Ekşi Duyuru

Girmiyor sadece sezon geçişlerinde stok fazlası ürünlerde iyi indirim yapıyorlar, her üründe değil tabi mesela bir ayakkabının insanların pek tercih etmediği bir rengi vs

Evet. Başka ülkeden schengen dahi olsa giremezsiniz. Pasaportu değiştirmeniz gerekiyor

QR kodu bozuk olabilir, kontrol ettirme şansınız var mı? Çünkü normalde Qr okutunca Türkiyede'ki aşı katına benzer bir sayfaya yönlendiriyor.

fazla garanti gereksiz, alete iyi bakın yeter

Cihaz çok pahalı.
Fazladan garanti de gereksiz.

Şurayı iyi düşünmek lazım. Sorun olduğunda mahalledeki bilgisayarcı bir abi garanti için ödenen paraya kıyasla daha uyguna çözüm bulur mu bulur.

Hatta kullanıcı "sistem bileşenleri hakkında bilgi sahibi ve cihazı kullanma hakkında ne yaptığını biliyorsa " garantiye bile pek gerek yok.
İleriye dönük sorunu/tehlikeyi çok yakın ve mümkün gösterip bu işten para kazanmaya sigorta ya da garanti deniyor. Oysa cepten para çıkmasına sebep olan şey güvende hissetme ya da fayda almak değil, bilgisizliktir.

Cihaz garantisi alacaksanız mutlaka sigorta poliçesine ulaşıp özel şartlarını ve istisnaları satır satır okumalısınız. Görünüşte hırsızlık, sıvı dökülmesi garantisi vardır ama daima istisnaları da olur ve o durumlarda ödeme yapılmaz. Bunları bilip kabul etmeden sigortaya para vermeyin.

Gürültü yapmaz, ısınmaz, şarjı herhangi bir H işlemciye göre uzun gider. Bunlar artıları. İşlem gücü düşüktür o işlemcinin öyle render falan zorlar. Ekran kartı zaten yok o yüzden oyun olarak bir performans beklemeyin. 14inç sanırım o da ihtiyaca göre artı veya eksi olabilir.

Bende tam tersine asiri bir güven vardi ergenlik zamanlarimda. Ben bu aleti kullanirim lan yapacağım seyler belli iste diyordum kafamda kuruyordum. Dolasiyla ilk direksiyona geçtigimde cok zorlanmadim.
Odaklanma olayina da zamanla alisiyorsun. Ilk zamanlar sag tarafta sıkıntı vardi bende. Sag tarafi tam anlamıyla kontrol altinda tutamıyordum, cok yaklaşıyordum saga falan. Zamanla hepsi kolaylasiyor su an minibuscu gibiyim bütün uzuvlarim baska seyle ilgilenerek kullanabilirim havada karada:)

çok normal hemen herkeste ilk başta bir korku olur araba sürmek konusunda. aşmanın tek yolu ise kendini zorlayarak sürmek ve düzenli olarak sürdükçe bir bakmışsınız korkudan eser kalmadığı gibi artık özgüveniniz problem yaratmaya başlamış.

ilk başlarda binemiycek kadar çok korkuyosanız bir süre yanınızda tecrübeli bir sürücüyle sürebilirsiniz. ancak bir süre sonra onu bırakmaya da zorlamalısınız kendinizi ve de sürme konusunda arayı çok açmayın. yani haftada 1 gün sürerseniz sıkıntı ama en azından 4-5 gün sürerseniz o zaman alıştığınızı hissedersiniz.

Kursta öğrendiğim ilk günler gergindi biraz. Korkmuyordum ama stres yaşıyordum. Bir süre sonra beyniniz halledecek her şeyi. Zamana bırakın. Bol bol kullanın.

hiç sürmeden önce senden daha çok korkuyordum. kursun 3-4.günlerinde bitti gitti o korku. motor beceriler geliştikçe yoluna giriyor her şey

bende de var ayni korku, yenemedigim icin hala araba kullanamiyorum, 16 yildir ehliyetim var :/

Sabah Cok erken saatlerde sür.

@in vino veritas +1 özellikle İstanbul'da yolcu olarak bile strese giriyorum trafikte.
Yarışmaya 18 yıllık ehliyetle katılıyorum.

Senin gibi olan var, evet. Ve çok uzun yıllardır bu korkumu hiçbir şekilde aşamadım.

Arabayı çalıştırdığım anda, elim ayağım buz kesiyor.

Böyle geldi, böyle gidecek. Kabullendim artık, rahatım.

Trafik ve şoförlük tamamen tecrübe ve dikkat gerektiren birşey. Kaza yaparak, yandaki arabaya sürterek, park ederken kaldırıma çıkarak, yokuş yukarı kaldiramayıp stop ettirerek hem tecrüben hem dikkatin artacak. O yüzden relax ol, bunları yaşaman senin yararına

sürdükçe alışılıyor ve araba zamanla bi uzuv haline geliyor :) tek püf noktası biraz rahatlama ve pratik. sabah erken saatlerde çık +1

Ben varim. Birisine carpmaktan ve bunun basima dert olmasindan korkuyorum. Ozellikle Turkiye'de yollar cok rasgele, insanlar cok agresif. 16 yildir ehliyetim var benim de :D

Bende de çok büyük bir korku var araba kullanmakla ilgili. Sürekli önüme bir hayvan veya çocuk atlayacakmış ya da yanlış bir şey yapıp diğer arabaların altında kalacakmışım falan gibi düşünüyorum. 7 sene önce öylesine ehliyet alıp kullanmadım hiç bu seneye kadar ama birkaç ay önce ilk kez kullanmaya başladım. Tek başıma çıkmadım hiç ama direksiyon koltuğuna oturdukça korkularım geçmese de biraz azaldı diyebilirim. İstanbul o kadar büyük ve karışık ki Yeniköy’den Üsküdar’a gidebilince falan bir özgüven geldi sanırım.

kardeşim sormuş olduğun soruda bulunan koordine ve komplike kelimelerinin anlamlarını dahi bilmeyen binlerce insan var trafikte her gün araba kullanan. öyle odaklanacak bir şey yok, zamanlar alışılıyor. hızlı gitmediğiniz sürece ve fren pedalının hangisi olduğunu karıştırmadığınız sürece birisine zarar vermezsiniz. ben çok kaza geçirdim, bi yerden sonra ona bile alışıyor insan. daha bu pazar öndekine vurdum, sakince gidip "napalım tutanak mı tutalım para mı vereyim?" dedim. ilk zamanlar olsa "şimdi nolcak napcaz nasıl yapcaz?" olurdum.

özetle, korkma, odaklancam diye kasma, bisiklete binmek gibi bir yerden sonra ellerini bırakmaya bile başlıyorsun.

Nasıl bir odaklanma sorunundan bahsediyorsun o önemli. Ben korkuyorum tam da aşamadım çünkü adhd var bende. Ciddi bir odaklanma sorunum söz konusu yani hayatın birçok alanında. O nedenle parkurda denediğimde üst düzey konsantre olmayı telkin ettim devamlı kendime. Bir süre sonra işe yaradı. Böyle teşhisi konmuş bir durum yoksa alışmakla ilgilidir bence tamamen.

bir süre sonra araç elin ayağın gibi bir parçan oluyor. çok zor durumlar dışında odaklanmaya ihtiyacın yok. beynindeki otopilot sürüyor zaten. yani frene basayım, şimdi yol açıldı gaza basayım gibi düşünerek verilen tepkiler yok. yolda nasıl düşünmeden yürüyorsan öyle bir eyleme dönüşüyor araç sürmek.

zamanla algıla ve sezgiler de buna göre şekilleniyor. karşındaki, yan şeritteki aracın nasıl tepkiler vereceğini. yolda giderken kenardaki aracın tekeri yola doğru dönükse önüne fırlayabileceğini düşünmeden fark ediyorsun.

düşünerek kullanmak çok zor ve yorucu.

Ben öğrenmekte sorun yaşamamıştım ehliyeti aldım ama çocukken iki kaza yaşadım araba içindeyken o korku geçmedi hala. Hatta yanımda başkası kullanırken bile ölecekmişim gibi hissediyorum her yere metro marmaray ile gidiyorum.

f/p olmaz bi macbook alın bence

Başlasın bi önce, belli olsun ihtiyaçlar alırsınız, 11.11 indirimleri falan da var. Okul kazandığı anda kitap, malzeme, ekipman aşırı aşırı bir hevesle para döken arkadaşların çoğu sonradan pişman oluyor. Ha bilgisayardan pişman olunmaz belki ama neyin acelesi.

ay ne bileyim ya... yazilim okuyor ya hani, iyisini arastiriyoruz ama orta halli bir sey alabiliriz gibi...

Bilgisayar mühendisliği mezunu olarak yazıyorum:
4 sene kullanmasını istiyorsanız, ileride alacağı daha çok performans isteyen dersleri de yapabilsin diyorsanız iyi bir şey almanız lazım.

İlk 2 sene aslında ortalama bir bilgisayar işini görür. Ama sonradan ortalama üstü bir şeyler onun işini çok kolaylaştıracak.

*kod çalışmasını beklemek çok dikkat dağıtıcı motivasyon düşürücü bir şey. İşini ne kadar hızlı hallederse bir bilgisayarda dolaylı olarak daha başarılı olma şansı daha fazla.

ilk hafta itibariyle bilgisayar gerekecek. ufak tefek dokümantasyonlar yapması gerekecek ya da ufak tefek ödevler verecekler *hello world" yazdırmak gibi.

Bir yazılım öğrencisinin elinin altında her zaman bilgisayar olması lazım. İlk günden itibaren.

yakmayın yani çocuğun hevesini. sonra o heves geri gelmez.

Çok abartmanıza gerek yok. Normal eğitimde öyle çok güçlü bir bilgisayara gerek yok. Sıradan bir bilgisayar işini görebilir. Şarjı iyi gitsin. Bir de ssd olsun.

Ama mesela oyun oynamayı seviyorsa ona yönelik bişey alabilirsiniz.

* Bir de benim önerim macbook almamanız yönünde. Ben gündelik hayatımda macbook kullanan bir developerım. Ancak üniversitede eğitim alacak olan arkadaşın geneldekilere benzer bir bilgisayara sahip olması daha mantıklı olabilir. Sadece windowsa uyumlu bir ide-ortam kullanması gerekebilir ya da macbook farklı olduğundan sıkıntı yaşayabilir. Hangi okulda okuyor bilmiyorum ama iyi eğitim veren bir okuldaysa zaten bilgisayarına linux kurması gerekir. Normal bilgisayar hayli hayli iş görür yani.

Elinin altında idare eder bir laptop olduğunu düşünerek yazdım ben de tabii bu arada. Yakmayın çocuğu tabii :)

(bkz: macbook pro)

bilgisayar mühendisliğini kazandığımı öğrendikten sonra benzer bir telaş yaşamıştım hey gidi günler. hayırlı olsun öncelikle. tavsiyem 4-5 yılını çok rahat çıkaracak bir bilgisayar almanız. idarelik bir şey almayın sonra can sıkıcı olabiliyor.

esasen okulda göreceği dersler için çok aşırı sağlam bir bilgisayar gerekmiyor. fakat okul dışında 3-4. sınıfta kendisi projeler geliştirirse, stajlara giderse, gönüllü projelere katılırsa bilgisayar performansı biraz daha üst seviyelere gelse iyi olacaktır. kafanızı karıştırmadan 3 pc atacağım. eğer kendisi macbook kullanabilirse ve basit oyunlar dışında oyun sektörüyle içli dışlı değilse mutlaka macbook'u tercih edin. eğer macbook alacaksanız eğitim desteğ indirimi var öğrenci belgesiyle gidin mutlaka. biraz oyuncuysa 2. seçeceği tavsiye derim. ama oyunla hiç alakası yoksa 3. seçenek iyidir.

bütçenizi çok bilmediğim için nispeten makul şeyler buldum.

1- www.apple.com

2-www.monsternotebook.com.tr

3-www.hepsiburada.com

Ben mac kullanıyorum piyasayı da çok bilmiyorum ama en az 16gb ram ve ssd olsun bilgisayarında mutlaka.
Yukarıdaki 3. Seçenek iş görür mesela.
İlk sene birer tane alan dersi olacak evde bilgisayarı varsa mevcutta acele etmeyin ama sonraki seneler her derse ayrı bir program kurmak gerekiyor projeleri yetiştirme derdine bir de bilgisayarı eklemeyin derim.

En azından 9-10 bini gözden çıkarın derim. Para sorun olacaksa monster bilgisayarlara bakın. Ama msi iyidir. Macbook özellik olarak leş bir bilgisayar. Hele air versiyonuna asla para vermeyinZ İçindeki intel iris plus/xe grafik kartları nvidia serisine yaklaşmıyor bile.

Olabildiğince minimum para harcayalım diyorsanız Lenovo markası sizin için uygun olabilir.

www.hepsiburada.com

8GB ram ve 8 çekirdek işlemci normal chrome browser açıkken c++ derlemesine, matlab açık tutmasına veya python kod yazmasına fazla fazla yetecektir. 14" olması da taşımada , grup projelerinde, starbuckslarda işini oldukça görür.

hahhaha gidersin gidersin

Çok büyük ihtimal gidersin.
Aralik güzel, noel pazarlari olur süslemeler falan :)

Colmara da gidin. Gidersiniz. Yurtdisi ucuslar acildi zaten. Umarim kisin tekrar kapanmayiz.

wmf'in cromargan olayını seviyorum.
yani yakından görüp kalınlıklarına göre karar verin bence.
modele göre de değişebilir çünkü.
normalde zwilling derdim ama sanki çelik konusunda wmf gibi.

Ne farkları var iki markanın çelik tencerelerinin

Biri iade ederse vs şansınız olabilir. Stok yenilemiyor

büyük kulüp sahil yolunda, yani cemil topuzlu'da.
raket'le ya da dalyan'la karıştırıyor olabilirsiniz.

büyük kulüp'se eğer, 4-5 yıl önce 50 bin civarındaydı.
sonra ne oldu bilmiyorum.

Referansla alım yapılıyor yalnız. Parası neyse vereyim durumu yok diye biliyorum.

100.000 TL civarıydı en son

bana bir prof. dr. asetik asit, alkol vb. tuhaf bir ilaç karışımı yaptırtmıştı eczaneden. deriyi kasıtlı olarak tahriş etmesi için. ve ayda 1 lokal kortizon iğnesi yapıyordu.
kortizon kullanıyorsa sarımsağa gerek yok.

ben de ayda 1 kortizon iğnesi olarak atlattım. öncesinde sarımsakla yaptığım tedavi bir yanıt vermemişti. bağışıklığı güçlü tutmak, uykuya önem vermek ve stresten uzak durmak da şart.

Ama solüsyon olarak verilmiş kortizon; fark eder mi?

sackiran bir bagisiklik sistemi hastaligidir (otoimmun hastalik) - bilinen bir caresi yok. deneme asamasinda bir ilac var ama immun baskilayici, kullanmaya degmez bence. ilaci birakinca tekrar dokuluyor.

su meshur sarimsak vs kurleri ile ilgili: sackiran, lokal plaklar halinde gozukur genelde ve HIC BIR SEY YAPILMASA BILE yaklasik %80 ihtimal kendiliginden duzelir. bu sansli kesimdeyseniz ve arada X kürü Y kürü denediyseniz bu spontane duzelmeyi yaptiginiz küre baglayacaksinizdir, ama oyle bir sey yok. dunyadaki milyonlarca alopecia areata hastasi ve doktorlari sackiran deyince herkesin otomatik soyledigi "sarimsak!" i bilmiyor degiller. ise yariyor olsa kullanilirdi pratikte.

kortizon da gecici bir umut ilacidir. cok agir bir atak gecirmiyorsa (kiminde ataklar halinde gelir bu dokulme geri gelme olayi) kortizon buyuk ihtimal ise yarar! ...ama kortizonu biraktiginiz anda tekrar dokulur. kortizonu da surekli kullanamazsiniz.

sansliysa, kortizon yardimci olur, etkisi gectiginde ise saclari normalde geri gelecegi ana denk gelir. ama kortizon kullanmasa bile: duzelecegi varsa duzelir, duzelmeyecekse duzelmez.

insanlar genelde caresi olmayan bir hastaliga yakalandiklarini kabullenemiyorlar. size bununla ilgili sayisiz kür satacak insanlar, eczaneler, sarlatanlar cikacaktir. sonuc icin paranizi bosuna harcamayin. kabullenemiyorsaniz deneyin tabii. ama cidden bilinen bir caresi yok. bu cogu otoimmun hastalik icin boyle.

eger ilac testlerine katilmak isterse kuzenin, almanya'da Tofasitinib ve Ruxolitinib etken maddeli deneyler varsa girebilir. bu ilaclar cogu kiside ise yariyor evet, ama dedigim gibi bagisikli sistemi modulatoru bunlar ve bir cok uzun vade yan etkileri var. eger sac / sakal / kas / kirpik / vucut tuyleri kaybi cok degilse deneylere almayabilirler ama kontrolden cikarsa belki dusunebilir doktora danisip. zaten doktora danismadan vermezler boyle ilaclari.

bunlar disinda su anda yapilabilecek hic bir sey yok beklemekten baska. gercekten.

Ben hiç doktora gitmeden sadece sarımsak sayesinde kendi kendime sürüp kurtulmuştum

Bende de deviasyon var bende yuzerken zorlaniyorum..

Ayrica

Berber sacimi yikarken egil dediginde de panik atak geliyor..

Deviasyon esittir huzusuzluj bogulucam hissidir

burun tıkaçlarıyla full ağızdan alıp vermeyi denediniz mi

Yok denemedim burun tıkacını o işe yarar mı ki?

kafanız suyun içindeyken nefesi ağızdan ve burundan boşaltıp, tekrar alırken ağızdan alın.. burundan alınmaz zaten.. doğru teknikle yüzerken başınız omuzlara temas halinde olmalı.. bu sayede nefes alırken ileri uzattığınız kola doğru hafif yan dönmeniz yeterli olur..

bu alışkanlığı ve kas hafızasını oluşturabilmek için "yan yüzme" egzersizleri yaptırır antrenörler.. size de onu tavsiye ederim.. sağ kol ileri uzanmış, başınız ileri uzanan kolun omzun üzerinde yatık (başınız omuzdan kesinlikle ayrılmayacak)sol kol gövdeye yapışık olacak şekilde vücudu sağ yana dönmüş halde sadece ayaklarla ilerlersiniz.. sol taraf için de aynı şekilde sol kol ileride, başınız sol omuz üzerinde, sağ kol gövdeye yapışık, vücut sol tarafa yatık pozisyonda olacak..

bu şekilde serbest stilde nefes alma işinin pratiğini yapmış olursunuz..

psikolojik. burnunu mandalla ful kapatsan bile yuzebilirsin.

Burundan alinmaz zaten +1 demeye geldim.
Yuzme tekniginizi gozden gecirin +1

@sahlanankoc un bahsettigi egzersizi Havuzda kenarlara tutunarak yapabilirsiniz.

@gainlifefitnes

üsküdar merkezde

savunma amaçlı kick boks çok beklediğinizi vermeyebilir. Ama iyi kardiyo sağlar.
Kas kütleniz zayıfsa biraz ağırlık antrenmanı da eklemeniz iyi olabilir.

ilamsız icra takibi başlatabilirsiniz. bir takım şartları var, borçlu kişinin bulunduğu ilde icra dairesine başvurmak gibi. araştırabilirsiniz.

peşin not: yasal süre içerisinde itiraz ederse, sizin lehinize bir durum çıkmayacaktır.

Borç olarak açıklama yazmadınız ama karşı taraf bunu ne için aldığını nasıl anlatacak? Bir ticari ilişki, hizmet vs yoksa bir şey yazmadan da gönderdiğin parayı geri alabilmelisin mantıken. Duyuruda bir sürü hukukcu arkadaş var, illa ki biri fikir verir.

parayı neye istinaden gönderdiğini sen ispat etmek zorundasın. yaptığın eft/havale işlemini sen yaptın. internet bankacılıından senin kontrolünde yada şubeden senin imzanla gitti. sebepsiz zenginleşme için senin bilgin olmadan senin hesabından gitmiş olmalı o para. bence bir şey çıkmaz. borç yazmış olsan bile bir şey değişmezdi.

@John Bloor, Yargıtay, açıklama kısmında borç olarak gönderildiği açıkça yazmayan EFT2lerin, bir borcu ifa etmek için gönderildiğini kabul ediyor maalesef

Aramızda mesajlaşmalar filan var bu arada? Onlar işe yaramaz mı?

@nefertarii aranızdaki mesajlaşmaların bağlayıcılığı yok. Mesela aranızda resmi olarak bir kağıt, sözleşme, anlaşma yok. Aranızda bir anlaşma olsa ister açıklamalı ister açıklamasız olsun. Nihayetinde o parayı borcuna istinaden göndermişsindir. Burda öyle bir şey yok. Borç olarak verdiğini sen ispat etmek zorundasın

"Aramızda mesajlaşmalar filan var bu arada? Onlar işe yaramaz mı?"

alacağın miktarına göre değişir. Bir avukata danışın...

ben de fedex'le ile göndermiştim ve karşı taraf fedex'le çalıştığı için bana gümrük formlarını onlar doldurup göndermişlerdi. büyük ihtimalle o form işlerini burada siz çözeceksiniz.

Görmediğin eve para vermen üzücü ama ikinci olay herkesin başına gelebilir. Bu kadar üstüne düşmenize gerek yok, dolandırmaya çalışan insan çok fazla, gerçek anlamda her yerdeler. 2 sene önce takside 10 liralık yola 50tl verdim 40tl sahte para vermiş şerefsiz gece 2 idi böyle bi ihtimalde aklıma gelmediğinden hiç paraya bakmamıştım. Şimdi aldığım her paraya aldığım kişinin gözünün önünde ayıp olur falan demeden bakıyorum. Tedbir al yeterli, farklı şekillerde yine dolandırılabilirsin ama aynı ya da benzer yöntemler için tedbir alıp online işlemlerde 2 kat dikkatli olursan yeterli.

Kart kullanmayı acilen bırakmalısın.

eft mesajina su su sebeple borc vs. yazdin mi? mahkemeye falan verip karsidakinin canini sikabilirsin anca oyleyse.

aşacak bir sey yok, kimseye para mara gonderme basin agrimaz.

Fazla üzme canını. Yaptığın yanlıştan ders almazsan hata olur, öbür türlü iyi bir tecrübe oldu sana işte.

Doğrudan banka ile şubede görüşmelisin. Onlar işlemi geri çekemiyorlar ise yasal süreci sana anlatmaları lazım.

Bunlar hep tecrübe, bundan sonra evi görmeden ve sözleşme yapmadan para göndermeyeceksin. Borç isteyen arkadaşına da borç vermeyeceksin.

Ama benzerlerini de yapma, hepsini tek tek tecrübe edersen batarsın :)

Mesela 2. el uzak alışverişlerde de hemen eft yapma, ya da parayı almadan ürünü gönderme.

Pislik ihtimali aklına gelse de hayır diyemiyor olabilir misin?

Ya ikincisinde gelmedi, çünkü dediğim gibi tanıdığım biri. Herif resmen bizi dolandırabilmek için bizim derneğe gönüllü olmuş ya…
Ev meselesinde açıkçası 1.5 senedir ev arıyordum ve burama kadar gelmişti. Too good to be true durumunu sezdim ama ya bu fırsat gerçekse ve ben yine tereddüt ettiğim için kaçırdıysam diye düşündüm. Çünkü çok ev kaçırdığım oldu. İkincisi de sarı sitedeki sahte ilanlardan haberi olmayan tr’deki 2-3 kişiden biriydim o aralar, yeminle aklıma bile gelmedi… sonra sahibinden sahte ilan filan diye aratınca farkına vardım, benim salaklığım ya… ve hala da devam ediyor… savcılığa şikayette bulundum ama bir şey çıkmadı ya. Avukat arkadaşım da pek umutlu değil.

Diğer gerizekalıya gönderdiğim paraya da açıklamaya transfer yazmışım, borç filan değil. Üff bıktım ya…

20 lira icin anasini babasini kesenlerin memleketinde yasiyoruz. bunu hic unutma. gordugun her sey aksi ispatlanmadikca sahte, para alis verisi iceren her sey aksi ispatlanmadikca dolandiricilik, borc verince geri alma, alirsan da kayipta olmama ihtimalin cok dusuk. o para geri dondugunde faiz almiyorsan kus kadar olur degeri zaten, o da donerse.

bunlari bir kagida yaz, arada acip bak.

Eli yüzü düzgünse libadiye

Bosna Bulvarı

bir şişeden fazlası normalde yasak. buna duty free de dahil. gümrükte rastgele seçip bavula bakıyorlar bulurlarsa vergisini ödüyorsun.

gelirken sorun olmuyor bagajdaki içki. şöyle zaten gelişte herhangi bir kontrol olmuyor. Sadece çıkış kapısının orada memur yanından geçerken 100 kişiden birine gel bakayım diyebiliyor sadece. O da hiç başıma gelmedi.

Olmaz
Son gelişimde 6-7 şişe vardı valizfe
Ve x-ray’de çevrildim. Kimse bişi demedi

Olumsuz bir durum yaşaman mücize olur. Her gittiğimde 5 litre alkol ile dönüyorum.

kıbrıs uçakları indiğinde gümrükçüler kontrolleri biraz artırıyorlardı. eğer aynı saatte kıbrıs uçağı da indiyse free shoplarda biraz zaman geçirin :)

Defalarca litrelerce içkiyle geldim
6-7 kez de gümrüğe girdim
1 kez bile içkiye vergi istendiğini görmedim
Sorun olduğunu da görmedim

geçebilirsin ama biraz karışık bir işlem.

docs.microsoft.com

Ben daha once bunu cok yaptim ama telefon da acip sorun.

Geçen ay Pegasus ile uçmuştum. Sadece tek bir kabin boy valize izin veriyorlar. Hatta kol çantasını içine koydurmuşlardı. THY aynı mıdır bilemem tabii.

Thy’yi aradim, ayni canta icinde olmak sartiyla izin varmis.

24 saat içinde deniyor normalde. pcr express var birkaç saatte çıkıyor sanırım o ondan daha pahalı. bi de pcr ultra expres mi ne var o da bir saat içinde galiba ama pcr'ın 2 katından fazla sanırım.

anlayacağın geç kalmışsın biraz ama türkiye bazı ülkelerden pcr istemiyor hızlı test de oluyor. mesela almanya.

h.limaninda bilen yapilan yetistigine gore hastanede yapilan da yetisir. özel hastanelerden bir ikisini ara muhtemelen sorun cozulecektir.

ben de alacak olsam silver 7'den almak isterdim. büyük ihtimalle en çok aksiyon, geçiş vs. orada yaşanacak.

bölüm/blok olarak da 262 yi tercih ederdim. üstte ve viraja en yakın bölüm

pist uzmanı olarak söylüyorum silver 1 en iyi yerdir.starttan tam gaz gelen araçların girdiği ilk ve en keskin viraj.
motor ve frenleme sesleri hala kulağımda.

hesap değiştirme veya taşıma diye bir şey yok.
yeni bankada hesap açıyorsun. parayı eski hesaptan yeni hesaba transfer ediyorsun.
olay bu.

Param hep döviz mevduatında; ay bununla uğraşmak çok uyuz…


Bu arada yapı kredi’de world Business ve aidos premium kartlarım var, hesabı garanti’ye taşıyınca bir şey olur mu bu kartlara?

Döviz mevduatı ise swift yapmanız gerekir. Komisyon alırlar. Komisyon vermek istemiyorsanız şubenize gidip paraları nakit olarak çekip Garanti Bankası'na götürmeniz gerekir. Ben benzer durumdayken swift yapmıştım. O kadar parayla etrafta gezmek istemedim.

YK kredi kartlarını kullanmaya devam edebilirsiniz tabii ki.

Circirt; bir tarafi yapiskanli cirtcirt var onu pencere cercevesine yapıştırıyorsun, üstüne o tülü geciriyorsun o cirtcirtlara.
Ise yariyor.
Ama sorun; onu tekrar cikartman gerekirse kolay değil. Yani bana kolay gelmemisti ama zamanim dz yoktu ugrasamadim.

Cırt cırtlı en iyisi ve kolayı. Bi tarafı bantlı, oradan pencereye yapıştırıp diğer cırt cırt kısmına da bez sinekliği yapıştırıp hallediyorsun. Attığın bana pahalı geldi daha makul fiyatlar olması lazım

Is gorur de bu pahali.

buldugunuz seyler icin genelde fiyat arastirmasi yapin, ayni urun n11 de falan yari fiyatina var ama o bile pahali gereksiz bence. ben soylelerinden aliyorum: urun.n11.com (bu fiyattan daha ucuza da cikar benzer urunler) her yaz degisiyorum.

koctas'ta onun daha ucuzlari var, ben yaptim gayet guzel. biraz ugrastiriyor sadece.

Merhaba;
Sabit sineklik yaptırma işini ev sahibi ile konuştunuz mu, sonuç olarak evde demirbaş olarak kalacak ve olması gereken birşey, en sağlıklısı pileli akordiyon sineklik yaptırmak olur.

Cırt cırtlı olanları balkon kapılarında kullanamıyorsun, bunun haricinde cam için düzgün kesilir, montajı yapılırsa iş görüyor.

www.hepsiburada.com
bundan aldım, çift taraflı bantla yapıştırdım gitti bitti. çok da iyi oldu. cırtcırt falan da yok, gerek de duymuyorum.

açık bildiğim kadarıyla.
evimin çok yakınındaki tesisle daha yeni konuştum havuz üyeliğiyle ilgili.
kapalı havuz üyeliğinden de bahsettiler, "tekrar kapanırsak, sizin üyelik süreniz de ona göre uzayacak, daha önce öyle yaptık" falan dediler.
açıklar yani.

daha geçen gün belediyeden mesaj geldi.. havuzlarımız ve kurslarımız açılmıştır diye.

açılacakmış, ben de kurs arıyorum bu aralar.

selanik'e uçakla gitmek bana pek mantıklı gelmiyordu o yüzden hep otobüsle gittim. gerçi otobüsle de 10 saat filan sürüyor. selanik'e ulaştıktan sonra oranın otogarına gidip halkidiki otobüslerine binmen gerekiyor. gerçi bazı firmalar otogarda bırakıyor bazısı doğrudan merkezde bırakıyor, onu sormak lazım. selanik'ten halkidiki'ye ulaşım 1-3 saat arası sürer. epey duruyor çünkü otobüs, özellikle halkidiki'ye ulaşınca beldeleri dolaşıyor işte.

cassandra, sithonia ve athos olarak 3 parçadan oluşuyor halkidiki. athos'ta manastır var oraya komple girilmiyor zaten. özel izinle filan ziyaret edilebiliyor sanırım detayını bilmiyorum, ama tatil filan yapılamıyor yani öyle. cassandra tarafı daha hareketli sithoina daha sakin olarak bahsediliyor genelde. ben farklı zamanlarda birer hafta kallithea, sikia ve neos marmaras'ta kaldım. bence en iyi deniz sikia'daydı. sikia'nın merkezi biraz içerde ama paralia sikias denen bölgesinde kalmak lazım gidilirse. sikia plajı demek zaten aslında. orası çok sakin pek fazla işletme de yok. sakin ve güzel deniz istiyorsan güzeldi. neos marmaras daha büyük ve merkezi bi yer. yazlık belde gibi daha çok. biraz daha etrafta bişeyler olsun dersen orayı tercih edebilirsin. bu ikisi sithonia tarafında. kallithea da kötü değildi ama bunların gerisindeydi, çok oldu zaten oraya gideli, pek bir şey söyleyemeyeceğim onun hakkında. afitos'u övüyolar baya ama bi türlü denk getirememiştim oraya da bak bence.

ordan başka adalara geçiş yok bildiğim kadarıyla ama halkidiki'ye gidiyosan bi de adalara gideceğim diye kasmana gerek yok bence. 5 gün de bütün halkidiki'yi dolaşacağım dersen yetmez tabii ama güzel bi tatil için yeterli. aracın olmayacaksa zaten halkidiki içinde beldeler arası ulaşım çok sık değil, yani bi yere gidip orda kalma ihtimalin yüksek. ulaşım biraz zaman alıyor işte, özellikle otobüsle selanik + oradan halkidiki şeklinde olursa. ktel de selanik içinde otobüs ulaşımını yapan firma, halkidiki'ye de onlar gidiyor. onların sitesinden nereye, ne zaman gidiyolar filan bakabilirsin.

şu hatta işte dediğim site: ktel-chalkidikis.gr

1- Vizeler ve tatile gidiş şu sıralar yok zannediyorum pandemi sebebiyle
2- İstanbul'dan gideceksen otobüsle Selanik'e gitmek de bir seçenek
3- Halkidiki ada değil, yanlış anlaşılma olmasın
4- Halkidiki o kadar muazzam güzeldir ki hiçbir adaya gitmene gerek yok bence.
5- Değil 5 gün, 5 ömür yetmez :P
6- Marmaris'e benzetiyorum Halkidiki'yi, her tarafında muazzam güzel koylar, kumsallar, denizler vs.

Bence Thassos hem daha yakın hem daha güzel.
Nerede yaşıyorsun bilmiyorum ancak kendi arabanla gitmek en kolayı olacaktır.
Thassos’a da Halkidiki’ye de gittim. Thassos’a her yıl giderim ancak Halkidiki’ye bir daha gideceğimi zannetmiyorum ki hemen hemen her yerini gezdim.

Halkidiki ada değil bu arada

Halkidiki tarafları çok güzeldi. Güzel sakin bir tatil yapabilirsin.

Selanikten halkidiye gitmek istiyorsan aşağıdaki otobüs garına gitmelisin.

www.google.com!4m5!3m4!1s0x0:0x3a837f7f89c79fbd!8m2!3d40.5751123!4d22.9840286

Otobüs seferleri seyrek olabiliyor. Selanikten 2 - 3 saate güneye kadar inebilirsin.

kassandra biraz daha canlı daha kalabalık yarım ada. Sithonia daha sakin aile pansiyonlarının olduğu bölge. Diğer yarımadaya turistik faaliyetler yoktu.

Hangi tarafa gidersen git memnun kalırsın. Denizi ve kumsalları efsaneydi.
Önceki yıllarda türklerde ipsaladan girip selanik e girmeden buralara gidiyorlardı.

Orta halli pansiyon tutup kahvaltıyı pansiyonda yaparsın, akşamlarıda çok güzel balık yersin. Mis gibi ahtapot tava ve saldalyaları var.

araba varsa direk araçla gitmek daha mantıklı.

yalnız yunanistan turist vizesi vermiyor şu an.

Selanik istanbul araba ile 6 saat. 10 senedir her yaz araba ile balkan turu yapıyorum, şiddetle tavsiye ederim. Halkidiki de plajlari ile gayet tatmin edici, ucuzlugu ile sasirtici bir yer. Gerci avro olmus comolokko, artik ucuzlugu bize gore degil.

Eger araba ile dusunurseniz özelden genis bilgi verebilirim. Kavala, iskece, dedeagac sehirleri de selanik e gelmeden gorebilecegin yerler hem.

Ay evet ada değil biliyorum; ordan yakın adalara geçebilir miyim diye sormak istemiştim güzergah sorma anlamında:)))

limit kalmamisken faiz falan gelmis olabilir.

Ödeme yapmak istediğimde 0 TL borç görünüyor ama… ödeme yapılacak bir şey yok.

bekleyen islemlerde bir sey var mi belki onu odeyemiyorsunuzdur.

borcun eksi olması fazladan para yatırınca olmuyor mu?

borç eksi yani borç yok üzerine para var gibi.

ben öyle biliyordum ama emin değilim.

Üstteki arkadasa katiliyorum. Borctan fazlassi yatinca eksi gorunuyor benimkinde

her banka kafasına göre takılıyor. Borç yoksa büyük ihtimalle fazla yatırdığın miktar o.

Mesela TEB benim yaptığım ödemeleri eksi x lira, satın aldığım şeyleri düz gösterirken,
Garanti yaptığım ödemeleri artı x lira, harcamaları eksi lira olarak gösteriyor. Tam zıtlar yani.

Gidip kalmadım ama wishlist'imde şu iki ev var :
www.airbnb.com.tr
www.airbnb.com.tr

yaparsın.

koltuk seçiyosan eğer 35 tl ücret çıkıyor. ( biletin ecofly ise ) sistemin atadığı koltuk seçimiyle bedava yapabilirsin ama hep koridor çıkıyo.

thy kendisi de para istiyor "bilet alırken belirlemek istersen". Ama 24 saat kala checkin yaparsan bedavaya seçersin. (random mu veriyor seçiliyor mu bilmiyorum, en son 2-3 yıl önce seçiliyordu ama bu Temmuz'a aldığım nasıl olacak görücem. Baya pegasus gibi olmuş bunlar da demek)

E aletli pilates?
Bir de ağırlık.

Aletli pilates yapıyorum zaten… arada hiit ile karışık yapıyoruz da. ya şaka gibi gevşek bildiğiniz alt taraflar, sarkık da değil…

Nasıl bir spor yapıyorsunuz bilmiyorum ama mutlaka ağırlık ve direnç bandı kullanın. Direnç bandı için kumaş olanları tavsiye ederim kesinlikle, daha uzun ömürlü oluyorlar. Ben oma fitnesstan almıştım hala sımsıkı ve kopma olmadı. Dambıl veya halter de almanızı öneririm. Bütçenize göre uygun olanı seçebilirsiniz. Ama ağırlıkların değiştirilebiliyor olmasına dikkat edin, o çok önemli.

Son olarak tüm vücudunuzu çalıştırmaya özen gösterin diyebilirim, tecrübelerime dayanarak.

sıkılışma dediğiniz şey o bölgedeki yağın azalıp kasın artması demektir.
bunun da en etkili hatta belki de tek yolu direnç antrenmanıdır.
bunu ağırlıksız sadece vücut ağırlığıyla, ekstra ağırlıkla ya da direnç bandıyla yapmak ise sizin vücut özelliklerinize göre karar vermenize kalır.

kuvvetlenen, hacmi artan kas kütlesinin üzeri yağ ise ne kadar spor yapılırsa yapılsın o yağlar yine de lömbür lömbür sallanacak ve sıkı olmayacaktır.

protein ağırlıklı beslenme
meyve sebze ihmal etmemek
zeytinyağını ihmal etmemek: hem gerektiği hem de mineral-vitaminlerim yağ formunda depolananları için
bol su
az soda

3 set karşılığı: düşük ağırlıkla ya da cardio ile kilo vermeye yönelik çalışma

3 set zorlanacağın ağırlık

@Dejin nasıl yani anlamadım?

sıkılaşma için direnç ve ağırlık gerekir, kardiyo, hiit gibi nabız yükselten antremanlar yağ yakımını hızlandırmaya yarar. yağlı iseniz bunları da yapmalısınız ama çok yağlı değilseniz kilonuz ideale yakınsa sadece sıkılaşmak istiyorsanız kesinlikle direnç ve ağırlık eklenmeli. sadece hiit yaparsanız yağ gidebilir ama altında kas yoksa istediğiniz görüntü zor, sadece ağırlık çalışırsanız da zor. total bir çalışma lazım. bunun için de beslenmeye dikkat etmek, yağ yakmak, kas çalışmak.

bana kalırsa esneme de ilave edilmeli. çünkü güçlenen kas kısalıyor, güçlü oluyor evet ama esneklik ve mobility azalıyor. ama bir yandan da güçlü kas daha iyi esniyor. kası güçlendirir güçlendirmez esnekliğini de desteklemek gerekiyor. benim gittiğim yerde hocamız hiit(tam hiit denemez ısınmak için yaptıklarımız), direnç, esneme, ağırlık hepsini birlikte yaptırıyor. ağırlığımız kendi vücudumuz.

ben de aletli pilates yaptığımda beklediğim sıkılaşmayı gözlemlememiştim

Önce kas kütlenizi artırmanız, sonra yağ yakmanız lazım.

Bu da ancak sağlıklı beslenme ve tüm vücudu çalıştıran bir egzersiz yaklaşımıyla olur. Vücudun tamamını çalıştırmadan sadece belli bölgelere yoğunlaşmak sakatlık riskini artırır.

Yazıldığı gibi ağırlık ve direnç bandı önemli.

Ama bunları mutlaka ya bir kişisel antrenörle, ya da fitify, freeletics gibi ağırlık antrenmanları içeren antrenman uygulamalarıyla düzenli kullanmanız lazım.

Kendi kafanıza göre giriştiğiniz antrenmanlar sakatlanmanıza ya da sonuç alamamanıza neden olabilir. Antrenör yoksa bile en azından uygulamaları kullanın. En azından neyi ne sıklıkta tekrarlamanız gerektiği konusunda sizi yönlendiren bir sistem olur.

Bu arada 6 ay çok erken, özellikle herhangi bir antrenman geçmişi yoksa oldukça erken sonuç görmek için.

İnstagramda 3 ayda sıkılaştım diyenlere aldırmayın. Onların çoğu ciddi kas kütlesi olan yıllardır düzenli antrenman uygulayan insanlar. Kardiyo ile fazla yağları yakınca, altta kalan kas kütlesi görünür oluyor. Yeni kas üretmiyorlar yani.

Ciddi kaslı ama yağ oranı fazla bir insanın 6 ay antrenmanla alacağı sonuç farklı.

Kas kütlesi zayıf, yağ kütlesi fazla bir insanın 6 ay antrenmanla alacağı sonuç farklı.

Bunu bir yaşam tarzı şeklinde düşünmeniz ve uzun vadeli beklentiler geliştirmeniz motivasyon için önemli.

Bir sürü teori var ama, bir insan yılda 8-12 kg arası kas kütlesi kazanabilir ortalamaya vurunca. Bu bünyeye göre az ya da fazla olabilir.

Ama bundan daha hızlı yağ yakabilir. Yani sen düzenli antrenmanla yağ yakabilirsin. Ama o yaktğın yağın yerine koyacağın kas kütlesini inşa etmen daha uzun sürecek. Bu süreçte de belki zayıflayacaksın, ama henüz istediğin oranda kasın olmadığı için o bölge yine şu ankinden farklı görünmeyecek sadece küçülecek.

Bizim öyle çok fazla antrenman egzersiz alışkanlığımız yok ülkece. Genelde en önemli gelişim yaşlarımızda spordan uzak büyüyoruz. Ancak yetişkinlikte ara ara egzersize merak sarıyoruz. Haliyle öyle beklediğimiz sonuçları almamız kolay olmuyor.

kas üstü yağların lömbürdemesini şöyle örneklendireyim. sumocular çılgın gibi kasa sahip. seni beni alır havada dört beş tur çevirir sonra kürdan muamelesi yapıp dişlerini karıştırır lakin pofuduk insanlar.
halk arasında söylendiği gibi yağın kasa dönüşmesi gibi bir şey yok. kas tabakası ayrı yağ tabakası ayrı.
kasların çok kuvvetli olabilir ama üzerinde çok yağ tabakası olabilir. sadece kasların kuvvetlendi diye sıkı olamazsın maalesef. kalori açığı ile yağ yakımı da şart.

@dejin anladım; ama her kilo için geçerli mi bu? Mesela ben 1.68 boy 59 kiloyum. Akıllı tartıda son veriler yağ:26 kas:41.6 kg proteinim alt sınıra yakın düşük.

Çok sumoluk bir durumum yok bence :) ama şu direnç bandıyla tüm vücudu deneyeceğim.

Her kilo için geçerli. şişman değil, normal boy kilo oranında ama yağlı olunabilir. eğer sıklet bazında bir yarışmaya katılmayacaksanız tartı kullanmayın mümkünse.
çok kötümser bir hava yaratacağım ama o elektronik tartılar çöp. tükettiğin su miktarı dahi ölçümü değiştiriyor. doğru bir yağ ölçümü alman mümkün değil.
tüm öğrencilerime söylediğim gibi tartıyı sebze meyve tartmak için kullanın. kendi bedenin için ayna ve mezura yeter de artar.
ayna karşısında haftada bir, iki haftada bir filan aynı açıdan fotoğraf çek mutlaka.
tartıda artış, bedende ise incelme görmek çok şaşırtıcı bir şey değil.

digital crown diye geçen yuvarlak butonun altında bi tuş daha var. elma logosunu görene kadar ona basılı tutman lazım.

burada yapabileceginiz her seyi bulabilirsiniz support.apple.com

hallettim tesekkurler.

Podgorica, Tiran ya da Mostar

ben istanbuldan potgoritsaya 1.45 saate uçmuştum THY ile 5 yıl önce. vardır mutlaka.

tamamen kesmesi çok zor ya şu vakitte. her yer şeker çünkü. almazsan o kadar tüketmezsin ama en basit olarak. bal alma yani eve. ne bileyim çok sevdiğin bir sosun içinde şeker var diye o sosu almayı bırakırsan hayat eziyet olur.

edit: öyle kısa dönem gaza gelip denemişliğim var da olmadı hiç uzun süreli. çevremde 1-2 kişiye denk geldim hiç şeker tüketmeyen. pek normal tipler değillerdi.

ben şak diye kesiyorum, bugüne kadar sadece bir kere 1-2 gün baş ağrım oldu.
onun dışında tuhaf bir şekilde zorluk çekmedim, çekenler oluyormuş.

şekeri azaltmak şekeri bırakmaya yardım etmiyor çünkü şekeri yedikçe yemek istiyorsunuz.
o yüzden en iyisi tamamen kesmek.
yemeyeceğim diyecek ve yemeyeceksiniz.

illa ekmek istiyorsanız, yumuşak geçiş olması açısından mesela çavdar ekmeği dışında protein ekmeği yiyebilirsiniz.

ama bal kaymak yerine bir şey koyamazsınız, yemeyeceksiniz.
abur cuburu, balı kaymağı aynı anda keserseniz, birkaç gün zorluk çekersiniz en fazla.
insan ilk günden bile hafiflik hissediyor.
kilo olarak olmasa da, tuhaf bir rahatlama veriyor.

kilo sorununuz yoksa, abartmadan meyve yiyebilirsiniz mesela.
aslında şeker açısından vücuda etkisi çok farklı değil maalesef ama en azından vitamin mineral vb. açısından daha faydalı.
yine de ekşi meyve ve "berry" türü olanlar daha iyi.

Şekeri birden değil, azaltarak keserseniz daha çok istikrar sağlarsınız. Aynısı karbonhidrat için de geçerli. Vücudunuzun yavaş yavaş alışmasını beklemelisiniz. Bir de illa tüketecekseniz sabah tüketmeye özen gösterin.

İnsülin direncini kırıp sonra kesmek daha yapılabilir olur. Bir süre if yapıp kırabilirsin, sonrasında yemediğin zamanlarda zaten kriz haline gelmiyor.

şekeri bu kadar sıfırlamak zorunda değilsin. kahvaltıda bir iki kaşık bal, arada bir, bir dilim ekmek yemende sorun yok.

ben kahve ve çayda sıfırladım, gazlı-gazsız şekerli içecekler hiç yok zaten içemiyorum artık, makarnayı belki 15 günde bir, ekmeği de tam buğday ekmeği şeklinde haftada 3-4 dilim kadara düşürdüm. bu süreçte arada bir kahvenin yanında bir iki parça bitter çikolata yediğim oluyor. yani önemli olan miktarı ciddi oranda azaltmak bunu bir zehir gibi sıfıra çekerek kendine işkence etmene gerek yok.

acikcasi soyle bir seyden dolayi istiyorum ayriyeten onu da paylasirsaniz sevinirim.

konsantrasyona etkisi ne oldu siz sekeri birakinca? enerjinizde? birakma istegim tamamen bunla alakali. herkes zipkin gibi oldum, aklimi daha iyi topluyorum filan da diyor okudugum kadariyla.

dediğiniz sebeplerle ilgiliyse orpheus'un verdiği örnekteki gibi devam edebilirsiniz bence de.

bahsettiğiniz zihin berraklığını ve enerji artmasını ben de çok yaşadım.
o açıdan da tavsiye ederim.

çelik gibi iradeniz yoksa en güvenilir ve geçerli yol karbonhidratı mümkün olduğunca azaltmak olacaktır. basitçe özetlemek gerekirse glisemik indeksi yüksek gıdalar olan hain karbonhidratlar kan şekerini ve insülin hormonunu çok fazla oynatıyor. karb ağırlıklı beslenirken şeker bağımlılığını kırmak çok ama çok zor çünkü vücut bu oynaklık/çabuk değişiklik sebebiyle sürekli yenisini talep ediyor.

şeker bağımlılığımın boyutunu anlamanız için söylüyorum: boyum 178, 20 yaşına kadar aktif spor yapan ve tartıya çıkma ihtiyacı duymamış biriydim. şu an 27 yaşındayım ve maksimum 115 kiloyu gördüm. bu süreçte elime aldığım eklemlerin, döktüğüm ve kırdığım dişlerin, yaşadığım sağlık sorunlarının haddi hesabı yok. üç kuruşluk iq'mun da yarısını kaybettim bu süreçte. SİGARAYI BIRAKTIM ama akşam çayın yanında kek-gofret yoksa dünyam başıma yıkılırdı. sağlıklı yaşama, kilo verme, biraz kendimi toparlama çabalarımın tamamı şeker bağımlılığı yüzünden sonuçsuz kaldı çünkü az yemek yemeyi asla sorun etmiyordum ama kolasız, keksiz, çikolatasız hayat düşünemiyordum. kendimi çok zorlayıp 2-3 gün dayanmaya çalıştığımda sigaradakinden daha beter yan etkiler yaşadım, mental olarak perişan oldum.

benim çözümüm (şimdilik) doktorun "kan şekerinde sorun var, dahiliyeye görün, şeker hastası olabilirsin" demesiyle ketojenik diyete başlamak oldu. ara sıra canım hala çekiyor ama "yersen kolunu bacağını kesecekler, kör olacaksın" diye düşününce aslında mental anlamda bloklayabilmeyi başarıyorum, yani iyi ve sağlıklı yaşamak için şekerden uzak durma fikrini içselleştirmeyi başardım çünkü benim için artık "şekersizlik" kavramının karşısında "renksiz, keyifsiz" hayat değil de "hayatta kalmak" var. o açıdan beni durduran şey "yersen ölürsün" düşüncesi. bilmiyorum belki sağlıklı bir psikoloji değil ama işimi görüyor.

keto bence aşırı yorucu ve disiplin isteyen, sürdürülebilirliği de şüpheli bir beslenme tarzı. belli bir sürenin üzerine çıkabilmek için terminatör olmak lazım. o yüzden benim gibi çok ciddi bir sorununuz yoksa direkt ketoya uçmak yerine karbonhidratları azaltmayı deneyebilirsiniz. internetten araştırın nelerde karb olduğunu (çünkü sağlıklı ve sık tüketmemiz önerilen gıdalarda bile olabiliyor). sanırım söylemeye gerek yoktur, ambalajlı gıdalardan vs. uzak durun. onlar zaten karb/şeker deposu. tabii sadece kesmek yetmez, yerine mümkünse protein ve sağlıklı yağlar (zeytinyağı, hakiki tereyağı, belki kuruyemiş vs) koymaya çalışın abartmamak kaydıyla (kalorileri yüksek çünkü). aksi takdirde daha bile kötü olursunuz çünkü vücut bu sefer de "karb nerde it" diye huzursuzlanmaya başlar, yerine besleyici bir şeyler koymak lazım ki çok mızmızlanmasın :)

***

ben bu şekilde neredeyse hiç şeker istemiyorum diyebilirim. sadece psikolojik olarak zaman zaman "bu maçın yanında çayla kek iyi giderdi" gibi düşünceler geliyor arada ama onlar bile çok zayıf.

etkilerine gelecek olursak bende pek bir şey değişmedi açıkçası, hala salağım ama enerjim bir tık arttı gibi. uzun vadede vücudunuz için çok ama çok hayırlı bir iş yaptığınız kesin, o açıdan kısa süreli kazanımları çok da kafaya takmayın derim.

çikolatayı çok seven biri olarak azaltarak kesmek işe yaramadı bende. birden bire ilave şeker içeren paketli her şeyi yemeyi kestim. en basitinden içtiğim bir küçük çikolatalı sütün içinde bile 16 gram şeker olduğunu görünce, daha önceki beslenme düzenimde ne kadar ilave şeker tükettiğime üzüldüm. alışverişte abur cubur reyonunu pas geçiyorum artık, eve almadığım için yemiyorum. hiç satın almazsanız, canınız isteyince elinizin altında olmaz ve yemezsiniz. zamanla şekerli şeyler yeme isteği azalıyor.

ben de birden sıfırlayanlardanım. 8-9 sene evvel çaya kahveye şeker atmayı bıraktım. ilk başlarda içemeyince yanında çokça tatlı çikolata gofret yiyerek bastırmaya çalıştım. baktım olmuyor onları da kaldırdım. sonra bi ara çaydan falan vazgeçtim. e öyle de olmayınca açık, limonlu falan derken alıştım. pandemide de çokça tatlı yaparak yedim (evet kahretsin elim bi haylı lezzetli) hayatımda gördüğüm en yüksek kiloyu tartıda görünce hepsinden vazgeçtim. hiç biri sağlığımdan önemli değil çünkü. son 15 gündür tatlı namına yediğim tek şey sade türk kahvesinin yanında 2 tane hurmanın içine bıçak ucuyla konulmuş fıstık ezmesi. isteyince oluyor. yeter ki ihtiyacınız olmadığına inanın. ve evdeki, işteki abur cubur çekmecesine bişey almayın, teklif edildiğinde geri çevirin.

realist ve doğrularla yaşayan, iç disiplini olan biriysen başarırsın. bunun yanında şekersiz hayat derken de sadece rafine şekerse kolay onun dışında zilyon tane üründe şeker var ve beslenme çerçevesini iyi bilmek lazım.

patates, ekmek, pirinç, makarna bunlar basit şekerdir. hatta salça içine bile şeker katılıyor. süt de cabası... cheat day ile dengeyi rahat şekilde kurabilirsiniz.

bunun yanında zararlarını öğrenince , bünyenize saygınız varsa da bırakılabilir diye düşünüyorum.

kartım kayboldu deyip yeni kart isteyin. sistemsel hata olmuştur. kime sorarsanız sorun cevabını alamayabilirsiniz.

Vakıfbank Şerifali deki kurumsal şubeden memnunum ben.
Hem Garanti hem de Vakıfbank kullanıyorum, Vakıfbank da bir çok şeyi daha rahat hallediyorum.

kartınızın limiti bankaya söylediğiniz "gelirim aylık x tl" rakamının 4 katından fazla olamaz. şirket adına çıkarılan kartları ayrı tutuyorum. büyük olasılıkla zamanında söylediğiniz az geldi. sonradan yükseltmek ise bankalar arasında çok popüler değil.

günlük para çekme limiti konusunda şubenizle muhabbetinizin iyi olması lazım. şubenin de merkezi ve büyük yerde olması lazım. sonra konuşacaksınız bana günde x tl gerekiyor ya da haftada x tl gerekiyor diye, gerekirse 1 gün önceden haber vermenizle ayarlayacaklar.

Bence ülkede bireysel, kurumsal, dijitalleşme falan hepsinde en iyi ve öncü banka iş bankası.

Vakıf hesabımıza AB ülkelerinden gelen swift transferler en geç 1 gün içinde düşüyor.

bankan ne diyor valör tarihi konusunda? swift mesajını iste, mesajı karşı tarafla paylaş. onlar da swift mesajı üzerinden kendi bankaları ile takibini yapsınlar ödemenin.

Bankanıza diyeceksiniz ki “alıcı ödemeyi almamış, ödemenin ilgili firmanın hesabına geçilip geçilmediğine dair karşı bankaya bir mesaj çekip, swift mesajı görüntüsünü de bana iletebilir misiniz? “
O mesaja cevaben karşı banka ya geçtik diyecek ve siz bunu kursa kanıt olarak sunacaksınız ya da geçemedik diyecek ve sebebini söyleyecek; siz de sorunu çözeceksiniz.

Belki de banka unvan benzerliğinden başka hesaba geçti, sorun için ihtimaller çok. Bilmek zor o yüzden.

Ya swift kodunu, iban no’yu, alıcı unvan ve adresini her şeyi onayladılar. Bilgiler doğru diyorlar…

Ben anlamadım hakikaten delireceğim.

Ya bu yapı kredi kadar gerizekalı bir bankayı arasam bulamazmışım. Hiçbir sorunumu çözemiyorlar resmen. Karşı taraf ayrı bir gerizekalı benim bankam ayrı bir mal 11 gün oldu ya nasıl geçmemiş, banka ingiliz bankasıyla iletişime geçmek için benim şubeye gitmemi şart koşuyor. Her bok dijitalleşti ben hala şube şube geziyorum.

UKde hangi banka? onlarin call centre ya da online chati ile bir gorus derim.
bacs , chaps diye central sistemler var UKde , en son onlar denenebilir. hangisi international bilmiyorum.

Swift'te paranin 10 gun takilmasi olasi bir sey ama kesin karsi tarafin bankasi bi mallik yapti.

swift 2 haftaya hatta daha uzun sure bile takilabir, hizlandirmak icin yapilacak pek bir seyde yok.

Duyuru'da bile bir sürü kisi, "falanca tarihte yazdigim bi entry yüzünden ifadeye çagrildim" yaziyor, yani evet, sözlük öyle durumlarda kosulsuz olarak seni devletin önüne atiyor.

%100 emin olmamakla birlikte, Cimer sadece şikayet makamı olarak kullanılıyor sanırım. Onlar işi uygun görürse, ilgili birime atayıp, işi takip ediyorlar sadece. Yani Milli Eğitim'le alakalı bir iş varsa, ilgili kuruma yönlendirip, cevap bekliyorlar.

Eğer suç unsuru olduğunu düşünürlerse, savcılık'a iletirler. Onlar da suç unsuru görürse soruşturma açarlar.


.

cimer'i bilmiyorum ama hazreti berat albayrak beyefendi hakkında yazdığım övgü dolu sözler için yaklaşık 2 ay önce karakolda ifade verdim, henüz açılan bir dava falan yok.
Sizin bahsettiğiniz olayda gerçekten bir şikayet varsa ve talep gelirse sözlük laps diye veriyor ip bilgilerini. (yasal zorunluluk olduğu yönünde bir açıklama yapmışlardı)

Ekran görüntüsü var mı? Nasıl yukarı kayıyor? Yazıların üstüne mi çıkıyor?

sayfa kenarlarinin disina tasiyor uste dogru.

Tabloya sağ tıklayıp tablo özelliklerine gel. Buradan şu ayarı seç:

i.ibb.co

Daha sonra tabloyu sol üstündeki simgeden istediğin yere taşıyabilirsin.

Pro aslında klavyesiz ilgisayar, fiyatı da ona göre.

Sizin tanımınıza en uygun apple asseti bence ipad mini.
Hem çok kolay taşınabilir hem de bahsettiğiniz tüm işleri yapabilirsiniz.

Ekran büyük olsun derseniz iPad.

:ılgın param var atarım istediğim yere diyebiliyorsanız tabi ki en iyisi iPad Pro.

iPad Air'da M1 yok.

iPad Pro klavyesiz bilgisayar değil. İşletim sistemi hala iPad OS. Macbook'lar ya da Mac'ler gibi MacOS kullanmıyor. Dolayısıyla dağlar kadar fark var.

iPad Pro adından da anlaşılabileceği gibi biraz profesyonel işler için tasarlanmış bir cihaz. Bir şeyler okumak ve dizi/film izlemek için M1 çipe niye ihtiyaç duyuyorsunuz?

Sizin almanız gereken cihaz kesinlikle iPad Air. Sebebi de çok açık. Fiyatı.

ağır işler yapmayacaksanız m1li tablete gerek yok.

Ipad kullanmadım ama air olan ürünler günlük isler için uygun olur sanırım. Profesyonel bir iş yapmayacaksınız pro gereksiz sanki.

evet, ipados olduğu sürece ipad pro'ya o işlemci tam overkill. bende 2. seri ipad pro var mesela çok memnunum ama m1'liyi almam.

fiyat su an onemli degil; sadece en uzun omurlu ve (ilerde satmak icin diyelim) en karli olan hangisi olur diye merak ettim.

Ben de geçen yıl böyle düşünürken,ipad pro 2020 12.9" versiyonu aldım.Keşke ipad 8. nesil ve 1. nesil kalem alsaymışım.Pro bana çok ağır geldi,taşınması,elde tutması,kullanması zor geliyor.İlla masaüstü kullanmak gerekiyor ağırlığından dolayı.Normal bir tablet kullanımı artı yazma çizme işleri için 8. nesil fazlasıyla yeter bence.

Notting hill
www.istanbul.net.tr

jux +1
bardaki aynada yazıyor

valla mi ya? cok net fotolari yok ama benziyor cidden.

aa super tesekkur ederim

kapanmis gencler...

Birçok sitedeki parola aynı olduğunda uyarı veriyor bununla alakalı olabilir

bana son güncellemeden sonra gelmeye başladı bu uyarı

aynı uyarıları chrome tarayıcı üzerinden google, firefox tarayıcıda veriyor. internet parolalarını onların sunucularında saklıyorsanız ve kendi deyimleriyle veri sızıntısı ilan edilen internet sitelerinde hesabının varsa değiştirilmesi için uyarı veriyor.

Almanya 25inden itibaren 2. doz Pfizer/Biontech aşısının üstünden 15 gün geçtikten sonra turistik olarak gelebilirsin diyor. Diğer ülkeler için en güncel bilgi burada: reopen.europa.eu

Cümlelerin orijinalini bozmadan, parantezleri koruyarak Türkçeye çevirin diyor. Parantez içlerini cümleye yedirmeden aynı şekilde kullanacaksınız yani.

nokta noktaları koruyarak çevirmeni istiyor.

cihazı teslim ettiniz mi?

@sutlu nescafe

evet evet teslim ettim. ederken de sordum hatta borc vs kalmis mi diye.

Sim kartsız olanı alın direkt kullanırsınız

ne fark vardir tam olarak sim kartli sim kartsiz?

değişmediyse türkiyede e-sim yok hala
o nedenle "e-sim" olanını alamazsınız zaten.

data hattı gibi yani
ipadlere de simkart alınıyor wifi olmadan da internete giriyor ya onun gibi düşünün

e-sim olmayan apple watch'ı kayıtsız kuyutsuz kullanırsınız sorun olmaz

ya sacmalik da orda. alelade bir cumleyi kalin yapiyorum stilin kendi de degisiyor?

eksiduyu.ru

benim verdiğim cevabı kontrol et.

Kaslar çalışmasa bile enerji harcalar. Kas kütleni arttırabilirsin, bu sırada spor yapacağın için o da arttıracaktır.

Daha çok protein, daha az karbonhidrat ye.

Kas kütleni arttırmak gerek. Ve hayatına hareket katman lazım.

Sabahları 1 kaşık elma sirkesi eklenmiş su da öneriyorlar ama bilemiyorum.

Bazal metabolizma hızı çok takılacak bir konu değil, ağırlığın arttıkça enerji tüketen
birimler artacağı için metabolizman hızlanır, mesela kas kütlen artınca da artar yağ kütlen artınca da artar zira ikisinde de enerji tüketimi fazladır, eğer hormon kaynaklı bir yavaşlama yoksa çok önemli değil.

Tam olarak neyle ilgilendiğini bilmiyorum ama home-office/freelancer çalışmaların cidden standart mesaili çalışmalardan daha yorucu olduğu bir gerçek, kendimden biliyorum. Düzgün bir saat aralığınız olsa dahi kendinizi gece gündüz, haftasonu/içi fark etmeksizin PC başında buluyorsunuz.

@avoiding

gercekten tatil yapamaz oldum... cok korkunc bir tempo oldu bunu nasil duzene sokacagimi hic bilmiyorum...

senin home office olmakla ilgili bir derdin yok ki, ofiste de olsan yine zaman problemi yaşayacaksın.

ekibi büyütmek ilk etapta doğal olarak daha çok vaktini alacaktır o adamların da eğitimi ve hataları ile uğraşacağın için. ama atıyorum 3 ay sonra bu adamların senin üzerinden iş alabiliyor olması lazım. eğer alamıyorlarsa ya yanlış adam seçtin, ya da sen işleri delege edemiyorsun.

zamanını ayarlama konusunda da acil / önemli framework'ü var, ben onu kullanıyorum fazlasıyla işe yarıyor: www.mindtools.com

altındaki adamlar %100 satüre durumda, sen de %200 çalışmaya devam ediyorsan ya ekibi genişleteceksin, ya da daha az iş üstleneceksin. özel sektörde daha az iş üstlenmenin de yolları var, sonuçta patron da senin makina olmadığının farkında. eğer yöneticinle böyle bir diyalog kuramıyorsan bununla başlamanı öneririm.

bana kalırsa alttan gelen işin her zaman kontrol edilmesi gerekiyor. bu da başlı başına bir zaman istiyor. ancak zamanım dar ve iş yüküm zaten fazla diyorsunuz. bunun için aklıma gelen iki aşama, bu zaman darlığıyla ilgili (varsa) üst yöneticiyi bilgilendirmek ve iş yükünüzü hafifletmek, diğer yandan da hata yapan çalışanlarla bu hataların üzerinden teams gibi (ya da karşı tarafa ekran yansıtma ve ekranını kontrol etme özellikli başka bir programla) bir programla geçmek. burada yapılan işle ilgili kontrol noktaları kurmak da bir çözüm olabilir, örneğin, bir sunumda sonuç "5 kalem" gösterilmişse, başka benzer bir sunumda da sonucun "5 kalem" olması gerekir, gibi.

Bence** Yapılan her işin kontrolü doğru bir yönetim tarzı değil, o tarz bir durumda aynı nefertarii'de olduğu gibi şişersiniz. Öyle bir vakit yok yani. Olması gereken herkesin aldığı eğitim ve sorumluluğu kapsamında işini doğru şekilde yapması. İşini yanlış yapan da işini kaybeder, bu kadar basit. Her şeyi takip edeyip, her şeye hakim olayım gibi bir yöneticilik tarzına micromanagement deniyor, hem vakit açısından, hem yönetim tarzı açısından oldukça yanlış.

Adamlar sürekli yanlış yapıyorsa ya doğru eğitemiyorsunuz, ya da çalışanlar sorumluluğunun farkında değil, ya da kötü niyetli insanlarla çalışıyorsunuz. Üçü de bir yöneticinin suçudur maalesef.

Ben is yerime gondertebilmistim 5 sene once. Hala oluyordur sanirim

istediğiniz yere gönderebilirsiniz. ama o adreste kim teslim alacak ise isim vermeniz gerekiyor. yani hem adres, hem kişi belirtmeniz lazım.