Ekşi Duyuru

ikinci soru için özel bi karar yoksa (mesela gergin maçlarda karar çıkıyor falan), bilet kaldıysa, ev sahibi takım isterse biletleri herkese açık olarak satışa çıkarabiliyor. ama ben nadir gördüm bunu.

**

ilk soru için bilemiyorum gittiğim en kalabalık maçta bile mümkün görünmüyordu, kisme garanti veremez, her maç ayrı ayrı denemek lazım, kontrol gelirse, turnikede güvenlik varsa imkansız.

Eger degismediyse sistem, bir kisi birden fazla kulup karti cikartabiliyor. Mesela Basaksehir macindakilerin Basaksehir karti da vardi ve oyle girdiler, veya GS kartlari yoktu sadece Basaksehir veya baska bir kulup kartiyla girdiler.

Bu sistemin degismedigini varsayarsak, baskalari uzerine kart alip girmeye calismak yerine kendi adiniza kart alip girebilirsiniz.

pasolig ilk çıktığı zaman bunu yapmıştım ben. abimin kartıyla fenerbahçe maçına girmiştim bir kaç kez. görevli farklı kişinin kartı olduğunu anlamıştı ama kimliğimi vs gösterdikten sonra geç demişti. ama bence bugün gerçekleşmesi çok zor.
çünkü birden fazla aşamada kart okuma yapılıyor artık. ilk sene herkes için yeniydi sistem ve bu şekilde yapanlar oluyordu. görüyordum. artık kimseyi almazlar bu şekilde.

4 büyük takımlar güncel olarak şöyle yapıyor; kendi logosunun oldugu pasolig kartlar dışında maç günü alınan(kalırsa alınabilen) biletlerde diğer tüm pasolig kart sahiplerine açık oluyor. (başka takımlar veya tff logolular) böylece giriş yapabiliyor.

geçmiş senelerde farklı uygulamalarda oluyordu. veya maça göre farklı uygulamalarda oluyor. takım bu maça sadece kendi logolu pasoligi olanlar girebilir diyebiliyor. tamamen takımlar belirliyorlar bu şartları.

bir kişi farklı takımlara ait pasolig üyeliği oluşturabiliyor. mesela benim hem fb hem başakşehir hem de kasımpaşa için mevcut. arkadaşlarınız bu şekilde giriş yapmış olabilirler veya yukarıda bahsettiğim gibi o maça ve maç gününe özel ev sahibi takım gslilere de giriş hakkı tanımış olabilir.
ayrıca takım tutmayanlar içinde tff logolu pasolig kart da çıkarabilirsiniz ama bazı maçlarda yukarıda dediğim gibi bilet alamayabiliyorsunuz takım sadece kendi taraftarlarına açıyor sistemi.

Bu sene 3-4 kez kombine devretmeden qr ile sahaya girdik. Çok kalabalık oluyor görevliler dikkat etmiyor.

şimdiye kadar gittiğim hicbir maçta fotografim ya da kimlik bilgilerim ile bir eşleştirme yapilmadi.

Usulen verilir

bence bu durumda usulen falan verilmez. vale hizmeti zaten ücretli ise ücretini verirsiniz. daha getiren adama niye veresiniz ki?

vale hizmeti avm'nin sunduğu ücretsiz bir hizmet ise getiren adama bahşiş verirsiniz. usulen olan budur. zaten ücretli hizmet aldığınız şeye niye tekrar bahşiş veriyorsunuz?

ha ücretli hizmette adam getirirken camlarını da bi sildirmişse, ya da gölgeye park ettim abi, yakına bıraktım, kapalıya koydum gibi normal hizmetinden öte bir güzellik yapmışsa ona verirsiniz.

benim mantık bu şekilde çalışıyor.

ödenmemelidir. bu ülkede esası konuşmadan usul uygulanmasına büyük tutuluyorum.

çok istiyorlarsa gitsinler mafya patronlarına baş kaldırsınlar.

vale ücreti zaten normalin üstünde olduğu için bahşişe gerek duymuyorum şahsen

Verilmez, vermedim, verildiğini görmedim.

öncelikle AVM'de valeye araba vermek bence müthiş gereksiz. zaten avm'lerin kapalı otoparkı var, en fazla 2-3 dakikalık fazladan yürümemek için arabamı avm'de valeye asla vermem.

hadi diyelim verdim, bahşiş vermek manasız.kibritsuyu'nun dediği gibi ekstra bir hizmet sunduysa verilir tabi ki. ama zaten fahiş bir ödeme yaptığın hizmeye ekstra bahşiş vermek manasız bence.

bu arada genel olarak arabalarınızı mümkün olduğu kadar valeye vermeyin. valelerin %90'ı önünde hizmet verdikleri mekanlardan ayrı bir işletme ve arabanızla kaza yaptıkları zaman mekan "bizle alakası yok" diyip sıyrılıyor işin içinde. vale şirketi de mafyavari tavırlarla sizi yıldırmak için elinden geleni yapıyor. uğraşırken delirirsiniz öyle diyim. kamu spotu bitti :)

eksisozluk.com

Ben de hiç vermedim açıkçası, vale ücreti zaten bunun için diye vermiyorum.

Haftasonu yer bulamayacak gibiysem valeye veriyorum çocukla debelenmemek için bir de gittiğimiz hastanenin oroparkı aynı şekilde çok kalabalık oluyor orada veririm valeye.
Harici valeye vermek israf benim için, ekstra para da vermiyorum o para vale parası zaten.

Şimdi fake mekan değiştirerek baktım Nişantaşı bölgesine orada var.
Demek küçülmeye gitmişler eskiden olan bazı yerlerde yok.

satın alınabilecek var mı bilmiyorum ama anamgillere superonline fiber bağlattım geçen. eve fiber kablo geliyor. tek cihaz var. eskiden iki cihaz vardı. taahhüt yeniledik. eski ikiyi götürdüler yeni bir alet getirdiler. fiber kablo doğrudan bu alete giriyor. başka da bir şey yok. vayırlıs yapıştırdık.

vodafone fiberde de nokia marka benzer bir router var, fiberoptik direkt bu cihaza giriyor. işini yapıyor ama genelde bu routerlar uyduruk oluyor. daha verimli bir çözüm arıyorsanız router her ne olursa olsun mesh gibi bir düzenek kurarsanız daha iyi olur. routing işini mesh sistemi yapsın yani.

Son günden sonra o belirledikleri promosyon miktarı güncellenecek. Günün şartlarına göre daha az ya da daha fazla olabilecek.

Yandık o zaman. Sürekli birbirleriyle yarışıyorlar. Birine geçsek öteki yükseltiyor.
Birde şimdi söylenti var devlet bankaları 10.500 olacak diye.

Yanacak bir şey yok. Şimdilik en yüksek verene geç. Daha yükseği olursa ona geçersin.

Daire kapısına kadar fiberoptik kablo geldiyse zaten siz bağlayamazsınız onu, başvurduğunuzda servis sağlayıcı içeri alıp bağlar. Başvurmayı deneyin, fiber paketler o adreste çıkıyorsa başvurabilirsiniz.

Sadece Türk Telekomdan başvurmak zorunda da değilsiniz.

Türknet gibi, Milenicom gibi taşeron firmalardan da aynı hizmeti taahhütsüz alabilirsiniz.

bloke varsa taşınacak bankada işlem yapamaz. mevcut bankaya gidip kalan sürenin ücretini ödeyip blokeyi kaldırmaları gerekir. birde devam eden kredi veya kredili mevduat hesabı varsa onlarıda kapatmaları gerekiyor.

Eski bankadaki hesabınıza promosyonun kalanı kadar para yatırın.
Yeni bankaya gidip maaş hesabı açtırın.

1 yıl filan kaldıysa, ziraat bankasına 160-170 tl gibi bir para yatırıp blokeyi kaldırabilir.

Yani süreyi doldurmayı beklemeyin, eski promosyonlar çok düşük olduğu için cayınca ödenecek tutar çok az oluyor.

Akbank 7000 ilk maaş yatınca hemen, artı 250 +250 chip para veriyor.

kesmeden sökerek taşıtma alternatifini araştırdınız mı? iki tarafa da uyar bu herhalde. bir parka falan taşınır, hem ağaç yaşar hem de siz bahçenize daha uygun bir ağaç dikersiniz.

çam biraz kirletici bir ağaç yaprakları açısından. onun yerine çınar, kestane falan daha uygun sanırım.

Bildiğim kadarıyla çam ağacını kestirmek için Orman Müdürlüklerinden izin almanız gerekiyor. Çam ağacı ölmeye yüz tutmamışsa kestirmeniz bir hayli güç. Ağaçta sorun varsa gelip bakıp onay verip kesebiliyorsunuz.

Öyle hadi kesilsin dendiğinde ağaç kesilebileceğini de nereden çıkardınız. Öncelikle bahçedeki ağacı apartman yönetimi, sakinleri vs kafasına göre kesemez. Bunun direkt hapis cezası var.

Belediyeye baş vurursunuz, belediye de gelip budar. Biz bu ağacı burada istemiyoruz demeniz, o ağacı belediyenin kesmesi için hiçbir şey ifade etmez. ister çoğunluk, ister azınlık olun. Özel mülk bile olsa kimse kafasına göre ağaç kesemez.

Eğer öyle çoğunluk müracatıyla hele hele birkaç kişinin talebiyle ağaç kesilseydi, bu ülke gobi çölüne dönerdi. (zaten dönmek üzere de o başka bir hikaye)

Tşkler bilgi için
Aslında bizde budamak istiyoruz ama ona bile karşı çıkan bir kitle var.
Budamak için izin veya çoğunluk vs lazım mı?

Budama için çoğunluk vs'ye gerek yok. Belediyeye müracaat ederseniz gelip ağacı kontrol eder ve gerekli görüldüğü takdirde budarlar. Ancak çam ağaçları bahar aylarında budanır. Bu mevsimde gelip o ağacı budayacaklarını hiç sanmıyorum eğer hasta, ölmek üzere vs değilse. Müracaatınızı bahar aylarında yaparsanız çok daha hızlı sonuç alırsınız.

Çam ağacı budanmaz. Kurumuş alt dalları kesilir sadece. Canlı dalı keserseniz sürekli oradan reçine akar. Altında oynayan çocukların üstü başı reçine olur, başınıza dert olur.

@mirket
Zaten hali hazırda reçine akıyor yazları, altına kimse araba çekemiyor. O yüzden budamak faydalı olur mu diye düşünüyoruz.

Ne kadar çok ve ne kadar kalın dal keserseniz o kadar çok reçine akmasına sebep olursunuz.
Çadır kamp yerlerinde çamlardan reçine akması ya da kozalak düşmesi hep sorun olduğu için çam altlarına, altına çadır kurulabilecek yükseklikte tenteler gerilir. Tentenin altındaki çadır ya da araç reçineden etkilenmez.
O tenteler brandacılar tarafından istenilen ölçüde yapılıyor. Çok da maliyetli bir şey değil.
Fotoğraf bulabilirsem ayrıca yollarım. Ağaca zarar vermektense ağacın altını öyle bir çözümle kurtabilirsiniz.

encrypted-tbn0.gstatic.com

Magnimore

multi form magnesium complex

Tek diyeceğim, magnezyum oksit formunu almayın. Emilmiyor düzgün. Ve günde 200 mg'ın bir işe yaramadığı. 400 mg olarak aynı anda içilmesi gerektiği belirtiliyor.

youtu.be

youtu.be

bu videoları izleyip ihtiyacınıza uygun olan magnezyum formunu sorabilirsiniz eczaneye.

Malat formundaki herhangi bir magnezyumdan alabilirsiniz. Venatura f/p açısından uygun ancak yutması zor bilginiz olsun.

Magnezinc 55 tl 40 tanesi

bana doktor ocean extramag 200mg verdi, icinde malat olmasi lazim demisti.

mekandan mekana değişir bence.
gittiğim damsız girilmeyen plaja bence çalışır. ama gittiğim damsız girilmeyen club'a yemez. ki biletler 400-500'ken rüşvetin çanta dolu falan olması lazım sanırım.

100 dolares, benjamin franklin her kapıyı açar.

Alır da "beni tanımıyorsun" der, başka bodyguard içeride tek görünce de şutlarsa bir şey yapamazsın. Tanımadığımız 2 kızla mekana girip, kızlar bizden ayrıldıktan 10 dk sonra mekandan şutlanmışlığımız var. :)

yerine göre çok değişir. istanbulda iyi mekanlarda çok zor mesela, google maps yorumlarına bak kuruçeşmede mekanlara alınmayan araplar var, ateş püskürüyorlar. denemeye değer ama garanti değil derim.

yooo olunur.
eğer özel bir beceriksizlik durumu yoksa rahatlıkla olursun.
amaaaaaaa

evet bu işin aması var.
40 yaşından sonra mutfak temposuna adapte olmak zor olacak. iki tava çeviriyorlar önümüze yolluyorlar, her şey sabahtan hazır zaten gibi düşünceler varsa o işler öyle değil açıkçası.

diğer yanı da nerede olduğunuz önemli ama küçük işletmelerde dahi hiyerarşi vardır. hele işin kurumsal ayağı olan otellerde bu iş doruktadır.
20-25 yaşında turizm mezunu ya da size nazaran erken başlamış bir alaylı genç sizin üstünüz olunca kafasını ceviz gibi kırmak isteyeceğiniz anlar olacak. işte o anlarda kendinizi tutmanız gerekir.
kaldırabilirim derseniz neden olmasın.

Abi aşçılık göründüğü gibi "romantik" bi meslek değil, yani günde 12 saat ayakta duracaksın haftasonun izni bayram tatili yılbaşı bilmem nesi olmayacak en alt kademede olacaksın her gelen bağıracak çağıracak sana psikolojin bozulacak, normalde bile acayip zor iş 40 yaşından sonra o atmosfere uyum sağlamak imkansız.

olunmaz, o ortama dayanamazsiniz.

zor bence hocam. ben liseden beri istiyordum ama zamanında ailem engel oldu süper vizyonları ile. dediler ki sen oku büyük adam ol başkaları sana yemek yapsın. boş memur aile vizyonu işte. neyse, aşçılık bir zanaat. çıraklık sistemi ile işliyor. yani önce mutfağı temizlemeyi öğreniyorsun sonra bıçak kullanmayı falan. bir sürü boş leş iş yapıyorsun ki sonradan yavaş yavaş ilerleyesin. kimse sana gelip hoşgeldin eğitim almışsan buyur geç mutfağa aşçı olarak demez. 40 yaşından sonra o leş ortama dayanamazsın. ben 29 yaşındayım ben bile dayanamam diyorum.

Herkes çalışma ortamı demiş de aşçılığın kendisi de biraz zor. Belki 100 kişilik pilav yapacaksınız ya da sizden zor bir yemek bekleyecekler. Bilmiyorum dediğinizde ya da lezzetsiz olduğunda ne biçim aşçı diyecekler. Kısaca zor.

Tek erkek olarak büyük olasılıkla giremezsiniz.

çeşmede tek erkek olarak çoğu beach almaz.

iyi beachlerde ortam gayet iyi herkes kendi halinde oluyor.

Etraf tamamen cam, balkon en ön tarafta full cam ve herkes düz gidiyor yan yana oturuyor. kafeteryayı arkanıza alacak şekilde en sağ ve sol koltuklar direkt cam kenarı. Zaten içerde dolaşmak ve boş yerlere oturmak serbest.

Kimse nereye oturduğuna bakmadan oturuyor. Boşuna heveslenmeyin. Zaten kısacık yol.

Herkesle gidilmez zaten. Bildiğin ve sevdiğin bir arkadaşın olacak yanında. Tek gitmek durumunda kalırsan eğer, sürekli aynı şeyleri yaparsan sıkılırsın evet. Kendine farklı uğraşlar edinirsen eğer on numara tatil yaparsın tek başına. Balık tut mesela, hergün evde yeme, sahilde mangal yak, semaverde çayını demle vs

benim de benzer niyetim vardı. bu tamamen kendini motive edip bir çeşit uğraşlar bulmana bağlı bence.

yapilir ben de yapiyorum. gidecegin yerde atiyorum 6 gun kalacaksan, bu 6 gunun her birinde ne yapacagini, hangi aktivitelere katilacagini, nereleri gezecegini falan onceden belirlersen cok daha iyi olur.

Daha önce 2 hafta boyunca yaptığım aktivitedir bu. Ayvalık’tan başlayıp bir kaç günde bir yer değiştirerek Fethiye’den çıkmıştım. Çok da keyifli olmıştu, ne karışan var ne eden. 4 kilo vermiştim bir de sırt çantalı gezdiğim için. İşe bomba gibi dönmüştüm. Evlenmiş olmasam yine yaparım.

Tek erkek araba kiralayip her gece baska yerde konaklayarak cok guzel geziyorum. Boylesinden keyif aliyorum.

süper fikir lan ben de yapıcam bunu, uzun süredir yapmıyordum.

www.eksiduyuru.com

İdo gemileri İbb ye iade etmiş gibi birşey okudum bugün.

millet kopruden gecmeyince alternatifleri yok ediyorlar.
(bkz: ne desem gg)

O aldığın hesap senin makinede primary olacak, senin hesabın secondary olacak. O hesapla oturum açıp oyunu kuracaksin ama kendi hesabınla oynayacaksın. Başka türlü mümkün değil.

Oyunu oynarken internet bağlantısı da olmak zorunda. Offline oynayamazsın.

oyunun hesabını makineye girdikten sonra o hesaptan oynayabilirsin sadece ve internete bağlı olmak zorundasın, hesabı primary olarak tanıtma pri hesap baskasına aittir.

10 saniye sonra calarlar.
Normal kurye motorunu bile caliyor adamlar.

Yaninda tasiman lazim.
Martiyi da calarlar aslinda ama satisi falan derttir onun.

Olduğu gibi veya katlayarak yanıma alamayacağım yerlere scooter ile gitmiyorum. Kilitleyecek olsam bile bi yerde bırakmam, kucaklayıp götürmeleri dakika sürmez:)

(bkz: kick down)

ölümcül bir hastalığınız veya kazanız olmadığı sürece, bu tip kontrollü ameliyatların hepsi aynı sayılır bana göre. hepsinde hastaneye yürüyerek giriyorsunuz ve aynı anesteziyi alıyorsunuz. uyandığınızda yine aynı yatakta uyanıyorsunuz. burun estetiği de olsanız, yağlarınızı da aldırsanız aynı. o yüzden ameliyattan korkmanıza hiç gerek yok, ameliyat sonrası hayatınız değişecek ancak tüp mide ameliyatı olduğunuza göre ilk süreç zor olsa da uzun vadede olumlu anlamda değişiklik olacağı kesin.

Kardeşim oldu, çok mutlu, 120'den 55'e düştü ve sarkması da olmadı. Doktor önerisi isteyen olursa paslarım.

ameliyat korkusunu bir kenara koyarak yaziyorum.

cok yakin bir dostum bu ameliyattan oldu. 2 sene filan sorun cikmadi. sonra "normal" sayilacak bir komplikasyon gelisti ve hayati zehir oldu. tekrar ameliyat oldu, belki yine olmasi gerecek vs. cok ama cok pisman. bu surece sahit olmus biri olarak (ve hic haddim olmayarak) olmamani tavsiye ederim.

Su basliga bir goz at derim www.eksiduyuru.com

Bmi 42.5 olan biri olarak diyet hiç kolay değil.

Apple Watch Series 7 için iOS 15 veya daha yeni bir iOS sürümü yüklü iPhone 6s veya daha yeni bir iPhone modeli gerekir.

Amacın kilo vermekse bi faydası olmaz. Yani insanlar kabul etmek istemiyor ama kilo verme sürecinde yapılan antrenmanın total yağ kaybına etkisi yok denecek kadar azdır. Yani uzun süre gym'e gidenler bilir bir köşede sürekli salona gelen ama asla kilo veremeyen insanlar vardır, onlar işte diyet yapmayan ama hep salona gelen insanlardır. Ha boşa gitmez ama kilo da veremezsin belki başka kazançları olur.

hafızası az bir telefonum vardı, sıkça bazı uygulamaları kapatmak ve ön belleği temizlemek zorunda kalırdım. o zamandan beri dediğin alışkanlığı edindim. bence saçmalık yahut takıntı değil.

Bu bir takıntıya benziyor. Ama her takıntı ciddiye alınması gerekecek boyutta değildir.
Sanırım hayatınızın diğer alanlarını etkilediğinde, yaşamınızı normal yaşamanızı engellediğinde "hastalık" diyebiliriz adına.
Bende böyle bir takıntı yok ama başka şeyler vardır mutlaka.

Diyelim ki uygulamaları kapatmadan telefonu cebine koydun ve o an başka bir işle uğraşıyorsun. Aklın sürekli açık kalan bu uygulamalardaysa, bir an önce telefonu çıkarıp kapatmayı şiddetli şekilde hissediyorsan takıntı diyebiliriz sanırım.
Ama işine gücüne devam edebiliyorsan o zaman tercihtir, alışkanlıktır

Çok takılmayın :)

Ben de böyleyim. Hatta normalde aşırı düzenli biri değilimdir ama sanal ortamda inanılmaz takıntılıyım düzene. Galerimdeki fotoları düzenli olarak temizlerim, asla gereksiz dosya resim falan tutmam ki yer problemim de yok. Bilgisayarımda masaüstü simgeleri bir sütunu asla geçmez, her şey düzenli klasörlerdedir.

Hatta telefon rehberimde ihtiyaç duymadığım kimseyi tutmam düzenli olarak silerim rehberden insanları. Bununla ilgili bi duyuru da açmıştım hatta burdakiler de garipsemişti ileride işine yarar niye siliyosun diye dhdhd

bende de var. takıntı ya da kötü bir şey değil.

ağır bir takıntı bence. günde x dakikanız bu kontrolle ziyan oluyor.
bence çözmeniz gereken bir sorun.
ironi yapmıyorum.

takinti degil aliskanlik bence. isin bittikten sonra kapatiyorsun. cok fazla takintisi olan biri olarak soyluyorum

Uygulama bilmiyorum da instagram üzerinden bu işi yapanlar var. Antrenman, yemek programı falan yapıyorlar öyle.

Ama çok faydalı olur mu bilemedim. Onun yerine 2-3 ay PT tutsanız salonda direkt daha efektif olur gibi geliyor bana.

aradığınız uygulama fitbod

yesilkoy polat otel

30 bin para değil. Verirler ama için rahat olsun diyorsan ara.

30 bin verememe ihtimalleri çok düşük ama yine de var. Önceden haber vermeniz sizin için daha iyi olur.

haber ver yoksa elin boş dönme ihtimalin var. dedem o gün gitti 15 bin tl çekemedi.

forum.donanimhaber.com burada satabilirsin hesabı.
hesapta başka oyunlar varsa onlar da gider komple hesabı sattığın için. bu tarz durumlarda yeni hesap açıp o hesapla oyunu alıp sonra satmak en mantıklısı trophy kasılmayacaksa eğer.

İşlemci modeli nedir? Tam olarak yazabilirsen.

@sarahkerrigan

Intel Core i7-1165G7 (12 MB Intel Smart Cache, 2.80GHz, up to 4.70GHz)

www.notebookcheck.net

Maksimum ısı 100 derece gözüküyor, yük altında senin işlemci 100 dereceye ulaşmış. Çok muhtemel daha fazla ısınmamak için frekansı düşürüyor bir noktadan sonra. Yani daha düşük performansla kullanıyorsun. Bu ısı normal değil. Bir noktadan sonra ani kapanmalarla veya donma sorunu ile karşılaşabilirsin. İşlemci fan uyarısını dikkate almanı öneririm, servise götür.

Tşkler.
2 aylık sistemde bunun olması hiç hoş olmadı. Değişim talebinde bulunacağım.

Cpu fan error mesajinin goruntusuyle birlikte garantiye yollayin, fan ara sira donmuyor demek ki.

20 yıllık bilgisayarcıyım , normal değil. aldığın yeri ara iade etmek istiyorum de.
servis 30 iş günü yasal süreyi kullanmak ister. bekleyemem de. Doa raporu dedikleri bir belge ile yenisini alıp sana verirler. gerisini müşteri memnuniyeti adına marka halleder.

Bozulabilir. Çok beklenen bir durum değildir ama elektronik ortamda her an her şey olabilir.
Garantisi devam eden ürün olduğu için servise götürmen daha mantıklı.

en.wikipedia.org

Benim ufak yigende de vardı buna benzer bir durum. Annesi ayagından çorabı hiç çıkartmazdı. Evdeyken bile giyerdi. Sonra sonra unuttu çocuk.
Önce elinizin ayagınıza ulaşmasını engelleyen. Çorap gibi.

Bence bunu yapmanızı engelleyecek ve sonrasında da bunu unutacagınız şeylerle oyalanın. Örnegin elinize stres alıcı ufak şeyler alın. Sallanan çevrilen şeyler var.
Bu yolla atlatacagınızı umuyorum.

hacı hemen bi ps4 hatta ps3 bile olur satın alıyorsun ikinci elden hem de, masrafa gerek yok. bütüüün gece elde joystick kâh fifa atıyorsun, kâh tomb raider'da lara ile dağlara tepelere vuruyorsun. Ama o joystick hiç elden düşmeyecek!

Hocam bunun benzeri bende çocukluğumdan beri var. Evdeki kapı boyalarını gizli gizli soyardım, annem kızsa bile yapmaktan kendimi alıkoyamazdım. Yıllar içinde farklı şekillerde kendini gösterdi hep. İki sene önce bir nedenden topuğum soyulmuştu, aynı sizin gibi aylarca yara yapma pahasına derimi soydum. Bir yıl boyunca iyileşmedi ayağım, çünkü iyileşmesine hiç fırsat vermedim. Sizin de muhtemelen sadece ayağa özgü olmayan bir şeyleri soyma isteğiniz var diye tahmin ediyorum.

hayat eve sığarda durumuma bak orda ne yazıyorsa o.

ya da aynı uygulamadan hes kodu sorgulama kısmında kendi hes kodunu sorgula.

Adres bilgisidir.

göz ucuyla gördüğüm kadarıyla "risksiz" yazıyor ve isminizin ve soyadınızın yıldızlanmış hali gözüküyor. başka da bir şey görmüyorlar.

a**** y****
risksiz

gibi bir şey yazıyor. yaş ıvır zıvır yok görebildiğim kadarıyla.

hes uygulamasından kendiniz de okutup bakabilirsiniz

22bin bütçe ile numpad olmadığı için MacBook Air M1 almamak büyük hata olur. Harici numpad alırsınız mis gibi kullanırsınız.

Sadece ofis işleri için bütçe biraz fazla sanki, M1 almayacaksanız bütçenin yarısının biraz üstüne Dell Vostro ya da Latitude serilerinin 15.6 inçlerinde numpad var diye hatırlıyorum.

Aynı dertten muzdariptim :) Lenovo markasının Legion serisi ihtiyacınızı karşılar. Fiyat açısından Legion 5 modelleri size uygun olur.

O fiyata ThinkPad alırdım. Nitekim aynı amaçlarla ThinkPad aldım. Min. 6 yıl götürür. Ama bana bütçe fazla geldi. 14-15'e çok rahat alırsın. Dell kullanmış biri olarak Dell de öneririm.

Peki all in one pc'ler için ne dersiniz?

alacağın notebook'a dock-station bağla derim üstteki sorun için.

benim gördüğüm fahri ceza makbuzlarında ad soyad sicil numarası vs yazıyordu.

fahri trafik müfettişliği kan vermek gibi. ikisi de gönüllülük esasına dayandığı için suistimale karşı kurallar baştan net olmalı. kızılay kan verenlere para verse donör uygun olmasa bile sistemi kandırmaya çalışabilir, fahri trafikçinin makbuzda adı yazmazsa da karşı taraf suçsuz olsa bile kin amaçlı ceza yazma durumları olabilir. gibi.

isim soyisim kesinlikle yazmıyor. (kesin bilgi) ceza tutanağını sisteme giren polis memurunun adı yazıyor.

@yyyy, hayal kırıklığına uğradım gerçekten böyleyse.

Şimdiye kadar darp edilen bir ftm duyulmadığına göre isim yazılmıyor bence :)

banabikurye diye bir app var, ben onunla harddisk göndermiştim memnun kalmıştım.

ben de işe giriş evraklarımı banabikurye ile göndermiştim.

abi burada "hayır olmaz" diyeceklerin büyük bir bölümü, aynı zamanda "emeklilikte yaşa takılanlar" başlığında "40 yaşında emekli mi olunur aq?" diyenlerdir. o yüzden olmaz diyenlere takılma. 40 yaşından sonra profesyonel futbolcu da olursun ama süper lig'de oynayamazsın. böyle düşün. 5 sene adam akıllı çalışırsan ve olursun merak etme.

Mevcut eğitim durumunuza, mesleğinize, yaptığınız işlere bağlı. Eğer hiç yazılımla alakalı bir ortsk nokta yoksa çok zor kendi kendine kurslarla yoğun çalışmayla kendini geliştirmek ve bu işten kazanç sağlamak. Ben olsam üniversite sınavına girip, yazılım, bilgisayar mührndisliği ya da iki senelik yine yazılım ağırlıklı bölümlere kayıt olurdum. Açıköğretimden de kayıt olunabilir. Ama en azından öğrenci olarak öğrenmek ileride iş bulma açısından çok kolaylık sağlar. Kendi kendinize öğrenirken çok zorlanırsınız ve iş verenler için pek güvencesi olmaz. 2 senelik bile mezun olsanız, sizin diplomanız bir güvence olacak. 2 senelik okul mezunu arkadaşım şuan ayda 7-8 bin kazanıyor,emin değilim tam naptığından, galiba internet sitesi hazırlıyordu.

31 yaşındayım, beden eğitimi öğretmeniyim ve son 2 aydır yazılım öğrenme sürecindeyim. front-end uzmanlaşmak istiyorum ve evet öğrenilebilir. 2 ay da düzensiz çalışma ile html ve css kısmını hallettim sayılır. Daha sonra Javascript öğreneceğim.
benim kendime göre avantajım, kardeşim yazılımcı mentorluk yapıyor bana. bazı aşamaları daha hızlı geçmeme fayda sağlıyor.

burada bu işin uzmanı çok sayıda arkadaşımız illaki vardır ama bende sizin gibi başladığım için 2 aylık süreçte olabileceğini gördüm. bitmeyen bir süreç ingilizce bilmek çok büyük avantaj.

yine uzman arkadaşlar söyler 3-5 ayda bizler yazılımda uzman olamayız ama başlamak gerekli.

Valla bence '5 sene adam akilli calisirsan olursun' diyenlere de aldirma. 5 sene oturup adam akilli calisacak adam zaten olsun bi zahmet. Hangi sey olursa olsun gidip 5 sene calisirsan halledersin. O surede lisans+yuksek lisans bile bitirirsin neredeyse.

Neyse, direkt olur ya da olmaz demek mumkun degil. Olay kisinin karakterine ve ozgecmisine bagli.Bazi bolumlerden mezunsan ogrenme sureci daha hizli olabilir. Tabii olay sadece ogrenmek de degil, ogrendigin seyi pratige dokup ortaya urun cikarmakta. O urunun de ya ise yarar bisey olmasi ya da bildigini gercekten gosteren bisey olmasi avantaj saglar. Atiyorum gidip hesap makinesi yapsan bunu cv de gosteremezsin ancak gidip de netflix klonu yaparsan onu gosterebilrsin. Ornek biraz degisik oldu gibi ancak anladin sanirim. Yani sadece bilgin de pek is yapmaz.

Bunun disinda kendini ve bir miktar sektoru de bilmek gerekli. Misal @weezer direkt yazilimci olmak seklinde genis konusmayip bir alan secip o alana yonelik ilerlemeye baslamis. Senin de boyle yapman gerek ilk basta, once hangi alanda calismak istedigini bulmalisin. Ondan sonra da o alana yogunlasmalisin.

Tabii bir de su var, sektor her alanda oldukca talep goren ve mezunlarin bile issiz kalabildigi bir sektor oldugu icin rekabet fazla. Diger kisilerden siyrilmak icin ya digerlerinden daha iyi olman lazim, ya bir aginin olmasi lazim ya da bir miktar sansli olman lazim.

Kisaca 'oyle ogreneyim is bulurum' olayi pek kolay degil. Kendini cok iyi gelistirirsen bulursun ancak o da yukarda saydigim seylere bagli. Sure icin de direkt 'su kadar surede yapabilirsin' denecek bir olay yok. Kisine ve alanina bagli.

40 yaşında aöf de web tasarım ve kodlamaya kaydoldum,bitirdim.Şimdi yine aöf bilgisayar programcılığı okuyorum.Bu bölümler bir Udemy kursu kadar bile bişey katmıyor,inanın.Diplomasının da -hele hele yazılım gibi bi alanda- geçerli olabileceğine inanmıyorum.Öğrenebilliriz bu yaştan sonra belki ama direk uygulamalı/hedef odaklı eğitimler almak lazım.

Açılın yazilimciyim.

Öğrenilir hocam. Sağlam kaynaklar ve istikrarlı çalışmayla (cok degil! istikrarlı ve düzenli) 1 sene içinde sahada çalışacak seviyeye gelirsiniz.

Cok var 35ten sonra bu işlere girişen.

40 yas bir cv olustur sonra ona 1 senelik deneyimler ekle.
Yani 1 sene icinde ne yapacaksan ekle, gecmis deneyimini de yaz.

Sonra onla is bulmaya calis.
Yurt ici disi hepsinde dene.
Bunu 1 ay deneyip gelecek goruyorsan basla.

Herkes her meslege her yasta baslayabilir.
is bulma mevzusu baska olay.

turkiye'de is bulabilecegine inanmiyorum. cunku tum isverenler aralarinda anlasmis gibi yeni baslayan yuksek yasinda kimseyi almiyorlar. istersen yeni programlama dili yaz, ne bileyim dunya capinda oduller falan al hic fark etmez. turkiye hep eski kafaydi hep eski kafa kalacak. ama kendini yurtdisina atabiliyorsan bence oluru var. bu duzgun calismayi saglayabilmek icin bos zaman ve kenarda nakit gerek.

Sektöre yeni başlayan 30+ insanlara fırsat verilmiyor yorumuna katılmadım. Kısıtlı bir küme üzerinden gözlem olsa gerek.

Veriliyor. Çalıştığım şirket geçmişte defalarca bu profilde insanlar aldı. Memnun kaldık. Başla şirketlerde de tanıştım.

Eğer niyetiniz ciddiyse yas önemli değil.

30 yaşındayım, yazılımcıyım.

Olunur.

Yukarıdaki bir arkadaş bahsetmiş, ben de açayım biraz. İş aramaya başladığında "27 yaşını aşmamış" gibi ilanlara çok denk geleceksin, bu malesef bir gerçek.

Türkiye'de ve dünyada diploma geçerliliğini yitirmiş değil, eğer olabiliyorsa okulunu oku derim. Örneğin ben niş bir alanda uzmanım, maaşlar astronomik. Ama lise mezunuyum, bu alanda işe girebilmem mümkün değil. Başvuru yapsam ön filtreyi bile geçemez, direkt elerler. Yazılım olmasa da ucundan kıyısından ilgili bir alandan mezunsan bu yine yeterli olur. Üniversite mezunu olma şartı ilanların %99'undan kaldırılmış değil.

Ama bu demek değil ki iş bulamazsın, bulursun.

amc ne? kariyer yapmak mi, para kazanmak mi, yoksa takilmak mi?

kariyer, para problemin yoktur gider 60 yasinda da okursun. Ama sisteme girmeye calisiyorsan, para lazimsa, ustune bir de "sifir bilgiyle" diyorsan, yas da 40 olmus..Ya zaten sifir bilgi diyorsan konuya 40 yasina gelene kadar pek ilgi de duymamissin...

hadi gittin birseyler ogrendin diyelim tr'de zaten seni kolay kolay ise almazlar, 30'u gecene mal gibi yasli muamelesi cekiyorlar.

yurtdisinda yas problemi yok, zaten soran da yok..ama adaptasyon sureci var ve ozellikle o sektorde rakipler saglam. Karsina cinli, pakistanli abiler cikacak onlari gecmen lazim, herif 20 senedir kod yaziyor.

ben 40'a merdiveni dayamis biri olarak ben olsam bulasmam diyorum..

önemli olan geçmiş tecrübe ile birleştirmek. ayrıca yaşlandıkca öğrenmek oldukca zorlaşıyor. bunu da unutmayın.

örnek bir profil paylaşayım. linkedinden bakabilirsiniz. MY Security Analytics 'in kurucusu Mesut Bey. Emniyet mensubu iken yazılıma nasıl kaydığına bakabilirsiniz.

--

bu arada yazılımcı ilanlarına başvuranlar çok ama çoğu 0. 40 yaşında ben dolu dolu gelecem derseniz her yerde iş bulursunuz diye düşünüyorum. ülkede eğitim kalitesi inanılmaz kötüye gitmiş. 3 büyük ildeki devlet üniversitelerinden bile analitik düşüncesi yerlerde adaylar başvuruyor.

hele bir bilgisayar yüksek mühendisi vardı dandik bi özel üniversiteden mezun. hiç unutmam. gönderdiğimiz case'i açamadığını söylemişti. kız hayatında zipden dosya çıkarmamış sanırım...

Yanlış düşünüyorsun, 80 milyonda azınlık o insanlar.

@Bruce
Ama bu zamana özel birşey değil bu. Ben kendimi bildim bileli 80 milyonda o fakir insanlar hep var. Şimdi niye bu kadar yaygara yapılıyor anlamıyorum.

Sosyal medyanın gösteriş etkisi de var bence. Ortalama maaş alan insanlar bile keyfi harcamalarda bulunuyor sıklıkla. Ama zor durumda olan insan sayısı da oldukça fazla. Pandemi de işsiz kalan çok insan oldu en basitinden. Çoğu isyeri açılmadı bile. Ve henüz zamlar yapılmadı. Daha kötü günler geliyor yani.

E çünkü şu anda temel sorunumuz gelir dağılımı adaletsizliği. Fakir giderek daha da fakirlesiyor, bunun dışında zengin dednilen gruplar da zenginleşmeye devam ediyor. Orta sınıf denilen grup giderek fakir denilen gruba yaklaşıyor. 1 litre süt 16 lira olmuş; bu durumda ortada sorun olmadığından bahsetmek mümkün mü? Çevremizdeki çoğu insanın standarti düşüyor; bu duvar kemirmesi gerektiği anlamına gelmiyor ama eskiden yılda iki kere yurtdışı tatiline rahatça gidebiliyorsam şimdi zorlanıyorum. Bana göre sorun var. İlla açlıktan ölmek mi gerekiyor sorun var demek için? He bir grup da standartinin düştüğünün farkında olmadan hala eski aliskinlarina devam ediyor, sonuç kredi kartı borcu yığını.

Derin fakirlik dediğimiz şey de giderek artıyor.

Türkiye'yi geçiyorum, gel sadece Istanbul'a bakalım.

Istanbul'da 16 milyon insan var. Bunun sadece en zengin %2sini alsak: 320bin insan yapıyor!

Böyle bakarsan, Istanbul'da 320bin insanı ağırlayacak nitelikli, kalburüstü mekan yok. E bir de dışardan (Istanbul dışı, Türkiye dışı) gelenler var. Mekanların ağzına kadar dolup taşması çok normal.

Bahsettiğin sanatçı, grup, ve gösterilerin toplam arzı nedir? her biri ayrı ayrı 10biner bilet arzedebiliyor mu? Dolup taşması çok normal değil mi?

Özet: Yanlış düşünüyorsun.

Ben de A Haber izledim geçen. Anladığıma göre Mars'ta koloni kuracakmışız. Durum çok iyi. Ben haklı buldum sizi. Var ki yiyorlar.

Bakınız doğruluğu tartışmalı da olsa TUIK verisi, en zengin %20, toplam gelirin %50'sine çökmekte.

En alttaki %20'ye bakınız, toplam gelirin yalnızca %5.9'unu alabiliyor. Bu dilim içinde 16milyon insan var. Evet, bu 16 milyon insan duvarları kemiriyor. Ciddiyim.

data.tuik.gov.tr

Dolar 30 lira da olsa o mekanları dolduracak kadar nüfus hala olacak, bunun üzerinden çıkarım yapılamaz

ülke istanbul'dan ibaret değil.

Zenginler daha zengin, fakirler daha fakir. O gördüğün zenginler yüzde 20 bile değildir. Biz fakirler oturacak ev bulsak şükrediyoruz, değil dışarı çıkmak.

Orta sınıfın alışkanlıklarından vazgeçmeme isteği + corona ile gelen "şimdi yapamazsam ileride belki hiç fırsat olmaz" kafası ile herkes her şeyi yapıyor artık.

Ben de normalde gitmeyeceğim metal grubunun konserine 200 lira verdim mesela. Arkadaşlarla gidelim bir etkinlik olsun diye.

İstanbul'da artık daha çok insan var ve çoğu aynı yerlere sıkışmış durumda(mesela taksim bitti diye herkes beşiktaş veya kadıköye gidiyor. Eskiden Floryaya giden bir kesim vardı artık Suriyeliler bastı diye gitmiyorlar), ayrıca sosyal medya sayesinde/nedeniyle insanlar aynılaştı. Herkes o etkinliği görüp ona gitmek istiyor. Eskiden sadece ilgisi olan görürdü.

Ekonomik veriler açık. Fakir daha fakirleşti, orta sınıf fakirleştiği için alışverişe ve bu tür etkinliklere saldırdı (çevremdeki birçok kişi bir sürü elektronik eşya aldı, zamlanmadan alalım diye. Bence websiteleri bu dönemde satış rekorları kırmıştır), zengin kesim zaten pek etkilenmiyor veya eskiden yılda 3 kere tatile giderken artık 2 kere gidiyor.

Örneğin bir noktada araba alabilmiş insanlar onu satıp 350 bin lirayı Clio'ya verebiliyor. Ben sıfırdan veremiyorum. Ama bu arabalar satılıyor, tükeniyor, sıraya girmen gerekiyor. Evler aynı şekilde...

A+ 200000 KİŞİ
A 3 Milyon kişi
B 10 milyon kişi
C 65 milyon kişi
sen A ya da B den söz ediyorsun.

placebo, arctic monkeys bangladeşe gitsin orda da biletler tükenir.

bebekte park edecek yer konusu ise istanbulun aşırı kalabalık olması sebebiyle.

kısacası ülkede zengin var elbette ama azınlıktalar. gelir dağılımı eşitsizliği var. ve istanbul fazla kalabalık.

Ben anladim seni.
Eskiden keyif islerine bu kadar para harcanmiyordu, bu tarz etkinliklere daha kolay yer bulunuyordu.
Mekanlar da bu kadar full cekmiyordu.

Mesela vapur iskelesinden mac ya da konser bileti alip gitmisligim coktu.
Siraya falan girmem gerekmiyordu rock n coke bileti falan aylarca bulabiliyordun.
Mac gunu stad kapisinda kuyruga girsem yetiyordu.
Sadece devlet tiyatrosu bileti zordu, bir de sinema festivalleri. Onlar da az kisi aliyordu cok reklam yapiyorlardi.

Simdi sosyal medya var, hem giderek hava atiyorsun, hem de aha bitiyor alayim havasi olusuyor.
En son bi sertab konserine boyle zor gittim bir de esek kadar para verdik.
Sertab dedigin 2005te ayni konseri verse eminim haftalarca bilet satmaya ugrasirdi.
Bedava alirdik sonra gitmeyi unuturduk.

Simdi rockncoke olsa 10 milyon bilet satar herhalde.

Milletin kafa yapisi degisti parayla pek alakali degil.

@divit

Aynen merak ettiğim buydu.
Bu arada Sertab erener'in eurovision'da şampiyon olduğu sene, yanılmıyorsam 2004 baharında harbiye açık havada konser vermişti. Gidip son gün 2 tane bilet almıştım rahat rahat.
Düşün o pohpohlamaya rağmen bilet bulunabiliyordu.

Çıkar telefonunu göster mantığının aynısı bu
Millet aç ssdece sen zengin kısmın yaptıklarını görüyorsun

Ben de anladım demek istediğinizi. Bazen bu his bana da oluyor. Türkiye şartlarında iyi bir gelirim var ancak telefon değiştirirken bile çok düşünüyorum. Bakıyorum asgari ücret alan arkadaşımda en yeni iphone modeli var. Bence tüm bunlar tamamen zenginin daha zenginleşmesinden kaynaklanmıyor. Keza bir kafede oturmak için zengin olmak gerekmiyor. Etkisi muhakkak var. Ama bence sebebi gösteriş merakı. O kafeye gitmezse nereden story atacak? O telefonu almazsa pahalı telefon kullanan arkadaşlarının yanında statüsü düşük hissedecek. Herkes placebo konserinden bahsediyor. Bizim gencimiz ben de gittim diye hava atamayacak mı yani?

Yani herkesin bunlara hatta en iyisine hakkı var tabi ki. Ama içten gelerek yapılan şeyler olduğunu düşünmüyorum.

@playing star again

Hocam sadece etiler örnek değil. Varoş semtinede gitsen otopark bulamıyorsun artık araba bolluğundan.
Bağcılar, şirinevler vs hayatta otopark bulamazsın.

demek istediğinizi hem anladım hem de yanlış baktığınızı düşünüyorum.
bu göreceli bir şey.
dediğiniz şekilde bazı konserlere hâlâ son gün bilet bulunabiliyor ama 2001'deki depeche mode konseri için biletix önünde yatan olmuştu, internet sitesi çökmüştü.
divit'in dediği gibi rock'n'coke'a gününde bile bilet bulunabiliyordu ama.

placebo zaten normal şartlarda bileti hemen tükenecek bir grup.
cem yılmaz'a bir tat bir doku'dan beri çıktığı anda bilet bulunamıyor.
ben bu yüzden bilet bulamayıp izleyememiştim mesela.

yani bunlar biraz gruba, kişiye, etkinliğe göre de değişiyor.
ne olursa olsun, her zaman sold out olacak gruplar, kişiler ve etkinlikler var.
bunlar ölçek olamaz.

bir de sosyal medyayla, gündemle, corona'dan sonra insanların sosyalleşmek için delirmesiyle falan da ilgili olan durumlar var.

mesela artık çalışanlar sürekli dışarıda ya da eve siparişle yemek yiyor.
eskiden bu kadar değildi.
dönemle birlikte yaşam tarzları da değişiyor.
eskiden hafta sonu akşamları dışarı çıkılıp yemek yenirdi ve bu bir sosyal aktiviteydi.
artık "dışarıda yemek" veya "dışarıdan yemek" lüks değil, normal günlük hayatın parçası oldu çünkü zaman içinde seçenekler, restoranlar, cafeler, bistrolar, barlar, publar, bir sürü seçenek türedi ve hayat hızlandığı için insanların bakış açısı da değişti.

eskiden araba almak "araba almak"tı, artık araba ihtiyaç oldu.
ister etiler'de olsun, ister fikirtepe'de.
millet yemeyip içmeyip araba alıyor gerekirse.
hayat tarzları, hayatın akışı sosyal medyayla, teknolojiyle, gündemle, ortamla vb. değişiyor sürekli.

eskiden derken son 10 yıllık bir süreçten bahsediyorum bu arada.

bahsettiğiniz kitlenin azınlığa dahil olması da ayrı bir durum tabii.
yani tutarsız bir tespit.

80 milyonluk ülkede 1 milyon insanın durumu iyi güzel kardeşim niye şaşırıyorsun.

Androit demişsin gerçi ama Apple watch hepsini yapıyor.
Moovit'i hiç denememiştim. Şimdi baktım. 'Yakında durak yok' diyor ki haklı.

@mirket
Apple Watch için iphone şart.

Bende xiaomi mi watch lite var. Onda bu bildirim konusunda bahsettiginiz Her şeyi yapabiliyorum. İstedigim uygulamanın bildirimini görüyorum. Ama whatsappa cevap yazma yok

Amazfit saatlerine bakabilirsin

eksisozluk.com

Geçmezse mutlaka doktora veya acile gidin.

Üç kez Sinovac olanlar için süreç tamamlanmış görünüyor. Dördüncü doz yok.
Ama üçüncü doz Biontech ise açılması gerekir.

Enabız'a girip covid aşı durumunu tıklayınca altta seyahat nedenleriyle 4. dozu istiyorum gibi bir seçenek çıkıyor, ona tik atınca 4. doz için randevu açılıyor.

www.trendyol.com

400B takipçi yapıp hala işbirliği nasıl olur bilmiyorsanız sanırım takipçileri satın aldınız daha yeni?
Organik, severek takip eden insanlar olmadıkça Trendyol ve benzeri platformlardan iyi kazanç beklemeyin derim.

Bir şekilde emeğinizle oluşturduğunuz bir takipçi kitlesi varsa Trendyol, Hepsiburada.

400k takipciyle firmalar mesaj atmaya baslamadiysa bir gariplik var.

değil araç türkiyede bir değer taşıyan herhangi birşeyin düşeceğine kesinlikle inanmıyorum. ytd.

ha bir de tedarik sıkıntısı, galerilerde araç olmaması veya olsa da satılmaması durumu var.

Ben son birkaç senede araç fiyatlarının düştüğünü görmedim. Ayrıca şuan piyasada sıfır araç bile bulamıyorsun. Galericiler bile al sat yapacak araba bulamıyor çünkü kimse kolay kolay arabasını satıp yeni araba alacak cesareti gösteremiyor.

Dusmez gibi gozukur ama aralarda mutlaka gevser artisi durur.

2019'da saglam dusmustu, otv indirimi cikti o bitince ustune hurda indirimi gelmisti.
Sifirlar dusunce ikinci eller 30bin seviyelerine dustu.

Once dolarin durmasi sonra talebin dusmesi lazim.
Simdi insanlar paramiz eriyor diye ne gorse almaya basladi filtreye "otomatik vites 140bin tl alti" haric kriter girmiyorum sonuc gelmiyor .

50 araba ciksa 10dk sonra yeniliyorsun 45 oluyor. Gece 3te dusen ilani bile alamadim 1 saat icinde gitti.

düşmez, düşmesi için bir sebep yok.

ancak 2018'de 70-80 bin olan aracın 2ci eli şu an 350-400 de değil.
örneğin 2018de C5 aircross bakıyordum o dönem 160-165K civarıydı fiyatı. şu anda 325-350 arası. yani 2.2 kat gibi bir artış var. yani 350/80 = 4.3 oranında artmadı.

kendi aracım için de oran aynı. 2018 sonuna doğru 55K aldığım aracın şu anda ederi 130k civarı.

Hiç zannetmiyorum.
Aracın düşmesi için otv ve dövizin dusmesi lazim
Devlet ötvden vazgeçmez
Döviz de bu kafayla düşmez

sıfır araç bulunabilseydi 2. eller belki düşerdi o da yok.

o yüzden bu enflasyonla düşmez. ilerde hükümet değişip dolar düşmezse düşmez.

Asla kayda değer bir düşüş olmaz yakın zamanda.

Bir kaç yıl içinde pandemi biter, üretimler normale döner, bizim iç ekonomimizde alım gücümüz artar, dolar yatay seyrederse;

yine düşmez ama bu çıkışlar durulur.

Yurt dışından 2. El araba getirilmesine izin verilmediği sürece düşmez maalesef. Buna da izin vermezler

araç fiyatları düşmiyecek ve en karlı yatırım aracı şu an. düşmesi için araç çip krizinin çözülüp, hükümetin vergiyi düşürmesi lazım.

ihracat artıyor.
ihracatımız ithalata dayalı olduğu için ithalat artıyor.
ithalattan dolayı cari açık artıyor.
ithalatı yapan şirketlerden ve kobilerden vergi alınamıyor toplayamıyor hükümet.
cari açık ortada kalıyor.
cari açık kapanması için ötv ve diğer vergiler arttırılıyor.

ihracat ne zaman arttı haberi görürsen vergilerin ve dövizin de artacağı aklına gelsin hemen. bu yönetimle de bişey değişmeyecek. ben chp'nin ya da diğer 2-3 büyük partinin bir çözüm üretebileceğini zannetmiyorum.


dolayısıyla yakın zamanda bir fiyat düşüşü olacağını sanmıyorum.

düşme ihtimali yüzde 0. 2023 seçimlerinde de düşeceğini düşünmüyorum. belki 5-6 yıl sonra müthiş yapısal reformlar yapılırsa bir süre aynı kalır ama bu kadar.

benim de 2 sene önce rahmetli olan babaannem köstence doğumlu. vefat etmeden önce araştırdığımızda vatandaşlık işinin neredeyse yalan olduğunu anladık. biraz romence bilmeli ve göç ederken feragat imzalamamış olması gerek gibi yeni kurallar getirmişler. göç ederken feragat imzalamayan neredeyse yokmuş. çoğu da küçükken (göç sırasında) tatarca konuşurmuş romence yerine.

acayip yeni kurallar getirdiler. Danışmanlık şirketi bilgim yok ama, Cumhurbaşkanlığı arşivinde göç belgelerini bulduk, kapı gibi Atatürk imzalı. Aile içi olaya dönüştü, çünkü bizim dedenin kaynatası, buraya yalnız gelmemiş paşam :)))

Epey uğraştım, daha başlarda takıldım. Uğraşırım derseniz nüfus müdürlüğüne gidip anneannenizin vukuatlı nüfus kayıt örneğini alın. Orada bakanlar kurulu kararı numarası var. O numara ile kagıthane ya da Ankara'daki devlet arşivlerine gidin. Tabiiyet beyannamesini çıkartacağım diyin. Bilgisayardan bulup çıkartıyorsunuz, yardımcı oluyorlar.
Not: vukuatlı nüfus kayıt örneğinde bakanlar kurulu kararı numarası yoksa, anneanneniz geldiğinde Türkiye'ye, ilk ikametinden taşınmış olabilir. O zamanlar taşınınca kütük de değişiyormuş. İlk geldiği adresteki vukuatlı nüfus kayıt örneğinde bkk numarası çıkıyor. Nüfus müdürlüğü ilgilenmiyor ama başka adresi var mı vs bastırın biraz o zaman sistemden kesin görebiliyorlar. Kısacası ilk işiniz bkk numarasına ulaşıp devlet arşivlerinden tabiiyet beyannamesini almak. Bu işi şirkete verseniz de bunu yapacak.
Bu işlemden sonra isim denklik başvurusu yapacaksınız, nüfus müdürlüğüne.
Anneannenizin geldiği köyü biliyor musunuz? Tüm bunların dışında en önemli soru bu. Şirket de geldiği köyü ve tabiiyet beyannamesini soracak. Bunlar olmadan asla yapılamıyor.
Bunları yapın. Diğer belgeleri de söyleyeyim.

Mekanik 1tb diski var sanırım onu bir sata ssd ile değiştirireniz şu an bezdirmediyse devam edilir gayet neden edilmesin benzer işler yapacaksanız.

Ha döviz daha artarsa daha da alamam bilgisayar da başka bir bakış açısı.

2012 model i5 işlemcili bilgisayarım var geçen aya kadar ana bilgisayarımdı mesleğim bilgisayarı yıpratmaya dayalı olmasına rağmen bi sıkıntı vermedi (gerçekçi beklenti şartı var burada tabi) çalışıyorsa iş görüyorsa yılın ne önemi var.

Oyun oynuyorsan zamanı gelmiş, yok sadece ofis işleri yapıyorum diyorsan SSD tak devam et. (fan temizliği + termal macun yenilemesi ile tertemiz olur)

Aynı yıl alınmış Asus laptopum var kardeşim hala kullanıyor. Pili öldüyse pilini de değiştirmen gerekebilir.

hayat felsefem şu oldu, bugün bir şeyi alabiliyorsam mutlaka alayım. çünkü eminim yarın zam gelmiş olcak.

ben de sizin gibi düşünürdüm ama sistem buna müsait değil. paranın kıymeti yok. malı olan parasını ikiye katladı. siz de bu düşünceden sıyrılın ve araba alın, yoksa bu kur artışları ile birlikte 150 200k lık arabalar 600 700k olacak.

Araban olduğuna önce şükret bence ama benimde arabam var değişmek istiyorum fiyatlar her gün 5er artıyor, elimde kaldı öyle bende salladım artık bakmıyorum. Değer mi konusunda tr de malum neyin fiyatı düşüyor ki?

benzer durumdayim

ama yorumlari okuyunca mantikli geldi

bi tane el supurgesi alacaktim. 360tl idi. pahali geldi. bu fiyata alinmaz dedim

simdi 420 tl oldu :(

İkinci el araç piyasasi başlığıni açın okuyun, 2012 de de aynı olay 13 14 15.... Bugüne kadar fiyatlar düşecek almayın , istisnalar harici hep yükseldi, tavsiyem maalesef hemen alın, zira Kasım başı yine zam gelir gibi görünüyor

Eğer paranızı değerlendirerek birim bazında arttırabiliyorsanız hali hazırda aracınız varsa yenisini almak mantıksız, ancak paranız durduğu yerde duruyor ise model yükseltmek Türkiye şartlarında her zaman mantıklı.

Türkiye büyük bir sınav veriyor şu an ve bu sınavı alnının akıyla sağ salim verecekler gelecekte elleri boş yakalanmamak için ne gerekiyorsa yapmak zorunda yoksa fırtına dinip toz duman ortadan kalktığında dım dızlak ortada kalabilirsiniz.

Ne yazık ki dünyada bir çok ülkede ihtiyaç olan şeyler bizim ülkemizde yatırım haline geldi, ev, araba ve hatta bilgisayar tamamen yatırım halini aldı bu yüzden alabiliyorsanız alın koyun dursun.

ÖTV konusuna gelince, ÖTV kolay kolay kaldırılamayacak bir vergi türü, KDV'yi kaldırabilirsiniz mesela kimse kimseye ama benim çok zararım olur nasıl kaldırırsınız demez diyemez ama ötv öyle değil, ötv'nin kaldırılması onlarca yıl sürebilecek sancılı bir süreç gerektirir bu yüzden ama ben bu ötv'yi vermek istemiyorum diyerek araç almamak çok mantıklı değil.

Benzer şeyleri hissediyorum; yukarıda yazmışlar zaten. İktisadi açıdan almak mantıklı zira fiyatlar sürekli yükselme eğiliminde. Ancak elalemin bir sürü AR-GE ile üretip %5-10 bile kâr etmediği bir mala hiçbir karşılık almadan üç katı para vermek, o parayla aktif olarak saçma sapan projeleri, yolsuzlukları falan fonladığımı bilmek kanıma dokunuyor.

O kadar ötv vermek koyuyor elbette ama, arabaların fiyatları her ay 10-15 bin artarken biz o kadar kenara koyamadığımız için Haziran'da bize en mantıklı gelen aracı gittik aldık. Şu an araç bayilerde yok ve sarı sitede bizimkinin muadilleri, verdiğimiz paranın 40 bin TL üzerinde satılıyor. Bunlar 3-5 bin km yapmış ikinci el araçlar, sıfırları bayilere ne kadara gelecek daha bilmiyoruz. Mantıksız bir ülkede yaşadığımız için ortak sağduyuya göre değil, mantıksız sisteme göre hareket etmek gerekiyor er ya da geç.

Mesela ev almak da bizim yaşam biçimimize ve mantığımıza hep ters geliyordu ama bu yaz İstanbul'da kiraların fırlamasıyla görünen o ki, ev alıp taksit ödemek kira vermekten daha mantıklı gelecek böyle giderse. Dilediğimiz yaşam biçimi bu değil fakat ülke gerçekleri bunlara zorluyor.

fiyatlar uzun vadede hep arttı doğru fakat şu dönem satıcıların çok güçlü olduğu anormal bir dönem.

ötv önemli bir sebep fakat asıl sıkıntı bayiiler sıfır araç getiremiyor. şu an resmen araç kıtlığı var. chip krizi ve ülkenin öngörülebilirliği düşük olduğu için disturbütorlar yeteri kadar araç siparişi geçmemişler.

en azından piyasanın alıcı satıcı arasında dengede olduğu bir dönemi yakalamak daha doğru olabilir.

2007 dizel Astra'm vardı, satıp Volvo V40 aldım. Pandemiden sonra genel olarak evdeyim zaten. Eski aracım 5.5 litre yakıyordu, Volvo 12 litre civarında yakıyor. Eskisinin Senelik 300 TL civarı vergisi vardı, şimdi 1200 civarı ödüyorum. Bakımı masrafı kaskosu sigortası vb çok daha fazla. Tamam konforu sürüşü güvenliği çok farklı ama durduğu yerde de masraf yani. Bence araç seni idare ediyorsa ve "günlük kullanmıyorsan" artan paraya toprak al dursun.