Ekşi Duyuru

bazı galerilerde kimlikle hemen kredi kullandırma olayı var. galerici örneğin koç finans ile anlaşmalı sana anında kredi ayarlayabiliyor.

Araçlarda ekspertiz değeri hesaplama diye bir prosedür yok, kasko bedeli vardır ve bunlar bellidir. Bir de bazı bankalar belli yaş seviyesine kadar araçlara kredi kulandırıyor. Örneğin Halkbank en fazla 5 yaşındaki arabaya kredi kullandırır. Banka bazında böyle kriterler olabiliyor.

1- Aracın sahibi ile anlaşıyorsun.

2- Ruhsat ile bankaya kredi başvurusunda bulunuyorsun. Kredi limitin onaylanırsa araç sahibi ile notere gidiyorsun.

3- Noterde aracın devri senin üzerine yapılıyor. Devirden sonra da satıcının hesabına kredi tutarı geçer. Tam bu esnada bazı bankalar aracın trafik sigortası ve kaskosunu kendi sigorta şirketleri üzerinden zorla yaptırabilirler. Sen o sırada başka sigorta şirketinden daha uygun teklif bulabiliyorsan onu yaptır.

Taşıt kredisinin prosedürleri zorlayıcı. Ben İş Bankası'nda perişan olmuştum. Ayrıca aracın üzerine rehin koyduklarından kredi bitmeden satmaya kalkarsan prosedürlerle uğraşırsın.

O nedenle faiz oranı olarak aynıysa veya önemli bir fark yoksa taşıt kredisi kullanma, ihtiyaç kredisi kullan. Fiyat aralıkların düşük zaten.

1 5 yaş üstüne kredi çıkmaz.
2 araç sahibi aracın fiyatını beliler, satış fiyatına kadar bankanın açtığı limit belli.
3 aracın ruhsatıyla ilk olarak bankaya gidin para çıkmıyacaksa çok uğraşırsın. bu ara bankalar kolay araç kredisi vermiyor.

0 araç alımında firma krediyi kendi ayarlar. elinizde bir miktar paranız yoksa banka size çok da fazla bir para vermez.

Ek bilgi:
Kredide araç yaşı sınırı:
Yapıkredi: 12
Vakıfbank: 6

Çifte vatandaş araba ithal edemez.

Çifte vatandaş 185 gün yurtdışında kalmıyorsa araba getiremez.

www.google.com

www.diplomaticplate.com:~:text=**TaxFree%20(Vergisiz)%20ara%C3%A7%20kullanma,%C3%A7ifte%20vatanda%C5%9F%C4%B1n%20ithalat%20hakk%C4%B1%20yoktur.

@orient blue

"İlgili hesabınıza yatırım fonu işlemleri sebebi ile ... TL tutarında kısıt konmuştur." diyor mesaj.

Finansbank. Teknoloji Fon Sepeti Fonu.

Geçen gün aramıştım. Bir hatta yönlendirdiler, 15. sıradaymışım. Beni aramaları seçeneğini seçtim, henüz arayan yok.

Krediyle (nakit avans vb) yatirim yapmaya pek hos bakilmiyordu en son. Zaten aciklamada da "yatırım fonu işlemleri sebebi ile ... TL tutarında kısıt konmuştur" demisler.

Sizin olmayan parayla yatirim yapip patlarsaniz biz size verdigimiz borcu nasil geri alacagiz demisler gibi geldi bana.

@orient blue Fonu alabiliyorum, ama bir iş günü sonra geri alıyorlar. Risk profili anketini hiç duymamıştım.

@sertac akin E ama artık kendi maaşımla bile alamıyorum görünüyor. =)

Az önce fark ettim ki, benden geri aldığı fonları dün yine bana satmış banka. Evet, hiçbir dahlim, isteğim olmadan!

8:12'de benden aldığı fonların aynısını 14:13'te bana geri satmış.

gerçek deri olsa özellikle belirtilir. muhtemelen hepsi suni deri yani aslında deri değil, deri hissi veren sentetik malzemeler.

Belirttiğiniz modeller ilgili markaların üst sınıf modelleri olduğundan yüksek ihtimalle gerçek deridir. İlgili modellerin user's manual aramalarıyla ulaşabilirsiniz muhtemelen.

Eski araçların çoğunda gerçek deri var.

Ama yeni araclarda sentetik ürünler başladı. Volvo misal komple bıraktı deriyi ancak sentetik.

Kısacası eski premium araç alırsanız gerçek deri olmasi olasılığı yeniden çok fazla.

Marka, yil, model, paket vs arastirarak daha fazla bulursunuz gibi.

Wj kasa cherokee var, gerçek deri

suni deri zamanla dökülüp şu hale geliyor: derivesen.com

hiçbir otomobil üreticisinin bunu göze alıp suni deri koyacağını sanmıyorum.

@inheritance Ben öyle olduğunu sanmıyorum ama teşekkürler yine de.

Modelden modele degisiyor.
Ornegin Jeep Grand Cherokee'nin trim'ine gore sahte deri, sentetik kaplamali gercek deri yada kaliteli gercek deri olabiliyor.

cogu arac ureticisi genelde opsiyon olarak gercek deri koltuk sunar. dolayisiyla almak istediginiz aracin trimini (donanim seviyesi) ogrenip internetten aratacaksiniz. su model gercek deridir, digeri yapaydir diye bir ayrim yok. ayni modelde de farkli opsiyonlar sunulabiliyor.

Ayni marka aracin ayni serisinde bile bazi modeller deri bazilari suni deri.Ayrintili sekilde arastirip da bulacaksiniz tek tek

İşkur'a gidip sormanızı veya size atanmış olan görevliye ulaşıp öğrenmenizi öneririm.
Benim gerizekalı eski işyerim, özellikle belirtmiş olmama rağmen mesela SGK çıkış kodumu sisteme yanlış girdikleri için maaş bağlanmamıştı. Sonra SGK'dan düzelttiler ama sonra SGK, İşkur'daki kaydı düzeltmemişti, ben dilekçe verip düzeltilmesini talep etmiştim, süreç uzamıştı.
Bu arada maaş bağlanırsa, bağlanmayan günleri de bağlandıktan sonra birikmiş olarak alırsınız.

3 ay gecikmeli başvurdum diyorsunuz. 30 gün içinde başvurmanız gerekiyordu. Süreyi geçirdiğiniz için başvurunuz reddedilmiş olmasın.

işsizlik maaşı için işsiz kalındıktan sonraki 30 gün içinde başvurmanız gerekiyor
bu sebeple reddedilmiştir.

elorelia, benaslında +1. ben ona dikkat etmemişim.

Hayır, yanlış biliyorsunuz. Doğrusu:

İÖ için ilk başvuru, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihi izleyen günden başlayarak 30 gün içinde şahsen veya elektronik ortamda yapılır. herhangi bir nedenle geç başvurulmuş ise başvuruda gecikilen süre toplam hak sahipliği süresinden düşülerek kalan süre kadar İÖ hesaplanır. (SON 3 YIL PRİM YILINIZ 600 GÜN VE SON DÖRT AY 120 GÜN OLMALI )

Bu bilgi CİMER aracılığıyla TÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MİLAS HİZMET MERKEZİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ'den geldi.

Nedenini İŞKUR'u arayarak öğrendim. Daha sonra bu sayfaya ulaşan birine yardımcı olması amacyla yazıyorum:
İş sözleşmesinin deneme süresi içinde sonlandırıldığı ve çalışanın bu deneme sürecinde 120 günden az çalışmış olduğu durumlarda çalışan işsizlik ödeneğine hak kazanamıyormuş.

Kaynak: www.topo.av.tr

İşyeri hekiminin vermesinin daha uygun olduğuna dair hukuki bir görüş var; İşyeri ortamının ve işin niteliğinin da sağlığa uygun olup olmadığının bilgisine sahip olmanın gerekliliği üzerine. Yasal mevzuat da bu yönde.
Sağlık muayeneleri taleplerini karşılayan aile hekimlerinin işçinin meslek hastalığı veya iş kazası neticesinde ortaya çıkabilecek hukuki ve cezai sorumlulukları olduğunu düşünen hekimler bu raporu vermemeyi tercih ediyor.

podmic iyidir ama xlr standart condenser mikrofon olduğu için +48 phantom verebilen bi ses kartına ihtiyaç duyarsınız

aynı fiyat aralığında Samson C01 U var usb'den direkt çalışan geniş diyafram condenser 3 civarında

behringerin c-1U var aynı şekilde usb condenser 2 den ucuz

perfore için fazla fazla yeterli cihazlar ikisini de kullanan arkadaşlarım var.
online testleri var youtube'da ses örneklerine bakabilirsiniz.

ben böyle bir menzil genişletici kullanıyorum işe yarıyor

ben xiaomi'den verim alamadım, önermem. daha sonra aşağıdakini aldım baya fark etti.

www.hepsiburada.com

Hocam ben de bunu kullanıyorum memnunum dediğim
www.mercusys.com

üstteki arkadaş daha iyi versiyonunu paylaşmış sanırım mercusys ler en azından stabil çalışıyor

1. Sıradakini kullanıyorum anca salondan evin son odasına sinyal güçlendirmede işe yarıyor, katlar arası işe yarar mı kestiremedim.

Modeme kablosuz bağlanarak sinyal artıran bir cihaz verimli olmuyor çok fazla.

Aşağıdaki linkte elektrik şebekesi üzerinden bağlantıyı aktaran bir ürün var. En güçlü seçenek bu. Birini modemin yanında prize takıp modemden ethernet ile bağlantı sağlıyorsunuz, diğerini de sinyal alamadığınız yerde bir prize takıyorsunuz. Tertemiz aktarım.

www.amazon.com.tr

Bir diğer seçenek de ethernet kablo bağlantısı seçeneği olan bir router seçmek. Buna da ana modemden kablo çekerek uzak noktaya en düşük kayıpla bağlantıyı aktarabilirsiniz.

eksisozluk1923.com

zoka.

Nedir derken, dolandırıcılık olduğu kesin pek tabi.

Google gibi global ölçekte bir firmanın hem sigortasız hem de yasadışı (yanıltıcı içerik üretimi) bir iş yapıp bunu da bu kadar ortalık yerde yapması takdir edersiniz ki imkansız.

Kaldı ki hiçbir düzgün şirket böyle bir iş yapmaz bu kadar aleni şekilde. Bir işçi çalıştırmanın bir sürü şartı var.

Bana da benzer şeyler geliyor bu sıralar, yine nerede patladı kişisel bilgilerimiz acaba...

Onu ben de görmüştüm. Ama bazı durumlarda geriye dönük ödeme yapılıyormuş. Ama özel durumlarda sanırım.

mustafabaysal.com

Teşekkürler.

Şikayetvar şikayetinden hemen sonra bir Lenovo Türkiye'den yetkilisinden telefon aldım. Sorunla ilgileneceğini iletti. Şu an beklemedeyim.

Bu arada, ürünle ilgili kronik sorun şüphem şu forum başlığından dolayı:
forums.lenovo.com

Süreç nasıl ilerledi, bilgi verirsen sevinirim. Ben de Lenovo kullanıyorum, merak ettim.

Ben olsam 2017 air alirdim sanki. 2013 baya eski artik. Bi de sata disk.

2017 ama ikisini de almazdım.
5 bin liradan fazla vermezdim o eskilere.

10 bin TL yerine 12-13 bin liraya M1 çipli Air var. Bütçeyi biraz zorlayıp böyle bir şey bakın bence.

www.sahibinden.com

Çok sıkıntılı bi karşılaştırma 2013 late ise Monterey alıyor Mid ise Big Sur alıyor 3 sene sonra Open Core Legacy Patcher ile official olmayan işletim sistemlerine koşturur.

Diğerinin konfigürasyonu can sıkıyo 128 ssd 8 ram i5.

Yani söylemesi dile kolay ama bütçeyi biraz daha toparlayıp ikinci el m1 air olmuyor mu gerçekten de?
Yaratacağı fark o bütçe farkından çok daha fazla olacaktır.

Laptopım var (2,5 ay önce aldığım Lenovo E15), ama şu an serviste. Uzun süre gelmeyecek gibi ve sonra da arıza çıkarabilir. O gelene kadar geçici olarak Laptop arıyorum.

Bir süre sonra muhtemelen satarım. O yüzden daha yüksek bütçe ayırmak istemiyorum. ='(

i7 dört çekirdekse her türlü macbook pro.

air

Temiz bir Macbook Air 2017 aldım, gayet memnunum.

Samsung S21fe

Xiaomi redmi note 12 pro plus. Biraz araştırın isterseniz bu modeli.
kayıtsız olanlar 9000 TL seviyelerinde.

Arıza konusunda ise net bir şey diyemem. 15.000 TL'lik bozulacağına bırakın bu 9000tllik olan bozulsun :)

poco x5 pro 5g

e15 serisi mi? aynı sorundan ben de bdh'ye vermiştim. kronik anakart arızası, parça çin'den geliyor 20 gün sürdü.

Evet, E15. Anakart değişecek bende de muhtemelen. Ellerinde parça yok mu yani?

ofisteki b.sayarlar full lenovo, service cok laptop gonderdim ve nerdeyse hic sorun yasamadim.

Beklediğim başıma geldi:
Anakartı değiştirmek için laptop'ı açarken kasaya zarar vermişler. Bir başka sorumda bunun fotosu da var.

Şikayetvar'a yazdım, hemen Lenovo'dan aradılar. İlgilenecekler. Bekliyorum.

Bunun dışında, servise ulaşmak da, ne aşamada olunduğunu öğrenmek de çok zor. Ürün kargoya verildikten sonra kargo firmasından gelen SMS'ten tahmin yoluyla anlayabiliyorsun ancak.

1- senin yerinde olsam gerekirse vizeyi Almanya'dan alır ya bi giriş çıkış yapar ya da nereye gideceksem oradan giderdim.
2- bir an önce son 3 aylık bordronuzu alın ve vakit kaybetmeden başvurun.
daha önceden pek çok vizesi olanlara bile başka ülkeden başvuru yaptıklarında çıkmadığını duydum, hele ki sizin durumunuz sıkıntılıymış, çıkmama ihtimali yüksek bence.
şöyle düşünün, evet bir sınır zone'una giriyoruz ama her ülke ayrı değerlendiriyor süreci. daha önce almanya sizi değerlendirmiş zaten ama yunanistan tüm bu süreci baştan yapacak. almanya üzerinden olursa şansınız olabilir.
bu arada son başvurumda ben de işsizdim ama daha önce vize aldığım ülkeden başvurdum ve açık öğretim de olsa öğrenci olduğumu belirtmiştim. işe yaramıştı bende ama durumlar bu kadar sıkıntılı değildi.

yunanistan bu ara çok tuhaf. benim hayatımdaki tek, tek girişli vizemi onlar verdi, 10 gün sonra almanya'dan 2 senelik vizemi aldım. 6 aydan kısa vizem yoktu bugüne kadar. yunanistan, hele izmir konsolosluğu çok kıt.

bozuk laptoptan nasil kurtulacaksin abi? lenovo'dan degisim isteyeceksin, once tamir etmek isterler gerci ama devam ederse degisim talebi yapacaksin.

kronik sorunlu pc ler genelde 1-2 yıl içinde baya gündem oluyor, hatta satıştan geri çekiliyor. bu modele baktım hala satışta, bu nedenle ben bunun kronik bi sorundan ziyade elektronik ürün şansızlığı olduğunu düşünüyorum. bence ürünü lenovo'ya değiştirtmeyi başarırsanız bu sorunu muhtemelen bi daha yaşamazsınız.

garanti için yazıyorum, lenovo'nun sitesinden cihazı bu tarihte aldım diyerekten garanti başlama tarihini değiştirebiliyorsunuz.

b'nin dedigi gibi tekrar sorun yasarsan degisim talep etmen gerekiyor kabul etmezlerse tuketici hakem heyeti

e15 guzel cihaz aslinda makarnavodka'nin dedigi gibi elektronik sanssizliga denk gelmissin malesef

Türkiye'ye gelen ürünlerin (teknoloji özelinde değil) hep düşük kalite olduğunu düşünüyorum.

Teşekkür ederim cevaplar için. Sorularıma doyurucu cevap almış oldum. =)

klasik umut sarıkaya tipi mühendis isen zorlayabilir sanki. neticede bu iş insan odaklı olduğundan öyle asker gibi yat kalk yaparsan müşteriler kaçabilir.

pandemiden sonra riskli bulduğum iş. herhangi bir salgın hastalıkta direkt işsiz kalırsın mesela. pandemide gittiğim spor salonundaki herkes çıkarılmak zorunda kalmıştı pt'lerden. ama ben bunu online da yapacağım diyorsan başka insanların başarısına bağlı kalıyorsun. yani sen ne kadar iyi bir pt olsan da öğrencin bunlara uymazsa ihale sana kalıyor, sen başarısız oluyosun. mühendisliği bırakma devam et. ne mühendisisin bilmiyorum ama mühendisliğine yarayacak yeni yetenekler eklemeye devam et.

şimdi eski sorularına baktım yazılım mühendisiymişsin. hocam afedersin ama aklını mı kaçırdın? 17 senelik tecrüben var ne güzel, seniorsun belli ki. 17 sene çok sıkıldıysan, kendi işini bu alanda kur derim uzaktan bakınca.

pandemide bence acayip kazandılar, eve kapanan herkes video dersleri alıyordu. mühendislik hangisi, makinaysa olmaz.

neden bi yandan mühendislik yaparken ek iş olarak başlamıyorsun(eğer yapmıyorsan tabi)?
tam zamanlı olarak da bakarsın, bir süre sonra ekstra vaktin sınırlı ve artık vakit darlığı sebebiyle müşteri alamıyor olursun, ve PT olarak mühendislik işinden daha fazla kazanç sağlayacak olursun o noktada e artık bunu full time olarak yapabilirim dersin. önce kendini dene bence.
bir de önemli bir soru bence; mevcuttaki işyerindeki işini mi sevmiyorsun yoksa mesleğini mi sevmiyorsun? bazen bu ikisi birbirine karışıyor maalesef.

O iş olmaz. Bi sertifika programına girip bireysel olarak bu işi yapacaksan iyi bir network lazım müşteri bulmak için, bu saatten sonra onu oluşturamazsın. Macfit gibi bir yerde çalışmak istiyorsan Macfit'in kendi programına dahil olursun sonra Macfit seni işe alır junior pt gibi çalışırsın orada, yani sana maaş vermez, sen özel ders verip oradan gelen parayla Macfit'e bir de kira ödemek zorunda kalırsın. Sistem düşündüğün gibi çalışmıyor yani 3 gün sonra "ben ne yaptım lan" diyerek kafanı sağa sola vurursun.

Heyecan arıyorsunuz bence.

Kaleci ve Türkucu +1
Hayatımda düzgün para kazanan pt bırak Türkiye Avrupa'da bile çok az denk geldim.
Hobi gibi yan iş gibi olsa neyse.

Biliyorsunuz, geçen seçimde bu konu, şimdi karşı safa geçmiş bir Teğmen'e emanet edilmişti. 20 li yaşlarda bir adamın Ülke çapında böyle bir organizasyonu kotarması beklenilebilir mi?
Kendisi ilk fırsatta rakip saflara geçmiş biri, o 'gönüllüler' den, ülke çapında kendisine gönülden bağlı bir örgüt kurabilir mi?

İki sorunun cevabı da 'Hayır'

Bu, geçen seçimdeki durumdu. Bu seçimde de bu konunun ne kadar önemli olduğunu idrak edemediklerini görmüş olduk.

Ben Anadolunun ücra bir yerinde yaşayan A partisine gönül vermiş bir birey olsam, gitsem B partisine üye olup seçim güvenliği için görev almak istiyorum desem, bu beceriksizlerin tavrı ne olurdu acaba?

Aslında sorun bana kalırsa şurada ki resmi ve hukuki statüsü olan idari bir işlem ya da eylemi, gayri resmi (özel) oluşumların adeta resmi kurumun yerine geçerek ya da ona rakip olurcasına gerçekleştirmesi.

Dikkat edilirse afad ve Kızılay'ın da karşısına ahbap derneği adeta onlara rakip gibi gösterildi sosyal medyada.
Anlaşılıyor ki toplumsal konularda öne çıkanların derin fikir ayrılığı ve güvensizlikleri burada temel sebep.

Bu sebeple her an tutulan kayıtların an ve an birlikte senkronize olması çeşitli sebeplerle hiç mümkün görünmüyor.

Burada net 1 kiloluk bir şeyin dünyanın başka yerinde ya da kutuplarda 985/1015 gr. gelmesi gibi bir şey.

bunun yazilim ayagi en kolay kisim. asil zor kisim sahadan verinin toplanmasi. her sandikta "dogru" kisilerle organize olmak gerekiyor. Bu dogru kisilerin gonullu olmasi her yerde ise yaramaz.

ornegin istanbulda kadikoyde, besiktasta gonullulerle oy takibi yapip gerekli veritabaninda tutanak fotograflarini saglayabilirsiniz ama istanbulda kenarda kalan bircok ilcede ve anadoluda bircok yerde o bolgede agirligi olan, haksizlik karsisinda geri adim atmayacak, teskilatina ve liderine koru korune bagli, gozupek adamlarla bu bu takibi organizasyonu yapmazsaniz hicbir yerden dogru veri saglayamazsiniz. oyunuzu bile dogru duzgun saydirip koruyamazsiniz.

siz istediginiz kadar yazilim yapin, en iyi yazilimcilari bulun farketmez. en ucra bolgede bile agirligi olan adam olmali, korkmamali. sen anadolunun bilmemne ilcesine gonullu, hayalleri olan bir universite ogrencisini gondereceksin. diger tarafta orda onu rakip partinin teskilatlarinin gediklisi, esnafliktan gelme ve cevrede herkesi taniyan, gozupek, lideri icin olume gidecek bickin bir delikanli karsilayacak ve bu bolgeden dogru veri akisi saglayacaksin. cok zor.

yazilimi googleda calisan developer yapsa ne ise yarar oyuna sahip olup veriyi dogru duzgun toplayamadiktan sonra. halki taniyip, her bolgede olacaksin, uygun adamin olacak, teskilatindaki kisilerin gozu pek olacak. yani organizasyonun saglam olacak ki oyuna sahip cikacaksin. bu turkiye gercegini kabul edelim.

Yazılım kısmı çok kolay.
Aslında tutanakları sisteme yüklemek de çok kolay.
Zaten chp gibi büyük bir partinin her sandıkta gözlemcisi olmak zorunda. Islak imzalı tutanağın fotoğrafını çekip göndermek de çok kolay.
Başaramamak için, akılsız olmak ya da başarmak istememek lazım.

seçim günü veri girişi ve yardım için giden yakın bir arkadaşım bana şunu iletti. 5 serverın olduğunu ve serverın 10 gibi çöktüğünü belirtti. rte veri girişi için 12 merkez kurmuş chpde tek merkez var. bir sürü yazılımcı var ancak parti içi hizipleşmeden kimse yönlendirememiş. boş bir kalabalık var ve yönledirilmeyince boş bakan bir sürü insan. parti içinde herkes herkese başkanım diyor; mesela denizli il başkanı geliyor kıçında 5 kişi kars ilçe başkanı 5 kişi başkanım başkanım.

11e kadar veri girişi olmamış. chp parası olan bir parti ancak bu işlerden sorumlu olan kişiler profesyonel değil. tuncay özkan onursal gibi kraldan çok kralcı olan grupla ne olur bu iş. 20 bin sandıkta müşahitin yok.

www.eksiduyuru.com

süreç iyi yönetilemedi. chp'nin altyapısı akp'den kötü.

burada sorun kendini bu ise adamis insan kaynaginin chp tarafinda olmamasi. yazilim yoksa da gider google forms ile bile data toplarsin. sol kesim orgutlu gibi saniliyor ama ulkemizde en orgutlu yapilar islamci kesimdir. bu gibi durumlari bile dine hizmet adi altinda orgutleyip elemanlarini salarlar sandiklara. chp ya da bu secim ozelinde millet ittifaki sosyal medyada gordugum kadariyla binlerce sandiga ulasamamis. bunun bir aciklamasi olamaz. ulke yonetmeye talip olan bir yapinin gorece daha basit bir isi yapamiyor olusu beni dusundurdu bu noktada.

akpdeki orgutlenmenin bir kaynagi da ciddi parasi olmasi, cogu hayrina yapmıyor ya doğrudan para alıyor ya da zaten çıkarı var partiden kaynakalı.

kimse hayrına yapmaz böyle şeyleri, chp para harcayıp organizasyon kuracak.

konusu gelmişken sorayım.

bu tutanakları ysk da yüklemiycek mi? foto'ları?

çünkü chp memur kafasıyla yönetiliyor. hatta genel başkanı da bir emekli memur. hatta üst yönetiminin %80'i de emekli memur. daha mantıklı bir açıklama varsa duymak isterim.

Partili gözlemcinin gerçekten partili olup olmadığı meselesine katılıyorum. Anadolu’da özellikle kendileri çalıp kendileri oynadıklarına eminim.

Celal şengör

Celal hocayı yazmaya gelmiştim yazılmış
Erastor +1 diyorum :)

evrim ağacı mı ne öyle bir platform var sanırım

Fularsız Entellik var

Ben varım. Evrimagaci var. Aşkın metafizigi/Schopenhauer var. Fularsiz entel var.

Cevaplardan sonra ek:

Önerdiğiniz platformları, kanalları biliyorum. Onları bilmemek de ayıp zaten. =) Bir örnek de ben vereyim: Yalansavar. Ama epeydir üretmiyorlar. O da zaten kendi aralarında.

Evrim Ağacı'nın forumu sohbet biçiminde kullanılıyor mu, bilmiyorum.

Ama demek istediğim şu: Günlük hayatındaki diyaloglarında hurafelerden, mitlerden, anlamsız, desteksiz inançlardan bıkmış insanlar ne yapar, nasıl tatmin duygusunu yaşar, nasıl döker içindekileri? Nereye dönsem astroloji, hangi sohbete girsem "insanlar dörde/onaltıya ayrılır" muhabbeti, bilimsel, akılcı hiçbir temeli olmayan insan ilişkileri tüyoları, "bak o soruna çörekotu bire bir" kocakarı inançları, "bir arkadaşımdan duydum, o halde doğrudur, kurcalamaya gerek yok" meraksızlığı, homeopati, şifa, türlü türlü kendini kandırmaca.

Belki de cevap/çare bulmak için değil (pek olası değil çünki), sadece dert yanmak için sormuşumdur bu soruyu. =)

Senin ilacın su;
encrypted-tbn0.gstatic.com ara ara aç bak

Bununla birlikte biraz Umut Sarıkaya karikatürlerine göz gezdirip, Fırat budaci-kendimi durduracak değilim kitabı sipariş versen o da rahatlatır biraz.

Ayrıca varız ama hem azinliktayiz, hem de dağınık haldeyiz. Sıkıntı o. Önceden ekşi ve duyuru bı tık yataklik yapıyordu bu insanlara. Şimdi burda da gün aşırı fal baktiriyolar.

Neyse, sürü halinde takıldıkları bı yer bulursan bu duyuruyu güncelle pls xd

Başlığı okur okumaz Turan Dursun dedim.

Temel hayat görüşü size yakın insanlardan kurulu küçük bir arkadaş grubu edinmek en basit çözüm, en azından benim için böyle. Öte yandan herkesin, hemen her konuda sizin gibi düşünmesini beklemek ya da sadece sizin gibi düşünen insanlarla bir arada olmak da bir nevi balona kapanmanıza neden oluyor (Filter Bubble), bunu bir de belli bir yaştan sonra arkadaş edinmenin zorluklarıyla birleştirince işler daha da karmaşıklaşıyor. Haliyle herkesle çok yakın olamayabilir ya da her konuda uyuşamayabilirsiniz ama yine de entelektüel anlamda sohbet edebileceğiniz bir şeyler bulabilirsiniz. Örneğin yıldız haritalarına kafayı takmış eğitimci bir arkadaşımla eğitim politikaları ya da toplumsal dönüşüm vb. gibi konularda saatlerce konuşabiliyoruz; o beni yıldız haritalarına inanmaya zorlamıyor, ben onu bunun saçmalığına ikna etmeye çalışmıyorum, gül gibi geçinip gidiyoruz.

valla ben bulamadim. cok vardir benim gibi insan ama nereden denk gelecek. dunyanin neresinde hangi sosyoekonomik seviyede olursa olsun insan ayni insan. hep dedikodu pesinde, hep ivir zivir hesaplar pesinde.

o yuzden filozoflarin, bilim adamlarinin yazdigi eserleri okuyorum. onlarla tek tarafli hasbihale giriyorum. onlar anlatiyor, ben dinliyorum.

veya reddit'te ilgili subreddit'lerde cok saglam muhabbet donuyor. cok fazla sey ogrendigim olmustur. eksi'de de cok enteresan adamlar var, sayilari az olsalar da arada cikiyorlar.

yani sosyal hayatta bulma umudunu kestim ben bunu. hayatimda yuz yuze tanisip da bir seyler ogrendigim, etkilendigim insan sayisi o kadar az ki yok hukmunde. ama atiyorum schopenhauer'in yazdigi kitabi acip okuyunca insan oha ulan adam 30 yasinda bu kitabi yazmis ben 30 yasinda ne haldeyim diye kendime uzulmuslugum vardir. yani ilgilendiginiz konudaki kitaplari okuyunca zaten o akilli insanlarla muhabbet etmis kadar oluyorsunuz.

beni işte en çok tatmin eden şey para. bana göre düzenli yapmak zorunda olduğun her iş kötüdür, it ile en azından ortalamanın üstünde para kazanıyorsun. felsefe dil vs alanında çalışsan şu anda parasızlıktan depresyona girmiştin.

Bi önceki cevabımı beğenmediğim için sildim.

"Bu yaptığım iş ne işe yarayacak" kısmını boşverip, teknik mükemmelliğe odaklanır, oradan tatmin sağlamaya çalışırsanız sorunlar çözülür. Ama düşünce yapısını bu şekilde değiştirebilmek lazım.

Niye kod yazıyorum? Kod yazmak için. Tertemiz.

- Sürekli "teknik ve sıkıcı" konularda öğrenmeyi gerektirdiği için çok yoğun bir iş hayatına (mesai dışında bile öğrenmek için vakit harcamaya) yol açıyor.

yoo mesai disinda beynimi kapatiyorum hatta yetmezse yine tamami muhendis arkadaslarla shot atiyoruz sagda solda. bana para odenmeyen saatte gidip kod yazmam bir sey de ogrenmem. cok ihtiyacim olan kisisel bir projem vardir onu yaparim en fazla ama o da cok sik olmuyor.


- Sosyalleşmenin çok sınırlı olduğu (ya kendi başına ya da birbirine benzeyen, sosyal becerileri pek gelişmemiş insanlarla iletişimin olduğu) bir meslek.

yine ilk maddeye refer edicem. dunyanin en ciddili olmasi beklenen isyerinde tanistik bu insanlarla. karisik cinsiyetlerden kucuk bir grup, sabah 5te clubdan ciktigimiz da oluyor, sehir disina kultur turuna gittigimiz de.



- İnsana, gerçekliğe pek dokunmuyor, manevi tatmin vermiyor. Bunun aksi olan alanlar mesela psikoloji, beslenme, sağlık, spor, felsefe, dil. (Belki de bu maddede asıl sorun başkası adına çalışıyor olmak, çalışma alanını, amacını seçemiyor olmak.)

Hicbir is ayni degil ki. Beslenme saglik spor dil de bu tatmini bana vermez. Kalan secenek akademi. Ama orada hic hic hic mutlu olamayacagimi bildigim icin kactim gittim. Tum isler kotu su an en azindan gozyasimi paraya silebiliyorum.

Katilmiyorum uc fikrinize de. Ayrica yine ucuncu madde icin kendi isinizi kurup kendi projenizde calisabilirsiniz istediginiz konuda. Cogu meslek dalindan daha cok sansiniz var insanliga faydali olmak icin :)


Ben sektorden ayrilmayi dusunmuyorum ama ulke duzelmezse ulkeden ayrilicam

+ iş lineer ilerlemiyor. 1 haftalık dediğin iş, bazen 1 ay sürebiliyor.
+ öğrenme zorunluluğunun hiç bitmemesi.

yani zevk meselesi ama şu sürekli teknik ve sıkıcı şeyleri öğrenmek benim için çok zevkli. yani işim olmasa da zaten bilgisayarı ve teknolojiyi seviyorum. o yüzden bu işi sırf para var diye seçenlerde böyle bir tatminsizlik oluyor ama ben bunu hiç yaşamadım şu ana kadar.
keza sosyalleşme, manevi tatmin, bunların hepsi seninle ilgili konular. ıvır zıvır bir ton iş arkadaşıyla ve şirket içi politikayla uğraşacağıma, tercih ettiğim arkadaşlarımla sosyalleşme yaşamayı tercih ederim.

- Sıkıcılık konusu: hangi iş sıkıcı değil ki? Mesela spor demişsin benim birlikte çalıştığım spor hocası her gün saat 06:00'da kalkıp salona geliyor, akşam kimi zaman 22:00'de çıkıyor. Ona göre de ben çok şanslıyım ister ofis ister ev ister bir cafe istediğim yerden çalışabiliyorum, mesaim 09:00 dan önce başlamıyor, haftasonu serbest..

- Sosyalleşme konusu: Buna katılmıyorum yazılımcı tayfası genellikle aklı başında, eğlenceli profillerden oluşuyor. Mesleki olarak iletişimin artması yönünde düşüncen varsa iş analistliği veya proje yönetimi daha iletişim odaklı ki biliyorsundur.

- İnsana dokunmama konusu: buna hiç katılmıyorum. Geliştirdiğimiz ürünler kimi zaman binlerce insanın bankacılık işlerini kolaylıkla ve güvenle yürütmesini sağlıyor, kimi zaman bulunduğu ilçe veya bölgede bulunması imkansız ürünlerin insanlara ulaşmasına aracılık ediyor. Hayatımızı birçok yönden kolaylaştıran sayısız uygulama var,, Getir'inden taksi çağırma uygulamalara, sağlık destek uygulamalarından otopark bulduranlara kadar. Yazılımcılar cebimize dünyayı sığdırıyor.

Başkası adına çalışmakla kendi adına çalışmak arasında maddi farklar olabilir ama günün sonunda herkes birilerine hizmet ediyor. Sen yöneticine, yöneticin müşterine.

Şu an yazılımcılar bana göre dünyanın en şanslı mesleğini icra ediyor; birçok yer tamamen uzaktan çalışmaya geçti, bir binanın içine tıkılma ve akşama kadar gün yüzü görmeme dönemi bitti. Gelirleri Türk toplumunun geneline göre daha yüksek. Avrupa/ABD imkanları çok fazla. İstersen dövizle getiri elde et Türkiye'de veya dünyanın neresinde istiyorsan yaşa (dijital göçebe vizeleri). Alan çeşitliliği çok fazla; savunma sanayinden finansa, e-ticaretinden şans oyunlarına, telekom sektöründen mobil oyunlara.. Günümüzde hiçbir meslek bu ayrıcalıklara sahip değil.

Sektörü bırakma değil de, belli ki içinde bulunduğun alan seni biraz sıkmış. Son derece normal. Daha farklı alanlara yönelip yine yazılım geliştirebilir veya daha yönetsel işler de yapabilirsin, iş daha iletişim odaklı oluyor. Kimisi bankacılıktan çok sıkıldığını söyleyip şans oyunları tarafında yazılım yapıyor. Kimisi telekom şirketlerinden sıkılıp mobil oyun geliştirici oluyor. Böyle de esnek bir alan canım sektörüm <3

Mesleğinin insana dokunmadığını düşünüyorsan o zaman mesleğini değil de sektörünü değiştirebilirsin.
E ticaret sana çok yüzeysel geliyosa, telekominikasyona geçebilirsin, ya da sağlık sektöründe it işi yapabilirsin.
Bankacılıkta çalışırken ben de kendimi çok amaçsız hissediyordum. İnsanlığa fayda sağladığımı asla hissetmiyordum, aksine bankacılık sektörünün insanlığı kötü etkilediğini düşünmeye başlamıştım.
Otomotivde çalışıyorum şimdi. Daha rahatım.

İşe iş gibi bakmak lazım. Mesai sonrası seni oyalamayan bi iş bulup hobilerine vakit ayırırsan daha rahat edersin. İşi işte bırakmak lazım.

"developer burnout" diye oldukça çok bahsedilen bir konu var. Herhangi bir meslek değil özellikle yazılımcılara özgü bir durum. Daha önce araştırmadıysanız bir bakın derim, fikir verici olabilir.

Hackerspace kuralim?

@lapaz Hiç duymamıştım. İnceliyorum. Teşekkürler.

Sorun yok gibi. Amazonda marka model araması yaparak fotoğraflara büyüterek yakından bakınız.

Windows'a alışıksanız lenovo doğru tercih. Bir müşterimde 100 kişilik .net yazılım ekibinin tamamı lenovo kullanıyor.

Mac'e alışıksanız da Mac ok. Başka bir müşterim de yine 100 kişilik yazılımcı ekibi php, web vs için tamamı macbook kullanıyor.

şirket thinkpad'den macbook'a geçince oh be demiştim.

mac os performansı tartışılmaz. uygulamayı derlemek için windosta 5dk bekliyorduysam mac os da 1dk bekliyorum. nasıl bir dosya yapısı varsa hızlı çıkartıp birleştiriyor. (ikisinin de işlemcisi intel idi)

ama .net yazan arkadaşlar geçmek istemedi biraz sıkıntılıymış sanırım. ne yazıldığı da önemli.

İlgili MacBook Air, tarihi eser niteliğinde. M1 olmayan bir MBA alınmaz şu saatten sonra. Hem de 20 bin lira yazıyor, şaka herhalde.

Bu ikisi arasında doğru seçim Lenovo tabi.

Ancak... 16/256 MacBook Air M1 varken Lenovo bildiğiniz para israfı.

www.mediamarkt.com.trç-uzay-grisi-1221750.html

bende de e14 var yani 14 inch olan modeli. performansına kefil olabilirim ki aynı özelliklerde hp probook ve dell latitude de kullandım.

Lenovo satın aldım ve çok memnunum. Tam model adı:

Lenovo Thinkpad E15 Gen 2 Intel Core I7-1165G7 32GB 1 Tb SSD MX450 2gb 15.6” W11PRO 20TD004LTXT21

Bir de Logitech MK295 SilentTouch klavye-fare seti aldım.

İkisinden de o kadar memnunum ki, anlatamam.

@mada Önerdiğin Macbook'un 16 GB RAM'lisini sitede bulamadım ama satın aldığım ürünle yaklaşık kıyası sanırım şöyle olabilir:

versus.com

Özel sipariş olarak geçiyor 16/256 olanlar. İnternette her yerde bulabilirsin.

www.akakce.com

Sanırım vergilendirmeyi soruyorsun. Yazılım ihracatı yaptığın için muafiyet var %15 vergi ödüyorsun.
Onun dışında eğer başka bi yerden sgk lı değilsen bağkur primi ödemen lazım. O da şu an sanırım 3000 tl.
Bir de bunun dışında Mali müşavir ücreti var aylık ödemen gereken ama o müşavire göre değişir.
Ana kalemler bunlar.

Elektrikli bisiklet alsana dostum kendine. Ufak tekerlekli dandiklerden değil de gerçek bisikletlerin dâhili pilli özel vitesli olan modelleri var. Güzel de gidiyorlar. Hem spor olur hem eğlence. Sarhoşken sürmesi de zevklidir. İçeceğin zaman onu kullanırsın en azından.

@hasmetizm elektrikli motosiklet de iyi bir seçenek olabilir:

Citycoco Trike CP-7
www.citycoco.com.tr

İkinci kez kaptırırsanız hem daha uzun ceza alacaksınız hem de asla kontenjan olmayan bir eğitime gitmeniz gerekecek.

ilk ilandaki 160K'daki arabada direksiyon kaplaması şüphe uyandırıcı.

şu saatten sonra 14+ yaşında dizel araç almak çok mantıklı değil. sınırlı bütçe varsa benzinli, tercihen daha yeni model ve düz vites bakmak daha mantıklı olur. seçtiğin ilanlar hep eski-km yüksek araçların en üst donanım versiyonları.

bunun yerine donanım seviyesi orta ama km düşük - model yeni araç bakmak daha sağlıklı olur. bir de araç fiyatı konusunda. o marka modelin aynı donanım ve yakın kmlerde diğer araçları ile fiyat kıyaslamak gerek. fiyat eğer çok düşük veya en alt seviyedeyse o araca dikkatli yaklaşmak gerekir.

eski araçta sunroof sürekli sorun demek, su sızdırır, mekanizması bozulur vs.

bu arada baktığın araçlar hep C segment ama yaris B segment.

mesela 340 bine 2017 model, orta donanımda temiz bir araç alabilecekken. 320 bine 2007 model araç almak bana mantıklı gelmiyor.

örnek ilan:
www.sahibinden.com

Orpheus'a katılıyorum. Bu araçlar çok eski. İlk aracın olacaksa başına almana, arızalarıyla uğraşmana falan gerek yok. C3 çok iyi bir tercih olur bu segmentte ve sadece 5 yaşında araç.

Ayrıca evet eski araçta sunroof da dert olacaktır.

EK: Az önce önümden bir Suzuki Jimny geçti. Çok beğendim. Hemen ilanlara baktım. Bütçeme uygun ilanlar buldum. Önerir misiniz?

Mesela:
www.sahibinden.com

inanılmaz konforsuz ve gürültülü, gitmeyen (yavaş), küçük, çok yakan, hiç bagajı olmayan, 2. eli de neredeyse hiç olmayan bir araç. ancak trabzon'da yaylaya çıkan offroad meraklılarına falan satarsın sonrasında.

burda bi karar vermen lazım. fantazi yapmalık araç alıp derdi, masrafı çıktıkça uğraşacak satarken beklemeyi göze alacak, sanayiden usta arkadaşlar edinecek misin. yanıtın evet ise jimny vs alabilirsin.

ilk başta dediğin gibi az yaksın, makul olsun, işimi görsün. nakit ihtiyacım olursa da kısa sürede satabileyim diyorsan hayır.

uygun fiyata görüntü ve donanım arıyorsan PSA grubundan araç bakmalısın. tavsiyem 2015 üzeri, benzinli, düz vites ve orta donanım seviyesi, düşük km (120-130K) bir araç bakman. c3 veya 208 olabilir.

böyle jeep gibi bir araç arıyorsan belki uygun fiyatlı bir c4 cactus denk getirebilirsin.

www.sahibinden.com

Bu devirde her türlü sorunu çıkarıyorlar, en temizi başka şehirden şansını denemek

Seyahat planı dışında bir yerden başvurmanı önermem. Şu an reddetmek için bahane arıyorlar. Tam dediğin senaryoda kolay diye yunanistandan vize almaya çalışan bir arkadaşım reddini yedi geçen mesela. Başka şehirden aynı yere başvur derim.

ben haziran 2021-aralık 2021 arası 6 ay randevu almaya uğraşmıştım geçen sene. belli saatlerde randevular açılıyor, aklına geldikçe girip sistemden kontrol etmeni öneririm, ben de öyle alabilmiştim, aciliyetim yoktu allahtan. iş seyahati için şirketler fln uğraşanlara allah kolaylık versin. belki konsolosluktan birileri varsa tanıdık yardımcı olabilirler ama o yolu da sadece belli ülkelerden çok fazla vize talebinde bulunmak durumunda kalan şirketler kullanıyor genel olarak. standart bir bireye bu güzelliği yapacaklarını düşünmüyorum. o dönemde ben de bu süreçten sıkılıp abaya araştırmıştım ama aracı şirketin fln yapabileceği bir durum yok dendi bana.

Bugün izmir'den iş amaçlı Almanya schengen vizesine başvuru yaptık. Kimse doluluktan vs bahsetmedi. Firma aracılığıyla yapılan kurumsal başvuruların önceliği oluyor ama şahış başvurularının bu derece askıya alınması çok üzücü. Aciliyetiniz varsa ve maddi durumunuz uygunsa ARAYA VIP VİZE DANIŞMANLIK firması sokun. 1-2 hafta içinde vizeniz çıkar.

gece 12 den sonra bakın.

Ustalardan çıplak işçilik fiyatı isteyin. O şekilde olunca insafa gelip biraz daha makul fiyatlar veriyorlar genelde, malzemeden geçirmece de olmuyor.

İşçilik ücreti hesaplama için de işin kaç gün süreceğini, kaç kişi çalışacağını vb sorun. Ona göre günlük bir bedel çıkartın. Bazı ustalar 2 kişi 1 günlük işe 8-10 bin gibi uçuk rakamlar çıkartıyor.

Bu arada çatı işlerinde iş güvenliği güvenlik halatı vb çok önemli. Sigorta durumları vardı onu bi araştırın sonra başınıza iş açılmasın.

EK: Ali Tezel'in sayfasında bu konuyla ilgili bir şeyler yazılmış:

www.alitezel.com.tr

msb+1

çalışacak usta ve gün sayısına göre değişir maliyetin makul olup olmadığı. söyledikleri malzemeyi kendiniz temiz edebilme durumunuz varsa sadece işçilik maliyeti sorun. sonra da malzemelerin fiyatlarıyla kıyas yaparsınız.

Valla bu sabah 4 işçiyle başladılar ve akşam üstü bitmişti bile. Ben uzaktayım, annemin evine yapılıyordu. Durum pek kontrolüm altında değildi.

Ustayı armut.com üzerinden buldum (66 işte %95 beğeni). 3,500 TL teklif vermişti, çatının durumunu kontrol ettikten sonra 7,500 TL istemişti. Annem de "normal bu tutar, biliyorum ben" diye ısrar edince verdik gitti.

Tibbi oneri degildir...

Ben de sizin gibi dusunuyorum. Dunyada ornegi olmadigi dogru olabilir, ingilterede de GPye gittiginizde bir sikayetiniz yoksa size olumlu yanit vermezler. Cunku 1) o kadar cok tahlil vs opsiyonu var ki, uzman olan biri karar vermek ister 2) her onune gelenin kendi sonucunu kendi yorumlamasini istemezler hakli olarak.

Bence yanlis birsey yok. Ben de senede 1 problem vs olmadan da temel tahlilleri (kolestrol, vs) merak 've takip icin yaptiriyorum. Ama listeyi de cok uzatirsaniz maliyet de fazl olacak. Tibbi olur yazarliginiz varsa kotu bir see degil yaptgniz.

Devlet hastanelerinde pek uğraşmak istemiyorlar şikayet yoksa çünkü bütün nüfusun bu şekilde sıra al, doktorla görüş, kan alınsın, laboratuvarda işlensin, sonuçları al doktor incelesin. Hepsi hem zaman hem para kaybı demek oluyor.
Bu koruyucu önlem gibi görülüp gerek duyulmuyor.

Özel hastanelerde ise para kazanıyor sonuçta seve seve yapıyorlar.

İmkan olsa 6 ayda bir baktırırım bende.

Ülke o kadar zengin olsa, herkese mecburi olarak belirli periyodlarda check up yapılması, hastalıkların önlenebilmesi açısından en güzeli. Ancak o kadar zengin değiliz.

B12 yi örnek vermişsin. Oradan devam edeyim. Herhangi bir hastanenin internet sitesine girip 'Unutkanlık sebepleri'ni sorduğun zaman B12 ye sıra gelene kadar onlarca sebep ortaya çıkıyor. Ancak gıda takviye sektörünün gazlamasıyla kime unutkanım desen hemen B12 ne baktır der.

Herhangi bir emilim problemin yoksa günde 15 dakika öğlen güneşinde kolsuz kıyafetle kalmakla alabileceğin D vitaminini sana dünyanın parasıyla satabilmek için sık sık D vitamini ölçtürmen gerektiği algısı yaratılıyor. Kapitalizm böyle bir şey.

Benzer sebeplerle artık kan tahlili suistimali yaşanan güzel yurdumda Devlet de tedbir olarak D ve B12 tahlil yetkisini ASMlerin elinden almış bulunuyor.

bence yanlış olan bi şey yok. her hastalık belirti göstermez. belirti gösterdiğinde çok geç olabilir. o yüzden düzenli test yaptırmak iyidir.
b12-d vitamini eksikliği mesela direkt belirti göstermiyor.

dunyada ornegi vardir, tahliller sorunlarin onceden gorulmesinde katki saglayabilirler, yasadigim ulkede doktordan isterim verir, dunyada boyle bir sey yok diye bir geri donus almadim henuz, her ay istemek gibi durumlar olursa bu elbette gercekci degil ve kamu parasini israfa girer ancak senede 1-2 test onleyici olabilir. bu da kamuyu daha yuksek maliyetlerden korur...

"Yani vergi olarak verdiğimi çok azını geri aliyorum."

özel sağlık sigortanı tamamlayıcı olarak kullanıyor isen yine sgk'nı kullanmış oluyorsun. hatta tamamlayıcı durumda ilaçların tamamen sgk'dan oluyor.

ben yanlış görmüyorum, sizinle aynı durumdayım. ancak devlet hastanelerinin yoğunluğundan dolayı aile hekimine de hak veriyorum. imkanı olan yaptırmalı

direk ben kan tahlili yaptırmak istiyorum derseniz yapmıyorlar.
bir süredir kolestrolüme,t3 üme baktıramadım derseniz veya bu ara çok iştahım açıldı acaba şekerim mi yükseliyor veya son aylarda kilo verdim acaba bir şeyimmi var derseniz çoğu doktor bir kan testlerine bakalım der.
her canı isteyen tahlil yaptırmak isterse başa çıkamazlar hem maliyet hemde hasta yoğunluğu artar.

ama birde çoğu hekim biraz olsun neyi olduğunu bilen hastayı sevmiyorlar. şu şu kasım ağrıyor, şu eklemim sıkıntı var mr çektirseniz demeyeceksin, salağa yatıp ayağım ağrıyor diyeceksin.

her hasta herhangi bir şikayeti olmadan kafasına göre tıbbi tetkik hizmetlerini kullanmaya kalkarsa bunun önü alınamaz. ben de bu aralar çok cips yedim, kolesterolüme baktırayım diye giderim. dolayısıyla bu tarz bir tetkiki doktorun talep etmesi gerekiyor ve doğru olan da bu.

vergilerin ise bir sigorta gibi düşünebilirsin. mesela umarım olmaz ama özel sigortanın sırt çevireceği bir durumda devlet hastaneleri ölene kadar bakıyor sana. bu ay 5 bin vergi ödedim, hemen karşılığını alayım, alamıyorsam da en azından tetkik yaptırayım gibi bir olay yok dünyanın hiç bir yerinde.

Ekşi duyuruda 'beğen' tuşu olsa (ki olsa güzel olurdu) @roket adam'ın yazdıklarına basardım.

6 ayda bir aile hekimine gidip checkup yaptırmak istiyoruz diyoruz, karı koca genel bir kan tahlili yapılıyor.

Ben yıllardır bunu yapıyorum aile hekiminde. Bir kere bile yapamayız demediler.

Sonuçta doktorların hastanın sağlık hizmeti geçmişine bakma yetkileri var. Son 6-12 ayda hiç kan tahlili yaptırmamışsam hiç sorun çıkarmadan onay vermeli diye düşünüyorum. Yani kan tahlilinin önleyici sağlık uygulaması olarak değerlendirilip rutin bir uygulama haline getirilmesinin doğru olacağını düşünüyorum.

"Önlem" kavramına "önem" verilmeyen bir toplumda yaşıyoruz maalesef.

(bkz: itiwit/@roket adam)

tam farelik yer. nereye gidiyor, borunun diğer tarafındaki delikler nasıl bilmiyorum ama farelerin en çok takıldığı yerler buralar.

Girer.

www.gzt.com

Videonun sonlarına gel direkt.

Bu arada o deliği kapatınca bulaşık makinesinin içine de gidebilir :) Öğrenci iken arkadaşların başına gelmişti.

Of hem de nasıl girer. Arkadaşımın gider hortumunu kemirip içinden çıkıyorlardı. O deliği de fareler yapmış olabilir.

oha neredeyse kedi geçer ordan be. acil çözüm bulun, veba falan bulaşmasın maazallah.

Kuyruğunun girdiği yerden fare de girer derler ki bu delik kocaman

bence durduğu yerde çarpılması yüksek ihtimal. düşme de olabilir, sağ tarafına bakın tek noktadan düşmemiştir birden fazla yerinde iz olabilir. park edilen yeri gören kamera varsa bi bakın derim. ya da çatlak vardı, titreşim vs. ile çatlak ilerledi ve en sonunda pıt, düştü :) siz de farkettiniz.
bir 3. ihtimal motor 2. el falansa daha önce kırıktı, bir şekilde yapıştırdılar onu oraya, o da artık dayanamadı sıcak ve titreşime ayrıldı ek yerinden.

@erty_ksk Evet, sağ tarafını inceleyeceğim. Henüz bakmadım.
Motosikleti 8 ay önce sıfır almıştım.

o vida aşırı sıkılmış ve sıcağın da etkisiyle çatlayıp bir zaman sonra kırılmış da olabilir.

Çekimi kendileri yapacak sanırım.
Özel hastaneler gereksiz inceleme istiyor sıklıkla. Hatta doktorları istemeye zorunlu tutuyorlar.
Babamı özel bir hastaneye götürdüğümüzde doktor "kusura bakmayın, en azından bir ultrason istemem gerekiyor" demişti.
Hangi branşa gittiniz bilmiyorum ama adam akıllı bir muayene yapıp da daha üst seviyeleden kuskulanmış olabilir mi? Düşük olasılık ya.

Annem sgk'da doktor. İşi ise özel hastanede yapılan ve sgkya ödetilen harcamaları tek tek kontrol etmek.

Özel hastanelere çok ciddi cezalar kesiyorlar böyle durumlarda.

Fazla göz istemişsiniz, doktor değiliz bence vardır bir bildiği diye düşünüyorum.

@denizgonen Doğru anladığımdan emin değilim.
- Özel hastanedeki muayene gereksizdi?
- Özel hastanedeki doktor gereksiz MR istemiş olamaz?
- Özel hastanede çekilen MR için SGK hastaneye ödeme yapıyor?

Özel hastanede check up yaptırdım, şikayetim olmamasına rağmen beyin MR ı çektirip yeşil reçeteli ilaç yazdılar. Cerrahpaşa’da nörologa anlatınca adam şok oldu. Evet, gereksiz şeyler istiyorlar, Ben de şüpheleniyordum, son olayla emin oldum ve mümkün mertebe özele gitmiyorum artık.

Gereksiz tetkik istendğine dair şüphe durumunda ne yapılabilir? Başvuru makamı neresidir? Önce hastanedeki hasta hakları bölümü, sonra CİMER üzerinden Sağlık Bakanlığı?

"Gereksiz oldugu suphesi" bunu hangi yetkinliginize dayanarak tespit ediyorsunuz?

Supheniz varsa, boyun Mr ini devlette cektirebilir miyiz deyin. Sonucunuzpa tekrar gidin doktorunuza.

Yillarca hic bir hekimin boyundan mr cekmek aklina gelmediği icin, tümör teshisi konulan hasta biliyorum.

Yani hekiminizin bir bildigi olmasa emin olun istemezdi.

Yaklasiminiz ise cok uzucu, suphe ile sikayet etmek. Edin lutfen edin bakalim sonuc alabilecek misiniz? :) buradan da paylasin lutfen

@mandy moore "Şüpheyi tespit etmek" nedir, anlayamadım.
Şüphelenmek için yeterli sebebimin olmadığını mı iddia ediyorsunuz?
Şüphe durumunda bir merciye başvurmamalı mıyım?
Sorun nedir? Anlayamadım.

devlettekiler mi eksik bakıyor özeldekiler mi gereksiz tahlil istiyor bilmek çok zor. Farklı durumlarda ikisi de oluyordur bence. Devletteki mr istese belki bilmemkaç hafta sonra bakılabilecek, o yüzden çok gerekmedikçe o anlık sorunu çözüp gönderiyor olabilir. Özeldekinin elinin altında makine var istese bir saate sonuç çıkar. Bir de böyle düşün.

Sorun yaklasiminiz.
Hekiminiz bir durumdan şüphelenmeye ki boyun Mr ini istiyor, siz ise ne diye istiyor, gereksiz mi, paramizin pesinde mi diye kotu niyetinizi sorgularkrn, bir de nasil sikayet edebilirim diyorsunuz. Neyi, ne gerekceyle sikayet edeceksiniz ve size nasil donus olacak? Gereksiz suphelerinizle saglik sistemini yavaslatiyorsunuz, hekimleri de bezdiriyorsunuz.
Supheniz varsa baska hekime gidin, ozelde Mr cektirecek durumum yok deyin. Sonucunuzla gidin. Sorunu boyle cozmek varken, tek bir suphe ile, sebebini bile bilmeden nasil sikayet ederim derdindesiniz. Yazik

@yosta Evet, kontrol etmiştim. Bayi olarak görünmüyor. Hayat Su müşteri hizmetleri tarafından tali bayi olmadıkları da söylendi.

inan öyle şeylerin sahtesinin yapılışını gördüm ki, su hiçbir şey :/ isteseler (isterler) çok rahat yaparlar.

hayat su'yun kendi uygulamasindan siparis verdigimizde gelen kisi fazla ucret istemisti. cagri merkezini arayip cozduk sonra. artik fazla ucret istemiyorlar. yani bayileri genel olarak guvenilir gelmiyor artik bunu da okuyunca.

Bayinin bayisi gibi bir şeymiş bu sucu. Asıl bayiden alıp satıyorlarmış. Hayat Su'ya durumu ilettikten sonra asıl bayi araya girdi, beni aradı ve para iadesi yapıldı.

:)
para kazanacaklarını bilseler suyun kendisini hidrojen ve oksijen gazını kullanarak sıfırdan üretirler.

Gayet normal ve kabul edilebilir bir şey. Sisteme banka hesabı tanımlamak senin sorumluluğundaydı, unutmayacaktın.

@roket adam Katılmıyorum. Devletin işleri kolaylaştırması lazım. "Vatandaş yolunu bulsun" demek olmaz. "Bizde alacağın var, ama banka hesabın yok, tanımlaman gerekiyor" diye bir SMS. Hepsi bu. Eğer bu, devletin alacağı olsaydı mutlaka ulaşırdı, değil mi?

Ayrıca o para kullanıldı, işletildi, yatırım yapıldı vs. Nakit olarak bir yerde durmadı. O nedenle faizsiz verilmesi makul değil.

Bence de devletin burada hatası yok. Hesap girmeliydiniz. Ama devlet kendi hatası olan durumlarda ölü taklidi yaparken, siz hatalı iken affetmiyor, faizi çakıyor normalde. O yüzden iki türlüsü de şaşırtmaz.

5 yıl önce, raporlu olduğum dönemde SGK tarafından verilecek olan maaşımı almayı ""unutmuşum.""

cevap yukarıda.

O parayı her an alabileceğiniz için herhangi bir fonda ya da işlemde tutulamaz, şöyle düşünün;

5 yıl önce unutmamış ve sisteme bir banka hesabı tanımlamış olsaydınız, doğal olarak bu hesap vadesiz bir hesap. Sonra da bu parayı bu bankadan çekmeyi unutsaydınız, bu bankada hesap açmış olduğunuzu bile unutmuş olabilrsiniz insanlık hali.

Para bu vadesiz hesapta 5 yıldır kuzu kuzu yatsaydı, ve bu gün hatırlayıp "lan böyle böyle bir hesap vardı tüh bak unutmuşum onu" diyip o hesaptan parayı çekmeye gitseydiniz, "bu ne ya 5 sene önceki para öylece duruyor" diyemeyeceğiniz gibi,

sizin paranızı herhangi bir fonda ya da faizde işletmeyen sgk'ya da diyemezsiniz doğal olarak.

Geçmiş olsun.

benzer bir durum yaşadım. 10 sene önce çalıştığım şirketten ayrılırken hesabımı kapatmıştım. şirket bana sonradan yarım maaş kadar para yatırmış. seneler sonra banka hesaplarımı kontrol ederken bu hesapta para olduğunu ve şirketin yatırdığı paradan her sene hesap işletim ücreti kesildiğini farkettim. faizsiz kalan tutarı ödediler. daha fazla hiç bir şey talep edemedim.

Yorumları okudum ve hala katılmıyorum. Bu gibi durumlarda devlet elindeki imkanları kullanarak vatandaşa ulaşmalı.

İlgili sayfada şöyle bir uyarı var:

"Sosyal Güvenlik Kurumunda cep telefonu kaydı olanlara bazı projeler kapsamında SMS ile ücretsiz bilgilendirme yapılmaktadır. SGK Cep Telefonu Bilgisi Beyan hizmetini kullanarak, Kurumun ücretsiz SMS hizmetlerinden yararlanmak istiyorsanız cep telefonunuzu kaydedebilirsiniz. Eğer kayıtlı cep telefonunuz varsa numaranızı güncelleyebilir veya silebilirsiniz."

Metindeki linki tıkladım, acaba cep telefonum mu kayıtlı değil diye. Yooo, pek de güzel cep telefon numaram kayıtlı. "Bilgilendirme Tercihleri" bölümünde de tüm seçenekler seçili.

Bakın, aslında sorunun cevabı şurada:

"BAZI projeler kapsamında SMS ile ücretsiz bilgilendirme yapılmaktadır." Yani, "gerekli" buldukları zaman vatandaşa SMS yoluyla ulaşıyorlar.

Mesela, SGK sizin tedaviniz için bir hastaneye ödeme yapmışsa, hemen bununla ilgili SMS gönderiyor. "Bak, senin paranla sana hizmet verdim, kıymetimi bil" diye. Neden böyle kritik bir durumda aynı hizmet yok? Buna makul bir cevabınız var mı?

siz deyince eşimin e-devletine baktım. 2013te iki defa 150-200 civarı para "ödendi" yazıyor. ziraat bankası yazıyor banka.

eşime sordum haberi yok. ziraat hesabim mı varmış diyor:)

bankaya gönderildiği tarih kısmı boş gözüküyor. Ama statü ödendi, banka da ziraat.

edevletten hesabı oöan bankalara bakıyorum. ziraat gözükmüyor şu an.

ne iştir anlayamadık.

soylenenlere ragmen katilmiyorsan bir avukata danis, dilekce ver. buradakiler sana haklisin dese ne olur? haksizsin dese ne olur?

fakat tekrar ben de soyleyeyim, eger zamaninda dilekce vermeseydin belli bir sure boyunca hak ettigin halde almadigin maaslar dahi yanardi. sgk sistemi boyle calisiyor. kimse gel emekliligin doldu dilekce ver demez. verirsen primleri tahsil etmemezlik de yapmazlar.

@adivar Evet, Bankaya Gönderilme Tarihi benimkilerde de boş.

Herkes alacağının peşine düşmekle yükümlü. Devletin senden bir alacagi varsa SMS ile veya başka bir şekilde sana ulaşır bunun için. Senin de bir alacağın varsa bir şekilde sgk'ye ulaşacaktın. Kimse bizde paran kaldı gel bunu al lütfen, almazsan da sorun değil biz buna faiz iletiriz, istediğin zaman sana faiziyle geri veririz demek zorunda değil.

Devlet tabi ki sorumluluğunu yerine getirmeli ancak size ödeme yaptıktan sonra bu konuda sorumluluğu kalmıyor ki zaten?

Devletin burada yapabileceği tek şey "bakın böyle bir olay var, izinli sayıldığınız günlerdeki ücretinizi sgk öder" diye genele duyurmak. Bu da duyurulmuş bir şey zaten. Bunları ilgilisi takip etmeli.

Onun dışında paranız vadesiz bir hesapta durmuş gibi.

Tabi ki sms'le şahsen bildirilmesi güzel olurdu ancak bu devletin üstüne ceza yükümlülüğü getirmez ki. Önceden tanımlanmış bir işlem zamanı gelince uygulanmış. İşlem yeterli ya da yetersiz bu farklı bir tartışma konusu, ancak olan şeyde yanlışlık yok.

kabus mu bilmiyorum ama sanirim hayatimda ilk defa SGK hakli diyecegim.
SGK hakli.
100% sizin sorumlulugunuzda olan bir durum. Ekstra caba sarfetme kismi tamamen inisiyatif dahilinde olabilecek bir sey. Bu ekstra caba ise diger vergi mukelleflerinin cebinden cikacak ekstra para demek.
Bir vatandas olarak tek bir ricam var, haksizsiniz ama buna ikna olmuyorsunuz. Dava acabilirsiniz evet, ama lutfen haksiz oldugunuz bir durumla ilgili dava acarak biz diger vergi mukelleflerinin cebinden para almayin. Hukuki surecler icin bir suru is gucu kaybi ve masraf yapmak zorunda kalacaklar.

@adivar
bu ödemeler için ziraat bankasında hesabınız olmasına gerek yok. kimliğinizle haftanın belirli günlerinde gidip paranızı istiyorsunuz.

bulamazsınız.
genelde paylaşılmıyor, bir de operasyonu yürüten hocaya göre de ücret değişiyor.

sgklı annem kışın başkentte 60k'ya oldu, özellikle istediği doktordan. fikir versin diye söylüyorum.

Hastaneden hizmet dökümü alıp, hangi işlem için ne kadar alınmış görebilirsiniz (1 tendon, 2 tendon, 3 tendon). toplamda 4500 tendon başına ameliyat ücreti görülüyor ama buna ek 3 gün vip oda da yatmış görünüyor olabilirsiniz :) alacağınız hizmet dökümüne göre sgk yı arayı izleyeceğiniz yolu belirleyebilirsiniz.

arayip sorunca cat diye soyluyorlar. 1500tl'ye pansuman yaptiramazsin.

gecen sene hidrosel ameliyatina 20k dediler, amerikan hastanesi. Dolar 10tl civariydi, simdi 35k falan derler herhalde.

Hastaneye sizi saglik bakanligina sikayet edicem de bak nasil cikartiyorlar.
Hastaneler ayrintili dokum vermek zorunda,acibademde allianz gecmesi gerekiyor, siz kendiniz neden evraklari yolladiniz

Acil mi gelisti durum? Normalde provizyon isteyip, onay alip o sekilde yaptirmak gerek bu tarz islemleri.

Acibadem tam bir pavyon. En son on provizyon aldiklari ameliyattan sonra bile 1000 lira odeme cikardilar. Sacma sapan seyleri doldurmuslar faturaya. Bunlari sigorta karsilamiyormus guya.

Oturtup tek tek cikardim kalemleri. Kiz cikarirken bile utandi. Neredeyse ameliyatta kullanilan ekstra selpak mendili bile yazip bana odetmeye calisacaklardi.

"Bu seferlik hasta memnuniyeti geregi almayalim"a getirdi, ben de memnuniyet geregi degil hakkiniz olmadigi icin almayacaksiniz diyip kalkip gitmistim.

Eja+1 sikayet edeceginizi soyleyin ve ayrintili dokumu mutlaka isteyin.

Bu arada paranin hesaba gecmesi biraz gecikebilir, karta yetistiricem diye stres yapmayin, asgarisini en azindan odeyip paranin yatmasini bekleyin.

Acentenizle konuşup konuyu ona anlatın. Büyük ihtimalle o çözecektir veya çözümü biliyordur.

@eja Ayrıntılı dökümü zaten vermişlerdi. Bu SGK ödemesine ilişkin hizmet dökümü. Yani başka bir belge isteniyor, veya aynı belgede SGK'nın karşıladığı kısmın (6856 TL) detayını görmek istiyorlar.

@eja @brkylmz Poliçem Acıbadem'de geçmiyor. O nedenle ödemeyi benim yapmam gerekiyor, sonra sigortadan alıyorum.

@brkylmz Ben o konuda herhangi bir sorun yaşamadım. Başta bana söyledikleri fiyatı aldılar. Sadece SGK oda farkı eklendi (günlük 250 TL).

Allianz online üzerinden ilettiğim talebe az önce cevap geldi:

"Talebinize istinaden xxx numaralı dosyanız incelenmiş olup SGK tarafından karşılanan hizmet tutarı bilgisi beklenmektedir. İletilmesi durumunda değerlendirmenin tamamlanacağını iletmek isteriz."

kargo firmasına, çıktığı ve gideceği ile göre değişir.
yurtiçi kargonun kullandığım şubesi saat 15 e kadar gelen istanbul gönderilerini (izmirden) ertesi gün istanbula teslim edebiliyoruz der. 15:00 den sonra gelenler bir sonraki güne kesin sarkar diyor mesela. ama bu her şube ve her il için geçerli değil. gönderi yoğunluğuna göre değişiyor anladığım kadarı ile.

Sizin soruyu sorduğunuzda saat 15-16 gibiyse evet fark etmez, çünkü o saatten sonra da şubeye verse, yarın sabah da verse yarınki sevkiyatta şubeden çıkış yapacak. O da yazıldığı gibi genelde 15:00 saatleridir.

Satıcı doğru söylemiş.

Kargo şubeleri kargoyu müşteriden alıyor. Öğlen 2'de ya da akşam 7'de kamyonlara yükleyip dağıtım merkezlerine gönderiyor.

Dağıtım merkezleri de gece illere yola çıkarıyor. Sabah verdiğiniz kargo 2-3 gibi dağııtm merkezine gider orada bekler. Akşam üstü verdiğiniz kargo şubede bekler, 7 gibi dağıtım merkezine gider.

Burada kritik olan akşam vaktini çok uzatmamak. Şubenin dağıtım kamyonu 6'da yola çıkıyorsa ve siz kargoyu 6 buçukta şubeye götürürseniz o kargo ertesi gün dağıtım merkezine gider ve tam 1 gün boş beklemiş olur. Ya da şubede eleman sıkıntısı vardır ya da covid nedeniyle dağıtım merkezi aksamıştır; o zaman sisteme girilemeyen kargolar mecbur ertesi güne bırakılır. (Şubelerin 3'ten önce verilenler ertesi gün vs. söylemleri de bu yüzden.)

Adrese Teslim edilme olayı ise tamamen varış şubede çalışan personel sayısına bağlı.

hangi devlet hastanesi ve hangi özel hastane veya doktor olduğu önemli.
bu tip ameliyatlarda asıl mesele doktorun deneyimi.
ne kadar çok hasta gördüyse, o kadar iyi oluyor bir yerde.

devlet tercih ederseniz üniversite hastaneleri daha iyi oluyor genelde.
ama özel hastanede de tek tercih acıbadem olmak zorunda değil.

bence internetten doktor araştırın önce.
doktorun nerede çalıştığına, nerede hizmet verdiğine bakıp ona göre yol alırsınız.
önemli olan hastaneden ziyade doktor çünkü.

geçmiş olsun.

Bel fıtığının bir sürü seviyesi var. Eğer çok ters bi noktada bi fıtıksa ve ameliyat zor olacaksa ve özeldeki daha tecrübeliyse o para verilebilir. Ama onun dışında devlette yaptırabilirsiniz bence.

Özel kesinlikle

Bundan 2-3 yıl önce şu giriş seviyesi makine 900-1200TL civarıydı:
www.amazon.com.tr

Alabiliyorsanız bunu alın uzun yıllar kullanırsınız.
Fakir bıçaklı bir öğütücü, kesinlikle kahve için kullanılmaz. Öğüttüğünüz kahvenin bir kısmı un gibi olur, bir kısmı koca koca parçalar halinde kalır, dengeli bir öğütüm olmaz.
Verdiğiniz linklerdeki en mantıklı olan Hario.

Bıçaklı ögütücü güzel olmuyor +1
Bir kısmı filtreden geçiyor ve bulanık bir kahve demleniyor. Eğer yüksek fiyatlara çıkamam dersen manuel değirmen bıçaklı öğütücülerden daha iyi. Biraz uğraşırsın o ayrı.

HARIO MSS-1DTB size yeter de artar bile. Ben yıllar önce aldım. Hala bir tek bunu kullanıyorum. Üst segment elektrikli olanlardan da var. Ama ben yine hala bunu kullanıyorum. Manuel olanının kahvesi sanki daha lezzetli oluyor gibi

Hario olani bi al. Bir sure kullan. Bi bak bakalim taze cekilmis kahve sana gore mi. Yani farki gorebilecek ekstra efor ve vakit kaybina deger diyecek misin. O zaman orta seviye bir elektrikli degirmen alirsin

Encore derim, www.petracoffee.com'dan bakabilirsiniz. Oradaki modeli kullandım, memnundum. Ancak fiyat uçmuş :(

fakir'inkinden var 1 yılı aşkındır kullanıyorum. memnunum.

Hario al, sararsa timemore c2. Hario ile espresso yapamazsın, timemore ile çok memnun etmez. V60 için hario denemedir, c2'de tatmin eder.

Hala üretiliyor mu emin değilim ama delonghi kg79. Espresso için kullanmayacaksanız, çok ince öğütemiyor.

tchibonun aynı modelinden var, 2 kişilik double espresso yapmak istersen en az 10 dk çevir, çevir öğütmen lazım. bir ara sağ omuz bölgesinde sırtım ağrıyordu sınra fark ettim günde 4-5 kahve yapınca kol artık dayanmıyor.

bu değirmenler günde 1 en fazla 2 kahve içiyorsan olur. daha fazlası sıkıcı ve yorucu oluyor.

Bende manueli var markasiz olmasina ragmen prolarla ayni performansta ama kol yoruyor, bi ara markasiz elektriklisini kullandik.

Simdi gidip cekilmis aliyorum.
Yarim kilo cekirdek 1 senedir kenarda bayatladi cöpe gidecek kimse cekmekle ugrasmak istemiyor, kahve hobin yoksa bunlara hic girme.

Kedi yuvaya dalmis olabilir.

beslediğiniz kedi varsa size ödül olarak getiriyordur

Komşulardan birisi tarım ilacı (zehir) basmış olabilir. Böcek öldürmek için mesela (pestisit filan).

Kedi halletmis, kaldiysa bir de baba kus vardir onu da yarin atar.

@alfired Yönetici bu aralar sanırım böcek ilacı bırakmış sağa sola. Sarı renkli bir toz. Duvar diplerine dökmüş. Bu olabilir diyeceğim ama kuşlara nasıl ulaşmış olabilir ki?

Bu endüstri standartı değil ama. :) Kokteyle hakkı miktarda alkol koyan işletmeler de mevcut. Deneyip görmeden bu şekilde davranınca da her durumda bira içmiş oluyorsunuz.

Yeni bir yere gittiysem ve canım kokteyl istiyorsa bir siparişlik denerim, memnun kalırsam devam ederim. Kalmazsam sek bir içki ya da bira söylerim sonrasında ben de.

Cogu mekan ne yazik ki fazla seyreltiyor veya yeteri kadar icki koymuyor.

Ama daha onemlisi tek olay alkol degil ki. Belki birada daha cok alkol var ama kokteyle konan ek urunler var ve zaman emek faktoru var. Bunlar da fiyati etkiliyor.

Ama yine de bence oranlar gereksiz fazla. Kokteyller genelde biralara kiyasla x2 fiyatlandiriliyor. Kokteyl iceceksen bu parayi vereceksin diyorlar.

Elmalar ve armutlar.


Kokteyl seyreltilmis icki degil ki. Cok agir kokteyller de var. Manhattan gibi mesela... Ya da espresso martini gibi, iyi bir espresso makinesi gerektiren. Bu tip klasikler disinda, iyi kokteyl basli basina yaraticilik isteyen bir konu ve servisi iyi olmali. Bira da umrumda olmaz servis.

Simdi Paris Ritz´e gidip "Bu kadar para verecegime 4 bira icerim." desek bize bir taraflariyla gülmezler mi?

Evde yapacagimdan daha basit ve kotu kokteyl yapilmissa haklisiniz. Düzgün kokteyl yapabilen yerler zaten bir iki tanedir.