine karşı yabancılaşıyor.
Oldu ki bir şekilde araya gelindiğinde bile mirastan konu açılmasa bile aklın bir yerinde yara gibi asılı kalıyor.
Çocukluktayken o çok sık açılan kapılar eskisi gibi aynı yüz ifadeleriyle açılmıyor.
Onların akrabalara karşı bu olumsuz hal ve hareketleri kendi çocuklarına da miras kalmakta.

Miras meselelerinde dayıların bu gibi konularda daha azılı oldukları hak, adalet, kul hakkı gibi kavramlardan uzak oldukları yaşanan türlü örneklerle sabit.

yillarin comarligi. ev hanimlarina da sen para kazanmiyosun muamelesi cekilir bedava isciliktir kadinin hizmeti, emegi

@diyecevaplandi
Olayi çok iyi analiz etmişsin hocam. Özellikle kredi çekme mevzusu, evlenmeden önce eşime ailesi tarafından yaptırilan bir şeydi. Tebrik ederim.

@diyecevaplandı
Uzun ve güzel analiz için teşekkürler. Ancak hiç kırsalda ve köyde yaşamamışsınız diye tahmin ediyorum.
Köylerde tarlayı kim ekerse mahsülü de o alır. Yani @dedeminhirkasi bence yanlış düşünceler içinde.

Tarla sahipleri ölmemiş. Tarla çocukların değil henüz. Tarlayı birileri ekiyor ve karşılığında tarla sahibine para veriyorlar böyle düşünün. Kız çocuk erkek çocuk meselesi değil yani. Masraf yapılmış ekilmiş biçilmiş, insan gücü var emek var. Karşılığını tarla sahibine ödüyorlar. Kız veya erkek farketmez, niye kardeşlere pay edilsin? Tarla sahibi yaşıyor tekrar ediyorum. Kira gibi düşünün.

@dedminhırkası bence hak istiyorsanız bu sene tarlayı siz ekmeyi teklif edin? Masraf, tarlada çalışmak vs göze alıyorsanız sizin için de iyi bir gelir kaynağı olabilir.

Tüm bunların dışında hasta anneye bakıldığı için bu hakkı görüyorsanız kendinizde, yani bunu karşılık olarak istiyorsanız, bunu açıkça konuşun, bu konuda kimse yargılayamaz sizi, bu tamamen ayrı bir konu.

@artci
Iyi de hocam parayı alan erkek kardeşler de tarla masraflarına katılmiyorlar ki. Babası karşılıyor bütün masraflari. Adamlar sadece babasına tarlada yardım ediyorlar. Kızlar analarına bakmasa şayet bu adamlar da tarlada çalışacak vakti imkanı bulamazlar.

Anneye bakmakla bunun arasında ben de çok alaka göremedim. Haftasonu annelerine bakmaları zaten para kazanılacak bir iş değil anneleri olduğu için ilgileniyorlar neticede. Baba hayatta tarladan payını alıyor, çalışan çocuklar da paylaşıyor. Muhtemelen hafta içi de bunlar tarlayla da ilgileniyor zaten.

@enteg
Anneye bakmak elbette para kazanılacak bir konu değil. Ancak bu kızların annelerine bakması sayesinde diğerleri tarla işleriyle ilgilenebiliyorlar. Bu kızlar eğer bir hafta işi çıkıp gidemeseler diğer erkekler de tarlaya gidemiyorlar. Anneye yakından takip gerekiyor. Hal böyle olunca o paranın kazanılmasında pek tabiki kızlarında rolü var. Ben çalıştım ben kazandım diye bir olay yok yani. Sen tarlada çalışıyorsan tarlada çalışabilir diye kızlar da senin yerine evde diğer işlerle ilgileniyorlar.

Ne demek anneye bakmak para kazanılacak iş değil ya. Eminim bunların hepsi anneye bakmayı kardeşlere kitleyenler.

Anneye kim bakıyorsa parayı o alacak asıl.

Frame per second bir saniyede kaydettiği kare sayısı
60 daha akıcı bi görüntü işte.

Sinemaya alıştığımız için daha yapay ve tv gibi gelebiliyor insanlara ama. Çok aksiyonlu bişey yoksa bence gerek yok.

Alternatif maps.me kullanabilirsin ben kullandım sıkıntı yaşamadım

Çalışıyor. Dar Sokaklarda yerini tespit etmede zorlandığı oluyordu ama biraz sabit ve açıkta durunca düzeliyordu. Onun dışında çok güzeldi. 3 saat kadr kendi başıma gezerken kullandım hep

Almanya’da 2012’ydi sanırım… bir öğrenci grubuyla orman içerisinde güzel bir binada kalıyorduk. Göl vardı bahçe olan kısmın ilerisinde. Bir akşam ecnebi bir çocukla yürüyorduk sakince sohbet ederken göle doğru baktım ve aydınlık bir siluet gördüm, 10-15 sn kadar gördüm sanırım. Hiçbir ışıklandırma yok o civarda, göle birileri girmiş diye düşündüm yanımdaki çocuğa söyledim. Kimse yok dedi, kuş mu gördün falan dedi, biraz daha yaklaştık hala görmedi, görmedi ve siluet kayboldu.
Aklıma geldikçe hala tüyler diken… neydi ki o…

Şimdi buraya yazsam troll derler fakat var. Alası var

Gece mezarlık önünden geçerken ıslık yemiştim.

çocukken cemaatin yaz kampına yollamışlardı beni (fetö değil). istemiyordum ama ailenin hatırlı/paralı büyük dayısı masrafları üstlenip gitmemi isteyince annem babam da pek bir şey diyemedi. aslında aktivitesi bol, hiç fena olmayan bir kamptı.

gruplara ayrılmıştık, konteynırlarda kalıyoruz, hepsinde bir "takım" var altı kişilik, üç tane ranza.

bir gece uyandım, lan ses duyuyorum... boğuk ve cızırtılı gibi geliyor ama ibrahim tatlıses'in sesine çok benzettim (anneannem, annem filan ibo show tarzı programları izlediğinden dolayı aşinaydım). yalnız ses sürekli aynı şeyi tekrar ediyor. gecenin kör saati zaten birisi telefonundan şarkı türkü dinliyor olsa bile kusursuzca aynı tek cümle (ne olduğunu hatırlamıyorum, öyle anlamlı bi şey değildi ama) tekrarlanmaz herhalde? üstelik biz çocuklar telefonları belli saatlerde alabiliyorduk, kimsenin yanında telefon olması mümkün değildi.

ben güç bela o geceyi atlattım. bir sonraki sene yine gönderdiler. aynı şey yine oldu sadece bir gece. bu sefer başka bir sesti. bu arada bahsettiğim yer öyle şehrin göbeğinde apartman dairesi filan değil, özel araçla bile en yakın yerleşim yerinden 15-20 dakika sürüyordur en az. o bölgede sadece biz varız, dışarıdan birinin girmesi imkansız, önümüz tepelikti zaten konteynırların orada.

bu iki gece dışında hayatımda asla paranormal tecrübe yaşamadım. eğer kafayı kırdıysam, gaipten sesler duyduysam o da başka hiçbir zaman olmadı. hayal gücü yüksek bir çocuk olarak öyle dini ortamda tribe girip durduk yere kendimi kısa süreliğine hasta mı ettim, ne oldu... bilmiyorum.

normalde paranormal şeylere inanmam, olsa da biz görmeyiz diye düşünürüm. insanlar modern çağdan önce uçsuz bucaksız yerlerde geceleyin bir tane ışık olmadan yaşamışlar, öyle ortamda insan peygamber de görür hayalet de görür bence, ben özellikle köylerden veya geçmişten çıkan "paranormal" hikayeleri biraz buna bağlıyorum.

ama işte hala o gece ne olmuş olabileceğine dair en ufak mantıklı açıklamam yok. ses sanki çaprazımdan, konteynırın önünde geliyordu ama asla hiçbir şekilde tıkırtı, insan sesi vs. duymuyordum. aynı tek cümle, boğuk ama anlaşılır, tekrarlıyor kusursuzca. aynı şey o kalışımda (10-11 gün) bir daha asla olmuyor. bir sonraki yıl, aşağı yukarı aynı günlerde (hatta belki tam olarak aynı tarihtir, bilmiyorum, çünkü dönemleri aralık olarak aynı tarihlerdi) aynı şey tekrar sadece bir geceliğine oluyor.

şimdi eğer birisi böyle inanılmaz bir şaka yaptıysa... telefonlarımızın olmadığı bir ortamda, katılımcıların farklı olduğu bir organizasyonda İKİ SENE ÜST ÜSTE aynı formatta şakayı kim, nasıl yaptı?

yok eğer ben üşüttüysem neden deliliğim yahut paranormal aktivite sadece iki geceyle sınırlandı? çocuktum. ama ne gaipten ses duydum bi daha (veya öncesinde) ya da ciddi bir psikolojik rahatsızlık yaşadım.

gerçekten anlamıyorum. o iki gecede ne olduğunu bilmeyi çok isterdim.

asteroid gözlemi yaparken ufo görmüştüm. 10-15 dakika kadar izledim.

Muhtemelen bulursunuz da Temu'nun minimum sipariş miktarını 2000 lira yaptığı ve fakat yeni düzenlemeyle yurtdışı sipariş üst limiti 30 euro olduğu için bulsanız da almanız mantıklı olmayabilir.

temuda minimum sipariş tutarı 670 tlye indirildi. yani vergi dahil sınırın altında kalırsa alabilirsiniz bu ürünü. arattım vs benzer bir şey bulamadım açıkçası ama vardır illaki.

Bu değil mi?

share.temu.com

İPhone lens koruma tutucu yazdım. Pek çok şey çıkıyor buna benzer. Plastik turuncu renkli vb de var. Öyle ararım isterseniz

Mobil edit:aratın

Az ondan az bundan
Hesabi gonder
Kart geciyor mu
Sal gitsin

chatgpt cok guzel ogretir.

This(parmakla ne istediğini göster) , one.
That(parmakla ne istediğini göster, two.
This(kartı çıkartıp göster)

images.app.goo.gl

@Bruce'a ek olarak, hesap isteyeceğin zaman bir garsonla göz göze gelip aynı bizdeki yazı yazma hareketini yaparsan İtalya'daki garsonlar hesap istediğini anlıyorlar. İlla cümle istiyorsan check please diyebilirsin.

Hocam yurtdışına gezmeye gidecek ilk kişi değilsin, muhtemelen son da olmazsın yani inş. Geçen de demiştim ama tekrarlıyorum, Cem Yılmaz'ın fundamentals gösterisinde yurtdışına gezmeye giden Türklerle ilgili kısmını izle. En turistik yerlere gideceksin bi de yani orada karşılaştığın herhangi bir garson senden bin kat kötüsüne de denk gelmiştir, rahatla tatilin keyfini çıkar.

Türkiye'ye döndükten sonra İngilizce öğrenmeni tavsiye ederim ama. Bu sıkıntılar da sana motivasyon olsun. Biraz sebat edip çalışırsan seneye gideceğin başka bir gezide insanlarla iletişim kuracak seviyeye gelirsin

eline bir tane italyanca türkce sözlük al, telefona google translate app'ini indir.

ayrica Bruce +1
tüm iletisimsizligi ve yanlis anlasilmalari ortadan kaldirir bu yöntem :) iki saatte siparis verecek kadar bile dil ögrenemezsin cünkü.

Peki garsona seslenme olayı yani dikkatini çekme açısından sorry mi demek uygun yoksa excuse me mi demek önemli. Şefim bakar mısın diyoruz ya onun gibi.
Excuse me menu veya sorry check please gibi hangi sesleniş tarzı uygun oluyor

İkisi de denir ama sorry daha rahat gibi. Can we get the menu dersin menü için, sipariş için garsonla göz göze gelip elini kaldırırsın. Sipariş vereceğin zaman da menüdekileri gösterip this one, this two dersin. Yiyip kalkarken de check please diyip, I'll pay with card dersin ya da direkt kartı gösterirsin artık o sana kalmış.

Çözdük işi dostlar eyvallah, Behlül italya'ya kaçar...

eksisozluk.com

eksisozluk.com

eksisozluk.com

Ben komple çocuk fotoğrafı paylaşmaya karşıyım ama madem paylaşıyorsun daha 2 aylık marula benzeyen çocuğa nazar değecek diye sansürlemesini de oldukça manasız buluyorum.

Instagram hesabı gizli değilse sorun yok. Gerçi gizli olsa bile milletin amcası, komşusu bilmemnesi var. Bunlardan birinin sapık çıkma ihtimali var. Bu sebepler gizleyenlere saygı duyuyorum. "Paylaşmayın o zaman" diye kısıtlama abartı.

Nazar değecek diye kapatanlar ise komik. Nazar konusunda ise nazar değecek çocuğun yüzünü gizle falan diye kafa ütüleyecek olanlarla muhatap olmamak için kapatana da yine saygı duyuyorum.

bir çoğu nazar için değil pedofili insanlara denk gelmesin diye kapatıyor.

gördüğüm kadarıyla çocuklu aileler fotoğraf çekilirken çocuğu koyacak yer bulamayıp birlikte çekiliyor veya anı kalsın diye çocuğu da dahil ediyor ama paylaşırken kapatmak zorunda kalıyor.

ben olsam bir çocukla bir çocuksuz foto çekilip çocuksuz olanı paylaşırım.

Kekoluk

fotoğraflarda çocuğunun yüzünü emojiyle kapatan tipler olduklarını düşünürüm başka bir şey düşünmem umrumda da olmaz kim nasıl istiyorsa öyle yapsın bana ne :) ünlü bir halk düşünürü der ki "herkesin hayatına kimse karışamaz."

sadece kendi çocuğunu kapayıp başka çocukları kapatmıyorsa habis fikirli biri olduğunu düşünürüm. bütün çocukların yüzünü kapatıyorsa iyicil biri olduğunu düşünürüm.
çünkü çocukların fotoğrafları öyle sosyal medyada paylaşılmamalı bence, hele başkasının çocuklarının.
hatta genel olarak bir başkasının fotoğrafı sosyal medyada paylaşılmamalı.
ben evleniyorum, bir tane fotoğraf koymuyorum ama bakıyorum millet direkt benim fotoğrafımı koyuyor instagrama bana sormadan. ne alaka yani?

Hiçbir şey, her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır kapsamında benim için.

Direkt gözümden düşüyor, lowluk

Ne sebeple yapiliyorsa yapilsin olumsuz bir sey dusunmuyorum.

maalesef çocukluk arkadaşım yapıyor bunu. ilk dedim hadi herhalde 40'ını bekliyor (ailesi çok dindar) çocuk 4 aylık falan oldu hala yapıyor. ya hiç koyma ya da düzgün koy. yüzü görünmese falan yine umurumda olmayacak ama emojiyle kapatmak.. sanki biz kem gözlüyüz de nazar değdireceğiz senin sümüklü bebene.
böyle insanları boş ve kültürsüz görüyorum üzgünüm çocukluk arkadaşım.

Komik buluyorum. Michael jackson saklardi mesela maskelerle falan cunku o michael jacksondi. Guvenlik icin unluler yapiyor bazen. Ama bizimkilerin derdi nazar :D

herkes hakkında bir şey düşünmemiz gerekmiyor
nazar değecek diye öyle yapıyorlar. sorun yok benim için

ben olsam arkadasimin minicik bebesine sümüklü, cirkin, kavun kafali falan demezdim.
bu da hos bir yaklasim degil. hatta baya yikici.
nazara inanan insanlar nazarin sadece kem gözden degil cok sevmekten de degdigine inanirlar. annelerin kendi bebelerine nazari degiyor diye inanildigi icin bu kültürde evladini cirkin kizim, cirkin oglum diye sevmek yayginlasmis.
bütün bebelerin yüzlerinin kapatilmasi bebelerin kisilik haklari icin önemli bence ama "ben cok iyi niyeliyim zaten, nazarim degmez" diyip pesisira sabi sübyana sümüklü demek baya celiskili iki durum.

Keske insta acilsa da böyle fotolara baksal yine ://

Ben nötrüm çok tetiklemiyor beni başkasının çocuk fotoları bir duygu uyandırmıyor bende yüzü açık kapalı fark etmiyor yani :D

Eşiniz İngilizce biliyorsa, "ben ona yardımcı olayım." diye pasaport polisinin yanına sizinle girebilir. Ben anneme öyle yapmıştım.

*o da bilmiyor.

seyahate dair belgeler (dönüş bileti, müze bileti, otel rezervasyonu, katılacağınız etkinlik varsa onunla ilgili belgeler vs.) iyi fikir ama pasaport polisine ingilizce metin vermeye gerek yok, onu illa yapacaksanız vize başvurusunda konsolosluğa yapmanızı tavsiye ederim. saydığım belgeleri de eğer sormazlarsa göstermeyin bile, bazıları yarım akıllı olduğu için "bu nerden çıktı?" der gibi bakabiliyorlar, kafaları karışıyor.

evet yasal olarak vizeniz olsa da pasaport polisinin geri döndürme ihtimali var ama vize almış birini çok ekstrem bir durum yoksa fazla sıkmazlar. eşiniz ingilizce biliyorsa daha iyi. bilmese bile sadece eşinizin olması bile avantaj çünkü "yalnız başına italyalara gelmiş zırtlan" imajınız olmayacak, "adam eşiyle gezmeye gelmiş" deyip geçmeleri daha muhtemel.

bu arada hayır siz pasaportuyla vizesiyle legal yollarla ülkeye girmeye çalışan birisiniz, mülteci damgası yemezsiniz elbette.

Vizeyi aldık ama bu hareker ters tepebilir mi acaba i düşündürüyor.

yoo ters tepecek bir şey yok, zaten dediğim gibi her ihtimale karşı yanınızda çeşitli belgelerin bulunması yararlı olur. bakarsınız pasaport polisi hiç oralı bile olmaz, damgayı vurup geçer ama didikleyecek olur da niye geldiniz diye sorarsa kağıtları gösterirsiniz. sorun olacağını hiç sanmıyorum.

Hocam italyaya her sene 50 milyon turist gidiyor ya, bunların çoğu ingilizce bilmiyodur italyanca zaten bilmiyodur. Kaç aydır yaşadığın strese gerek yok, git gez gel. Cem Yılmaz'ın dediği gibi i'm tourist de geç

bence gerek yok. bilet, otel vs çıktılarını alıp dosyalayın ve memur bişey sorarsa verin dosyayı doya doya baksın. aslında dosyaya da gerek yok telefondan da gösterilir ama soru sorduğunda cevaplamak gerekecektir.

Mülteci damgası yemezsin, ne İngilizce ne İtalyanca bilmiyor olman bir suç değil, İngilizce metin verebilirsin, elinde dönüş biletin, kalacağın yerleri çıktıları vs gerekli belgeler olsun, bu belgelerde pasaport polisinin soracağı bütün soruların cevapları var nerdeyse, özetle endişeye gerek yok, keyfine bak.

Bi defasında sorduğu soruya cevap gelmeyince kendisi cevaplayıp damgayı vurmuştu.

sanmiyorum. turkiye'den gelip ingilizce konusmayan 10 milyonuncu turist olacaksin zira. ozel bir durum degil. italyanlarin kendisi de iyi ingilizce konusamaz genelde yadirgamalari sacma olur.

Merak etme, adam evraklara bakar, otel rezervasyonu ve dönüş biletin varsa çok sorgulamaz.

Bana çokça denk geldi, Türkçe bilen var mı diye soruyorlar, kuyrukta bekleyen birisi yardımcı oluyor en kötü ihtimalle.

yağlı olduğu için diye biliyorum.

Tüketilir ya. Bağırsak için iyidir

Öyle bir kural yok diyet yapacağım diye hayatı bu kadar zorlaştırmak saçma.

Candida mantarını besliyormuş bazı görüşlere (candida diyeti diye yeni çıkmış bir akıma) göre. Kesinlikle inanmıyorum.

Diyet dediğiniz şey çok değişken bir şey bir sürü beslenme protokolü var. Bazı otoimmun hastalığı olanlarda süt alerjisi varsa sadece sütü kesiyorlar kimilerinde peynir ve yoğurt da dokunabiliyor böyle bir şey olabilir.

Neden tüketilmesin? Yağsız yoğurt özellikle tüketiliyor hatta.

Su tutuyormus gobekte falan diye biliyorum

Süt ürünlerinde laktoz olduğu düşünülerek tüketilmiyor ama süt ürünleri fermante olurken laktoz parçalanıp bakteri gıdası oluyor laktozu kalmıyor, bunların dışında süt ürünlerini asıl besleyici yapan makrosu yağdır, yağı azaltılmış süt ürünlerinin pek bir besin değeri olmuyor.

Böyle şeyler biraz diyetisyenle alakalı galiba.
Bana süt ürünlerini tamamen yasaklayan diyetisyen de oldu,
Hemen hemen her öğünüme bunları veren de oldu (peynir, yoğurt).
Meyve mutlaka veren oldu ilk birkaç hafta asla tüketmeyelim diyen de oldu.

Bakıldığında hepsi testlerime bakıp ona göre bir yol aldılar ama sonuçta bütün diyetisyenlerin tekniği farklıdır, herkesin kendince inançları vardır.

Not: Yazılan programa harfiyen uyduğumda hepsinden verim aldım.
"Böyle diyenin tekniği işe yaramadı" gibi durumum olmadı mesela.

6 aydır diyetteyim, neredeyse her gün ya yoğurt ya da ayran mutlaka tüketmişimdir. peynir de vazgeçilmezlerimden. 12 kg verdim, yağ oranım %25'den 19'a geriledi. beyaz ekmek 0, makarna minumumda. onun dışında protein ağırlık beslenmeye çalışıyorum. ki şu 6 ayda belki 25-30 gün diyet bozmuşumdur. pastalar, alkoller, pizzalar, dürümler, börekler. ki şu an yaptığıma da diyet demiyorum ben aslında. haftanın minumum 5 günü kalori sayıp, hedeflediğim kalori açığını yaratıyorum, 4 gün spor yapıyorum. onun dışında da haftada 1-2 gün istediğimi yiyorum. ideali budur demiyorum, biraz yavaş bir hızda kilo verdim ama ben bunu sürdürebiliyorum ve ömür boyu da sürdürebilirim şu anki düzenimi. çünkü hiçbir şeyi sıfırlamadım nerdeyse. belli başlı etmenlere dikkat ederseniz bu kadar da kasmaya gerek kalmıyor bence.

Yaptırılıyor ama bir sağlık sorunuyla ilişkilendirilemezse masrafları hasta öder, burun estetiğinde de öyle oluyor.

Neticede özelde yaptırılan kadar olmuyor değil mi?

*masraflar..

Nişantaşı'ndaki bir klinik kadar değildir tabii ki.

once sigortanizin kapsamina bakin, bazi sigortalar sadece acil durumlari odeyebiliyor.

genelde, doktora gitiginizde doktordan yapilacak islem ile ilgili yazili bilgi alirsiniz, sonra bunu sigortaniza bildirir ön onay alirsiniz. bu sayede bir surprizle karsilasmazsiniz.

daha sonra odemeyi kendiniz yapar, fatura alir, dondugunuzde de faturayi sigortaniza iletip odeme beklersiniz.

eğer klasik "seyahat sağlık sigortası" ise acil durumları kapsıyor. acilden kastım akut hususlar yani trafik kazası nedeniyle ambulansla da kaldırılabilirsiniz, ya benim karnım çok ağrıyor diye acile de gidebilirsiniz. ilaçları ödemiyor diye hatırlıyorum, hastanede verdikleri bir ilaçsa olur ama eczaneyi bilemedim.

benim kullanmam gereken durumlar oldu. acile gittim. doktorun durumu açıklayan bi raporuna ve çıkarken ödediğiniz ücretin faturasına ihtiyacınız var. onları sigorta şirketine vermiştim, birkaç güne hesabıma geçmişti parası.

Sırt çantasında taşıyordum ben. Bir sıkıntı yaşamadım.

kargo pantolon giyerim (yan cepler) hep. hem kullanışli hem güvenli hem rahat.

Nereye gittiğine bağlı İtalya'ya gidiyorsan mabada duhul etmedikten sonra her türlü çalabiliyorlar ama o sıkıntı oluyorsa çantayı bileğe falan bağlamak gerekiyor.

pasaportumu yanimda tasimam. sadece havaalanindan otele otelden havaalaninda kisminda uzerimde olur sadece.

kargo pantolon +1. bel cantasi, omuzdan capraz sekilde takili.

sifir nakit tasirim. kredi kartlarindan biri otelde kalir, digerini yanima alirim. nakit giderse gider ama kredi kartini iptal ettirmek, harcamalara itirazda bulunmak falan standart bir surec.

Yer italya dostlar.

Bana bir şey olmaz kafasındayım. Onlarca şehir gezdim, bir olay yaşamadım.

Pasaport ve cüzdanımı sırt çantama koymam. Onun yerine omuzdan çapraz çantamı göğsümde tutarım ya da askılı küçük bir çantayı yine önümde duracak şekilde takarım.
Onun dışında nakitimi tek bir yerde tutmam. Cüzdanım dışında bozuk para cüzdanı gibi küçük bir çantayı zincirli bir şekilde boynumda taşırım.

Arabanın içinde ceket bile bırakmıyorum, bir şey var sanıp da arabayı patalatıp iş açmasınlar diye. Mini cüzdanı da yine mini bir kol çantasında kolumun altında taşıyorum. Sonra denize girerken hepsini sahilde tek bırakıyorum :d

Göt cebimde cüzdanimla tüm Avrupa'yı gezdim bi şey olmadı. Postacı çanta alın boynunuza çapraz geçirin, pasaport vs onun içinde olsun. Bi de Türkiye'de kalabalık yerlerde uyanık olduğunuz kadar uyanık olsaniz yeter ya. Türkiyede kapkaç hiç yok da sadece İtalya'da var gibi bi algi var da o uyarılar kuzey ülkelerinden gelenler için bence. Ortalama bi Türk vatandaşı zaten gerekli reflekslere sahiptir yani (düzenli olarak cepleri kontrol etmek, kalabalık yerlerde dikkatli olmak vs)

Nakit de max 100 euro taşıyın (ki o bile bence gereksiz de neyse) kart geçiyo zaten her yerde. En fazla birkaç euro komisyon verirsiniz harcamalarda yani o da olur.

Kimlik ve pasaport fotokopileriniz soft ve hard olarak bir yerlerde bulunsun. Terslik olursa işinize yarar.

Burada kalabalikta e yapıyorsam aynısı yapıyorum.

Ülkesine göre istisnalar var.. Somali'de çıktığımda yetrcek kadar nakit ve karanlık sokaklara girmemek, Filipinler de aynı şekilde. Turistlerin olmadığı yerlere gece fazla girmemek. Tipi kayık birileri varsa yolun diğer tarafından yürümek vs.

Avrupa ise Sultanahmet te ne yapıyorsan aynısı..

Şu tarz çok küçük ve hafif spor çantalarından bir tane almıştım, çok işime yarıyor: tr.aliexpress.com

İçine bir pasaport ve küçük kartlık gibi cüzdan rahat sığıyor. Bunu belime takıyorum, kolumda da küçük bir çanta oluyor zaten. Bu küçük çantayı dışarıda hiç açmıyorum, arada belimi kontrol ediyorum orada olduğundan emin olmak için. Günlük paramı kol çantamda tutuyorum.

istanbul eminonunde hirsizlikla karsilasma riski ile italyada turistik yerlerde olan risk ayni sayilir. tek fark disaridan turist gibi gorunmek ekstra risk olusturuyor. o nedenle cok turist gibi gorunmemek en buyuk onlem.

pasaportunuzu otelde tutup, yaniniza sadece fotokopisini alin kalabalik turistik yerlere giderken.

cok fazla kalabaliga girmemek insanlarin omuz omuza temas edecegi yerlere girmemeye calismak avantaj. ozellikle toplu tasimaya binip inerken, kalabalik mekanlarin onunde sira beklerken, onemli noktalarda insan kalabaliginin icine girmek turkiyede de italyada da risk.

sirt cantanizi arkanizda tasirken acarlar, o nedenle sirt cantasi hic guvenli degil, arka cepler guvenli degil. ideal olan kucuk esnek bir cuzdan, icinde kart ve bir miktar para ile on cebe koymak. tabi her zamanda boyle gezemezsiniz, kalabalik yerlerde bunu tercih edebilirsiniz. eger sirt cantaniza koyarsaniz, cantanin en dibine koyun. on goze koymayin.

turistik yerlerde telefonu olur olmadik yerde (kalabalik alanlarda) cikartip riske girmeyin. bu durumlarda biri elinizden alip kacsa ne yapabilirsiniz diye dusunun. telefona bakacaksaniz daha sakin bir koseyi tercih edin.

etrafinizdaki tiplere dikkat edin, eger ayni tipler ara ara onunuze cikiyor, etrafi suzuyor, amacsizca ortalikta geziniyorsa risklidir. sadece turistler, hirsizlar ve sivil polisler aylak aylak, ama belli etmeden ortalikta garip zamanlar gecirir, ya da gorusu iyi bir noktadan etrafi suzer.

yillardir istanbulda hep bu sekilde yasadim. simdi italyada yine boyle yasiyorum, birsey degismiyor yani. aslinda buyuk sehirde yasayan turkler bu konuda otamatik refleks edindik, en cok guvenli ulkelerden gelenler sorun yasiyor. ama yine de bunlar hep risk, kimin ne zaman basina gelecegi belli olmaz, hepimizin dalgin zamanlari oluyor.

Filmini izlemesen bile tanırsın o keli. Medyatik bir figür sayılır.

Hatta şöyle ki, bütün dünyada "kel" denince akla gelen üç isimden biri kendisi.

biraz twitter da takılıyorsa bile tanır. türkiye ile alakalı kaç tane olaya konu edildi.

Bilsin ne olacak, izlemiş olup olmaması fark etmez

İkincisi phonex in dediği gibi bi ara internet şakalarında da kullanıldı

Ben Alexa Pearl ve Mia Melano’yu tanıyorsam, onun da Johnny abimizi tanımasını sorun etmem. Ortak konuşacağımız bir konu daha olur.

Popüler kültür öğesi oldu Instagram'da vs her türlü p.. esprisi dönüyor. Deri kanepe, step, fake bilmem ne vs.

Hepsini geçtim zaten herkes izlemiştir.

hayatımda porno izlemedim ama 2010larda 9gagte çok takıldığım ve bu adam Türkiyeye geldiğinde ekşi sözlük yıkıldığı için tanıyorum. bu beni osbirci yapmaz, hakeza kız arkadaşını da. kadınların en basit şeyleri bilmesine aşırı tepki veren erkeklere illet oluyorum. bizim de elimizde interne var alooo

hosuma giderdi. kültürlü, zeki insanlari severim.

genel kultur bilgisi yuksek kizmis helal olsun derdim.

Kel reyizi tanımayan biriyle beraber olmazdım, bu saflık bu temizlik ürkütücü.

Dersine iyi çalışmış derdim.

liseli değilse low'luk.

güler geçerim :)

yapmış olsa kaç yazar. önemli olan onunla mutlu muyum, cevabı ben miyim ve benimle mutlu mu olurdu.

Mia Khalifa ve Johnny Sins artık birer medyatik figür. Sosyal medya hesabı olan herkes tanıyor. Bunun bir 5-10 sene öncesi için de Sasha Grey vs Stoya muhabbeti vardı Ekşi Sözlük'te. Bu isimleri biliyor olması 1 tane bile porno film ya da klip izlemiş olduğu anlamına gelmez. Kaldı ki izlemesi de dehşet bir sorun değil.

Jenna (Jameson) loves Rocco (Siffredi) adlı yapım mesela dönemin devlerini içermesinden dolayı bir Avengers, bir The Expendables bir Ocean's serisi gibi. Ondan söz etse 96'da porno mu izliyordun demem. Demek 28 yaşından büyüksün derim ama sevgilim olduğuna göre bunu biliyor olmam lazım. Ahahah

O kim derdim, denerdim bakalım ne kadar nereden tanıyor ^^

ben tanımıyorum, yüzünü görsem tanımam ama ismen biliyorum -teşekkürler internet kültürü.

biri bana sorsa aa biliyorsun falan diye sen biliyorsun da benim bilmem mi sorun oluyor derdim. kadınların masum ve tecrübesiz olması gerektiği fikrini taşıyan biri demek ki.

ebesinin örekesinde yaşayan adamın adını bilse ne olur bilmese ne olur? sende biliyorsun, ee ne oluyor? ahlaksız mısın?

Birlikte porno izleyebileceğimizi anladığım için mutlu olurdum.

tek başına yeterli değil ama başka konularda da bilgili ve kültürlüyse, üstüne bu olay da yaşanırsa... kafa dengiymiş derim

Telefon görüşmesi için yurt dışı paket almanız gerekir. Vodafone'un ücretsiz 5dk, 10 sms ve 200mb hoşgeldin paketi var. Diğer ikisini bilmiydrum. Turkcell'de mecbur 2gb turist paketi almıştım zaruri konuşmalar için. Ancak tek derdiniz bankanın arama ihtimali ise, e-sim'i buradayken alabilirsiniz. Oradayken tekrar almanız gerekirse sanıyorum ulaştığınğz site com.tr uzantılı olsa gerik. Buradayken ve İtalyada mobimatterden ikişer defa e sim aldım, bi sorun veya arayan soran olmadı

Telefonun destekliyorsa ki esim olduğuna göre destekliyordur, vowifi yani wifi üzerinden aramayı açacaksın. Önce operatöründen gerekli sms’i göndermen lazım. Ancak kesinlikle hattın yurtdışına kapalı olsun yoksa internet kesintiye uğradığında roaming paketi devreye girer ve yüksek paralar ödersin.

Daha sonra esim ile aldığın interneti aktifleştirdiğinde yukarıda operatör kısmında normal sim kartın için operatör “Turkcell Wi-Fi” gibi yazacak. Böylece kendi mevcut TR hattının dakikalarından arama yapabilir, aynı Türkiye gibi arama alabilir, sms alabilirsin

@northem, hocam bu çok önemli bilgi benim için.
Kafama takılan şey mevcut tr hattımın dakilarini nasıl kullanıyorum ilgili operatörü yurtdışına kapatmış olmama rağmen. Sms nasıl geliyor mevcut numarama onu hiç anlamadım

Yurtdışına çıktığında roaming yani yurt dışı dolaşımı kapatırsan yurtiçi internetini kapatmış olursun. Eğer wifi aramaları açarsan esimin interneti olacağından wifi üzerinden aramaları alabilirsin. Yalnız arama yaparsan yurtdışı tarifesi üzerinden fiyatlandırılıyor diye biliyorum.

vowifi üzerinden operatöre bağlandığın için aynı Türkiye’deymişsin gibi dakika ve smslerini paketinden kullanmaya devam edersin. Hatta yurtdışına gitmeden evde telefonunu uçak moduna aldığında dahi operatör turkcell wifi olarak görünür. bu sistemin avantajı baz istasyonuna bağlanmadan wifi üzerinden direk operatör serverine bağlanıyorsun roaming ödemiyorsun.

iphone için ayarlar > hücresel > turkcell > wifi ile arama açık olmalı

yurtdışında yaşıyorum ve sürekli bu şekilde turkiye hattımdan arama alıp arama yapabiliyorum.

@northern

Hocam merhaba, rahatsız ediyorum tekrar kusura bakmayın.
Türk Telekom operatörünu kullanıyorum.
Yani ben yurtdışına çıkmadan önce telefonu uçak moduna alıp wifi aramalarını aktif edeceğim. Daha sonra E-sim satın alacağım 5-10 dolara artık ne kadarsa... Ve bu e simde internet olduğu için örnek veriyorum banka benim bu Türkiyedeki numaramı aradığında bana ulaşabilecek ve ben de aynı şekilde arama yapabileceğim doğru mu? Peki dikkat etmem gereken başka bir husus var mı Türk Telekom operatoruyle ilgili yurtdışına çıkmadan kapatmam gereken bir ayar vs yok sadece uçak moduna alsam yeterli mi? Ayrıca son bir sorum da sms olayı da aynı şekilde bana ulaşıyor mu?

telefonda ayarlarda internet sağlayan sim olarak esim seçmen gerekir. arama ve aranmalarda kendi turk telekom hattını secmen gerekir. yani kısaca internet için esim, diğer tüm hizmetler için kendi hattın olacak.

turk telekom için diğer ayarları bilmiyorum sayfasına bakabilirsin.

l24.im

Teşekkür ederim.

TR:

Sayın yetkili,

Ne yazık ki İngilizce bilmiyorum. Türkçe benim anadilim ve tek dilim.

Benim adım Orhan ve eşimin adı Özden. Ülkenizi turistik amaçlı ziyaret etmek istiyoruz. Roma'da 3 gün, Floransa'da 2 gün ve Bologna'da 1 gün kalacağız.

Kolezyum, Vatikan Müzesi, Pantheon, Uffizi Galerisi, Pisa Kulesi ve diğer turistik yerleri ziyaret edeceğiz.

Yanımızda nakit para getireceğiz. Euro'muz olmasına rağmen harcamalarımızı kendi kredi kartımızdan ve bankamatik kartımızdan yapacağız.

10 Ağustos 2024 saat 01.00'de uçakla Türkiye'ye döneceğiz. Kalacağımız otellerin isimleri ve rezervasyonları, müze biletlerimiz ve uçak biletlerimiz de bu dosyada mevcuttur.

Saygılarımla,

EN:

Dear official,

Unfortunately, I don't speak English. Turkish is my native and only language.

My name is Orhan and my wife's name is Özden. We would like to visit your country for touristic purposes. We will stay 3 days in Rome, 2 days in Florence and 1 day in Bologna.

We will visit the Colosseum, the Vatican Museum, the Pantheon, the Uffizi Gallery, the Tower of Pisa and other touristic places.

We will bring cash with us. Although we have Euro, we will make our expenses from our own credit card and debit card.

On August 10th 2024 1.00 am, we will return to Turkey by plane. The names and reservations of the hotels where we will stay, our museum tickets and flight tickets are also available in this file.

Sincerely yours,

IT:

Caro funzionario,

Purtroppo non parlo inglese. Il turco è la mia lingua madre e unica.

Mi chiamo Orhan e mia moglie si chiama Özden. Vorremmo visitare il vostro Paese per motivi turistici. Ci fermeremo 3 giorni a Roma, 2 giorni a Firenze e 1 giorno a Bologna.

Visiteremo il Colosseo, i Musei Vaticani, il Pantheon, la Galleria degli Uffizi, la Torre di Pisa e altri luoghi turistici.

Porteremo con noi denaro contante. Anche se abbiamo l'Euro, faremo le spese con la nostra carta di credito e di debito.

Il 10 agosto 2024, alle ore 1.00, torneremo in Turchia in aereo. I nomi e le prenotazioni degli hotel in cui soggiorneremo, i biglietti per i musei e i biglietti aerei sono disponibili in questo file.

Cordiali saluti,

NOT: İtalyanca olan Deepl çevirisidir, yani oldukça isabetli ve doğru bir çeviridir.

Kalacağınız otelin adını yazın yine de adam uğraşmaz onları dosyada bulmayla.

Kabinde de valizde de düzenli kullandığım ilaçlarla beraber ağrı kesici, bulantı ilacı gibi şeyler taşıyorum her zaman. Hiç durdurup bu ne diye soran olmadı.

demir preparatları, magnezyum, tiroit ilaçları, nurofen, doladamon, buscopan, encef, dodex, sirdalud, panto, aklına gelebilecek her ilacı seneler boyunca taşıdım. herhangi bir sorun olmadı.
15 kutu antibiyotik taşırsan noluyor diyebilirler ama her ilaçtan birer kutu koyunca kimse bir şey sormuyor genelde. sorarlarsa da açıklarsın yani, ibuprofen falan over the counter ilaçlar yurtdışında da.

Hiç durdurup bu ne diye soran olmadı. +1

Sıfır problem. 15-20 uçuş çantamda taşıdım.

Gideceginiz ulkede bazi ilaclar kontrollu/yazak olabilir, mesala bazi agri kesiciler. (ilk aklima gelen kodeinli ilaclar). onlari dikkatli arastirin. Valizde tasimanizi tavsiye etmem. Eger bavul kaybolursa isiniz zor.

kabin bagajında göz damlası + arvales + bir mide ilacı kutulu götürdüm. herhangi bir sorun çıkarmadılar. paket paket satacakmış gibi götürmüyorsan sorun olmaz.

duyuru linkini mesaj attım kendisine

"açtım" şeklinde cevap verdi. Yeniden mesaj atmayı deneyebilirsiniz.

Çok teşekkür ederim

Kolezyum’un dışında kabinler vardı, başka bir yerde dikkatimi çekmedi. Ama zaten girdiğiniz antik kentlerin vs kendi tuvaletleri oluyor.

Edit: Şimdi merak ettim baktım, harita üzerinde seçeceğiniz şehirlerde tuvalet araması yaptığınızda birçok nokta görebiliyorsunuz.

Papanın balkon önüne çömün :)
Şaka bir yana roma merkezden uzak tuvaletler var ama onlar mülteciler ve Satıcı kekolar için. Leş gibi yani.

Siz her daim cebinizde 4 euro bulundurun, her cafenin wcsi var, biriniz kahve içerken diğeri ihtiyacını gidersin.

Floransa için de durum aynı.

Hz. Adem'e cennette ebedi kalınacağına dair herhangi bir söz verilmiş değil. O söz Müslümanlara öldükten sonra veriliyor.

Cennet hiçbir zaman "dünya hayatı"nın öncesinde ebedî kalınacak yer olarak söylenmiyor. Ancak dünya hayatından sonra, hak edildi ise ebedî kalınacak deniyor.

Kuran'da cennettekilerle cehennemdeklerin konuşmaları da var ayrıca. Öldükten sonra cehennemden çıkıp cennete giriş var ama hak edildi ise cennetten çıkış yok. Ama yaşamdan öncesi için böyle bir vaat yok.

Dini metinler anakroniktir, daha doğrusu böyle ele alınıyor. Tarihsel siralama yapmaya çalışmak hem beyhude hem de ne denildiğini temas etmeyi zorlaştırır.

Bu kısım Eski Ahit'te biraz daha farklı işleniyor; öncelikle yanlış hatırlamıyorusam Eski Ahit'te direkt Cennet diye bir şey yok, hatta sanırım ölümden sonra hayata dair bile pek atıf yok. Adem ile Havva'nın ilk bulundukları yer, Garden of Eden, Dünya'da.

Burada tanrı, Adem ile Havva'ya "Bilgelik Ağacı" hariç her şeyin meyvesini yiyebileceklerini, ondan yerlerde öleceklerini söylüyor. Yılan (serpent) Havva ile konuşup o ağaçtan yerlerse ölmeyeceklerini, tam tersine tanrı gibi olup iyiyi ve kötüyü anlayacaklarını söylüyor. Bu noktada Adem ile Havva meyveyi yiyip kendi çıplaklıklarının farkına varıyorlar (Bir nevi yılan doğruyu söylüyor aslında ve meşhur incir yaprağı hikayesi buradan çıkıyor sanırım), utançlarından tanrıdan saklanırken tanrı gelip meyveyi yediklerini anlayıp kızıyor ve yılan da dahil hepsine cezalar veriyor ve bahçesinden kovuyor.

Bana da elmanin orada yasak olup dünyada caiz olmasi tuhaf geliyor.Domuz ve içki gibi haram edilebilirdi bu hikayenin devami olarak

şeytan da bir melek zaten en başta. sorun adem ve havva’nın yaratılmasından sonra başlıyor, tüm melekler secde ederken şeytan etmiyor ve adem ve havva’yı da yoldan çıkartmaya çalışıyor. islam inancına göre böyle.

"cennette şeytanın ne işi var."
Şeytan içimizdedir hocam.
Mücadelemiz kendi nefsimizle, elma, armut bunlar metafor, hikaye.
Uzak durulması gereken şey şehvetti ve durulamadı.

Soruya cevap değil ama oradaki elma veya hurma işte ne ise o bir metafor değil miydi yani aslında yasak olan şey seks değil miydi? Öyle bir şey kalmış aklımda.

[Nebe 33] en sevdigim ayettir. Bir kafir olarak.

Ankara'da da Goralı vardı. Gittim baktım Goralı denince amerikan salatalı sosisli getiriyorlar. Bence bu tarz yemekler günümüze adapte oldu. O geçmişten gelen ve isim yapan olayları yerine sadece isimleri kaldı. Hint ve Meksika mutfağının Hint ve Meksika değil, Amerikan versiyonu ile geldi bizim ülkeye de. Mutfaklar böyle yayılıyor. Almanya'da da döner diye ekmek arası dönerli salata yiyorlar mesela :)

Bir sokak lezzeti olarak güzel, ıslak hamburger gibi düşün tek başına anlamsız ama o an güzel bir seçenek

Arkadaşlarla gece dışardayken mideniz kazındı yenir, içtikten sonra sabaha karşı yenir, denizden çıktın yenir

Kumruyla 30 yaşımda tanıştım sayilir, ba yıl dım

Kumru ekmeğin adı. Ben kahvaltılık versiyonunu seviyorum, içinde izmir tulum, iyi bi domates ve çok çok acı olmayan sivri biberle favori kahvaltılığım izmirdeyken. İzmir dışında da en çok özlediğim gıdalardan biri.

Ama senin dediğin ve "Çeşme Kumrusu" diye popüler olan tost versiyonu yaanii pek aramam. Onun yerine karışık İzmir sandviç yerim yumurtalı falan :d dediğin gibi kumru ekmeği tost yapılınca çok kuruyor.

Bi de kumru dediğimiz şey yani ekmek işte ekmeğin mayası, hamuru, susamlı olması falan ordaki olay ama günümüzde ne kadar dikkat ediliyor, tost yapıp içine kaşar vs koyunca tadı ne kadar alınıyor tartışılır. Beklentiyi yüksek tutmaya da gerek yok

Güzel olanı çok güzel oluyor bence ama ender bulunuyor.

nerde yediniz, pasaj içinde nohut ekmeğinden yapılan yerde ekmeği tam tersine çok güzeldi, bir kere daha başka yerde deneyin derim. ilçe adını unuttum bu açık pasajlı dükkanların olduğu yerdi.

Ben de sevmem o kumruyu.
Sevdiğim tek kumru peynir, domates, biber olan özellikle feribota binip yeneni daha güzel geleni.

Kumru ekmeğin adı +1 kumru sandviç dendiğinde kumru ekmeği ile yapılan sandviçten bahsediliyor. Tombik döner gibi.

İçerik olarak sizin bahsettiğiniz şey aslında yengen. Karışık sandviç olarak da satılıyor.

Bu teknik bilgiden sonra esas olaya gelirsek :D sadece insanlar beklentinizi çok yükseltmiş. Kendiniz öylesine rastlayıp yeseydiniz daha çok severdiniz bence. Neticede bu sokak yemeği ya da ayaküstü yenen bir şey; ânı kurtarmak için. Ne kadar güzel olabilir ki? En şahane yarım ekmek döner ne kadar şahane mesela? Bilemiyorum. Ben seviyorum, gayet yenebilir bir şey.

Kumru çok severim. Her türlüsünü gömerim. İster domat biber, ister kaşar sucuk, ister sabah, ister akşam.
Ama boyoz tam bir hayal kırıklığı. Hatta boyoz için açılmış bir duyurum bile vardı.

Bu fiyatları nereden buldunuz? Çok yüksek.

www.museivaticani.va

öğrenci 8 euro, regular 20 euro.
Her ayın son pazarı öğlen 12.30'a kadar giriş ücretsiz.

@pispinti 29 veya 30 ağustos için bakıyorum sabah saatlerine fakat maalesef o tarihlerde yok bilet. Varsa link at sana zahmet

30 Ağustos öğleden sonrası için bilet görünüyor. Sabah yok. 20 Euro.

Attığım linkte soldan tickets >> çıkan dropdown menude "museums and Vatican collections" seçtiğinizde takvim çıkıyor.

Aynen sabah yok maalesef peki diğer yerden alırsam age 18-99 olanı alsam girişte sıkıntı olmaz heralde

O site nedir, güvenilir midir bilemiyorum. 18-99 diye bir yaş aralığı daha önce hiçbir yerde görmedim. 100 yaşında birisi girmek istese giremeyecek mi yani :)

Oradan almayın diyemem. Güvenilirliğinden emin olmanızı tavsiye edebilirim sadece.

Kendi sitesinde ara ara yer acilabiliyor.

3. Parti sitelerden alanlar su sekilde sorunlar yasiyor genelde; ellerinde bilet kapida sira bekliyorlar, sira gelince bu bilet gecersiz gidip onaylatmaniz gerek deniyor. Sanirim oncesinde bir yere gidip elinizdeki voucher'i gercek biletle degismeniz gerekiyor. Bunu almadan once mutlaka sorun.

Bir de 3. Parti sitelerden almak yerine kendi sitesinden yemekli/kahvaltili bilet bakabilirsiniz.

Entrance is free every last Sunday of the month from 09am to 2pm

29'unda bedava girebilirsiniz yani.

@barabas, hocam ayrıntılı bilgi verir misin bu konuda rica etsem.

29 u pazara gelmiyor ki..

28'i pazarmış

Ben getyourguide kullanıyorum. Geçmiş etkinliklere baktım şimdi vatikan için bunu kullanmışım:

www.getyourguide.com.tr

Fakat bunu alırsanız direkt bilet yerine geçmiyor önce konumdaki ofisten biletleri bastırmanız gerekecek. Ofis yürüme mesafesinde o konuda sıkıntı yaşamazsınız.