Ekşi Duyuru

iç hat gate'leri genellikle terminal giriş kapısına yakın oluyor.

turkuaz veya mor otoparka parkedin, katı önemli değil ama terminal tarafına doğru ve daha önemlisi asansöre yakın bi yere parketmeye çalışın.
yola çıkınca uygulamadan veya bu linkten otopark müsaitliği kontrol edebilirsiniz. p3 rentacarlara ait olduğu için direk pas geçin.
www.istairport.com

bu durumda otopark terminal arası çok kısalıyor.
otoparkta saat7de olsanız yeter.

nereye aracı park edeceğiniz söylenmiş ama bence yine yukarıda verilen siteden krokiye bakın. ilgili kapıya en yakın otoparkı söylüyor. Hatta içeride yol tarifi de veriyor.

evet telefonla gidip twitter yutub takılıyorum

çocukluktan beri tuvalete dergi ve kitapla giderim, bu iş deterjan kutularını okuyarak başladı :) ne bileyim dışardan tuhaf görünüyor ama tuvalette bir şeyler okumanın ayrı bir keyfi var

telefonsuz gitmiyorum

Su an tuvaletten yazıyorum:)

Aklıma gelirse telefonla gidiyorum, ama genelde gelmiyor :D

uzun kalacaksam telefonu alırım yoksa aklıma bile gelmez

Hicbir zaman, belki 1-2 kez girmisimdir. Erkeklerin tuvalete nasil telefonla girdiklerini de pek anlamadim acikcasi :)

küçüklüğümden beri tuvalete okuyacak bir şeyle giderim.. hatta sıkıştığımda o acil durumda bile sağa sola koşturup tuvalete götürmek için okuyacak bir bulmaya çalıştığım olur.. daha doğrusu olurdu.. daha çok gazete ve dergi bakardım..

şimdi ise banko telefon :D

bursa'da:
www.instagram.com
www.instagram.com (masalar yakın burada ama ortam şahanedir)

www.naturkoy.com.tr

burasını çok beğenmiştik biz. çocuklar için de ideal.

Kurtuluş'ta Qütük Waffle&Kumpir

horrace and pete, fleabag

barry

nerede oturduğuna bağlı :) hocam bir oda termometresi edin rahat ediyorum dediğin sıcaklığı yaz merak ettim

istanbulda maltepe ve çekmeköy arasında bile çok fark var

Klimadan nefret ederim, sıcaktan şikayet etmem herhangi bir şey yapmıyorsam eğer ama gece de çıplak yatarım, gün içinde de tişört ya da gömlek. Sen işi bir yük ileri götürmüşsün. Esmer olunca güneş ışığını daha çok çekmen beklenirdi aslında :D

Termometre +1 adres ver göndereyim bir tane :D

kazağı olmayan, kışları bile en soğuk havada hırka tişört gezen , yaz kış buzlu su içen biri olarak bu hafta cehennemi yaşıyorum. normal zamanda bile sıcak tansiyonumu düşürüyor. gündüzleri full klima altında gece yatarken de üzerime esecek şekilde çevrilmiş vantilatör ile bir nebze günü geçirebiliyorum.

Valla ben terlemedim bile 2 gundur, abartı sıcak var gibi gelmedi. Konum beyoglu. Bildigin beyaz tenliyim, onunla alakasi yok.

İzmir

Normalde sıcak umrumda olmaz ama son gün klima olmasa yaşamak zor olurdu

bende olmam. dünyaya temmuz ayına gelmeme bağlıyorum. soğuk ise kabusum, aşırı mutsuz eder.
esmer olmanla bağdaştırman gülümsetti, alakası olamaz

ne zaman rahatsız olacak olsam almanya'da yaşadığım aklıma geliyor sesimi çıkarmıyorum. :d

Cok fark edeceğini sanmam ama Shell helix lerde iyi. Dökme yağ falan alma da

Markadan önce yağın türü (5/30 gibi ) daha önemli.

Liqui moly alıyorum araç için.

Ucuz değil ki? 35 bin lira da değil.

www.akakce.com

normal fiyat.

3-5 gün önce 25bin idi 29 olmuş ucuz görmüyorum. daha önce de dyson başlığı açmışsınız, orient'in attığı gibi sitelerde ne nerede satılır ne kadara satılır analizi yapmadan bişey almamanızı öneririm. kimin ne yaptığı belli olmayan yerde girdiğiniz ilk siteden alım yaparsanız zararlı çıkarsınız.

bin lira daha ucuzu d var. akakçe ve cimri'ye bakın alırken :)

bi ara iphone 13 yoktu piyasada onun gibi. mediamarktta vardı geçen.googleda aratın shoppingte ne çıkıyosa artık. stok gelince de bütün influencerlar link salıyor trendyolda falan da tükenir. ya gelince haber ver butonu ya da google shopping

kaleci patladım cevaba hahaha

Ben de 10 gün filan önce aldım. Kendi sitesinde yoktu dur dedim bi iki gün oyalanıyım. Sonra baktım gelmiş kendi sitesine ordan aldım. Bi gelip bi bitiyo heralde. Kendi sitesinde satışa girince öbür sitelerde fiyat düşüyo, dyson sitede stok bitince piyasayı hemen yükseltiyolar. Ben öyle anladım. Ülkece karaborsacılığa gidiyoruz.

Bulunduğnuz ilde dyson'ın kendi mağazası varsa oraya numara bırakabilirsiniz, sıraya alıp gelince arıyorlar. Mediamarkt da oyle yapıyor herhalde.

arada geliyor stoka. teknosa, turkcell gibi sitelere de geliyor.

Teknosa turkcell pasaj pazarama.

stok gelince mail gönder seçeneği vardı. ben oraya mailimi bırakmıştım stok gelince mail attılar öyle aldım.

Su an stokta resmi sitede

gönderen bir mesajı sildiğinde sizden gidiyor, onun dışında size gelen mesajları siz silemiyorsunuz

evet

Muhtemelen artar ancak tabi burada ürünü kim kullanıyor, satın alma kararını kim veriyor da önemli. Yani şirketler Logo programını farklı sebeplerden tercih ettikleri için mi bunu bilen çok insan var, yoksa programı bilen insan sayısı çok olduğu için mi ürünün satışları artıyor?

Birincisi daha mantıklı sanki; yani Logo ortaya iyi bir ürün çıkartıyor, haliyle bu ürün çok kullanılıyor, dolayısıyla da çok fazla insan tarafından öğreniliyor. Ancak bir aşamada bazı şirketler bu uygulamayı bilen insan sayısının fazla olmasını da bir artı olarak düşünüp buna göre karar veriyor olabilirler.

@sivrisinek "diğer insanların bundan vazgeçemiyorum ücretlisini alayıma itiyor" demişsin de olay tam olarak o değil, diğer insanları değil şirketleri itiyor daha çok.

retail satış çooook azdır emin ol. kullanıma engel olmuyor lisanssız olması günümüzde, bilgisayar yine fonksiyonel. sağ alttaki uyarı biraz rahatsız ediyor o kadar ama orada da millet gidip grey market key kullanıyor. korsan işine de bilerek izin veriyorlar. mas var mesela hala windows 7'den ücretsiz yükseltmedeki sistemi tetikleyerek çalışan, microsoft bu yükseltme işlemini istese kapatır online bi işlem ama bilerek aktif tutuyor şuan sadece korsan amaçlı kullanıldığı halde.

olay bireysel kullanıcılara retail lisans satmak değil, windows kullanım oranını yüksek tutup korsan kullanamayacak şirketleri windows kullanmaya yönlendirmek. linux veya mac kullanmayı bilenler az, windows'u herkes biliyor haliyle adamın alacağı elemanın çalışabilmesi için altına verilecek cihaz windows oluyor.

şuan bireysel kullanıcıda lisanstan para kazanmayı umursamazlar, asıl kazançları topladıkları verilerden, ön yüklü gelen uygulamalardan reklamlardan vs. tabi hala arada alan çıkacağı için ve prebuilt sistemlerle lisans satacakları için gidip windows'u tamamen ücretsiz yapmıyorlar. yani microsoft'un windows'tan elde ettiği kazancın çoğunluğunu oluşturmuyor artık lisans satışından kazandıkları para.

ne giyileceğine bağlı olarak değişir. gömlekse beyaz derim. mümkünse siyah olmasın. tişört giyilecekse beyaz, gri veya siyah-beyaz çizgili olabilir mesela. kazak giyilecekse kahverengi, bordo gibi koyu renklere gidilebilir.

Tabiki açık mavi.
Beyaz gömlek garson gibi durur.

kırmızı, turuncu gibi saçma renkler hariç toprak ton, pastel ton her şey güzel gider.

açık yeşil

indeed.com

okullarin kariyer siteleri olur.
linkedin, indeed zaten soylenmis.
bunun disinda ilgilendigin sirketlerin kendi websitesinden basvuruyorsun.

Adecco, outsource hizmeti veren şirketler.

Tanıdık eş dost

işkur

bkz: (Getiriş)

Mavi yaka için facebook grupları en iyi platform şu anda.

Sadece yöneticiye veya yönetim kuruluna her neyse, o şekilde göndermeniz yeterli. Bazı toplantılarda sırf işi uzatmak için vekaletnamenin noter onaylı olmasını istiyorlar, böyle bir şart yok.

Hocam karşıdaki kişi kabul eder etmez biz nereden bilelim. Ama evrak aslını vermek için gitmenize gerek yok. Noterden notere faks oluyordu en son. Vekâlet vereceğimiz kişi de kendine yakın notere gitsin. O şekilde halledin.

san sebastian için konuşayım: b blok ve zula. zula benim için bir tık daha önde.

Sebastian için zula kesinlikle.

acilin ben sutlac uzmaniyim.

taksim nizam pide'nin sutlaci cok iyidir. iki subesi var taksim'de. genelde meydana yakin taraftaki subesinde yerim firsat buldukca benim tavsiyem orasi ama bi kere galatasaray subesinde yedigimde ayni standartta degildi.

ayni markanin iki subesi arasinda boyle bir fark olunca sasirmistim.

sütlaç için karaköy fasuli.
san sebastian'ı hiçbir yerde evde yaptığım kadar lezzetli yemedim.
dışarıda üstüne basıyorlar çikolata sosunu, sikko tatlarını gizliyorlar.

ha illa dışarıda yiyeceğim dersen de zula+1 derim.

viyana kahvecisi amatör eğlendirir.

san sebastian için b blok akaretler ve zula'nınki diye 2 öneri bırakıyorum.

far kapağı temizse ampulu değiştirin

Yok hocam ampüller elli kere değişti.

içten de temizlettiniz mi? 10 yıl cam ya da plastik far malzemesi için çok eski sayılmaz. istanbul’daysanız bostancı oto sanayii’de farcı cihan var, bi baktırabilirsiniz.

arac ne marka?
mercekli xenon far degilse zaten cok performans beklememek lazim.

Far camı temizlenmiş olabilir, ama çanak kararmış ve eskimiştir, yansıtmıyordur belki.

1 ampül sağlam olacak
2 çanak güzel yansıtacak
3 cam temiz ve şeffaf olacak

merceğin temizlenmesi gerekiyor.

Saçma butikler bile hala yasiyo. Önlerinden her gecisimde "buradan kim alışveriş yapiyo" diye duusnuom. So; AVM lere hijbiji olmaz bence

Avmler sadece alışveriş degil bir çok insan var için sosyalleşme yeme içme alani

tam tersi pandemi sonrası tekrar canlanmaya başladı.
tarih boyunca bu tarz toplu alışveriş yapılan yerler hep oldu yine olacaktır.

ekonomik olarak soruyorsanız zaten bir avm kendini 10 yılda amorti ediyordur.

Olmuşu var :
edition.cnn.com

Kendi öngörüm kiraları yeterince düştükten sonra internet alışverişleri için depoya dönüşeceklerdir.

Bir de bu podcast bölümünde bunun üstüne kafa yormuşlardı belki ilginizi çeker:
www.spreaker.com

Sıradan Türk ailesinin tek eğlencesi avm gezmek. Büyükşehirlerde düzgün otoparklı, ailece takılacağın başka yer yok. Küçük şehirlerde avm'lerden başka gezip alışveriş yapıp yiyip içicek başka yer yok. Satış belki azalır ama avm'ler kendini bi şekilde çekici kılmaya devam eder.

yılların palladium'unda in cin top oynuyor, bir bir kapanmış mağazalar, gereksiz varoş mağazalar açılmış. anadolu yakasının metro city'si olmuş. yakında kapanır. emaar, akasya gibi high levela daha doğrusu zengin araplara hitap edenler ayakta kalır diğerleri yavaştan kapanır.

Avm'ler bir kültürdür. İnternet avm kapattırmaz. 100 yıl sonra bile avm olacak. Olay sadece alışveriş değil.

Bir kısmı kapanır, belli başlı Avm'ler devam eder. Zaman içerisinde evirilir belki.

AVM'nin kendisi de kavram olarak değişiyor zaten.

Ben küçükken tek katlı kocaman binalar vardı, acayip ucuzdu, ayda bir gidip arabayı ağzına kadar doldurup dönerdik. Ama düz market alışverişi yapılırdı genelde.

Sonra işte içinde sinemalar, kitapçılar falan olan, çok katlı binalar açıldı (department store deniyor bunlara, mall değil). Buz pateni şu bu vs. sosyal boyutu da vardı bunların.

Eh şimdi de çoğunlukla laser tag veya yeme-içme alanları olan, çok da alışveriş yapılmayan, "şehir içi" mekanlara döndüler. Sebze meyve almaya AVM'ye gitmiyorsun artık. Sinemalar da öldü sayılır.

ABD de aynı dönüşümü 60-90 yılları arası yaşamış. Orada ne olduysa bizde de o olur herhalde.

Yoo değilsin

Yalnız değilsin.

Ev almamı geciktirmemin sebebi de (ki burada da ifade ettim onu), buradaki 'musluğun contası bozuldu, 50 kuruşluk bir masraf var, ben bunu ev sahibine nasıl kilitleyeyim'ci ölücü kiracıların kafamı bulandırması oldu.

hayır değilsin. biz istediğimiz gibi bir ev bulamadığımız için süreç uzamıştı ama aslında o zamanlar rastgele bir ev alınıp daha sonra al-sat için kullanılabilirmiş. dolar/altından daha çok getirisi olurdu şu an. ne olursa olsun çok da dert etmemek lazım sanki.

Değilsin. Birkaç sene önce 500 700 bandındaki cillop gibi evler şuan 1.5, 2 milyon bandında satılıyor. Cesaret edemedim. Ve bir ev sahibi olmak ölene dek hayal oldu.

bu kerizlik degil. ulke sagolsun ongorulemez oldugu icin ne yapacagimizi sasirdik. her seye ragmen gecen sene ekim ayinda bir tane konut edindik. su anda ayni konumdaki ilanlara bakiyorum 4 katina gelmis(buna sevinmiyorum en azindan gercek enflasyona karsi paramin hic olmasini engelleyebildim diyorum). turkiye bana nakitte kalmanin mantikli olmadigini ogretti. iktidara gelenler 5-10 yilda bir enflasyonu patlatiyorlar. simdi iktidar faizleri enflasyondan yuksege cekerse(90'larda oldugu gibi) de her seyi satar faize gecerim :)

+1

o kadar müşkülpesenttik ki yatırımın önümüze altın tepside gelmesini bekledik. gelmedi tabii..
2 sene önce normal oturulabilir bir mahalledeki bir eve trink ödeyecek kadar paramız vardı ama dolarla bir kısmını batırdık. ondan sonra da zaten yokuş aşağı yuvarlandık ülkecek.. o değil de bizim 10 yıl önce de borca girerek çok da zorlanmadan ev mal mülk alma imkanımız vardı ve değerlendirmedik. nasıl bir optimistmişiz, bu ülkede istikrara nasıl inanmışız şimdi hayretler içinde kafamızı duvarlara sürtüp kıvılcımlarıyla aydınlanıyoruz.

işte beyle ¯_(ツ)_/¯

covid başındaki kredi muhabbetini kaçırdığımıza çok üzülüyorum ama neyse artık. Aynı şekilde 2016'larda sıfır araba alabiliyordum almadım, alsam hala kullanırdım şu an ikinci el alabileceğim arabalar 2010 ve aşağısı sanırım :D

Kendime çıkardığım ders, içinde yaşadığın milletle aynı oyundasın. Oyuna ters gidiyorsan ya çok para kazanıp istediğini yapabilir hale geleceksin yok olmuyorsa herkes krediyle ev alıyorsa sen de alıp parçası olacaksın. Tabii böyle böyle şark kurnazı tiplere dönüşmemek için ülkeden gitmeye çalışıyorum ben.

Yalnız değilsin +1
2012’de ev alacak param yoktu ama peşinata verecek para vardı.Gittim o parayla ev yerine, peşin para araba aldım.Biraz pişmanım biraz da değilim.

biz kendi evimizi satıp kiraya çıktık, yeni ev alamadan evler milyonları buldu. evsiz kaldık, para da bankada duruyor öyle. ne yapacağımızı düşünüyoruz kara kara.

2 sene önce bostancı'da yarısı peşin 600'e ev alacaktık son anda vazgeçtik. şimdi 2-2,5 milyon olmuştur kesin.

yalnız değilsin.

+1

150 bine almadım, 450 bine almadım, 1 milyona almadım, şimdi 10 milyon.

650 bin liradan 2 tane ev aldı arkadaşım. Şimdi 4-5 milyon tanesi.

Değilsiniz. Biz de erteleyip erteleyip almadık. Aldı başını gitti fiyatları... Üstelik almamak için neden de yoktu.

yalnız değilsin. ben bu yüzden kriptoya yöneldim.
tr'den de bu aç gözlüler yüzünden değil ev, toprağın tozunu bile almam artık.

Ooooo o kerizlerden bizim sülale doluu

150 bine aldigim evler simdi 1,5 milyon oldu, gerci halen 1000 lira kira aliyorum. Bilmiyorum ne yapmak gerek

Şu faizlerin düşüp herkesin ev aldığı dönemde ev almadık, ağırdan aldık. Bir süre sonra herkes alacağını alıp satacağını sattıktan sonra memleketten dönerken kaza yaptık aracımız pert oldu. İşte ordan aracın belli miktar parasını aldık, napalım derken çok geç kaldık ama ev alalım bari dedik.
Baktığımızda ev fiyatları çoktan artmıştı bile, herkes dedi çok geç kaldınız vs.
Ben tabi bildiğimi okudum, bir sitede belki de birkaç satılık daireden biriydi, çok ince eleyip sık dokumadan aldık oturduk.
Ama asıl ondan sonraki süreçte patladı herşey. Yani şunu diycem, heralde her şey nasip kısmet olsa gerek. O kazayı yapmasam heralde biz de şu an düşünüp düşünüp duracaktık ama en azından şimdi kafamızı sokacak bir evimiz var diyoruz.

iki sene önce yatak odası küçük diye 900 bine almadım. şu anda 3.4 milyon aynı ev.

Sevindim :)

Tüy dökmeyen diye bir şey yok sfenks hariç, temizlik de ırka göre değil kediye göre değişir mesela kimisi çok titizdir kendini daha sık temizler, kum kullandıktan sonra poposunu daha iyi temizler vs. Yavruyken beceremeyebiliyorlar ama büyüdükçe geçiyor.

Daha az dökmesi için kısa tüylü sahiplenmek iyi bir fikir; kaliteli mama kullanımı ve düzenli tarama gerekli ayrıca. Dökülenleri de kıyafetlerden kurutma makinesi iyi alıyor çok titizseniz, yine kıyafetlerden ve sağdan soldan almak için rulolar var. Kedinin üzerinden almak için eldiven var.

Son olarak, parazit uygulamaları düzenli yapılan bir kedinin tüyünün etrafta olması hatta yutmanız zarar vermez. Alerji yapmaz, alerjen salyasındadır zaten yalandığı için tüy rahatsız eder. (Kıl aslında ama alışkanlık)

Ek bilgi olarak da traş etmek veya yıkamak şeklinde yanılgılar var bunlar tüy konusunda yardımcı olmaz ve sağlıkla ilgili bir durum yoksa zararlı hareketlerdir, yıkamak kediyi temizlemenin aksine kendi temizleme sıklığını azaltabilir travmaya bağlı olarak ucunz vadede kendi temizlenmesini bırakmasına sebep olabilir. (İlla demiyorum ama mümkün) Bir kediyi kendi salyası kadar iyi temizleyecek bir şey yoktur.

yatmam terlemişimdir vs

Abi hiç mi terlemeyeceksin ya nükleer atık gibi olur o tişört bırak yatmayı direkt yıkamak gerekir.

Şantiyede dolaşmamış ve mangal yakmamışsam ve eğer üşenmiş ya da ne bileyim bir aksilik olmuşsa yatarım. Çok da önemsemem.

çok terlemediysem ve değiştirme imkanımda yoksa hiç umursamaz yatarım.

zorunda değilsem yatmam.

Mümkün değil. Askerde öğrendiğim bir şey. Dışarıda giydiğim herhangi bir şeyle yatağa girmem. Önceden umursamazdım.

Mecbur kalırsam yatarım

Her zaman sabah, bazen gerekirse akşam da duş alırım. Duştan sonra temiz tişört giyerim.

Yani sadece sabah duş aldıysam o tişörtle yatarım.

Yatarim.

dışarda içki içmişsem, yorulmuşsam vs. unutur yatarım bazen. ama normalde değiştiririm.

Moda da nata'da nata yiyin tatlı olarak.

Severseniz Paul's lasagna'nın lazanyaları çok güzel.

Ben de muutto yu onereyim
Bir de pasifik pastanesindr muzlu rulo pasta

basta'dan dürüm ye. caferağa'da yediğim en güzel şey buranın bir dürümüydü, neli olduğunu unuttum ama.

Snob'ta güzel bir çift köfteli trüf burger şiddetle önerilir. Sonrasında Nata'da Nata + filtre kahve ikilisi süper gider. Nata'nızı sade isteyin, hindistan cevizi vs. atraksiyonlar gereksiz. Afiyet olsun.

Fornello pizzada pizza göm bence

resmi en az yuzde 65 olur, gayriresmi ise %120/130 civari

çıkmanıza gerek yok. kontrat aynı haliyle devam eder. yeni ev sahibinin eve ihtiyacı olursa tahliye davası açsın. 1 sene sürer.

@baylarbayi
Ama kontrat süresi gelmeden ev satılmış olacak
Bir ayım olacak

yeni ev sahibiyle istediğiniz gibi konuşup anlaşabilirsiniz. evden çıkmanızı zorunlu kılan bir durum yok. kontrat yeni ev sahibine devrolur, kasımda da otomatik olarak uzar. yeni ev sahibinin başka evi yoksa ve kendi veya alt/üst soyu oturacaksa 1 ay içimde ihtar çekip dava açması gerekiyor. bu durum çok daha uzun süreceği için siz çıkmayı kabul ediyorsanız siz yeni düzen kurana kadar tolere eder ev sahibi. diğer türlü daha çok zarar eder çünkü.

kontrat bitmeden satış gerçekleşirse, satışı takiben size gönderilen ihtarnameden sonra kontrat bitimine kadar süreniz olacak evi tahliye etmeniz için ancak bu tür bir tahliye zorunlu değil. ev sahibi, kontrat bitiminden sonra evi boşaltmamanız durumunda ihtiyaca binaen tahliye davası açacak buradan tahliye kararı çıkarsa artık tahliye zorunlu hale geliyor. bu da en az bir yıl sürer.

Hayır.

Nisan 2008 ve öncesi girişin de olumlu bir etkisi var ama 99 öncesi girişliler kadar değil tabi.

yaşda bir avantajı yok, kadınlar 58 erkekler 60 yaşı bekliyor.

Primde 100 gün avantajı varmış, 31 aralık 2008 öncesi olduğunuz için 7000 gün prim ödeyip yaşı bekleyeceksiniz.

Sonrasında girişi olanlar 7100 günmüş.

2007 degil 2008'de bir degisim oldu.
Hatta o donem herkes bebegini cocuk oyuncu gibi gosterip sigortasini baslatti.
Arada kilicdarogluna torununu sigortalatmissin hayirdir dedikleri konu bu iste.

65 yas 60 yas farki olmustu sanirim.

mantıklı

Ne lazer ne ağda hiçbiri kokuyu artırmadı. Hep aynı kaldı.

yok öyle bir şey.

Yok öyle bir şey +1

Neden koku yapsın ki? Yani illa koku yapan bir etken olacaksa matıken bu kılların orda olup olmama durumuyla ilgili olmalı, nasıl alındığıyla değil.

Yoksa ağdayla, lazerle, epilasyonla ya da jiletle almak neyi değiştiriyor olabilir ki?

Koku yaptığını söyleyen kişiler bunun sebebi açıklayabiliyorsa merak ettim şahsen. Biraz efsane gibi geliyor kulağa.

Uzun kahvalti, dizi
Evi toplamaca
Kitap okumaca.
Arkadaslarla icmeye gitmece.

hiçbir şey yapmadan evde öylece oturacağım :)

covid + olduğum için evden çıkamıyorum. oyun oynar, film izlerim. çamaşır yıkarım, temizlik yaparım. yemek yaparım. whatsapp video görüşmeleri yaparım. çiçeklerime bakarım. balkona bi su tutarım. nasıl planlar ama :)

aldatıldığımı öğrendim üç gün önce.
daha fazla düşünmemenin yollarını arayacağım muhtemelen. Kendimi suçlayıp suçlayıp, dur ya o kadar da değil diyorum.

Akşama şehir dışına arkadaşıma gideceğim. Sarhoş olup bi iki saçmalarım belki biraz içim ferahlar.

39 derece ateş ve ciğerden öksürmeli güzel bi gün oluyor :)

Hava kötü moraller bozuk. Artık bu kışın bitmesi gerekiyor diye söylenip duruyorum evde.

Kitap, diziyle geçecek. Akşamüstü çıkıp bir kahve içeriz herhalde.

Kahvalti +
Okuma+yazma -
Telefon görüşmeleri + -
Yeme-içme -
Alış veriş -
Yürüyüş -
Düşünme +++++

Tiamat’a başladım. Sonra alışveriş ardından film dizi falan olur. Yağmurlu bir gün.

Çalışıyorum.

Şu an kahvaltımi bitiyorum 1 gibi spora ardından yüzmeye gidicem

Valla plan falan yok büyük ihtimal "ne ara bitti hafta sonu" diye hayıflanmakla geçiririm günü.

ders çalışmak.

bime gitcem, çöp atcam, perdesiz bass kaydı yapıcam.

hastayim, o yuzden sabahtan aksama kadar mac izlicem. gerci hasta degilken de farkli bir sey yapmiyorum ama olsun

Popomu kaldırabilirsem temizlik yapacağım.

ikea gezmesi

tez için gerekli belgeleri okuyacağım. akşam bir film izlerim. arada da alış verişe çıkarım belki.

yatmaktan başka çarem yok. covid pozitifim. dizi/film izlerim herhalde. daha başka neler yapabilirim diye düşüneceğim.

Erken kalkıp kahvaltı eşliğinde online eğitim
Eğitim bitti uyku
Şimdi dev bir temizlik yapmam gerekiyor ama yatıyorum

Yatmak istemiyorum ama yatıyorum. Gaza gelemedim

Cambria (Haber Siteleri)

Georgia (Haber Siteleri)

Consolas (İstihbarat Belgeleri)

Google Fonts'a gir, istediğin formatta yüzlerce font var. Denemen de mümkün:)

Helvetica çok güzel bence.

iste tabi gayet normal.

5 gün kalsan 5 gün de değiştirirler zaten. Sen istemesende.

Ben 5 gün kalınca 5 gün ben istemeden çarşaf değiştirdiklerini hiç görmedim. En 5 yıldızlısı bile biz söylemeden değiştirmedi o yüzden odamı temizleyin butonuna basın ya da yazısı vs ne varsa onu bırakın kapınıza.

her gün değiştirilmesi gerek siz aksini talep etmedikçe.

türkiye'de ve yurtdışında uluslararası zincir otellerin neredeyse tümünde yatağına yanı başında vs. bir yerde "çarşafları değiştirin" kartı bulunur. odadan çıkmadan önce yatağın üzerine bırakırsanız çarşaflarınız da değişir.

çevreyi korumak, su israfını önlemek gibi sebeplerle bu kartı bırakmadığınız sürece çarşafınız her gün değiştirilmez. bunun yerine işletmenin belirlediği aralıklarda değiştirilir. bu 3 gün olabilir, 5 gün olabilir. otele göre değişir.

tradingview

finnet ya da matriks

sayısalda 52 bin kötü değil ki. Veterinerlik okuyabilir, özellerde indirimli diş hekimliği, endüstri mühendisliği okuyabilir. bir sürü seçeneği var, ilgi alanına göre seçmesi daha hayırlı olacaktır.

edit: ekşicilerin ilk 100'de olduğunu unutmuşum shdsddsj

bundan 12 yıl önce 53 bindi say2 sıralamam. kocaeli'de makine mühendisliği okumuştum ikinci öğretim. şimdi muhtemelen çok düşmüştür sıralamaları gerçi.

o sıralamayla itü inşaata bile girebilirsin yüksek ihtimal şu an.

Para varsa gidip romanyada tıp okusun. Ab diplomasını alıp almanyaya göçsün

veterinerlik okumasın o okul bitmez

@neysene haklı. romanya'da tıp okunabilir. bazı şehirlerin tıp fakültesinin avrupa çapında müşterisi var. yaşadığım şehirde ingilizce - romence - fransızca tıp fakülteleri var. almanlar da okuyor, faslılar da okuyor.

ama buradaki romen doktorların hedefi de almanyaya siktir olup gitmek.

ama bu romenler biraz tembel, aralarından sıyrılabilinir.

En riskli yönyem geri çekilme ve/veya takvim yöntemi.

Kondom doğru kullanıldığında koruyuculuğu çok yüksek + cybh koruması sağlıyor. Hormonal olmadığı için yan etkisi de yok. Bulbileceğiniz en pratik ve koruyuculuğu yüksek yöntem.

Tam aksine en risksizlerden biridir. Her zaman tavsiye edilir.

Ne bileyim çıkma riski, delinme riski vs var gibi rahatsız ediyor hep beni. Ayrıca boşaldıktan sonrada meninin elimizle falan değme riskleri

takvim yöntemi. geri çekme de riskli ama takvimdeki gibi günleri şaşırmak kadar değil.

@mermize

Takvim yöntemi regl düzeni saat gibi işleyen kadınlar için bence. Düzensizlikleri olanlar ve yüksek stres içinde yaşayanlar için pek geçerli değil diye düşünüyorum.

Ara ara fermuarlı gömlekler çıkıyor (Polo olmayan) ama hem rahatsız hem de oturup kalktıkça fermuar tuhaf biçimlerde kıvrılıyor, çirkin gözüküyor. Olmasın, gerek yok.

Tişört rahat olması beklenen bir ürün, fermuar ise rahatsızlık veren bir sistem. Yaz için bahsettiğiniz tarz fermuar bedeni rahatsız eder. Düzgün durmayışı belirtilmiş.

İnanılmaz ama organize olarak sağlık ocağından randevu alan ve gitmeyip diğer insanların da aşı vurulmasıni engellemeye çalışan psikopat aşı karşıtları var bu memlekette.

Unutmak olabilir. Benim annanem unutmuştu gitmeyi günü karıştırmış mesela. Yoğunluktan veya başına farklı şeyler gelenler de olabilir.

bedava olması
yaptırımı olmaması

aslil +1

Aşı randevusu aldığını söyleyince insanlar aniden aşı kötülemeye başlıyor. Muhtemelen gitmeyenler bu laflara kanıp vazgeçiyordur.

@jacque +1

Özellikle aile içinde çok var bu sanırım, eş randevu alıyor öbür eş karşı çıkıyor, ebeveyn alıyor çocuklar yollamıyor vs.

İki sebebi var.

1- Birleşik Krallık'ta yakın zamanda kısıtlamaların çoğu kaldırıldı. 1 seneden fazla süren kısıtlamalardı bazıları.
2- Aşının koruyuculuğu var ama bulaşmaya karşı değil. Aşı olanlara koronavirüs yine bulaşıyor ama hastalık ağır geçmiyor. Hastaneye yatmaların önüne geçiyor büyük oranda. Yani öyle aşı olduk covid tamamen bitti gibi bir durum yok.

Yanlis hatirlamiyorsam Delta varyanti diye yeni bi mutasyon soz konusu.

Evet öyleymiş

www.google.com

Delta varyantı artmış, o da genelde aşı olmayanlarda görülüyormuş şeklinde okudum bir yerde.

Beraber yürüdüler bu yollarda.

Verdiği bilgilerin altından akp kanadında hep pis kokular çıkıyor. Yanlış olduğunu inkar edemeyecekleri saçma duruma düşüyorlar.

Yalan söylemesi sedat pekeri itibarsızlaştırır. İntikamını ancak doğruluğuna inanılabilecek bilgilerle alabilir.

Verdiği bilgilerin bazıları (örneğin mehmet ağar-uyuşturucu ilişkisi, kontrgerilla suikastleri) esasen zaten bilinen şeyler. Üstünü kapattıkları da biliniyor. Verilen bilgiler tutarlı.

Hatta ben size ekstra bilgi de vereyim. 90larda bu işin başında doğan güreş de vardı. Tabi şu an cehennemde ateşini harlıyorlardır.

Edit: alttaki arkadaş yazınca aklıma geldi. Kendisinin uyuşturucu çökme gibi işlere bulaşmadığı bölümler tamamen kolpa. Sakarya uyuşturucunun ana yolu. Abisi ağar ona uyuşturucu paralarını ateşlerken ses çıkaracağını sanmıyorum. Kendisi de itiraf ediyor aslında “en az kirlisi benim” diye. Piyon olduğunu biliyor.

Kim her söylediğine herkesin inandığını söyledi ki sana? Beraber iş tuttuğu alçakların yediği boklara elbet inanıyorum, çünkü yapabileceklerini biliyorum. Kendisiyle ilgili anlattıklarına inanmıyorum. Kendinden bir kahraman yaratmaya çalışıyor ama sadece bir itirafçı, bu da değerlidir elbet, cezasını azaltır ama o kadar. Yemezler yani

çünkü suçladıkları kişiler kendilerini savunamıyorlar saçmalıyorlar.
binali çıktı oğlum venezuela'ya yardım götürdü dedi. oğlanın eli boş gittiği ortaya çıktı gümrük kayıtlarından.

-çünkü neden yalan söylesin ki?
-çünkü "hayır öyle olmadı" denilen herşeyi ispatlı gösterdi.

görüşmedim diyen gazetecilerin facetime konuşmaları gibi.

Saglamasi yapiliyor, gordugum kadariyla simdiye kadar yanlis cikan birsey olmadi.
Sulandirarak, lafi dolandirarak anlatiyor, o can sikici. Direk mevzuya girse. butun detaylariyla anlatsa daha cok can yakar ama hala bir umut donerim kafasinda, temkimli gidiyor. Ona da kilifi uydurdu, hersey apacik salaklara anlatilir dedi :)

Pekerci falan degilim de dersini calismis adamlari seviyorum.

Sedat Peker'in söyledikleri iddia değil İTİRAF da o yüzden inanıyoruz. Söylediklerinin tamamı bir şekilde içinde yer aldığı örgütlü suçlar. Adam ifşacı değil gönüllü itirafçı.

söylediği her şey bence doğru, ancak anlatmadığı veya eksik bıraktığı çok fazla konu vardır. sonuçta adam ne diyor ben sizi kurtarmaya gelmedim. benim kendi derdim var. kendi derdini çözecek kadarını anlatıyor.

Her söylediğine inanmıyoruz da adamlar o kadar pişkince reddediyor ki doğruluğunu teyit ediyorlar. Dün bülent Turan "hata yapan varsa cezasını biz veririz" diyor. Oldu canım sen yolsuzluk hırsızlığı kendin cezalandır mahkemeler ne güne duruyor?

Ben yaptim dedigi icin inaniyoruz. Buna da hukukta itiraf deniyor pampa.

Her olayı nasıl bilebiliyor? Sezgin Baran Korkmazın içişlerine gitmesini, ziraattin para vermesini falan. Telefon mu dinliyordur?

Bildiğim kadarıyla tek kullanımlık olanlara da hes kodu tanımlanması gerekiyor.

İstanbul kart dolum makinelerinden boş istanbul kart da alınabiliyor 10 lira karşılığında. Akabinde uygulamadan ya da siteden HES tanımlaması yapılmalı.

ömürlük parça değil, eskir ve değiştirilir. ömrü de kullanıldığı bölgeye göre değişir, eğer yollar çok bozuksa daha çabuk eskir, düzgün yollarda kullanıldıysa da normalden daha uzun ömürlü olur. tam olarak bir km vermek doğru olmaz, ama hep düzgün yollarda kullanılmış bir otomobilinki 120 bini görebilir.

2011 model 140binde arabam.Genelde istanbulda kullandım,çok nadir asfalt dışına çıkmışımfır.Ön amortisörlerim hiç değişmedi.Arkalardan birinde yağ sızıntısı görüldü,90bin km deyken,çift olarak değişti.Konfor olarak bi iyileşme hissetmedim.

Yağ kaçağı olursa (patlarsa) vs değiştiriliyor. Düzenli bir aralığı yok. Kaçak olup olmadığını rot-balans ayarı yapan düzgün bir yerde baktırabilirsin. Mümkünse o parçayı değiştirecek yer olmasın, yoksa bile var diyebiliyorlar.

Konfor artsın diye değiştirilebilir. Gazlı amortisörler daha sert, spor kullanıma uygun oluyor (aynı model araçta hem gazlı hem yağlı denedim bu şekilde hissettim, tamamen benim görüşüm). Yağlı olanlar da daha konforlu ancak biraz savurma artabiliyor.

körükleri falan yırtılmış olabilir. yağ kaçağı vs. Servise götür onlar bakar söyler zaten

D sütunu boş görselde? oraya sayı gelecek mi? H'deki bitirilen ders sayısını nereden bulacağız yoksa?
edit: bu arada bence pivot table ile olacak bu iş.

soru eksik. bitirilen ders ne demek? 8 dersi 2 kişinin bitirdiği nereden belli? vlookup yada countif ile çözülebilir gibi ama verilerin tam olması gerekiryor.

iş kanununa göre 5 x 14 gün. şirket daha fazlasını veriyorsa değişir.

20 gün için soruyorsan Aralık 2021 de 20 gün yıllık izin hak eder. Çoğu insan 5. Sene sanıyor ama 6. Hak edişte 20 güne çıkıyor.

aralık 2016-aralık 2017 - 14 gün
aralık 2017-aralık 2018 - 14 gün
aralık 2018-aralık 2019 - 14 gün
aralık 2019-aralık 2020 - 14 gün
aralık 2020-aralık 2021 - 14 gün
aralık 2021-aralık 2022 - 20 gün

Appinventor tarzı websitesi üzerinden sürükle bırak yaparak mobil uygulama geliştirmeye izin veren siteler var(kodular, thunkable vs). Gözlemlediğim kadarıyla birisinin iyi yaptığını diğeri kötü yapıyor veya tam tersi ve de sunulan özellikler çok fazla esneklik sağlamıyor. Kendi geliştirdiğiniz küçük projeler için işe yarar şeyler çıkarabilirsiniz.

Abi çok kapsamlı birşey yapman çok zor.
Basit birşey ise yazın buraya . Belki biri yapar yayınlar sizin için.

IoT için ise Blynk.

IoT projelerinde iş görür.

div.gallery içindeki float:left sola dayalı çıkmasına neden oluyor.

Ortalamanın bir sürü yolu var, ama onun için CSS'i anlıyor olmanız lazım biraz. Ortalamak ne demek? Sağ ve solda eşit boşluk olması. Diyelim parent elementin genişliği 200px, galerinin genişliği de 100px olacak. O zaman galeri için margin-left: 50px yaparsanız ortalanır. Daha fazlası için:

stackoverflow.com

margin: 0 auto

resimlereri aynı yükseklikte tutarsanız şık görünür ama mobilde falan yanyana durması pek mümkün olmaz. tümü için tek link verecekseniz:
<a href="" style="border:2px solid red">
<img src="resim1.jpg" height="100" />
<img src="resim2.jpg" height="100" />
<img src="resim3.jpg" height="100" />
<img src="resim4.jpg" height="100" />
<img src="resim5.jpg" height="100" />
</a>

yok her biri için ayrı link olacaksa:
<div style="border:2px solid red">
<a href=""><img src="resim1.jpg" height="100" /></a>
<a href=""><img src="resim2.jpg" height="100" /></a>
<a href=""><img src="resim3.jpg" height="100" /></a>
<a href=""><img src="resim4.jpg" height="100" /></a>
<a href=""><img src="resim5.jpg" height="100" /></a>
</div>

Öncelikle sizi yardım eder mi bilemem ama , Youtube üzerinde batan startup'lara bakıyorum.

Hemen hemen hepsi ilk kazığı yazılımcılardan yiyor.
dün şu video'ya denk geldim. (www.youtube.com Adam 700 bin lira yakmış. İlk kazığı yazılımcı atmış.

ekip halinde calisan profesyonel bir yazilim grubuna yaptirmanizi tavsiye ederim.

cunku @ycaycayca dedigi gibi bircok proje yazilimci kaynakli problemler nediyle hic baslamadan bitiyor. bunun sebebini de su sekilde aciklayabilirim; gunumuzde emsal teskil eden bircok uygulama genis yazilimci ekipleri tarafindan profesyonel olrak yapiliyor. yani bir mobil uygulamanin arkasinda en temel sekilde en az bir tasarimci, bir uygulama gelistirici (android ve ios icin ayri ayri), bir api gelistirici, ve ayrica devops, tester gibi alanlarda calisan uzman ekip tarafindan yapiliyor. ekip buyuyunce de ekip yonetimi icin scrum takimi da kuruluyor.

diger taraftan bu problem yasayan projelerde ise is ucuza halledilsin diye tum bu uzmanlik gerektiren isler icin tek bir gelistirici ile anlasiliyor. bircok gelistirici ise bazen acemilikten, bazen paraya ihtiyaci oldugundan, bazen gereksiz oz guvenden dolayi butun bu ekibin isini tek basina yaparim diyebiliyor. bu durumda da yapilan isin kalitesi hicbir zaman buyuk uzman ekibin yaptigi isin kalitesine erisemiyor.

yani kisaca tek bir kisiye yaptirilirsa iyi bir kalite beklentisinde olmamak gerekir ve isin uzun surecegini planlamak gerekir. bu uygulama da bir prototip ayarinda bir uygulama olur. ama iyi ve uzman bir ekibe yaptirilirsa da bu is maliyetli olacaktir.

peki bazen tek kisinin yaptigi super uygulamalar nasil cikiyor? cunku genelde gelistirici kendi fikrini ortaya cikariyor bu durumlarda. yani para karsiligi calismiyor. bu nedenlede guclu bir motivasyonla gece gunduz emek sarfediyor. para karsiligi yapilan iste bu motivasyonu saglamak guc.

@emrahday +1

Startup yapmak isteyenlere böyle danışmanlık veriyordum önceden. Benimle anlaşırsa otomatik olarak bir takımı da oluyor, çünkü yıllardır beraber çalıştığım insanlar var, tasarımcısı, mobilcisi, devops'çusu vs. Ki aynı kişiler olmasa bile yeni insanları daha rahat bulabiliyorum, çünkü kimin neyi ne kadar yapabileceğini sektörün içinde olmayan birinden daha iyi biliyorum, network var vs.

Ama işte bazıları var, verdiğim rakamı çok yüksek bulup "yeğeninin bi arkadaşına" falan bi kaç bin liraya mobil uygulama yaptırabileceğine inanıyor. Olmuyor tabi.

Peki parası olmayan bu işe girmesin mi? Girmesin, önce yatırımcı bulmaya çalışsın. Yok ben illa az parayla giricem diyorsa da, adamı, fikri ve daha bir sürü başka şeyi beğenirsem hisse istiyorum, onu vermesi gerekiyor. Çünkü büyük şirketler bana zaten daha fazla para verebilir, direkt parayı veremiyorsan çok daha fazla parayı kazanma ihtimalini vermen gerekiyor.

Kanada'da ileri seviye zaature ya da cok zorlayan nefes darligi olmadikca ilac verilmiyor. Anca ates durucu, agri kesici gibi seyler.

Favipiravir Japonya menşeli bir ilaç. Covid e karşı işe yaradığı görülünce ücretsiz olarak üretim için ruhsat verildi. Ne olduğu belirsiz falan değil yani.